KÜLTÜR SANAT
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:10 Kayseri Büyükşehir’den Türk Dili’ne güçlü katkı Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hizmet veren KAYMEK, farklı ülkelerden gelen yabancı öğrencilere ücretsiz Türkçe eğitimi sunarken, kültürel etkinliklerle Türk dilini ve medeniyetini dünyaya tanıtıyor. Kayseri’nin TÜRKSOY 2027 Türk Dünyası Kültür Başkenti adaylığı sürecinde bu çalışmalar ayrı bir anlam kazanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından önerilen ve 26 ülke tarafından onaylanan 15 Aralık’ın UNESCO tarafından ’Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ ilan edilmesi, Türk dünyası adına gurur verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bu kapsamda Kayseri Büyükşehir Belediyesi, eğitim ve kültür alanındaki vizyoner projeleriyle Türk dilinin uluslararası alanda tanıtımına önemli katkılar sunmaya devam ediyor. Büyükşehir bünyesinde faaliyet gösteren Kayseri Mesleki Eğitim ve Kültür A.Ş. (KAYMEK), farklı ülkelerden gelen yabancı öğrencilere yönelik Türkçe eğitim programlarıyla dikkat çekiyor. KAYMEK’te A1, A2 ve B2 seviyelerinde ücretsiz olarak verilen Türkçe derslerinde öğrenciler, günlük hayatta rahatlıkla kullanabilecekleri pratik iletişim becerilerini kazanıyor. Dil eğitiminin yanı sıra düzenlenen kültürel etkinliklerle kursiyerler, Türk kültürünü yakından tanıma fırsatı buluyor. Bu yönüyle KAYMEK, yalnızca bir dil eğitim merkezi değil, aynı zamanda kültürler arası etkileşimin güçlü bir adresi olarak öne çıkıyor. KAYMEK Meslek Edindirme Kursları Yabancılar İçin Türkçe Kursu Eğitmeni Banu Odabaşı, 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü’ne dikkat çekerek, "A1, A2 ve B2 seviyesinde Türkçe eğitimi verilmektedir. Bugün 15 Aralık Türk Dili Ailesi Günü. UNESCO tarafından 3 Kasım 2025’te ilan edilen Türk Dili Ailesi Günü’nde öğrencilerimle bir aradayız" dedi. Odabaşı; yabancı öğrencilere Türkçe’nin dil özelliklerin yanı sıra Türk kültürü ve Kayseri kültürüne dair de bilgiler aktarıldığını belirterek, "Öğrencilerimize Türk dilinin önemini anlatırken onlara dil bilgisi eğitimi yanında Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Dr. Memduh Büyükkılıç’ın destekleriyle özellikle Kayseri kültürü hakkında da bilgiler verilmektedir. Öğrencilerimize kültürel geziler yapmaktayız. Yöresel ağızda kullanılan kelimelerle ki etraftan çok fazla duyuyorlar, bunlar hakkında da bilgiler verilerek öğrencilerimize Türk kültürü ve Kayseri kültürü hakkında bilgilendirmeler yapılıyor" şeklinde konuştu. Rusya’dan gelen ve 15 yıldır Kayseri’de oturan Elena Arslan, Kayseri’nin çok güzel olduğunu söyleyerek, Başkan Büyükkılıç’a ve eğitmenlere teşekkür etti. Arslan, Türkçe’yi burada öğrendiğini ve artık çok rahatlıkla konuştuğunu anlattı. İranlı Delnia Zamani Dadaneh ise kuaförlük yaptığını ve KAYMEK’ten çok memnun olduğunu, Türkçe’yi daha kolay konuşmaya başladığını ifade etti. Türkçe kelimeleri çok sevdiğini söyleyen Dadaneh, "Bu eğitimin bana çok faydası var, sınıflar temiz, personel çok güzel, burayı çok sevdim. Bu imkânlardan dolayı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanına teşekkür ederim" dedi. "Bu kursu bize ücretsiz olarak sunuyor" Rusya’dan gelen Lyubov Akimova da Türk Dili Ailesi Günü’nün kutlayarak, "Bence Türkiye’de yaşarken, bu dili öğrenmek çok önemli. 10 yıldır Kayseri’deyim, bu dili öğrenmek zaman istiyor. Şimdi çok şükür öğrendim, anlıyorum, çocuklarıma anlatıyorum. Türkçe’yi daha iyi ilerletmek için buraya geliyorum, başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Bu kursu bize ücretsiz olarak sunuyor. Başka şehirlerde de yaşadım, Kayseri çok güzel memleket, insanlar cana yakın, yollar düzgün, yemekleri güzel" diye konuştu. KAYMEK kursiyerlerinden Cezayirli Hiba Megnouce ise "Cezayirliyim, burada evlendim. Mühendisim, yüksek lisansım var. Türkçe öğrenmek için geldim. Doktoraya devam etmek istiyorum. Bunun için Türkçe sertifika almam gerekiyor. Kayseri’yi çok seviyorum. Çok temiz, geniş güzel bir şehir. Başka bir kültür, başka bir adet" dedi. Megnouce, Türkçede Kayseri’nin yöresel ağzından ‘nördün’ kelimesini sevdiğini dile getirerek, Erciyes’i ve Kayseri yağlamasını çok sevdiğini söyledi ve sunulan ücretsiz kurs imkânından dolayı da Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. 