YEREL HABERLER - 15 Haziran 2017 Perşembe 10:45

Öğrenciler 800 kilo pil topladı

A
A
A
Öğrenciler 800 kilo pil topladı

Kırıkkale Belediyesinin geleneksel hale getirdiği atık pil toplama yarışmasında öğrenciler 800 kg pil topladı.

Kırıkkale Belediyesinin geleneksel hale getirdiği atık pil toplama yarışmasında öğrenciler 800 kg pil topladı.


Kırıkkale’de 109 okulun destek verdiği sosyal sorumluluk projesinde öğrenciler bir yandan yarışarak bir yandan da çevre bilinci kazandı. Öğrenciler proje kapsamında yürütülen yarışmayla atık pillerin çevreye zararlarını öğrendi. Kırıkkale Belediyesi Çevre Koruma Müdürlüğü tarafından yürütülen ’Atık Pil Toplama Yarışması’nda en çok atık pil toplayan okullar ödüllerini Kırıkkale Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Erol Bakır’dan aldı. Ödül olarak 117 kg ile birinci olan Gürler Şehit Mustafa Sağlam İlkokuluna çok fonksiyonlu yazıcı, 75 kg ile ikinci olan MEB Vakfı Ortaokuluna spor seti ve 70 kg ile üçüncü olan Hasan Ali Yücel İlkokuluna satranç takımı verildi.


