POLİTİKA - 26 Temmuz 2017 Çarşamba 13:53

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir?"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Özellikle ülkemdeki rektörlerimizden de ricam var.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Özellikle ülkemdeki rektörlerimizden de ricam var. YÖK Başkanımızla da bunu konuşuyorum. Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir? Şunu bir gözden geçirin. Birisi doktorayı bitirmişse ondan sonra doçentliğin önünü açmak, bir ara mekanizma ortaya koymak suretiyle; bizim hocalara ihtiyacımız var ve burada yardımcı doçentlikle ön kesiyoruz. Dünyanın kaç yerinde acaba yardımcı doçentlik var, bunu da bir inceleyin" dedi.


‘İslam Dünyasının Yükseköğretim Alanını Oluşturmak’ temalı “İslam Ülkeleri Rektörleri Forumu” açılış oturumu, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayelerinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirildi. Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim öğretimde bulunulan yeri hala yeterli görmediklerini belirterek, “İşin aslına bakılırsa İslam dünyasındaki her toplum gibi bizde işin kolayına kaçıyor, emek isteyen, sabır gerektiren meselelerden uzak duruyoruz. Soran, sorgulayan, geleceğe dair iddiaları olan bir nesil yetiştirmekte gereken başarıyı gösteremediğimizde ortaya geçici hevesler peşinde koşan bir nesil çıkıyor. Halbuki kendine özgü eğitim sistemlerini geliştiremeyen milletlerin istikbali kaim edemeyecekleri gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu bakımdan en büyük görev üniversitelerimize düşüyor. Üniversiteler bilimin, özgün ve özgür düşüncenin üretim merkezleridir. Teröre bulaşmayan, şiddeti kutsamayan her türlü fikrin, kanaatin üniversitede yeri vardır, yeri olmalıdır. Üniversitede kürsüleri sadece ders anlatılan mekanlar olmanın çok ötesinde nitelikli fikir teatileriyle öğrencilerin ufuklarını açmalı, dünyaya, topluma ve kendilerine dair farklı bakış açıları da kazandırmalıdır. Bizde bir söz vardır, ‘yiğit düştüğü yerden kalkar, yitik ise kaybolduğu yerde aranır.’ Nasıl medeniyetimizin gerilemesi medreselerimizin çökmesiyle ilim alanında başlamışsa yükselişimizde inşallah oradan olacaktır. Bunun için evvela üniversitelerimiz arasında tecrübe paylaşımını gerek ulusal gerekse uluslararası ve öğrenci hareketliliğini arttırmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.



“YÖK Başkanımızdan talebim en az 15 üniversitemizin bu toplantıya katılan İslam ülkeleri üniversiteleriyle lisans, yükesk lisans ve doktora düzeyinde ortak çift diploma programları başlatmasına öncelik etmesidir”


YÖK Başkanı Saraç’ın konuşmasında Mevlana Değişim Programı’ndan bahsettiğini hatırlatan Erdoğan, “YÖK Başkanımızdan bu programı İslam dünyasındaki yükseköğretim sistemleri için Erasmus benzeri, hatta ondan daha ileri düzeyde bir değişim programı haline dönüştürmesini özellikle rica ediyorum. Programın yönetimine İslam ülkelerinin dahil edilmesi suretiyle çalışmaya uluslararası bir mahiyet kazandırılmasını da doğrusu önemli görüyorum. Akademisyenler ve öğrenciler düzeyindeki değişim programının sadece bununla sınırlı kalmaması ve bir üst aşama olan ortak diploma programlarının devreye alınması da şarttır. Halen YÖK’ün Batı ülkelerindeki üniversitelerle 250’yi aşkın ortak diploma programı bulunuyor. YÖK Başkanımızdan talebim en az 15 üniversitemizin bu toplantıya katılan İslam ülkeleri üniversiteleriyle lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde ortak çift diploma programları başlatmasına öncelik etmesidir” şeklinde konuştu.



“Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir?”


