POLİTİKA
15 Aralık 2025 Pazartesi - 17:03 Gülşah Durbay gözyaşlarıyla defnedildi Genç yaşta hayatını kaybeden Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay, onbinlerce Manisalı‘nın katıldığı cenaze töreninin ardından Koldere Mahallesi Mezarlığında toprağa verildi. Durbay’ın cenazesinin defnedilmesinin ardından ailesi ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Durbay ailesinin evinde taziyeleri kabul etti. Yaklaşık 14 günlük bir tedavi sürecinin ardından metastaz kolon kanseri ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle dün akşam hayatını kaybeden Manisa’nın ilk kadın belediye başkanı Gülşah Durbay’ın naaşı görev yaptığı Şehzadeler Belediyesindeki törenin ardından Hatuniye Camiine getirildi. Öğle namazının ardından Manisa İl Müftüsü Şükrü Kabukçu tarafından helallik alınmasının ardından omuzlarda taşınarak, teşrik tekbirleriyle Cumhuriyet Meydanına götürülen Başkan Durbay’ın naaşını burada on binlerce Manisalı karşıladı. Yol boyunca Manisalılar Başkan Durbay’ın naaşını çiçeklerle uğurladı. Cenaze törenine Manisa Valisi Vahdettin Özkan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Başkan Yardımcıları, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, çok sayıda belediye başkanı ve milletvekili, annesi Fatma Durbay, babası Osman Durbay, kardeşi Nevsale Durbay Ekin ile binlerce Manisalı katıldı. Gözyaşlarıyla defnedildi Manisa İl Müftüsü Şükrü Kabukçu tarafından kıldırılan cenaze namazının ardından Gülşah Durbay’ın naaşı, doğup büyüdüğü Koldere Mahallesindeki aile kabristanlığında toprağa verilmek üzere alandan dualar ve gözyaşları içinde ayrıldı. Durbay’ın cenazesi önce baba evine getirildi ve burada alınan helalliğin ardından binlerce seveni tarafından kabristanda karşılandı. Kabristanda CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile belediye baskanlari milletvekilleri ve parti üyeleri yer aldı. Gülşah Durbay’ın naaşı burada gözyaşları içerisinde toprağa verildi. Baba evinde taziye Gülşah Durbay’ın cenazesinin defninin ardından, doğup büyüdüğü Koldere Mahallesi’ndeki evinde annesi Fatma, babası Osman Durbay ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından taziyeler kabul edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Tek parti zihniyetinin temsilcisi olan ve günümüzde de yerini koruyan CHP, Türk dünyasına halen şaşı bakmayı ve yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir."
15 Aralık 2025 Pazartesi - 15:47 Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Tek parti zihniyetinin temsilcisi olan ve günümüzde de yerini koruyan CHP, Türk dünyasına halen şaşı bakmayı ve yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tek parti zihniyetinin önümüzdeki temsilcisi olan ve günümüzde de yerini koruyan CHP, Türk dünyasına halen şaşı bakmayı, yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin kongre merkezinde gerçekleştirilen ‘AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı’na katıldı.Burada konuşan Erdoğan, Lefkoşa’dan Taşkent’e, Bakü’den Aşkabat’a, Bişkek’ten Astana ve Budapeşte’ye selam ve sevgilerini gönderdiğini ifade etti.Erdoğan, bugünün aynı zamanda özel bir anlamı olduğuna vurgu yaparak, UNESCO tarafından Türkiye’nin de çağrısıyla ilan edilen "15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nü idrak ettiklerini, Türk dünyasının ve yeryüzünün farklı köşelerinde aynı dili konuşan, aynı hayali kuran ve kalplerin beraber çarptığı herkesin Türk Dili Ailesi Günü’nü kutladığını da sözlerine ekledi."Türklerin birbiriyle kucaklaşmaması, kaynaşmaması, tek yürek, tek bilek olmaması için tüm yollar denendi"Son iki asrın sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için değil, bütün Türk dünyası için zorluklarla, sıkıntılarla, çilelerle ve işgallerle geçtiğini kaydeden Erdoğan, "Kültür coğrafyamızın birçok bölgesinde o toprağın kadim kimlikleri, dilleri, inanç değerleri yasaklandı; halklar parçalandı. Kelimenin tam anlamıyla bir hazan mevsimi yaşadık. Azerbaycanlı şair Rüstem Behrudi bir dönem adeta Türk dünyasının kaderi haline gelen manzarayı bakın nasıl anlatıyor; ‘O hangi millettir, kaderi sırdır? Yüz ada bölündü yine de birdir.’ Türklerin birbiriyle kucaklaşmaması, kaynaşmaması, tek yürek, tek bilek olmaması için tüm yollar denendi. Kimliğini savunan, değerlerine sahip çıkan münevverler Turancılıkla suçlanarak ya hapse atıldı, ya sürgün edildi ya da Süleyman Çolpan gibi nicesi kurşunların, dar ağaçlarının kurbanı oldu" ifadelerini kullandı."CHP, Türk dünyasına halen şaşı bakmayı, yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir"Türk dünyasının varlığından bahsetmek konusunda sadece sınırlar ötesinde değil, tek parti döneminde de Türkiye’de yasaklandığını hatırlatan Erdoğan, "Mesela 1944 yılında sırf Türkiye dışındaki soydaşlarımızla ilgilendikleri için birçok aydın, yazar, sanat erbabı ’Turancı’ denilerek tabutluklara konulmuş ve işkence görmüştür. Yani tek parti döneminde Türkiye dışında da Türk var demek suç sayılıyor, yıllarca tabutluklarda işkence görmek anlamına geliyordu. Bakın sadece bununla da kalmadılar; Türkiye’ye sığınan Azerbaycan Türklerini Boraltan Köprüsü’nde kurşuna dizileceklerini bilerek katillerine teslim etmiş, tarihe ’Boraltan Faciası’ olarak geçen bir utanç lekesi bulaştırmışlardır. Boraltan faciası, CHP’nin Türkiye tarihine geçmiş bir kara lekesidir. Boraltan faciası, hem milletimizin hem de Azerbaycan Türklerinin zihin ve gönül dünyasında iyileşmesi uzun yıllar alan derin yaralar açmıştır. Tek parti zihniyetinin önümüzdeki temsilcisi olan ve günümüzde de yerini koruyan CHP, Türk dünyasına halen şaşı bakmayı, yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir. Karabağ’ın 44 gün süren vatan muharebesinde bunu bir kez daha gördük. Ülkemizin düşmanlarının servis ettiği söylentiler üzerinden Türkiye’yi Azerbaycan’a destek vermekle suçladılar. Hatırlayın, CHP’nin dış politikasını yöneten isim çıktı aynen şunu söyledi; ’Maalesef gelen haberlerde Türkiye’den Azerbaycan’a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların Azerbaycan’a gönderildiği ifade ediliyor’ dedi. Tıpkı 1945 yılında Boraltan faciasında olduğu gibi Karabağ’ın azatlık mücadelesinde de yanlış yaptılar, milletimizi mahcup ettiler, utandırdılar. Bakın sadece Karabağ’da değil, onun öncesinde Suriye ihtilafında da aynı basiretsizliğe, aynı vicdansızlığa şahit olduk. Suriye halkının tepesine varil bombaları yağarken, CHP’nin devrik genel başkanı grup kürsüsünden şunları söylüyordu: ’Bayırbucak’tan söz ediyorlar. Ne bayırı kaldı ne bucağı kaldı. Hala dünyadan haberleri yok bunların’ CHP bu, başka bir şey beklemeyin. Evet, son yıllarda yaşadığımız iki önemli meselede de CHP’nin tavrı bu oldu. Yeni genel başkanın geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında, elinde binlerce soydaşımızın kanı olan Baas diktasını sekülerlik üzerinden aklamaya çalışması, daha ileri giderek CHP ile Baas rejimi arasında özdeşlik kurması, bu zihniyetin halen devam ettiğinin işaretidir. Alevi canlarımızla ilgili partimize yönelik iftiraları ise bühtandan öte apaçık bir provokasyondur, 86 milyonun kardeşliğini kundaklama teşebbüsüdür. Partimize oy veren milyonlarla birlikte Alevi vatandaşlarımızı da derinden yaralayan bu çirkin yakıştırmaları biz reddediyoruz" dedi."Kardeş Cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye oldu"Türkiye’yi soydaşlarıyla birlikte tüm kardeşlerinden, hatta bütün dünyadan izole ederek yönetmeye çalışanların Türkiye’yi yıllarca içine kapattığını ve yalnız hale getirdiğini söyleyen Erdoğan, "1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar 80’lerde Jivkov’un asimilasyon dayatmasına kadar sınırlarımız dışındaki Türklerle yeterince ilgilenilmedi. Bakınız bu ilgisizliğe son veren 8. Cumhurbaşkanımız Özal olmuştur. 1990’ların hemen başında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte yeni bir dönem başladı. 1991 yılında Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşurken kardeş Cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye oldu. 1992 senesinde Türkiye’nin girişimleriyle Türk dili konuşan ülkeler devlet başkanları zirveleri düzenlenmeye başlandı. Merhum Turgut Özal’ın şu sözü çok anlamlıdır, ‘Türkiye’nin önünde hacet kapıları açılmıştır. 21. asır Türk ve Türkiye asrı olacaktır.’ Merhum Özal’dan sonra rahmetli Demirel de Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem vermiştir. Elbette ülkemizde bu mücadelenin bayraktarlığını son nefesine kadar Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucusu ve ilk genel başkanı rahmetli Alparslan Türkeş yapmıştır. Bu vesileyle Türkiye’nin Türk dünyasıyla kucaklaşması için kalemiyle, kelamıyla gayret gösteren herkesi bir kez daha rahmetle yâd ediyorum. Onların özlemini çektiği birlikteliği, dayanışmayı ve kardeşlik iklimini, son 23 yıldır attığımız adımlarla biz gerçeğe dönüştürüyoruz. İsmail Gaspıralı’nın işaret ettiği ‘Dilde, fikirde, işte birlik’ şiarına uygun şekilde Türk Devletleri ile işbirliğimizi her alanda güçlendiriyoruz" diye konuştu."Türk Konseyi’nin kurucu belgesi Nahçıvan Anlaşması, Türk dünyası açısından bir dönüm noktasını teşkil etti"Erdoğan, 2009 yılında 9. Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi’nde Türk Konseyi’nin kuruluşuna dair Nahçıvan Anlaşması’nın imzalandığını hatırlatarak, "Türk Konseyi’nin kurucu belgesi Nahçıvan Anlaşması, Türk dünyası açısından bir dönüm noktasını teşkil etti. 2021 senesinde Türk devletlerinin bağımsızlığının 30. yıl dönümünün kutlandığı İstanbul Zirvesi’nde işbirliğimizi bir üst aşamaya çıkardık ve Türk Devletleri Teşkilatı olarak yola devam etme kararı aldık. Zirvede ayrıca Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi’ni kabul ettik. Teşkilatımızın gözlemci üyelerinden Macaristan’da düzenlenen zirvede ise teklifimiz üzerine 2021 Mart’ın Türk Devletleri Teşkilatı Nevruz Anma ve Kutlama Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdık" şeklinde konuştu."Vizyon belgemizi altı lehçede ve ortak alfabe ile hazırladık"Geride kalan 34 yıllık süreçte Türk devletleri olarak eğitimden ticarete, güvenlikten enerjiye, kültürden sanata kadar her alanda geçmişle kıyas dahi yapılamayacak sıkı bağların geliştiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Türkiye Maarif Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlarımız aracılığıyla Türk dünyasıyla aramızda yeni köprüler kurduk. Bugün bütün bu çabaları çok daha güçlü bir şekilde geleceğe taşıyacak yeni bir adım atıyoruz. Türk halklarının birikimini, tecrübesini ve hedeflerini aynı ufukta buluşturan bu belge, gelecek yüzyılın inşasında önemli bir rehber niteliğindedir. Merhum Erol Güngör, Türk dünyasının birliğinin ortak bir tarih ve kültür şuuruna dayanması gerektiğini vurgulamıştı. Mümtaz Turhan Hoca da Türk dünyasının birliği için önce ortak bir alfabe ve ortak bir edebiyat dili oluşturmanın şart olduğunu ifade etmişti. Bu anlayışla vizyon belgemizi altı lehçede ve ortak alfabe ile hazırladık. Belgemiz, AK Parti’nin küresel sorumluluk bilinciyle Türk dünyasında birlik ve beraberliği pekiştirme iradesinin en somut göstergesidir. Türk devletleri arasındaki entegrasyonun derinleştirilmesini ve çok boyutlu işbirliklerinin kurumsal bir çerçevede güçlendirilmesini amaçlıyoruz. Ekonomik kalkınma, kültürel dayanışma, stratejik işbirlikleri ve bölgesel barışın sağlanması vizyon belgemizin merkezinde yer alıyor. Belge hazırlanırken mevcut uluslararası anlaşmaları, ikili ve çok taraflı işbirliklerini, bölgesel ve özellikle küresel gelişmeleri dikkate aldık. Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurumsal yapısını, Türk dünyasındaki siyasi ve ekonomik dönüşümleri, partimizin dış politika perspektifini belgeyi hazırlarken rehber edindik" ifadelerine yer verdi."Türk devletleri ile ticaret hacmimizi orta vadede 60, uzun vadede 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz"Türk Dünyası Vizyon Belgesinin birbirine bağlı 61 alt başlıkta bütüncül bir yaklaşım geliştirdiğine değinen Erdoğan, "Ekonomik entegrasyon hedeflerinden kültürel işbirliklerine, enerji güvenliğinden ulaştırma ağlarına, eğitimden gençlik politikalarına kadar geniş bir yelpazede düzenlenmiş bölümler, Türk devletlerinin mevcut potansiyelini verimli biçimde harekete geçirmeyi hedefliyor. Özellikle son dönemde attığımız karşılıklı adımlarla ülkelerimiz arasında artan güven, bu hedeflerin uygulanabilirliğini daha da güçlendiriyor. Böylece Türk dünyasının geleceğine yönelik planlar, soyut önerilerin ötesine geçerek somut projelere dönüşüyor. Belgenin bir diğer önemli yönü kapsamlı bir kurumsal yapılanma teklifidir. Koordinasyonu güçlendiren, karar alma mekanizmalarını hızlandıran ve ortak projelerin takibini mümkün kılan bir yönetim modeli sunuyoruz. Bu adımlar sayesinde işbirlikleri daha sistematik bir çerçeveye kavuşacak, alınan kararlar daha hızlı ve etkili şekilde hayata geçirilecektir. Birçok başlığın yanında bilhassa ekonomik alandaki stratejiler, vizyon belgemizin bel kemiğini oluşturmaktadır. Ticaret hacminin genişletilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ortak pazar hedefi, mevcut ekonomik ilişkileri yeni bir düzeye taşıyacaktır. Enerji koridorları, lojistik hatlar ve dijital altyapı çalışmalarının birbirini tamamlayan unsurlar haline gelmesi, Türk dünyasını küresel düzlemde yükselen bir ekonomik güç odağına dönüştürecektir. Türk devletleri ile dış ticaretimizi inşallah orta vadede 60 milyar dolara, uzun vadede 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.Ulaştırma ve lojistik stratejilerinin de vizyon doğrultusunda önemli halkalar olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Koridor’un Bakü’den Nahçıvan’a uzanan koridor ve Hazar geçişli hatların bütünleşik bir sistem haline getirilmesinin Türk devletleri arasındaki ticaret akışını hızlandıracağını sözlerine ekledi."Türk dünyası olarak güçlenen birlikteliğimizi, tüm insanlığın