POLİTİKA
19 Aralık 2025 Cuma - 12:38 Bakan Tunç: "Terörün istismar ettiği bütün alanları birer birer ortadan kaldırdık" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "41 yıllık mücadelenin son 23 yılında da özellikle terörün istismar ettiği bütün alanları birer birer ortadan kaldırdık" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hakimevi’nde düzenlenen "Türk Denetimli Serbestlik Sisteminin 20 Yıllık Panoraması 20. Yıla Bütüncül Bakış Sempozyumu"na sonrasında, gazetecilerin sorularını cevapladı. Sanal bahis soruşturmalarına ilişkin konuşan Bakan Tunç, "Bu konuda bir çalışma yapmamız gerekiyordu. Bu konuda özellikle bu bütün dünyanın da problemi, sadece Türkiye’nin değil. Bu anlamda vatandaşlarımızı korumak, çocuklarımızı, gençlerimizi, ailelerimizi korumak bakımından birtakım çalışmalar başlattık" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabinede verdiği talimatlar doğrultusunda komisyonun çalışma yürüttüğünden bahseden Tunç, "Bu çalışma neticesinde bir eylem planı oluşturduk. Bu eylem planı kapsamında Adalet Bakanlığı’na düşen hususlar var, diğer bakanlıklarımıza düşen hususlar var. Önleyici tedbirler bakımından yapılması gerekenler var ama suç işlendiğinde özellikle yaptırımlar bakımından ve caydırıcılık bakımından yapılması gerekenler var. Bizim ilk etapta 11. Yargı Paketi’ne ilave ettiğimiz bilişim suçlarıyla mücadele bakımından önemli maddeler var. Özellikle internette işlenen, bilişim yoluyla işlenen suçlar bakımından, bilişim yoluyla işlenen dolandırıcılık bakımından özellikle bunların etkin bir şekilde soruşturmaya tabi tutulması, gecikmeksizin hesaplara el konulabilmesi ve mağduriyetlerin giderilebilmesi anlamında önemli maddeler var" diye konuştu. Tunç konuşmasını şöyle sürdürdü: "Burada Cumhuriyet savcılarına, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki 128’deki rapor şartı aranmaksızın acele hallerde özellikle mağduriyetlerin önüne geçmek için el koyma kararı, hesaba hemen el koyulabilmesiyle ilgili düzenlemeler var. Burada özellikle telefon yoluyla dolandırıcılığı da önlemeye yönelik düzenlemeler var. Telefon hatlarının belli ölçüde sınırlandırılmasına ilişkin Bilgi Teknolojileri Kurumu’na yetkiler veriliyor bu kanun teklifinde. Telefonlarına gelen mesajlara bir tıkladıklarında hesabına ulaşıldığını ve büyük bir mağduriyete neden olunduğunu hep beraber görüyoruz. Bunları önlemek bakımından yabancılara verilecek hatların da belli bir numaradan oluşması ve vatandaşlarımızın onun bir yabancı hattan geldiğini bilmesi lazım." "Terörün istismar ettiği bütün alanları birer birer ortadan kaldırdık" Terörsüz Türkiye konusuna değinen Tunç, "41 yıllık mücadelenin son 23 yılında da özellikle terörün istismar ettiği bütün alanları birer birer ortadan kaldırdık. Sayın Cumhurbaşkanımız iktidara geldiğinde, AK Parti iktidar olduğunda 2002 yılında ilk yaptığı iş olağanüstü hali kaldırmak oldu. Yani bir normalleşme süreci olsun ve sonrasında özellikle demokratikleşme adımları, temel hak ve özgürlüklerin sadece Kürt vatandaşlarımız için değil, bütün vatandaşlarımız için haklarının genişletilmesi anlamında, özgürlüklerin sağlanması anlamında büyük mesafeler alındı. Özellikle son bir yıla geldiğimizde de Sayın Cumhurbaşkanımızın hem Ahlat’ta yaptığı konuşmalar, ’İç cepheyi güçlendirelim’ vurguları; yine Sayın Bahçeli’nin grupta yaptığı konuşma ve çağrı sonrası terör örgütünün fesih kararı ve silahları yakmasıyla beraber önemli bir aşamaya geçildi" dedi. İmralı’da yeni bina yapıldığı iddiasına ilişkin ise Tunç, "Bu haberler doğru haberler değil. Öyle İmralı’da bir bina yapımı vesaire söz konusu değil. Bunu zaten Cezaevleri Genel Müdürlüğümüz bu haberler yayınlanınca gerekli açıklamaları yapmıştı" diyerek konuşmasını noktaladı.
Bakan Tunç: "Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir"
19 Aralık 2025 Cuma - 12:30 Bakan Tunç: "Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir. Tabii denetimli serbestlik dediğimiz zaman serbestlik kelimesi cezaevinden tahliye olduğu zaman artık serbestsiniz. Böyle bir durum söz konusu değil" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ’Türk Denetimli Serbestlik Sisteminin 20 Yıllık Panoraması 20. Yıla Bütüncül Bakış Sempozyumu’na katıldı. Ankara Dikmen Hakimevinde düzenlenen programa CTE Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, başsavcılar, komisyon başkanları ile yargı mensupları katıldı. "Denetimli serbestlik sistemi, 460 bin yükümlünün takibini gerçekleştirmektedir" Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren CTE Genel Müdürü Yıldırım, "Bu buluşma sistemimizin kat ettiği mesafeyi değerlendirmek ve gelecekteki hizmetlerimizi de daha etkili hale getirmek adına önemli bir platform oluşturacaktır. Denetimli serbestlik sistemi 2005 yılında ceza adalet sistemine sistemimize kazandırılarak cezanın yalnızca infaz edilmesi ile sınırlı kalmayan aynı zamanda bireyin topluma yeniden kazandırılmasını önceleyen modern bir anlayışı beraberinde getirmiştir. Denetimli serbestlik suçla etkin mücadelede tamamlayıcı bir unsur olmanın ötesinde onarıcı adaletin sağdaki en somut uygulayıcısı haline gelmiştir. Büyüyen denetimli serbestlik sistemi bugün itibarıyla 149 denetimli serbestlik müdürlüğü, 6363 personel ve 460 bin yükümlünün takibini gerçekleştirmektedir" ifadelerinde bulundu. Denetimli serbestlik uygulamalarıyla ilgili olarak sempozyumlar gerçekleştirdiklerinden bahseden Bakan Tunç, "Bugünkü toplantımızda caydırıcılık, suçun önlenmesi, toplumsal onarım ve bireyin yeniden kazanılması başlıklarını insan, toplum ve sorumluluk ekseninde ele alacağız. Bu kapsamda ceza adaletinde yeni bir yaklaşım ve dil arayışını denetimli serbestliğin disiplinler arası yapısını gönüllülük ve toplumsal katılımı infaz ve rehabilitasyon sürecindeki stratejik rolünü bilimsel birikim ve saha tecrübesiyle birlikte değerlendireceğiz" dedi. Mülkün temelinin adalet olduğunu vurgulayan Tunç şöyle konuştu: "Adalet toplumsal barış ve huzurun teminatıdır. Adalet mazlumu korumak, mağdurun sesi olmaktır. Haklıya hakkını gecikmeksizin vermektir. Adaletin tecellisinin çok önemli bir boyutu da ceza adaleti sistemidir. Kanunda suç olarak tanımlanan fiillerin araştırılması ve araştırıldıktan soruşturulduktan sonra kovuşturma aşaması, yargılama aşaması ve kişiye işlediği fiil nedeniyle bir yaptırıma karar verilmesi ve sonrasında da bu yaptırımın infaz edilmesi yani üç aşama soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamasından oluşan ceza adalet sisteminin her bir aşaması birbirinden değerlidir. İhmal edilmeden gerçekleştirilmesi gerekir. Soruşturmanın etkin bir şekilde sürmesi, delillerin araştırılması sağlıklı bir yargılama yapılmasının şartıdır. Kovuşturmanın etkin yapılarak yaptırımın hakkıyla karar verilmesi ve bu kararın da infaz aşamasında uygulanması ceza adalet sisteminin en önemli aşamalarıdır. Tabii ceza adalet sistemi dediğimiz zaman asıl maksat toplumu suçtan