EKONOMİ
15 Aralık 2025 Pazartesi - 14:08 Başkan Burkay, BTSO’nun yeni üyeleriyle bir araya geldi Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Oda’nın yeni üyeleriyle bir araya geldi. İş kurmanın ve üretmenin bugün her zamankinden daha değerli olduğunu belirten Başkan Burkay, "Yaptığınız yatırımlar bu kentin ve ülkemizin geleceğine yapılmış değerli bir katkıdır." dedi. Yaklaşık 60 bin üyesiyle Türkiye’nin en büyük ticaret ve sanayi odaları arasında yer alan BTSO, üyelerinin Oda’da yürütülen çalışmalar hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmeleri amacıyla "Üye Bilgilendirme Toplantısı" düzenledi. BTSO Yönetim Kurulu ile yeni üyelerin katılımıyla gerçekleşen toplantıda konuşan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, "Bu Oda’nın kuruluşundan bugüne taşınan güç, birlikte iş yapma kültürünün, dayanışmanın ve doğru ticaretin üstlendiği tarihi rolün eseridir. Bugün burada attığınız her adım, yaptığınız her yatırım, aslında kendi işletmenizin değil, bu kentin ve ülkemizin geleceğine yapılmış değerli bir katkıdır. İçinden geçtiğimiz dönem, sabır ve fedakarlık isteyen, güçlü irade, cesaret ve vizyon gerektiren bir dönemdir. Bu nedenle bugün iş kurmak, yatırım yapmak, üretime yönelmek her zamankinden daha önemli ve daha değerlidir. Sizin girişimleriniz, bu şehrin ve ülkenin yarınlarına güven veren güçlü birer meşaledir. Bu nedenle her birinizi yürekten kutluyorum." dedi. "Bursa Büyürse Türkiye Büyür" vizyonu ile başlayan yolculuk Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda "Bursa Büyürse Türkiye Büyür" inancıyla çalıştıklarını belirten Başkan Burkay, "O gün bir vizyon ortaya koyduk ve dedik ki, Bursa potansiyeliyle Türkiye’nin kalkınmasında öncü rol üstlenecek bir şehir. Bu inançla sadece yönetim anlayışını değil, Oda’nın iş yapma biçimini de değiştirdik. Başlangıçta 16 makro projeyle yola çıktık. Şükürler olsun bugün sayısı 60’ı aşan proje ile bu kentin üretimine, ticaretine, ihracatına, insan kaynağına ve geleceğine yön veriyoruz. BTSO bugün projeleriyle konuşulan, her sektörle temas eden, her üyeye dokunan bir Oda’ya dönüştü. Bu değişimi 60 bine yaklaşan üyemizden aldığımız güçle gerçekleştirdik. Çünkü bir oda, üyeleri kadar güçlüdür." diye konuştu. "Ortak aklın buluştuğu merkez" İbrahim Burkay, "Hep söylüyorum, burası artık sadece evrak alınan, belge verilen bir yer değil. Burası iş dünyasının buluşma noktasıdır. Burası ortak aklın toplandığı, istişarenin güç kazandığı, sorunların karşılıklı konuşulduğu ve çözüme dönüştüğü bir merkezdir. Biz bu çatının altında neyi konuşuyorsak, hangi meseleyi gündeme getiriyorsak, onun arkasında 70 meslek grubumuzun ve 60 bin üyemizin ortak iradesi var." ifadelerini kullandı. "Dünya değişiyor, biz değişimin önünü açıyoruz" BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, dünyada teknoloji odaklı büyük bir değişimin yaşandığını belirterek, yapay zekâ, dijital dönüşüm, e-ticaret ve yeşil dönüşüm yeni dönemin belirleyici alanları olduğunu dile getirdi. Başkan Burkay, "İşte bu yüzden, ihtiyaç duyduğunuz her konuda eğitimler, gelişim programları ve destek mekanizmaları oluşturuyoruz. Sizlerin dünyayla rekabet eder hale gelmesi için her türlü altyapıyı hazırlıyoruz. Ticarette dijital platformlar geliştiriyoruz, dış ticareti büyüten modelleri hayata geçiriyoruz. Bursa Business School ile üyelerimizin yaşam boyu eğitim yolculuğunu destekliyoruz. BTSO Akademi ile iş dünyamıza geniş bir gelişim imkânı