YEREL HABERLER - 28 Mayıs 2017 Pazar 12:23

Öztanrıöver: "Öfkeli biriyle karşılaştığımızda ilk önce kendi duygularımızı yatıştırmalıyız"

A
A
A
Öztanrıöver: "Öfkeli biriyle karşılaştığımızda ilk önce kendi duygularımızı yatıştırmalıyız"

Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatrist Sümer Öztanrıöver, öfkeli birinin vücudunun alarma geçip ilkel beyninin egemenliğine girdiğini belirterek, "Düşünme durur, onunla iletişim neredeyse imkansızdır.

Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatrist Sümer Öztanrıöver, öfkeli birinin vücudunun alarma geçip ilkel beyninin egemenliğine girdiğini belirterek, "Düşünme durur, onunla iletişim neredeyse imkansızdır. Öfkeli biriyle karşılaştığımızda ilk önce kendi duygularımızı yatıştırmalıyız" dedi.


Psikiyatrist Öztanrıöver, Fatma Kemal Timuçin Diş Hastanesi personeline ‘’Stres Yönetimi ve Öfkeli Hasta ile Başa Çıkma’’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. "Öfkeliyken filtreli gözlüğümüzle biz, haksızlığa uğradığımızı düşünürüz" diyen Öztanrıöver, "Bize göre karşımızdaki öyle davranmamalı, öyle düşünmemeli ve hatta öyle hissetmemelidir’’ ifadesini kullandı.


Aslında olayların nötr olduğunu anlatan Öztanrıöver, "Bizi etkileyen, olumsuz duygu yaratan şey, ona verdiğimiz bu anlamdır. Bir anlamda bir tartışmada her iki taraf da haklıdır. Şöyle ki karşı karşıya duran iki insanın arasına yere, 6 rakamı çizdiğimizi düşünelim. Bu durumda biri onu 6, diğeri 9 olarak görecektir. Tarafsız bir gözlemci ise her ikisinin de kendi açısından haklı olduğunu bilir: Tıpkı Mevlana’nın dediği gibi, ’Kimse sana karşı değil, herkes kendinden yana’’’ dedi.


Öztanrıöver, öfkeli birinin vücudunun alarma geçip ilkel beyninin egemenliğine girdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:


"Düşünme durur, onunla iletişim neredeyse imkansızdır. ‘Öfkeden gözü dönmüş’ deyimi bunu anlatır . Öfkeli biriyle karşılaştığımızda bizde de kızgınlık, çöküntü veya korku duygusu ortaya çıkabilir. Bu duygularımız bizim etkili yanıt vermemize engel olacaktır. Böyle bir durumda ilk adım, kendi duygularımızı yatıştırmak olmalıdır. Bunun için bir çeşit duygu radarı kullanabiliriz. Bunun için kendimize: ‘Şu anda hangi duyguları hissediyorum?’, ‘Bu duygular bedenimde nerede?’ ve ‘0-10 arası bir ölçekte kaç şiddetinde? (0 sakin, 10 en şiddetli) sorularını sormak, sonra da yavaş ve derin nefesler alıp vermek gerekir. Duygumuzun şiddeti 6’dan fazla ise (düşünen beyin devre dışı olduğundan) iletişim durdurulmalıdır. 5’in altına düştüğünde ise iletişime geçilebilir. Bu farkındalık, yetmezse hareket etmek, olumsuz duygularımızın şiddetini azaltacaktır. Kendimizi sakinleştirdikten sonra karşımızdakini sakinleştirmek için ona; deneyimini, duygularını anlattırmak ve yorum getirmeden dinlemek, onu hareket ettirmek, yapabileceğimiz şeylerdendir. Biz diğer insanlarda uygusal parmak izleri bırakırız. Ne söylediğimizin bazen hiçbir önemi yoktur, nasıl hissettirdiğimize göre ona ulaşabiliriz."