korumaktır. Suçludan korumaktır. Dolayısıyla toplumu korumaktır. Toplumsal huzuru sağlamaktır." "Ceza adaletinin amacını tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için infaz sisteminin çok etkin olması lazım" Toplumsal huzuru sağlayabilmek için infaz aşamasının kıymetli olduğunu söyleyen Tunç, "Eğer infaz aşamasında soruşturma ve kovuşturma aşamalarından geçip infaz aşamasında tamamlayan suç işleyen kişinin eğer infaz aşamasında ıslah edilmemişse topluma kazandırılmamışsa cezası bittikten sonra cezaevinden tahliye olduktan sonra yeniden suç işleme eğilimindeyse o zaman ceza adaletinin amacı gerçekleşmemiş olur. Amacımız neydi? Toplumu suçtan korumaktır. Eğer infaz aşamasında suçlu ıslah edilemiyorsa ona gerekli eğitimler meslek kazandırmalar verilmemişse bu kişi cezaevinden tahliye olduktan sonra yeniden suç işleme ihtimali yüksek olacaktır. O nedenle ceza adaletinin amacını tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için infaz sisteminin çok etkin olması lazım. İnfaz aşamasında özellikle amaca uygun çalışmaların gerçekleştirilmesi gerekir" diye konuştu. "Denetimli serbestlik suça karışmış bireyi mutlak bir etiketle tanımlamaz" Adalet anlayışının sahadaki en somut karşılığı denetimli serbestlik sistemi olduğunu aktaran Tunç, "Denetimli serbestlik teknik bir infaz modeli olmanın ötesinde insanı merkeze alan, sorumluluğu önceleyen ve değişimi mümkün gören bir adalet felsefesinin canlı tezahürüdür. Bizler cezayı tek başına bir amaç olarak görmeyen hatadan dönüşe alan açan bireyin topluma yeniden katılımını önceleyen bir hukuk anlayışının ve medeniyetin temsilcileriyiz. Her bireyi sadece geçmişiyle değil taşıdığı potansiyelle değerlendiren her hatayı telafi ve arınma imkanı olarak ele alan yüksek bir adalet tasavvurunun ürünüdür. Denetimli serbestlik suça karışmış bireyi mutlak bir etiketle tanımlamaz. Onu toplum dışına itmek yerine içinde hala değişebilecek bir insan kurulabilecek bir gelecek ve onarabilecek bir hayat olduğunu kabul eden bütüncül bir yaklaşımı esas alır. Bu anlayış kişiyi ayrıştırmanın karanlığını terk etmez. Kontrollü, rehberlik odaklı ve sorumluluk temelli bir yeniden kazanım zemini sunar. Çünkü insan yanılabilir. Asıl maharet düşenin elinden tutabilmek suçun ötesine geçip insanın kendisine ulaşabilmektir. Doğru denetim ve rehberlikle desteklenen her kişi hayatına yeniden yön verebilir. Denetimli serbestlik işte bu yeniden başlangıcın kapısı bu ilerleyişin köprüsüdür. Kişiye hatasıyla yüzleşme, telafi imkanı bulma ve en önemlisi kendini yeniden inşa etme fırsatı verir. Bu yönüyle denetimli serbestlik ahlaki sorumluluk bilincini besleyen toplumsal onarımı hedefleyen bir adalet pratiğidir. Denetimli serbestlik bir cezasızlık alanı değildir. Tabii denetimli serbestlik dediğimiz zaman serbestlik kelimesi cezaevinden tahliye olduğu zaman artık serbestsiniz. Böyle bir durum söz konusu değil. Evet. Sistemin adı denetimli serbestlik ama aslında denetimli bir yükümlülük başlıyor" diye devam etti.
Bakan Tunç: "Son bir yıla baktığımız zaman bunu Terörsüz Türkiye süreci olarak adlandırıyor aslında bu 41 yıllık bir mücadele"
19 Aralık 2025 Cuma - 12:21 Bakan Tunç: "Son bir yıla baktığımız zaman bunu Terörsüz Türkiye süreci olarak adlandırıyor aslında bu 41 yıllık bir mücadele" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "41 yıllık mücadelenin son 23 yılında da özellikle terörün istismar ettiği bütün alanları birer birer ortadan kaldırdık" dedi.Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hakimevi’nde düzenlenen "Türk Denetimli Serbestlik Sisteminin 20 Yıllık Panoraması 20. Yıla Bütüncül Bakış Sempozyumu"na sonrasında, gazetecilerin sorularını cevapladı.Sanal bahis soruşturmalarına ilişkin konuşan Bakan Tunç, "Bu konuda bir çalışma yapmamız gerekiyordu. Bu konuda özellikle bu bütün dünyanın da problemi, sadece Türkiye’nin değil. Bu anlamda vatandaşlarımızı korumak, çocuklarımızı, gençlerimizi, ailelerimizi korumak bakımından birtakım çalışmalar başlattık" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabinede verdiği talimatlar doğrultusunda komisyonun çalışma yürüttüğünden bahseden Tunç, "Bu çalışma neticesinde bir eylem planı oluşturduk. Bu eylem planı kapsamında Adalet Bakanlığı’na düşen hususlar var, diğer bakanlıklarımıza düşen hususlar var. Önleyici tedbirler bakımından yapılması gerekenler var ama suç işlendiğinde özellikle yaptırımlar bakımından ve caydırıcılık bakımından yapılması gerekenler var. Bizim ilk etapta 11. Yargı Paketi’ne ilave ettiğimiz bilişim suçlarıyla mücadele bakımından önemli maddeler var. Özellikle internette işlenen, bilişim yoluyla işlenen suçlar bakımından, bilişim yoluyla işlenen dolandırıcılık bakımından özellikle bunların etkin bir şekilde soruşturmaya tabi tutulması, gecikmeksizin hesaplara el konulabilmesi ve mağduriyetlerin giderilebilmesi anlamında önemli maddeler var" diye konuştu.Tunç konuşmasını şöyle sürdürdü:"Burada Cumhuriyet savcılarına, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki 128’deki rapor şartı aranmaksızın acele hallerde özellikle mağduriyetlerin önüne geçmek için el koyma kararı, hesaba hemen el koyulabilmesiyle ilgili düzenlemeler var. Burada özellikle telefon yoluyla dolandırıcılığı da önlemeye yönelik düzenlemeler var. Telefon hatlarının belli ölçüde sınırlandırılmasına ilişkin Bilgi Teknolojileri Kurumu’na yetkiler veriliyor bu kanun teklifinde. Telefonlarına gelen mesajlara bir tıkladıklarında hesabına ulaşıldığını ve büyük bir mağduriyete neden olunduğunu hep beraber görüyoruz. Bunları önlemek bakımından yabancılara verilecek hatların da belli bir numaradan oluşması ve vatandaşlarımızın onun bir yabancı hattan geldiğini bilmesi lazım.""Terörün istismar ettiği bütün alanları birer birer ortadan kaldırdık"Terörsüz Türkiye konusuna değinen Tunç, "41 yıllık mücadelenin son 23 yılında da özellikle terörün istismar ettiği bütün alanları birer birer ortadan kaldırdık. Sayın Cumhurbaşkanımız iktidara geldiğinde, AK Parti iktidar olduğunda 2002 yılında ilk yaptığı iş olağanüstü hali kaldırmak oldu. Yani bir normalleşme süreci olsun ve sonrasında özellikle demokratikleşme adımları, temel hak ve özgürlüklerin sadece Kürt vatandaşlarımız için değil, bütün vatandaşlarımız için haklarının genişletilmesi anlamında, özgürlüklerin sağlanması anlamında büyük mesafeler alındı. Özellikle son bir yıla geldiğimizde de Sayın Cumhurbaşkanımızın hem Ahlat’ta yaptığı konuşmalar, ’İç cepheyi güçlendirelim’ vurguları; yine Sayın Bahçeli’nin grupta yaptığı konuşma ve çağrı sonrası terör örgütünün fesih kararı ve silahları yakmasıyla beraber önemli bir aşamaya geçildi" dedi.İmralı’da yeni bina yapıldığı iddiasına ilişkin ise Tunç, "Bu haberler doğru haberler değil. Öyle İmralı’da bir bina yapımı vesaire söz konusu değil. Bunu zaten Cezaevleri Genel Müdürlüğümüz bu haberler yayınlanınca gerekli açıklamaları yapmıştı" diyerek konuşmasını noktaladı.