“Özellikle ülkemdeki rektörlerimizden de ricam var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:


“YÖK Başkanımızla da bunu konuşuyorum. Allah aşkına şu yardımcı doçentlik olayı nedir? Şunu bir gözden geçirin. Birisi doktorayı bitirmişse ondan sonra doçentliğin önünü açmak, bir ara mekanizma ortaya koymak suretiyle; bizim hocalara ihtiyacımız var ve burada yardımcı doçentlikle ön kesiyoruz. Dünyanın kaç yerinde acaba yardımcı doçentlik var, bunu da bir inceleyin. Ben YÖK Başkanımıza söyledim, bunu da bir görelim. Ben araştırdığım yerlerde böyle bir mekanizme pek görmüyorum. Bunu birileri birilerini oyalamak için yapmışlar. Bu gerçekten ilmiye sınıfına bakıyorsunuz bir engel oluşturuyor. Bunu aşmamız lazım ve aşacağımıza inanıyorum. Esasen Türkiye’nin yükseköğretim sistemi 184 üniversitesindeki 7,3 milyon öğrencisi, 75 bini doktoralı olmak üzere 150 bin akademisyeniyle güçlü bir yapıya sahip. YÖK’ün ülkemizin bu bilgi ve birikimini İslam ülkelerindeki yükseköğretim sistemleriyle paylaşması gerektiğini de düşünüyorum.”



“Beyin göçünü önleyecek tedbirleri bir an önce hayata geçirmeliyiz”


Dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında İslam ülkelerinden sadece bir avuç kurumun bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, “İslam toplumları olarak en zeki öğrencilerimizi, en parlak beyinlerimizi Batılı eğitim kurumlarına kaptırıyoruz. Gençlerimiz kendi ülkelerinde, kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için giderek artan bir oranda Batı’ya yöneliyorlar. Üstelik bunun için Batı ülkelerine çok ciddi paralarda aktarıyoruz. Bu öğrencilerin akademik çalışmalarını bitirdikten sonra doğal olarak kendi ülkelerine dönmeleri, kendi insanlarına hizmet etmelerini bekliyoruz. Ancak çoğu zaman okullarını bitirenler, anavatanlarına dönmüyor, eğitim aldıkları yerlerde kalıyorlar. Bu durumda alıştıkları hayat standardından vazgeçememe gibi sebepler mutlaka etkilidir. Ancak devleti yönetenler olarak bizlerin, üniversitelerimizin en tepelerindeki isimler olarak da sizlerin de gençlerimizi kendimizden uzaklaştıran asıl sebepler üzerinde düşünmesi gerekir diye düşünüyorum. İlmi ve fikir hayatımızın çölleşmesine yol açan bu beyin göçünü önleyecek tedbirleri bir an önce hayata geçirmeliyiz” açıklamasında bulundu.



“Gençlerimizi zihinleri formatlanmış birer robota, mankurta dönüştüren yapılara karşı da dikkatli olmalıyız diye uyarıyorum”


Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:


“Bunun yanında gençlerimizi zihinleri formatlanmış birer robota, mankurta dönüştüren yapılara karşı da dikkatli olmalıyız diye uyarıyorum. Millet olarak geçtiğimiz yıl 15 Temmuz gecesi hoca kılıklı bir şarlatanın peşine takılan insan müsveddelerinin neler yapabileceğine, kendi ülkesine nasıl ihanet edebileceğine çok yakından şahit olduk. Onun peşinde de profesörler, doçentler var, kariyer sahipleri var. ‘Gözü var görmez, kulağı var duymaz, ağzı var hakikati konuşmaz.’ Çünkü kalpler mühürlenmiş. ‘O bize şah damarımızdan daha yakındır’ diyor. Bunu diyen ilmiye sınıfından. Kitab-ı Mübin’de ‘Bize şah damarından yakın olan Rabbimizdir.’ Rabbimizden başkası asla böyle bir şey yok. Bunu söyleyecek kadar istikametini kaybedenler var. Bu dayanışmamız bu bakımdan da çok önemli. Şu gördüğünüz Külliye’nin etrafında 29 kardeşimiz şehit oldu. 36 evladımız yaralandı. Türkiye genelinde bu FETÖ’cü hainler tarafından 250 şehidimiz var. 2 bin 193 gazimiz var. şehitler arasında bir de profesörümüz var. 8’de üniversite öğrencisi var.”



“Bu teröristlerin özellikle diyalog, hizmet, eğitim kisvesi altında başında bulunduğunuz kurumlara sızmasına asla fırsat vermeyiniz”


