POLİTİKA
CHP Lideri Özel, Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etti
21 Ekim 2024 Pazartesi - 19:00 CHP Lideri Özel, Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etti CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti. 3 saate yakın süren görüşmenin ardından açıklama yapan Özel, "Şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki Türkiye bir sorunu çözecekse, aşacaksa, geride bırakılacaksa, silahlar bırakılacaksa, analar ağlamayacaksa, Türkiye hep birlikte kalkınmaya, güçlenmeye, zenginleşmeye, bunun için de önce ve önce demokratikleşmeye önem verecekse, bunun adımı atılacaksa tüm aktörler kıymetlidir. Ancak Demirtaş gibi bir aktörün öneminin altı kalın kalın çizilmelidir. Ben kendi adıma, kendi görüşüm ve partimin görüşü açısından gelecekte iyi şeyler olacaksa Türkiye için, hepimiz için kimse kimseyi engellememeli. Kişisel çıkarlar üzerinden ya da siyasi çıkarlar üzerinden hesap yapılmamalı. Ulusal çıkarlar, ülkenin çıkarları, 86 milyonun çıkarı birlikte gözetilmelidir. Ama meselenin özü şudur ki kimse ittifakının ya da partisinin çıkarını düşünerek bir şeyler yapmaya kalkmasın. Bu, bu milletin, Türkiye Cumhuriyeti’ni Türkiye Cumhuriyeti yapan tüm insanların vicdanlarından bu sefer döner. Kimse kimse ile alay etmesin. Kimse kimsenin aklını hafife almasın” dedi. "Bu sinsi örgüte karşı herkes tetikte olmalıdır" FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümü hakkında konuşan Özel, "Kişiler öldüklerinde öbür dünyaya vebal ile gidiyorlarsa, herhalde bu dünyadan öbür dünyaya en çok vebal ile giden kişi Fetullah Gülen’den başkası değildir. Gerisinde çok acılar, çok kötülükler, çok ihanetler bıraktı ve gitti. Gittiği yerde hesabını verir. Türkiye’de yargı önünde vermesini isterdik, olmadı. Ancak ‘o gidince bir şey bitiyor’ diye kimse düşünmesin. Çünkü koca bir sermaye bıraktı arkasında ve onun gibilerin elinde koca bir siyasi güç ve siyasi organizasyon bıraktı. Türkiye’de belki aktiviteleri görünür değil ama dünyanın dört bir yanındalar. Bunlara karşı tetikte olmak lazım. ‘Bu tehlike geçti veya bu tehlike bitti’ gibi bir düşünceye kimse kapılmasın. Bu sinsi örgüte karşı herkes tetikte olmalıdır. Bunun dışında söyleyecek her kelime onlar için israf” ifadelerine yer verdi. Türkiye’yi sarsan yenidoğan çetesiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Özel, "Diyorum ki bu hastaneler öyle ruhsat iptaliyle, askıya alınmasıyla, tabelasının önüne naylon çekmekle olmaz. Türkiye’ye ihanet ediyorlar diye bu Fetullah Gülen cemaatinin bütün hastanelerini kamulaştırdınız. Bundan büyük ihanet mi olur? Gelin bu hastaneleri kamulaştıralım. Hastanelerdeki yatan hastaları, bu hastanelerden hizmet alanları zora sokmamak için hizmetin devamlılığı açısından devlet hastanesi olarak derhal atamalarını yapalım başlarına başhekimleri. Ve hastanesinde bir bebeğin hayatıyla oynayarak zenginleşen ya da bunların yapılmasına engel olamayanlar da görsünler başlarına geleni. Hepsine de ibret olsun" dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik: "Sayın cumhurbaşkanımızın ve sayın Bahçeli’nin mesajı teröre karşı taviz verilmeyeceği, en doğru şeyin terör faaliyetlerinden vazgeçmek olduğu"
21 Ekim 2024 Pazartesi - 18:09 AK Parti Sözcüsü Çelik: "Sayın cumhurbaşkanımızın ve sayın Bahçeli’nin mesajı teröre karşı taviz verilmeyeceği, en doğru şeyin terör faaliyetlerinden vazgeçmek olduğu" AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Yenidoğan çetesinin tamamen çökertilmesi varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar” dedi.AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu(MKYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu. Çelik, FETÖ’nün ölümüne ilişkin, "İslam’a ve insanlığa hizmet ettiğine dair ifadeler var. Halbuki İslam’a ihanet etmiş, insanlığa ihanet etmiş, milletimize ihanet etmiş bir haindi. Bugün vatansız olarak bu dünyayı terk etti. Kuşkusuz dinimize yaptığı kötülükler, milletimize yaptığı kötülükler, insanlığa yaptığı kötülükler böyle bir şahsın ismini Netenyahu gibi biriyle yan yana yazdırması neticesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır. Ve bütün bir geçmişe doğru bu değerlendirildiğinde gerek 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan tablo gerek daha sonra yürüttükleri faaliyetler bu terörist başının aslında ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmek üzere, milli egemenliği çalmak üzere ordumuza, milletimize büyük kötülükler yapmak üzere bir projenin taşeronunu yaptığını net bir şekilde göstermektedir. Sonraki süreçte de açık bir şekilde görüldü. Terörist başı Fetullah Gülen aslında gerek kurduğu ihanet şebekesiyle gerekse bu ihanet şebekesi vasıtasıyla hizmet ettiği odaklar vasıtasıyla büyük bir ihanet ve cinayet ağının mimarlığını yapmıştı. Emperyalizmin firavunlarına belamlık yapmış bir haindi. Bugün de bütün bu suçlarıyla birlikte bütün bu ihanetlerle ve cinayetlerle birlikte bu dünyayı terk etti. Bu örgütün fiziki unsurlarıyla sonuna kadar mücadele edeceğimiz konusundaki kararlılıkta hiçbir eskime yavaşlama ya da gevşeme söz konusu değildir. Aynı zamanda bu zihniyetle de aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğinin farkındayız. Uzun zamandır bu örgüt mensuplarının yaptığı faaliyetlere dikkat ettiğimizde bunların aynı ihanet ve cinayet şebekesini işler kılmak için işlevsel kılmak için çeşitli ülkelerde ülkemize karşı faaliyetler yürüttüğünü çeşitli bağlantılar kurmaya çalıştıklarını ve kendilerince uygun bir fırsat bulmaya çalıştıklarını net bir şekilde görüyoruz. Ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmeye çalışan ülkemizin değerlerini yok etmeye çalışan emperyalist projelerin taşeronluğunu bunlara belamlık yapmış bir şahıstı ve bütün bu kötülüklerle birlikte bu dünyayı terk etmiş oldu. Bu zihniyetin, bu şebekenin şimdi yaptıkları bir takım açıklamaları gördüğümüzde de aynı zihniyeti aynı ihanet ve cinayet şebekesinde sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz” diye konuştu.“Bu yapıyla hiç gevşemeden hiçbir esneklik göstermeden aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz”15 Temmuz’dan sonra özellikle bu darbe girişiminin bertaraf edilmesinden sonra kimler tarafından himaye edildiklerini de daha net bir şekilde görmüş olduklarını ifade eden Çelik, “ Dünyanın çeşitli yerlerinde kurdukları ağların üzerine gitme konusunda Cumhurbaşkanımızın kesin kararlılığı ve talimatıyla birçok odakları bertaraf edildi ve kutsal değerlere ve insanlığa kötülük etme bakımından ismini Netanyahu gibi katillerle yan yana yazdıran İslam’ı istismar eden, milli değerlerimizi istismar eden bir kötülük abidesinin hayatı bu şekilde son bulmuş oldu. Bu yapıyla hiç gevşemeden hiçbir esneklik göstermeden aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.Filistin meselesi ve Gazze’de yaşananlar Lübnan’da olan konular bugün de MKYK’nın ana konusu olduğunu bildiren Çelik, "Dışişleri Bakanlığımızın sunumu vardı. O sunum çerçevesinde kapsamlı bir değerlendirme gerçekleştirildi. En son Yahya Sinvar’ın şehit edilmesiyle Netanyahu hükümetinin katliamlarına devam ettiği net bir şekilde bir kere daha görülmüştür. Bu katliam şebekesinin bugün Filistin meselesini MKYK’mızda ayrıntılı bir şekilde ele almamız vesilesiyle de gördük ki aslında rakamlar, cinayetler, ortaya koydukları soykırım gerçekten Nazileri fersah fersah geçmiş, Nazilerin yaptıklarının çok ötesine geçmiş, Nazilerden daha beter bir tablo ortaya çıkarmıştır. Biliyorsunuz Yahudi asıllı Kanadalı bir akademisyen doktor kitapları Türkçe’ye de çevrildi. Yahudidir kendisi ve İsrail’in Gazze’de işlediği soykırımı bence çok iyi anlatıyor. ’Nazilerin toplama kampında yaptıklarının bir benzeridir’ diyor. ’Bu aynı’ diyor, ’TikTok’da, Facebook’ta, Instagram’da bu toplama kampında gerçekleşenleri izliyormuşuz gibi’ diyor. Eğer diyor ’Naziler Yahudilere karşı soykırım yaparken TikTok, Facebook, Instagram gibi araçlar olsaydı ancak bugün gördüğümüz görüntüleri görürdük.’ Bu son derece çarpıcı bir anlatım” ifadelerini kullandı.“Lübnan’ı da şimdi Gazze’ye benzetme konusunda bu katliam şebekesinin faaliyetleri devam ediyor”Geçen gün yine Mescidi Aksa’ya dönük bir saygısızlık daha gerçekleştiğini bu katliam ve soykırım şebekesinin insanlık dışı kişiler olduğu, insanlık dışı karakterlere sahip oldukları canavarca hislerle hareket ettikleri net bir şekilde görüldüğünü vurgulayan Çelik, “Ama esas problem bugün bunlara destek verenler, bunlara silah temin ederlerdir. Daha da ilerisi Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu İnsani İşler Özel Temsilcisi’nin şöyle bir ifadesi var; ’İsrail Filistin’e gıda ve ilaç yardımını durdursa bile biz ona silah vermeye ve destek olmaya devam edeceğiz’ diyor. Nitekim geçen gün Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un ziyareti vesilesiyle Almanya’nın tavrını da gördük. Maalesef Alman Dışişleri Bakanı son derece talihsiz açıklamaları arka arkaya yaptı geçtiğimiz günlerde. O kadar büyük bir pervasızlık ki yine bugün Birleşik Milletler Geçici Görev Gücü’nü adına yapılan açıklamada yeni bir İsrail saldırısından da bahsediliyor. Dolayısıyla Netanyahu hükümeti insana ait, insanlığa ait, barışa ait her şeyi hedef almaya devam ediyor. Bu yayılmacı ve saldırgan politikanın durmayacağı görülüyor. Ama buna bu şekilde silahla destek olanlar eninde sonunda bunun altında kalacaklardır. Bunu bugün durdurmayanlar yarın bir gün kendi halklarının daha büyük tepkisiyle dünyada yükselen daha büyük bir tepkiyle karşı karşıya kalacaklardır. Eninde sonunda bu soykırım şebekesi insanlık mahkemesinde yargılanacak ve hak ettikleri en ağır cezayı alacaklar. Liderlerin dik duramaması Cumhurbaşkanımızın yaptığı gibi kararlı bir şekilde ilerleyememesi Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu kararlı tavrın ve dik duruşun benzerini gerçekleştirememeleri büyük bir problemdir. Geçen de Fransa Cumhurbaşkanı Macron bütün bu yapılanları eleştiren bir cümle söyledikten sonra öylesine bir kampanyayla karşı karşıya kaldı ki en son neredeyse ’antisiyonizm antisemitizmdir’ demeye getirdi. Halbuki Siyonizm’e verilen bu şekildeki tavizlerin hiçbiri bunu yapanların faydasına değildir. Nitekim Euronaval 2024 Fuarı’na İsrail’in katılmasını engellediği için Netanyahu hükümeti Macron hakkında hukuki girişim başlatacaklarını söyledi. ’Antisiyonizmi, antisemitizm’ olarak adlandırmak hem toplama kamplarında hayatını kaybetmiş Yahudiler’e büyük haksızlıktır. Hem de bugün Gazze’de on binlerce kadını, çocuğu ve masumu öldüren bu soykırım şebekesini aklama faaliyetidir. Bugün insanlık değerleriyle Siyonizm karşı karşıyadır. Herkes tarihteki safını ya insanlık değerlerinden yana ya da bu Siyonist saldırganlıktan yana koyacaktır. Tarihin doğru tarafında durmayanlar bunun lekesini ve acısını ömürleri boyunca yaşayacaklardır” dedi.“Cumhurbaşkanımız sonuna kadar tavizsiz bir şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi gerektiği konusundaki tutumunu ortaya koydu”Yeni doğan bebekleri öldüren cinayet şebekesiyle ilgili gündemi ve gelişmeleri ve bu şebekeye dönük her türlü girişimi yakından çok ciddi bir şekilde partiden takip ettiklerini kaydeden Çelik, "Kuşkusuz Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız tam bir koordinasyon içerisinde. Bu çetenin tamamen çökertilmesi varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar. Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerdeki kabulünde Adalet Bakanımız ve Sağlık Bakanımız kendisine bilgi verdiler ve Cumhurbaşkanımız sonuna kadar tavizsiz bir şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi gerektiği konusundaki tutumunu ortaya koydu. Bu şekilde bu yeni doğan çetesinin tümüyle yeni doğan bebekleri öldüren bu cinayet şebekesini tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret edecek, gayret göstereceğimizi ifade etmek istiyoruz" diye konuştu.