EKONOMİ - 01 Kasım 2018 Perşembe 14:35

Irgatlığı bıraktı tavuk çiftliği kurdu

A
A
A
Irgatlığı bıraktı tavuk çiftliği kurdu

33 yaşındaki 3 çocuk annesi Melek Akoğlu, genç çiftçi projesi kapsamında devletten aldığı 30 bin TL hibe ile tavuk çiftliği kurdu.

33 yaşındaki 3 çocuk annesi Melek Akoğlu, genç çiftçi projesi kapsamında devletten aldığı 30 bin TL hibe ile tavuk çiftliği kurdu. Günlük 20 koli çift sarılı yumurta üretimi yapan örnek kadın günlük 300 TLyumurta parası kazanıyor.


Niğde Tarım ve Orman Müdürü Asım Baş ve Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü Soner Kahraman, genç çiftçi projesinden yararlanarak tavuk çiftliği kuran Melek Akoğlu’nun çiftliğini ziyaret ederek incelemelerde bulundu.


Hedefinin kendi başına bir iş sahibi olmak olduğunu onunda gerçekleştirdiğini belirten Melek Akoğlu: “İşimden çok memnunum bir kısmını yemine ayırıyoruz. Bir kısmı harçlığımıza yetiyor. Çoluğumuza çocuğumuza evimizin geçimine yetiyor. Hedefim 450 tavuk daha alıp çiftçiliği genişletmek. Daha önce tarlalara gidiyordum ırgat olarak çalışıyordum. Onunla geçimimizi sağlayamadık. Bende genç çiftçiye başvurdum. Böyle işlere isteğim vardı. Kendi işimi kurdum . Hedefim kendi başıma bir iş kendi başıma geçimimi sağlamak. Günlük kazancım 300 lira ile 500 arası değişiyor. Dün satış yaptım 300 TL kazandım. Bir günde hemen hemen 400-500 lirayı buluyor" dedi.


Köyde yaşayanlara, "Lütfen köyünüzü terk etmeyin" diye seslenen Akoğlu, "Hayvancılık yapılır, tavukçuluk yapılır, her şey yapma imkanı var köy yerinde. Onun için insanlarımızın şehirlere bina görevlisi olarak gitmesine karşıyım. Ben mücadele ettim. Mücadelemi kazandım. Tarım müdürlüğü arkamızda durdu destek oldu. Ben cesaretimden dolayı daha büyük işler yapmak istiyorum. Bununla yetinmek istemiyorum. Hedefim köy yerinde örnek bir kadın olmak. Bütün gençlere örnek olmak istiyorum. Herkesin yapa bileceği basit bir iş bu” şeklinde konuştu.