barış, huzur ve dayanışmasının da güçlenmesi olarak görüyoruz"Belgenin güvenlik perspektifinin ise bölgesel barışın pekiştirilmesine yönelik detaylı bir yaklaşım sunduğunu aktaran Erdoğan, "Terörle mücadele başta olmak üzere çeşitli tehditlere karşı ortak hareket etme iradesi, Türk devletleri arasındaki dayanışmayı somutlaştırıyor. Türk dünyası olarak güçlenen birlikteliğimizi, tüm insanlığın barış, huzur ve dayanışmasının da güçlenmesi olarak görüyoruz. Çevre, iklim, sürdürülebilirlik başlıkları çağın gereklilikleri doğrultusunda ayrıntılı biçimde belgede ele alındı. Yeşil dönüşüm hedeflerinin koordineli şekilde yürütülmesi, ekolojik hassasiyetin politikalarımızda güçlü bir yer edinmesini sağlayacaktır. Su kaynaklarının korunması, doğal afetlere karşı dayanıklı şehirlerin inşası ve karbon nötr hedefinin desteklenmesi, Türk dünyasının çevre politikalarında ortak bir duruş geliştirilmesine imkan veriyor. Vizyon belgesinin en dikkat çekici yanı, dil ve kültürel ortaklığa dayalı genişleyen bir coğrafi ufka sahip olmasıdır. Soydaş ve akraba topluluklarımızla birlikte Türk dünyasının etki alanını genişleten bir bakış açısı ortaya koyuyoruz. Bu stratejik bakış, gönül coğrafyamızda insan ve kalkınma odaklı, kültürel derinliğe dayalı bir diplomasi anlayışını esas almaktadır" diye konuştu."Bölgesel entegrasyonun sürdürülebilir olması için finansal mekanizmaların kurulması hayati önem taşıyor"Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, ortak dış politika mekanizmalarının oluşturulması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası tanınırlığının artırılması gibi hedeflere de belgede yer verildiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:"Bununla birlikte bölgesel entegrasyonun sürdürülebilir olması için finansal mekanizmaların kurulması hayati önem taşıyor. Kamu-özel sektör işbirliği modelleri, dijital finans çözümleri ve uluslararası yatırımcıların bölgeye çekilmesi gibi kritik hususların üzerinde durduk. Türkiye’nin sanayi, teknoloji, tarım, enerji ve lojistik alanlarında sahip olduğu birikim bu noktada önemli imkanlar sunmaktadır. Vizyon belgemizin ayırt edici yönlerinden biri, işbirliğimizi derinleştirmeye dönük pek çok somut öneri ortaya koymasıdır. Türk Dünyası Verimlilik Ajansı, Yapay Zeka ve Dijital Dönüşüm Merkezi, Çevre Fonu, Acil Müdahale ve Sağlık Destek Birimi ile Ortak Dil Platformu kurulması gibi teklifler müşterek ve müreffeh geleceğimizin inşasında önemli alternatifler olacaktır."
KEFEK Başkanı Erdoğan: "TBMM’deki taciz iddialarının sonuna kadar takipçisi olacağız"
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:55 KEFEK Başkanı Erdoğan: "TBMM’deki taciz iddialarının sonuna kadar takipçisi olacağız" Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu(KEFEK) Başkanı ve Ak Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan, TBMM’de stajyer çocuklara taciz soruşturmasına ilişkin, "TBMM’deki taciz iddialarının sonuna kadar takipçisi olacağız" dedi. Erdoğan, TBMM’de stajyer çocuklara taciz soruşturması hakkında Meclis’te basın açıklaması düzenlendi. Taciz iddialarının kamu vicdanını yakından ilgilendiren son derece ciddi bir mesele olduğunu belirten Erdoğan, "Son günlerde Parlamento’da meydana geldiği iddia edilen taciz vakalarına ilişkin kamuoyuna yansıyan iddialardan haberdar olduğumuz ilk andan itibaren Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu olarak gerekli hassasiyeti gecikmeksizin gösterdik. Komisyon başkanları olarak bu konuyu hiçbir tereddüde yer vermeden ivedilikle komisyonumuzun gündemini aldık. Sürecin tüm bu yönleriyle ele alınabilmesi amacıyla başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri olmak üzere ilgili tüm yetkililerin katılımıyla acil bir bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdik. Bu toplantıya komisyonumuzda yer alan tüm siyasi parti gruplarının üyelerini eksiksiz bir biçimde davet ettik. Toplantının ardından söz konusu iddiaların yakından ve etkin biçimde takip edilmesi amacıyla yalnızca bu konuya odaklanacak şekilde bir Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu izleme grubu oluşturduk" ifadelerini kullandı. "Komisyonumuz kamu adına denetim sorumluluğunu da kararlılıkla yerine getiren özenli bir yaklaşım sergilemektedir" KEFEK İzlem grubunun çalışmalarını derhal başlattığını dile getiren Erdoğan, "Toplantılar sonucunda taciz iddiasıyla ilgili olarak aile doğrudan genel sekreterliğe başvurusunu, kendilerine verilen etkin soruşturma güvencesi çerçevesinde şikayet dilekçesini vermiş oldu. Ve derhal soruşturma sürecinin başlatıldığı soruşturmanın başında tek şikayetçi varken