sunuyoruz. Nitelikli istihdam için BUTGEM ve MESYEB gibi çok değerli yapılarımızla hizmet sunuyoruz. BUTEKOM, ULUTEK ve teknoparkımızla üniversite-sanayi iş birliğini büyütüyor, inovasyonu teşvik ediyoruz. Ticari safari programlarımız, fuarlarımız, alım heyetlerimiz ve tedarikçi buluşmalarımızla üretimi, ticareti, teknolojiyi, istihdamı ve ihracatı geliştiren pek çok projeyi aynı anda yürütüyoruz. Tüm bu projelerimizi sizler için geliştiriyoruz. Sizler işinizi büyütün, yeni pazarlara açılın, güçlü olun. Çünkü siz büyüdükçe Bursa büyür. Bursa büyüdükçe Türkiye büyür. Bu inançla çalışıyoruz, bu inançla yol yürüyoruz." diye konuştu. "Her yeni üye için bir fidan" İş dünyasının gösterdiği çabanın BTSO’nun motivasyon kaynağı olduğunu ifade eden Burkay, üyelerin attığı her adımın Bursa’nın ve Türkiye’nin yarınlarını aydınlattığını söyledi. Toplantıda ayrıca yürütülen projelerin daha detaylı tanıtıldığı bir sunum gerçekleştirildi. Başkan Burkay, söz konusu projelerin, üyelerin katkısıyla gelişmeye devam edeceğini vurguladı. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Oda’nın her yeni üyesi için BTSO Hatıra Ormanı’na fidan dikmeye devam ettiğini hatırlatarak, toplantının sonunda tüm yeni üyeleri temsilen, en genç BTSO üyesine fidan sertifikasını takdim etti. Yeni üyelerden BTSO projelerine tam not BTSO’nun yeni üyeleri de toplantının ardından değerlendirmelerde bulundular. Yeni üyelerden Yunus Taştan, "Bugün tanışma toplantımıza katıldık ve Başkanımız bizi her konuda bilgilendirdi. BTSO’nun çok doğru ve etkili projeleri olduğunu gördük. Bugüne kadar sadece buzdağının görünen kısmını biliyorduk. BTSO’nun üyesi olarak artık bu projelerden daha fazla faydalanacağız. İnşallah bu projelerin de bir parçası olacağız. Başta TEKNOSAB olmak üzere Bursa’nın ihtiyaç duyduğu projelerin hayata geçmesi çok önemli. İbrahim Başkan’ın döneminde yapılan projeleri takdirle karşılıyorum ve Oda’nın bir mensubu olduğum için çok mutluyum." diye konuştu. "Projelerin kıymeti bilinmeli" Yeminli Mali Müşavir Mustafa Arıcı ise BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ı uzun zamandır takip ettiğini ifade ederek, projelerin önemli bir vizyonun eseri olduğunu söyledi. Arıcı, "Bugün yapılan sunumla Başkan Burkay’ı daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de bizlerin katkılarıyla vizyoner projeler devam edecek. TEKNOSAB, GUHEM, BBS gibi projeleri çok etkileyici ve Bursa’nın ortak değerleri olabilecek nitelikte, bu projelerin kıymetinin bilinmesi gerekiyor." dedi. "BTSO’nun projelerinde biz de yerimizi alacağız" Data Via Yazılım Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Onur Cengiz de BTSO Başkanı İbrahim Burkay önderliğinde çok güzel bir organizasyon gerçekleştiğini söyledi. Cengiz, projelerin hepsini tek tek dinleme imkânı bulduklarını ve özellikle Bursa Business School projesini çok beğendiğini ifade etti. Şirket olarak kendilerinin de projelere dahil olmak istediklerini vurgulayan Cengiz, "Hem eğitim almak hem de eğitim veren tarafta yer almak istiyoruz. Bugün burada anlatılan projelerin tamamı çok başarılı ve vizyoner projeler bizler için çok bilgilendirici bir organizasyon oldu." dedi. BTSO Üyesi Nail Taylak da, projeleri ilk defa yakından görme fırsatı bulduğunu belirterek, "Gerçekten çok güzel projeler var. TEKNOSAB, BUTEKOM, GUHEM ve Bursa Business School başta olmak üzere tüm projeler yeni ve insanın ufkunu açan nitelikte. İnşallah biz de bu vizyona katkı sağlayacağız." dedi.