Alanya trafiğine nefes aldıracak iki karayolu projesi açılıyor
19 Aralık 2025 Cuma - 10:37 Alanya trafiğine nefes aldıracak iki karayolu projesi açılıyor Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Alanya Doğu Çevre Yolu’nun Hasbahçe-Mahmutlar arası 12 kilometrelik kesimi ile Demirtaş Kavşağı’nı trafiğe açacak. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin önemli turizm destinasyonu Alanya’da iki karayolu projesinin açılışını gerçekleştirecek. Hasbahçe-Mahmutlar arası 12 kilometrelik kesim trafiğe açılacak Bakan Uraloğlu, Alanya Doğu Çevre Yolu’nun tamamını Hasbahçe-Kargıcak arasında toplam 15,2 kilometre uzunluğunda projelendirdiklerini belirterek "Bitümlü sıcak karışım kaplamalı bölünmüş yol standardında projelendirdiğimiz yolun; ilk 4,5 kilometrelik kesimi 3 gidiş 3 geliş olmak üzere 6 şeritli, devam eden 7,5 kilometresi ise 2 gidiş 2 geliş olmak üzere 4 şeritli olacak. Yolun, Hasbahçe-Mahmutlar arası 12 kilometrelik kesimini yarın trafiğe açacağız" dedi. Uraloğlu, hizmete sunulan kesimde toplam 2 bin 708 metre uzunluğunda çift tüplü Oba Tüneli, Dim Tüneli ve Mahmutlar Aç-Kapa tünellerini inşa ettiklerini belirterek "Ayrıca bin 31 m uzunluğunda 7 adet çift köprü, 60 metre uzunluğunda 1 adet tek köprü ve 3 adet farklı seviyeli kavşak inşa ettik" şeklinde konuştu. Yolun tamamı hizmete açıldığında yıllık toplam 3 milyar 796 milyon TL tasarruf sağlanacak Bakan Uraloğlu, Alanya’nın büyüyen yapısı ve turizm amaçlı artan trafik hacmi nedeniyle mevcut Alanya Çevre Yolu’nun şehir içi yol haline geldiğini dile getirerek sözlerine şu şekilde devam etti: "Her gün ortalama 33 bine yaklaşan araç geçişinin olduğu bu yolda 14 sinyalize kavşak, 3 yaya üstgeçidi ve 43 yaya altgeçidi bulunuyor. Alanya Doğu Çevre Yolu’nun inşa edilmesiyle bölgede yaşanan trafik yoğunluğu rahatlayacak. Doğu Çevre Yolunun tamamı hizmete girdiğinde mevcut yola göre güzergahı 3 kilometre kısaltacak, seyahat süresi 35 dakikadan 10 dakikaya inecek. Hızlı ve kesintisiz ulaşım hizmeti sunan proje ile zamandan 3,6 milyar lira, akaryakıttan 196 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 3 milyar 796 milyon lira tasarruf sağlayacak, karbon salınımı 11 bin 903 ton azaltacağız." "Demirtaş Kavşağı’nı farklı seviyeli kavşak haline getirdik" Açılışı yapılacak diğer proje olan Demirtaş Kavşağı hakkında da bilgi veren Bakan Uraloğlu, "Alanya-Gazipaşa Yolu üzerinde mevcutta hemzemin dönel adalı kavşak olarak hizmet veren Demirtaş Kavşağı’nı 35 metre uzunluğunda inşa ettiğimiz altgeçit ile farklı seviyeli kavşak haline getirdik. Demirtaş Kavşağı trafiğe 2 gidiş 2 geliş olmak üzere 4 şeritli, bitümlü sıcak karışım kaplamalı bölünmüş yol standardında hizmet verecek" şeklinde konuştu. Farklı seviyeli kavşak uygulaması ile Akdeniz Sahil Yolu’nun Alanya-Gazipaşa kesiminde trafik akışını kesintisiz hâle getirdiklerini vurgulayan Uraloğlu, "Özellikle yaz aylarında artan yerli ve yabancı ziyaretçi trafiğinin neden olduğu yoğunluk ve gecikmeler önemli ölçüde azalttık. Demirtaş Mahallesi’nden devlet yoluna hızlı ve güvenli katılım sağlayarak hem ana yol üzerindeki geçiş güvenliğini artırdık hem de yerel trafik hareketliliği daha düzenli bir yapıya kavuşturduk" bilgisini paylaştı. Bakan Uraloğlu, hayata geçirilen Demirtaş Kavşağı ile kavşak noktasındaki bekleme sürelerini ve dur-kalk kaynaklı kayıpları minimize ettiklerini belirterek, son olarak şu ifadelere yer verdi: "Proje ile zamandan yaklaşık 14,6 milyon lira, akaryakıttan 4,6 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 19,2 milyon lira ekonomik tasarruf sağlayacağız. Akıcı trafik düzeni sayesinde karbon salınımı yıllık 68 ton azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe ve iklim dostu ulaşım hedeflerine katkı sunulacağız."
Başkan Gürkan: "Büyükşehirdeki tutarsız yönetim Bursa’ya zaman kaybettiriyor"
19 Aralık 2025 Cuma - 10:31 Başkan Gürkan: "Büyükşehirdeki tutarsız yönetim Bursa’ya zaman kaybettiriyor" Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin plansız ve tutarsız yönetim anlayışı sebebiyle şehre zaman kaybettirdiğini vurgulayan AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, susuzlukla imtihan edilen Bursa ve Bursalıların şimdi de çöp krizi ile karşı karşıya bırakılmak üzere olduğunu ifade ederek, "Büyükşehir yönetiminin elini çabuk tutması gerekiyor, zaman doluyor" uyarısında bulundu. AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, saha çalışmaları çerçevesinde Karacabey’de bir dizi programa katıldı. İlçe esnafını ziyaret eden Başkan Davut Gürkan, AK Parti’de ilçe başkanlığı görevinde bulunan Adem Surguç, Murat Erol ve Ertem İşcan ile de bir araya geldi. Karacabey Anadolu Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Osman Sol ve dernek yönetimi ile istişare toplantısı yapan Başkan Gürkan, programın devamında AK Parti Karacabey İlçe Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı. AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’ın yanı sıra, AK Parti Karacabey İlçe Başkanı Gültekin Saygısever ve Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı’nın da hazır bulunduğu toplantıya il ve ilçe yöneticileri, belediye meclis üyeleri, kadın ve gençlik kolları temsilcileri ile teşkilat mensupları katıldı. İl Başkanı Davut Gürkan, teşkilatlara seslendiği toplantıda siyasetin merkezinin saha olduğunu belirterek AK Parti’nin 24 yıllık süreçte hiçbir zaman sahadan kopmadığını ifade etti. Vatandaşın talep ve eleştirilerinin ancak sahada olunarak anlaşılabileceğini belirten Başkan Gürkan, "Sahadan çekildiğimiz an ne şikâyetlerin farkında olabiliriz ne de vatandaşın hissiyatını anlayabiliriz. Siyasetin en önemli özelliği sahada olmaktır" dedi. AK Parti’nin gerçekleştirdiği danışma meclisi toplantılarının da bu çerçevede önemli bir misyonu olduğunu vurgulayan İl Başkanı Gürkan, bu toplantılarda sahadan gelen mesajlara ve sahanın nabzına kulak verildiğinin altını çizerken şunları söyledi; "Danışma meclislerinde alınan talep, öneri ve görüşlere mutlaka dönüş yapmak zorundayız. Sizlerden gelen tüm taleplere dönüş yapıyor gereken adımları atıyoruz." Teşkilatlar ile belediyeler arasındaki uyumun önemine işaret eden Gürkan, Karacabey’de belediye ile teşkilat arasında kurulan güçlü diyalogdan memnuniyet duyduğunu ve bu uyumun sahada hizmet olarak karşılık bulduğunu söyledi. Ayrıca Büyükşehir ve İlçe Belediye Meclis üyeleriyle birlikte yürütülen çalışmaların da bu uyumun bir göstergesi olduğunu ifade etti. Karacabey’in il genelinde en yüksek TOKİ kontenjanlarına sahip olduğunu hatırlatan Davut Gürkan, ilk etapta ilçede 3 bin 585 konutun yapımına başlandığını ve imalat sürecinin hızla devam ettiğini söyledi. İkinci etapta 5 bin 500 yeni konut kontenjanı alındığını açıklayan Gürkan, bu yatırımların Karacabey’in ihtiyaçları ve sahanın taleplerine göre şekillendiğini vurguladı. Devlet Su İşleri (DSİ) yatırımlarına da değinen Başkan Davut Gürkan, Karacabey’de biri tamamlanan, diğeri yüzde 75 seviyesinde olan iki baraj bulunduğunu belirtti. İlçede devam eden DSİ projelerinin toplam yatırım tutarının yaklaşık 12 milyar TL, tamamlanan yatırımların ise 8 milyar TL seviyesinde olduğunu ifade etti. Bursa ve Bursalının susuzluğun ardından çöp kriziyle de karşı karşıya olduğu uyarısında bulunan İl Başkanı Davut Gürkan, Büyükşehir Belediyesi’nin Karacabey’e bağlı Muratlı Mahallesi’nde yapmaya çalıştığı ama gerekli izinleri alamadığı için başarılı olamadığı katı atık tesisi projesi üzerinden Büyükşehir yönetimini eleştirdi. Nilüfer’in Kayapa Mahallesi’nde ‘Batı Katı Atık Entegre Tesisi’ kurulmasına yönelik çalışmaların 2017 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi’nce başlatıldığını hatırlatan AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, gerekli tüm yasal izinlerin alınmasına, bilimsel araştırma raporlarının ‘en doğru’ yer olarak işaret etmesine ve ÇED süreçlerinin bitmesine rağmen söz konusu projenin mevcut yönetimince durdurulduğunu vurguladı. Gelinen noktada Hamitler Yenikent Depolama Sahas’nın kapasitesini doldurduğunu, halk sağlığı ve çevre için risk arz edecek duruma getirildiğini ifade eden İl Başkanı Davut Gürkan, "Bütün altyapıları tamamlanmış durumda bulunan Kayapa’daki alan dışında ne yazık ki bir alternatif üretilmedi. Fakat oranın da gerekli süreci başlatma noktasında izin süresi dolmak üzere. Büyükşehir Belediyesi ya orayı değerlendirecek ya da başka bir yer bulmak zorunda" ifadelerini kullandı. Başkan Davut Gürkan, "Büyükşehir Belediye Başkanı çöp konusunda da boş vaatlerde bulunarak hem Bursa’yı hem de Bursalıları oyalıyor. Oysa elini çabuk tutması gerekiyor. Bu tutarsız yönetim anlayışı yüzünden susuzlukla mağdur edilen Bursa, bir de çöp krizi yaşamamalıdır" şeklinde konuştu. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2017 yılında projelendirdiği ‘Batı Katı Atık Entegre Tesisi’nin sadece bir çevre yatırımı olmadığını vurgulayan Başkan Gürkan, "Aynı zamanda bu tesis, elektrik üretimi yapacak olması, atıkların ayrıştırılarak ekonomiye kazandırılması yönüyle de Büyükşehir Belediyesi’ne önemli bir gelir kapısı olacaktı. Fakat Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki mevcut yönetim göreve geldiklerinde bu projeyi hayata geçirmek yerine durdurdular, farklı arayışlara girdile. Fakat gelinen noktada başka bir alternatif olmadığını geç de olsa anlamış olduklarını umut ediyoruz. Geride kalan sürede kentin ihtiyaçları doğrultusunda hiçbir büyük proje yapılamamış olması, Bursa’ya zaman kaybettirdi. CHP’lileri en mahir oldukları konu birbirlerini itham ve ihbar etmek. Son günlerde kendi belediye başkanlarının sosyal medya üzerinden ortaya attıkları iddialar ve açıklamalar da artık tüm Türkiye’nin bildiği bu gerçeğin bir başka somut örneği oldu" dedi. AK Parti Karacabey İlçe Başkanı Gültekin Saygısever ise mayıs ayından bu yana yürütülen çalışmalar sonucunda 1.478 yeni üyeyi partiye kazandırdıklarını belirterek, "AK Parti Karacabey’de girilmedik mahalle, çalınmadık kapı bırakmıyor. Saha çalışmalarımız artarak devam edecek" dedi. Toplantıda konuşan Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, Karacabey’in ihtiyaçları doğrultusunda hizmet üretmeye devam ettiklerini belirterek, belediye ve teşkilat uyumunun şehre değer kattığını söyledi. Karabatı, Karacabey için gece gündüz demeden çalışmayı sürdüreceklerini ifade etti. Konuşmaların ardında danışma meclisine geçildi. Teşkilat mensuplarının görüş, öneri ve talepleri dinlendi; yöneltilen sorular tek tek cevaplandı. Program, üye çalışmaları kapsamında başarı gösteren teşkilat mensuplarına plaket takdimi ile sona erdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bir perspektifle harmanlamalı, yeniden üretmeli ve yeniden inşa etmeliyiz"
18 Aralık 2025 Perşembe - 21:02 Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bir perspektifle harmanlamalı, yeniden üretmeli ve yeniden inşa etmeliyiz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Hakkı haykırmayı şiar edinmiş bir ülke ve yönetim olarak Filistin halkının yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik duruyoruz." dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Kültür ve sanat dünyamızın kıymetli mensupları, saygıdeğer misafirler, hanımefendiler, sizlere en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini tevdi edeceğimiz bu anlamlı törende sizlerle bir arada olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyemize, Milletin Evine, bu gazi Mekana hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz" dedi. Erdoğan, konuşmasında töreni yurt içi ve yurt dışından takip edenlere de selam göndererek," Sizlerin vasıtasıyla ülkemizin ve dünyanın farklı yerlerinde bizleri takip eden kardeşlerimize buradan selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum. Az sonra ödüllerini takdim edeceğimiz ilim, kültür ve sanat erbabımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Biraz evvel ödül sahiplerimizle ilgili hazırlanan biyografi filmini hep beraber izledik. Zihinlerinde oluşan nüveleri kalplerinin süzgecinden geçirerek ülkemize ve dünyaya çok kıymetli eserler kazandıran ödül sahiplerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül sürecinde görev alan seçici kurul üyelerine de teşekkür ederek, " Aynı şekilde çok titiz ve hassas bir değerlendirme süreci sonunda ödüle layık görülen isimleri tespit eden seçici kurul üyelerimizi de kutluyorum. Sözlerimin hemen başında kısa süre önce ebediyete uğurladığımız kültür sanat ödülleri sahibi iki ismi burada özellikle anmak istiyorum. 28 Eylül’de vefat eden şair Yavuz Bülent Bakiler ile Neyzenlerin Kutbu Niyazi Sayın’ı hürmetle iade ediyor. Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Ülke ve millet olarak gerçekten de kendilerine çok şey borçlu olduğumuz bu iki değerimizi unutmayacak her zaman şükranla hatırlayacağız" diye konuştu. Konuşmasının başında kısa süre önce vefat eden iki önemli kültür ve sanat insanını anan Erdoğan, "Kayıplarımız sebebiyle bir yanımız yaprak döküyor olsa da diğer yanımız hamdolsun çiçek açmaya, şıvga vermeye, boy atmaya devam ediyor. İşte bu yılki bilim ve kültür ödülümüzü Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e takdim ediyoruz. Süleyman Seyfi Öğün Hocamız kütüphanesiyle dışarıda gürül gürül akan dünya arasındaki irtibatı kesmeyen nadir akademisyenlerimizden biridir. Hocamızın siyaset, ekonomi, felsefe, toplum ve kültürde meydana gelen değişimlere farklı açılardan mercek tutan çalışmaları hem kapsamlı hem de derinlikli bir yapı arz ediyor. Onun eserlerine baktığımızda düşünce geleneğimizin bugüne kadarki seren camını da görebiliyoruz. Hocamızı tebrik ediyor, daha nice çalışmayla ilim ve fikir müktesebatımıza önemli katkılar yapmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl resim ödülünün ressam Yalçın Gökçebağ’a verildiğini belirterek, yarım asrı aşan sanat yolculuğunda Anadolu’yu resme, resmi de Anadolu’ya taşıyan Gökçebağ’ın Türk resminde müstesna bir yere sahip olduğunu vurguladı. Bu seneki resim ödülümüzün sahibi kıymetli ressam Yalçın Gökçebağ Beyefendidir. Yarım asırlık sanat yolculuğunda Anadolu’yu resme, resmi de Anadolu’ya taşıyan Yalçın Gökçebağ Cumhuriyetimizin ilk kuşak ressamlarından devraldığı hazineyi yeni bir seziş ve bakış açısıyla tuvale döküyor" dedi. Gökçebağ’ın, Cumhuriyet’in ilk kuşak ressamlarından devraldığı mirası yeni bir seziş ve bakış açısıyla tuvale aktardığını ifade eden Erdoğan Renkleri adeta şiire dönüştürdüğü tablolarında bu toprakların sesi duyuluyor. Çizgilerinde insanın ve tabiatın güzellikleri okunuyor. Özgün, canlı ve masalları andıran eserleriyle Türk resminde önemli bir yer tutan Yalçın Gökçebağ’ı tüm kalbimle kutluyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzik ödülünün ise Prof. Dr. Yalçın Tura’ya tevcih edildiğini belirterek, Tura’nın Türk müziğinin yaşayan duayenlerinden biri olduğunu söyledi. Erdoğan, hafızalara kazınan çok sayıda film ve dizinin müziklerine imza atan Tura’nın, hem müzik bilimine hem de Türk müzik teorisine önemli katkılar sunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yalçın Tura’nın, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü’nü kurarak ülkeye seçkin bir eğitim yuvası kazandırdığını hatırlatan Erdoğan, "Hem akademik çalışmaları hem de gönüllerimizde taht kuran beste ve güfteleriyle Türk müziğine hediye ettiği tüm değerler için kendisine teşekkür ediyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, arkeoloji ödülünün Prof. Dr. Fahri Işık’a takdim edildiğini belirterek, Işık’ın Türkiye ve dünya arkeolojisine önemli katkılar sunduğunu vurguladı. Malatya’nın yetiştirdiği seçkin bir bilim insanı olan Prof. Dr. Fahri Işık’ın, kazı biliminde uzun yıllar doğru kabul edilen pek çok yanlışı ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, "Kitapları, makaleleri ve araştırmalarıyla Anadolu’nun binlerce yıllık zengin tarihine ışık tutmuştur" dedi. Prof. Dr. Işık’ın, kazı bölgelerinde kimi zaman çadırlarda kimi zaman köy evlerinde kalarak büyük bir özveriyle çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Erdoğan, Patara başta olmak üzere birçok antik kentte nadide eserlerin gün yüzüne çıkarılmasına öncülük ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk arkeolojisine sağladığı katkılar dolayısıyla Prof. Dr. Fahri Işık’ı tebrik ederek, "Kazı biliminde paradigma değiştiren çalışmaları dolayısıyla kendisini gönülden kutluyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın fotoğraf ödülünün Filistinli gazeteci ve fotoğrafçı Ali Jadallah’a verildiğini kaydetti. Ali Jadallah’ın, iki yılı aşkın süredir devam eden saldırıları fotoğraf kareleriyle tüm dünyaya belgelediğini belirten Erdoğan, Jadallah’ın objektifinin, "gerçekleri medeni denilen dünyanın yüzüne çarptığını" ifade etti. Erdoğan, Filistinli foto muhabirinin aynı zamanda Anadolu Ajansı adına sahada görev yaptığını da hatırlattı. Erdoğan,"Canını hiçe sayıp hakikatin deklanşörüne basarak Gazze’deki zulmü fotoğraflarla belgeleyen Ali Jadallah kardeşimi şahsım milletim ve tüm mazlumlar adına tebrik ediyorum. Çektiği fotoğraflar uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Güney Afrika’nın İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davada bu fotoğraflar kanıt olarak sunuldu." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de yaşananları dünyaya duyurdukları için hedef alınan basın mensuplarını da anarak, "Sırf Gazze’deki vahşeti görüntüledikleri için İsrail tarafından katledilen, 37’si kadın olmak üzere 283 basın mensubunu burada rahmetle anıyorum" dedi. İsrail’in saldırılarında hayatını kaybeden gazetecilerin onurlu mücadelesini saygıyla selamladığını ifade eden Erdoğan, "İsrail’in acımasızca öldürdüğü gazetecilerin kahramanca mücadelesini bugün bir kez daha saygıyla selamlıyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in baskı ve engelleme çabalarına rağmen gerçeğin gizlenemeyeceğini vurgulayarak,"Burada şunu da ifade etmek istiyorum, İsrail hükümeti ne kadar susturmaya ve engellemeye çalışırsa çalışsın, vicdanlı yürekler ve hakikatin peşinde koşan gerçek gazeteciler, canları pahasına Filistin’de olan bütün bu olup bitenleri gözler önüne sermeye devam ediyor" değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hakkı haykırmayı şiar edinmiş bir ülke ve yönetim olarak Filistin halkının yanında durmaya devam ettiklerini vurgulayarak, "Biz de Filistin halkının yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik duruyoruz" dedi. Gazze’de yaşananlara karşı Türk basınının sergilediği duruşa da dikkat çeken Erdoğan, "Gazze soykırımında TRT ve Anadolu Ajansımız başta olmak üzere Türk basın kuruluşları gerçekten yürekli bir duruş sergilemiştir" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de canice katledilen basın mensuplarının fedakârlıklarının kayıt altına alınması amacıyla önemli bir çalışma yapıldığını belirterek, "Bu kapsamda, geçtiğimiz hafta ‘Gerçeğin Katli: İsrail’in Gazeteciliğe Karşı Savaşı’ isimli bir kitap yayımlanmıştır" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de yaşananların unutulmaması ve adaletin tecellisi için mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini belirterek, "Gazze’de yaşananların unutulmaması ve adaletin yerini bulması için bundan sonra da her cephede mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi. Konuşmasının devamında kültür ve sanatın insanlık tarihindeki yerine değinen Erdoğan, insanın başlı başına bir sanat eseri olduğunu vurguladı. Erdoğan, "İnsan, eski zamanlardan itibaren yeryüzünde karşılaştığı her nesneyi, her durumu, her ses ve rengi sanatın malzemesi olarak görmüştür" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın kendi içinden çıkardığı dehalar ve sanatçı ruhlar sayesinde büyük bir sanat birikimi oluşturduğunu belirterek, "Bugün mirasçısı olduğumuz kültür ve medeniyet iklimi, büyük sanatçıların inşa ve ibda ettiği müşterek zenginliğimizdir" diye konuştu. Bu zenginliğin aynı zamanda bir devamlılık düşüncesinin sonucu olduğuna dikkat çeken Erdoğan, kültür ve sanatın, insanlığın acılarının, sevinçlerinin ve var olma mücadelesinin dünya hayatındaki en güçlü kanıtlarından biri olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan var oldukça sanatın da var olacağını vurgulayarak, sanatın kendini yenileyen ve sürekli üreten bir alan olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, "İnsan yaşadıkça sanat da yaşayacak, kendisini yenileyecek, yeni ufuklar keşfedecek ve kendini yeniden üretmeye devam edecektir" dedi. Türkçenin güçlü şairlerinden merhum Arif Nihat Asya’ya da atıfta bulunan Erdoğan, Asya’nın sanat anlayışını yansıtan dizelerini hatırlatarak, sanatın dönüştürücü gücünü dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu şiirin adeta bir sanat manifestosu niteliği taşıdığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, mimariden musikiye, şiirden resme kadar tüm sanat dallarının özünde insanı, dünyayı ve insanın ötesini anlama çabasının bulunduğunu belirterek, "Sanat, dünyayı daha anlamlı kıldığı için sanattır. Sanat, insana değer kattığı, insanı tekemmül ettirdiği için sanattır. Sanat, bize başka hiçbir şeyin veremeyeceği bir coşkuyu ve duyguyu verdiği için sanattır" diye konuştu. Sanatın ayrıştıran değil birleştiren bir güç olduğunun altını çizen Erdoğan, Türkiye’nin yetiştirdiği büyük sanatçıların ortak bir değer olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Türkiye’nin her büyük şairi, her büyük yazarı bizim medarı iftiharımızdır. Dil, kültür, sanat, düşünce ve mimari alanında eser veren münevverlerimizin tamamı bizim için birer kutup yıldızıdır" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kültür ve medeniyet birikiminin büyük isimlerle şekillendiğini vurgulayarak, "Nasıl ki Selimiye’siz bir Edirne’yi, Süleymaniye’siz bir İstanbul’u tahayyül edemiyorsak, Mimar Sinan’sız bir Türkiye’yi de düşünemeyiz" dedi. Türk musikisinin de asırlara yayılan büyük ustalarla varlık kazandığını ifade eden Erdoğan, "Itrî, Dede Efendi, Şevki Bey, Saadettin Kaynak, Neşet Ertaş ve daha nice dev isim olmadan Türk müziğini tasavvur edemeyiz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk şiirinin milli kimliğin temel unsurlarından biri olduğuna dikkat çekerek, "Yunus Emre’den Karacaoğlan’a, Fuzuli’den Mehmet Akif’e, Nedim’den Yahya Kemal’e, Nef‘i’den Nazım Hikmet’e, Şeyh Galip’ten Sezai Karakoç’a uzanan büyük bir şiir mirasına sahibiz. Türk şiiri, sadece lisanımızın değil, aynı zamanda millî hissiyatımızın da tapu senedidir" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilim, kültür ve sanatta sahip olunan köklü mirasın gelecek kuşaklar için taşıdığı öneme dikkat çekerek, "İlim, kültür ve sanatta sahip olduğumuz bu köklü miras, inşallah asırlar boyunca kültür ve sanat birikimimizi beslemeye devam edecektir" dedi. Küreselleşme süreciyle birlikte kültürel tek tipleşmenin tüm dünyayı etkisi altına aldığı bir dönemden geçildiğini ifade eden Erdoğan, her alanda sınırsız tüketimi teşvik eden ve insanı edilgen hâle getiren bu anlayışa karşı uyarılarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu kültürel kuşatmadan çıkış yolunun köklere sahip çıkmaktan geçtiğini vurgulayarak, "Her alanda sınırsız tüketimi teşvik eden, insanı edilgen hale getiren bu cendereden ancak köklerimize tutunarak kurtulabiliriz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi miras ve birikiminden beslenen sanatın, kültürel tek tipleşmeye karşı güçlü bir direnç unsuru olacağını vurgulayarak, "Kendi mirasımızdan ve birikimimizden beslenen sanat, bu tek tipleşme dalgasına karşı tabiri caizse bir dalga kıran işlevi görecektir" dedi. Bu değerlendirmeyi özellikle vurguladığını belirten Erdoğan, günümüzde popüler hâle gelen birçok film, dizi ve müzik eserinin geniş coğrafyalarda oluşturduğu etkiye dikkat çekti. Erdoğan, "Bugün popüler olan pek çok filmin, dizinin ve müzik eserinin coğrafyamızdaki etkisine ve nüfuzuna baktığımızda, sanatın dönüştürücü gücünün nelere kadir olduğunu hepimiz görebiliyoruz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ölçekte yaygınlaşan