soruşturmanın temizlikle yürütülmesi sonucunda diğer 2 şikayetçiye de ulaşıldığı ve soruşturmanın kapsamını genişletilerek 5 personel hakkında işlem yapıldığı disiplin soruşturması kapsamındaki bilgi ve belgelerin adli makamlara anında paylaşılarak adli sürecin önün açıldığı anlaşılmıştır. Bu süreci yürütülmesinde Anayasamızın 138. maddesiyle güvence altına alınmış olan yargı bağımsızlığı ilkesine azami hassasiyet gösterildiğini vurgulamak isterim. Komisyonumuz sürecin şeffaflıkla ve hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda ilerlemesini sağlarken yargının görev alanına giren hususlarda sınırlarını bilen ancak kamu adına denetim sorumluluğunu da kararlılıkla yerine getiren özenli bir yaklaşım sergilemektedir" dedi. "Bu iddiaların sonuna kadar takipçisi olacağız" Olayla bağlantısı tespit edilenlerin hukuk çerçevesinde ve kamu vicdanını tatmin edecek şekilde en ağır biçimde cezalandırılmaları için gerekli tüm girişimlerde bulunacaklarını vurgulayan Erdoğan, Kadın Erkek Fırsat Eşliği Komisyonu başkanı olarak açıkça ifade etmek isterim ki bu iddiaların sonuna kadar takipçisi olacağız. Aynı şekilde mağdurların haklarının kurulması ve desteklenmesi konusunda da sorumluluğumuzu eksiksiz yerine getireceğiz. Bu itibarda bu mesele hiçbir şekilde siyasi tartışmaların, polemiklerin ya da farklı hesapların konusu yapılamaz. Hiç kimsenin siyasi saiklerde bu konunun üzerinde tepinmesi kabul edilemez. Burada asıl olan kız çocuklarının ve ailelerinin onuru, hakları, güvenlik ve adalete erişimidir. Komisyonumuz kendisine ulaştırılacak her türlü somut bilgi ve belgeyi hukuk çerçevesinde ve büyük bir titizlikle değerlendirmeye hazırdır. Kamuoyuna karşı açık ve net duruşumuzu dile getiriyoruz. TBMM’de tacize, cezasızlığa ve sessizliğe yer yoktur" ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan: "Türkiye’nin her daim söyleyecek özgün bir sözü, masaya koyacak kendi doktrini olacaktır"
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:48 Bakan Fidan: "Türkiye’nin her daim söyleyecek özgün bir sözü, masaya koyacak kendi doktrini olacaktır" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Geriye dönüp baktığımızda, son 15 yılda Suriye sahasında tarihin en zorlu sınavlarından birini verdik. Bunun siyasi ve ekonomik maliyetini ödedik; ancak insanlık onurundan taviz vermedik" dedi. Bakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı tarafından ‘Barış, İstikrar ve Refah Üreten Dış Politika’ temasıyla düzenlenen 16’ncı Büyükelçiler Konferansı’nın açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Fidan, konuşmasında, Türkiye’nin krizler karşısında edilgen bir izleyici değil, stratejik hamleleriyle süreçleri şekillendiren bir aktör olduğunu ifade ederek, sahada atılan adımların, bölgesel ve küresel denklemde somut yansımaların görüldüğünü ve görmeye devam edildiğini aktardı. "Vizyoner bir bakış açısıyla dünyayı okuma pratiği geliştirmek zorundayız" Günümüzde ticaret, finans, enerji, teknoloji ve göç gibi alanların birer hibrit savaş unsuruna dönüştüğünü dile getiren Fidan, "Günümüzün diplomat profili, muhtelif alanlarda stratejik hakimiyet gerektirmektedir. Bir başka deyişle, günümüz dünyasında diplomat esasen çok yönlü bir stratejist olmak durumundadır. Bu anlayışla, uzun erimli ve vizyoner bir bakış açısıyla dünyayı okuma pratiği geliştirmek zorundayız" dedi. "Türkiye’nin her daim söyleyecek özgün bir sözü, masaya koyacak kendi doktrini olacaktır" Türk dış politikasının vizyonuna değinen ve Türkiye eksenli, bağımsız ve milli bir vizyonun esas olduğunu kaydeden Fidan, "360 derece perspektifiyle yürüttüğümüz dış politikamız, işte bu güçlü vizyonun hem mimarı hem de taşıyıcısıdır. Cumhurbaşkanımızın bizlere istikametini çizdiği, ‘Türkiye Yüzyılı’ hedefiyle; yakın coğrafyasında güvenlik ve refah üreten, Bölgesel ve küresel düzeyde ‘düzen kurucu’’ rolünü pekiştiren, Uluslararası ticarette pazar payını ve rekabetçiliğini artırmış ve uluslararası sisteme kendi özgün siyasi ve kültürel katkısını sunabilen, saygın ve lider bir Türkiye inşa ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde işte bu güçlü Türkiye vizyonumuzu sahada somut icraata dönüştürmek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bugün Ortadoğu’dan Balkanlar’a, Afrika’dan Orta Asya’ya Türkiye’nin tutumunun kurulan denklemlerde dikkate alınması, bir ‘Türkiye Vizyonundan’ bahsedilmesi tesadüf değildir. Bu, gece gündüz demeden sebatla çalışan Hariciye teşkilatımızın ve arkanızdaki güçlü siyasi iradenin eseridir. Bizim zihnimizdeki Türk dış politikası tasavvuru nettir; Türk diplomasisi zaman ve mesafe tanımaz. Ufkumuzun