15 Aralık 2025 Pazartesi - 14:08 Sencer Solakoğlu, Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğinden istifa etti Bursa İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sencer Solakoğlu, birlikteki görevinden istifa ettiğini duyurdu. Solakoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Tarım ve Orman Politika Kurulu Başkanı oldu. Solakoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’de önemli sorunlardan birisinin sivil toplum örgütlerinin siyasallaşması olduğunu belirtti. Sivil toplum kuruluşlarında siyasallaşma olduğu zaman eleştirilerin sınırlı kaldığını istenen sonucun alınamadığını dile getiren Solakoğlu, "Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliğinin en son yaptığı talihsiz açıklama buna en iyi örnek; ithalatı öven, Türkiye’nin süt konusunda nasıl başarılar yakaladığını ve bakanın nasıl başarılı olduğunu öven... Halbuki, bahsettikleri sözleşmeli tarımın nasıl çalışmadığını Bursa Birliğinde gördük." dedi. Hak hukuk adaletten hiçbirinin çiftçiye olmadığını vurgulayan Solakoğlu, şöyle devam etti: "Ne verilirse onunla yetinmek zorunda olan çiftçi. Çok çeşitli STK’lerde sesimi yükselttim gayret ettim. İnsanlara Türkiye’nin potansiyelini ve yapılanların na kadar az oduğunu gözler önüne sermeye çalıştım. Ne yazık ki STK platformunda bir zaman sonra tıkanıyorsunuz, bir sonraki aşamaya geçmek zorundasınız. Bursa Damızlık Sığır Yetiştiricieri Birliğinden istifa ediyorum. Sesimi daha gür çıkarabileceğim daha etkili bir pozisyona geçme kararı aldım. Hangi platform olursa olsun siyaset üzeri çözüm üreten, Türkiye’nin geleceğini planlayabileceğim bir mecraya gidiyorum. Daveti kabul ettim. Bu daveti yapanlara teşekkür ediyorum. Yakında platformu açıklayacağım, duyacaksınız."
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:59 Aydem Yenilenebilir Enerji, üst üste 4’üncü kez CDP A Listesi’nde yer aldı Türkiye’nin öne gelen enerji şirketlerinden Aydem Enerji, 6 grup şirketiyle bu yıl da dünyanın en büyük ve prestijli çevre raporlama platformlarından biri olan CDP’nin İklim Değişikliği Programı’nda global A Listesi’nde yer aldı. Aydem Enerji, iklim politikaları, emisyon yönetimi ve su kaynaklarının korunmasına yönelik uygulamalarıyla dünya çapında örnek gösterilen şirketler arasında yerini korumaya devam ediyor. Aydem Enerji, grup şirketleri Aydem Yenilenebilir Enerji, Aydem Perakende, Gediz Perakende, Adm Elektrik, Gdz Elektrik ve Elsan ile dünyanın en büyük çevre raporlama platformlarından biri olan Karbon Saydamlık Projesi (CDP) İklim Değişikliği Programı’nda bir kez daha Global A Listesi’nde yer aldı. Şirketler, tüm değer zincirinde emisyon azaltımına yönelik yol haritaları, yenilikçi projeleri ve şeffaf raporlama kültürleriyle CDP tarafından üst seviyede derecelendirildi. Şeffaf raporlama, yüksek performans, etkili eylem Yapılan açıklamaya göre, grup şirketlerinden Aydem Yenilenebilir Enerji, 2024 sonuçlarına göre "İklim Değişikliği" ve "Su Güvenliği" kategorilerinde üst üste dördüncü kez "A - Liderlik Seviyesi" notu alarak önemli bir başarıya imza attı. Şirket, iklim krizine yönelik etkili eylemleri, şeffaf raporlama yaklaşımı ve su yönetiminde gösterdiği yüksek performansla küresel ölçekte şirketlerin değerlendirildiği CDP Global Liderler A Listesi’nde (CDP Global Leaders - A List), üst üste dört yıldır her iki kategoride birden yer alan tek Türk şirket olma konumunu da pekiştirdi. Grup şirketlerinden Elsan da "İklim Değişikliği" kategorisinde üst üste üç yıldır A Listesi’nde yer alma başarısını gösterirken; Aydem Perakende, Gediz Perakende, Adm Elektrik ve Gdz Elektrik şirketleri de notlarını B’den A’ya yükseltti. "Sürdürülebilir bir gelecek için çalışmaya devam edeceğiz" Aydem Enerji CEO’su Serdar Marangoz, CDP İklim Değişikliği Programı Global A Listesi’nde 6 grup şirketiyle birlikte yer almaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, şunları söyledi: "Operasyonlarımızın her alanında şeffaflık, hesap verebilirlik ve sürdürülebilirlik odağıyla yürüttüğümüz çalışmalar, bu yıl da CDP’nin Global A Listesi’nde 6 grup şirketimizle yer almamızı sağladı. CDP’den aldığımız bu başarı, tüm faaliyetlerimizde çevresel etkiyi azaltmak ve kaynak kullanımında verimliliği artırmak için yürüttüğümüz çalışmaların küresel düzeyde onaylandığını gösteriyor. Önümüzdeki dönemde de aynı kararlılıkla, daha sürdürülebilir bir dünya için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."