“Dünyanın 170 ülkesini zehirli bir sarmaşık gibi saran FETÖ ile gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında yoğun bir mücadele yürütüyoruz” ifadesini kullanan Erdoğan, “Siz kıymetli rektörlerimizden takiye ve yalanı ibadet sayan, emelleri için masum kanı dökmekten çekinmeyen bu örgüte karşı dikkatli olmanızı, harekete geçmenizi bekliyoruz. Şunu unutmayın; 160 ülkede dünyada faaliyetleri var ve bu faaliyetlerin içinde o ülkeleri de kendi kontrolleri altına alan çalışmalarla bizim başımıza gelen bela o ülkelerinde başına gelebilir onu da sizlere hatırlatıyorum. Çünkü o ülkelerin seçkin öğrencilerini alıp, istedikleri gibi yoğuruyor ondan sonra da devletin kademelerinde bakıyorsunuz söz sahibi oluyorlar. Bu teröristlerin özellikle diyalog, hizmet, eğitim kisvesi altında başında bulunduğunuz kurumlara sızmasına asla fırsat vermeyiniz. Daha aydınlık bir gelecek için yapılması gerekenler büyük oranda bellidir. Öncelikle İslam ülkeleri her gün bir yenisi eklenen aralarındaki algı duvarlarını, ön yargıları, psikolojik sınırları bir tarafa bırakmalıdır. Ne kendimizi tekrar ne de başkalarını taklit bizi hedeflerimize götürür. Hazreti Mevlana güzel bir ifadeyle bir hatırlatmada bulunuyor; ‘Denizde inciler derinde olur. Çer çöp sahilde olur.’ İnciye yani değerli olana ulaşmak için meşakkatli ve riskli bir yolculuğu göze almak gerekiyor. Öyle kolay elde edilmiyor, çalışmak gerekiyor. Bu doğrultuda kısa, orta ve uzun vadeli planlarla çalışmalara derhal başlamalıyız. Bugün attığımız adımların çok uzun yıllar sonra meyve vereceğini unutmadan sabırla yürümeliyiz. Bu toplantıyı doğru yönde atılmış kıymetli bir adım olarak görüyorum. Mescide gittiğinde zikir meclisinden önce ilim meclisine oturmuş bir Peygamber’in ümmeti olarak İslam dünyasının yükselişini inşallah üniversitelerden başlatacağımıza inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir OEDAŞ ‘Can Dostlar’ projesinin kapsamını genişletti Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. (OEDAŞ), sokak hayvanlarının hayati ihtiyaçlarını karşılamak üzere sürdürdüğü Can Dostlar sosyal sorumluluk projesinin kapsamını göçmen kuşları dahil ederek genişletti. Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ta elektrik dağıtım hizmeti sağlayan OEDAŞ, ana faaliyet alanındaki çalışmaların yanı sıra biyoçeşitliliğin korunması ve artırılması amacıyla çeşitli adımlar atıyor. Kuşların göç rotasında yer alan bir bölgede hizmet veren ve bu çerçevede kuşların korunmasına yönelik çeşitli çalışmalar yürüten şirket, bu alandaki çalışmalarını artık sosyal sorumluluk projesi Can Dostlar çatısı altında yürütecek. “Elektrik hat güzergahlarımızı habitata göre belirliyoruz” Göçmen kuşlara yönelik çalışmaları hakkında bilgi veren OEDAŞ Direktörü Muzaffer Yalçın, “Bölgede faaliyet gösterdiğimiz 2017 yılı itibarıyla 5 ildeki biyolojik çeşitliliğin ortaya konulması ve bu doğrultuda elektrik dağıtım hatlarının ekosistem üzerine etkilerinin ve potansiyel risklerin detaylandırılmasına yönelik çalışmalara başladık. İlk etapta uzmanlar tarafından ekolojik ve ornitolojik (kuş bilimi ile ilgili) araştırma ve değerlendirme raporları hazırlandı ve bu kapsamda çeşitli aksiyonları hayata geçirdik. 2020 yılında yayımladığımız ‘Osmangazi Dağıtım Hatları Kuş İzleme Raporu’ ile bölgemizdeki kuş gözlem sahaları ile enerji üretimi ve dağıtımının gerçekleştiği sulak alanlarda yaşayan canlı türlerini gözlemleyerek kayıt altına aldık. Yürütülen çalışmalar çerçevesinde, 4 bin 592 hektarlık korunan alan ve yüzey alanı değişen birçok gölet ve sulak alanı detaylı bir şekilde inceleyerek tehdit altındaki türleri tespit ettik. Ayrıca kritik habitatların listesini oluşturarak elektrik hat güzergahlarımızı buna göre belirlemeye başladık. Kuşların çarpılmasını önlemek için yaptığımız nakil hatlarında izolatör, flexiglass kaplama gibi çalışmalarla da kuşların zarar görmesinin büyük ölçüde önüne geçtik” dedi. “Göçmen kuşların korunması ekosistem açısından kritik bir konu” Yalçın, göçmen