sınırları yoktur. Şiarımız ise şudur; gerek uluslararası düzenle, gerek bölgesel krizlerle, gerekse insanlığın geleceğiyle ilgili her konuda; Türkiye’nin her daim söyleyecek özgün bir sözü, masaya koyacak kendi doktrini olacaktır" değerlendirmesinde bulundu. "Filistin hakkında batı başkentlerinde dahi iki devletli çözüm kabul görüyorsa Türk diplomasisinin payı büyüktür" Bütüncül kapasite ve stratejik akılla, küresel vicdanı ve bölgesel istikrarı sınayan en kritik cephelerde bilfiil seferber halinde olduklarını söyleyen Bakan Fidan, "7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de yaşananlar, tüm insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiş, ancak aynı zamanda bir uyanışa vesile olmuştur. Gazze’de İsrail’in işlediği soykırım karşısında, küresel vicdanın sesi olduk. Filistin meselesinde en başından beri izlediğimiz ilkeli tutum, ateşkesin sağlanmasında başat rol oynadı. Çabalarımız uluslararası kamuoyları nezdinde büyük yankı buldu. Artık Batı başkentlerinde dahi iki devletli çözüm kabul görüyorsa, bunda Türk diplomasisinin ısrarlı ve ilkeli duruşunun payı büyüktür. Bugün geldiğimiz noktada, Filistin’de kalıcı barış için önümüzde halen uzun bir yol var. Bu bilinçle, iki devletli çözüm vizyonunu hayata geçirmek için sabırla ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz" dedi. "Rusya-Ukrayna savaşında İstanbul, halen tarafların bir araya gelebildiği yegane platform olma özelliğini korumaktadır" Bölgenin karşılaştığı en çetin sınavlardan biri olan Rusya-Ukrayna savaşının dördüncü yılının geride kaldığına dikkati çeken Fidan, "Savaşın başladığı ilk günden bu yana, ilkemiz net oldu; ‘savaşın kazananı, adil bir barışın ise kaybedeni olmaz.’ Bu inançla, savaşın diplomasi masasında sona ermesi için en yoğun gayreti gösteren ülke biz olduk. İstanbul, halen tarafların teknik düzeyde bir araya gelebildiği ve barışın parametrelerini tartışabildiği yegâne platform olma özelliğini korumaktadır" diye konuştu. "Son 15 yılda Suriye sahasında tarihin en zorlu sınavlarından birini verdik" Esad rejiminin devrilmesinin yıl dönümünde Fidan, Suriye’nin Türk diplomasisinin tarihin doğru tarafında durduğunu ve alnının akıyla çıktığını gösteren bir başka örnek olduğunu kaydederek, "Geriye dönüp baktığımızda, son 15 yılda Suriye sahasında tarihin en zorlu sınavlarından birini verdik. Bunun siyasi ve ekonomik maliyetini ödedik; ancak insanlık onurundan taviz vermedik. Bu süreçte yalnız bırakıldığımız, birçok ülkenin terör örgütleriyle taktiksel işbirliklerine girdiği dönemler oldu. Ancak biz rotamızdan şaşmadık. Ve nihayetinde tarih kendi hükmünü verdi. 8 Aralık 2024, Suriye halkı için yeni bir umut sayfasının açıldığı bir milat oldu. Ancak Suriye’de işimiz aslında yeni başlıyor. Biz inanıyoruz ki; dış müdahalelerden arınmış, istikrarlı bir Suriye, bölgemiz için büyük bir artı değer olacaktır. Türkiye, bu süreçte dost ve kardeş Suriye halkının yanında olmaya kararlılıkla devam edecektir" açıklamasında bulundu. "Ankara’da düzenlenecek NATO Zirvesi, ittifakımızın birliği ve dayanışması bakımından tarihi bir buluşma olacaktır" Türk dünyasında da yeni bir dayanışma çağını inşa ettiklerini dile getiren Fidan, sözlerine şöyle devam etti: "Türk Devletleri Teşkilatı’nın Dönem Başkanlığı’nı, 2026 yılında ülkemizde düzenleyeceğimiz zirveyle Azerbaycan’dan devralacağız. İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanlığını halen yürütmekteyiz. Özellikle Filistin meselesi bağlamında, İslam âleminin ortak vicdanını harekete geçirmek için yoğun mesai harcıyoruz. Elbette, halihazırda üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlarda da etkin ve yönlendirici roller üstleniyoruz. Birleşmiş Milletler’de mazlumların sesi olmaya devam ediyoruz. BM Genel Güvenlik Konseyi’nin reform ihtiyacını en yüksek seviyede dile getiriyoruz. Karadeniz’den Balkanlar’a, Afrika Boynuzu’ndan Güney Asya’ya, arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biriyiz. AGİT bağlamında, teşkilatın yeniden işlevsel hale getirilmesini destekliyoruz. Bugün de aramızda bulunan Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’nun AGİT Genel Sekreterliği görevine seçilmesi, Türk diplomasisinin yetiştirdiği kadroların uluslararası camiada ulaştığı itibarı göstermektedir. NATO ittifakındaki konumumuz ise hiç şüphesiz hayati önemdedir. 2026 yılında NATO Zirvesi’ne ev sahipliği yapacağız. Ankara’da düzenlenecek Zirve, Soğuk Savaş sonrasındaki en büyük dönüşümlerden birini yaşayan İttifakımızın birliği ve dayanışması bakımından tarihî bir buluşma olacaktır. Bu tarihi Zirve’nin hazırlıklarını titizlikle yürütüyoruz."