Niğde Tarım ve Orman Müdürü Asım Baş, Niğde’de Genç Çiftçi Projelerinin amacına ulaştığını belirterek: “Genç çiftçilerimizin başarısı gurur verici bir tablo bizler acısından. Melek hanım genç çiftçi projesine başvurdu. Bakanlığımızın temel hedefi bu projede yerinde istihdamı sağlamak, köyden göçü engellemek. Melek hanımım mücadelesi projenin amacına ulaştığının en güzel örneği” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Elazığ GSİM’den, Ziraat Türkiye Kupası finali için resmi başvuru Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, 23 Mayıs tarihinde oynanacak olan Beşiktaş ile Trabzonspor arasında oynanacak Ziraat Türkiye Kupası finalinin Elazığ Atatürk Stadyumu’nda oynanması için resmi başvuruda bulundu. Beşiktaş - Trabzonspor arasındaki Ziraat Türkiye Kupası finalinin nerede oynanacağı ve saati henüz belli olmazken, Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Elazığ’da oynanması halinde şehrin; kültür, sanat, spor ve coğrafi olmak üzere birçok yönden tanıtımına büyük katkı sunacağı düşüncesi ile TFF’ye başvurdu. Elazığ’ın en büyük yatırımlarından biri olan ve 2023 yılında hizmet vermeye başlayan Elazığ Atatürk Stadyumu, Türkiye’nin futbol oynamaya müsait en kaliteli zeminlerinden biri. Türkiye - Litvanya arasında kadın kutbol milli maçına ev sahipliği yapan 18 bin 423 seyirci kapasiteli Elazığ Atatürk Stadyumu, karşılaşması sonrasında kamuoyundan birçok tebrik mesajları almayı başardı. Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürü Abdulsamet Eren, maçın Elazığ’da oynatılması için TFF’ye resmi başvuruda bulunduklarını belirterek, "Şehrimize ve diğer çevre illerimize canlılık getirmek amacıyla, 23 Mayıs 2024 tarihinde Beşiktaş ile Trabzonspor arasında oynanacak olan Ziraat Türkiye Kupası final maçının doğunun incisi Elazığ Atatürk Şehir Stadyumu’nda oynatılması için harekete geçtik. Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü olarak TFF’ye resmi dilekçe yazarak, maçın Elazığ’da oynanmasını talep ettik. Depremlerden etkilenen şehrimizde maçın oynatılması hem futbolseverlere psiko-sosyal destek sağlayacaktır hem de şehrimizin tanıtımına önemli katkı sunacaktır" dedi.
Erzincan Ölümcül hastalık için riskli tarih nisan ve ekim ayları arası Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, ölümlere neden olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığının (KKKAH) Nisan ve Ekim ayları arasında görüldüğünü söyledi. Doç. Dr. Büyüktuna, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı (KKKAH) ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Nisan ve ekim ayları arasında görülüyor” Büyüktuna hastalığın nisan ve ekim ayları arasında görüldüğünü belirtip, “Hastalık sıklıkla kene kaynaklı, ateş, kanama ve karaciğer fonksiyon bozukluğu ile karakterize akut bir enfeksiyon hastalığıdır. Türkiye’de ilk olarak 2002 yılında tespit edilen hastalık Erzincan ve çevresini kapsayan geniş bir alanda görülmektedir. Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak nisan ve ekim ayları arasında ortaya çıkmaktadır. Etken virüs sıklıkla Hyalomma cinsi kenelerle bulaşmaktadır.” dedi. Sağlıkçılar ve hayvancılıkla uğraşanlar risk grubunda Büyüktuna sağlık çalışanlarının ve hayvancılıkla uğraşanların risk grubunda olduğunu belirtti. Hastalığın bulaşıcılığından bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Hastalık, insanlara kenelerin kan emmesi ya da kenelerin elle ezilmesi esnasında bulaşabilmektedir. Virüs kenelerde ömür boyu kalmakta ve çoğalabilmektedir. Veterinerler, endemik bölgelerdeki hastanelerde görev yapan sağlık çalışanları, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar risk grubunda yer almaktadırlar.” ifadesini kullandı. Doç. Dr. Büyüktuna hastalığın belirtilerinin; ani başlayan üşüme, titreme, ateş, baş ağrısı, eklem ağrısı, bulantı, kusma ve karın ağrısı olduğundan bununla birlikte tüm vakaların yaklaşık yüzde 75’inde kanama ortaya çıktığına değindi. Hastalığın tedavisinden bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Hastalığının tedavisinde ‘destek tedavisi’ esas tedaviyi oluşturmaktadır. Uygulanan destek tedavisinin düzenlenmesinde hastanın hem klinik hem de laboratuvar değerlerinin takibi önem taşımaktadır. Hastalara gerektiğinde kan ürünleri ile destek tedavisi uygulanmaktadır. Ağır ve çoklu organ yetmezliği gelişen hastalarda sıvı-elektrolit replasmanı, gerektiğinde diyaliz uygulanması, hatta yoğun bakım ve solunum desteği gerekebilmektedir.” dedi. Korunmada kontrol ve elbise tercihi önemli Hastalıktan korunma yöntemlerinden bahseden Doç. Dr. Büyüktuna, “Bütün enfeksiyon hastalıklarının kontrolünde olduğu gibi KKKA hastalığında da korunma ve izolasyon önlemleri büyük önem taşımaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ nün (DSÖ) önerilerine göre hastanın kan ve vücut sıvıları ile korunmasız temastan kaçınılmalıdır. Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınmak gerekmektedir. Bu yerlere gidenler mümkünse açık renkli elbiseler tercih etmeli, vücutta açık kısım kalmamasına dikkat etmeli, dönüşte mutlaka kene yönünden elbiselerini ve vücudunu kontrol etmelidir.” şeklinde konuştu.