Son Dakika
|
Berrak Tüzünataç ifade vermeye geldi
Pendik’te 2 gündür aranan şahıs mezarlıkta ölü bulundu
İzmir’de sahte içki operasyonu: 2 tutuklama
İstanbul merkezli 6 ilde eş zamanlı ’Change otobüs’ operasyonu
Aleyna Tilki’nin avukatından ilk açıklama
Eski muhtar varilde ölü bulunmuştu, düştüğü ihtimali üzerinde duruluyor
İngiltere’ye kaçan şüpheli ve eşi hakkında kırmızı bülten çıkarıldı
Bakırköy’de otomobile silahlı saldırı: 1 ölü
ABD'de nükleer bilimci MIT profesörü vurularak öldürüldü
Bakan Işıkhan: "Asgari ücrette rakam konuşmak için daha çok erken"
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Pakistan’s Traditional Instrument ‘Rubab’ Reaches Beyond Borders
Kamu personeline 30 bin TL seyyanen zam geri çekildi
Peugeot alev topuna döndü
Kazada ölen arkadaşını araçta bırakıp kaçtılar
Berrak Tüzünataç ifade vermeye geldi
Aleyna Tilki’nin avukatından ilk açıklama
Trump'tan ABD askerine bin 776 dolar ikramiye
Trendyol Süper Lig’de 17. hafta heyecanı
POLİTİKA
KKTC’nin 5’inci Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: "Türkiye’nin desteğiyle bugünlere ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz"
18 Aralık 2025 Perşembe - 14:36:54
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 5’inci Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Mersin temasları kapsamında Mersin Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek gazetecilerle bir araya geldi. Tatar, "Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm desteğiyle bugünlere ulaşabilmemin mutluluğu içerisindeyiz" dedi. Bir dizi program kapsamında Mersin’de bulunan Ersin Tatar, Mersin Gazeteciler Cemiyeti’ni (MGC) ziyaret etti. Ziyarette konuşan Tatar, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın 140. yıl dönümü ile düzenlenen ekonomi zirvesi dolayısıyla kente geldiğini belirterek, MGC’nin davetiyle gazetecilerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Tatar, Türkiye ile KKTC arasındaki güçlü bağlara vurgu yaparak, Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadeleyi anlattı. "İki devletli siyaset ve KKTC’nin mücadelesi" Cumhurbaşkanlığı süreci ve izlediği politikaya ilişkin konuşan Tatar, iki devletli çözüm anlayışı ve KKTC’nin uluslararası alandaki mücadelesine değindi. Tatar, "Ben şimdi 5 yıl cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra, iki devletli siyaset, Türkiye ile ilişkiler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her türlü mücadelesinin bütün dünyaya duyurulması ve tanıtılması mücadelesinden sonra halkımızın takdiriyle 5’inci Cumhurbaşkanı olarak yoluma devam ediyorum. Yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’a tabii her zaman başarılar dilerken, inşallah onun da yapacağı çalışmalarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti zemininin güçlenmesi ve Kıbrıs Türk halkının haklı mücadelesinin dünyaya anlatılması ve tanıtılması ve Kıbrıs’ta ileride bir çözüm olacaksa mutlak surette bu çözüm egemenlik temelinde, yani Kıbrıs Türk halkının egemen olduğu zaten artık herkes tarafından bilinmektedir" diye konuştu. "Türkiye’nin desteği ve tarihi süreç" Kıbrıs Türk halkının verdiği tarihi mücadeleye ve Türkiye’nin KKTC için taşıdığı öneme dikkat çeken Tatar, "Türkiye’nin siyaseti de budur. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm desteğiyle bugünlere ulaşabilmemin mutluluğu içerisindeyiz. Kolay olmadı çünkü geçmişi şimdi anlatmaya gerek yok, zaten herkes 1974 yılından önce Kıbrıs’ta nelerin olduğunu herkes gayet iyi bilmektedir. Bir soykırım harekatıyla karşı karşıya kalan Kıbrıs Türk halkı direnmiş, şehitler vermiş, bedeller ödemiş, hiçbir zaman umudunu yitirmemiş, hep kuzeye bakmış, Toroslar’a bakmış, Türkiye’nin yardımını hep özlemiş ve o 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile işte bugünlere kadar gelmenin mutluluğu ve gerçekten gururu içerisinde artık bir devlet sahibi ve bu devletin kendi halkına verdiği refah, mutluluk, güvenlik ve Doğu Akdeniz politikası, Mavi Vatan, Gök Vatan, Anavatan, Yavru Vatan" dedi. "Mersin’in stratejik konumu" Doğu Akdeniz, ulusal güvenlik ve bölgesel dengelere de değinen Tatar, Mersin’in stratejik önemine vurgu yaptı. Tatar, "Dört vatanın birleştiği bir bölgede evet, Toroslar’dan baktığımızda Beşparmak Dağlarını net bir şekilde görebilmek ve bu coğrafyada ulusal güvenliğimizin, bekamızın ve gelecek nesillerin burada enerji, ticaret, güvenlik bütün bu önemli değerlerin kesiştiği ve bütünleştiği bir bölgede olabilmenin mutluluğu içerisinde Mersin’in bizler için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurguluyor" şeklinde konuştu. "Mersin-Kıbrıs bir süreç birliği içerisinde" Bir önceki KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı MGC’de ağırlamaktan büyük onur ve mutluluk duyduklarını belirten MGC Başkanı Rüstem Kaya Tepe, "Mersin-Kıbrıs bir süreç birliği içerisinde. Kültürel, siyasal, ekonomik bağı var. Biz bu anlamda sizin çalışmalarınızı çok yakın takip etmiştik. 2 devletli çözüm üzerine çok ciddi çalışmalar yaptınız. Biz MGC’yi şereflendirdiğiniz için bir kez daha teşekkür ediyoruz" dedi. Ziyaret, karşılıklı sohbet ve fotoğraf çekimiyle sona erdi.
18 Aralık 2025 Perşembe - 14:31
Beyağaç Belediyesi araç filosu genişlemeye devam ediyor
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) tarafından Beyağaç Belediyesine hibe edilen kamyoneti Beyağaç Belediye Başkanı Sezayi Pütün teslim aldı. Beyağaç Belediye Başkanı Sezayi Pütün, TBB Araç Teslim törenine katıldı. Başkan Pütün törende, TBB tarafından Beyağaç Belediyesine hibe damperli kamyoneti teslim aldı. Beyağaç belediye Başkanı Sezayi Pütün, yaptığı açıklamada, "Türkiye Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen Araç Teslim Töreni’ne katıldık. TBB Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in elinden, Belediyemize kazandırılan damperli kamyonumuzu teslim aldık. İlçemize hayırlı, uğurlu olsun. Kazasız belasız, Beyağaç’ımıza hayırlı hizmetlerde kullanmayı nasip etsin" ifadelerini kullandı.
18 Aralık 2025 Perşembe - 14:30
DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Özgür Faik Erol, siyasi partilere ziyaretleri kapsamında 22 Aralık Pazartesi günü saat 12.00’de CHP Genel Merkezini ziyaret ederek Genel Başkan Özgür Özel ile görüşecek.
DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Özgür Faik Erol, siyasi partilere ziyaretleri kapsamında 22 Aralık Pazartesi günü saat 12.00’de CHP Genel Merkezini ziyaret ederek Genel Başkan Özgür Özel ile görüşecek.
