YEREL HABERLER - 13 Temmuz 2017 Perşembe 15:07

MÜSİAD Karabük Şube Başkanı Nur:

A
A
A
MÜSİAD Karabük Şube Başkanı Nur:

MÜSİAD Karabük Şube Başkanı Ahmet Nur, 15 Temmuz’un bir millet zaferi olduğunu söyledi.

MÜSİAD Karabük Şube Başkanı Ahmet Nur, 15 Temmuz’un bir millet zaferi olduğunu söyledi.


15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yayımlayan MÜSİAD Karabük Şube Başkanı Ahmet Nur, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD), 15 Temmuz darbe kalkışmasının yıldönümünde, tüm dünyada, 15 Temmuz şehitlerini anacağını ve milletin zaferinin kutlanacağını belirtti.


15 Temmuz’da kazanılan millet zaferinin tüm dünyaya örnek olması gerektiğini vurgulayan Nur, “Darbeler, tarihin kara lekeleridir ve bizler bunların canlı şahitleriyiz. Demokrasi tüm insanlığa gerekiyor, iktidarların asıl sahibi vesayetçi zihniyetleri değil milletlerdir.Dünya, Türkiye’nin 15 Temmuz 2016 gecesi yaşadıklarını yargılamaya değil anlamaya çalışmalı. Demokrasi isteyen herkesin, tarihinde birçok darbe yaşamış bir ülkenin vatandaşlarının kendi iradesini ortaya koyarak kazandığı zaferi alkışlaması ve saygı duyması gerekiyor” dedi.


“15 Temmuz Zaferi Dünyaya Örnek Olmalı”


MÜSİAD olarak milletin tarafında olduklarını ifade eden Ahmet Nur, “Demokrasimizi savunmaya devam edeceğiz. Demokrasimiz için hain terör örgütlerinin karşısında hayatını kaybeden hiçbir canımızı unutmayacağız. Sadece 15 Temmuz’da değil, nefes aldığımız süre boyunca şehitlerimizi anmaya, onların önünde saygıyla eğilmeye devam edeceğiz. Dünya bilmelidir ki, 15 Temmuz, yaşlı, genç, çocuk demeden bir milletin kazandığı demokrasi zaferidir. Bu zafer dünyaya örnek olmalıdır. Demokrasi sokaktaki birkaç kişiyle değil, millet kendisi tarafından korunur ve taçlandırılır. Darbe ve darbecileri sürekli besleyen siyasi ve toplumsal yapılar anlamalıdır ki, bu millet 15 Temmuz’da meşru Cumhurbaşkanına ve hükumetine sahip çıkmıştır. Demokrasiyi, o gün yürüyüp gittikleri gibi bugün de aynı yolda ilerleyenler değil, üniforma giyen asker kılıklı teröristlerin, tankların ve uçakların karşısında dimdik duranlar ayakta tutmuştur” ifadelerine yer verdi.


Dahili ve harici düşmanları tarafından, siyasi ve ekonomik olarak kuşatılmak istenen bu topraklarda bir meşrutiyet oluşturma çabalarına ve demokrasisine sahip çıkan milletin prim vermediğini ifade eden Nur, “İçeride çözümü mutlak var olan problemleri olan Türkiye ile ithal suni sorunlarla yaşamak zorunda kalan bu coğrafya, bir seçim arifesindedir. Ya bu kadim topraklarda milletin sözü egemen kılınacak ya da vesayetçi yapılar egemenlik kuracaktır. İşte 15 Temmuz’dan herkes için çıkan ancak bazı kesimlerce hala anlaşılamayan sonuç, bu milletin, yetkisini devrettiği meşru siyasi iradeye sahip çıkarak yönetime el koyduğudur. 15 Temmuz’un planlayıcı ve uygulayıcıları apaçık ortadayken, başarısız darbe girişiminin koruyucu ve kollayıcıları da bilinirken, sözde dost ve müttefiklerin takındıkları tavır ortadadır. 15 Temmuz’da milletin yazdığı destanı okumamak için ellerinden geleni yapanlar, destanın kahramanlarını görmezden gelenler, vatansız kalan mağlup teröristleri gözetip kollamaktadırlar. 15 Temmuz’da Türkiye’de oynanmak istenen oyunu da bu coğrafyanın farklı köşelerinde yeniden sahneleme densizliğindeler. Tarih boyunca bu kadim topraklarda var olan halklar, bu oyuna gelmeyeceklerdir ve şüphesiz burada en büyük rol de Türkiye’ye düşmekte. 15 Temmuz’da üzerine düşeni yapan Türk milleti ve kurumsallaşmış siyasi irade, bu tarihi vazifenin de şüphesiz bilincinde. Hal böyleyken ve başta FETÖ denilen devşirme teröristler olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadele sürerken, suyu bulandırma ve zihin karıştırma çabaları da devam etmektedir. Ayrıca bir takım siyasi yapılar da bu çabalara çanak tutan tavır ve tutum takınmakta. 2016’nın 15 Temmuz’unda tüm terör örgütleri ve onların destekleyicilerine verilen yanıt, tam 1 yıl sonra yeniden hatırlatılacak. MÜSİAD olarak bizde, demokrasisine ve iradesine sahip çıkmanın verdiği gururla nöbete devam eden milletin yanında olacağız. Hem yurt içinde hem de yurt dışında 15 Temmuz etkinlikleri düzenleyeceğiz ve düzenlenen etkinliklere katılım sağlayacağız. Bunun yanı sıra yeni eğitim-öğretim yılı açılışında dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerimize zaferimizi anlatan “Kim Tutar Seni” isimli çocuk kitabını dağıtacağız" diye konuştu.