27 yaşındaki Brezilyalı Beatrız Uğur, 1 buçuk yıldır Kayseri’de olduğunu ve evlilik nedeniyle geldiğini ifade ederek, Kayseri’yi çok güzel bir şehir olarak niteledi, Kayseri’yi çok sevdiğini dile getirdi. Sınıfta çok farklı ülkelerden tanıştığı kimseler olduğunu kaydeden Uğur, "Burada çok farklı ülkelerden insan var ve biz aile gibi olduk" dedi ve "Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ne çok teşekkür ediyorum, kurs verdi" ifadelerini kullandı. Yemeklerden pideyi, mercimek çorbasını çok sevdiğini dile getiren Uğur, Kayseri’nin yöresel dilindeki bazı kelimeleri de çok sevdiğini sözlerine ekledi. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın öncülüğünde Kayseri’nin TÜRKSOY 2027 Türk Dünyası Kültür Başkenti adaylığı süreci devam ederken, KAYMEK’in Türk dili odaklı çalışmaları bu vizyonu destekliyor. Türkçenin doğru, etkili ve kültürel anlamı içinde öğretilmesi, Türk dünyasıyla kurulan gönül köprülerini daha da sağlamlaştırıyor. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin KAYMEK aracılığıyla yürüttüğü bu nitelikli eğitim faaliyetleri, Kayseri’yi Türk dünyasında eğitim ve kültür alanında örnek bir şehir konumuna taşıyor.
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:01 Denizli’de düzenlenen "Urfa Sıra Gecesi" ile kültürler buluştu Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi "Urfa Ahengi Sıra Gecesi Topluluğu", Denizli’de sanatseverlerle buluştu. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Denizli Büyükşehir Belediyesi ve ŞURKAV iş birliğiyle düzenlenen Şanlıurfa Sıra Gecesi Programı, yoğun ilgi gördü. Denizli Büyükşehir Belediyesi Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi Özay Gönlüm Salonu’nda gerçekleştirilen programda, Şanlıurfa’nın köklü müzik kültürünü yansıtan eserler ve geleneksel sıra gecesi ezgileri seslendirildi. Yoğun ilgi gören gecede, katılımcılar unutulmaz bir kültür ve müzik şöleni yaşadı. Programda, Şanlıurfa’ya özgü türküler, halk oyunları ve yöresel kültür öğeleri sahneye taşınırken, etkinlik boyunca Şanlıurfa’nın zengin kültürel mirası Denizlili vatandaşlarla paylaşıldı. Etkinlik kapsamında misafirlere yöresel çiğ köfte ikramında da bulunuldu. Kültürler arası etkileşimi artırmayı ve geleneksel değerleri yaşatmayı amaçlayan organizasyon, izleyicilerden tam not alırken program sonunda Başkan Çavuşoğlu tarafından, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve ŞURKAV adına ödül takdim edildi. Şanlıurfa’nın kulakların pasını silen, UNESCO tarafından da tescillenen ezgilerini dinleme fırsatı bulan sanatseverler, etkinliğin Denizli’de düzenlenmesinde emeği geçen Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar’a teşekkürlerini iletti.
Denizli’de düzenlenen "Urfa Sıra Gecesi" ile kültürler buluştu
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:00 Denizli’de düzenlenen "Urfa Sıra Gecesi" ile kültürler buluştu Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi "Urfa Ahengi Sıra Gecesi Topluluğu", Denizli’de sanatseverlerle buluştu. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Denizli Büyükşehir Belediyesi ve ŞURKAV iş birliğiyle düzenlenen Şanlıurfa Sıra Gecesi Programı, yoğun ilgi gördü. Denizli Büyükşehir Belediyesi Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi Özay Gönlüm Salonu’nda gerçekleştirilen programda, Şanlıurfa’nın köklü müzik kültürünü yansıtan eserler ve geleneksel sıra gecesi ezgileri seslendirildi. Yoğun ilgi gören gecede, katılımcılar unutulmaz bir kültür ve müzik şöleni yaşadı. Programda, Şanlıurfa’ya özgü türküler, halk oyunları ve yöresel kültür öğeleri sahneye taşınırken, etkinlik boyunca Şanlıurfa’nın zengin kültürel mirası Denizlili vatandaşlarla paylaşıldı. Etkinlik kapsamında misafirlere yöresel çiğ köfte ikramında da bulunuldu. Kültürler arası etkileşimi artırmayı ve geleneksel değerleri yaşatmayı amaçlayan organizasyon, izleyicilerden tam not alırken program sonunda Başkan Çavuşoğlu tarafından, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve ŞURKAV adına ödül takdim edildi. Şanlıurfa’nın kulakların pasını silen, UNESCO tarafından da tescillenen ezgilerini dinleme fırsatı bulan sanatseverler, etkinliğin Denizli’de düzenlenmesinde emeği geçen Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar’a teşekkürlerini iletti.