Kariyer Büro Sendikası Başkanı Akgül: "666 sayılı KHK bu ekonomik koşullarda kariyer mesleklerin en büyük çıkmazı haline gelmiştir"
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:43 Kariyer Büro Sendikası Başkanı Akgül: "666 sayılı KHK bu ekonomik koşullarda kariyer mesleklerin en büyük çıkmazı haline gelmiştir" Kariyer Büro Sendikası Genel Başkanı Tolga Akgül, "Merkez teşkilatlarda görev yapan bazı kariyer mesleklerimiz, geri çekildiği ifade edilen düzenlemedeki tutarlardan daha da fazlasını hak etmektedir, 666 sayılı KHK bu ekonomik koşullarda kariyer mesleklerin en büyük çıkmazı haline gelmiştir" dedi. Kariyer Büro Sendikası, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde taleplerini dile getirmek amacıyla eylem düzenledi. Farklı illerden gelen sendika üyelerinin katılımıyla yapılan açıklamada; sendikanın temsil ettiği gelir uzmanları, muhasebe uzmanları, SGK denetmenleri, il göç uzmanları, muhasebe denetmenleri, milli emlak uzmanları, ticaret denetmenleri, mali hizmetler uzmanları, vergi istihbarat uzmanları başta olmak üzere kariyer meslek mensuplarının özlük hakları ile seyyanen zam talepleri gündeme taşındı. Sendika Başkanı Tolga Akgül, burada yaptığı açıklamada, 14 yıllık mağduriyetleri olduğunu belirterek, "Sadece özlük haklarımız için değil; artık yüreklere ağır gelen ama bir şekilde hep araya kaynayan adalet arayışımızın, ciddiyetini göstermek, yitirilmesine ramak kalmış çalışma barışının korunması için artık vakit kalmadığını anlatmak için buradayız" şeklinde konuştu. Akgül, 2011 yılında çıkarılan 666 sayılı KHK’nın kariyer meslekler arasında hiçbir hukuki ve vicdani temeli olmayan bir merkez-taşra ayrımı oluşturan bir kanun olduğunu aktararak, "O günden bu yana derinleşen ve büyüyen bir adaletsizliğin kapısını aralamıştır ayrıca bir şekilde bu mağduriyetin giderilmemesi, daha da perçinlenmesi için özel çalışmalar yapanlar var, sanki birilerinin hakkı diğerinden daha üstünmüş gibi yaklaşanlar var, bir de buna kılıf bulma çabalarını hepiniz görüyorsunuz. Bu davranış şekli en hafif tabiriyle bencilliktir" ifadelerini kullandı. "Her gündemde hakkını aramak 14 yıldır sabredenlerin en doğal hakkıdır" Kariyer mesleklerinin adil bir şekilde tasnif edilmesi gerektiğini vurgulayan Akgül, "Sınıf oluşturma gayesi taşımamalıdır ve en önemlisi emeğin karşılığını öncelik vermelidir. Ayrıca kariyer mesleklerde merkez taşra ayrımı şu an kaldırılsa bile 14 yıldır hakkını alamayan meslektaşlarımızın çalışma hayatı boyunca elde edeceği gelirleri diğerlerine asla yetişemeyecektir. Hesaplar düzgün yapılmazsa sonuçlar da yanlış olur. Bizim mücadelemiz menfaat elde etmek üzerine kurulmadı. Kaybedilen hakların telafisi için varlık buldu. Neden buradaki arkadaşlarımızın hakları başkalarından daha değersiz gösterilmeye çalışılıyor. Kimin hakkının daha değerli olduğuna kim karar veriyor? Kimse kusura bakmasın artık haksızlığın karşısında duran on binler var. Her gündemde hakkını aramak 14 yıldır sabredenlerin en doğal hakkıdır" açıklamasında bulundu. "375 sayılı KHK 3 sayılı cetvele eklenmesi bizim açımızdan