GÜNDEM - 13 Ocak 2018 Cumartesi 10:04

Kırşehirli baba ile kızı 27 yıl sonra kavuştu

A
A
A
Kırşehirli baba ile kızı 27 yıl sonra kavuştu

Kırşehirli baba Sefai Kaya, Champigneulles’li Fransa’da yaşayan kızı Sabrina'yı 27 yıl sonra televizyon programı aracılığıyla buldu. Sabrina, programdan sonra babası ve kızlarının yanına Mucur'a geldi.

Kırşehirli Sefai Kaya 27 yıl önce işçi olarak gittiği Cibuti'de tanıştığı bir kadınla arkadaş oldu. Birlikte olduğu kadının hamile olduğunu bilmeyen Sefai Kaya, iş bitiminde ülkesine geri döndü. Sefai Kaya, ardından memleketi Kırşehir'de evlendi ve yeni bir hayat kurdu. İki kız çocuğu babası olan Kaya, yıllar önce Cibuti'den ayrılmadan önce unuttuğu kimliğinin, üçüncü kızını bir gün karşısına çıkaracağını bilmiyordu. Kızı Sabrina 14 yaşından itibaren babasından bir iz aradı. En sonunda babasının yıllar önce çalıştığı şirkete gitti ve unutulmuş kimliğe ulaştı. Ardından Türkiye'de bir televizyon programı aracılığıyla babasına seslenen genç kız, sonunda muradına kavuştu. Sabrina 27 yıl sonra babasının memleketine geldi. Sabrina hem yıllardır aradığı babasına kavuştu hem de iki yeni kız kardeş sahibi oldu.

"İkimizde gözyaşlarımızı tutamadık"

Sabrina'yı ekranda görünce, kendi kızlarına çok benzettiğini söyleyen baba Sefai Kaya, "Eşime anlattım, o da bana DNA testi yaptırmamı, eğer kızımsa ona sahip çıkmamı söyledi. Daha sonra kızım olduğunu öğrendik. Programda buluştuk. İkimiz de gözyaşlarımızı tutamadık. Her şey bir anda ortaya çıktı" dedi.

"Baban öldü dediler ama aramaktan vazgeçmedim" 

13 yıl süren arayışından sonra mutluluğa ulaşan Sabrina ise, “Babamı 14 yaşında aramaya başladım. Baban öldü dediler ama ben inanmadım. Babamla karşılaştığımdaki hislerimi anlatmak çok zor. 27 yıl boyunca buluşma anını bekledim. Karşımda görünce bende şok oldum. Çok mutluyum. Türkiye’de bu sıcaklığı beklemiyordum. Babama kırgınlığım yok. Annem babamı bana olumsuz anlatmadı. Kızgın değilim” diye konuştu.
Sefai Kaya’nın eşi Fatma Kaya da, "Televizyonda ilk gördüğümde bizim olduğunu bildim. Yapacak bir şey yok. Kanatsız bir kuş, çocuklarımın kardeşi eşime her türlü destek oldum yine de olurum. Bizim için problem yok. Eşimde mecburen sahip olacak kendi çocuğu” ifadelerini kullandı. 