MTSO’nun 100 yıllık tarihi kitaplaştırıldı
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:48 MTSO’nun 100 yıllık tarihi kitaplaştırıldı Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın 100 yıllık tarihini anlatan ‘Bir Asrın Tanığı Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’ adlı kitabın tanıtımı yapıldı. Malatya Ticaret ve Sanayi Oda Binası’nda yapılan ‘Bir Asrın Tanığı Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’ kitabın tanıtım toplantısına Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, Yazar Nezir Kızılkaya ve basın mensupları katıldı. MTSO Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, 1923 yılında Cumhuriyet’in ilanı ile kurulan Oda’nın 102 yıldır Malatya’ya hizmet ettiğini söyledi. Başkan Sadıkoğlu, "Odamız için olduğu kadar şehrimiz için de çok özel ve anlamlı bir eserin tanıtımı için bir aradayız. Cumhuriyetimizle yaşıt olan Malatya Ticaret ve Sanayi Odamız, tam bir asırdır bu şehrin üretimine, ticaretine, sanayisine ve kalkınma mücadelesine tanıklık etmektedir. Bugün tanıtımını yaptığımız ’Bir Asrın Tanığı Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’ adlı eser, işte bu uzun ve onurlu yolculuğun yazılı hafızasıdır. Bu kitap yalnızca bir kurum tarihi değildir. Bu eser; Malatya’nın alın teridir, girişimci ruhudur, krizlere karşı gösterdiği direncidir. Ticaretini her türlü zorluğa rağmen ayakta tutmaya çalışan esnafın, yokluklardan varlık çıkaran sanayicinin, üretimle büyümeyi hedefleyen iş dünyasının ortak hikâyesidir. Özellikle son yıllarda yaşadığımız pandemi, ekonomik sıkıntılar ve büyük afetler, Malatya’nın ne kadar güçlü bir dayanışma kültürüne sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu kitap aynı zamanda; zor zamanlarda dahi üretimden, istihdamdan ve umuttan vazgeçmeyen bu şehrin kararlılığının da belgesidir" dedi. ‘Bir Asrın Tanığı Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’ adlı kitabın Yazarı Nezir Kızılkaya ise, kitabın yazım sürecinde Oda’nın Malatya’ya olan katkılarına dair çok belgeye ulaştıklarını söyledi. Kızılkaya, "Oda, sadece ticari anlamda değil, aynı zamanda sosyal, ekonomi ve tarımsal anlamda da şehre çok büyük katkılar sunduğunu gördük" diye konuştu.
Erbaalı öğrenciler "Erbaa Teyyaresi"ni gün yüzüne çıkardı
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:37 Erbaalı öğrenciler "Erbaa Teyyaresi"ni gün yüzüne çıkardı Tokat’ın Erbaa ilçesinde lise öğrencileri, Cumhuriyetin ilk yıllarında Erbaalıların bağışlarıyla Türk Teyyare Cemiyetine kazandırılan ve unutulmaya yüz tutan "Erbaa Teyyaresi"ni bilimsel bir proje ile yeniden gün yüzüne çıkararak tarih bilincini gelecek kuşaklara taşımayı hedefledi. İlçe merkezindeki Anadolu Lisesinde eğitim ve öğretim gören öğrenciler, Cumhuriyetin ilk yıllarında Erbaalıların bağışlarıyla Türk Teyyare Cemiyetine kazandırılan ve zamanla unutulmaya yüz tutan "Erbaa Teyyaresi"ni bilimsel bir proje ile yeniden gündeme taşıdı. Liseler Arası Araştırma Projeleri Yarışmaları kapsamında hazırlanan çalışma, tarihi bir bağış destanını gelecek kuşaklara aktarmayı hedefliyor. Erbaa’da faaliyet gösteren Uzay ve Havacılık Atölyesi ile Havacılık Kulübü öğrencileri Gizem Karaltı, Gupes Doğan ve Emir Karakaş tarafından yürütülen proje, okul müdürlerinin danışmanlığında hazırlandı. "Ordu Millet El Ele; Bağış Uçağı Erbaa Teyyaresi" adıyla hazırlanan projede, 1925 yılında başlatılan "Teyyare İanesi" kampanyası kapsamında Erbaalıların iki yıl içinde topladığı 25 bin liralık bağışla alınan uçağın hikâyesi araştırıldı. Erbaa’dan gök vatana destek Araştırmalarda, dönemin Belediye Başkanı Sururi Bey’in öncülüğünde ve Şevki Bey’in organizasyonuyla başta tütün tüccarları olmak üzere Erbaalıların, savaşın getirdiği tüm yoksulluğa rağmen büyük bir dayanışma örneği sergilediği ortaya konuldu. Toplanan bağışlarla, 1012 kuyruk numaralı Fransız yapımı iki kişilik Breguet 19 tipi uçağın Türk Teyyare Cemiyetine kazandırıldığı belirlendi. Deprem ve yangın belgeleri yok etti Öğrenciler, 30 Ağustos 1929’da Zafer ve Teyyare Bayramı kapsamında Erbaa Harmanlar Mevkii’ne iniş yapan uçağın, ilçe halkı için büyük bir gurur kaynağı olduğu, ancak Erbaa’da yaşanan deprem ve hükümet konağının yanması nedeniyle bu tarihi olaya ait belge ve bilgilerin sınırlı kaldığı bilgisine öğrendi. Günümüze yalnızca bir fotoğraf ve bir teşekkür belgesinin ulaştığı belirtildi. Proje kapsamında Erbaa Teyyaresi’ni unutturmamak amacıyla logolu hediyelik eşyalar, bilgi kartları, afişler, maketler, yapbozlar, animasyon çalışmaları ve e-bültenler hazırlanarak okullara ve kurumlara dağıtıldı. Ayrıca Erbaa Teyyaresi modelinin okul bahçesine yapılmasının planlandığı öğrenildi. Öğrenciler, projeyle "tarih bilinci ve şuurunu" güçlendirmeyi, "gök vatan" anlayışı ile bağış kültürünü yaşatmayı ve vatanseverlik, yardımlaşma ve sorumluluk gibi kök değerleri gelecek kuşaklara aktarmayı amaçladıklarını belirtti.