zorunluluktur" Akgül, benzer işleri yapan meslek gruplarının denk ve özlük haklarına sahip olmalarını istemenin doğal olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: SGK denetmenlerinin, Muhasebe uzmanlarının, il Göç uzmanlarının, İl Planlama uzmanlarının, ticaret denetmenlerinin, Milli Emlak denetmenlerinin, Milli Emlak uzmanlarının, Mali Hizmetler uzmanlarının, Muhasebe denetmenlerinin, Vergi İstihbarat uzmanlarının ve Gelir uzmanlarının 375 sayılı KHK 3 sayılı cetvele eklenmesi bizim açımızdan zorunluluktur. Bu talep, ayrıcalık istemek değildir. Bu talep, yıllardır ertelenen bir hakkın teslim edilmesinden ibarettir. Bu talep, kamu hizmetinin omurgasını oluşturan kariyer mesleklerin hak ettiği değeri yeniden görmesi içindir. Bu yüzden de bundan daha fazlasını hak eden mesleklerimizin taleplerinin arkasında da aynı kararlılıkla duracağız." "666 sayılı KHK bu ekonomik koşullarda kariyer mesleklerin en büyük çıkmazı haline gelmiştir" Sistematik olarak ayrıştırılmaya isyan ettiklerini söyleyen Akgül, "Merkez teşkilatlarda görev yapan bazı kariyer mesleklerimiz, geri çekildiği ifade edilen düzenlemedeki tutarlardan daha da fazlasını hak etmektedir, 666 sayılı KHK bu ekonomik koşullarda kariyer mesleklerin en büyük çıkmazı haline gelmiştir. Tekrar ediyorum merkez taşra ayrımı yerine getirilecek, adil, hakkaniyetli tasniflerden rahatsız olmayız aksine destekleriz. Sistematik olarak ayrıştırılmaya, ötekileştirilmeye isyan ediyoruz. Adil, somut ve objektif kriterlerle hakların teslimi olacaksa boynumuz kıldan incedir. Hangi meslek için olursa olsun olumlu hiçbir düzenlemeye karşı değiliz, ancak 14 yıldır bekleyen biziz. Bu yüzden her düzenlemede var olma talebimizi de tartışmaya açtırmayız. Görüşülecek bütçe kanunundaki özlük düzenlemesi teknik olarak, başka bir torba yasaya mahkumdur, her torba yasa da bizim hakkımızın giderilmesi için mücadele edeceğimiz yasal bir zemindir" değerlendirmesinde bulundu. "Hakkımızı alana kadar, kaybettiğimizi bulana kadar her mecrada bizlerin adını duyacaksınız" Hakları olanı almak için mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayan Akgül, şunları kaydetti: "Biz gücümüzü; meslektaşlarımızın haklı davasından, kamu hizmetine verdiği değerden ve gösterdiği fedakarlıktan alıyoruz. Olursa hali hazırda görüşülen torba yasada olmazsa, ocak ayı için beklenen torba yasada, kısaca hakkımızı alana kadar, kaybettiğimizi bulana kadar her mecrada bizlerin adını duyacaksınız. Hakkımız olan için bugün buradayız, yarın nerede olmamız gerekirse orada olacağız. Bu tablo artık değişmek zorundadır. Yapılacak şey zor değildir. Mecliste atılacak küçük bir adım, yıllardır büyüyen büyük bir yarayı kapatacaktır. Bu adım ne bütçeyi sarsar ne de kamu düzenini bozar; aksine adaleti tesis eder, motivasyonu yükseltir, hizmet kalitesini artırır. Hakkını savunmak için bu güçlü duruşu sergileyen, cesaret gösteren tüm meslektaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Biliniz ki, birliğiniz, kararlılığınız ve dik duruşunuz, bu davanın en büyük gücüdür. Böyle güçlü adımlarla da hak ettiğimize muhakkak ulaşacağız."