tek tipleşmenin sanat alanında da ciddi riskler barındırdığına vurgu yaptı. Tüketim alışkanlıkları, yaşam tarzları, yemek kültürü ve giyim kuşamda görülen yeknesaklaşmanın sanat beğenilerini de etkilediğini belirten Erdoğan, bu durumun özgün ve yetkin olanı törpülediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel tüketim düzeninin insanın biricikliğini aşındırdığına işaret ederek, "Yeryüzünde önüne çıkan her şeyi öğüten, herkesi birbirine benzeten küresel tüketim çarkı, insanın biricikliğini yok etmenin yanı sıra bireyin yeteneklerini de aynı tornadan geçirmektedir" değerlendirmesinde bulundu. Neoliberal kültür anlayışıyla ‘trend’ adı altında sürekli değişen yeni kutsalların, insana dair pek çok değeri tahrip ettiğini belirten Erdoğan, yapay zeka ürünlerinin sanat alanındaki etkilerine de dikkat çekti. Erdoğan, "Yapay zeka mahsulü şiirlerin, kitapların, şarkıların, resimlerin ve sinema filmlerinin yüz milyonlara ulaştığı, gerçekle sanal arasındaki farkın büyük ölçüde kaybolduğu bir dönemde, bizi yarın neyin beklediğini tam olarak bilemiyoruz; hiçbirimiz kestiremiyoruz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli kimliği, kültürü ve değerleri dışlayan anlayışların kalıcı olamayacağını vurgulayarak, bu tür eğilimlerin yüzeyselliğe mahkum olduğunu ifade etti. Milli kimliği, milli kültürü, değerleri, idealleri, erdemi ve ahlakı dışlayan her trendin derinlikten yoksun kalacağını belirten Erdoğan, "Hiçbir özgünlüğü ve derinliği olmayan, günlük üretilip günlük tüketilen işler ile bu küresel fırtınanın önünde durmamız mümkün değildir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel kültür savaşlarında güçlü bir duruş için yerli ve millî kültür değerlerinin evrensel bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğine dikkat çekerek, "Yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bir perspektifle harmanlamalı, yeniden üretmeli ve yeniden inşa etmeliyiz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve milli kültür değerlerinin yeniden inşasının kolay bir süreç olmadığını vurgulayarak, bunun ciddi emek ve gayret gerektirdiğini ifade etti. Bir siyasetçi olarak bu sürecin zorluklarının farkında olduğunu belirten Erdoğan, "Bunun asla kolay olmadığını elbette biliyorum. Ancak bunu yapacak imkâna, birikime ve kapasiteye ziyadesiyle sahibiz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun her yaş ve kesimini etkileyen bu kuşatmadan çıkış yolunun yine kültür ve sanat öncülerinden geçeceğine inandığını dile getirerek, "Her yaş ve her kesimden insanımızı etkileyen bu cendereden çıkış yolunu, tarih boyunca olduğu gibi topluma mihmandarlık eden sanatçılarımızın, mütefekkirlerimizin, münevverlerimizin ve kültür-sanat erbabımızın göstereceğine inanıyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında kültür ve sanat camiasına açık bir çağrıda bulunarak, bu konuda kendilerinden özel bir istirhamı olduğunu dile getirdi. Bilim, sanat, edebiyat, düşünce ve kültür alanlarında emek veren herkesin ortak bir değer olduğunun altını çizen Erdoğan, "Açıkçası bunu sizlerden istirham ediyorum. Bilim adına, sanat adına, edebiyat adına, düşünce adına, kültür adına taş üstüne taş koyan herkesin, hangi görüşten olursa olsun, her bir insanımızın başımızın üstünde yeri olduğunu burada bir kez daha ifade etmek istiyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, evrensel değerlerle buluşurken yerli ve millî duruşunu muhafaza edebilen bir anlayışın önemine vurgu yaparak, kültür, sanat ve bilim insanlarının desteğiyle bu mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini ifade etti. Erdoğan, "Evrensele yelken açarken yerli kalabilen, memleketi ve milleti için hayal kurabilen, en sert eleştirileri yaparken dahi yıkmayan kültür, sanat ve bilim insanlarımızın desteğiyle inşallah bu mücadeleyi yürüteceğiz. Rabbim yardımcımız olsun" dedi. Konuşmasının sonunda ödül sahiplerini bir kez daha tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birazdan kendilerine Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini tevdi edeceğimiz kıymetli sanatçılarımızı ve bilim insanlarımızı tekrar tebrik ediyorum. Törenimizi teşrif eden siz değerli misafirlerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, müzik ödülüne layık görülen Prof. Dr. Yalçın Tura’ya ödülünü takdim ederken "92 yaşında böyle bir ödülü almak herkese nasip olmaz diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. Anadolu Ajansı Foto Muhabiri Ali Jadallah’ın ödülünü eşi ve çocuklarına takdim eden Erdoğan, a Jadallah’ın eşi Dua İsavi, Gazze’den çıkışın son derece zor olduğunu belirterek, yalnızca kendisi ve çocuklarına izin verildiğini, eşinin Gazze’de kaldığını söyledi. Anadolu Ajansı’nın süreç boyunca kendilerine büyük destek verdiğini ifade eden Dua İsavi Ali, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk halkına teşekkür ederek, "Her zaman yanımızda oldular. Sizlerden bir dileğim var, eşimin de burada olmasını temenni ediyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise," Biz her türlü yola başvuracağız. İnşallah Ali’yi sana da bize de kavuşturacağız" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri programı öncesi, ödül alan AA Foto Muhabiri Ali Jadallah’ın ailesini kabul etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Filistin halkının yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik duruyoruz"
18 Aralık 2025 Perşembe - 20:52 Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Filistin halkının yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik duruyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hakkı haykırmayı şiar edinmiş bir ülke ve yönetim olarak Filistin halkının yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik duruyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kültür ve sanat dünyamızın kıymetli mensupları, saygıdeğer misafirler, hanımefendiler, sizlere en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini tevdi edeceğimiz bu anlamlı törende sizlerle bir arada olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyemize, Milletin Evine, bu gazi Mekana hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, töreni yurt içi ve yurt dışından takip edenlere de selam göndererek, "Sizlerin vasıtasıyla ülkemizin ve dünyanın farklı yerlerinde bizleri takip eden kardeşlerimize buradan selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum. Az sonra ödüllerini takdim edeceğimiz ilim, kültür ve sanat erbabımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Biraz evvel ödül sahiplerimizle ilgili hazırlanan biyografi filmini hep beraber izledik. Zihinlerinde oluşan nüveleri kalplerinin süzgecinden geçirerek ülkemize ve dünyaya çok kıymetli eserler kazandıran ödül sahiplerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül sürecinde görev alan seçici kurul üyelerine de teşekkür ederek, "Aynı şekilde çok titiz ve hassas bir değerlendirme süreci sonunda ödüle layık görülen isimleri tespit eden seçici kurul üyelerimizi de kutluyorum. Sözlerimin hemen başında kısa süre önce ebediyete uğurladığımız kültür sanat ödülleri sahibi iki ismi burada özellikle anmak istiyorum. 