Üniversiteli Trabzonsporlulardan Keçiören’de coşkulu Horon Festivali
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:13 Üniversiteli Trabzonsporlulardan Keçiören’de coşkulu Horon Festivali Keçiören Belediyesi’nin ev sahipliğinde Başkent Trabzon Dernekler Federasyonu tarafından Bağlum Kösrelik Mesire Alanı’nında hafta sonu düzenlenen horon festivali, renkli görüntülere sahne oldu. Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan da programa katılarak gençlerle birlikte horon oynadı. Çoğunluğunu üniversiteli gençlerin oluşturduğu festivale, soğuk havaya rağmen yoğun katılım sağlandı. Karadeniz ezgilerinin iç kıpırdattığı etkinlikte katılımcılar, müzikler eşliğinde horon oynayarak hem ısındı hem de doyasıya eğlendi. Festivale Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan’ın yanı sıra meclis üyeleri, STK temsilcileri, belediye başkan yardımcıları, muhtarlar, birim müdürleri ve çok sayıda üniversiteli genç katıldı. "Biz gençliğimizi seviyoruz ve her daim yanınızdayız" Gençlere desteğini her alanda gösteren Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, festivalde yaptığı konuşmada şu mesajları paylaştı: "Horon tutan insan, gönlü yüksek, birlik ve beraberlik duygusunu körükleyen insan demektir. Bu vatanın öz evladı, Cumhuriyet’in temsilcisi demektir. Sizleri Keçiören’imizde ağırlamaktan onur ve gurur duyuyoruz. Buradaki insanlar geleceği oluşturan eşsiz vatan coğrafyasının en büyük neferleri olacak. Biz gençliğimizi seviyoruz ve her daim yanınızdayız. Doğu Karadeniz demek, Türkiye Cumhuriyeti’nin ta kendisi ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün neferleri demektir. Biz Karadeniz’i bağrımıza basıyoruz." Karadeniz ezgileri Keçiören’de yankılandı Birbirinden güzel ezgilerinin yankılandığı ve renkli görüntülere sahne olan festival, Karadeniz kültürünün Başkent’te yaşatılmasına katkı sunarken, gençlerin bir araya gelerek kaynaşmasına da vesile oldu. Başkent Trabzon Dernekler Federasyonu yetkilileri ve üniversiteli gençler, kendilerine imkân tanıyan ve her fırsatta yanlarında olan Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan’a desteklerinden dolayı teşekkür etti.