Enderhan Öz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Elazığ GSİM’den, Ziraat Türkiye Kupası finali için resmi başvuru Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, 23 Mayıs tarihinde oynanacak olan Beşiktaş ile Trabzonspor arasında oynanacak Ziraat Türkiye Kupası finalinin Elazığ Atatürk Stadyumu’nda oynanması için resmi başvuruda bulundu. Beşiktaş - Trabzonspor arasındaki Ziraat Türkiye Kupası finalinin nerede oynanacağı ve saati henüz belli olmazken, Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Elazığ’da oynanması halinde şehrin; kültür, sanat, spor ve coğrafi olmak üzere birçok yönden tanıtımına büyük katkı sunacağı düşüncesi ile TFF’ye başvurdu. Elazığ’ın en büyük yatırımlarından biri olan ve 2023 yılında hizmet vermeye başlayan Elazığ Atatürk Stadyumu, Türkiye’nin futbol oynamaya müsait en kaliteli zeminlerinden biri. Türkiye - Litvanya arasında kadın kutbol milli maçına ev sahipliği yapan 18 bin 423 seyirci kapasiteli Elazığ Atatürk Stadyumu, karşılaşması sonrasında kamuoyundan birçok tebrik mesajları almayı başardı. Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürü Abdulsamet Eren, maçın Elazığ’da oynatılması için TFF’ye resmi başvuruda bulunduklarını belirterek, "Şehrimize ve diğer çevre illerimize canlılık getirmek amacıyla, 23 Mayıs 2024 tarihinde Beşiktaş ile Trabzonspor arasında oynanacak olan Ziraat Türkiye Kupası final maçının doğunun incisi Elazığ Atatürk Şehir Stadyumu’nda oynatılması için harekete geçtik. Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü olarak TFF’ye resmi dilekçe yazarak, maçın Elazığ’da oynanmasını talep ettik. Depremlerden etkilenen şehrimizde maçın oynatılması hem futbolseverlere psiko-sosyal destek sağlayacaktır hem de şehrimizin tanıtımına önemli katkı sunacaktır" dedi.
Erzincan Ölümcül hastalık için riskli tarih nisan ve ekim ayları arası Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, ölümlere neden olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığının (KKKAH) Nisan ve Ekim ayları arasında görüldüğünü söyledi. Doç. Dr. Büyüktuna, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKAH) ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Nisan ve ekim ayları arasında görülüyor” Büyüktuna hastalığın nisan ve ekim ayları arasında görüldüğünü belirtip, “Hastalık sıklıkla kene kaynaklı, ateş, kanama ve karaciğer fonksiyon bozukluğu ile karakterize akut bir enfeksiyon hastalığıdır. Türkiye’de ilk olarak 2002 yılında tespit edilen hastalık Erzincan ve çevresini kapsayan geniş bir alanda görülmektedir. Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak nisan ve ekim ayları arasında ortaya çıkmaktadır. Etken virüs sıklıkla Hyalomma cinsi kenelerle bulaşmaktadır.” dedi. Sağlıkçılar ve hayvancılıkla uğraşanlar risk grubunda Büyüktuna sağlık çalışanlarının ve hayvancılıkla uğraşanların risk grubunda olduğunu belirtti. Hastalığın bulaşıcılığından bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Hastalık, insanlara kenelerin kan emmesi ya da kenelerin elle ezilmesi esnasında bulaşabilmektedir. Virüs kenelerde ömür boyu kalmakta ve çoğalabilmektedir. Veterinerler, endemik bölgelerdeki hastanelerde görev yapan sağlık çalışanları, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar risk grubunda yer almaktadırlar.” ifadesini kullandı. Doç. Dr. Büyüktuna hastalığın belirtilerinin; ani başlayan üşüme, titreme, ateş, baş ağrısı, eklem ağrısı, bulantı, kusma ve karın ağrısı olduğundan bununla birlikte tüm vakaların yaklaşık yüzde 75’inde kanama ortaya çıktığına değindi. Hastalığın tedavisinden bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Hastalığının tedavisinde ‘destek tedavisi’ esas tedaviyi oluşturmaktadır. Uygulanan destek tedavisinin düzenlenmesinde hastanın hem klinik hem de laboratuvar değerlerinin takibi önem taşımaktadır. Hastalara gerektiğinde kan ürünleri ile destek tedavisi uygulanmaktadır. Ağır ve çoklu organ yetmezliği gelişen hastalarda sıvı-elektrolit replasmanı, gerektiğinde diyaliz uygulanması, hatta yoğun bakım ve solunum desteği gerekebilmektedir.” dedi. Korunmada kontrol ve elbise tercihi önemli Hastalıktan korunma yöntemlerinden bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Bütün enfeksiyon hastalıklarının kontrolünde olduğu gibi KKKA hastalığında da korunma ve izolasyon önlemleri büyük önem taşımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ nün (DSÖ) önerilerine göre hastanın kan ve vücut sıvıları ile korunmasız temastan kaçınılmalıdır. Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınmak gerekmektedir. Bu yerlere gidenler mümkünse açık renkli elbiseler tercih etmeli, vücutta açık kısım kalmamasına dikkat etmeli, dönüşte mutlaka kene yönünden elbiselerini ve vücudunu kontrol etmelidir.” şeklinde konuştu.