Başkan Kurnaz: "Her mahalleye eşit ve adil hizmet ulaştırma vizyonuyla çalışıyoruz"
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:41 Başkan Kurnaz: "Her mahalleye eşit ve adil hizmet ulaştırma vizyonuyla çalışıyoruz" Samsun’un İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Her mahalleye eşit ve adil hizmet ulaştırma vizyonuyla çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. Vatandaşa konforu, güveni ve hizmete erişilebilirliği sağlamak için tüm ekiplerin özveriyle çalıştığının altını çizen İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Kırsal mahallelerimizin talepleri ile kent merkezindeki mahallelerimizin taleplerini eşit önemde değerlendiriyor ve bunları hızlı bir şekilde çözüme kavuşturma gayreti içerisindeyiz" diye konuştu. "Hedef güçlü ve bütüncül bir İlkadım" Kent merkezi ile kırsal mahalleler arasında ayrım gözetmeksizin, her mahalleye eşit ve adil hizmet ulaştırma vizyonuyla çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüklerini söyleyen Başkan İhsan Kurnaz, "Hizmet anlayışımızın temelinde; hemşehrilerimizin yaşadıkları yerden bağımsız olarak aynı kalite ve standartlarda belediye hizmetlerine erişebilmesi yer almaktadır. Fen işlerinden sosyal hizmetlere, çevre düzenlemelerinden temizlik çalışmalarına kadar tüm belediye hizmetleri, mahallelerimizin ihtiyaçları doğrultusunda planlanıyor. Yerinde tespit ve istişare esasına dayalı hizmet modelimizle, her mahallenin kendine özgü ihtiyaçlarını dikkate alıyoruz. Böylece hizmetlerin etkinliği artırılırken, kaynakların da verimli kullanımını sağlıyoruz. İlkadım’da yalnızca bugünün sorunlarını çözmeyi değil, tüm mahallelerde yaşam kalitesini artıran, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kent yapısı oluşturmayı amaçlıyoruz. Kent merkezi–kırsal mahalle ayrımı gözetmeksizin yürütülen bu eşit hizmet anlayışıyla, güçlü ve bütüncül bir şehir vizyonunu hayata geçirmeye devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.
DİSİDER Başkanı Akbaş, 2025’i değerlendirip 2026 beklentilerini açıkladı
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:39 DİSİDER Başkanı Akbaş, 2025’i değerlendirip 2026 beklentilerini açıkladı Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, 2025 yılını değerlendirirken, 2026 yılı için hükümetten ve yerel yönetimlerden beklentilerini sıraladı. Basın mensuplarına Basın açıklaması yapan Akbaş, 2025 yılının, ülke açısından zorlukların yanı sıra önemli fırsatları da içinde barındıran bir dönem olduğunu aktardı. Akbaş, "Özellikle ülkemizin yakıcı sorunu olan, terörün tamamen sona ermesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin tamamlanması ve örgütün kendini feshetmesi, bölgemiz için tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu gelişme, iş dünyamızın motivasyonunu artırmış, yatırım iştahını güçlendirmiş ve toplumsal huzur ikliminin önünü açmıştır. Ekonomik açıdan bakıldığında; daralan ticaret hacmi ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara rağmen, Dövizin, yüksek enflasyonun kontrol altına alınmaya başlanması ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen olumlu sinyaller, iş dünyamız adına umut verici gelişmeler olmuştur" dedi. 2026 yılı için hükümetten beklentilerini sıralayan Akbaş, şu ifadeleri kullandı: ’’Terörsüz Türkiye sürecinin kalıcı şekilde tamamlanması ve toplumsal barışın güçlendirilmesi, girişimci, üretici ve sanayicilerimizin düşük faizli finansmana daha kolay erişebilmesi, ihracat yapan firmalara yönelik desteklerin artırılması, üretim ve turizm alanlarında yeni ve avantajlı teşvik paketlerinin hayata geçirilmesi, vergi, SGK ve elektrik borç faizlerinin silinmesi veya çok düşük faizlerle yeniden yapılandırılması, yatırım ortamının güçlendirilmesi, hukuk güvenliğinin artırılması ve sürdürülebilir büyüme için yeni bir anayasanın hayata geçirilmesi, kentsel dönüşüm ve konut projeleri için uzun vadeli, düşük faizli finansman imkânlarının sağlanması, Mersin-Diyarbakır demiryolu hattının yapılması, ilimizin çevre yollarının tamamlanması ve altyapı yatırımlarının artırılması, ülkemiz, bölgemiz ve ilimiz açısından kritik öneme