“Üretmeye ve büyümeye devam edeceğiz”


Ahmet Nur, üretmeye ve büyümeye devam edeceklerini de belirterek, "Yıl dönümüne yaklaştığımız 15 Temmuz hain darbe girişiminin verdiği ekonomik zarara detaylı bir şekilde baktığımızda, bizi yolumuzdan alıkoymak isteyenlerin vermeye çalıştığı zararın ne denli büyük olduğu, Türkiye’nin bu hamleye nasıl direndiği daha iyi anlaşılacaktır. Darbe girişimi öncesi 2,90 lira olan dolar, ilk gün yüzde 17 artışla 3,4 lira seviyesine yükseldi. Borsa’da haftalık kayıp yüzde 13,4 oldu. Bu süreçte borsada işlem gören şirketlerin toplam piyasa değeri 78 milyar TL eridi. 2016 genelinde turizm sektöründe 9,4 milyar dolarlık kayıp gerçekleşti. Eğer hain darbe planı başarılı olsaydı, geçmişteki darbe dönemlerinde yapılan araştırmalardan yola çıktığımızda Türkiye ekonomisi yüzde 25 küçülmeye uğrayacaktı. Bu, Türkiye’nin 10 yıl geriye gitmesi, yani bu süreçte emek emek elde edilen bütün kazanımların kül olması anlamına geliyor. Hamdolsun ki hainler, darbe girişiminde de, Türkiye’yi zora sokma planlarında da başarısız oldu. Milletinin iradesini arkasına almış iş adamlarını kim tutabilir. Biz daha güçlü bir Türkiye için üretmeye ve büyümeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Ölümcül hastalık için riskli tarih nisan ve ekim ayları arası Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, ölümlere neden olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığının (KKKAH) Nisan ve Ekim ayları arasında görüldüğünü söyledi. Doç. Dr. Büyüktuna, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKAH) ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Nisan ve ekim ayları arasında görülüyor” Büyüktuna hastalığın nisan ve ekim ayları arasında görüldüğünü belirtip, “Hastalık sıklıkla kene kaynaklı, ateş, kanama ve karaciğer fonksiyon bozukluğu ile karakterize akut bir enfeksiyon hastalığıdır. Türkiye’de ilk olarak 2002 yılında tespit edilen hastalık Erzincan ve çevresini kapsayan geniş bir alanda görülmektedir. Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak nisan ve ekim ayları arasında ortaya çıkmaktadır. Etken virüs sıklıkla Hyalomma cinsi kenelerle bulaşmaktadır.” dedi. Sağlıkçılar ve hayvancılıkla uğraşanlar risk grubunda Büyüktuna sağlık çalışanlarının ve hayvancılıkla uğraşanların risk grubunda olduğunu belirtti. Hastalığın bulaşıcılığından bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Hastalık, insanlara kenelerin kan emmesi ya da kenelerin elle ezilmesi esnasında bulaşabilmektedir. Virüs kenelerde ömür boyu kalmakta ve çoğalabilmektedir. Veterinerler, endemik bölgelerdeki hastanelerde görev yapan sağlık çalışanları, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar risk grubunda yer almaktadırlar.” ifadesini kullandı. Doç. Dr. Büyüktuna hastalığın belirtilerinin; ani başlayan üşüme, titreme, ateş, baş ağrısı, eklem ağrısı, bulantı, kusma ve karın ağrısı olduğundan bununla birlikte tüm vakaların yaklaşık yüzde 75’inde kanama ortaya çıktığına değindi. Hastalığın tedavisinden bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Hastalığının tedavisinde ‘destek tedavisi’ esas tedaviyi oluşturmaktadır. Uygulanan destek tedavisinin düzenlenmesinde hastanın hem klinik hem de laboratuvar değerlerinin takibi önem taşımaktadır. Hastalara gerektiğinde kan ürünleri ile destek tedavisi uygulanmaktadır. Ağır ve çoklu organ yetmezliği gelişen hastalarda sıvı-elektrolit replasmanı, gerektiğinde diyaliz uygulanması, hatta yoğun bakım ve solunum desteği gerekebilmektedir.” dedi. Korunmada kontrol ve elbise tercihi önemli Hastalıktan korunma yöntemlerinden bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Bütün enfeksiyon hastalıklarının kontrolünde olduğu gibi KKKA hastalığında da korunma ve izolasyon önlemleri büyük önem taşımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ nün (DSÖ) önerilerine göre hastanın kan ve vücut sıvıları ile korunmasız temastan kaçınılmalıdır. Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınmak gerekmektedir. Bu yerlere gidenler mümkünse açık renkli elbiseler tercih etmeli, vücutta açık kısım kalmamasına dikkat etmeli, dönüşte mutlaka kene yönünden elbiselerini ve vücudunu kontrol etmelidir.” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Liseli çocuklar engelleri kaldıran sergi açtı Diyarbakır Kayapınar Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin bahçesinde liseli çocuklar engelleri kaldıran bir sergi açtı. Kayapınar Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinde okuyan öğrenciler; Azize Meryem Eminoğlu, Esma Aksoy, Zehra Akboğa, Nergiz Karadeniz, Zeynep Asya Yeşilçayır, Meryem Gündüz, Azra Telci, Sümeyye Dila Ekin, Nur Yıldız Karabulut, Zehra Tez ve Merve Fidantek, Diyarbakır Sinema Ofisinden Yönetmen Feyzi Baran ve Senarist Kamil Kahraman’dan Temel Fotoğrafçılık eğitimi, hikaye ve senaryo yazma eğitimleri aldı. Ali İhsan Aslan Görme Engelliler Ortaokulunda bulunan görme engelli çocuklarla bir araya gelen öğrenciler görme engelli öğrencilerin hayallerini yazarak bu hayalleri canlandırıp fotoğrafını çekti. Proje Koordinatörü Büşra Baran; "Kadrajımda Engel Yok; Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen ve Diyarbakır Sinema Ofisinin Sponsoru olduğu bir SADA projesi ve bu proje ile görme engelli çocuklarımızın hayalleri fotoğrafa dönüşmüş oldu. Bu proje sonrasında öğrencilerimiz hem oradaki arkadaşlarıyla gönül bağı kurmuş oldu. Hem de kendi günlük rutinlerinde belki farkına bile varmadan yaptıkları ufak şeylerin aslında hayal edilebilecek birşey olduğunun farkına vardılar. Bu da onların hayatlarına dair farkındalıklarını geliştirdi beni en çok mutlu eden nokta burası” diye konuştu. Kayapınar Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Okul Müdürü Yıldız Özateş; öğrencilerin bu sergi için çok heyecanlı olduğunu söyledi. Özateş, "Kendi elleri ile okul bahçesini sergi alanına çevirdiler. Bu gün projenin açılış sergisiydi ve ziyaretçilerin fotoğraflara ilk tepkileri inanılmaz güzeldi. Bu güzelliğin mimarları var tabi ki bu sebeple; desteklerinden dolayı Din Öğretimi Genel Müdürlüğüne, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğümüze, Diyarbakır Sinema Ofisine, kapılarını bizlere açan Ali İhsan Aslan Görme Engelliler Okulu Yönetimine, Projemizin koordinatörü Büşra Baran hocamıza ve sevgili öğrencilerimize çok teşekkür ediyorum” dedi.
İzmir İzmir’de 7 Kocalı Hürmüz’e yoğun ilgi Sahne Tozu Tiyatrosu’nda yaklaşık iki aydır sahnelenen 7 Kocalı Hürmüz oyunu İzmirli seyirciden tam not aldı. Yönetmenliğini Sahne Tozu Tiyatrosu’nun Kurucusu ve Genel Sanat Yönetmeni Çağlar İşgören’in yaptığı 7 Kocalı Hürmüz seyirciden gördüğü yoğun ilgi sebebiyle oyun boyunca sürekli alkış ve kahkahalarla kesiliyor. Sahne Tozu Tiyatrosu’nda yaklaşık iki aydır sahnelenen 7 Kocalı Hürmüz oyunu İzmirli seyirciden tam not aldı. Oyunu değerlendiren Yönetmen Çağlar İşgören “Oyunun gördüğü ilgiden çok memnunuz. Zaten Türk Tiyatrosu’nun yapı taşlarından bir olan çok keyifli bir metin. Bizim yorumumuzun da seyirciyle ritmi tuttu. Her hafta seyircinin coşku, sevgi, kahkahasıyla oyun unutulmaz anlara sahne oluyor. Burada sonuçta oyuncuların başarısı ve uyumu da çok önemli. Nisan sonu bitirmeyi planlıyorduk. Bu ilgi dolayısıyla iki hafta daha uzattık” dedi. “Hem bizim enerjimiz hem de seyircinin enerjisi birbirine geçiyor” Oyunda Hürmüz’ü oynayan Nazlı Kayı ise “Oyunun gördüğü ilgi bizi çok mutlu ediyor. Bu başarıda yönetmenimizin payı büyük; yaptığı güncellemeler, kurduğu oyunculuk, ritmi dengesi çok başarılı. Her oyun sanki seyirciyle bütünleşiyoruz. Hem bizim enerjimiz hem de seyircinin enerjisi birbirine geçiyor bu da sonuca yansıyor. Bu bizim için büyük bir gurur ve mutluluk kaynağı” ifadelerini kullandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla hazırlanan oyun; 10-11 Mayıs tarihlerinde saat 20.00’de, 12 Mayıs Pazar günü ise saat 14.00’de son kez seyirciyle buluşacak.