“Türkiye’nin dünyanın her türlü birliğinde, her türlü platformunda yer alma iradesi baştan itibaren ilan edilmiştir”Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Kazan ziyaretinin olacağını söyleyen Çelik, "Bu vesileyle BRICKS toplantısı gerçekleşecek. Türkiye’nin şimdiye kadar ki geleneksel ittifakları, geleneksel tarihsel yürüyüşü korunurken, aynı zamanda ilişkilerin çeşitlendirilmesi açısından da Türkiye’nin dünyanın her türlü birliğinde, her türlü platformunda yer alma iradesi baştan itibaren ilan edilmiştir. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımız bu zirveye katılımı ve bu çerçevede yapacağı temaslar da önümüzdeki dönem için yol gösterici ve aydınlatıcı olacaktır" diye konuştu.Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. ’Yenidoğan çetesine ilişkin buna benzer bizim bilmediğimiz farklı 12 bebek dışında başka bebek vakaları var mı? Ve şöyle iddialar da ortaya atıldı; Pandemi döneminde de entübe olan hastalara veya yaşlılara yönelik de benzer uygulamaların olduğu yönünde iddialar da var sosyal medyada. Bizim bilmediğimiz farklıca vakalar da var mı? Ve ek olarak da bu konuya alakalı suçluların en ağır cezaları almaları dışında toplum vicdanını rahatlatacak ilave bir adım da atılması muhtemel midir?’ sorusuna Çelik, "Bu bahsettiğiniz iddiaların hepsi ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Bunlar nihayetinde çeşitli vatandaşlarımız tarafından, bazı sağlık çalışanları tarafından dile getiriliyor. Bu önemlidir, önemsizdir ayrımı yapılmaksızın hepsi en ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Bununla ilgili vardığımız sonuçları en kapsamlı şekilde muhakkak surette kamuoyuyla paylaşacağız. Çünkü bu “Yenidoğan bebekleri” öldüren bu çetenin diyaloglarında ortaya çıkan vahşet aslında gerçekten her birimizin ömrü hayatında çok nadir rastladığı bir vahşet örneği dolayısıyla, bahsettiğiniz şekilde çeşitli başka alanlarla ilgili olarak da gündeme geldi. Burada bu işlerin içine bulaşanlar var mıdır, bu iddialar doğru mudur? Bunların hepsinin inceleneceğinden hiç kuşkunuz olmasın. Şöyle bir tartışma yürüyor o da şu: Yani bunları bu hastaneler kapatılır, yarın bir gün aynı kişiler başka isimlerle bunları açar şeklinde, bu konularda da hassasız, bunları da takip ediyoruz. Yine aynı şekilde bahsettiğiniz şimdi tabii şöyle bir tablo da ortaya çıkmıştır, bunu da kesinlikle gayet doğal karşılıyoruz. Birçok alanda bahsettiğiniz konularla ilgili olarak acaba burada da böyle bir şey var mıdır gibisinden şüpheler gündeme gelmiştir. Bu şüpheler niye gündeme geliyor diye herhangi bir şey söylemiyoruz, iki şey arasındaki şey önemlidir. Bir yandan gerçekten bahsettiğiniz pandemi zamanında ve diğer zamanlarda büyük bir fedakarlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızı topyekun töhmet altında bırakacak cümlelerden de kaçınmak gerekir. Aynı şekilde meseleyi sadece yani burada birkaç konuyla sınırlı tuttuk, kapattık gibisinden davranmayın diyerek vatandaşlarımızdan gelen eleştiriler veya vatandaşlarımızdan gelen uyarılar var bu konuyu da son derece ciddiye aldığımızı ifade etmek istiyoruz. Burada Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımız tam bir koordinasyon içinde çalışacak. Mesela bizim aynı şekilde CİMER’e geldiği gibi bizim partimize gelen bir ihbar söz konusu olduğunda da bütün ayrıntılarıyla bakıyoruz. Biliyorsunuz bu tip zamanlarda doğrusu olan, yanlışı olan çok sayıda ihbar söz konusu olabiliyor. Ama doğrusunu-yanlışını biz ayırt etmeyeceğiz, bunu ilgili makamlara ileterek en ayrıntılı şekilde bakılmasını sağlayacağız. Gerçekten günlerdin bizi uyutmayan diyaloglar ve tablolar ortaya çıktı. Vatandaşlarımızdan gelen her ihbarı, sizin gibi bu konuyu takip eden arkadaşlarımızın yaptığı her değerlendirmeyi muhakkak surette takip ediyoruz. Bakanlıklarımız da ilgili birimler açısından bunu inceliyorlar. Çıkarsa bunu paylaşırız, başka bir alanda da çıkarsa paylaşırız, üstüne de sonuna kadar gideceğimizi ifade etmek istiyorum birincisi bu" yanıtını verdi.Çelik, muhalefetten de bazı tekliflerin geldiğini belirterek, "Burada bir topyekun bir suçlamaya gitmeksizin ortaya koyulan her şeye bakıyoruz, değerlendiriyoruz. Denetim sisteminin bütün bu bahsettiğimiz olaylarla ilgili olarak bir daha gözden kaçırmayacak şekilde yeniden güncellenmesinden, daha da güçlü hale getirilmesine. Sağlık sistemi içerisinde sağlık çalışanı sıfatı taşımayan Türk hekimlerinin, Türk sağlık çalışanlarının fedakarlıklarının tam zıddında böylesine ölüm şebekesi kurmuş çetelerin bunlar dünyanın çeşitli yerlerinde de gelişmiş ülkelerin birçoğunda da olabiliyor, gündeme gelebiliyor bunlarla ilgili yeni mekanizmalar da kuracağız. Tabii vatandaşlarımızın gösterdiği infial son derece haklıdır, çünkü ortaya çıkan tablo sayı vermeye bile gerek yok yani bir can, bir bebek bile hayatını kaybetmiş olsa bu asla hiçbirimizin kaybetmeyeceği bir şeydir. Ama dediğim şudur: Biz bunlarla mücadele konusunda acımasız olacağız dediğim zaman bazen yanlış anlaşılıyor, yani cümle yanlış yere gidiyor, o yüzden en yüksek kararlılığı göstereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Hukuk önünde en ağır cezayı almalarını takip edeceğimiz gibi, bu olayların tekerrür etmemesi için ortaya koyulan tüm teklifleri de değerlendirdiğimizi ve bunları birer mekanizmaya dönüştüreceğimizi ifade etmek isterim" dedi.’Yakın zamanda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani Türkiye’yi ziyaret etti, siz bu ziyareti nasıl değerlendirirsiniz?’ sorusuna Çelik, "Şimdi biliyorsunuz Irak’ta Irak’ın toprak bütünlüğünü ve Irak’ın istikrarını savunmak bakımından güçlü bir ilkemiz var. Sayın Cumhurbaşkanımız en son Irak’ı ziyaret ettiklerinde uzun bir aradan sonra bu ziyaret gerçekleştiğinde ortaya çıkan tabloda bazı ilerlemeler gördük. Burada hem Merkezi Hükümetle hem Kuzey Irak’taki yönetimle özellikle terörle mücadele ve PKK’yla mücadele konusundaki görüşlerimizin daha da yakınlaştığını gördük. Öteden beri Kuzey Irak’la bu konularda daha yakın bir iş birliği söz konusu. Problem burada bahsetmiştik, o gezide de gündeme geldi, şimdi de oradan bazı açıklamalara yapılıyor. KYB’nin yanlış bir yönde hareket etmesidir. Biz KYB yetkililerine de şunu söylüyoruz: Burada Türkiye’ye karşı olan bu terörist unsurlarla, Türkiye’ye karşı faaliyet yürüten bu unsurlarla herhangi bir şekilde yan yana durmasınlar, bunlarla ilişki içerisinde gözükmesinler. Bu bakımdan, bu hassasiyetleri koruma bakımından Neçirvan Beyin ziyareti önemlidir. Hem Irak’taki gelişmeler açısından, hem Kuzey Irak’taki siyasi gelişmeler açısından zamanlaması doğru olmuştur, hem de bölgesel gelişmeler açısından doğru olmuştur. Yerinde ve verimli bir ziyaret olarak gerçekleşmiştir" cevabını verdi.Bir gazetecinin, ’Buna ek olarak geçtiğimiz hafta özellikle gündeme gelmişti Türkiye’de yeni bir çözüm süreci mi başlayacak ve bu uzlaşma söylemleri ne anlam ifade ediyor?’ sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi:"Şimdi aslında burada net bir şekilde ifade edildi, o da şu: Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılış konuşmasından sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ve Sayın Cumhurbaşkanının Meclis açılış konuşmasındaki ifadeleri iç cepheyi güçlendirme başlığı üzerinden bütün bu bölgedeki gelişmeleri ve diğerlerini birlikte okuduğumuzda Türkiye’de iç cephenin güçlü tutulması Türkiye’de yaşayan herkes için bir sorumluluk olmalı, özellikle de siyaset kurumu bu sorumluluğu yerine getirmelidir. Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz verme, meşruiyet alanlarından taviz verme gibi bir şey söz konusu değil. O zaman da ifade edildi, özellikle terör örgütüne destek veren ifadeler kullanan siyasi partiye dönük olarak bu terörle aralarına mesafe koymaları ve bir Türkiye partisi olmalarına dönük bir davettir. Çözüm süreci, milli birlik kardeşlik projesi dönemlerinde de yapılmak istenen devletin sert gücünü kullandığı kadar yumuşak güç unsurlarını da kullanarak, yani istihbarat teşkilatının görüşmeler yapması yoluyla terör örgütünün silah bırakması ve ülke topraklarını terk etmesiydi. Hatta hatırlarsınız o zaman bu tartışmalar yapılırken Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde şöyle bir açıklama yapmıştı: Ülkeyi terk etmeleri yetmez, silahlarını gömerek ülkeyi terk etsinler diye. Çünkü geçmişte böyle bir irade olduğunu, ama bunun gerçekleşemediği söylenmişti. Bir de öteden beri şu söylenir: Türkiye’de siyasal katılma yolları işte kapalıydı, kapalı olduğu için bu terör gibi yapılar ortaya çıktı diye. Aslında tabii bu hiçbir şekilde terör için de bir bahane değildir, terör nihayetinde bir insanlık suçudur. Ama neticede Türkiye’de siyasal katılma yolları açıktır, dolayısıyla terörün hiçbir meşruiyeti, herhangi bir mazereti zaten söz konusu olamaz. Buradaki iç cephe kavramını Türkiye’nin temel değerleri etrafında, Türkiye’nin temel hassasiyetleri etrafında etrafımızdaki gelişmeleri dikkate alarak daha doğru hareket etme, terör örgütlerine karşı daha kararlı hareket etme, Türkiye’nin demokrasisini, hukuk devletini ve Cumhuriyet’in kazanımlarını daha güçlü bir şekilde koruma şeklinde bir davettir. Bunun bu şekilde anlaşılması gerekir, onun dışında bir kavramsallaştırma söz konusu değildir."Çelik, ’CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun’ diye bir açıklaması olmuştu. Bununla ilgili değerlendirmeniz nelerdir?’ sorusuna, "Şimdi burada Sayın Özel 29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun derken milletin evi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin yapılmasını Atatürk’ün mirasına aykırı bir şey olarak ifade ediyor ve aynı zamanda da işte onu olumsuzlayan, Külliyenin, milletin evinin yapılmasını olumsuzlayan bir tavır içerisine giriyor. Devlet hayatımızda devletin ihtiyaçlarına göre çeşitli zaman dilimlerinde, yani bin yıllık bir zaman diliminden baktığımızda, bin yıllık bir tarih perspektifinden baktığımızda devletimizin ihtiyaçlarına göre devlet başkanlarının kullandığı farklı mekanlar olmuştur, bu devletin ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Bu çerçevede de gelişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evi olarak yapılmıştır. Sayın Özel’in milletin evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne karşı kullandığı ifadeler son derece yanlış ifadelerdir. Burada özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra külliyenin yapılmasının ne kadar gerekli olduğu görüldü. Bugünkü devlet hayatının ihtiyaçlarını karşılamak bakımından Çankaya Köşkü yetersiz kalınca Külliye bugün bu ihtiyaçları karşılamaktadır. Bin yıllık devlet hayatımız içerisinde bir sürü bu şekilde farklı mekânlar kullanılmıştır. Bu mekânları birbirine kavga ettirme de maalesef Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özel’e nasip oldu, ama kötü bir nasip bu, nasipsizlik aslında, bunu da yapmamak gerekir. Cumhurbaşkanımız Atatürk’ün hatırasını korumak bakımından da bazı faaliyetlerini yine Çankaya Köşkü’nde sürdürmektedir, Çankaya Köşkü de kapatılmış değildir. Ama bugün devlet hayatının ihtiyaçları açısından merkezi olarak kullanılan yer Cumhurbaşkanlığı Külliyesidir, milletin evidir. Bir de tabii biliyorsunuz katılım çok yüksek oluyor artık resepsiyonlara, binlerce kişinin üzerinde bir katılım yapılıyor. Dolayısıyla bu çerçevede yine 29 Ekim resepsiyonu milletin evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşecektir. Sayın Özel’in bu resepsiyonlara katılmak için böyle bir şart koşması da siyaseten absürt bir yaklaşım olmuştur" cevabını verdi.Bir gazetecinin ‘CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı bugün cezaevinde ziyaret etti. Doğu-Güneydoğu ziyareti öncesinde böyle bir ziyaret yapmasını nasıl değerlendirirsiniz?’ sorusuna Çelik, “Tabii burada kimin kimi ziyaret ettiği bizi çok ilgilendirmez, fakat gördüğüm kadarıyla yapılan açıklamaların şöyle bir ortak noktası var: Hükümete çağrı yapılırken hem ziyaret eden hem ziyaret edilen, hükümete çağrı yaparken şundan bahsediyor: Hükümeti hukukun üstünlüğüne saygı duymaya davet ediyorlar. Hukukun üstünlüğüne saygı duymaktan bahsedenlerin öncelikle terör örgütü hakkında ne düşündüğünü söylemesi lazım. Yani burada Kobani olaylarında gerçekleşen eylemleri ve bu Kobani eylemlerinde yapılan konuşmaları biliyoruz. Terörist başının heykelini dikmekten kimin bahsettiğini biliyoruz. Bunlarla hesaplaşılmadan, bunlarla yüzleşilmeden hukukun üstünlüğünden bahsetmek sadece bir takiye oluyor. Hukukun üstünlüğü öncelikle terörün dışlanmasından geçer. Çünkü hukuk devletinin en büyük tehdidi terördür ve terör örgütleridir, esas olan bununla ilgili ne söylendiğidir” diye konuştu.Enteresan bir şekilde bütün cümleler hükümete karşı söylenmiş, ama terör örgütüne karşı hiçbir şey söylenmediğini ifade eden Çelik, “Bu şekilde hem ziyaret edenin cümlelerinde, hem ziyaret edilenin cümlelerinde bütün meselelerin kaynağı olarak kabine ve hükümet gösterilmiş ve bu şekilde çağrı yapılmış. Hâlbuki hukukun üstünlüğünden bahsediyorsak bunun tarihini de hemen geçtiğimiz yıllardaki tarihini de masaya yatırabiliriz, ama biraz geniş vakit alır, onu başka zaman yaparız. Öncelikle Kobani olayları başta olmak üzere, terörist başının heykelini dikmekten bahsetmek şeklindeki yaklaşım başta olmak üzere bunlar konusunda belki bunların yanlışlıkları konusunda Sayın Özgür Özel’in bir şeyler söylemesi ve burada PKK terör örgütüne karşı net bir tutum geliştirilmesi gerektiği konusunda bir şeyler söylenmesi ve bunun kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi. Dışarıya çıktıktan sonra yapılan açıklamanın ana temasının bu olması gerekirdi. Bir de tabii Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar olan süreci değerlendirerek Sayın Özel’in konuşmasında bundan sonrasında da şöyle yapacağız gibisinden bir yaklaşım ortaya koyulduğu görülüyor. Bu da tabii tek millet prensibine bizim açımızdan aykırıdır” ifadelerini kullandı.“Biz Türkiye’de herhangi bir şekilde ikinci sınıf bir vatandaş olgusu kabul etmiyoruz”Türkiye’de herhangi bir şekilde ikinci sınıf bir vatandaş olgusu kabul etmediklerini bildiren Çelik, “Burada bütün Kürt vatandaşlarımızı kastederek kendilerini eşit hissedinceye kadar diyor Özgür Özel, bu eşitsizliklerle ilgili bütün biz bu düzenlemeleri yaparken, bu eşitsizliklerle mücadele ederken, ben çok iyi hatırlıyorum, Meclis’te karşımızdaki en sert blok Cumhuriyet Halk Partisi’ydi. Yani biz Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcılıkları kaldırırken, Kürt vatandaşlarımıza dönük birtakım yanlış uygulamaları kaldırırken karşımızdaki en sert blok Cumhuriyet Halk Partisi’nden oluşuyordu. Ve aslında hatta Cumhuriyet Halk Partisi’nin o zamanki yöneticileri bütün bu düzenlemeler yapılırken askeri vesayeti ve yargı vesayetini kışkırtmak için ciddi bir faaliyet içerisindeydi. Dolayısıyla o süreç bir bakıma da Cumhuriyet Halk Partisi’nin statükoculuğunu bertaraf ederek demokratik bir düzlememe geçmiştir” şeklinde konuştu.Cumhuriyet Halk Partisi’nin, önceki Genel Başkanlarında da var, şimdikinde de var: Başörtüsü sorunu söz konusu olduğunda başörtüsü sorununun en büyük siyasi destekçisi Cumhuriyet Halk Partisi olduğuna dikkat çeken Çelik, “Sorunu biz çözdük, biz çözdükten sonra sorunu yıllar geçti aradan Sayın Kılıçdaroğlu çıktı bu konuyu gündeme getirdi, bu konuyu çözeceğiz dedi. Hâlbuki biz bu konuyu çözerken karşımızda olanların içerisinde o zaman işte Grup Başkan Vekili olarak da, Genel Başkan olarak da Sayın Kılıçdaroğlu vardı. Aynı mesele Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaların kaldırılmasında da söz konusu oldu. Biz bu meseleleri çözerken, bunları kaldırırken karşımızda yine Cumhuriyet Halk Partisi vardı. Şimdi biz bu meseleleri çözmüşüz, bunları kaldırmışız, bu ayrımcılığı bitirmişiz, Türkiye’de herkes birinci sınıf vatandaştır konumunu pekiştirmişiz, bu sefer çıkıyor mesele geçtikten sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor, yani Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusundaki gecikmiş tarih okumasını bu meselede yine Özgür Özel gecikmiş bir tarih okuması olarak gündeme getiriyor. Demokratikleşme konusunda biz bu mücadeleleri verirken karşımızda olanlar, bugün bu mücadeleleri vereceklerinden bahsediyorlar. Bu da gerçekten anakronik bir durum, tarih dışı bir alanda yapılan bir siyaset olarak gündeme geliyor” şeklinde konuştu.Şimdi İsrail’den yapılan birtakım açıklamaları takip ettiğinizde İran’ın nükleer tesislerini, petrol tesislerini vuracaklarını söylediklerini belirten Çelik, “Şimdi peki İran’ın nükleer tesislerinin vurulmasına karşı net cümle kuran ülkelerden birisi hangisi? Amerika Birleşik Devletleri. İsrail’e her konuda kayıtsız şartsız destek veren onlar bile bir nükleer tesisin vurulmasının ortaya çıkaracağı insani felaketin simülasyonlarına baktığınızda, bütün bir bölge için nasıl tehdit oluşturduğunu net bir şekilde görüyorlar, çok büyük bir alanda çok büyük bir insani, siyasi ve askeri tehdit ortaya çıkarıyor. Şimdi bunu da çıkıp da bizdeki bir muhalefet partisinin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sözcülerinin işte hiçbir tehdit değerlendirmesi ve analiz yapılmaksızın sadece temenniler düzeyinde böyle bir şey söz konusu değildir demesi, doğrusunu söylemek gerekirse tam bir bilinçsizlik ve sorumsuzluk durumudur. Burada İsrail hem bölge için hem insanlık için bir tehdittir” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik:  "Bu çetenin ve varsa benzerlerinin tamamen çökertilmesi için güçlü çalışma sürdürülüyor. Bu şekilde çetenin tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret göstereceğiz"
21 Ekim 2024 Pazartesi - 18:00 AK Parti Sözcüsü Çelik: "Bu çetenin ve varsa benzerlerinin tamamen çökertilmesi için güçlü çalışma sürdürülüyor. Bu şekilde çetenin tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret göstereceğiz" AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Yenidoğan çetesinin tamamen çökertilmesi varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar” dedi.AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu(MKYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu. Çelik, FETÖ’nün ölümüne ilişkin, "İslam’a ve insanlığa hizmet ettiğine dair ifadeler var. Halbuki İslam’a ihanet etmiş, insanlığa ihanet etmiş, milletimize ihanet etmiş bir haindi. Bugün vatansız olarak bu dünyayı terk etti. Kuşkusuz dinimize yaptığı kötülükler, milletimize yaptığı kötülükler, insanlığa yaptığı kötülükler böyle bir şahsın ismini Netenyahu gibi biriyle yan yana yazdırması neticesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır. Ve bütün bir geçmişe doğru bu değerlendirildiğinde gerek 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan tablo gerek daha sonra yürüttükleri faaliyetler bu terörist başının aslında ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmek üzere, milli egemenliği çalmak üzere ordumuza, milletimize büyük kötülükler yapmak üzere bir projenin taşeronunu yaptığını net bir şekilde göstermektedir. Sonraki süreçte de açık bir şekilde görüldü. Terörist başı Fetullah Gülen aslında gerek kurduğu ihanet şebekesiyle gerekse bu ihanet şebekesi vasıtasıyla hizmet ettiği odaklar vasıtasıyla büyük bir ihanet ve cinayet ağının mimarlığını yapmıştı. Emperyalizmin firavunlarına belamlık yapmış bir haindi. Bugün de bütün bu suçlarıyla birlikte bütün bu ihanetlerle ve cinayetlerle birlikte bu dünyayı terk etti. Bu örgütün fiziki unsurlarıyla sonuna kadar mücadele edeceğimiz konusundaki kararlılıkta hiçbir eskime yavaşlama ya da gevşeme söz konusu değildir. Aynı zamanda bu zihniyetle de aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğinin farkındayız. Uzun zamandır bu örgüt mensuplarının yaptığı faaliyetlere dikkat ettiğimizde bunların aynı ihanet ve cinayet şebekesini işler kılmak için işlevsel kılmak için çeşitli ülkelerde ülkemize karşı faaliyetler yürüttüğünü çeşitli bağlantılar kurmaya çalıştıklarını ve kendilerince uygun bir fırsat bulmaya çalıştıklarını net bir şekilde görüyoruz. Ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmeye çalışan ülkemizin değerlerini yok etmeye çalışan emperyalist projelerin taşeronluğunu bunlara belamlık yapmış bir şahıstı ve bütün bu kötülüklerle birlikte bu dünyayı terk etmiş oldu. Bu zihniyetin, bu şebekenin şimdi yaptıkları bir takım açıklamaları gördüğümüzde de aynı zihniyeti aynı ihanet ve cinayet şebekesinde sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz” diye konuştu.“Bu yapıyla hiç gevşemeden hiçbir esneklik göstermeden aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz”15 Temmuz’dan sonra özellikle bu darbe girişiminin bertaraf edilmesinden sonra kimler tarafından himaye edildiklerini de daha net bir şekilde görmüş olduklarını ifade eden Çelik, “ Dünyanın çeşitli yerlerinde kurdukları ağların üzerine gitme konusunda Cumhurbaşkanımızın kesin kararlılığı ve talimatıyla birçok odakları bertaraf edildi ve kutsal değerlere ve insanlığa kötülük etme bakımından ismini Netanyahu gibi katillerle yan yana yazdıran İslam’ı istismar eden, milli değerlerimizi istismar eden bir kötülük abidesinin hayatı bu şekilde son bulmuş oldu. Bu yapıyla hiç gevşemeden hiçbir esneklik göstermeden aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.Filistin meselesi ve Gazze’de yaşananlar Lübnan’da olan konular bugün de MKYK’nın ana konusu olduğunu bildiren Çelik, "Dışişleri Bakanlığımızın sunumu vardı. O sunum çerçevesinde kapsamlı bir değerlendirme gerçekleştirildi. En son Yahya Sinvar’ın şehit edilmesiyle Netanyahu hükümetinin katliamlarına devam ettiği net bir şekilde bir kere daha görülmüştür. Bu katliam şebekesinin bugün Filistin meselesini MKYK’mızda ayrıntılı bir şekilde ele almamız vesilesiyle de gördük ki aslında rakamlar, cinayetler, ortaya koydukları soykırım gerçekten Nazileri fersah fersah geçmiş, Nazilerin yaptıklarının çok ötesine geçmiş, Nazilerden daha beter bir tablo ortaya çıkarmıştır. Biliyorsunuz Yahudi asıllı Kanadalı bir akademisyen doktor kitapları Türkçe’ye de çevrildi. Yahudidir kendisi ve İsrail’in Gazze’de işlediği soykırımı bence çok iyi anlatıyor. ’Nazilerin toplama kampında yaptıklarının bir benzeridir’ diyor. ’Bu aynı’ diyor, ’TikTok’da, Facebook’ta, Instagram’da bu toplama kampında gerçekleşenleri izliyormuşuz gibi’ diyor. Eğer diyor ’Naziler Yahudilere karşı soykırım yaparken TikTok, Facebook, Instagram gibi araçlar olsaydı ancak bugün gördüğümüz görüntüleri görürdük.’ Bu son derece çarpıcı bir anlatım” ifadelerini kullandı.