kuşlara yönelik çalışmalarının Can Dostlar sosyal sorumluluk projesine dahil olmasıyla ilgili olarak ise, “Can Dostlar sosyal sorumluluk projemizi, pandemi dönemindeki kısıtlamalarda sokak hayvanlarının temel ihtiyaçlarının karşılanmadığını gözlemleyen saha çalışanlarımızın önerisiyle 2021 yılında hayata geçirdik. O tarihten bu yana STK ve yerel yönetimlerin de desteğiyle sokak hayvanlarının beslenme, barınma, kısırlaştırma, bakım ve tedavi ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Uluslararası ödüllü bu projemizi şimdi de yine çalışanlarımızın önerisiyle başta göçmen kuşlar olmak üzere bölgemizdeki tüm kuşları kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Böylece hem sokak hayvanlarına hem de göçmen kuşlara yönelik çalışmalarımızı birbirini destekleyecek şekilde, daha bütüncül bir yaklaşımla ele alacağız. Ayrıca Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda ekosistemi korumaya ve iyileştirmeye devam edeceğiz. Projemizin yeni fazına geçiş için 11 Mayıs Dünya Göçmen Kuşlar Günü’nü seçtik, bu da bizim için çok anlamlı oldu. Çünkü göçmen kuşların korunması tüm dünyanın ortak konularından biri, ekosistem açısından son derece kritik. Biz de kendi bölgemizde yaptığımız çalışmalarla bu konuya katkı sağladığımız için mutluyuz” ifadelerini kullandı. “Hurda malzemelerimizden kuş yuvaları yapacağız” Projenin yeni fazında ilk olarak göçmen kuşlar için hurda malzemelerden yuva yapacaklarını açıklayan Muzaffer Yalçın, konuşmasına şöyle devam etti: “Can Dostlar projesi çerçevesinde bu zamana kadar sokak hayvanlarının yaşam şartlarını iyileştirmek için depolarımızdaki hurda malzemelerden barınaklar yapmıştık. Şimdi yine bu malzemelerle göçmen kuşlar için de yuvalar yaparak güzergahlarındaki uygun yerlere yerleştireceğiz. Hurda malzemeleri dönüştürerek hem hayvanlara katkı sağlıyor hem de çevresel etkilerimizi azaltıyoruz. Bu çalışma, 2030 yılına kadar atıklarımızı yüzde 50 azaltma, 2050’ye kadar ise sıfırlama vizyonumuzu da destekliyor.” “20 kilometrelik hatta izolasyon çalışması yaptık” Göçmen kuşların konduğu ve bazen yuva da yaptığı hatlarda izolasyon çalışmalarının sürdüğünü de ifade eden Direktör Yalçın, “Bölgemizdeki tüm arıza kayıtlarımızın yüzde 3’ü kuş kaynaklı. Biz de özellikle kuşların güzergahında olan ve sık kondukları hatlarda izolasyon çalışmaları yapıyoruz. Şu ana kadar 20 kilometrelik hatta izolasyon çalışmamızı tamamladık. Bölgede çalışmalarımız devam ediyor. Bu sayede hem kuşların çarpılmasının hem de kuşlardan kaynaklanan arızaların önüne geçiyoruz. Kuşların daha yoğun olduğu bölgelerde ise hatların enerji geçen bölümlerini flexiglass malzeme ile kaplayarak kuşların enerjisiz bölümlere yuva yapmasını sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
İstanbul İş adamı Nihat Özçelik 38 yıla kadar hapis talebiyle hakim karşısında İş adamı Nihat Özçelik, birkaç emniyet görevlisine rüşvet verip yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs ettiği iddiasıyla 38 yıla kadar hapis talebiyle hakim karşısına çıktı. Duruşmada savunma yapan sanık Özçelik, "Üzerime atılı suçların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben kimseyi suç işleme konusunda azmettirmedim. Kimseye menfaat sağlamadım" dedi. İş adamı Nihat Özçelik’in 2023’de birkaç emniyet görevlisine rüşvet verip yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs ettiği iddiasıyla 4 ayrı suçtan 38 yıla kadar hapis talebiyle yargılanmasına başlandı. İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada başka suçtan tutuklu sanık İ.H.A. ve tutuksuz sanık Nihat Özçelik hazır bulundu. Duruşmaya müşteki Enver Çevik ve taraf avukatları da katıldı. "Ben kimseyi suç işleme konusunda azmettirmedim. Kimseye menfaat sağlamadım" Duruşmada kimlik tespiti yapılan Özçelik, aylık gelirinin 20 milyon lira olduğunu belirtti. Savunma yapan sanık Özçelik, "Ben kanuna ve hukuka aykırı hiçbir faaliyetin içinde olmadım, bu yönde kimseyi azmettirmedim ve kimseye menfaat sağlamadım. Savcılığın