Bakan Göktaş: "Aralık ayına yönelik toplam 1 milyar 473 milyon lira tutarındaki SED ödemesini hesaplara yatırdık"
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:38 Bakan Göktaş: "Aralık ayına yönelik toplam 1 milyar 473 milyon lira tutarındaki SED ödemesini hesaplara yatırdık" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, çocukların sosyal açıdan desteklenmesi ve eğitim giderlerinin karşılanması için aralık ayına yönelik toplam 1 milyar 473 milyon lira tutarındaki Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) ödemesinin hesaplara yatırıldığını açıkladı. Bakan Göktaş, yaptığı açıklamada, çocuklara yönelik hizmetlere özel önem verdiklerini belirterek çocukların sosyal açıdan desteklenmesi ve eğitim giderlerinin karşılanması için ‘Sosyal ve Ekonomik Destek’te bulunduklarını bildirdi. Bu doğrultuda SED ile çocukları, ailelerinin yanında ve sosyal çevresi içerisinde desteklediklerini vurgulayan Bakan Göktaş, çocukların milli değerlere sahip, kendine güvenen, eğitimli ve sağlıklı birer fert olarak yetişmeleri için çalıştıklarını ifade etti. Aile odaklı sosyal hizmet modelleri ile çocukların öncelikli olarak aile şefkati ve sıcaklığıyla yetişebilmeleri için gayret gösterdiklerinin altını çizen Bakan Göktaş, "Çocukların aile ortamında büyümelerinin, toplumsal değerlerin korunmasında vazgeçilmez bir rolü olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda çocukların sosyal açıdan desteklenmesi ve eğitim giderlerinin karşılanması için aralık ayına yönelik toplam 1 milyar 473 milyon lira tutarındaki SED ödemesini hesaplara yatırdık" açıklamasında bulundu.
Bolu’da fırtına balık tezgahlarını vurdu
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:37 Bolu’da fırtına balık tezgahlarını vurdu Bolu’da kurulan halk pazarındaki balık tezgahları, Karadeniz’de etkili olan olumsuz hava şartlarından etkilendi. Hamsinin yer almadığı tezgahlarda vatandaşlar istavrite yöneldi. İhsaniye Mahallesi’nde kurulan pazarda alışveriş yapan vatandaşlar, balık tezgahlarında yoğunluk oluşturdu. Ancak Karadeniz açıklarında meydana gelen fırtına nedeniyle balıkçılar denize açılamayınca tezgahlarda hamsi yer almadı. Hamsi bulamayan vatandaşların en çok tercih ettiği balık türü istavrit oldu. Pazar tezgahlarında istavritin kilogramı 200, sardalyanın 150, mezgitin 250, barbun balığının 300-400, çupranın 500, levrek ve Karadeniz somonunun 600, çinekopun ise 500 ila 700 liradan satışa sunulduğu görüldü. Balıkçı esnafı İlhan Başaran, balık sevkiyatının hava şartlarına bağlı olduğunu belirterek, "Bize balıklar günlük geliyor. Dün gece de denizlerde fırtına çıkmış. Onun için bugünlük hamsi yok" dedi. Hamsinin yerine sardalya, istavrit, barbun ve mezgit gibi çeşitlerin yer aldığını ifade eden Başaran, "Çok güzel sardalya, istavrit, barbun, mezgit diğer çeşitler var ama hamsi yok. Denizlerde fırtına olduğundan dolayı hamsi gelmedi. Şu anda sardalya 150 lira, istavrit 200 lira, barbun ise büyüklüğüne göre 300-400 lira arasında değişiyor. Mezgit 250 lira, çinekop iriliğine ve büyüklüğüne göre 500 lira ile 700 lira arasında değişiyor. Kar yağıp denizler soğusa balık olacak ama şu anda denizler soğumadığı için balık başka ülkelere doğru gidiyor" diye konuştu.
Logo Yazılım ve Türkiye İş Bankası’ndan işletmelere ‘Fatura Finansmanı’
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:25 Logo Yazılım ve Türkiye İş Bankası’ndan işletmelere ‘Fatura Finansmanı’ Logo Yazılım ve İş Bankası iş birliğiyle hayata geçirilen ‘Fatura Finansmanı’ ürünü, vadeli e-faturaların vade tarihinden önce nakde çevrilmesini sağlayarak işletmelerin nakit akışını güçlendiriyor. Logo Yazılım ve İş Bankası iş birliğiyle ‘Fatura Finansmanı’ ürünü işletmelere sunuldu. Yapılan açıklamaya göre dijital, kullanıcı dostu ve hızlı bir şekilde nakit akışını güçlendiren bir finansman çözümü olarak işletmelerin kullanımına sunulan Fatura Finansmanı ürünü, ticari işletmelerin e-faturalarını otomatik olarak analiz ederek, vadeli e-faturalarını vadesi gelmeden nakde çevirmelerine olanak sağlıyor. Logo Yazılım ve İş Bankası müşterisi olan işletmeler, vadeli e-faturalarını görüntüleyip tahsisli limitleri dâhilinde tek tıkla finansmana başvurabiliyor ve onaylanan tutar aynı gün hesaplarına aktarılıyor. İş birliğini değerlendiren Logo Grup Finansal Teknolojiler Genel Müdürü Başak Kural, "Grup olarak, finansal teknolojiler alanındaki yatırımlarımızı derinleştirirken, yeni iş birlikleriyle bu alandaki ekosistemimizi genişletiyoruz. İşletmelerin ihtiyaç duyduğu anda finansal enstrümanlara daha kolay, bilinçli ve avantajlı bir şekilde ulaşmasını sağlayacak geliştirmelere odaklanıyoruz. Bu doğrultuda, gömülü finansta liderlik vizyonumuz ve Türkiye İş Bankası’nın finansman gücüyle hayata geçirdiğimiz iş birliğimizden büyük memnuniyet duyuyoruz. Fatura Finansmanı ürününü tasarlarken, işletmelerin nakit akışlarını hızlandırma, finansmana erişimi kolaylaştırma ve operasyonel yüklerini dijital çözümlerle azaltma ihtiyaçlarını merkeze aldık" ifadelerini kullandı. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, "Ticari hayatta nakit akışı oldukça önemli bir yer tutuyor. Firmaların nakit akışlarını kendi ödeme ve ihtiyaçlarına göre yönetebilmesi, onlara esneklik sağlıyor ve ticari hayatı kolaylaştırıyor. İşletmelerin ihtiyaç duydukları dönemlerde alacaklısı oldukları faturalarını vadesinden önce nakde çevirebilmelerine imkân sağlayan Fatura Finansmanı ürününü Logo Yazılım iş birliğimizle hayata geçirmiş olmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Yeni iş birlikleri ve çözümlerle KOBİ’lerimizin hayatını kolaylaştırmaya devam edeceğiz" dedi.
Kırgızistan’dan yatırım daveti
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:21 Kırgızistan’dan yatırım daveti Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran’ı ziyaret eden Kırgızistan’ın Ankara Büyükelçisi Ruslan Kazakbaev, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) bünyesinde kurulan Türk Yatırım Fonu’nda Kırgızistan’a yapılan yatırımlar için önemli teşvik ve önceliklerin bulunduğunu belirterek, ATO üyelerini ülkesine yatırıma davet etti. Türkiye ve Kırgızistan arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin yıllar itibariyle geliştiğini kaydeden ATO Başkanı Baran ise "Ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi 2024 yılında 1,5 milyar doları aşarak, 2 milyar dolara yaklaştı. Ticaretimizi karşılıklı olarak artırarak, önümüzdeki birkaç yıl içinde 5 milyar dolarlık hedefi yakalayacağız" dedi. ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Kırgızistan’ın Ankara Büyükelçisi Ruslan Kazakbaev ve beraberindeki heyeti makamında konuk etti. İki ülke arasındaki ticari ve yatırım ilişkileri ile Türk iş dünyası için Orta Asya’da ortaya çıkan yeni ekonomik fırsatların ele alındığı ziyarette konuşan Büyükelçi Kazakbaev, Türkiye ve Kırgızistan arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştiğini ifade ederek, üst düzey siyasi temaslar, liderler düzeyinde gerçekleştirilen zirveler ve çok taraflı iş birliği teşkilatlarının bu gelişmede belirleyici rol oynadığını vurguladı. Büyükelçi iki ülke iş insanlarının yakın iş birliği içinde olduğunu belirterek, bu ilişkileri daha da güçlendirmek gerektiğini aktardı. Kırgızistan’ın Türk Devletleri Teşkilatı ve Şanghay İş Birliği Örgütü yapılarında aktif rol üstlendiğini ifade eden Büyükelçi, bu platformlarda artık güvenliğin yanı sıra ekonomi, teknoloji ve yatırımların da ön plana çıktığını dile getirdi. Yatırım projelerinizi bekliyoruz Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler tarafından kurulan Türk Yatırım Fonu’nun resmi olarak faaliyetlerine başladığını ifade eden Büyükelçi, bu yapıda özellikle Kırgızistan’a yapılan yatırımlar için önemli teşvik ve önceliklerin bulunduğunu söyledi. Büyükelçi Türk iş insanlarına seslenerek, "Türk Devletleri Teşkilatı içerisinde toprak açısından da, nüfus açısından da küçük bir ülke olduğumuz için sosyal durumumuzu, ekonomimizi de göz önüne alarak, Kırgızistan’ın projelerine öncelik veriyorlar. Türk Yatırım Fonu’nda Kırgızistan’a yönelik çok fazla teşvikler var. Bunun için Türk iş insanlarını Kırgızistan’a yatırıma davet ediyorum" dedi. ATO Başkanı Gürsel Baran da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Türk Yatırım Fonu’nun Türk iş dünyası açısından stratejik olduğunu vurguladı. Ankara iş dünyasının Orta Asya ve Türk dünyasıyla ekonomik bağlarını daha da güçlendirmeye hazır olduğunu ifade eden Baran, Türkiye ile Kırgızistan arasındaki ticaret hacmine ilişkin güncel rakamları değerlendirdi. Türkiye ve Kırgızistan arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin yıllar itibariyle geliştiğini kaydeden ATO Başkanı Baran, "Ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi 2024 yılında 1,5 milyar doları aşarak, 2 milyar dolara yaklaştı. Ticaretimizi karşılıklı olarak artırarak, önümüzdeki birkaç yıl içinde 5 milyar dolarlık hedefi yakalayacağız" dedi.