18 Aralık 2025 Perşembe - 14:17
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: "İsrail’in uzun yıllar uluslararası sistemde fiilen dokunulmazlık zırhıyla hareket etti"
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye Hükümeti ile SDG arasında varılan 10 Mart mutabakatını hatırlatarak, "Biz de sürecin diyalog, müzakere ve barışçıl yollarla ilerlemesini umuyoruz. Yeniden askeri yollara başvurma ihtiyacının ortaya çıktığını görmek istemiyoruz ancak SDG, ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalı" dedi.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
17 Aralık 2025 Çarşamba- 18:54
MHP Etimesgut İlçe Başkanı Muratgül’den AK Parti Etimesgut İlçe Başkanı Şankazan’a ziyaret
2
16 Aralık 2025 Salı- 10:56
13 yıldır bitmeyen Kop Tüneli meclis gündeminde: "Patates deposu mu olacak?"
3
16 Aralık 2025 Salı- 19:37
Bakan Kurum: "27 Aralık’ta Hatay’ımızda, 455 bininci yuvamızın anahtarlarını teslim edeceğiz"
4
18 Aralık 2025 Perşembe- 12:14
Nebi Hatipoğlu, Özgür Özel’i kınadı
5
16 Aralık 2025 Salı- 16:12
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Karadeniz’de sivil gemiler hedef alınmamalı, ikazlarımızı ilettik"
18 Aralık 2025 Perşembe - 14:15
AK Parti Sözcüsü Çelik: "Özgür Özel yurtdışında destek bulmak için Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye’yi şikayet etmeyi siyaset karakteri haline getirdi"
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Özgür Özel yurtdışında destek bulmak için Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye’yi şikayet etmeyi bir siyaset karakteri haline getirdi. Bu durum bir siyasi parti ve siyasetçi için çok kötü bir sicildir" dedi. AK Parti Sözcüsü Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel Brüksel’de kendilerinin kardeş parti kabul ettiği partilerin Cumhurbaşkanımızla güçlü diyalog içinde olmasını ve Türkiye’ye destek vermesini eleştirmiş. Özgür Özel yurtdışında destek bulmak için Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye’yi şikayet etmeyi bir siyaset karakteri haline getirdi. Bu durum bir siyasi parti ve siyasetçi için çok kötü bir sicildir. Özgür Özel kendisiyle görüşmeyen Avrupa Konseyi Başkanı Antnio Costa’ya da tepki göstermiş. Bu aslında ders çıkarması gereken bir durum. Yurtdışında her zirvede yabancı ülke liderlerinin Cumhurbaşkanımızla görüşmek için yoğun bir talepte bulunmasını iyi değerlendirmesi ve anlaması gerekir. Aynı konuşmada Özgür Özel Brüksel’deki toplantıya katılan partilere ‘AB’nin sınırında demokratik bir Türkiye mi olacak, o Türkiye’de sosyal demokratlar mı iktidar olacak; yoksa kardeş partinizi bir otoritere ezdirecek, o otoriterin devam etmesine izin mi vereceksiniz?’ diyerek hem gayrı meşru tanımlar yapmış hem de başka partileri Türkiye’nin iç siyasetine müdahil olmaya davet etmiş. Bu büyük bir savrulmadır. Defalarca meşru seçimlerde birinci olmuş Cumhurbaşkanımıza dönük Avrupa’daki aşırı sağ partilerin diliyle konuşması ise gayrı meşrudur. Özgür Özel’in CHP’nin iktidar olması için yabancı ülkelerdeki partilerin desteğini talep etmesi vahim bir durumdur. Bu siyasi olarak kabul edilebilir olmadığı gibi, CHP tarihi açısından da ele alınmalıdır" ifadelerine yer verdi.
18 Aralık 2025 Perşembe - 14:07
Dışişleri Bakanı Fidan: "Yeniden askeri yollara başvurma ihtiyacının ortaya çıktığını görmek istemiyoruz"
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Biz de sürecin diyalog, müzakere ve barışçıl yollarla ilerlemesini umuyoruz. Yeniden askeri yollara başvurma ihtiyacının ortaya çıktığını görmek istemiyoruz. Ancak SDG, ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalı" dedi.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TRT World’e verdiği röportajda bölgesel ve küresel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Fidan, Türkiye’nin Filistin meselesinde uluslararası vicdanın sesi olduğunu vurgulayarak İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı Türkiye’nin en başından bu yana açık bir diplomatik duruş sergilediğini kaydetti.İsrail’in uzun yıllar uluslararası sistemde fiilen dokunulmazlık zırhıyla hareket ettiğini belirten Bakan Fidan, "Bu durum on yıllardır böyleydi ve İsrail uluslararası sistemden muaf tutuldu, ama bence bu dönem artık sona erdi. Türkiye, ortaklarıyla birlikte bu sonuca varılmasında çok önemli bir rol oynadı. Bu yüzden İsrail, Türkiye’nin katılımına şiddetle karşı çıkıyor. Ama burada tek ilgili aktör İsrail değil. Burada başka ilgili aktörler de var, bu yüzden onlarla da görüşüyoruz" şeklinde konuştu.Bakan Fidan, İsrail’in Türkiye’nin olası uluslararası güvenlik mekanizmalarına katılımına karşı çıktığını ancak Ankara’nın ilgili tüm aktörlerle temaslarını sürdürdüğünü dile getirerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bakanlıklar arası ekiplerin Gazze’ye yardım ulaştırılması konusunda yoğun çalışma yürüttüğünü söyledi.Fidan, İsrail’in Türkiye’nin olası uluslararası güvenlik mekanizmalarına katılımına karşı çıktığını ancak Ankara’nın ilgili tüm aktörlerle temaslarını sürdürdüğünü belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bakanlıklar arası ekiplerin Gazze’ye yardım ulaştırılması konusunda yoğun çalışma yürüttüğünü söyledi."En büyük tehdidin terörizm olduğunu düşündük ve devreye girdik"Türkiye’nin terörle mücadelede bölgedeki en tecrübeli ülkelerden biri olduğunun altını çizen Bakan Fidan, "Son 40 yıldır PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Bu süreçte ciddi bir birikim, kapasite ve uzmanlık geliştirdik. Dolayısıyla konu DEAŞ olduğunda, ne yazık ki geçen yıla kadar Suriye’deki tehdit ortamı nedeniyle DEAŞ ve diğer terör örgütleri sistemdeki boşluklardan faydalanabildi. Ancak artık iç savaş sona erdi, Şam’da halk iradesi hâkim ve şu anda sağlıklı bir iş birliği söz konusu. Daha önce de ifade ettiğim gibi, bir iş birliği mekanizması olduğu sürece bunun üstesinden gelebiliriz. Devrimin ilk aylarında, 2025’in başlarında, diğer bölge ülkeleriyle bir araya geldik. Dedik ki, ‘Suriye toparlanma sürecine girdi. Çok derin yaraları var, iyileşmesi için zamana ihtiyacı var ve bu süreçte uluslararası ve bölgesel desteğe ihtiyaç duyuyor. Ancak bu sırada başka düşmanca unsurların bu süreci istismar etmesini istemiyoruz.’ Bu nedenle o dönemde en büyük tehdidin terörizm olduğunu düşündük ve devreye girdik. Bu iş birliği, Suriyeli ortaklarımızın zihinlerinde ayrı bir farkındalık oluşturulması açısından oldukça faydalı oldu" ifadelerini kullandı."Uluslararası DEAŞ karşıtı koalisyonun bir parçası oldular ve Vaşington’da gerekli belgeleri imzaladılar"Suriye’nin uluslararası DEAŞ karşıtı koalisyona katılımının önemli bir adım olduğunu belirten Fidan, şöyle devam etti:"Uluslararası toplumun DEAŞ’la nasıl mücadele ettiği, hangi mekanizmaların kullanıldığı ve artık birer devlet aktörü olarak diğer bölge ülkeleriyle birlikte bu sorunla nasıl başa çıkmaları gerektiği onlar için yeni bir alandı. Bu açıdan faydalı oldu. Suriyeli muhataplarımız oldukça yetkin ve bu meseleyi ele alma konusunda son derece istekli. Bildiğiniz üzere uluslararası DEAŞ karşıtı koalisyonun bir parçası oldular ve geçen ay Vaşington’da gerekli belgeleri imzaladılar. Bu çok olumlu bir adımdı. Böylece DEAŞ’la mücadele konusunda, diğer ülkelerle birlikte kararlı olduklarını açıkça ortaya koydular. Şu anda askeri ve istihbarat uzmanlarımız, diğer bölge ülkeleriyle, Amerikalılarla ve ilgili tüm taraflarla birlikte DEAŞ’la mücadele gündemini ileriye taşıyor. Hiçbir terör unsurunun Suriye halkının ve devletinin toparlanma yolculuğunu sabote etmesine izin vermemeliyiz.""Bir devlette, farklı otoritelere bağlı iki ya da üç ayrı silahlı yapı olamaz"Suriye’nin kuzeyindeki SDG unsurlarının entegrasyon sürecine ilişkin değerlendirmede bulunan Fidan, sürecin yavaş ilerlemesinden duyulan rahatsızlığı dile getirdi.Türkiye, Suriye ve bazı ortakların, SDF’nin zaman kazanmaya çalıştığı yönünde ortak bir kanaate sahip olduğunu ifade eden Fidan, "Amerikalı ortaklarımız da bu sürecin tamamlanması gerektiğinin farkında. Bu, Suriye’nin birliği açısından hayati önemde. Bildiğiniz üzere, Suriye’deki muhalif silahlı grupların tamamı, SDG hariç, artık Savunma Bakanlığı çatısı altına girdi. Çünkü SDG, eski muhalefet yapısının bir parçası değildi.Eskiden farklı silahlı gruplar vardı ve tek bir komuta-kontrol yapısı altında değillerdi. Şimdi ise Savunma Bakanlığı’nın komutasını kabul ettiler. Bu, ulusal birlik açısından son derece önemli. Çünkü bir devlette, farklı otoritelere bağlı iki ya da üç ayrı silahlı yapı olamaz. Böyle bir durumda birlikten ve egemenlikten söz edemezsiniz" diye konuştu."Yeniden askeri yollara başvurma ihtiyacının ortaya çıktığını görmek istemiyoruz"Suriye Hükümeti ile SDG arasında varılan 10 Mart mutabakatını anımsatan Fidan, "Biz de sürecin diyalog, müzakere ve barışçıl yollarla ilerlemesini umuyoruz. Yeniden askeri yollara başvurma ihtiyacının ortaya çıktığını görmek istemiyoruz. Ancak SDG, ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalı. 10 Mart tarihli anlaşmaya bağlılıklarını gecikmeden ve çarpıtmadan yerine getirmeleri bekleniyor. Bu anlaşmadan herhangi bir sapma görmek istemiyoruz. Şam’daki Suriyeli ortaklarımız da bunun ulusal birlik için hayati bir adım olduğunu görüyor. Ben temkinli ama umutlu bir iyimserlik içindeyim. Doğru yöntemler ve iş birliği biçimleriyle bu noktaya ulaşacağımıza inanıyorum" dedi."Gazze örneğinde olduğu gibi, bu tür bir arabuluculuk ancak ABD’nin aktif katılımıyla mümkün"Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fidan, Türkiye’nin her iki tarafla da konuşabilen nadir ülkelerden biri olduğunu ve ateşkes için başından bu yana yoğun çaba gösterdiğini söyledi. Avrupa’nın ortasında süren savaşın büyük bir yıkıma yol açtığını aktaran Fidan, "Karadeniz’e doğru olası bir genişleme, Türkiye ve diğer kıyıdaş ülkeler için ciddi bir risk oluşturuyor. Bu nedenle Türkiye, savaşın başından itibaren ateşkes için yoğun çaba sarf etti. Pek çok girişimimiz oldu; bazılarını ortaklarımızla, bazılarını tek başımıza yaptık. Son haftalarda görüşmelerin yoğunlaştığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Avrupalılar devrede, Amerikalılar arabuluculuğu yürütüyor. Bu süreçte Başkan Trump ve ekibine özel bir takdir borçluyuz. Gazze örneğinde olduğu gibi, bu tür bir arabuluculuk ancak ABD’nin aktif katılımıyla mümkün. Biz de Amerikalılarla, Ruslarla, Ukraynalılarla ve Avrupalılarla temas halindeyiz. Taraflar şu anda bir anlaşmaya oldukça yakın" ifadelerine yer verdi.Ortaya çıkacak mutabakatın Ukrayna halkına sunulacağını belirten Fidan, güvenlik garantileri konusunun sürecin en zor başlıklarından biri olduğunu kaydetti."Sorunların en kısa çözümü ateşkestir"Karadeniz’de artan güvensizlik ortamına da değinen Fidan, Tahıl Anlaşması sayesinde 30 milyon ton tahılın dünya piyasalarına ulaştırıldığını, bunun özellikle Afrika için hayati önemde olduğunu vurguladı. Ticari gemilerin hedef alınması ve İHA tehditlerinin bölgesel güvenliği zedelediğini belirten Fidan, "Karadeniz’de güvensizlik yeniden arttı. Türk Hava Kuvvetleri Karadeniz’den gelen bir İHA’yı düşürdü. Ticari gemiler hedef alındı. Bu ciddi bir sorun. Hükümetiniz enerji altyapısı ve liman tesisleri için bazı güvenlik garantileri çağrısı yapıyor. Ancak Karadeniz’de gemilerin hedef alınması, mayınlar ve İHA’lar kıyıdaş ülkeleri de etkiliyor. Romanya ve Bulgaristan’la bu konuda askeri iş birliği içindeyiz. Tüm bu sorunların en kısa çözümü ateşkestir. Aksi halde uyardığımız bölgesel tırmanma gerçekleşiyor ve bu başka yerlere de yayılabilir" diye konuştu."Kıbrıslı Türklerin izolasyonu sona ermeli"Kıbrıs meselesine ilişkin değerlendirmesinde Fidan, Güney Kıbrıs’ın AB Dönem Başkanlığı’nı devralmasının Türkiye açısından hem risk hem fırsat barındırdığını belirterek şu ifadeleri kullandı:"Rum yönetimi her platformda Türkiye’yi engelliyor. Buna rağmen Avrupa’nın karşı karşıya olduğu tehditler, AB-Türkiye iş birliğini her zamankinden daha önemli hale getirdi. Kıbrıs’ta gerçekler ortada. Türk tarafı Annan Planı’na ‘evet’ dedi, Rumlar ‘hayır’ dedi. Eşitlik temelinde bir güç ve refah paylaşımını kabul etmiyorlar. Herkes bunu biliyor. Alternatif nedir? İki devletli çözüm. Siyasi sorun dondurulabilir, ama ekonomik, turistik ve enerji alanlarında iş birliği yapılabilir. Kıbrıslı Türklerin izolasyonu sona ermeli. Gerçekleri söylemek cesaret ister. Bu cesareti göstermeliyiz."