Serençay Kanyonu ve Teke Sarayı doğal güzelliğiyle geçmişe ışık tutuyor
15 Aralık 2025 Pazartesi - 10:29 Serençay Kanyonu ve Teke Sarayı doğal güzelliğiyle geçmişe ışık tutuyor Burdur’un Günalan köyü ile Askeriye köyü arasında yer alan Serençay Kanyonu, sahip olduğu doğal yapısı ve tarihi mağara yerleşimleriyle dikkat çekiyor. Kanyon çevresinde bulunan M.S. 4 veya 6. yüzyılında yerleşim yeri olarak kullanılan Teke Saray’ı geçmişe ışık tutan önemli izleri taşıyor. Serençay Kanyonu’nun isminin, "seren" kelimesinin uzun anlamına gelmesinden dolayı bu şekilde adlandırıldığı rivayet ediliyor. Kanyonun sağ ve sol yamaçlarında, M.S. 4 veya 6. yüzyıla tarihlendirilen tarihi yerleşim alanları bulunuyor. Bölgeye ’Tekke Sarayı’ denmesinin nedeninin çobanların özellikle yağmurlu ve karlı havalarda keçi sürülerini burada dinlendirmesi olduğu belirtilirken keçi sürüsünün başındaki erkek keçiye ’tekke’ denilmesi nedeniyle bu ismin zamanla yerleştiği ifade edildi. Bölgede bulunan kayaların kolay bir şekilde oyulabildiği için halk arasında "Kadife Kale" olarak da bilinen bu yerleşim yerleri Genç Roma ya da Erken Hristiyanlık Dönemine ait olabileceğine yönelik çalışmalar yapıldı. Bölgeye, yabancı bilim insanları da zaman zaman gelerek çalışmalar yapılığı öğrenilirken 1835 yılında İngiliz gezgin Hamilton’un Burdur’a gelerek Kadife Kale’yi ziyaret ettiği ve eserlerinde buraya yer verdiği, ayrıca 1940 yılında bölgeyle ilgili bir doktora çalışmasının yapıldığı belirtildi. "Kanyonun içerisinde, sağlı sollu şekilde tarihi yerleşim alanları yer almaktadır" Burdur İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, Serençay Kanyonu ve Tekke Sarayı’nın Burdur’un doğal ve tarihi güzelliklerinden biri olduğunu belirterek, "Serençay Kanyonu’nun, adını ’seren’ kelimesinin uzun anlamına gelmesinden aldığı rivayet edilmektedir. Serençay Kanyonu, Günalan köyü ile Askeriye köyü arasında uzanan Askeriye Çayı üzerinde bulunmaktadır. Kanyonun içerisinde, sağlı sollu şekilde tarihi yerleşim alanları yer almaktadır. Bu yerleşimlerin M.S. 4. ya da 6. yüzyıla tarihlendiği ifade edilmektedir. Mağaraların içerisinde geçmişte insan yerleşimlerinin olduğu bilinmektedir. Bölgeye geçmişte "Teke Sarayı" ismi verilmiştir. Bunun sebebi, geçmişte çobanların özellikle yağmurlu ve karlı havalarda keçi sürülerini burada dinlendirmeleridir. Keçi sürüsünün başındaki erkek keçiye ’teke’ denilmesi nedeniyle buraya Teke Sarayı adı verilmiştir. Serençay Kanyonu’na verilen bir diğer isim ise Kadife Kaledir. Bu ismin verilme sebebi, kanyon içerisinde bulunan kayaların kolay bir şekilde oyularak mağara haline dönüştürülebilmesidir" dedi. "Serençay Kanyonu, batılı bilim insanlarının da dikkatini çekmiştir" Bölgenin önemine ilişkin bir çok çalışmanın yapıldığını anlatan Osman Koçibay, "Bu bölgenin önemine ilişkin olarak Prof. Dr. Mehmet Özsay, alanın Genç Roma ya da Erken Hristiyanlık Dönemine ait olabileceğini ifade etmektedir. Bu değerlendirmeye göre, Hristiyanlığın ilk dönemlerinde Roma İmparatorluğu tarafından Hristiyanlara yönelik baskılar uygulanmıştır. Bu baskılardan kaçan bazı toplulukların, bu mağaralara gelerek ilk Hristiyanlık döneminde buralarda yaşadıklarına dair rivayetler bulunmaktadır. Mağaraların bazı bölümlerinde mezar alanlarının da yer aldığı belirtilmektedir. Serençay Kanyonu, batılı bilim insanlarının da dikkatini çekmiştir. Hamilton, 1835 yılında Anadolu’ya geldiğinde Isparta’dan Burdur’a geçerken Kadife Kale’yi ziyaret etmiş ve burayla ilgili bilgilere eserinde yer vermiştir. Ayrıca 1940 yılında Türkiye’ye gelen bir bilim insanı tarafından bölgeyle ilgili bir doktora tezi hazırlandığı ifade edilmektedir" şeklinde konuştu.