Belediye Başkan Yardımcısı Bakır, ödül töreninde yaptığı konuşmada atık pilin zararlarından bahsetti. 1 adet atık pilin 4 Metreküp toprağı zehirlediğini ve ekolojik sistemi çökerttiğini söyleyen Başkan Yardımcısı Bakır, “Zehrini toprağa salan atık pil toprağın suyla buluşmasıyla yer altı sularına karışmakta toprakta yetişen ürünlere, topraktan beslenen hayvanlara, suyun buharlaşmasıyla havaya, sonra yağmur olarak tekrar toprağa dönerek uzun süreli ve süregelen bir şekilde dünyamızı zehirlemektedir. İçtiğimiz suya, tükettiğimiz sebze ve meyvelere, hayvansal ürünlere ve soluduğumuz havaya karışan zehir; sinir sistemimize, karaciğerimize, böbreklerimize zarar vermekte, en tehlikelisi de çağımızın hastalığı olan kanseri her türüyle bünyemize nakletmektedir. Küçücük bir pili doğaya atmak yerine kutularda toplayıp geri dönüşüme kazandırmak insanlığa yapılan büyük bir hizmettir. Unutmamak gerekir ki dünya bize atalarımızdan kalan bir miras değil, çocuklarımıza bırakacağımız bir emanettir" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Artan küresel sağlık problemleri ebelik mesleğininin önemini arttırıyor Dünya Ebeler Haftası çerçevesinde Türkiye Hastanesi tarafından düzenlenen bu yılki sempozyumun ana teması “Küresel Değişim ve Ebelik” oldu. Etkinlikte küresel değişim ve ısınma ile birlikte artan sağlık sorunları ve azalan doğum oranları sebebiyle ebelik mesleğinin günden güne daha fazla önem taşıdığı belirtilirken aynı zamanda gelişen sağlık teknolojileri ile mesleğin nasıl entegre olduğu konuları ele alındı. Türkiye Hastanesi, Dünya Ebeler Haftası dolayısıyla ebeler ve ebelik öğrencileri için sempozyum düzenledi. Bu yıl ki ana tema olarak “Küresel Değişim ve Ebelik” konusunun ele alındığı etkinlikte, iklim değişikliğinin kadın ve çocuk sağlığına etkileri, kadın sağlığı ve yenidoğan bakımında teknolojik yenilikler gibi birçok konu masaya yatırıldı. Sektörde aktif olarak hizmet verenler tarafından deneyimlerin de paylaşıldığı sempozyum ebeler ve ebe öğrenciler tarafından yoğun ilgi ile karşılandı. “Küresel değişim ebelik mesleğinin önemini günden güne arttırıyor” Küresel ısınma ile birlikte artan özellikle kadın sağlığı problemleri ile ebelik mesleğinin günden güne daha da fazla önem kazandığını aktaran Türkiye Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Aysel Sağlam, “Hastanemizin Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü olarak her yıl Ebeler Haftası dolayısıyla ebelerin önemini anlatabilmek için bir sempozyum düzenliyoruz. Bu yıl ikincisini düzenledik. Dünya Ebeler Federasyonunun bu yılki ana temasına uygun olarak ilerliyoruz bu yüzden Küresel Değişim ve Ebelik konusunu ele aldık. Küresel ısınma ile birlikte ortaya çıkan sağlık problemlerinin başında kadın sağlık problemleri de artmakta. Aynı zamanda son yıllarda doğum oranlarında da ciddi azalma söz konusu. Bu noktada da ebelere düşen görev fazla olduğu için özellikle konunun altını çizmekte fayda gördük. Küresel ısınma ve ebelik bağlamında gelecekte de gerek yaşanan problemler gerekse gelişen teknolojiyle birlikte önümüzdeki yıllarda ebelik mesleğinin daha da öneminin artacağını düşünüyoruz” dedi. “Teknolojik gelişmeler ölümlerin azaltılmasında ve daha sağlıklı gelecek için bizlere öncülük ediyor” Hastanenin Eğitim Hemşiresi Funda Tarhan Çelik ise ebelere ve ebelik bölümü öğrencilerine gelişen sağlık teknolojilerini ve meslekteki gelişmeleri aktardı. Çelik, gelişmelerin son derece önemli olduğu konuşmasında şunları söyledi: “Kadın sağlığı teknolojisi de bizler için gelişen ve değişen bir dünya. Teknolojinin gelişmesi ve ilerlemesiyle birlikte kadın sağlığı alanında hastalıkları tanılama, önleme, tedavi etme ve uzun dönem bakımında kullanılması amacıyla birçok teknolojik cihaz kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek ve ebelik mesleği ile entegre olması oldukça önemli. Çünkü ebelik sisteminde ve ebelik bakımlarında bu teknolojileri kullanmak hem maliyet hem zaman tasarrufu hem de hastaya etkin bakım vermede bizim işimizi kolaylaştıran teknolojiler. Bu teknolojilere örnek olarak, yapay zeka teknolojileri, telesağlık uygulamaları, robotik ve laparoskopik cerrahileri sıralayabiliriz. Örneğin telesağlık sistemleri gebelerin hastaneye gelmeden onlara uzaktan eğitim bağlantısı sağladığımız, hem gebelerdeki komplikasyonları önleyip hem de onlara uzaktan erişim sağlayarak zaman tasarrufu yaptığımız bir sistem. Uzaktan gebe okulu programları da bunlara dahil edilebiliyor. Teknoloji kullanımını mesleğimize dahil ettiğimizde erken teşhis ,tedavileri ve bakımları kolaylaştırmış oluyoruz. Bu tanı ve tedavilerin kolaylaştırması hem ölümlerin azaltılmasında hem de daha sağlıklı çocuklar ve gelecek için bizlere öncülük ediyor.” “Yapay zekanın ve robotların gelecekte ebelik mesleğinin yerini alabilir mi” sorusu üzerine ise Çelik, hastalarla kurulan temasın önemine değinerek, “Bizim mesleğimiz hastaya dokunduğumuz bir meslek grubudur. Robotların tek başına yapılabilecekleri bir sektör değil.Robotlar sadece sağlık çalışanlarına destek sağlayıcı ve kolaylaştırıcı yöntemlerden biri” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Diyarbakır Akdeniz anemisi anne ve babada taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle oluyor Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hematoloji branşında Uzman Doktor Özlem Beyler, “Talasemi, diğer adıyla Akdeniz anemisi kalıtımsal geçen genetik bir kansızlık hastalığıdır. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle hastalık olur. Ülkemizde yüzde 2 oranında görüyoruz” dedi. Uzman Doktor Özlem Beyler, Akdeniz anemisinin kalıtımsal bir hastalık olduğunu söyledi. Anne ve babada eğer taşıyıcılık varsa çocukta 4’te 1 ihtimalle olduğunu belirten Dr. Beyler, hastalığın Türkiye’de yüzde 2 oranında görüldüğünü ifade etti. “Bu taşıyıcılık neden önemli? Evlilik öncesi genetik danışmanlık gerekebilir” diyen Dr. Beyler, “Hastalar, evlilik öncesi yapılan tarama testleriyle bize yönlendiriliyor. Biz de hemoglobin elektroforeze bakarak bilgilendirme yapıyoruz. Taşıyıcılık bir hastalık değildir, tedavi gerektirmez. Taşıyıcıların evlenmesinde ya da çocuk sahibi olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Ancak çocuklarına aktarılabildiği bir hastalık olduğu için çocukta ciddi kansızlık olabilir. Bu nedenle takipte olmaları önemlidir” dedi. Bu hastaların kansızlığı olduğu için gereksiz demir tedavisi verilme durumu olabildiğine dikkat çeken Dr. Beyler, şöyle konuştu: “O açıdan mutlaka bir hematoloji uzmanına muayene olmalarını öneririm. Daha sonrasında bazı ağır talasemi hastalarına aylık kan nakli yapmak gerebiliyor. Buna bağlı olarak demir yükleri olabiliyor. Başka organların etkilenme riski olabiliyor. Yine bu hastaların aylık takipte kalmaları lazım. Beslenme durumuna gelecek olursak özel bir beslenme şekli yok. Herkes gibi yiyip içebilirler, beslenebilirler. Bazen biz folik asit desteği verebiliyoruz. Yine bu kontrollerdeki kan değerlerine bakarak karar verebileceğimiz bir durum. Tam kan sayımı, periferik yayma, hemoglobin elektroforezi ve demir testlerine bakarak tanı koyuyoruz. Bu şekilde diğer kansızlık nedenlerinden ayırt etmemiz gerekiyor bu hastaları. Çünkü gereksiz yere vitamin takviyesi alıp kan seviyelerini yükseltme durumlarına girmelerini engellemek istiyoruz.” "Türkiye, Akdeniz Bölgesin’e komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge" Ailenin eğer bir hastada halsizlik, aşırı yorgunluk, çarpıntı, nefes darlığı gibi kansızlığın oluşturduğu durumlar varsa bir doktora gidip kontrol ettirebileceğini aktaran Dr. Beyler, “Bunun haricinde de evlilik öncesi rutin tarama testi yapılıyor. Bu şekilde ülkemizdeki yüksek taşıyıcılık oranlarından kaynaklanabilecek çocuklara aktarımın önüne geçilmiş oluyor. Bizim bu civar için oran yüzde 6 diyebiliriz. Aslında bunlar hep yüksek oranlar. Türkiye için yüzde 2, bölgemiz için yüzde 6’lara çıkıyor. Ama Antalya, Hatay civarına gittiğimizde yüzde 13’lere çıkıyor. Talasemi, aslında sık gördüğümüz bir kansızlık. Akdeniz Bölgesi derken Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan, tüm dünyada sıklıkla görülen bir genetik kansızlık nedeni. Türkiye, Akdeniz Bölgesi’ne komşuluğu açısından bu hastalığı sık gördüğümüz bir bölge” şeklinde konuştu.