18 Aralık 2025 Perşembe - 14:03
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri törenine katılacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’ne katılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende kültür, sanat, basın ve bilim alanlarında başarılarıyla öne çıkan isimlere ödüllerini takdim edecek. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, bilim ve kültür, resim, müzik, Anadolu arkeolojisi ve fotoğraf dallarında sahiplerini bulacak. Ödül kazanan isimler, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 29 Ekim Özel Programı’nda kamuoyuna açıklanmıştı. Bu kapsamda "Bilim ve Kültür" dalında Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, "Resim" dalında Yalçın Gökçebağ, "Müzik" dalında besteci Yalçın Tura, "Anadolu Arkeolojisi" dalında ise arkeolog ve akademisyen Prof. Dr. Fahri Işık ödüle layık görüldü. "Fotoğraf" dalındaki ödü ise Gazze’de görev yapan Anadolu Ajansı foto muhabiri Ali Jadallah’a verilecek. Saat 18.00’de Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hitabı da olacak.
18 Aralık 2025 Perşembe - 13:58
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, asgari ücrette ikinci görüşme öncesi açıklama yaptı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, asgari ücrette ikinci görüşme öncesi açıklama yaptı
18 Aralık 2025 Perşembe - 13:41
İYİ Parti’den 5 ilçe başkanı istifa etti
Adana’da İYİ Parti’nin İl Başkanlığı seçimlerine ve seçim sonrası oluşan yönetime tepki gösteren 5 ilçe başkanı, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte görevlerini bıraktıklarını açıkladı. 30 Kasım’da İYİ Parti Adana İl Başkanlığı 4. Olağan İl Kongresi’nde İl Başkanlığını Batur Eroğlu kazandı. Seçimin ardından il başkanlığında oluşan yönetimi bazı ilçe başkanları protesto etti. Bu kapsamda Ceyhan İlçe Başkanı Ahmet Akar, Yumurtalık İlçe Başkanı Saltuk Buğra Tülü, Feke İlçe Başkanı Mustafa Avcı, Tufanbeyli İlçe Başkanı Fevzi Çapanoğlu ve Karaisalı İlçe Başkanı Babacan Öveç, yönetimleriyle birlikte görevlerinden istifa ettiklerini açıkladı. "Müdahaleler, parti içi tarafsızlık ilkesini ağır biçimde ihlal etmiştir" Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen toplantıda ortak bildiriyi okuyan Ceyhan İlçe Başkanı Ahmet Akar, "İYİ Parti Adana İl Başkanlığı seçimlerinde yaşananlar, partimizin demokratik değerleriyle ve siyasi etiğiyle uzlaşmayan ciddi sorunlara işaret ettiği için bu açıklamayı yapma zorunluluğu doğmuştur. Tarafsız kalması gereken bir milletvekilinin seçim sürecine doğrudan müdahil olması, teşkilat iradesine gölge düşürmüş ve seçimlerin adil seyrini bozmuştur. Bu müdahale sadece sonucu etkilememiş, teşkilat mensupları üzerinde açık bir baskı oluşturmuş, parti içi tarafsızlık ilkesini ağır biçimde ihlal etmiştir" ifadelerini kullandı. Sadece yönetimdeki görevlerini bıraktıklarını ifade eden Akar, daha sonra şunları söyledi: "Üyelik ve delegelik haklarımızın dokunulmazlığı çerçevesinde, bu haklarımızdan asla vazgeçmediğimizi özellikle vurguluyorum. Ben partimin üyesiyim, delegesiyim ve kalmaya da devam ediyorum. İstifa ettiğimiz tek makam, yalnızca ilçe başkanlığı yönetim kurulu üyelerimle birlikte yönetim görevimizdir."
18 Aralık 2025 Perşembe - 13:03
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Türkiye bugün insani duruş ve stratejik akılla düzen kurucu aktör konumundadır"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Türkiye bugün; krizleri izleyen değil, süreçleri şekillendiren, diplomasiyi sahaya yansıtan, insani duruş ve stratejik akılla düzen kurucu bir aktör konumundadır" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sosyal medya hesabından 16. Büyükelçiler Konferansı İstişare Toplantısı’na ilişkin yaptığı paylaşımda, "Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan ile birlikte, ülkemizi görev yaptıkları her coğrafyada başarıyla temsil eden büyükelçilerimizle bir araya geldik. Uluslararası sistemin derin bir dönüşümden geçtiği, belirsizliklerin arttığı bu dönemde; Türkiye eksenli, çok katmanlı, bağımsız ve ilkeli dış politika vizyonumuzun küresel barış, istikrar ve adalet için taşıdığı önem her geçen gün artmaktadır. Türkiye bugün; krizleri izleyen değil, süreçleri şekillendiren, diplomasiyi sahaya yansıtan, insani duruş ve stratejik akılla düzen kurucu bir aktör konumundadır. Kıbrıs’tan Gazze’ye, Suriye’den Ukrayna’ya, Türk Dünyası’ndan Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyada hak, hukuk, insani sorumluluk ve milli menfaatler temelinde kararlı duruşumuzu sürdürüyor, çok yönlü diplomasisiyle küresel vicdanın sesi olmaya ve barışın inşasına katkı sunmaya devam ediyoruz. Bu vesileyle, 16. Büyükelçiler Konferansı İstişare Toplantısı’nı başarılı bir şekilde düzenleyen Dışişleri Bakanlığımızı tebrik ediyor, Büyükelçilerimize görevlerinde başarılar diliyorum" ifadelerine yer verdi.