Kültür Politikaları Semineri Mersin’in sanat hafızasına ışık tuttu
15 Aralık 2025 Pazartesi - 10:29 Kültür Politikaları Semineri Mersin’in sanat hafızasına ışık tuttu Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür, Sanat ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı, Mersin Kent Konseyi ve Akdeniz Opera ve Bale Kulübü’nün (AKOB) iş birliğiyle düzenlenen ’Kültür Sanat Seminer Dizisi’nin 4. buluşması gerçekleştirildi. Seminere, Doç. Dr. Ulaş Bayraktar’ın ’Mersin’de Kültür Politikaları: Kürsüdekiler, Sahnedekiler ve Salondakiler’ başlıklı konuşması damga vurdu. Program, Mersin Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi öğrencilerinden gitarist Alperen Arda Şişman ve soprano İrem Koyuncu’nun sunduğu kısa dinletiyle başladı. Seminerde Doç. Dr. Ulaş Bayraktar, Mersin’deki kültür ortamını; sahnede üretim yapan sanatçılar, kürsüde karar alıcılar ve salondaki izleyiciler üzerinden değerlendirdi. Kentteki kültürel üretimin nasıl şekillendiğini, aktörler arasındaki ilişkileri ve bu sürecin kültür politikalarına yansımalarını ele alan Bayraktar, Mersin’in çok katmanlı kültürel yapısına dikkat çekti. "Büyükşehir’in sunduğu destek, kültür ekosistemini güçlendiriyor" Mersin Büyükşehir Belediyesinin kültür politikalarında önemli bir rol üstlendiğini vurgulayan Doç. Dr. Ulaş Bayraktar, özellikle kültürel mirasın korunması ve arkeolojik çalışmalar konusundaki desteklerin önemine değindi. Bayraktar, "Büyükşehir Belediyesinin kültür ve sanat etkinliklerini yaygınlaştırma çabası, kentin kültür politikalarına güçlü bir bakış açısı kazandırıyor. Mekan, tanıtım ve ulaşım gibi destekler, Mersin’de kültür ekosisteminin güçlenmesine önemli katkı sağlıyor" dedi. "Seminerler, kentin kültür ortamına düşünsel katkı sunuyor" AKOB Yönetim Kurulu Başkanı Demet Şaman Tarlakazan, seminer dizisinin amacının kültür-sanat üretimini yalnızca sahnede görülen bir sonuç olarak değil, onu mümkün kılan toplumsal ve tarihsel arka planla birlikte değerlendirmek olduğunu ifade etti. Tarlakazan, "Kültür-sanat üretimini daha adil, erişilebilir ve kapsayıcı bir zeminde ele almayı önemsiyoruz. Bu seminerlerle, birlikte tartıştığımız ve birlikte dönüştürebileceğimiz bir kültür iklimine katkı sunmayı hedefliyoruz" diye konuştu. "Katılımcı ve sürdürülebilir bir kültür politikası benimsiyoruz" Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür, Sanat ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Koordinatörü ve opera sanatçısı Bengi İspir Özdülger, kentte kültür politikaları üzerine gerçekleştirilen bu tür söyleşilerin son derece değerli olduğunu belirtti. Özdülger, "Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak katılımcı, kapsayıcı, birleştirici ve sürdürülebilir bir kültür politikası benimsiyoruz. Hem kendi sanat kurumlarımızla üretim yapıyor hem de kentteki tüm kültürel aktörleri desteklemeye çalışıyoruz" dedi. Başkan Vahap Seçer’in kültür ve sanat alanındaki vizyonuna da değinen Özdülger, "Başkanımızın desteği sayesinde geniş bir perspektifle kültür politikalarını hayata geçirebiliyoruz. Mersin’in kültürel zenginliğini daha görünür kılmak için kararlılıkla çalışıyoruz" ifadelerini kullandı. "Bir kentin sanat ve kültür kenti olması eğitimle başlar" Seminere katılan Mersinli Ressam Ahmet Yeşil de etkinliği çok değerli bulduğunu belirterek, "Ulaş Hocamızın sunumu hem içerik hem de görsel anlatım açısından son derece güçlüydü. Yıllardır dile getirdiğimiz birçok konunun burada bilimsel bir çerçevede ele alınması beni mutlu etti" dedi. Bir kentin sanat ve kültür kenti olmasının uzun soluklu bir süreç olduğunu vurgulayan Yeşil, "Bu süreç eğitimle başlar. Sanat mekanlarının yalnızca yapılması değil, yaşamla doldurulması gerekir. Aksi halde o mekanlar işlevsiz kalır" şeklinde konuştu.
Serençay Kanyonu ve Teke Sarayı doğal güzelliğiyle geçmişe ışık tutuyor
15 Aralık 2025 Pazartesi - 10:28 Serençay Kanyonu ve Teke Sarayı doğal güzelliğiyle geçmişe ışık tutuyor Burdur’un Günalan Köyü ile Askeriye Köyü arasında yer alan Serençay Kanyonu, sahip olduğu doğal yapısı ve tarihi mağara yerleşimleriyle dikkat çekiyor. Kanyon çevresinde bulunan M.S. 4 veya 6. yüzyılında yerleşim yeri olarak kullanılan Teke Saray’ı geçmişe ışık tutan önemli izleri taşıyor. Serençay Kanyonu’nun isminin, "seren" kelimesinin uzun anlamına gelmesinden dolayı bu şekilde adlandırıldığı rivayet ediliyor. Kanyonun sağ ve sol yamaçlarında, M.S. 4 veya 6. yüzyıla tarihlendirilen tarihi yerleşim alanları bulunuyor. Bölgeye ’Tekke Sarayı’ denmesinin nedeninin çobanların özellikle yağmurlu ve karlı havalarda keçi sürülerini burada dinlendirmesi olduğu belirtilirken keçi sürüsünün başındaki erkek keçiye ’tekke’ denilmesi nedeniyle bu ismin zamanla yerleştiği ifade edildi. Bölgede bulunan kayaların kolay bir şekilde oyulabildiği için halk arasında "Kadife Kale" olarak da bilinen bu yerleşim yerleri Genç Roma