28 Eylül’de vefat eden şair Yavuz Bülent Bakiler ile Neyzenlerin Kutbu Niyazi Sayın’ı hürmetle yad ediyor, Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Ülke ve millet olarak gerçekten de kendilerine çok şey borçlu olduğumuz bu iki değerimizi unutmayacak her zaman şükranla hatırlayacağız. Kayıplarımız sebebiyle bir yanımız yaprak döküyor olsa da diğer yanımız hamdolsun çiçek açmaya, şıvga vermeye, boy atmaya devam ediyor. İşte bu yılki bilim ve kültür ödülümüzü Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e takdim ediyoruz. Süleyman Seyfi Öğün Hocamız kütüphanesiyle dışarıda gürül gürül akan dünya arasındaki irtibatı kesmeyen nadir akademisyenlerimizden biridir. Hocamızın siyaset, ekonomi, felsefe, toplum ve kültürde meydana gelen değişimlere farklı açılardan mercek tutan çalışmaları hem kapsamlı hem de derinlikli bir yapı arz ediyor. Onun eserlerine baktığımızda düşünce geleneğimizin bugüne kadarki seren camını da görebiliyoruz. Hocamızı tebrik ediyor, daha nice çalışmayla ilim ve fikir müktesebatımıza önemli katkılar yapmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl resim ödülünün ressam Yalçın Gökçebağ’a verildiğini belirterek, yarım asrı aşan sanat yolculuğunda Anadolu’yu resme, resmi de Anadolu’ya taşıyan Gökçebağ’ın Türk resminde müstesna bir yere sahip olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Bu seneki resim ödülümüzün sahibi kıymetli ressam Yalçın Gökçebağ Beyefendidir. Yarım asırlık sanat yolculuğunda Anadolu’yu resme, resmi de Anadolu’ya taşıyan Yalçın Gökçebağ Cumhuriyetimizin ilk kuşak ressamlarından devraldığı hazineyi yeni bir seziş ve bakış açısıyla tuvale döküyor" dedi. Gökçebağ’ın, Cumhuriyet’in ilk kuşak ressamlarından devraldığı mirası yeni bir seziş ve bakış açısıyla tuvale aktardığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Renkleri adeta şiire dönüştürdüğü tablolarında bu toprakların sesi duyuluyor. Çizgilerinde insanın ve tabiatın güzellikleri okunuyor. Özgün, canlı ve masalları andıran eserleriyle Türk resminde önemli bir yer tutan Yalçın Gökçebağ’ı tüm kalbimle kutluyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzik ödülünün ise Prof. Dr. Yalçın Tura’ya tevcih edildiğini belirterek, Tura’nın Türk müziğinin yaşayan duayenlerinden biri olduğunu söyledi. Erdoğan, hafızalara kazınan çok sayıda film ve dizinin müziklerine imza atan Tura’nın, hem müzik bilimine hem de Türk müzik teorisine önemli katkılar sunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yalçın Tura’nın, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü’nü kurarak ülkeye seçkin bir eğitim yuvası kazandırdığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hem akademik çalışmaları hem de gönüllerimizde taht kuran beste ve güfteleriyle Türk müziğine hediye ettiği tüm değerler için kendisine teşekkür ediyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, arkeoloji ödülünün Prof. Dr. Fahri Işık’a takdim edildiğini belirterek, Işık’ın Türkiye ve dünya arkeolojisine önemli katkılar sunduğunu vurguladı. Malatya’nın yetiştirdiği seçkin bir bilim insanı olan Prof. Dr. Fahri Işık’ın, kazı biliminde uzun yıllar doğru kabul edilen pek çok yanlışı ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, "Kitapları, makaleleri ve araştırmalarıyla Anadolu’nun binlerce yıllık zengin tarihine ışık tutmuştur" dedi. Prof. Dr. Işık’ın, kazı bölgelerinde kimi zaman çadırlarda kimi zaman köy evlerinde kalarak büyük bir özveriyle çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Erdoğan, Patara başta olmak üzere birçok antik kentte nadide eserlerin gün yüzüne çıkarılmasına öncülük ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk arkeolojisine sağladığı katkılar dolayısıyla Prof. Dr. Fahri Işık’ı tebrik ederek, "Kazı biliminde paradigma değiştiren çalışmaları dolayısıyla kendisini gönülden kutluyorum" diye konuştu. "İsrail’in acımasızca öldürdüğü gazetecilerin kahramanca mücadelesini bugün bir kez daha saygıyla selamlıyorum" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın fotoğraf ödülünün Filistinli gazeteci ve fotoğrafçı Ali Jadallah’a verildiğini kaydetti. Ali Jadallah’ın, iki yılı aşkın süredir devam eden saldırıları fotoğraf kareleriyle tüm dünyaya belgelediğini belirten Erdoğan, Jadallah’ın objektifinin, "gerçekleri medeni denilen dünyanın yüzüne çarptığını" ifade etti. Erdoğan, Filistinli foto muhabirinin aynı zamanda Anadolu Ajansı adına sahada görev yaptığını da hatırlattı. Erdoğan, "Canını hiçe sayıp hakikatin deklanşörüne basarak Gazze’deki zulmü fotoğraflarla belgeleyen Ali Jadallah kardeşimi şahsım milletim ve tüm mazlumlar adına tebrik ediyorum. Çektiği fotoğraflar uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Güney Afrika’nın İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davada bu fotoğraflar kanıt olarak sunuldu" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de yaşananları dünyaya duyurdukları için hedef alınan basın mensuplarını da anarak, "Sırf Gazze’deki vahşeti görüntüledikleri için İsrail tarafından katledilen, 37’si kadın olmak üzere 283 basın mensubunu burada rahmetle anıyorum" dedi. İsrail’in saldırılarında hayatını kaybeden gazetecilerin onurlu mücadelesini saygıyla selamladığını ifade eden Erdoğan, "İsrail’in acımasızca öldürdüğü gazetecilerin kahramanca mücadelesini bugün bir kez daha saygıyla selamlıyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in baskı ve engelleme çabalarına rağmen gerçeğin gizlenemeyeceğini vurgulayarak,"Burada şunu da ifade etmek istiyorum, İsrail hükümeti ne kadar susturmaya ve engellemeye çalışırsa çalışsın, vicdanlı yürekler ve hakikatin peşinde koşan gerçek gazeteciler, canları pahasına Filistin’de olan bütün bu olup bitenleri gözler önüne sermeye devam ediyor" değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hakkı haykırmayı şiar edinmiş bir ülke ve yönetim olarak Filistin halkının yanında durmaya devam ettiklerini vurgulayarak, "Biz de Filistin halkının yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik duruyoruz" dedi. Gazze’de yaşananlara karşı Türk basınının sergilediği duruşa da dikkat çeken Erdoğan, "Gazze soykırımında TRT ve Anadolu Ajansımız başta olmak üzere Türk basın kuruluşları gerçekten yürekli bir duruş sergilemiştir" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de canice katledilen basın mensuplarının fedakârlıklarının kayıt altına alınması amacıyla önemli bir çalışma yapıldığını belirterek, "Bu kapsamda, geçtiğimiz hafta ‘Gerçeğin Katli: İsrail’in Gazeteciliğe Karşı Savaşı’ isimli bir kitap yayımlanmıştır" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’de yaşananların unutulmaması ve adaletin yerini bulması için bundan sonra da her cephede mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi. "Bugün mirasçısı olduğumuz kültür ve medeniyet iklimi, büyük sanatçıların inşa ve ibda ettiği müşterek zenginliğimizdir" Konuşmasının devamında kültür ve sanatın insanlık tarihindeki yerine değinen Erdoğan, insanın başlı başına bir sanat eseri olduğunu vurgulayarak, "İnsan, eski zamanlardan itibaren yeryüzünde karşılaştığı her nesneyi, her durumu, her ses ve rengi sanatın malzemesi olarak görmüştür" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın kendi içinden çıkardığı dehalar ve sanatçı ruhlar sayesinde büyük bir sanat birikimi oluşturduğunu belirterek, "Bugün mirasçısı olduğumuz kültür ve medeniyet iklimi, büyük sanatçıların inşa ve ibda ettiği müşterek zenginliğimizdir" diye konuştu. Bu zenginliğin aynı zamanda bir devamlılık düşüncesinin sonucu olduğuna dikkat çeken Erdoğan, kültür ve sanatın, insanlığın acılarının, sevinçlerinin ve var olma mücadelesinin dünya hayatındaki en güçlü kanıtlarından biri olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan var oldukça sanatın da var olacağını vurgulayarak, sanatın kendini yenileyen ve sürekli üreten bir alan olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, "İnsan yaşadıkça sanat da yaşayacak, kendisini yenileyecek, yeni ufuklar keşfedecek ve kendini yeniden üretmeye devam edecektir" dedi. Türkçenin güçlü şairlerinden merhum Arif Nihat Asya’ya da atıfta bulunan Erdoğan, Asya’nın sanat anlayışını yansıtan dizelerini hatırlatarak, sanatın dönüştürücü gücünü dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu şiirin adeta bir sanat manifestosu niteliği taşıdığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, mimariden musikiye, şiirden resme kadar tüm sanat dallarının özünde insanı, dünyayı ve insanın ötesini anlama çabasının bulunduğunu belirterek, "Sanat, dünyayı daha anlamlı kıldığı için sanattır. Sanat, insana değer kattığı, insanı tekemmül ettirdiği için sanattır. Sanat, bize başka hiçbir şeyin veremeyeceği bir coşkuyu ve duyguyu verdiği için sanattır" diye konuştu. Sanatın ayrıştıran değil birleştiren bir güç olduğunun altını çizen Erdoğan, Türkiye’nin yetiştirdiği büyük