18 Aralık 2025 Perşembe - 12:46
İletişim Başkanı Duran: "Dezenformasyon hakikate karşı bir tehdittir"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, dezenformasyonun sadece yanlış bilgi olmadığını, devletlerin kapasitesine zarar veren varoluşsal bir tehdit olduğunu belirterek, "Dezenformasyon çerçevesindeki tehdit aslında hakikate karşı bir tehdittir ve giderek de uluslararası bir enstrümana dönüşmüştür. Bunlar tabii ki aynı zamanda milli güvenlik, toplumsal istikrar ve uluslararası itibarı doğrudan ilgilendiren stratejik bir alan haline gelmiştir" dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca düzenlenen "Türk Devletleri Dezenformasyonla Mücadele Forumu" nda Türk dünyasından medya ve iletişim profesyonelleri bir araya geldi. Forumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, içinde bulunulan yüzyılın en kritik meselelerinden biri olan dezenformasyonla mücadelede yeni iş birliği kapılarının aralanması ve iletişim cephesinde safların sıklaştırılması gerektiği mesajlarını verdi. Tarihin, zaferlerin, kazanımların, mücadelenin ve geleceğin ortak olduğu Türk dünyasından gelen konukları, Ankara’da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Duran, "15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü"nü kutladı. Ortak alfabe ile yayınlanan "Türk Dünyası Vizyon Belgesi"nin hayırlı olmasını dileyen Duran," Bugün de Aile Meclisimizde, yüzyılımızın en kritik meselelerinden birini, dezenformasyonla mücadeleyi konuşacak; yeni iş birliği kapılarını aralayacak, iletişim cephesinde safları daha da sıklaştıracağız inşallah" dedi. Burhanettin Duran, Türk Devletleri Teşkilatı’nın, dünyanın belirsizliklerle, çatışmalarla, kırılmalarla sarsıldığı, büyük bir sistem krizinin vuku bulduğu bir dönemde kardeşlik bağından güç alan ülkeler olarak bir araya geldiğini ve kurumsallaşma yürütmekte olduğunu belirtti. Teşkilatın 16 yıldır "dilde, fikirde, işte birlik" şiarıyla ekonomik entegrasyondan ulaştırma koridorlarına, savunma iş birliğinden eğitim ve kültür politikalarına pek çok alanda ortak çalışmalar yürüttüğünü hatırlatan İletişim Başkanı Duran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Devletleri Teşkilatı 12. Zirvesi’nde yaptığı, "Terörizmden yasa dışı göçe, siber tehditlerden iklim değişikliğine kadar ortak bir duruşla mukabele edebileceğimizi, kendi gök kubbemiz altında kendi güvenliğimizi güçlendirebileceğimizi düşünüyorum" açıklamalarını alıntılayarak verilen mesajların önemli olduğuna vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "kendi gök kubbemiz altında kendi güvenliğimizi güçlendirmek" ifadesinin çok şey ifade ettiğini kaydeden Duran, "Bizler medya ve iletişim profesyonelleri olarak burada bir araya geldik. Ancak hepimizin bildiği ve mutabık kaldığı hususlar var. Uluslararası bazı çevrelerin iletişim alanında sahip olduğu egemenlik ve zaman zaman tahkim ettiği "söylem tekeli" aslında sadece bizlerin iletişimcilerin konusu değildir" değerlendirmesini yaptı. İletişim alanında karşılaşılan, başta dezenformasyon olmak üzere manipülasyon, siber saldırı, sosyal platformlarda artan nefret dili ve bilgi güvensizliği gibi tehditlerin kamu düzenine karşı doğrudan tehdit oluşturduğunu ifade eden Duran, dezenformasyon çerçevesindeki tehdidin aslında hakikate karşı bir tehdit olduğunu ve giderek de uluslararası bir enstrümana dönüştüğünü aktardı. Burhanettin Duran, bunların aynı zamanda milli güvenlik, toplumsal istikrar ve uluslararası itibarı doğrudan ilgilendiren stratejik bir alan haline geldiğinin altını çizerek" Bu çerçevede zihni bir felaket, algısal bir çürüme veya gerçeğin katli şeklinde ifade edebileceğimiz dezenformasyonun ne kadar büyük bir risk ve tehdit olduğu da anlaşılmıştır" dedi. Duran, dezenformasyonla mücadelenin hem "Türk Dünyası 2040 Vizyonu" belgesinde hem de "2025 Enformasyon Alanındaki Eylem Planı"nda yer almasının tesadüf olmadığını, dezenformasyona karşı ortak mücadelenin vazgeçilmez olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi. Forumun da bu amaca hizmet ettiğinin altını çizen Duran, "Forum dezenformasyonla ortak mücadele azmimizi ve irademizi bir kez daha ortaya koymaktadır. Müşahede ettiğimiz uluslararası sistem krizi ve geçtikçe daha da derinleşen hakikat sorunsalının altında dezenformasyon mefhumu da var" diye konuştu. "Dezenformasyon devletlerin kabiliyet ve kapasitesine zarar verebilen varoluşsal bir tehdit" Dezenformasyonun küresel krizlerin bir sorunu olmakla birlikte, krizleri derinleştiren bir aparat olarak görülebileceğini kaydeden Duran, dezenformasyonun yalnızca yanlış bilgi olmadığını devletlerin kabiliyet ve kapasitesine zarar verebilen varoluşsal bir tehdit olduğunun altını çizdi. Duran, çağımızda savaşların artık yalnızca askeri yöntemlerle yürütülmediğini, hedef ülke, bölge veya halkın istikrarsızlaştırılmasının, önce zihinsel, toplumsal ve kurumsal direncinin aşındırılması boyutuyla aslında iletişim alanında başladığını belirterek, bu itibarla bakıldığında hibrit tehditlerle karşı karşıya olunduğunun açık olduğunu ifade etti. İstikrarsızlaştırma tehdidine karşı yapılacak en önemli işin ortak mücadele olduğunun altını çizen Duran, kasıtlı, hedefli ve koordineli bir dezenformasyon kampanyasıyla karşılaşmanın artık sıradan bir vaka haline geldiğini kaydetti. Duran, "Bu bağlamda kardeş Türk Devletlerini mercek altına aldığımızda; dezenformasyon girişimlerinin kimi zaman ortak hedefler üzerinden eş zamanlı şekilde, kimi zaman ise ülke özelinde ayrışan stratejilerle yürütüldüğünü gözlemliyoruz. Ne yazık ki başta enerji, savunma, ulaşım ve ticaret koridorları alanları olmak üzere bir çok stratejik projelerimize karşı propaganda ve dezenformasyon kampanyaları görüyoruz" değerlendirmesini yaptı. "TRT Avaz kanalımız "bizi bize anlatma misyonuyla" çok mühim bir görev üstlenmekte" İletişim Başkanı Duran, "Türk devletlerinin uluslararası itibarının, ortak kimlik bilincinin, iş birliği mekanizmalarının ve bölgesel dayanışmasının da hedef alındığını belirterek, "Güven aşındırma, meşruiyeti sarsma ve siyasi, stratejik kırılganlık amacı taşıyan bu kötücül girişimlerde; mesele bilgi ile ilgili değil, duygusal tepkiyi tetikleyecek söylemler üretmektir. Ulusal ve uluslararası kamuoylarında belirsizlik ve güvensizlik oluşturacak anlatılar devreye sokmaktır .