“Lübnan’ı da şimdi Gazze’ye benzetme konusunda bu katliam şebekesinin faaliyetleri devam ediyor”Geçen gün yine Mescidi Aksa’ya dönük bir saygısızlık daha gerçekleştiğini bu katliam ve soykırım şebekesinin insanlık dışı kişiler olduğu, insanlık dışı karakterlere sahip oldukları canavarca hislerle hareket ettikleri net bir şekilde görüldüğünü vurgulayan Çelik, “Ama esas problem bugün bunlara destek verenler, bunlara silah temin ederlerdir. Daha da ilerisi Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu İnsani İşler Özel Temsilcisi’nin şöyle bir ifadesi var; ’İsrail Filistin’e gıda ve ilaç yardımını durdursa bile biz ona silah vermeye ve destek olmaya devam edeceğiz’ diyor. Nitekim geçen gün Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un ziyareti vesilesiyle Almanya’nın tavrını da gördük. Maalesef Alman Dışişleri Bakanı son derece talihsiz açıklamaları arka arkaya yaptı geçtiğimiz günlerde. O kadar büyük bir pervasızlık ki yine bugün Birleşik Milletler Geçici Görev Gücü’nü adına yapılan açıklamada yeni bir İsrail saldırısından da bahsediliyor. Dolayısıyla Netanyahu hükümeti insana ait, insanlığa ait, barışa ait her şeyi hedef almaya devam ediyor. Bu yayılmacı ve saldırgan politikanın durmayacağı görülüyor. Ama buna bu şekilde silahla destek olanlar eninde sonunda bunun altında kalacaklardır. Bunu bugün durdurmayanlar yarın bir gün kendi halklarının daha büyük tepkisiyle dünyada yükselen daha büyük bir tepkiyle karşı karşıya kalacaklardır. Eninde sonunda bu soykırım şebekesi insanlık mahkemesinde yargılanacak ve hak ettikleri en ağır cezayı alacaklar. Liderlerin dik duramaması Cumhurbaşkanımızın yaptığı gibi kararlı bir şekilde ilerleyememesi Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu kararlı tavrın ve dik duruşun benzerini gerçekleştirememeleri büyük bir problemdir. Geçen de Fransa Cumhurbaşkanı Macron bütün bu yapılanları eleştiren bir cümle söyledikten sonra öylesine bir kampanyayla karşı karşıya kaldı ki en son neredeyse ’antisiyonizm antisemitizmdir’ demeye getirdi. Halbuki Siyonizm’e verilen bu şekildeki tavizlerin hiçbiri bunu yapanların faydasına değildir. Nitekim Euronaval 2024 Fuarı’na İsrail’in katılmasını engellediği için Netanyahu hükümeti Macron hakkında hukuki girişim başlatacaklarını söyledi. ’Antisiyonizmi, antisemitizm’ olarak adlandırmak hem toplama kamplarında hayatını kaybetmiş Yahudiler’e büyük haksızlıktır. Hem de bugün Gazze’de on binlerce kadını, çocuğu ve masumu öldüren bu soykırım şebekesini aklama faaliyetidir. Bugün insanlık değerleriyle Siyonizm karşı karşıyadır. Herkes tarihteki safını ya insanlık değerlerinden yana ya da bu Siyonist saldırganlıktan yana koyacaktır. Tarihin doğru tarafında durmayanlar bunun lekesini ve acısını ömürleri boyunca yaşayacaklardır” dedi.“Cumhurbaşkanımız sonuna kadar tavizsiz bir şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi gerektiği konusundaki tutumunu ortaya koydu”Yeni doğan bebekleri öldüren cinayet şebekesiyle ilgili gündemi ve gelişmeleri ve bu şebekeye dönük her türlü girişimi yakından çok ciddi bir şekilde partiden takip ettiklerini kaydeden Çelik, "Kuşkusuz Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız tam bir koordinasyon içerisinde. Bu çetenin tamamen çökertilmesi varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar. Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerdeki kabulünde Adalet Bakanımız ve Sağlık Bakanımız kendisine bilgi verdiler ve Cumhurbaşkanımız sonuna kadar tavizsiz bir şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi gerektiği konusundaki tutumunu ortaya koydu. Bu şekilde bu yeni doğan çetesinin tümüyle yeni doğan bebekleri öldüren bu cinayet şebekesini tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret edecek, gayret göstereceğimizi ifade etmek istiyoruz" diye konuştu.“Türkiye’nin dünyanın her türlü birliğinde, her türlü platformunda yer alma iradesi baştan itibaren ilan edilmiştir”Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Kazan ziyaretinin olacağını söyleyen Çelik, "Bu vesileyle BRICKS toplantısı gerçekleşecek. Türkiye’nin şimdiye kadar ki geleneksel ittifakları, geleneksel tarihsel yürüyüşü korunurken, aynı zamanda ilişkilerin çeşitlendirilmesi açısından da Türkiye’nin dünyanın her türlü birliğinde, her türlü platformunda yer alma iradesi baştan itibaren ilan edilmiştir. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımız bu zirveye katılımı ve bu çerçevede yapacağı temaslar da önümüzdeki dönem için yol gösterici ve aydınlatıcı olacaktır" diye konuştu.Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. ’Yenidoğan çetesine ilişkin buna benzer bizim bilmediğimiz farklı 12 bebek dışında başka bebek vakaları var mı? Ve şöyle iddialar da ortaya atıldı; Pandemi döneminde de entübe olan hastalara veya yaşlılara yönelik de benzer uygulamaların olduğu yönünde iddialar da var sosyal medyada. Bizim bilmediğimiz farklıca vakalar da var mı? Ve ek olarak da bu konuya alakalı suçluların en ağır cezaları almaları dışında toplum vicdanını rahatlatacak ilave bir adım da atılması muhtemel midir?’ sorusuna Çelik, "Bu bahsettiğiniz iddiaların hepsi ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Bunlar nihayetinde çeşitli vatandaşlarımız tarafından, bazı sağlık çalışanları tarafından dile getiriliyor. Bu önemlidir, önemsizdir ayrımı yapılmaksızın hepsi en ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Bununla ilgili vardığımız sonuçları en kapsamlı şekilde muhakkak surette kamuoyuyla paylaşacağız. Çünkü bu “Yenidoğan bebekleri” öldüren bu çetenin diyaloglarında ortaya çıkan vahşet aslında gerçekten her birimizin ömrü hayatında çok nadir rastladığı bir vahşet örneği dolayısıyla, bahsettiğiniz şekilde çeşitli başka alanlarla ilgili olarak da gündeme geldi. Burada bu işlerin içine bulaşanlar var mıdır, bu iddialar doğru mudur? Bunların hepsinin inceleneceğinden hiç kuşkunuz olmasın. Şöyle bir tartışma yürüyor o da şu: Yani bunları bu hastaneler kapatılır, yarın bir gün aynı kişiler başka isimlerle bunları açar şeklinde, bu konularda da hassasız, bunları da takip ediyoruz. Yine aynı şekilde bahsettiğiniz şimdi tabii şöyle bir tablo da ortaya çıkmıştır, bunu da kesinlikle gayet doğal karşılıyoruz. Birçok alanda bahsettiğiniz konularla ilgili olarak acaba burada da böyle bir şey var mıdır gibisinden şüpheler gündeme gelmiştir. Bu şüpheler niye gündeme geliyor diye herhangi bir şey söylemiyoruz, iki şey arasındaki şey önemlidir. Bir yandan gerçekten bahsettiğiniz pandemi zamanında ve diğer zamanlarda büyük bir fedakarlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızı topyekun töhmet altında bırakacak cümlelerden de kaçınmak gerekir. Aynı şekilde meseleyi sadece yani burada birkaç konuyla sınırlı tuttuk, kapattık gibisinden davranmayın diyerek vatandaşlarımızdan gelen eleştiriler veya vatandaşlarımızdan gelen uyarılar var bu konuyu da son derece ciddiye aldığımızı ifade etmek istiyoruz. Burada Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımız tam bir koordinasyon içinde çalışacak. Mesela bizim aynı şekilde CİMER’e geldiği gibi bizim partimize gelen bir ihbar söz konusu olduğunda da bütün ayrıntılarıyla bakıyoruz. Biliyorsunuz bu tip zamanlarda doğrusu olan, yanlışı olan çok sayıda ihbar söz konusu olabiliyor. Ama doğrusunu-yanlışını biz ayırt etmeyeceğiz, bunu ilgili makamlara ileterek en ayrıntılı şekilde bakılmasını sağlayacağız. Gerçekten günlerdin bizi uyutmayan diyaloglar ve tablolar ortaya çıktı. Vatandaşlarımızdan gelen her ihbarı, sizin gibi bu konuyu takip eden arkadaşlarımızın yaptığı her değerlendirmeyi muhakkak surette takip ediyoruz. Bakanlıklarımız da ilgili birimler açısından bunu inceliyorlar. Çıkarsa bunu paylaşırız, başka bir alanda da çıkarsa paylaşırız, üstüne de sonuna kadar gideceğimizi ifade etmek istiyorum birincisi bu" yanıtını verdi.Çelik, muhalefetten de bazı tekliflerin geldiğini belirterek, "Burada bir topyekun bir suçlamaya gitmeksizin ortaya koyulan her şeye bakıyoruz, değerlendiriyoruz. Denetim sisteminin bütün bu bahsettiğimiz olaylarla ilgili olarak bir daha gözden kaçırmayacak şekilde yeniden güncellenmesinden, daha da güçlü hale getirilmesine. Sağlık sistemi içerisinde sağlık çalışanı sıfatı taşımayan Türk hekimlerinin, Türk sağlık çalışanlarının fedakarlıklarının tam zıddında böylesine ölüm şebekesi kurmuş çetelerin bunlar dünyanın çeşitli yerlerinde de gelişmiş ülkelerin birçoğunda da olabiliyor, gündeme gelebiliyor bunlarla ilgili yeni mekanizmalar da kuracağız. Tabii vatandaşlarımızın gösterdiği infial son derece haklıdır, çünkü ortaya çıkan tablo sayı vermeye bile gerek yok yani bir can, bir bebek bile hayatını kaybetmiş olsa bu asla hiçbirimizin kaybetmeyeceği bir şeydir. Ama dediğim şudur: Biz bunlarla mücadele konusunda acımasız olacağız dediğim zaman bazen yanlış anlaşılıyor, yani cümle yanlış yere gidiyor, o yüzden en yüksek kararlılığı göstereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Hukuk önünde en ağır cezayı almalarını takip edeceğimiz gibi, bu olayların tekerrür etmemesi için ortaya koyulan tüm teklifleri de değerlendirdiğimizi ve bunları birer mekanizmaya dönüştüreceğimizi ifade etmek isterim" dedi.’Yakın zamanda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani Türkiye’yi ziyaret etti, siz bu ziyareti nasıl değerlendirirsiniz?’ sorusuna Çelik, "Şimdi biliyorsunuz Irak’ta Irak’ın toprak bütünlüğünü ve Irak’ın istikrarını savunmak bakımından güçlü bir ilkemiz var. Sayın Cumhurbaşkanımız en son Irak’ı ziyaret ettiklerinde uzun bir aradan sonra bu ziyaret gerçekleştiğinde ortaya çıkan tabloda bazı ilerlemeler gördük. Burada hem Merkezi Hükümetle hem Kuzey Irak’taki yönetimle özellikle terörle mücadele ve PKK’yla mücadele konusundaki görüşlerimizin daha da yakınlaştığını gördük. Öteden beri Kuzey Irak’la bu konularda daha yakın bir iş birliği söz konusu. Problem burada bahsetmiştik, o gezide de gündeme geldi, şimdi de oradan bazı açıklamalara yapılıyor. KYB’nin yanlış bir yönde hareket etmesidir. Biz KYB yetkililerine de şunu söylüyoruz: Burada Türkiye’ye karşı olan bu terörist unsurlarla, Türkiye’ye karşı faaliyet yürüten bu unsurlarla herhangi bir şekilde yan yana durmasınlar, bunlarla ilişki içerisinde gözükmesinler. Bu bakımdan, bu hassasiyetleri koruma bakımından Neçirvan Beyin ziyareti önemlidir. Hem Irak’taki gelişmeler açısından, hem Kuzey Irak’taki siyasi gelişmeler açısından zamanlaması doğru olmuştur, hem de bölgesel gelişmeler açısından doğru olmuştur. Yerinde ve verimli bir ziyaret olarak gerçekleşmiştir" cevabını verdi.Bir gazetecinin, ’Buna ek olarak geçtiğimiz hafta özellikle gündeme gelmişti Türkiye’de yeni bir çözüm süreci mi başlayacak ve bu uzlaşma söylemleri ne anlam ifade ediyor?’ sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi:"Şimdi aslında burada net bir şekilde ifade edildi, o da şu: Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılış konuşmasından sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ve Sayın Cumhurbaşkanının Meclis açılış konuşmasındaki ifadeleri iç cepheyi güçlendirme başlığı üzerinden bütün bu bölgedeki gelişmeleri ve diğerlerini birlikte okuduğumuzda Türkiye’de iç cephenin güçlü tutulması Türkiye’de yaşayan herkes için bir sorumluluk olmalı, özellikle de siyaset kurumu bu sorumluluğu yerine getirmelidir. Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz verme, meşruiyet alanlarından taviz verme gibi bir şey söz konusu değil. O zaman da ifade edildi, özellikle terör örgütüne destek veren ifadeler kullanan siyasi partiye dönük olarak bu terörle aralarına mesafe koymaları ve bir Türkiye partisi olmalarına dönük bir davettir. Çözüm süreci, milli birlik kardeşlik projesi dönemlerinde de yapılmak istenen devletin sert gücünü kullandığı kadar yumuşak güç unsurlarını da kullanarak, yani istihbarat teşkilatının görüşmeler yapması yoluyla terör örgütünün silah bırakması ve ülke topraklarını terk etmesiydi. Hatta hatırlarsınız o zaman bu tartışmalar yapılırken Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde şöyle bir açıklama yapmıştı: Ülkeyi terk etmeleri yetmez, silahlarını gömerek ülkeyi terk etsinler diye. Çünkü geçmişte böyle bir irade olduğunu, ama bunun gerçekleşemediği söylenmişti. Bir de öteden beri şu söylenir: Türkiye’de siyasal katılma yolları işte kapalıydı, kapalı olduğu için bu terör gibi yapılar ortaya çıktı diye. Aslında tabii bu hiçbir şekilde terör için de bir bahane değildir, terör nihayetinde bir insanlık suçudur. Ama neticede Türkiye’de siyasal katılma yolları açıktır, dolayısıyla terörün hiçbir meşruiyeti, herhangi bir mazereti zaten söz konusu olamaz. Buradaki iç cephe kavramını Türkiye’nin temel değerleri etrafında, Türkiye’nin temel hassasiyetleri etrafında etrafımızdaki gelişmeleri dikkate alarak daha doğru hareket etme, terör örgütlerine karşı daha kararlı hareket etme, Türkiye’nin demokrasisini, hukuk devletini ve Cumhuriyet’in kazanımlarını daha güçlü bir şekilde koruma şeklinde bir davettir. Bunun bu şekilde anlaşılması gerekir, onun dışında bir kavramsallaştırma söz konusu değildir."Çelik, ’CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun’ diye bir açıklaması olmuştu. Bununla ilgili değerlendirmeniz nelerdir?’ sorusuna, "Şimdi burada Sayın Özel 29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun derken milletin evi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin yapılmasını Atatürk’ün mirasına aykırı bir şey olarak ifade ediyor ve aynı zamanda da işte onu olumsuzlayan, Külliyenin, milletin evinin yapılmasını olumsuzlayan bir tavır içerisine giriyor. Devlet hayatımızda devletin ihtiyaçlarına göre çeşitli zaman dilimlerinde, yani bin yıllık bir zaman diliminden baktığımızda, bin yıllık bir tarih perspektifinden baktığımızda devletimizin ihtiyaçlarına göre devlet başkanlarının kullandığı farklı mekanlar olmuştur, bu devletin ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Bu çerçevede de gelişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evi olarak yapılmıştır. Sayın Özel’in milletin evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne karşı kullandığı ifadeler son derece yanlış ifadelerdir. Burada özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra külliyenin yapılmasının ne kadar gerekli olduğu görüldü. Bugünkü devlet hayatının ihtiyaçlarını karşılamak bakımından Çankaya Köşkü yetersiz kalınca Külliye bugün bu ihtiyaçları karşılamaktadır. Bin yıllık devlet hayatımız içerisinde bir sürü bu şekilde farklı mekânlar kullanılmıştır. Bu mekânları birbirine kavga ettirme de maalesef Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özel’e nasip oldu, ama kötü bir nasip bu, nasipsizlik aslında, bunu da yapmamak gerekir. Cumhurbaşkanımız Atatürk’ün hatırasını korumak bakımından da bazı faaliyetlerini yine Çankaya Köşkü’nde sürdürmektedir, Çankaya Köşkü de kapatılmış değildir. Ama bugün devlet hayatının ihtiyaçları açısından merkezi olarak kullanılan yer Cumhurbaşkanlığı Külliyesidir, milletin evidir. Bir de tabii biliyorsunuz katılım çok yüksek oluyor artık resepsiyonlara, binlerce kişinin üzerinde bir katılım yapılıyor. Dolayısıyla bu çerçevede yine 29 Ekim resepsiyonu milletin evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşecektir. Sayın Özel’in bu resepsiyonlara katılmak için böyle bir şart koşması da siyaseten absürt bir yaklaşım olmuştur" cevabını verdi.Bir gazetecinin ‘CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı bugün cezaevinde ziyaret etti. Doğu-Güneydoğu ziyareti öncesinde böyle bir ziyaret yapmasını nasıl değerlendirirsiniz?’ sorusuna Çelik, “Tabii burada kimin kimi ziyaret ettiği bizi çok ilgilendirmez, fakat gördüğüm kadarıyla yapılan açıklamaların şöyle bir ortak noktası var: Hükümete çağrı yapılırken hem ziyaret eden hem ziyaret edilen, hükümete çağrı yaparken şundan bahsediyor: Hükümeti hukukun üstünlüğüne saygı duymaya davet ediyorlar. Hukukun üstünlüğüne saygı duymaktan bahsedenlerin öncelikle terör örgütü hakkında ne düşündüğünü söylemesi lazım. Yani burada Kobani olaylarında gerçekleşen eylemleri ve bu Kobani eylemlerinde yapılan konuşmaları biliyoruz. Terörist başının heykelini dikmekten kimin bahsettiğini biliyoruz. Bunlarla hesaplaşılmadan, bunlarla yüzleşilmeden hukukun üstünlüğünden bahsetmek sadece bir takiye oluyor. Hukukun üstünlüğü öncelikle terörün dışlanmasından geçer. Çünkü hukuk devletinin en büyük tehdidi terördür ve terör örgütleridir, esas olan bununla ilgili ne söylendiğidir” diye konuştu.Enteresan bir şekilde bütün cümleler hükümete karşı söylenmiş, ama terör örgütüne karşı hiçbir şey söylenmediğini ifade eden Çelik, “Bu şekilde hem ziyaret edenin cümlelerinde, hem ziyaret edilenin cümlelerinde bütün meselelerin kaynağı olarak kabine ve hükümet gösterilmiş ve bu şekilde çağrı yapılmış. Hâlbuki hukukun üstünlüğünden bahsediyorsak bunun tarihini de hemen geçtiğimiz yıllardaki tarihini de masaya yatırabiliriz, ama biraz geniş vakit alır, onu başka zaman yaparız. Öncelikle Kobani olayları başta olmak üzere, terörist başının heykelini dikmekten bahsetmek şeklindeki yaklaşım başta olmak üzere bunlar konusunda belki bunların yanlışlıkları konusunda Sayın Özgür Özel’in bir şeyler söylemesi ve burada PKK terör örgütüne karşı net bir tutum geliştirilmesi gerektiği konusunda bir şeyler söylenmesi ve bunun kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi. Dışarıya çıktıktan sonra yapılan açıklamanın ana temasının bu olması gerekirdi. Bir de tabii Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar olan süreci değerlendirerek Sayın Özel’in konuşmasında bundan sonrasında da şöyle yapacağız gibisinden bir yaklaşım ortaya koyulduğu görülüyor. Bu da tabii tek millet prensibine bizim açımızdan aykırıdır” ifadelerini kullandı.“Biz Türkiye’de herhangi bir şekilde ikinci sınıf bir vatandaş olgusu kabul etmiyoruz”Türkiye’de herhangi bir şekilde ikinci sınıf bir vatandaş olgusu kabul etmediklerini bildiren Çelik, “Burada bütün Kürt vatandaşlarımızı kastederek kendilerini eşit hissedinceye kadar diyor Özgür Özel, bu eşitsizliklerle ilgili bütün biz bu düzenlemeleri yaparken, bu eşitsizliklerle mücadele ederken, ben çok iyi hatırlıyorum, Meclis’te karşımızdaki en sert blok Cumhuriyet Halk Partisi’ydi. Yani biz Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcılıkları kaldırırken, Kürt vatandaşlarımıza dönük birtakım yanlış uygulamaları kaldırırken karşımızdaki en sert blok Cumhuriyet Halk Partisi’nden oluşuyordu. Ve aslında hatta Cumhuriyet Halk Partisi’nin o zamanki yöneticileri bütün bu düzenlemeler yapılırken askeri vesayeti ve yargı vesayetini kışkırtmak için ciddi bir faaliyet içerisindeydi. Dolayısıyla o süreç bir bakıma da Cumhuriyet Halk Partisi’nin statükoculuğunu bertaraf ederek demokratik bir düzlememe geçmiştir” şeklinde konuştu.Cumhuriyet Halk Partisi’nin, önceki Genel Başkanlarında da var, şimdikinde de var: Başörtüsü sorunu söz konusu olduğunda başörtüsü sorununun en büyük siyasi destekçisi Cumhuriyet Halk Partisi olduğuna dikkat çeken Çelik, “Sorunu biz çözdük, biz çözdükten sonra sorunu yıllar geçti aradan Sayın Kılıçdaroğlu çıktı bu konuyu gündeme getirdi, bu konuyu çözeceğiz dedi. Hâlbuki biz bu konuyu çözerken karşımızda olanların içerisinde o zaman işte Grup Başkan Vekili olarak da, Genel Başkan olarak da Sayın Kılıçdaroğlu vardı. Aynı mesele Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaların kaldırılmasında da söz konusu oldu. Biz bu meseleleri çözerken, bunları kaldırırken karşımızda yine Cumhuriyet Halk Partisi vardı. Şimdi biz bu meseleleri çözmüşüz, bunları kaldırmışız, bu ayrımcılığı bitirmişiz, Türkiye’de herkes birinci sınıf vatandaştır konumunu pekiştirmişiz, bu sefer çıkıyor mesele geçtikten sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor, yani Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusundaki gecikmiş tarih okumasını bu meselede yine Özgür Özel gecikmiş bir tarih okuması olarak gündeme getiriyor. Demokratikleşme konusunda biz bu mücadeleleri verirken karşımızda olanlar, bugün bu mücadeleleri vereceklerinden bahsediyorlar. Bu da gerçekten anakronik bir durum, tarih dışı bir alanda yapılan bir siyaset olarak gündeme geliyor” şeklinde konuştu.Şimdi İsrail’den yapılan birtakım açıklamaları takip ettiğinizde İran’ın nükleer tesislerini, petrol tesislerini vuracaklarını söylediklerini belirten Çelik, “Şimdi peki İran’ın nükleer tesislerinin vurulmasına karşı net cümle kuran ülkelerden birisi hangisi? Amerika Birleşik Devletleri. İsrail’e her konuda kayıtsız şartsız destek veren onlar bile bir nükleer tesisin vurulmasının ortaya çıkaracağı insani felaketin simülasyonlarına baktığınızda, bütün bir bölge için nasıl tehdit oluşturduğunu net bir şekilde görüyorlar, çok büyük bir alanda çok büyük bir insani, siyasi ve askeri tehdit ortaya çıkarıyor. Şimdi bunu da çıkıp da bizdeki bir muhalefet partisinin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sözcülerinin işte hiçbir tehdit değerlendirmesi ve analiz yapılmaksızın sadece temenniler düzeyinde böyle bir şey söz konusu değildir demesi, doğrusunu söylemek gerekirse tam bir bilinçsizlik ve sorumsuzluk durumudur. Burada İsrail hem bölge için hem insanlık için bir tehdittir” dedi.
Taşkın: “Esnaflarımızın yanındayız”
21 Ekim 2024 Pazartesi - 17:41 Taşkın: “Esnaflarımızın yanındayız” Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, Ankara Konteyner Esnaf Çarşısı’nda esnaflarla buluşarak hem sorunları yerinde dinledi hem de çözüm önerilerini paylaştı. Taşkın, "Esnaf kardeşlerimizin daha rahat bir ortamda hizmet vermesi için üzerimize düşeni yapacağız" diyerek, belediye olarak her türlü desteği sağlayacaklarını vurguladı. Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, Ankara Konteyner Esnaf Çarşısı’nı ziyaret ederek esnafın sıkıntılarını ve taleplerini dinlemek üzere esnaflarla bir araya geldi. Başkan Taşkın, hem çarşının mevcut durumu hem de ticaretin canlanması için yapılabilecek çalışmalar üzerine esnafla istişarelerde bulundu. Taşkın, esnafların taleplerini not aldığını belirterek, “Esnaflarımızın daha rahat ve verimli bir ortamda hizmet verebilmeleri için belediye olarak üzerimize düşeni yapacağız” dedi. Ziyarette öne çıkan en büyük sorunlardan birinin tanıtım eksikliği olduğunu dile getiren Taşkın, bu sorunları çözmek adına gerekli adımların atılacağını belirterek, “Buradaki en büyük sıkıntılardan biri, çarşıya yönlendirmelerin zayıf olmasıdır. Esnaf kardeşlerimizin ifade ettiği gibi, çarşıyı bulmakta zorluk çeken vatandaşlarımız var. Bu konuda tanıtım ve reklam çalışmaları yaparak halkımızı buraya çekeceğiz” şeklinde konuştu. ‘’Ticaretin canlanması için hızlı adımlar atacağız’’ Başkan Taşkın, Ankara Esnaf Çarşısı’nın yıkılan öğretmenevinin yerine kurulan geçici bir ticaret merkezi olduğunu hatırlatarak, buranın temiz ve nezih bir alışveriş ortamı sunduğunu belirtti. Farklı sektörlerden esnafların bir araya geldiği çarşının şehre katkı sağladığını ifade eden Taşkın, “Tüm hemşehrilerimizi buraya alışveriş yapmaya davet ediyorum. Bu nezih çarşıyı hep birlikte güzelleştirecek, esnaflarımızın yanında olacağız. Esnaflarımız, tamamlanacak inşaat sürecinin ardından kalıcı yerlerine taşınacaklar. Ancak, bu geçici sürecin esnafımız için bir zorluk olmaması adına belediye olarak üzerimize düşeni yapacağız ve ticaretin aksamaması için tüm desteği sağlayacağız. Hem esnafımızın işleri kolaylaşacak hem de vatandaşlarımız daha rahat bir alışveriş deneyimi yaşayacak.” ifadelerini kullandı. Ziyaretin sonunda Başkan Taşkın, eksikliklerin hızlıca giderileceğini belirterek, “Esnaf kardeşlerimizle dertleştik, sorunları not aldık. Birlikte bu süreci atlatacak ve Ankara Konteyner Esnaf Çarşısı’nı hak ettiği konuma getireceğiz” diye konuştu.