"Olumsuz yaşam koşullarıyla başa çıkma becerimizi belirleyen şey, psikolojik esnekliğimizdir" diyen Öztanrıöver, sözlerini şöyle tamamladı:


"Psikolojik katılık olduğunda öfke kontrolümüz zayıf olabilir. Bu durum olumsuz yaşam deneyimleri ve çocukluk çağı travmalarıyla ilişkili olabilir. Profesyonel yardımla psikolojik esnekliğimizi artırabiliriz. Psikolojik esnekliği olan insanlar; hem kendi öfkeleriyle, hem de başkalarının öfkesiyle esnek biçimde başa çıkabilirler, olumsuz yaşam koşullarına dayanıklıdırlar. Psikolojik esnekliğimizi ve dolayısıyla stresle başa çıkma gücümüzü artırmak için “Çocuk ve ergen becerilerimizi” kullanmamız yararlı olacaktır. Bunlar oyun oynamak (hobiler), güvenli yaramazlık yapmak (bir şey kırmak, duvarı çizmek, çok dakik biriysek arada bir biraz gecikmek, çok düzenliysek bir gün evi toplamamak vs), 1 Nisan şakası şeklinde yalan söylemek, birinden bir iyilik istemek, kendimizin iyi yaptığı bir şeyi övmek, kızdığımızda ise yanımızda biri varsa içimizden, yalnız kaldığımızda ise sesli olarak küfretmek çocukluk becerilerimizdir. Ergen becerilerimiz ise hayır demek (karşı gelmek) ve duygularını ifade etmektir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, tekrar YESİDEF yönetiminde BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, YESİDEF yönetimine yeniden seçildi. Dönmez, endüstriyel yemek sektörünün üst kuruluşu olan YESİDEF’in sektörün gelişmesi için çok önemli çalışmalar yaptığını söyledi. Yemek Sanayicileri Federasyonunun (YESİDEF) olağan genel kurulu kısa süre önce İstanbul’da yapıldı. Federasyon Başkanı Hüseyin Bozdağ’ın güven tazelediği kongrede Bursa Yemek Sanayicileri Derneği (BUYSAD) Başkanı Coşkun Dönmez de bir kez daha Yönetim Kurulu üyesi seçildi. Stratejik öneme sahip olan endüstriyel yemek sektörünün ciddi büyüklüğe ulaştığını söyleyen Coşkun Dönmez, ülke genelinde 6 bin dolayında firmada yaklaşık 400 bin kişiye istihdam sağladıklarına dikkat çekti. Günümüzde gıdaya ulaşmanın zorlaştığını ve bu nedenle gıda güvenliğinin daha da önemli hale geldiğini ifade eden Dönmez, “Her sektörde olduğu gibi endüstriyel yemek sektörünün de kendine has zorluları ve sorunları var. Sektörün gelişimini, öncelikle sorunlarımızı çözerek başlamamız doğru olur. Tıpkı yerelde BUYSAD ile yaptığımız gibi, YESİDEF çatısı altında da sorunlarımızı temelden ortadan kaldıracak çözümler üretmek istiyoruz” dedi. Coşkun Dönmez yapmak istedikleri çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Sektörde çoğu işletmenin geleneksel yöntemlerle yemek pişirmeye devam ettiğini fakat enerji verimliliği açısından tüm işletmeleri buharlı pişirme sistemlerine geçmesi gerektiğini söyleyen Dönmez, “Çünkü başta elektrik ve doğalgaz olmak üzere enerji maliyetleri gerçekten can yakıyor. Yemekleri maksimum gıda güvenliği, sıfır tolerans, sıfır risk anlayışı ile tercihen pastörize ederek son tüketim noktalara ulaştırmamak gerekiyor. Temel ihtiyaç olan gıda sektöründeki firmalara yatırım teşvikleri verilmeli. Kaldı ki bizim sektörümüzde her şeyi yerli teknoloji ile yapabiliyoruz. Yani hazır yemek sektörüne verilecek katkı aynı zamanda yerli üreticinin desteklenmesi anlamına geliyor” diye konuştu. Başkan Dönmez, şehirlerin sanayi bölgelerine yakın konumdaki yerlerinde gıda ihtisas alanları oluşturulması, bu alanlar teşvik çerçevesine alınıp gıdaların daha sağlıklı ortamlarda üretilmesinin yolunu açmak gerektiğini de söyledi. Bu alanlarda devletin denetim faaliyetlerinin de daha kontrollü olacağını kaydeden Dönmez, “Her ne kadar işini layıkıyla yapan işletmelerimizde kendilerine ait arıtma sistemleri olsa da, kapsamlı arıtma sistemleri de yapılarak altyapı sorunlarımız giderilebilir” diye konuştu.