İşte bu sistematik algı operasyonlarına karşı çalışmalarımızı üç temel boyutta yürütmemizin elzem olduğu kanaatindeyim. Birincisi, halklarımızın elbette birbirini daha yakından tanıması ve anlaması. Burada Türk Devletlerinin ortak sesi olan TRT Avaz kanalımız "bizi bize anlatma misyonuyla" çok mühim bir görev üstlenmektedir. İkincisi, Türk dünyasının uluslararası arenadaki anlatısının bizzat bizler tarafından güçlü bir şekilde inşa edilmesi. Türkiye olarak bizler bu anlamda hem TRT olarak hem Anadolu Ajansı olarak önemli bir faaliyet yürütüyoruz. Üçüncüsü, başta kriz ve afet durumları olması üzere toplumlarımızın dezenformasyona karşı direncini güçlendirme ve ortak mücadele mekanizmalarının kurulmasıdır. Bu forum bu amaca hizmet etmektedir" açıklamasını yaptı. "Bugüne kadar 2 bin 500’e yakın dezenformasyonu gözler önüne serdik" Türkiye’nin bu yöndeki çalışmalarını anlatan Duran, "Başkanlığımız bünyesinde 2022 yılında kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizde yalan haberleri, yanlış bilgileri, kurgusal içerikleri ifşa ediyoruz, algı operasyonlarına karşı mücadele veriyoruz. Bununla birlikte, kurumlar arası koordinasyon, erken uyarı mekanizmaları, kriz dönemlerinde hızlı bilgilendirme ve toplumda medya okuryazarlığının güçlendirilmesi gibi uzun vadeli kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. Dezenformasyonla mücadelede, hem kurumlarımızla oluşturduğumuz koordinasyon mekanizması hem de e-devlet Dezenformasyon Bildirim Servisi üzerinden milletimizle kurduğumuz iletişim ağı büyük önem taşımaktadır. Oluşturduğumuz bu sistemle bugüne kadar 2 bin 500’e yakın dezenformasyonu gözler önüne serdik; doğrusu bu çabamızın milletimiz tarafından da büyük bir memnuniyetle karşılandığını ifade etmek isterim. dikkat çektik, hakikati anlattık" dedi. Sosyal medyanın çok sayıda bilgi ve iddianın dolaştığı bir alan olduğunu oradaki bilgilerin teyit edilmeden doğru kabul edilmesinin toplumu yanlış yönlendireceğini ifade eden Duran, Türk Devletlerine yönelik çok sayıda yalan içeriğin ifşa edildiğini bildirdi. 2. Karabağ Savaşı sırasında yürütülen dezenformasyonlara karşı da savaş sürecinde ve sonrasında, Azerbaycan’ın Karabağ Zaferini gölgeleme amaçlı çok sayıda dezenformasyon üretildiğini dile getiren Duran, bu konuda Azerbaycan’a destek verildiğini aktardı. Bununla ilgili bir örneği paylaşan Duran, "Karabağ’a giren Azerbaycan askerleri yaşlı Ermeni bir kadınla alay ettiği başlığıyla sunulan bir yalan haber vardı. Burada güya bir asker yaşlı kadına bir bardak su uzatıyor ve kadın suyu içecekken başka bir asker bu suyu döküyor. Halbuki videonun tam halinde açık ve net bir şekilde Azerbaycan askerinin bizzat kendi eliyle Ermeni kadına su içirdiği görülmekteydi. Şimdi tabii görüntüleri keserek biçerek bambaşka bir forma getirmek ne yazık ki artık mümkün. Hatta daha fazlası mümkün" dedi. Duran, yapay zekayla hazırlanan içeriklerin tehlike boyutuna işaret ederek, "Kurgular yapay zekalarla bambaşka bir şekilde gerçekmişçesine ortaya çıkarılabiliyor. İşte böyle bir ortamda iletişimin yeni dinamikleri ve verdiği imkanlarla ortaya ciddi riskler de çıkıyor. Bununla mücadele için ortak stratejileri hayata geçirmemiz gerektiği açıktır. Bize karşı yazılmaya çalışılan hikaye ve inşa edilen anlatıyı ancak biz birlikte çalışarak birlikte ortak anlatımızı oluşturarak aşabiliriz" diye konuştu. "Yapay zeka destekli manipülasyonlara karşı birçok alanda kritik adımlar atıyoruz" Burhanettin Duran dezenformasyona karşı daha somut işbirlikleri geliştirmek zorunda olunduğunu ifade ederek, "Ortak teyit mekanizmaları kurmak durumundayız. Erken uyarı sistemlerini işleterek, birbirimizle paylaşmak durumundayız. Türkiye olarak medya okur yazarlığının arttırılması, çocuklarımızın ve gençlerimizin dijital tehditlere karşı bilinçlendirilmesi, siber güvenlik altyapısının güçlendirilmesi, yapay zeka destekli manipülasyonlara karşı algoritmik izleme araçlarının geliştirilmesi ve kamu kurumları arasında eş güdümlü bilgi paylaşımının kurumsallaştırılması gibi birçok alanda kritik adımlar atıyoruz" şeklinde konuştu. Bu anlamda çok ciddi bir kararlılıkla çalıştıklarını sözlerine ekleyen Burhanettin Duran, "Bu alanda geliştirdiğimiz kapasiteyi büyük bir memnuniyetle kardeş ülkelerle paylaşmaktan ve onlarla birlikte çalışmaktan yanayız. Buna dair ortak bir irademiz var. Bu yaklaşım, Türk dünyasının bütünlüğünü hedef alan her türlü suni ayrıştırma girişimine karşı ortak bir duruşu da gösterecektir. Ben inanıyorum ki ülkelerimiz arasındaki veri paylaşımı, tecrübe aktarımı, ortak teyit mekanizması ve hızlı reaksiyon kapasitesi, Türk dünyasının bilgi alanındaki savunma şemsiyesini oluşturacak önemli unsurlardır. Ülkelerimizi, teşkilatımızı, birliğimizi ve kardeşliğimizi dezenformasyon kampanyalarına karşı korumak durumundayız. Onların yıkıcı etkilerinden korunmak için bir kurumsallaşmaya ihtiyacımız var. Ve bunu da uluslararası ölçekte bir mekanizmayla yürütmek gerekir" açıklamasını yaptı. Duran, sözlerinin sonunda Türk Devletleri Teşkilatı Forumu’na katılan ve katkı sunan isimlere teşekkür etti.
18 Aralık 2025 Perşembe - 12:14
Nebi Hatipoğlu, Özgür Özel’i kınadı
AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu, "Özgür Özel’in merhum Kamer Genç’in mezarı başında rakı kadehleriyle boy gösterip bunu ‘anma’ diye hepimize yutturmaya çalışması, hem inançlarımıza hem de toplumun ortak manevi değerlerine hakarettir" dedi.
18 Aralık 2025 Perşembe - 11:06
AK Parti Sivrihisar İlçe Danışma Meclisi Toplantısı düzenlendi
AK Parti Eskişehir İl Başkanlığının katılımı ile ’Sivrihisar İlçe Danışma Meclisi Toplantısı’ düzenlendi. Toplantıya AK Parti Sivrihisar İlçe Başkanı Mehmet Potoğlu ev sahipliği yaptı. AK Parti’nin ilçelere olan bağının istişare kültürü ile güçlendirilmesi üzerine konulan konuşulduğu toplantıya, Eskişehir İl Başkanı Gürhan Albayrak’ta katılım gösterdi. Ayrıca Albayrak sosyal medyada yaptığı paylaşımda, "Toplantımıza ev sahipliği yapan Sivrihisar İlçe Başkanımız Mehmet Potoğlu ve tüm dava arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum" dedi.