ya da Erken Hristiyanlık Dönemine ait olabileceğine yönelik çalışmalar yapıldı. Bölgeye, yabancı bilim insanları da zaman zaman gelerek çalışmalar yapılığı öğrenilirken 1835 yılında İngiliz gezgin Hamilton’un Burdur’a gelerek Kadife Kale’yi ziyaret ettiği ve eserlerinde buraya yer verdiği, ayrıca 1940 yılında bölgeyle ilgili bir doktora çalışmasının yapıldığı belirtildi. "Kanyonun içerisinde, sağlı sollu şekilde tarihi yerleşim alanları yer almaktadır" Burdur İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, Serençay Kanyonu ve Tekke Sarayı’nın Burdur’un doğal ve tarihi güzelliklerinden biri olduğunu belirterek, "Serençay Kanyonu’nun, adını ’seren’ kelimesinin uzun anlamına gelmesinden aldığı rivayet edilmektedir. Serençay Kanyonu, Günalan Köyü ile Askeriye Köyü arasında uzanan Askeriye Çayı üzerinde bulunmaktadır. Kanyonun içerisinde, sağlı sollu şekilde tarihi yerleşim alanları yer almaktadır. Bu yerleşimlerin M.S. 4. ya da 6. yüzyıla tarihlendiği ifade edilmektedir. Mağaraların içerisinde geçmişte insan yerleşimlerinin olduğu bilinmektedir. Bölgeye geçmişte "Teke Sarayı" ismi verilmiştir. Bunun sebebi, geçmişte çobanların özellikle yağmurlu ve karlı havalarda keçi sürülerini burada dinlendirmeleridir. Keçi sürüsünün başındaki erkek keçiye ’teke’ denilmesi nedeniyle buraya Teke Sarayı adı verilmiştir. Serençay Kanyonu’na verilen bir diğer isim ise Kadife Kaledir. Bu ismin verilme sebebi, kanyon içerisinde bulunan kayaların kolay bir şekilde oyularak mağara haline dönüştürülebilmesidir" dedi. "Serençay Kanyonu, batılı bilim insanlarının da dikkatini çekmiştir" Bölgenin önemine ilişkin bir çok çalışmanın yapıldığını anlatan Osman Koçibay, "Bu bölgenin önemine ilişkin olarak Prof. Dr. Mehmet Özsay, alanın Genç Roma ya da Erken Hristiyanlık Dönemine ait olabileceğini ifade etmektedir. Bu değerlendirmeye göre, Hristiyanlığın ilk dönemlerinde Roma İmparatorluğu tarafından Hristiyanlara yönelik baskılar uygulanmıştır. Bu baskılardan kaçan bazı toplulukların, bu mağaralara gelerek ilk Hristiyanlık döneminde buralarda yaşadıklarına dair rivayetler bulunmaktadır. Mağaraların bazı bölümlerinde mezar alanlarının da yer aldığı belirtilmektedir. Serençay Kanyonu, batılı bilim insanlarının da dikkatini çekmiştir. Hamilton, 1835 yılında Anadolu’ya geldiğinde Isparta’dan Burdur’a geçerken Kadife Kale’yi ziyaret etmiş ve burayla ilgili bilgilere eserinde yer vermiştir. Ayrıca 1940 yılında Türkiye’ye gelen bir bilim insanı tarafından bölgeyle ilgili bir doktora tezi hazırlandığı ifade edilmektedir" şeklinde konuştu.
Tokat Belediyesi’nden Üreten kadınlara destek
15 Aralık 2025 Pazartesi - 10:17 Tokat Belediyesi’nden Üreten kadınlara destek Tokat Belediyesi öncülüğünde düzenlenen Üreten Kadınlar Kış Pazarı, 16-21 Aralık 2025 tarihleri arasında Tokat Belediyesi Şehir Müzesi’nde kadın emeğini görünür kılarak evinde üreten kadınları Tokatlılarla buluşturacak. Tokat’ta kadın emeğini desteklemeye yönelik önemli bir organizasyon hayata geçiriliyor. Tokat Belediyesi öncülüğünde düzenlenen "Yılın Son Pazarı: Üreten Kadınlar Kış Pazarı", 16-21 Aralık 2025 tarihleri arasında Tokat Belediyesi Şehir Müzesi’nde ziyaretçilerini ağırlayacak. Üreten Kadınlar Kış Pazarı, 6 gün boyunca 10.00-17.00 saatleri arasında açık olacak. Organizasyon, Tokat’ta evinde üretim yapan kadınların el emeği ürünlerini sergileyip satışa sunabilecekleri önemli bir ekonomik ve sosyal platform olma özelliği taşıyor. Pazarda el sanatları, yöresel lezzetler, hediyelik eşyalar ve özgün tasarım ürünler Tokatlılarla buluşacak. "Kadın emeğini görünür kılıyoruz" Üreten Kadınlar Kış Pazarı’na ilişkin açıklamalarda bulunan Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, üretken belediyecilik anlayışına vurgu yaparak, "Tokat Belediyesi olarak üretken belediyecilik anlayışımızın merkezine insanı, emeği ve yerel kalkınmayı koyuyoruz. Üreten Kadınlar Kış Pazarı ile evinde üreten, emek veren kadınlarımızın alın terini görünür kılıyor, onları doğrudan tüketiciyle buluşturuyoruz" dedi. Başkan Yazıcıoğlu: "Kadın emeği şehirlerin kalkınma gücü" Kadınların ekonomik hayata katılımının şehirlerin gelişimi açısından büyük önem taşıdığını belirten Başkan Yazıcıoğlu, "Kadınlarımızın ekonomik hayata daha güçlü katılımı, şehrimizin sosyal ve ekonomik gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Kadın girişimciliğini destekleyen, yerel üretimi teşvik eden ve sosyal dayanışmayı güçlendiren Üreten Kadınlar Kış Pazarımızın Tokat’ımızın ekonomisine ve şehir kültürüne katkı sağlamasını temenni ediyor, şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Tokat’ta üreten her kadının yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Üreten Kadınlar Kış Pazarı’nın, yılın son günlerinde Tokat’ta hem üretici kadınlara destek olması hem de vatandaşlara yerel ve özgün ürünlere doğrudan ulaşma imkânı sunması hedefleniyor.