sahiptir." Yerel yönetimlerle ilgili değerlendirme ve beklentilerini sıralayan Akbaş, şunları söyledi: ’’2025 yılı itibarıyla, kamuoyunun yerel yönetimlerden beklentileri, henüz istenilen seviyeye ulaşmamış olsa da Diyarbakır Büyükşehir ve ilçe belediyeleri, önceki dönemlerin gerilimli atmosferine kıyasla daha sakin, çatışmadan uzak ve hizmet odaklı bir yönetim çizgisi sergilemektedir. Bu yaklaşım, toplumsal huzur ve kent yönetimi açısından, iş dünyası olarak kıymetli ve önemli görüyoruz. Kimlik üzerinden ayrıştırmayan, insanı merkeze alan, şeffaf ve kapsayıcı bir yönetim anlayışının güçlendirilmesi, merkezi yönetimle daha etkin ve yapıcı bir diyalog kurulması, hizmet kalitesinin artırılması, dijital dönüşüm ve akıllı hizmetler standartlarda sunulması, yerel ekonomiyi canlandıran, üretim ve istihdam odaklı belediyecilik modellerinin hayata geçirilmesi, sürdürülebilir, planlı, yerinde ve adil kentleşme politikalarının uygulanması, gastronomi, kültür ve inanç turizmini daha fazla ön plana çıkartılarak, güçlü bir şehir markası stratejisinin oluşturulması, şehir içi ulaşımda yaşanan sıkışıklığa kalıcı ve bütüncül çözümler üretilmesi. Bu başlıklar, Diyarbakır’ın sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır." Son olarak DİSİDER’in 2026 hedeflerini dile getiren Akbaş, "Daha güçlü üretim, daha yaygın istihdam, daha yenilikçi girişimcilik, kadınlar ve gençlere yönelik daha kapsayıcı projeler, Dicle Üniversitesi, ilgili kamu ve özel kurumlarla daha etkin iş birliklerinin geliştirilmesi. Bugün Diyarbakır iş dünyası, geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak ölçüde güçlü, umutlu ve dinamiktir. DİSİDER olarak bu gelişimin öncü aktörlerinden biri olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Diyarbakır’ın geleceğine, yatırıma, üretime, istihdama ve birlikte büyümeye inanıyoruz’’ diye konuştu.
Tavas Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünde çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor
15 Aralık 2025 Pazartesi - 10:49 Tavas Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünde çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor Tavas Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından saha çalışmaları tüm hızıyla sürdürülüyor. Yol yapım ve onarım çalışmaları, sosyal tesis ve yapısal iyileştirmeler ve trafik ve yaya güvenliği çalışmaları Tavas’ın tüm mahallerinde devam ediliyor. Tavas’ın farklı mahallerinde farklı sorunlara çözüm bulan Tavas Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünün haftalık saha çalışmalarını Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, sosyal medya üzerinden vatandaşlarla paylaştı. Yol yapım ve onarım çalışmaları, sosyal tesis ve yapısal iyileştirmeler, trafik ve yaya güvenliği ve Tavas Belediyesi tarafından üretilen otobüs duraklarının yerleştirme çalışmaların sürdüğünü belirten Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, "Bu hafta ilçemizin farklı mahallelerinde yol düzenlemeleri, güvenlik uygulamaları, sosyal tesis iyileştirmeleri ve altyapı çalışmalarını titizlikle sürdürdük. Derinkuyu Mahallesinde kilit parke taşı (KPT) döşeme, üst yapı yol çalışmaları tamamlandı. Tekke Mahallesinde bozulan yolların tamiratı yapıldı. Damlacık Mahallesinde yol kenarı bordür çalışması tamamlandı. Akyar - Pınarlık yolu üzerinde greyder ile tesviye çalışması gerçekleştirildi. Medet Mahallesinde yol aynası montajı yapılarak görüş güvenliği artırıldı. Garipköy Mahallesinde okul önü yaya güvenliği için trafik levhaları yerleştirildi. Seki ve Yahşiler Mahallesinde durak montajları tamamlandı. Yolcu durağı üretimleri belediyemizin kendi imkanlarıyla gerçekleştiriliyor. Ulukent Mahallesi Sosyal Tesis alanında bulaşıkhane tadilatı tamamlanarak vatandaşlarımızın kullanımına sunuldu. Ulukent Mahallesinde araç yükleme-indirme rampasının inşası tamamlandı. Baharlar Mahallesi pazaryeri geliştirme ve tadilat çalışmaları kapsamında teknik ve tedarik hazırlıkları sürüyor; inşa süreci en kısa zamanda başlayacak. Tavas’ımızın her mahallesinde yaşam kalitesini artırmak için çalışmalarımız aralıksız devam ediyor" ifadelerini kullandı.