18 Aralık 2025 Perşembe - 09:31
AK Partili Yıldız’dan İzmir Şehir Tiyatroları eleştirisi: "Bir oyuna 4 milyon lirayı aşan harcama yapıldı"
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkan Vekili Hakan Yıldız, İzmir Şehir Tiyatroları’nın yönetim şekli, Genel Sanat Yönetmeni Levent Üzümcü’nün açıklamaları ve "Cadı Kazanı" oyunu için yapılan harcamalara ilişkin eleştirilerde bulundu. Yıldız, belediyenin mali zorluklar yaşadığı bir süreçte tek bir oyun prodüksiyonu için 4 milyon liranın üzerinde bütçe ayrılmasının doğru olmadığını vurguladı. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkan Vekili Hakan Yıldız, Şehir Tiyatroları’nın kuruluş amacından saptığını ve sanatsal özerkliğin idari kararlarla zedelendiğini belirterek mevcut yönetime tepki gösterdi. Belediyenin içinde bulunduğu ekonomik tabloya dikkat çeken Yıldız, kadrolu sanatçıların değerlendirilmesi yerine dışarıdan yüksek maliyetli hizmet alımları yapılmasını eleştirdi. İzmir Şehir Tiyatrosu’nun 2021 yılında AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, İYİ Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin oy birliğiyle aldığı kararla kurulduğunu aktaran Yıldız, "Ana amacımız, İstanbul’daki Şehir Tiyatroları gibi İzmir’de 1950’lerde başlayıp yarım kalan bu hikayeyi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de bizzat desteğiyle hayata geçirmekti. O dönemde Yücel Erten Genel Sanat Yönetmeniydi. Yapılan sınav sistemini eleştirdim; bu konuda birtakım sıkıntılar yaşandı ve insanlar mahkemeye gitti. Eleştirilerimizin haklı olduğu da ortaya çıktı. Ancak sanatsal içerik bakımından hiçbir zaman bir eleştiri getirmedik. O dönemde özerk bir yönetmelik de hazırlanmıştı ve ben hukuk komisyonundaydım. Bu yönetmeliğe de oy birliğiyle onay verdik. Sanat kurulunun seçtiği eserler noktasında, tamamen sanatçıların belirlediği bir alanı destekledik." dedi. Yıldız: "Toplumun hassasiyetleriyle ve manevi değerleriyle oynamaktır" İlerleyen yıllarda, İzmir Büyükşehir Belediye başkanı Cemil Tugay döneminde Yücel Erten ile şık olmayan bir şekilde bir yol ayrımına gidildiğini belirten Yıldız, "Ardından Levent Üzümcü’nün de içinde olduğu yeni bir yapılanma oluşturuldu ve bu süreçte yeni bir yönetmelik getirildi. Bu yönetmelik, sanatsal özerkliği tamamen ortadan kaldıran, idareye bağlı ve iki kişinin inisiyatifine dayanan bir yapıya dönüştü. Biz bunu da eleştirdik ancak bu eleştirilerimiz pek anlamlandırılmadı. Levent Bey’in ortaya koyduğu sanat faaliyetlerini ve eserleri tartışmak yerine, maalesef sosyal medya paylaşımları ön plana çıktı. Sosyal medya hesabı üzerinden beni çok üzen ve yaralayan bir savaş gemisiyle ilgili attığı ‘Koşun, kıbleniz geldi’ şeklindeki paylaşımı, toplumun hassasiyetleriyle ve manevi değerleriyle oynamaktır. Bu son derece yanlıştır. Bunu Büyükşehir Meclisi’nde de dile getirdim. Kendisinin artık bir bürokrat olduğunu, bu kentin bir bürokratı gibi davranması ve yalnızca kendi alanıyla ilgilenmesi gerektiğini ifade ettim. Ancak bunun da böyle olmadığını gördük." ifadelerini kullandı. "Cemil Tugay’ın Levent Üzümcü tarafından yanıltıldığını ortaya koydu" Geçtiğimiz günlerde ‘Cadı Kazanı’ adlı bir oyun sahnelendiğini ve bu oyun üzerinden de eleştirilerini dile getirdiğini kaydeden Yıldız, "Levent Bey’in aldığı maaşın, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri’nden daha fazla olduğunu, aylık yaklaşık 250-260 bin lira civarında bir ücret aldığını ifade ettim. Ayrıca belediyenin içinde bulunduğu mali tablo ortadayken, bu oyuna bağlı bir prodüksiyon yapıldığını söyledim. Cemil Bey, eleştirilerime karşılık dekorun Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı tarafından yapıldığını ve aşırı bir harcama olmadığını ifade etti. Bunun üzerine yazılı bir önerge verdim. Bana verilen yazılı cevap, benim haklı olduğumu ve Cemil Tugay’ın Levent Üzümcü tarafından yanıltıldığını ortaya koydu. Çünkü bu oyuna 3 milyon lira dekor ücreti, 600 bin lira yönetmenlik ücreti, 350 bin lira ışık tasarımı ücreti ödendiği ve diğer giderlerle birlikte toplamda 4 milyon lirayı aşan bir harcama yapıldığı resmi olarak bildirildi." diye ekledi. "Bu büyüklükte harcamaların yapılmasını doğru bulmuyoruz" Yücel Erten döneminde, eleştirilere ve eksiklerine rağmen, 12 oyuna yaklaşık 4,5 milyon lira harcandığını ifade eden Yıldız, sözlerini şu şekilde noktaladı: "Bugün yalnızca bir oyuna bu kadar para harcanmaktadır. Ayrıca Yücel Hoca döneminde 32 kadrolu sanatçı varken, Levent Bey döneminde 20 sanatçı daha alınmış ve toplam 52 kadrolu sanatçıya ulaşılmıştır. Buna rağmen, sözleşmeli ihalelerle dışarıdan yönetmen, yönetmen yardımcısı ve oyuncu getirilmesi yanlıştır. Ödenekli bir tiyatroda eserlerin, kurumun kendi 52 sanatçısı içerisinden çıkarılması gerekir. Bugün işçilerin maaşlarını alamadığı, insanların avans sistemine mahkum edildiği, emekliliğe zorlanıp kıdem ve ihbar tazminatlarının düzenli ödenmediği bir belediye yapısı varken, bu büyüklükte harcamaların yapılmasını doğru bulmuyoruz."
18 Aralık 2025 Perşembe - 00:25
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Kadınlarla ilgili meseleyi LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara haksızlık yapıyorsunuz"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz" dedi. TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların tamamlanmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekilleri tarafından sorulan soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36’ları bulmuş. Muhtemelen 30’un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkındaki eleştirilere cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye’nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. ’Gezmek istiyorum’ diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani ’vatandaşa açık değil’ ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm" diye konuştu. Genel bütçenin 10 binde beşinin kullanıldığını vurgulayan Yılmaz, "Nedir bu sınır? ’Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ini geçemez’ demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayıları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlarla ilgili meselelerin sadece LGBT üzerinden tartışılmasının haksızlık olduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’de açlık sınırının sadece TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar olduğundan bahseden Yılmaz, "Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Soru-cevabın ardından Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, yarın saat 11.00’de toplanmak için kapattı.