Mut Alahan Manastırı yerli ve yabancı turistlerin ilgi noktası oldu
15 Aralık 2025 Pazartesi - 10:12 Mut Alahan Manastırı yerli ve yabancı turistlerin ilgi noktası oldu Mersin’in Mut ilçesinde bulunan ve 5. yüzyıla tarihlenen Alahan Manastırı, tarihi dokusu ve mimarisiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Toros Dağları’nın sarp yamaçlarında yer alan Alahan Manastırı, Mersin genelinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan tek tarihi eser olma özelliğini taşıyor. Hristiyanlığın önemli hac merkezlerinden biri olarak bilinen manastır, yaklaşık bin 500 yıldır ayakta kalan yapılarıyla ziyaretçilerine adeta tarihi bir yolculuk sunuyor. Milattan sonra 440-442 yılları arasında yapıldığı tahmin edilen manastır kompleksi; biri kısmen yıkılmış olmak üzere iki kilise, kayalara oyulmuş keşiş odaları, vaftizhane, kaya mezarları, sütunlu yürüyüş yolu, su kaynakları ve hamam yapısından oluşuyor. Mimari özellikleri ve süslemeleri nedeniyle ’Mersin’in Ayasofyası’ olarak da anılan Alahan Manastırı, 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı, 2011 yılında ise restorasyondan geçirildi. Manastırın doğu ve batısında yer alan yapılar, sütunlu bir yürüyüş yolu ile birbirine bağlanırken, kilisenin arka kısmında su kaynağıyla beslenen bir hamam yapısı da bulunuyor. Yapımında kullanılan taşların kesim izleri ve üzerlerindeki figürlerin günümüzde dahi görülebildiği yapı, tarihi dokusunu büyük ölçüde koruyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Alahan Manastırı’nın, 17. yüzyılda ünlü seyyah Evliya Çelebi tarafından da ziyaret edildiği biliniyor. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde manastırı ’ustasının elinden yeni çıkmış gibi’ sözleriyle tasvir ediyor. Manastırı gezmeye gelen ziyaretçiler, yapının beklediklerinden çok daha etkileyici olduğunu belirterek, "Burası gerçekten tarih kokuyor. Harabe bir yer sanıyorduk ama aksine çok iyi korunmuş, gezmeye değer muhteşem bir yer. Herkesin gelip görmesini tavsiye ediyoruz" ifadelerini kullandı. Alahan Manastırı’nın tarihçesi MS 4. ve 6. yüzyıllar arasında yoğun olarak kullanıldığı değerlendirilen Alahan Manastırı’nın, Hristiyanlar için önemli bir hac merkezi olduğu düşünülüyor. Toroslar’ın yamaçlarındaki özgün topografik konumda yer alan manastır, erken Hristiyan sanatı ve Bizans mimarlık tarihinde önemli bir yere sahip. Manastırın bulunduğu bölge, antik kaynaklarda savaşçı bir topluluk olarak anlatılan İsaurialılar’ın yurdu olarak biliniyor. Bizans döneminde güçlerini koruyan İsaurialı liderlerden Rusumbladalı Trasikodisa, İstanbul’a gelerek Zenon adını almış ve İmparator I. Leon’un kızıyla evlenmiştir. Zenon’un 474-491 yılları arasındaki imparatorluğu döneminde manastırın inşasının tamamlandığı tahmin ediliyor. Manastırın kurucusu olduğu düşünülen Keşiş Terasis’e ait kayaya oyulmuş lahit üzerinde 13 Şubat 462 tarihi yer alıyor. Bu bilgi, yapının 450’li yıllarda kurulduğunu ortaya koyuyor. Arap akınları sırasında terk edildiği sanılan manastırda, 1961-1962 yıllarında İngiliz arkeolog Michael Gough tarafından arkeolojik kazılar yapıldığı da biliniyor. Tarihi, mimarisi ve doğal çevresiyle dikkat çeken Alahan Manastırı, Mersin’in önemli kültür turizmi durakları arasında yer almayı sürdürüyor.