Milletvekili Şan: “Basın, demokrasinin işlerliği açısından vazgeçilmez bir unsurdur”
21 Ekim 2024 Pazartesi - 17:23 Milletvekili Şan: “Basın, demokrasinin işlerliği açısından vazgeçilmez bir unsurdur” AK Parti Adıyaman Milletvekili Doç. Dr. İshak Şan, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Basın mensuplarının, her türlü zorlu şartta bile mesleklerini onurla ve cesaretle icra etmeye devam ettiklerini belirten Milletvekili Şan, basın özgürlüğünün, demokrasinin işlerliği açısından vazgeçilmez bir unsur olduğunu ifade etti. Milletvekili Şan, “Bugün, demokratik toplumların temel taşlarından biri olan basın mensuplarımızın 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’nü kutlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Gazeteciler, tarafsız ve doğru bilgilendirme görevlerini yerine getirirken, halkın haber alma hakkını savunarak özgür düşüncenin yayılmasına önemli katkılarda bulunurlar. Basın mensuplarımız, her türlü zorlu şartta bile mesleklerini onurla ve cesaretle icra etmeye devam etmektedir Basın özgürlüğü, demokrasinin işlerliği açısından vazgeçilmez bir unsurdur. Gazetecilerimiz, toplumsal sorunların gündeme taşınmasında, kamuoyunun aydınlatılmasında ve toplumun gelişiminde çok önemli roller üstlenmektedir. Tarafsız habercilik anlayışıyla mesleklerini sürdüren basın emekçilerimiz, halkın gözü kulağı olma sorumluluğuyla gece gündüz demeden çalışmaktadır. Bu kutsal görevi yerine getiren tüm gazetecilerimize teşekkür ediyorum. Bu anlamlı günde, görevleri başında hayatını kaybeden, zorlu şartlar altında baskı gören ve çeşitli sıkıntılarla mücadele eden gazetecilerimizi de anıyor, onların mücadelesinin ve cesaretinin her zaman yanlarında olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Tüm basın mensuplarının Dünya Gazeteciler Günü’nü en içten dileklerimle kutlar, başarılarının devamını dilerim" dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik: " FETÖ’cü terörist başı öldüğü kaynaklarımızca da doğrulandı"
21 Ekim 2024 Pazartesi - 17:23 AK Parti Sözcüsü Çelik: " FETÖ’cü terörist başı öldüğü kaynaklarımızca da doğrulandı" AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Yenidoğan çetesinin tamamen çökertilmesi varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar” dedi.AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu(MKYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu. Çelik, FETÖ’nün ölümüne ilişkin, "İslam’a ve insanlığa hizmet ettiğine dair ifadeler var. Halbuki İslam’a ihanet etmiş, insanlığa ihanet etmiş, milletimize ihanet etmiş bir haindi. Bugün vatansız olarak bu dünyayı terk etti. Kuşkusuz dinimize yaptığı kötülükler, milletimize yaptığı kötülükler, insanlığa yaptığı kötülükler böyle bir şahsın ismini Netenyahu gibi biriyle yan yana yazdırması neticesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır. Ve bütün bir geçmişe doğru bu değerlendirildiğinde gerek 15 Temmuz darbe girişimiyle ortaya çıkan tablo gerek daha sonra yürüttükleri faaliyetler bu terörist başının aslında ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmek üzere, milli egemenliği çalmak üzere ordumuza, milletimize büyük kötülükler yapmak üzere bir projenin taşeronunu yaptığını net bir şekilde göstermektedir. Sonraki süreçte de açık bir şekilde görüldü. Terörist başı Fetullah Gülen aslında gerek kurduğu ihanet şebekesiyle gerekse bu ihanet şebekesi vasıtasıyla hizmet ettiği odaklar vasıtasıyla büyük bir ihanet ve cinayet ağının mimarlığını yapmıştı. Emperyalizmin firavunlarına belamlık yapmış bir haindi. Bugün de bütün bu suçlarıyla birlikte bütün bu ihanetlerle ve cinayetlerle birlikte bu dünyayı terk etti. Bu örgütün fiziki unsurlarıyla sonuna kadar mücadele edeceğimiz konusundaki kararlılıkta hiçbir eskime yavaşlama ya da gevşeme söz konusu değildir. Aynı zamanda bu zihniyetle de aynı güçle mücadele etmemiz gerektiğinin farkındayız. Uzun zamandır bu örgüt mensuplarının yaptığı faaliyetlere dikkat ettiğimizde bunların aynı ihanet ve cinayet şebekesini işler kılmak için işlevsel kılmak için çeşitli ülkelerde ülkemize karşı faaliyetler yürüttüğünü çeşitli bağlantılar kurmaya çalıştıklarını ve kendilerince uygun bir fırsat bulmaya çalıştıklarını net bir şekilde görüyoruz. Ülkemizdeki milli egemenliği gasp etmeye çalışan ülkemizin değerlerini yok etmeye çalışan emperyalist projelerin taşeronluğunu bunlara belamlık yapmış bir şahıstı ve bütün bu kötülüklerle birlikte bu dünyayı terk etmiş oldu. Bu zihniyetin, bu şebekenin şimdi yaptıkları bir takım açıklamaları gördüğümüzde de aynı zihniyeti aynı ihanet ve cinayet şebekesinde sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz” diye konuştu.“Bu yapıyla hiç gevşemeden hiçbir esneklik göstermeden aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz”15 Temmuz’dan sonra özellikle bu darbe girişiminin bertaraf edilmesinden sonra kimler tarafından himaye edildiklerini de daha net bir şekilde görmüş olduklarını ifade eden Çelik, “ Dünyanın çeşitli yerlerinde kurdukları ağların üzerine gitme konusunda Cumhurbaşkanımızın kesin kararlılığı ve talimatıyla birçok odakları bertaraf edildi ve kutsal değerlere ve insanlığa kötülük etme bakımından ismini Netanyahu gibi katillerle yan yana yazdıran İslam’ı istismar eden, milli değerlerimizi istismar eden bir kötülük abidesinin hayatı bu şekilde son bulmuş oldu. Bu yapıyla hiç gevşemeden hiçbir esneklik göstermeden aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.Filistin meselesi ve Gazze’de yaşananlar Lübnan’da olan konular bugün de MKYK’nın ana konusu olduğunu bildiren Çelik, "Dışişleri Bakanlığımızın sunumu vardı. O sunum çerçevesinde kapsamlı bir değerlendirme gerçekleştirildi. En son Yahya Sinvar’ın şehit edilmesiyle Netanyahu hükümetinin katliamlarına devam ettiği net bir şekilde bir kere daha görülmüştür. Bu katliam şebekesinin bugün Filistin meselesini MKYK’mızda ayrıntılı bir şekilde ele almamız vesilesiyle de gördük ki aslında rakamlar, cinayetler, ortaya koydukları soykırım gerçekten Nazileri fersah fersah geçmiş, Nazilerin yaptıklarının çok ötesine geçmiş, Nazilerden daha beter bir tablo ortaya çıkarmıştır. Biliyorsunuz Yahudi asıllı Kanadalı bir akademisyen doktor kitapları Türkçe’ye de çevrildi. Yahudidir kendisi ve İsrail’in Gazze’de işlediği soykırımı bence çok iyi anlatıyor. ’Nazilerin toplama kampında yaptıklarının bir benzeridir’ diyor. ’Bu aynı’ diyor, ’TikTok’da, Facebook’ta, Instagram’da bu toplama kampında gerçekleşenleri izliyormuşuz gibi’ diyor. Eğer diyor ’Naziler Yahudilere karşı soykırım yaparken TikTok, Facebook, Instagram gibi araçlar olsaydı ancak bugün gördüğümüz görüntüleri görürdük.’ Bu son derece çarpıcı bir anlatım” ifadelerini kullandı.“Lübnan’ı da şimdi Gazze’ye benzetme konusunda bu katliam şebekesinin faaliyetleri devam ediyor”Geçen gün yine Mescidi Aksa’ya dönük bir saygısızlık daha gerçekleştiğini bu katliam ve soykırım şebekesinin insanlık dışı kişiler olduğu, insanlık dışı karakterlere sahip oldukları canavarca hislerle hareket ettikleri net bir şekilde görüldüğünü vurgulayan Çelik, “Ama esas problem bugün bunlara destek verenler, bunlara silah temin ederlerdir. Daha da ilerisi Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu İnsani İşler Özel Temsilcisi’nin şöyle bir ifadesi var; ’İsrail Filistin’e gıda ve ilaç yardımını durdursa bile biz ona silah vermeye ve destek olmaya devam edeceğiz’ diyor. Nitekim geçen gün Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un ziyareti vesilesiyle Almanya’nın tavrını da gördük. Maalesef Alman Dışişleri Bakanı son derece talihsiz açıklamaları arka arkaya yaptı geçtiğimiz günlerde. O kadar büyük bir pervasızlık ki yine bugün Birleşik Milletler Geçici Görev Gücü’nü adına yapılan açıklamada yeni bir İsrail saldırısından da bahsediliyor. Dolayısıyla Netanyahu hükümeti insana ait, insanlığa ait, barışa ait her şeyi hedef almaya devam ediyor. Bu yayılmacı ve saldırgan politikanın durmayacağı görülüyor. Ama buna bu şekilde silahla destek olanlar eninde sonunda bunun altında kalacaklardır. Bunu bugün durdurmayanlar yarın bir gün kendi halklarının daha büyük tepkisiyle dünyada yükselen daha büyük bir tepkiyle karşı karşıya kalacaklardır. Eninde sonunda bu soykırım şebekesi insanlık mahkemesinde yargılanacak ve hak ettikleri en ağır cezayı alacaklar. Liderlerin dik duramaması Cumhurbaşkanımızın yaptığı gibi kararlı bir şekilde ilerleyememesi Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu kararlı tavrın ve dik duruşun benzerini gerçekleştirememeleri büyük bir problemdir. Geçen de Fransa Cumhurbaşkanı Macron bütün bu yapılanları eleştiren bir cümle söyledikten sonra öylesine bir kampanyayla karşı karşıya kaldı ki en son neredeyse ’antisiyonizm antisemitizmdir’ demeye getirdi. Halbuki Siyonizm’e verilen bu şekildeki tavizlerin hiçbiri bunu yapanların faydasına değildir. Nitekim Euronaval 2024 Fuarı’na İsrail’in katılmasını engellediği için Netanyahu hükümeti Macron hakkında hukuki girişim başlatacaklarını söyledi. ’Antisiyonizmi, antisemitizm’ olarak adlandırmak hem toplama kamplarında hayatını kaybetmiş Yahudiler’e büyük haksızlıktır. Hem de bugün Gazze’de on binlerce kadını, çocuğu ve masumu öldüren bu soykırım şebekesini aklama faaliyetidir. Bugün insanlık değerleriyle Siyonizm karşı karşıyadır. Herkes tarihteki safını ya insanlık değerlerinden yana ya da bu Siyonist saldırganlıktan yana koyacaktır. Tarihin doğru tarafında durmayanlar bunun lekesini ve acısını ömürleri boyunca yaşayacaklardır” dedi.“Cumhurbaşkanımız sonuna kadar tavizsiz bir şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi gerektiği konusundaki tutumunu ortaya koydu”Yeni doğan bebekleri öldüren cinayet şebekesiyle ilgili gündemi ve gelişmeleri ve bu şebekeye dönük her türlü girişimi yakından çok ciddi bir şekilde partiden takip ettiklerini kaydeden Çelik, "Kuşkusuz Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız tam bir koordinasyon içerisinde. Bu çetenin tamamen çökertilmesi varsa benzerlerinin de bertaraf edilmesi için güçlü bir çalışmayı sürdürüyorlar. Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz günlerdeki kabulünde Adalet Bakanımız ve Sağlık Bakanımız kendisine bilgi verdiler ve Cumhurbaşkanımız sonuna kadar tavizsiz bir şekilde bu meselenin üstüne gidilmesi gerektiği konusundaki tutumunu ortaya koydu. Bu şekilde bu yeni doğan çetesinin tümüyle yeni doğan bebekleri öldüren bu cinayet şebekesini tümüyle kazıyacağımızı ve en ağır cezayı almaları için gayret edecek, gayret göstereceğimizi ifade etmek istiyoruz" diye konuştu.“Türkiye’nin dünyanın her türlü birliğinde, her türlü platformunda yer alma iradesi baştan itibaren ilan edilmiştir”Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Kazan ziyaretinin olacağını söyleyen Çelik, "Bu vesileyle BRICKS toplantısı gerçekleşecek. Türkiye’nin şimdiye kadar ki geleneksel ittifakları, geleneksel tarihsel yürüyüşü korunurken, aynı zamanda ilişkilerin çeşitlendirilmesi açısından da Türkiye’nin dünyanın her türlü birliğinde, her türlü platformunda yer alma iradesi baştan itibaren ilan edilmiştir. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanımız bu zirveye katılımı ve bu çerçevede yapacağı temaslar da önümüzdeki dönem için yol gösterici ve aydınlatıcı olacaktır" diye konuştu.Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. ’Yenidoğan çetesine ilişkin buna benzer bizim bilmediğimiz farklı 12 bebek dışında başka bebek vakaları var mı? Ve şöyle iddialar da ortaya atıldı; Pandemi döneminde de entübe olan hastalara veya yaşlılara yönelik de benzer uygulamaların olduğu yönünde iddialar da var sosyal medyada. Bizim bilmediğimiz farklıca vakalar da var mı? Ve ek olarak da bu konuya alakalı suçluların en ağır cezaları almaları dışında toplum vicdanını rahatlatacak ilave bir adım da atılması muhtemel midir?’ sorusuna Çelik, "Bu bahsettiğiniz iddiaların hepsi ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Bunlar nihayetinde çeşitli vatandaşlarımız tarafından, bazı sağlık çalışanları tarafından dile getiriliyor. Bu önemlidir, önemsizdir ayrımı yapılmaksızın hepsi en ayrıntılı bir biçimde inceleniyor. Bununla ilgili vardığımız sonuçları en kapsamlı şekilde muhakkak surette kamuoyuyla paylaşacağız. Çünkü bu “Yenidoğan bebekleri” öldüren bu çetenin diyaloglarında ortaya çıkan vahşet aslında gerçekten her birimizin ömrü hayatında çok nadir rastladığı bir vahşet örneği dolayısıyla, bahsettiğiniz şekilde çeşitli başka alanlarla ilgili olarak da gündeme geldi. Burada bu işlerin içine bulaşanlar var mıdır, bu iddialar doğru mudur? Bunların hepsinin inceleneceğinden hiç kuşkunuz olmasın. Şöyle bir tartışma yürüyor o da şu: Yani bunları bu hastaneler kapatılır, yarın bir gün aynı kişiler başka isimlerle bunları açar şeklinde, bu konularda da hassasız, bunları da takip ediyoruz. Yine aynı şekilde bahsettiğiniz şimdi tabii şöyle bir tablo da ortaya çıkmıştır, bunu da kesinlikle gayet doğal karşılıyoruz. Birçok alanda bahsettiğiniz konularla ilgili olarak acaba burada da böyle bir şey var mıdır gibisinden şüpheler gündeme gelmiştir. Bu şüpheler niye gündeme geliyor diye herhangi bir şey söylemiyoruz, iki şey arasındaki şey önemlidir. Bir yandan gerçekten bahsettiğiniz pandemi zamanında ve diğer zamanlarda büyük bir fedakarlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızı topyekun töhmet altında bırakacak cümlelerden de kaçınmak gerekir. Aynı şekilde meseleyi sadece yani burada birkaç konuyla sınırlı tuttuk, kapattık gibisinden davranmayın diyerek vatandaşlarımızdan gelen eleştiriler veya vatandaşlarımızdan gelen uyarılar var bu konuyu da son derece ciddiye aldığımızı ifade etmek istiyoruz. Burada Sağlık Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımız tam bir koordinasyon içinde çalışacak. Mesela bizim aynı şekilde CİMER’e geldiği gibi bizim partimize gelen bir ihbar söz konusu olduğunda da bütün ayrıntılarıyla bakıyoruz. Biliyorsunuz bu tip zamanlarda doğrusu olan, yanlışı olan çok sayıda ihbar söz konusu olabiliyor. Ama doğrusunu-yanlışını biz ayırt etmeyeceğiz, bunu ilgili makamlara ileterek en ayrıntılı şekilde bakılmasını sağlayacağız. Gerçekten günlerdin bizi uyutmayan diyaloglar ve tablolar ortaya çıktı. Vatandaşlarımızdan gelen her ihbarı, sizin gibi bu konuyu takip eden arkadaşlarımızın yaptığı her değerlendirmeyi muhakkak surette takip ediyoruz. Bakanlıklarımız da ilgili birimler açısından bunu inceliyorlar. Çıkarsa bunu paylaşırız, başka bir alanda da çıkarsa paylaşırız, üstüne de sonuna kadar gideceğimizi ifade etmek istiyorum birincisi bu" yanıtını verdi.Çelik, muhalefetten de bazı tekliflerin geldiğini belirterek, "Burada bir topyekun bir suçlamaya gitmeksizin ortaya koyulan her şeye bakıyoruz, değerlendiriyoruz. Denetim sisteminin bütün bu bahsettiğimiz olaylarla ilgili olarak bir daha gözden kaçırmayacak şekilde yeniden güncellenmesinden, daha da güçlü hale getirilmesine. Sağlık sistemi içerisinde sağlık çalışanı sıfatı taşımayan Türk hekimlerinin, Türk sağlık çalışanlarının fedakarlıklarının tam zıddında böylesine ölüm şebekesi kurmuş çetelerin bunlar dünyanın çeşitli yerlerinde de gelişmiş ülkelerin birçoğunda da olabiliyor, gündeme gelebiliyor bunlarla ilgili yeni mekanizmalar da kuracağız. Tabii vatandaşlarımızın gösterdiği infial son derece haklıdır, çünkü ortaya çıkan tablo sayı vermeye bile gerek yok yani bir can, bir bebek bile hayatını kaybetmiş olsa bu asla hiçbirimizin kaybetmeyeceği bir şeydir. Ama dediğim şudur: Biz bunlarla mücadele konusunda acımasız olacağız dediğim zaman bazen yanlış anlaşılıyor, yani cümle yanlış yere gidiyor, o yüzden en yüksek kararlılığı göstereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Hukuk önünde en ağır cezayı almalarını takip edeceğimiz gibi, bu olayların tekerrür etmemesi için ortaya koyulan tüm teklifleri de değerlendirdiğimizi ve bunları birer mekanizmaya dönüştüreceğimizi ifade etmek isterim" dedi.’Yakın zamanda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani Türkiye’yi ziyaret etti, siz bu ziyareti nasıl değerlendirirsiniz?’ sorusuna Çelik, "Şimdi biliyorsunuz Irak’ta Irak’ın toprak bütünlüğünü ve Irak’ın istikrarını savunmak bakımından güçlü bir ilkemiz var. Sayın Cumhurbaşkanımız en son Irak’ı ziyaret ettiklerinde uzun bir aradan sonra bu ziyaret gerçekleştiğinde ortaya çıkan tabloda bazı ilerlemeler gördük. Burada hem Merkezi Hükümetle hem Kuzey Irak’taki yönetimle özellikle terörle mücadele ve PKK’yla mücadele konusundaki görüşlerimizin daha da yakınlaştığını gördük. Öteden beri Kuzey Irak’la bu konularda daha yakın bir iş birliği söz konusu. Problem burada bahsetmiştik, o gezide de gündeme geldi, şimdi de oradan bazı açıklamalara yapılıyor. KYB’nin yanlış bir yönde hareket etmesidir. Biz KYB yetkililerine de şunu söylüyoruz: Burada Türkiye’ye karşı olan bu terörist unsurlarla, Türkiye’ye karşı faaliyet yürüten bu unsurlarla herhangi bir şekilde yan yana durmasınlar, bunlarla ilişki içerisinde gözükmesinler. Bu bakımdan, bu hassasiyetleri koruma bakımından Neçirvan Beyin ziyareti önemlidir. Hem Irak’taki gelişmeler açısından, hem Kuzey Irak’taki siyasi gelişmeler açısından zamanlaması doğru olmuştur, hem de bölgesel gelişmeler açısından doğru olmuştur. Yerinde ve verimli bir ziyaret olarak gerçekleşmiştir" cevabını verdi.Bir gazetecinin, ’Buna ek olarak geçtiğimiz hafta özellikle gündeme gelmişti Türkiye’de yeni bir çözüm süreci mi başlayacak ve bu uzlaşma söylemleri ne anlam ifade ediyor?’ sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi:"Şimdi aslında burada net bir şekilde ifade edildi, o da şu: Bu Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılış konuşmasından sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin açıklamaları ve Sayın Cumhurbaşkanının Meclis açılış konuşmasındaki ifadeleri iç cepheyi güçlendirme başlığı üzerinden bütün bu bölgedeki gelişmeleri ve diğerlerini birlikte okuduğumuzda Türkiye’de iç cephenin güçlü tutulması Türkiye’de yaşayan herkes için bir sorumluluk olmalı, özellikle de siyaset kurumu bu sorumluluğu yerine getirmelidir. Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden taviz verme, meşruiyet alanlarından taviz verme gibi bir şey söz konusu değil. O zaman da ifade edildi, özellikle terör örgütüne destek veren ifadeler kullanan siyasi partiye dönük olarak bu terörle aralarına mesafe koymaları ve bir Türkiye partisi olmalarına dönük bir davettir. Çözüm süreci, milli birlik kardeşlik projesi dönemlerinde de yapılmak istenen devletin sert gücünü kullandığı kadar yumuşak güç unsurlarını da kullanarak, yani istihbarat teşkilatının görüşmeler yapması yoluyla terör örgütünün silah bırakması ve ülke topraklarını terk etmesiydi. Hatta hatırlarsınız o zaman bu tartışmalar yapılırken Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde şöyle bir açıklama yapmıştı: Ülkeyi terk etmeleri yetmez, silahlarını gömerek ülkeyi terk etsinler diye. Çünkü geçmişte böyle bir irade olduğunu, ama bunun gerçekleşemediği söylenmişti. Bir de öteden beri şu söylenir: Türkiye’de siyasal katılma yolları işte kapalıydı, kapalı olduğu için bu terör gibi yapılar ortaya çıktı diye. Aslında tabii bu hiçbir şekilde terör için de bir bahane değildir, terör nihayetinde bir insanlık suçudur. Ama neticede Türkiye’de siyasal katılma yolları açıktır, dolayısıyla terörün hiçbir meşruiyeti, herhangi bir mazereti zaten söz konusu olamaz. Buradaki iç cephe kavramını Türkiye’nin temel değerleri etrafında, Türkiye’nin temel hassasiyetleri etrafında etrafımızdaki gelişmeleri dikkate alarak daha doğru hareket etme, terör örgütlerine karşı daha kararlı hareket etme, Türkiye’nin demokrasisini, hukuk devletini ve Cumhuriyet’in kazanımlarını daha güçlü bir şekilde koruma şeklinde bir davettir. Bunun bu şekilde anlaşılması gerekir, onun dışında bir kavramsallaştırma söz konusu değildir."Çelik, ’CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun’ diye bir açıklaması olmuştu. Bununla ilgili değerlendirmeniz nelerdir?’ sorusuna, "Şimdi burada Sayın Özel 29 Ekim resepsiyonu Çankaya Köşkü’nde olsun derken milletin evi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin yapılmasını Atatürk’ün mirasına aykırı bir şey olarak ifade ediyor ve aynı zamanda da işte onu olumsuzlayan, Külliyenin, milletin evinin yapılmasını olumsuzlayan bir tavır içerisine giriyor. Devlet hayatımızda devletin ihtiyaçlarına göre çeşitli zaman dilimlerinde, yani bin yıllık bir zaman diliminden baktığımızda, bin yıllık bir tarih perspektifinden baktığımızda devletimizin ihtiyaçlarına göre devlet başkanlarının kullandığı farklı mekanlar olmuştur, bu devletin ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Bu çerçevede de gelişen ihtiyaçlara göre Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evi olarak yapılmıştır. Sayın Özel’in milletin evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne karşı kullandığı ifadeler son derece yanlış ifadelerdir. Burada özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra külliyenin yapılmasının ne kadar gerekli olduğu görüldü. Bugünkü devlet hayatının ihtiyaçlarını karşılamak bakımından Çankaya Köşkü yetersiz kalınca Külliye bugün bu ihtiyaçları karşılamaktadır. Bin yıllık devlet hayatımız içerisinde bir sürü bu şekilde farklı mekânlar kullanılmıştır. Bu mekânları birbirine kavga ettirme de maalesef Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özel’e nasip oldu, ama kötü bir nasip bu, nasipsizlik aslında, bunu da yapmamak gerekir. Cumhurbaşkanımız Atatürk’ün hatırasını korumak bakımından da bazı faaliyetlerini yine Çankaya Köşkü’nde sürdürmektedir, Çankaya Köşkü de kapatılmış değildir. Ama bugün devlet hayatının ihtiyaçları açısından merkezi olarak kullanılan yer Cumhurbaşkanlığı Külliyesidir, milletin evidir. Bir de tabii biliyorsunuz katılım çok yüksek oluyor artık resepsiyonlara, binlerce kişinin üzerinde bir katılım yapılıyor. Dolayısıyla bu çerçevede yine 29 Ekim resepsiyonu milletin evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşecektir. Sayın Özel’in bu resepsiyonlara katılmak için böyle bir şart koşması da siyaseten absürt bir yaklaşım olmuştur" cevabını verdi.Bir gazetecinin ‘CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı bugün cezaevinde ziyaret etti. Doğu-Güneydoğu ziyareti öncesinde böyle bir ziyaret yapmasını nasıl değerlendirirsiniz?’ sorusuna Çelik, “Tabii burada kimin kimi ziyaret ettiği bizi çok ilgilendirmez, fakat gördüğüm kadarıyla yapılan açıklamaların şöyle bir ortak noktası var: Hükümete çağrı yapılırken hem ziyaret eden hem ziyaret edilen, hükümete çağrı yaparken şundan bahsediyor: Hükümeti hukukun üstünlüğüne saygı duymaya davet ediyorlar. Hukukun üstünlüğüne saygı duymaktan bahsedenlerin öncelikle terör örgütü hakkında ne düşündüğünü söylemesi lazım. Yani burada Kobani olaylarında gerçekleşen eylemleri ve bu Kobani eylemlerinde yapılan konuşmaları biliyoruz. Terörist başının heykelini dikmekten kimin bahsettiğini biliyoruz. Bunlarla hesaplaşılmadan, bunlarla yüzleşilmeden hukukun üstünlüğünden bahsetmek sadece bir takiye oluyor. Hukukun üstünlüğü öncelikle terörün dışlanmasından geçer. Çünkü hukuk devletinin en büyük tehdidi terördür ve terör örgütleridir, esas olan bununla ilgili ne söylendiğidir” diye konuştu.Enteresan bir şekilde bütün cümleler hükümete karşı söylenmiş, ama terör örgütüne karşı hiçbir şey söylenmediğini ifade eden Çelik, “Bu şekilde hem ziyaret edenin cümlelerinde, hem ziyaret edilenin cümlelerinde bütün meselelerin kaynağı olarak kabine ve hükümet gösterilmiş ve bu şekilde çağrı yapılmış. Hâlbuki hukukun üstünlüğünden bahsediyorsak bunun tarihini de hemen geçtiğimiz yıllardaki tarihini de masaya yatırabiliriz, ama biraz geniş vakit alır, onu başka zaman yaparız. Öncelikle Kobani olayları başta olmak üzere, terörist başının heykelini dikmekten bahsetmek şeklindeki yaklaşım başta olmak üzere bunlar konusunda belki bunların yanlışlıkları konusunda Sayın Özgür Özel’in bir şeyler söylemesi ve burada PKK terör örgütüne karşı net bir tutum geliştirilmesi gerektiği konusunda bir şeyler söylenmesi ve bunun kamuoyuyla paylaşılması gerekirdi. Dışarıya çıktıktan sonra yapılan açıklamanın ana temasının bu olması gerekirdi. Bir de tabii Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar olan süreci değerlendirerek Sayın Özel’in konuşmasında bundan sonrasında da şöyle yapacağız gibisinden bir yaklaşım ortaya koyulduğu görülüyor. Bu da tabii tek millet prensibine bizim açımızdan aykırıdır” ifadelerini kullandı.