sanatçıların ortak bir değer olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Türkiye’nin her büyük şairi, her büyük yazarı bizim medarı iftiharımızdır. Dil, kültür, sanat, düşünce ve mimari alanında eser veren münevverlerimizin tamamı bizim için birer kutup yıldızıdır" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kültür ve medeniyet birikiminin büyük isimlerle şekillendiğini vurgulayarak, "Nasıl ki Selimiye’siz bir Edirne’yi, Süleymaniye’siz bir İstanbul’u tahayyül edemiyorsak, Mimar Sinan’sız bir Türkiye’yi de düşünemeyiz" dedi. Türk musikisinin de asırlara yayılan büyük ustalarla varlık kazandığını ifade eden Erdoğan, "Itrî, Dede Efendi, Şevki Bey, Saadettin Kaynak, Neşet Ertaş ve daha nice dev isim olmadan Türk müziğini tasavvur edemeyiz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk şiirinin milli kimliğin temel unsurlarından biri olduğuna dikkat çekerek, "Yunus Emre’den Karacaoğlan’a, Fuzuli’den Mehmet Akif’e, Nedim’den Yahya Kemal’e, Nef‘i’den Nazım Hikmet’e, Şeyh Galip’ten Sezai Karakoç’a uzanan büyük bir şiir mirasına sahibiz. Türk şiiri, sadece lisanımızın değil, aynı zamanda millî hissiyatımızın da tapu senedidir" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilim, kültür ve sanatta sahip olunan köklü mirasın gelecek kuşaklar için taşıdığı öneme dikkat çekerek, "İlim, kültür ve sanatta sahip olduğumuz bu köklü miras, inşallah asırlar boyunca kültür ve sanat birikimimizi beslemeye devam edecektir" dedi. Küreselleşme süreciyle birlikte kültürel tek tipleşmenin tüm dünyayı etkisi altına aldığı bir dönemden geçildiğini ifade eden Erdoğan, her alanda sınırsız tüketimi teşvik eden ve insanı edilgen hâle getiren bu anlayışa karşı uyarılarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu kültürel kuşatmadan çıkış yolunun köklere sahip çıkmaktan geçtiğini vurgulayarak, "Her alanda sınırsız tüketimi teşvik eden, insanı edilgen hale getiren bu cendereden ancak köklerimize tutunarak kurtulabiliriz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi miras ve birikiminden beslenen sanatın, kültürel tek tipleşmeye karşı güçlü bir direnç unsuru olacağını vurgulayarak, "Kendi mirasımızdan ve birikimimizden beslenen sanat, bu tek tipleşme dalgasına karşı tabiri caizse bir dalga kıran işlevi görecektir" dedi. Bu değerlendirmeyi özellikle vurguladığını belirten Erdoğan, günümüzde popüler hale gelen birçok film, dizi ve müzik eserinin geniş coğrafyalarda oluşturduğu etkiye dikkat çekti. Erdoğan, "Bugün popüler olan pek çok filmin, dizinin ve müzik eserinin coğrafyamızdaki etkisine ve nüfuzuna baktığımızda, sanatın dönüştürücü gücünün nelere kadir olduğunu hepimiz görebiliyoruz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ölçekte yaygınlaşan tek tipleşmenin sanat alanında da ciddi riskler barındırdığına vurgu yaptı. Tüketim alışkanlıkları, yaşam tarzları, yemek kültürü ve giyim kuşamda görülen yeknesaklaşmanın sanat beğenilerini de etkilediğini belirten Erdoğan, bu durumun özgün ve yetkin olanı törpülediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel tüketim düzeninin insanın biricikliğini aşındırdığına işaret ederek, "Yeryüzünde önüne çıkan her şeyi öğüten, herkesi birbirine benzeten küresel tüketim çarkı, insanın biricikliğini yok etmenin yanı sıra bireyin yeteneklerini de aynı tornadan geçirmektedir" değerlendirmesinde bulundu. Neoliberal kültür anlayışıyla ‘trend’ adı altında sürekli değişen yeni kutsalların, insana dair pek çok değeri tahrip ettiğini belirten Erdoğan, yapay zeka ürünlerinin sanat alanındaki etkilerine de dikkat çekti. Erdoğan, "Yapay zeka mahsulü şiirlerin, kitapların, şarkıların, resimlerin ve sinema filmlerinin yüz milyonlara ulaştığı, gerçekle sanal arasındaki farkın büyük ölçüde kaybolduğu bir dönemde, bizi yarın neyin beklediğini tam olarak bilemiyoruz; hiçbirimiz kestiremiyoruz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli kimliği, kültürü ve değerleri dışlayan anlayışların kalıcı olamayacağını vurgulayarak, bu tür eğilimlerin yüzeyselliğe mahkum olduğunu ifade etti. Milli kimliği, milli kültürü, değerleri, idealleri, erdemi ve ahlakı dışlayan her trendin derinlikten yoksun kalacağını belirten Erdoğan, "Hiçbir özgünlüğü ve derinliği olmayan, günlük üretilip günlük tüketilen işler ile bu küresel fırtınanın önünde durmamız mümkün değildir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel kültür savaşlarında güçlü bir duruş için yerli ve milli kültür değerlerinin evrensel bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğine dikkat çekerek, "Yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bir perspektifle harmanlamalı, yeniden üretmeli ve yeniden inşa etmeliyiz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve milli kültür değerlerinin yeniden inşasının kolay bir süreç olmadığını vurgulayarak, bunun ciddi emek ve gayret gerektirdiğini ifade etti. Bir siyasetçi olarak bu sürecin zorluklarının farkında olduğunu belirten Erdoğan, "Bunun asla kolay olmadığını elbette biliyorum. Ancak bunu yapacak imkâna, birikime ve kapasiteye ziyadesiyle sahibiz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplumun her yaş ve kesimini etkileyen bu kuşatmadan çıkış yolunun yine kültür ve sanat öncülerinden geçeceğine inandığını dile getirerek, "Her yaş ve her kesimden insanımızı etkileyen bu cendereden çıkış yolunu, tarih boyunca olduğu gibi topluma mihmandarlık eden sanatçılarımızın, mütefekkirlerimizin, münevverlerimizin ve kültür-sanat erbabımızın göstereceğine inanıyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında kültür ve sanat camiasına açık bir çağrıda bulunarak, bu konuda kendilerinden özel bir istirhamı olduğunu dile getirdi. Bilim, sanat, edebiyat, düşünce ve kültür alanlarında emek veren herkesin ortak bir değer olduğunun altını çizen Erdoğan, "Açıkçası bunu sizlerden istirham ediyorum. Bilim adına, sanat adına, edebiyat adına, düşünce adına, kültür adına taş üstüne taş koyan herkesin, hangi görüşten olursa olsun, her bir insanımızın başımızın üstünde yeri olduğunu burada bir kez daha ifade etmek istiyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, evrensel değerlerle buluşurken yerli ve millî duruşunu muhafaza edebilen bir anlayışın önemine vurgu yaparak, kültür, sanat ve bilim insanlarının desteğiyle bu mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini ifade etti. Erdoğan, "Evrensele yelken açarken yerli kalabilen, memleketi ve milleti için hayal kurabilen, en sert eleştirileri yaparken dahi yıkmayan kültür, sanat ve bilim insanlarımızın desteğiyle inşallah bu mücadeleyi yürüteceğiz. Rabbim yardımcımız olsun" dedi. Konuşmasının sonunda ödül sahiplerini bir kez daha tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birazdan kendilerine Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini tevdi edeceğimiz kıymetli sanatçılarımızı ve bilim insanlarımızı tekrar tebrik ediyorum. Törenimizi teşrif eden siz değerli misafirlerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, müzik ödülüne layık görülen Prof. Dr. Yalçın Tura’ya ödülünü takdim ederken "92 yaşında böyle bir ödülü almak herkese nasip olmaz diye düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. Anadolu Ajansı Foto Muhabiri Ali Jadallah’ın ödülünü eşi ve çocuklarına takdim eden Erdoğan’a, Jadallah’ın eşi Dua İsavi, Gazze’den çıkışın son derece zor olduğunu belirterek, yalnızca kendisi ve çocuklarına izin verildiğini, eşinin Gazze’de kaldığını söyledi. Anadolu Ajansı’nın süreç boyunca kendilerine büyük destek verdiğini ifade eden Dua İsavi Ali, "Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk halkına teşekkür ederek, "Her zaman yanımızda oldular. Sizlerden bir dileğim var, eşimin de burada olmasını temenni ediyorum" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, "Biz her türlü yola başvuracağız. İnşallah Ali’yi sana da bize de kavuşturacağız" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri programı öncesi, ödül alan AA Foto Muhabiri Ali Jadallah’ın ailesini kabul etti.