17 Aralık 2025 Çarşamba - 22:49
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2026 Merkezi Yönetim ve 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerine sunum yaptı. Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyileştirilmeye, geliştirilmeye her zaman açık bir sistem olduğunu söyleyerek, "İhtiyaçtan yeni ihtiyaçlar ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler yapıldıkça, dinamik bir şekilde kendini geliştiren bir yapı olduğunu ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. Demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin olduğunu belirten Yılmaz, "Bunların hepsi demokratiktir ama yönetim sistemi olarak farklılık arz ederler. Başkanlık sistemi de vardır, parlamenter sistem de vardır, yarı başkanlık sistemi de vardır. Üçü de demokratik dünyada görülen sistemlerdir. Her birinin de farklı alt versiyonları olduğunu biliyoruz. Örneğin İngiltere’deki parlamenter sistemle kıta Avrupa’sındaki parlamenter sistem arasında da belli farklılıklar olduğunu biliyoruz. Nitekim bizim de önceki sistemimizin farklı bir parlamenter sistem olduğunu hep birlikte biliyoruz. Çok çeşitli zaafiyetler içeren bir sistem olduğunu biliyoruz. Halkımızın referandumda onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz Türkiye’nin özel koşullarına uygun, kültürüne uygun bir yapılanmayı gerçekleştirmiş durumdayız. Bu sistem yeni sistem birçok testten başarıyla geçti. Kim ne derse desin. Son beş altı yıl özellikle bir taraftan dünyada belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Risklerin belirsizliklerin yükseldiği bir dönem oldu. Bölgemizde jeopolitik gelişmelerin, savaşların, çatışmaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Pandemi gibi tüm dünyayı sarsan bir hadisenin yaşandığı bir dönem oldu. İçeride yine asıl afeti dediğimiz tarihimizin en büyük afetini yaşadık. Ekonomik şartlarla ilgili yine çeşitli süreçler yaşandı. Bütün bu süreçlerde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin avantajını gördüğümüzü, yaşadığımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Hızlı karar alan, uygulayan, etkin bir sistem olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendisini ispat etmiştir. Ama hep altını çiziyorum. Bugün de ifade edeceğim. Bu daha iyileştirilemeyeceği anlamına da gelmiyor. Daha da iyiye, daha gelişmiş bir yapıya doğru dönüşmeyeceği anlamına da gelmiyor. Tam aksine tecrübelerle yaşadığımız süreçlerle birlikte sistem iyileştirilmeye de her zaman açık bir sistem" şeklinde konuştu. Yılmaz, şöyle konuştu: "İyi ki bu küresel ve bölgesel fırtınalı dönemde Cumhur İttifakı gibi güçlü bir ittifakımız var. İyi ki Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü, dirayetli, tecrübeli bir liderimiz var. Liderlik her zaman önemlidir. Ama fırtınalı zamanlarda zor zamanlarda bir kat daha önemlidir. Bugün Türkiye siyasi istikrarıyla dünyadan birçok alanda pozitif ayrışan bir ülkedir. Sorunlarımız da elbette var ama bu sorunları aşma kapasitemiz de var. Bunu da birçok vesileyle ortaya koymuş durumdayız. Cumhurbaşkanlığı’yla ilgili saray ifadesini kullanıyor değerli arkadaşlarımız muhalefetten. Tabii ki saray değil orası. Milletin evi. Biz milletin evi olarak görüyoruz ve orası bir gelip bir gün görürsünüz belki. Ziyaret ederseniz nasıl bir, kurgu var zihninizde bilmiyorum ben, ama orası bir çalışma mekanı. Orada bürokratlarımız var. Çalışanlarımız var. Kamu görevlileri var. Gece gündüz bir mesai harcanıyor. Birçok durumda mesai kavramına bakılmadan bu ülkenin ihtiyaç duyduğu çalışmalar, faaliyetler yürütülüyor. Orası hiçbir partiye ait değil. Hiçbir kişiye de ait değil. Milletin evidir. Milletin gönlüne giren külliyenin kapısından da girer. Milletin gönlüne giremeyen oranın bir saray olarak hayalini kurar." Yılmaz, "Bugünkü Cumhurbaşkanlığımız geçmişteki Cumhurbaşkanlığı değil, bazen karıştırılıyor. Sanki o eski sistemimizdeki Cumhurbaşkanlığı makamıymış gibi değerlendiriliyor. Öyle değil. Bugün yönetimimizin merkezi Cumhurbaşkanlığı. Yasamada milli iradenin tecelli Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, gazi Meclisimiz. Yürütmede de milli iradenin tecelli ettiği makam Cumhurbaşkanlığı makamı. Eskiden doğrudan seçilmiyordu biliyorsunuz. Artık doğrudan halkımızın sandığa gidip seçtiği bir Cumhurbaşkanımız var. Milli iradenin doğrudan yansıdığı bir makam var. Ve burada yürütme makamı olarak Cumhurbaşkanlığı eski sistemdeki Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığının birleşmiş hali. Eskiden iki tane ayrı makam vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla ayrı maliyetler, masraflar vardı. Aslında yeni sistem bunları sadeleştirmiş durumda. Yıllar itibariyle fark etmekle birlikte geçmişte Başbakanlıkla Cumhurbaşkanlığı bütçelerini birleştirirseniz toplam bütçenin binde üçüne dördüne denk gelirdi geçmişteki masrafla. Bugün binde biri seviyesinde. Binde bir, binde bir nokta bir, binde bin nokta iki seviyesinde. Geçmişe göre çok daha düşük maliyetle çalışan bir merkezden bir karargahtan bahsediyoruz. Yönetim sistemimizin kalbinden bahsediyoruz. Son derece makul düzeylerde bir maliyetle bu stratejik görevin yerine getirdiğini ifade etmek isterim" diye konuştu. Anayasa konusunda Yılmaz, "Burada bizim yaklaşımımız açıktır. Yeni sivil bir anayasayı savunuyoruz. Seçim beyannamemizde de var. Parti programımızda da var. Aslında bütün partilerin seçim beyannamelerinde bu var. Yani millete böyle daha iyi bir anayasa vaadi hemen hemen tüm partilerin seçim beyan namelerinde, politika belgelerinde var. Biz de bu yönde bir çalışmayı, mutfak çalışmasını sürdürüyoruz. Bütün partilere de çağrı yapıyoruz" dedi. Anayasada vesayetçi zihniyetin etkileri büyük oranda giderildiğini söyleyen Yılmaz, "Hala bazı kalıntıları olduğunu görüyoruz. Ancak çok sayıda değişiklikle iç tutarlılığı bir ölçüde zayıfladığını iç yapısında yeni daha tutarlı bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunlardan da belki daha önemlisi gelecek odaklı bir anayasaya ihtiyacımız var. Gençler için, gelecek için yeni teknolojiler, dünyanın yeni şartlarını dikkate alan yeni perspektifleri dikkate alan bir anayasaya ihtiyaç duyduğumuza inanıyoruz. Bu anayasa hem devletin kurumlarını daha etkin çalıştıran daha uyumlu çalıştıran bir anayasa olmalı, hem de birey devlet ilişkilerini daha özgürlükçü, daha hak, hukuk temelli tanımlayan bir anayasa olmalı diye inanıyoruz. Ama bu bizim tek başına yapabileceğimiz veya Cumhur İttifakı olarak yapabileceğimiz bir konu değil. Diğer partilerle birlikte en geniş mutabakatı sağlayarak yapmamız gereken bir alan hem sistem eleştirileri yapıp hem de anayasa çalışmalarına girmeyiz diyenlerin çok tutarlı olduğunu ifade edemem doğrusu. Yani eğer gerçekten burada daha iyi bir anayasa, daha iyi bir sistem istiyorsanız buyurun çağrı yapıyoruz; gelin birlikte çalışalım, ortak akılla çalışalım" ifadelerini kullandı.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder