MAGAZİN - 02 Mayıs 2024 Perşembe 11:51

Keçilerini otlatırken şiir yazıp, türkü besteliyor

A
A
A
Keçilerini otlatırken şiir yazıp, türkü besteliyor

Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Çağırgan Mahallesi’nde yaşayan keçi çobanı Mustafa Soyuçok, hayvanlarını otlatırken şiir yazıyor, türkü ve ilahi besteliyor.



Çevresinde "Aşık Musa" olarak bilinen Musa Soyuçok, Tavas ilçesinin Çağırgan Mahallesi’nde yaşıyor. Keçi çobanlığı yapan Soyuçok, keçilerinin ardında gezerken şiir yazıyor. Yazması kadar yanık sesiyle de beğeni toplayan Soyuçok, türkü ve ilahiler besteliyor. Müzik ve edebiyata düşkünlüğüyle bilinen Aşık Kusa’nın bilgisayar kullanmayı bilmemesine rağmen 4 tane da basılmış kitabı bulunuyor.



Keçi çobanlığı yaparak ailesinin geçimini sağlayan Musa Soyuçok, geleneksel türküler ve aşıklık geleneğine uygun şiirler kaleme alıyor. Onun eserlerini dinleyenler, derin bir hayranlıkla ona bakıyorlar. Ayrıca ilahi türünde eserler de yazan Soyuçok, bu alanda da kendine has bir tarz oluşturuyor. Onun üretkenliği ve tutkusu, sadece sanat dünyasında değil, aynı zamanda toplumun her kesiminde büyük ilgi uyandırıyor. Aşık Musa Soyuçok, keçileriyle birlikte doğanın içinde dolaşırken, aslında yaşadığı coğrafyanın ruhunu da dile getiriyor.



Keçilerini otlatırken şiir yazıp, türkü besteliyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Denizli’de su tarifelerinde yüzde 40’a varan indirim Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Denizli halkına verdiği su tarifelerinde indirim sözünü yerine getirdi. DESKİ Genel Kurulu’nda alınan karar ile suda yüzde 40’a varan indirim yapıldı. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’ndan bir müjde daha geldi. Denizli Büyükşehir Belediyesi bu kapsamda kent genelinde içme suyu ve atık su ücretlerinde yüzde 40’a varan oranda indirime gidecek. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, içme suyu ücretlerinde yapacakları indirimin müjdesini Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ Mayıs Ayı Genel Kurul Toplantısı’nda verdi. Başkan Çavuşoğlu, yönetim değişikliği sonrası karşılaştıkları mali tablonun ağır olduğunu ancak verdikleri sözü yerine getirmek için içme suyu ve atık su ücretlerinde birinci kademede yüzde 30, ikinci kademede ise yüzde 10 indirime gideceklerini belirtti. "Verdiğimiz sözlerin arkasındayız" Başkan Çavuşoğlu konuşmasında, "Denizli halkının vicdanına sesleniyorum. Öyle bir ağır mali tablo ve bütçeyle karşılaştık ki, karşılaştığımız bu tabloya, ağır borç yüküne rağmen hiçbir sözümüzden vazgeçmeyeceğiz. Bu şehri yeniden kalkındıracağız. Yapılmayan hizmetleri de yapacağımızdan hiç kimsenin bir şüphesi olmasın. Biz verdiğimiz sözlerin arkasında duracağız" dedi. 1 Haziran itibariyle "konut" abonelerinden birinci kademe 0-12 metreküp için uygulanan su ücreti 21 lira 797 kuruştan 15 lira 258 kuruşa, atık su ücreti 10 lira 895 kuruştan, 7 lira 629 kuruşa indirildi.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu İstanbul’un sağlık üslerindeki depreme hazırlık çalışmalarını anlattı: İstanbul’un sağlık üslerinde depreme hazırlık süreçlerini anlatan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ek olarak yapılan 193 izolatörü bulunan hastanenin açılışına gün sayıldığını söyleyerek, “Çok çok kısa zamanda hizmet vermeye başlayacak. Bu hastaneler beklenilen İstanbul depreminde sağlık hizmetinin ana omurgasını oluşturacak. İstanbul depremine yıllardır hazırlanıyoruz. Toplumumuz bilsin ki; sağlık sistemimiz herhangi bir depremde işlerliğini devam ettirecektir. Haydarpaşa, Süreyyapaşa, eski dediğimiz hastaneler; Fatih Sultan Mehmet, Bakırköy Ruh ve Sinir gibi hastanelerde yenileme çalışmalarımız var, çok kısa zamanda yenileyeceğiz, dayanıklı hale getireceğiz” dedi. İstanbul’da sağlık altyapısı yatırımlarla beklenen depreme ve çeşitli afetlere karşı hazır hale getiriliyor. Depreme dayanıklı yapılarıyla hizmete sunulan birçok sağlık üssünün yanında sağlık tesislerinde yerinde dönüşüm çalışmaları da sürdürülüyor. Kentin sağlık ihtiyacını son teknolojilerle uyumlu olarak karşılamak için çalışmalar sürerken, sağlık sisteminde depreme hazırlık süreçlerini İstanbul İl Sağlık Müdür Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, İhlas Haber Ajansı muhabirine anlattı. Prof. Dr. Memişoğlu, geçtiğimiz aylarda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da ziyaret ettiği Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ek olarak yanına inşa edilen Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nin açılışa gün saydığını söyledi. Prof. Dr. Memişoğlu’na Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ozan Beytemür ve hastane yönetimi eşlik ederken çalışmalar yerinde incelendi. 193 izolatörlü, 415 yataklı, 8 ameliyathanesi olan, açık ve kapalı alanlarda çok sayıda otopark alanı imkanı bulunan yapının bölge için önemli bir sağlık üssü olacağına dikkat çekildi. “Bu hastaneler, İstanbul depreminde sağlık hizmetinin ana omurgasını oluşturacak” Bağcılar’da inşa edilen hastaneyle ilgili konuşan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “415 yataklı çocuk ve kadın doğum hastalıkları hastanesi olarak Bağcılar’daki insanlarımıza çok çok kısa zamanda hizmet vermeye başlayacak. Hemen hemen hem malzemelerini hem cihazlarını hem inşaatını bitirme aşamasındayız. İzolatör dediğimiz deprem esnasında dahi sağlık hizmetinin aksatılmadan sunulacağı aynı zamanda burada hizmet veren arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın, hastalarımızın da depremin o psikolojik etkisini hissetmeyeceği şekilde 80 cm hareket edebilen izolatör dediğimiz esnek yaylar var. Bu hastaneler inşallah olmaz ama beklenilen İstanbul depreminde sağlık hizmetinin ana omurgasını oluşturacak, hem buradan lojistiği hem çalışan, hasta sevkiyatı gibi. Sağlık hizmetini kendi kendine daha yardım gelmeden sürdürebilecek, aynı zamanda bu çevredeki sağlık hizmetini organize edecek hastaneler olarak planladık. Gerçekten sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde özellikle alt yapıda çok büyük işler yapıldı. Onlardan bir tanesinin örneği bu yapı” dedi. “Planlarımızı revize edip daha işler hale getirmeye çalışıyoruz” Sismik izolatör sistemlerinin deprem süreçlerinde sağlık hizmetinin aksamaması açısından büyük önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Memişoğlu, “İzolatörler dediğimiz hastanenin depremde hiçbir etkiye maruz kalmadan hizmetini devam ettirebilecek bir yapısı var. Şu anda Göztepe, Okmeydanı, Sancaktepe, Başakşehir Şehir Hastanemiz, Çekmeköy Devlet Hastanesi gibi hastaneler bu şekilde yapılmış durumda. Bunlarla hizmet ediyoruz, çok kısa zamanda Esenyurt’ta ek binamız da aynı şekilde izolatörlü ve depreme dayanıklı olacak. Bunları muhtemel durumlarda bize destek gelecek kliniklerle, şehirlerle eşleştirmiş durumdayız. Kim nereye ne zaman, nasıl gelecek, hangi yolla gelecek, depremle ilgili güzel bir taslak, deprem sonrasında nasıl hizmet sunulacağına dair de bir planlama yaptık. Çok yakın zamanda da bunun hem tatbikatlarını hem öğretilerini toplumumuza anlatacağız. Deprem geçen sefer bizim için çok acı şeyler yaşattırdı, inşallah böyle acıları toplumumuz bir daha yaşamaz. Yaşamaması için de tedbirimizi, planlamalarımızı ona göre yapıp her anımızda deprem olursa nasıl hareket edeceğimizi, deprem esnasında nereye saklanacağımızı, ailelerimizin nereye toplanacağını, binalarımızın sağlıklı yapılmasını sağlayarak geçmişte yaşadığımız acıları inşallah bir daha yaşamayacağız. İstanbul depremine esasında yıllardır hazırlanıyoruz. Her olayda bir yeni şey öğreniyoruz ve ona göre planlarımızı revize edip daha aktüel ve işler hale getirmeye çalışıyoruz” dedi. “Sağlık sistemimiz herhangi bir depremde işlerliğini devam ettirecek” Kahramanmaraş merkezli depremlerde İstanbul’dan bölgeye giden ekipler ve gerçekleştirilen çalışmalara yönelik konuşan Prof. Dr. Memişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk 24 saatte 32 tır tıbbi malzeme gönderdik. 2 bine yakın personel gönderdik, hazırlıkların olmasından kaynaklanan bir avantajı kullandık. İstanbul’da da olacak bir depremde Anadolu’da da hazırlıklar bu şekilde yapılıyor. Toplumumuz bilsin ki; sağlık sistemimiz hem sağlık çalışanlarımız hem alt yapımızla herhangi bir depremde işlerliğini devam ettirecektir. Haydarpaşa, Süreyyapaşa, eski dediğimiz hastaneler; Fatih Sultan Mehmet Bakırköy Ruh ve Sinir gibi hastanelerdeki yenileme çalışmalarımız, projelerimiz var, çok kısa zamanda da bunları yenileyeceğiz, dayanıklı hale getireceğiz. Zaten bir kısmını özellikle Süreyyapaşa’yı boşalttık, onları inşallah çok yakın zamanda yenileyerek insanlarımızın hizmetine sunacağız” “530 yatak kapasitemize, 415 yatak daha eklenecek” Hastanenin bulunduğu aks dolayısıyla yüksek bir nüfusa hizmet sunduğunu aktaran Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ozan Beytemür, “Bulunduğumuz hastane bölge itibariyle sadece Bağcılar değil, Esenler ve Güngören ilçesinin ortasında yer almakta. Yaklaşık 1,5-2 milyon nüfuslu bir bölgede hizmet vermeye çalışmaktayız. Şu anda yeni yapılmakta olan ve çok kısa sürede açacağımız hastanenin zemin katındayız. 61 bin metrekare kapalı alanı mevcut yaklaşık ana binamız kadar. Mevcut ana bina yatak kapasitemiz 530, bu binayla birlikte 415 yatak kapasitesi daha eklenecek. Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi olarak planlanan hastanemizin açılmasıyla birlikte sağlık hizmetlerinde ciddi miktarda rahatlama yaşayacağız. Hastanemiz yaklaşık 193 deprem izolatörlü olarak inşa edilen bir hastane. Deprem izolatörünün önemini zaten geçmişte yaşadığımız deprem tecrübesinde gördük çünkü bu hastanelerde hizmet kesintisiz olarak devam ediyor. Aynı zamanda çalışanlar açısından çok güvenli bir merkez olarak kullanılıyor. Bu nedenle bu tarz hastanelerimizin sayısının artmasıyla afet durumlarında da kesintisiz bir şekilde inşallah hizmetlerimize devam ettireceğiz. Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanık merkezinden hiperbarik oksijen merkezine, kalp merkezine tüm branşların bulunduğu çok kapsamlı ve nitelikli bir hastane. Günlük ortalama 12 bin civarında hastamız hastanemize başvuruyor ve hizmet alıyor. Ana binaya 5 tünelle bağlı zaten ana binamızın bir devamı olarak bu fiziki olarak bu genişlemeyle birlikte inşallah daha da güzel hizmetler vereceğiz” dedi. İstanbul’un sismik izolatörlü sağlık üsleri Sismik izolatörlü yapılar, depreme dayanıklı olarak öne çıkarken İstanbul’da Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde 2 bin 68 adet, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi’nde 855, Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi’nde 503, Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi’nde 503, Çekmeköy Devlet Hastanesi’nin 150 Yataklı Ek Binasında 173 sismik izolatör, Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başıbüyük Ek Hizmet Binası’nda 827, Esenyurt’ta yapımı devam eden ek binada 198 ve yakın zamanda açılışı yapılacak Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesindeki blok binada 193 adet bulunuyor.
Hatay ’Yaparsa devletimiz yapar’ diyen site yöneticisi, 10 dönüm arazinin rezerv alan içerisine girmesini istiyor Depremin vurduğu Hatay’ın Antakya ilçesinde 5 blok 252 daireden oluşan Zirve Sitesi yöneticisi Hikmet Karaoğlan ‘yaparsa devletimiz yapar’ diyerek, siteden geriye kalan arazinin rezerv yapı alanına girmesini istiyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay yerle bir olurken yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetti. Asrın felaketinde çok sayıda bina deprem esnasında yıkılırken ağır hasarlı binalar dinamitle veya iş makinesinin yardımıyla yıkıldı. Binaların yıkılmasının sona ermesiyle bölgenin yeniden ayağa kalkması için ihya ve inşa çalışmaları başladı. Vali Mustafa Masatlı’nın azimli çalışmalarıyla Hatay’ın 15 ilçesinde TOKİ tarafından konut çalışmaları başlamış ve yapımı tamamlanan evler Şubat ayı itibarıyla vatandaşlara teslim edilmeye başlanmıştı. Yoğun yıkım yaşanan ilçe merkezlerinde de Rezerv Yapı Alanı ilan edilen bölgelerde de inşaat çalışmaları başlamıştı. Antakya kent merkezi Ekinciler Mahallesi’nde bulunan ve Hikmet Karaoğlan’ın site yöneticisi olduğu 5 blok 252 daireden oluşan Zirve Sitesi’nden geriye de arazi kaldı. Yerinde dönüşüm projesi için çalışmalar başlatan site yönetimi, çalışmalar sonucunda müteahhitler ile anlaşamayarak çalışmalara başlanamadı. Müteahhitlere güvenemediklerini dile getiren Hikmet Karaoğlan, ‘Yaparsa devletimiz yapar’ diyerek sitenin bulunduğu 10 dönümlük arazinin rezerv yapı alanı içerisine alınmasını istediğini söyledi. "Bunu da yaparsa devletimiz yapar, Allah onlardan razı olsun" Site yönetiminin 10 dönümlük arazinin rezerv yapı alanı içerisine alınmasını istediğini belirten Hikmet Karaoğlan, "Burası Ekinciler Mahallesi Zirve Sitesi. Burada 5 bloktan oluşan 252 daire vardı. Benim sitede 4 dairem vardı. Ben Zirve Sitesi yöneticisiyim. Burada evlerimiz ağır hasar aldı. Buradaki binalar devletimizin yardımıyla dinamitle yıkıldı. Yerinde dönüşüm için başvuru yaptık. İnsanlarla çoğunluğu sağladık. Biz birçok müteahhitler görüştük ama anlaşamadık. Müteahhitlerin fiyatları bize yüksek geldi. Bazı çelişkiler vardı. Sitemizin geneli burasını devletimizden rezerv alanına girmesini istiyor. Bunu da yaparsa devletimiz yapar. Allah onlardan razı olsun" dedi. "Rezerv alanlarında yapılanları görüyoruz ve bu yüzden sitemizin rezerv alanına girmesini istiyoruz" Rezerv yapı alanında yürütülen çalışmaların iyi gittiğini dile getiren Karaoğlan, "Şu an yapılanları görüyoruz, onları kıskanıyoruz. Çalışmalar, güzel ve mükemmel gidiyor. Bizde bir an önce sitemizin rezerv alanına girmesini istiyoruz. Rezerv alanlarını istemeyenlerin farklı düşünceleri olabilir. Bende diyorum ki bunu yaparsa devletimiz yapar. Biz bu durumun içinden çıkamayız. Ben bir müteahhitle anlaşsam müteahhit beni kandırır mı veya dolandırır mı düşünmemek için devletimizin burayı bana yapıp anahtar teslimi yapması çok daha doğru olacak. Sitemizin içerisindeki bunu istiyor. Biz bunun için imza topladık. Topladığımız imzaları yetkili kurumlara ilettik. Bir an önce hayatın burada tekrar başlamasını yetkililerden rica ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Eskişehir Esnaf su çilesine çözüm bekliyor Eskişehir Emek Mahallesi’nin bir bölümünde binaların altından çıkan su ile mücadele eden esnaf, kendi imkânlarıyla kurdukları pompalarla suyu tahliye ederken konunun çözümü için yetkilileri göreve çağırdı. Emek Mahallesi Ertaş Caddesi üzerinde bir bölgede binaların altından sürekli su çıkıyor. Binaların temellerine de zarar veren suyla esnaf yıllardır mücadele sürdürüyor. Binlerce lira vererek sistem kurduran, kuyu yapan esnaf, dükkanlarında mallarının ıslanıp zarar görmemesi için sabah akşam çalışıyor. Defalarca yetkililerin kapısını çalan esnaf ve apartmanlarda oturan vatandaşlar bir çalışmanın yapılmadığını iddia etti. Suyun çıktığı alanda bulunan bir arsaya inşaat izni verilirken, tamamlanmasının ardından ’Altından su çıkıyor’ diye asansörünün çalışmasına izin verilmedi ve bina için de iskan da alınamadı. Apartmanda yaşayan vatandaşlar, mağduriyetlerinin giderilerek su sorununun yetkililerce çözüleceği günü bekliyor. “Ürünlerimizi defalarca çöpe atıyoruz” Caddede esnaf olan Bahar Yıldırım, yıllardır aşağı katları defalarca su bastığını ve bundan dolayı ürünlerini çöpe attıklarını söyledi. Yıldırım, konuşmasının devamında ise yaşadıkları sorunları şöyle dile getirdi: “8 yıldır biz bu çileyi çekiyoruz. Mesela bazı aylar kesiliyor, ama bu 1 buçuk yıldır durmadan devam ediyor. Artık su dalgıçları 1 tane yetmediği için biz 2’nciyi de atmak zorunda kaldık. Çalışmadığı günler burayı yarım metreden fazla su basıyor, bütün malımız çöp oluyor. Kaç defa ürünlerimizi çöpe attık. Belediyeden yetkililer geliyor, su numunesi alıyorlar. Bize bunun yeraltı suyu olduğunu ve bir şey yapamayacaklarını söyleyip hep geçiştirdiler. Artık bıktık, el atmalarını istiyoruz.” “O kadar masraf ettik ama sorun çözülmedi” Bir diğer esnaf Betül Öztaşyonar, binlerce lira harcayarak su pompa sistemi kurduklarını, bunlarla su baskınlarını önlemeye çalıştıklarını belirtti. Mağduriyetlerinin giderilmesini isteyen Öztaşyonar, “Ben burada yaklaşık 7 yıllık kiracıyım. Dükkanı tuttuğumun 2’nci ayında bu sorunlar karşılaştım. Burası bildiğiniz göl şeklindeydi. Belediyelere ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğüne (ESKİ) başvurularımı yaptım. Diğer esnafların, komşularımızın altında da aynı problem var. Biz imza topladık. ESKİ’den gelen ve su tahlili yapan belediye ekipleri bunun yeraltı suyu olduğunu söylüyorlar. Yalnız burada enteresan olan, aşırı yağmur yağdığı zaman su duvardan ve kanalizasyon sisteminden geliyor. Ben bu durumun kanalizasyon sisteminden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Hiçbir şey yapamadılar, yapmadıkları gibi ben yaklaşık 150-200 bin liralık gibi bir masrafa girdim. Ben burada kiracıyım, esnaf olarak zaten zor şartlarda geçimimizi sağlamaya çalışıyoruz. O kadar masraf yaptık, temele zarar verdik ama hala bu su problemini çözemedik. Mesela ben alt depomu dükkan olarak kullanamıyorum. Kira veriyorum. Hayalim iki katlı bir mağaza kurmaktı ama onu da gerçekleştiremedim. Başvurularımızla ilgili kendileri bir şey yapmak isteseler bile ’Yeraltı suyu. Yapılacak bir şey yok’ denilip geçildi. Mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz” diye konuştu. “Herkese bilgi verdik ama bir çözüm bulamadık” Esnaf Erkan Aydoğan ise şunları söyledi: “Bu sorun uzun yıllardır var. Emek Mahallesi’nin genel sorunu. Burası ana cadde Ertaş Caddesi. Ana cadde üzerindeki iş yerlerinin birçoğunda alttan su geliyor. Yağmur yağdığı zaman çok fazla geliyor, yağmadığı zaman da bazen foseptik suyu geliyor. Defalarca şikayet etmemize, durumu belediyeye bildirmemize, seçim zamanlarında gelen başkan adaylarına ve genel müdürlere konu hakkında bilgi vermemize rağmen bir çözüme ulaşamadık. Şikayetlerimiz devam ediyor ama gördüğünüz üzere çok da çözülmüş değil. Bu suyu kendi imkanlarımızla tahliye ediyoruz. Mevcut suları buralara tahliye çukurları açarak küçük pompalarla veya giderlerle tekrar dışarı kanalizasyona atmaya çalışıyoruz. Tamamen kendi imkanlarımız. Pompaların belli bir maliyeti var. Buradan suyu atmanın maliyetinden ziyade bu durumdan ürünlerimizi koruyamamak, su baskınlarıyla yaşadığımız sıkıntılar ve rutubetle pisliğin zararı bize daha fazla. Yoksa bunun maliyetinin sadece bizim vaktimizi almak olduğunu söyleyebilirim.”