“Biz Türkiye’de herhangi bir şekilde ikinci sınıf bir vatandaş olgusu kabul etmiyoruz”Türkiye’de herhangi bir şekilde ikinci sınıf bir vatandaş olgusu kabul etmediklerini bildiren Çelik, “Burada bütün Kürt vatandaşlarımızı kastederek kendilerini eşit hissedinceye kadar diyor Özgür Özel, bu eşitsizliklerle ilgili bütün biz bu düzenlemeleri yaparken, bu eşitsizliklerle mücadele ederken, ben çok iyi hatırlıyorum, Meclis’te karşımızdaki en sert blok Cumhuriyet Halk Partisi’ydi. Yani biz Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcılıkları kaldırırken, Kürt vatandaşlarımıza dönük birtakım yanlış uygulamaları kaldırırken karşımızdaki en sert blok Cumhuriyet Halk Partisi’nden oluşuyordu. Ve aslında hatta Cumhuriyet Halk Partisi’nin o zamanki yöneticileri bütün bu düzenlemeler yapılırken askeri vesayeti ve yargı vesayetini kışkırtmak için ciddi bir faaliyet içerisindeydi. Dolayısıyla o süreç bir bakıma da Cumhuriyet Halk Partisi’nin statükoculuğunu bertaraf ederek demokratik bir düzlememe geçmiştir” şeklinde konuştu.Cumhuriyet Halk Partisi’nin, önceki Genel Başkanlarında da var, şimdikinde de var: Başörtüsü sorunu söz konusu olduğunda başörtüsü sorununun en büyük siyasi destekçisi Cumhuriyet Halk Partisi olduğuna dikkat çeken Çelik, “Sorunu biz çözdük, biz çözdükten sonra sorunu yıllar geçti aradan Sayın Kılıçdaroğlu çıktı bu konuyu gündeme getirdi, bu konuyu çözeceğiz dedi. Hâlbuki biz bu konuyu çözerken karşımızda olanların içerisinde o zaman işte Grup Başkan Vekili olarak da, Genel Başkan olarak da Sayın Kılıçdaroğlu vardı. Aynı mesele Kürt vatandaşlarımıza dönük ayrımcı uygulamaların kaldırılmasında da söz konusu oldu. Biz bu meseleleri çözerken, bunları kaldırırken karşımızda yine Cumhuriyet Halk Partisi vardı. Şimdi biz bu meseleleri çözmüşüz, bunları kaldırmışız, bu ayrımcılığı bitirmişiz, Türkiye’de herkes birinci sınıf vatandaştır konumunu pekiştirmişiz, bu sefer çıkıyor mesele geçtikten sonra Özgür Özel bunu gündeme getiriyor, yani Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusundaki gecikmiş tarih okumasını bu meselede yine Özgür Özel gecikmiş bir tarih okuması olarak gündeme getiriyor. Demokratikleşme konusunda biz bu mücadeleleri verirken karşımızda olanlar, bugün bu mücadeleleri vereceklerinden bahsediyorlar. Bu da gerçekten anakronik bir durum, tarih dışı bir alanda yapılan bir siyaset olarak gündeme geliyor” şeklinde konuştu.Şimdi İsrail’den yapılan birtakım açıklamaları takip ettiğinizde İran’ın nükleer tesislerini, petrol tesislerini vuracaklarını söylediklerini belirten Çelik, “Şimdi peki İran’ın nükleer tesislerinin vurulmasına karşı net cümle kuran ülkelerden birisi hangisi? Amerika Birleşik Devletleri. İsrail’e her konuda kayıtsız şartsız destek veren onlar bile bir nükleer tesisin vurulmasının ortaya çıkaracağı insani felaketin simülasyonlarına baktığınızda, bütün bir bölge için nasıl tehdit oluşturduğunu net bir şekilde görüyorlar, çok büyük bir alanda çok büyük bir insani, siyasi ve askeri tehdit ortaya çıkarıyor. Şimdi bunu da çıkıp da bizdeki bir muhalefet partisinin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sözcülerinin işte hiçbir tehdit değerlendirmesi ve analiz yapılmaksızın sadece temenniler düzeyinde böyle bir şey söz konusu değildir demesi, doğrusunu söylemek gerekirse tam bir bilinçsizlik ve sorumsuzluk durumudur. Burada İsrail hem bölge için hem insanlık için bir tehdittir” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Bu dünyada adaletten kaçtı ama ilahi adaletten kaçması mümkün değil”
21 Ekim 2024 Pazartesi - 17:17 TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Bu dünyada adaletten kaçtı ama ilahi adaletten kaçması mümkün değil” TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Aydın Sivil Toplum Buluşması toplantısında yaptığı konuşmada, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümüyle ilgili olarak, “İstedik ki buraya gelsin ve yaptıklarının hesabını Türk yargı sistemi önünde adalet önünde versin, ömür boyu hapislerde çürüsün. Bu dünyada belki adaletten kaçtı, öyle inanıyoruz ki öte tarafta bu kadar ağır suçların karşısında ilahi adaletten kaçması mümkün değildir" açıklamasında bulundu. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Akademik Yıl Açılış programı için Aydın’a gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Aydın Valiliği sonrası Aydın Ticaret Odası Konferans Salonu’nda Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ile bir araya geldi. “İlahi adaletten kaçması mümkün değil” Toplantıda konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölüm haberi ile ilgili konuşmasına başlayıp, “Sözlerim hemen başında bugün almış olduğumuz bir haberle ilgili olarak fikirlerimizi paylaşmak istedik. Türkiye’ye ağır bedeller ödettirmiş, Manevi ve maddi bakımdan bu milletin geniş kitlelerini yıllarca sömürmüş, devletin içerisinde zehirli bir sarmaşık gibi dolaşarak devletin içerisine sirayet etmiş ve en son 15 Temmuz Darbe teşebbüsünde 252 masum vatandaşımızın şehadetine vesile olan bir kalkışma ile devleti yabancılara teslim etmek için harekete geçmiş olan kirli bir örgütün kirli sözde liderinin bugün öldü haberini aldık. FETÖ elebaşı belki kendisini kullanan, kendisini koruyan, kendisini bir maşa gibi bu millete karşı kullanan, bir hançer gibi arkamızdan saplayan ellere teslim olmuş ve oralarda hayattan kopmuştur. İsterdik ki bu memlekete gelsin, getirilsin. Defalarca dosyaları verilmesine rağmen kendilerini koruyan kollayanlar bir istihbarat örgütü gibi kullananlar, tabii ki böyle bir maşayı vermek istemediler ve orada gitti. İstedik ki buraya gelsin ve yaptıklarının hesabını Türk yargı sistemi önünde adalet önünde versin, ömür boyu hapislerde çürüsün. Bu dünyada belki adaletten kaçtı, öyle inanıyoruz ki öte tarafta bu kadar ağı suçların karşısında ilahi adaletten kaçması mümkün değildir. Bu dünyada adalet tecelli etseydi, ömür boyu hapislerde zindanlarda kalacaktı. Öbür tarafta ise öyle inanıyorum ki sonsuza kadar ateşler içerisinde azap içerisinde olacaktır. Yaptıklarından duyacağı pişmanlıkların hiç birisin de faydası olmayacaktır” dedi. “Türkiye mücadelesini sürdürecek” Kurtulmuş FETÖ ile mücadelenin devam edeceğini ifade ederek, “Bu FETÖ örgütü liderini öldü gitti diye bakmayın. Hala birçok yerde var olduğu tahmin edilen, karda yürüyüp ayak izlerini belli etmeyen çok sayıda insan olabilir. Bunlarla mücadele etmek sadece şahıslarla mücadele değil, bu zihniyetle Türkiye düşmanlığıyla, vatan ve millet düşmanlığı ile mücadeledir. Bu mücadeleyi Türk devleti sonuna kadar yapacak, FETÖ ve benzeri bütün örgütlenmelerin hakkından gelecektir” açıklamasında bulundu. “STK’lar Türkiye’de değer verdiğimiz milli bir yapıdır” “Bizim siyasetimizin önemli bir bölümünü de STK’larımız oluşturuyor” diyerek sivil toplum kuruluşlarının öneminden bahseden Kurtulmuş, “Sivil Toplum Kuruluşlarımız toplumsal bir yapının çok ötesinde gerçekten Türkiye’de değer verdiğimiz milli bir yapıdır. Ülkemizle ve dünyayla birlikte hareket eden gönüllülük esasına göre bir araya gelmiş, mücadele eden Türk toplumuna destek olan gönüllü kuruluşlarımızdır. STK’larımızı siyasi hayatımız boyunca hep önemsedik, gittiğimiz her yerde onların görüşleri ile bir şekilde karşılaşmak için zemin hazırlamayı önemli gördük. Bugün buradaki toplantının fevkalade önemli olduğunu, buradan çıkacak olan güzel fikirlerin de Aydın ilimizin daha da ileriye gitmesi için yardımcı olacağına inanıyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından toplantı soru cevap bölümü ile devam etti.
Sanayi Teknoloji Bakanı Kacır: "Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatı 9 milyar doları aştı"
21 Ekim 2024 Pazartesi - 17:11 Sanayi Teknoloji Bakanı Kacır: "Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatı 9 milyar doları aştı" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin son 22 yılda adeta sıfırdan dev bir araştırma geliştirme ekosistemi inşa ettiğini, AR-GE çalışanlarının sayısının 300 bine yaklaştığını belirterek, “Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatı 9 milyar doları aştı. 22 yılda 9 mislisine yaklaşan bir yüksek teknoloji ihracatından söz ediyoruz. 200’den fazla üniversitemizde Türkiye’nin dört bir yanında eş zamanlı olarak teknoloji girişimlerine hizmet sunan kuluçka merkezleri ve hızlandırma programlarıyla bugün büyük bir teknoloji ve AR-GE ve inovasyon altyapısına ve ekosistemine sahibiz” dedi. Gebze’de bulunan bir üniversitenin akademik yılı açılış törenine katılan Bakan Kacır, akademik çalışmaların Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci asrında, "Türkiye Yüzyılı" yolculuğunda en önemli kuvvet çarpanı olacağını söyledi. Türk sanayisinin dünyanın dört bir yanına ürün ve hizmet ihraç ettiğini belirten Kacır, Türkiye’nin imalat sanayisinin, milli gelirindeki payının yükselmeye devam ettiğini bildirdi. "Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yüksek ürün ve sistemlerinin kendi imkanlarıyla geliştirebilmesi, üretebilmesi ve rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilmesinin yolculuğu" ifadelerini kullanan Kacır, "Bir yönüyle Türkiye’nin tam bağımsızlık, bir yönüyle de refah artışı yolculuğu. Tabii bu yolculukta son 22 yılda kurduğumuz altyapı ve ekosistem aslında çok önemli bir rol teşkil ediyor. Türkiye son 22 yılda adeta sıfırdan dev bir araştırma geliştirme ekosistemi inşa etti. Bugün Türkiye’nin AR-GE çalışanlarının sayısı 300 bine yaklaştı. 1600’den fazla firmamızın bünyesinde AR-GE ve tasarım merkezlerimiz var. Bugün Teknoparklarımızın sayısı 104. 11 bine yakın firma, Türkiye’nin teknoparklarında inovasyon odaklı çalışmalar sürdürüyor. Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatı 9 milyar doları aştı. 22 yılda 9 mislisine yaklaşan bir yüksek teknoloji ihracatından söz ediyoruz. 200’den fazla üniversitemizde Türkiye’nin dört bir yanında eş zamanlı olarak teknoloji girişimlerine hizmet sunan kuluçka merkezleri ve hızlandırma programlarıyla bugün büyük bir teknoloji, AR-GE ve inovasyon altyapısına ve ekosistemine sahibiz" diye konuştu. Yoğun ihracat yapılan ülke sayısında Türkiye olarak zirvede olduklarının altını çizen Kacır, "Aynı zamanda toplam ihracatımızın büyüklüğü de elbette muazzam bir hızla arttı. Bu şunu gösteriyor, bu ülkenin en büyük gücünü gösteren parametrelerden biridir. Çin’den Avrupa’nın ortasına kadar en fazla sayıda, en fazla çeşitte ürünü en fazla ülkeye rekabetçi şekilde ihraç edebilen ülke biziz, Türkiye’dir. Türkiye, bugün askeri insansız hava araçlarında dünyada bir numaradır. Beyaz eşya üretiminde Avrupa’da bir, dünyada iki numaradır. Güneş paneli üretiminde Avrupa’da bir, dünyada dört numaradır, demir çelik üretiminde, çimento üretiminde, ticari araç üretiminde Avrupa’da bir numarayız. 35 milyar doların üzerinde otomotiv ihracatımız var, 30 milyar doların üzerinde kimya ihracatımız var, 25 milyar doların üzerinde makine ihracatımız var. Bu yönüyle katma değerli ürün üreten, teknoloji seviyesi yüksek ürünlerde iddia sahibi bir ülke, bugün Türkiye. Türkiye’nin milyar dolarlık teknoloji girişimleri var artık. Biz 2019 yılında sanayi ve teknoloji stratejisini ilan ettik ve 10 unicorn bizim tarifimizle 10 turcorn hedefi koyduk. Yani milyar dolar değeri aşan 10 Türk teknoloji girişimi olacak dedik. O gün hiç yoktu, olacağına inanmayanlar da vardı. Bugün 7 Türk teknoloji girişimimiz var, milyar dolar değeri aşan ve turcorn olan. Hedefimiz 2030 yılında 100 bin teknogirişiminin Türkiye’de doğması ve aralarından en az 100’ünün milyar dolar değeri aşması ve turcorn olması. Türkiye bunu başarabilecek bir ülkedir. İstiyoruz, arzu ediyoruz ki Türk sanayisinin dönüşümü bilgi temelli ekonomiyle devam etsin. Bunun için de yatırım teşvikleri sunan bir bakanlık olarak, tıpkı savunma sanayisindeki gibi bu firmaların araştırma, geliştirme iş birliklerini daha güçlü şekilde sürdürmelerini zorunlu kılacağız. TÜRKSAT 6A ile birlikte yörünge operasyonları konusunda da ilk kez deneyim kazandık. Bu deneyim bize ay projesinde katkı sunacak. 380 bin kilometre öteye, aya kendi geliştirdiğimiz uzay aracıyla kendi ürettiğimiz hibrit roket motorunu ateşleyerek erişmeyi amaçlıyoruz. Bu da Milli Uzay Programımız önemli hedeflerinden biri" ifadelerini kullandı.
Destici, Samsun TSO’yu ziyaret etti
21 Ekim 2024 Pazartesi - 17:08 Destici, Samsun TSO’yu ziyaret etti Bir dizi ziyaret ve açılış için Samsun’a gelen BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası’nı(TSO) ziyaret etti. Samsun TSO Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ile yönetim kurulu ile bir araya gelen Mustafa Destici, ziyaretin ardından partisinin yeni yerinin açılışına katıldı. "Artık FETÖ için azap vakti" Burada açıklama yapan Destici, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in ölümünü değerlendirerek, "Artık onun için azap vaktidir. Devletimize, dinimize, ülkemize, milletimize yaptığı kötülüklerin bedelinin ödeme vaktidir. Onun ölümü FETÖ ile mücadeleyi rehavete düşürmemelidir. Aksatmamalıdır. Öldü, bu iş bitti düşüncesine kapılmamak gerekiyor. Mücadelenin daha kapsamlı şekilde sürdürülmesi gerekiyor. Burada on binlerce insanımız, üstelik dindar ailelerin zeki çocukları ortaokul yıllarından itibaren kandırılarak devşirildi. Bu ihanet çetesinin bir mensubu haline getirildi. Türkiye’nin bu anlamda kaybı büyük oldu" diye konuştu. "Bu haini sallandırmak gerekiyor" Yenidoğan çetesi ile ilgili ise Destici, "Bir insan bunu yapabilir mi? Türk’ten Müslümandan geçtim, bir insan bunu yapabilir mi? Yarın bunlar elini kolunu sallayarak mı çıkacak? Onun için tahliyesiz müebbet, onun için idam cezası diyoruz. Adam PKK’lı. PKK’dan 10 yıl hüküm giymiş. Geçmişteki bir Cumhurbaşkanı tarafından affedilmiş. Adam sonra doktorluğa dönüyor. Sonra da el kadar bebekleri öldürüyor. Çete kuruyor. Bir de Türk bebekleri öldürmek istiyor. ‘Suriyeli gelmesin, Türk gelsin’ diyor. Bu haini sallandırmak gerekiyor ki bir daha kimse buna cesaret edemesin" şeklinde konuştu. Destici daha sonra Salıpazarı ilçesini ziyaret etti.