Ankara Ankara’da işletmelere yönelik vergi denetimi yapıldı Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı, 2 bine yakın işletmeye yönelik Katma Değer Vergisi (KDV) denetimi yaptı. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı, restoran, pastane, fırın, kafe ve eczane gibi işletmelerde KDV denetimi gerçekleştirdi. Denetimler 250’ye gelir uzmanı ile yapıldı. Denetimlerde; KDV oranlarına ilişkin tespitler, ödeme kaydedici cihazlar ve pos cihazı kontrolünün yanı sıra, iş yerinin kira olup olmadığı, iş yeri kiralarının bankalar vasıtasıyla ödenip ödenmediği, kayıt dışı işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı kontrol edildi. Denetimlere Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman da katıldı. Duman, yaptığı konuşmada, denetimlerin kesintisiz devam edeceğini belirterek, şu konuların kontrol edileceğini aktardı: "Ankara genelinde 250 gelir uzmanımız ile kafe, restoran, pastane, fırın ve eczane işletmeleri nezdinde denetim faaliyetlerini gerçekleştireceğiz. Bu vergi denetimi kapsamında; kayıt dışı faaliyet gösteren işletmelerin bulunup bulunmadığı, yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanılıp kullanılmadığı, bir başka ifade ile yeni nesil ÖKC ile bağlantısı olmayan pos cihazların bulunup bulunmadığı." İşletmeye ait olmayan pos cihazının kullanılıp kullanılmadığının da kontrol edileceğini vurgulayan Duman, şöyle konuştu: "Banka hesapları (IBAN) aracılığıyla yapılan tahsilatlara karşılık fatura düzenlenip düzenlenmediği ile başkasına ait banka hesapları üzerinden tahsilat yapılıp yapılmadığı, İşletmede hesap takibinde kullanılan entegrasyon (ROP) sistemi ile ödeme kaydedici cihaz arasında bağlantının kurulup kurulmadığı, işletmede belge düzenine uyulup uyulmadığı, belge düzenlenirken doğru KDV oranının uygulanıp uygulanmadığı, kayıt dışı işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı, iş yeri kiralık ise kira bedelinin banka kanlıyla ödenip ödenmediği konularında çalışmalar yürütülecektir." Kayıt dışı ekonomi ile mücadele kapsamında yapılan çalışmalar artarak devam edeceğine dikkati çeken Duman, "Vergi Dairesi Başkanlığımızca yapılan çalışmaların yanında vatandaşlarımızdan ricamız, satın aldıkları ürün veya hizmete ait ödeme kaydedici cihaz fişi veya faturaları talep etmeleri ve verilen bu belgeler üzerinde KDV oranlarının doğru olup olmadığını kontrol etmeleridir" ifadesini kullandı. Ankara Vergi Dairesi Başkanı Yüksel Duman, belge düzenlemeyen veya yanlış düzenleyen firmalar için vatandaşların doğrudan başkanlıklarına ya da CİMER üzerinden şikayet oluşturarak ulaşılabileceğini de kaydetti. Duman bu konuda hassasiyet ile çalışacaklarını da aktardı.
Antalya Antalya’da korkunç cinayet: Müşterilerine çilek satarken silahlı saldırıya uğradı Antalya’da bir kişi, daha önceden aralarında husumet bulunduğu ileri sürülen çilek satıcısını müşterilerine satış yaptığı sırada tabancayla kurşun yağdırdı. Şüpheli şahıs kaçarken, çilek satıcısı olay yerinde hayatını kaybetti. 12 adet boş kovanın bulunduğu yerde ölen şahıstan geriye sattığı çilek kasaları ve kamyoneti kaldı. Olay, Aksu ilçesi Kundu Mahallesi 33001 sokak üzerinde 11.30 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, toptan çilek satışıyla uğraşan 4 çocuk babası Ahmet Özdakak (46), sabah saatlerinde 07 DBH 74 plakalı kamyonetiyle müşterilerine çilek getirdi. Bu sırada aralarında yıllar öncesine dayanan husumet olduğu öğrenilen T. E. (27), olay yerinde tabancasıyla 12 el ateş edip yaya olarak kaçtı. Olayı görenlerin haber vermesi üzerine olay yerine sağlık ekipleri ve çok sayıda polis sevk edildi. Belirtilen adrese gelen sağlık ekipleri Özdakak’ın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Ölüm haberini duyan Özdakak’ın yakınları olay yerinde sinir krizi geçirdi. Sağlık ekipleri fenalaşan kişilere müdahalede bulundu. Özdakak’tan geriye ise sattığı çilekler ile kamyoneti kaldı. Ahmet Özdakak’ın cansız bedeni, olay yeri inceleme ekiplerinin çalışması sonrası otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırıldı. Öte yandan, 2016 yılında Şanlıurfa Viranşehir’de kardeşi S. E.’nin öldürülmesi olayıyla ilgili aralarında husumet olduğu öğrenilen T. E’nin yakalanması için Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri çalışması başlattı.