anında takipsizlik kararı vermesi gerekirdi. Adaletin er ya da geç tecelli edeceğine ilişkin inancımı koruyorum. Yargılama sonunda kim gerçek suçlu, kim mağdur ortaya çıkacaktır. Ben 30 yılı aşkın sermaye piyasalarına yatırım yapan bir iş insanıyım. Üzerime atılı suçların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben kimseyi suç işleme konusunda azmettirmedim. Kimseye menfaat sağlamadım. Beraatımı talep ederim" şeklinde konuştu. Emniyet görevlisi sanıkların SGK kayıtlarına bakılacak Alınan savunma ve beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, aralarında sanık Nihat Özçelik’in de bulunduğu 5 sanığın adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verdi. Tüm beyanlar tamamlandıktan sonra emniyet görevlisi olan sanıkların tüm banka hesap bilgilerinin, taşınmaz ve araç tescil bilgilerinin, SGK kayıtlarının getirtilerek 3 kişilik emekli Sayıştay üyeleri tarafından oluşturulacak bilirkişi tarafından rapor da aldırılmasına karar veren heyet, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Nihat Özçelik’in müştekiler ile arasındaki ticari ilişkinin bozulması sonrasında aralarında husumet oluştuğu, husumet sebebiyle taraflar arasında birçok soruşturma olduğu anlatıldı. Şüpheli polis memurlarının olaya ilişkin buluşmalarında tanınmamak için gözlük taktıklarının aktarıldığı iddianamede, şüpheli polis memurları arasında hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde para alışverişinin bulunduğu belirtildi. Hazırlanan iddianamede, şüpheli Nihat Özçelik’in ‘yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs’ suçunu işlediği, şüpheli Özçelik tarafından kendisinin katılan olarak yer aldığı ve devam etmekte olan bir yargılamada husumetli olduğu müştekilerin ceza alması amacıyla mağdur T.K. üzerinden tanık olarak beyanda bulunmaya zorladığı, Özçelik’in kendi lehine ve karşı taraf aleyhine sonuç doğurabilecek bir karar verilmesi amacıyla hukuka aykırı olarak eylemde bulunduğu kaydedildi. 38 yıla kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheli Nihat Özçelik’in ‘rüşvet vermek’, ‘yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak’ ve ‘birden fazla kişiyle birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından toplamda 14 yıldan 38 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianamede diğer 4 şüphelinin ise aynı suçlara ek olarak ‘resmi belgede sahtecilik’ ve ‘rüşvet almak’ suçlarıyla birlikte 7’şer yıldan 43’er yıla kadar değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Denizli Başkan Çavuşoğlu’na halk oyunları şampiyonlarını ağırladı Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Türkiye Halk Oyunları Federasyonu’nun düzenlediği Denizli İl Halk Oyunları Yarışması’nda birincilik kazanan Büyükşehir Belediyesi Halk Oyunları ekibini ağırladı. Türkiye Halk Oyunları Federasyonu’nun geçen ay düzenlediği Denizli İl Halk Oyunları Yarışmasında dereceye giren Büyükşehir Belediyesi Halk Oyunları ekibi Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret etti. Ziyarete, Türk Halk Oyunları Federasyonu Denizli İl Temsilcisi ve Denizli Büyükşehir Belediyesi Konservatuvar Müdürü Hakan Eyiden, halk oyunları antrenörü Cihan Doğan ve Ahmet Kulaksız ile Büyükşehir Belediyesi Halk Oyunları büyükler ve minikler kategorisi ekibi katıldı. 16 takımın yer aldığı yarışmada, “minikler geleneksel düzenlemesiz” dalda il birinciliği, “minikler geleneksel düzenlemeli” dalda il ikinciliği, “büyükler geleneksel düzenlemeli” dalda il birinciliği ve “büyükler geleneksel düzenlemesiz” dalda il ikinciliği kazanan halk oyunları ekibi aldıkları kupları Başkan Çavuşoğlu’na getirdi. Bölge şampiyonasına katılacaklar Denizli Büyükşehir Belediyesi Halk Oyunları ekibi aldıkları başarılı derecelerle haziran ayında yapılacak bölge yarışmasına katılmaya hak kazandı. Bir süre ziyaretçileriyle sohbet eden Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu halk oyunları ekibinin derecelerini tebrik ederek haziran ayında yapılacak bölge şampiyonasında başarılar diledi.