ATSO Başkanı Hacısüleyman’dan Antalya için kritik uyarı: "Kaynaklar sınırlı, tercihler belirleyici"
15 Aralık 2025 Pazartesi - 13:11 ATSO Başkanı Hacısüleyman’dan Antalya için kritik uyarı: "Kaynaklar sınırlı, tercihler belirleyici" Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Antalya’nın 2050 vizyonunun ortak akılla belirlendiğini belirterek, sınırlı kaynaklar karşısında kentin geleceğinin doğru tercihlerle planlanması gerektiğini söyledi. ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman’ın ev sahipliğinde, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda kentin sosyo-ekonomik yapısını güçlendirmek ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla düzenlenen "Antalya 2050 Vizyonu Arama Konferansı" tamamlandı. Üç gün süren konferansta, Antalya’nın gelecek 25 yılına yön verecek stratejiler ortak akılla ele alındı. Kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek kuruluşları, iş dünyası temsilcileri ve sivil toplum paydaşlarının geniş katılım sağladığı konferans ’tarım’, ’turizm’, ’ticaret-sanayi’ ve ’kentsel dönüşüm’ başlıkları altında dört ana oturum şeklinde gerçekleştirildi. Oturumlarda, Antalya’nın nüfus artışı, göç, kaynak yönetimi, iklim değişikliği, afetler, teknoloji, şehircilik, ulaşım ve ekonomik çeşitlilik gibi başlıklar bütüncül bir yaklaşımla ele alındı. "Ortak noktamız insan yaşamının sürdürülebilirliği" Toplantının açılış konuşmasını yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, ortak noktalarının insan yaşamının sürdürülebilirliği olduğunu vurguladı. "Nasıl bir Antalya istiyoruz, neyi neye tercih edeceğiz?" sorularının kritik öneme sahip olduğunu belirten Hacısüleyman, bu soruların tek bir doğru cevabı olmadığını, ancak tercih hakkının Antalya’da yaşayanlara ait olması gerektiğini söyledi. Hacısüleyman, "Kendi geleceğimizi yine Antalyalılar olarak biz belirlemeliyiz" dedi. "Neyi, ne kadar tercih edeceğimizi konuşuyoruz" 2050’ye giderken kentin nasıl bir yol izlemesi gerektiğinin tartışıldığını belirten Hacısüleyman, "Daha fazla ticaret mi istiyoruz, daha fazla yapılaşma mı, yoksa tarımı, suyu ve doğayı koruyan bir Antalya mı?" ifadelerini kullandı. Tarım sektörünün artan sıcaklıklar nedeniyle üretimde zorlandığını, turizmin ise kaynak baskısını her geçen gün daha fazla hissettiğini kaydeden Hacısüleyman, kentleşmenin kültürle birlikte düşünülmemesi halinde şehrin ruhunu kaybedeceğini söyledi. "Turist sayısı 5 kat arttı, kaynaklarımız aynı kaldı" Antalya’nın nüfusunun 2000 yılında yaklaşık 1 milyon 700 bin olduğunu hatırlatan Hacısüleyman, bugün bu sayının 2 milyon 700 bine ulaştığını ifade etti. Son 25 yılda kaynakların 1 milyon kişiyle daha paylaşılır hale geldiğine dikkat çeken Hacısüleyman, "Su arttı mı? Hayır. Ama kişi başına düşen kaynak azaldı" dedi. Turizm verilerine de değinen Hacısüleyman, 2000 yılında Antalya’ya gelen yabancı turist sayısının yaklaşık 3,4 milyon olduğunu, bugün ise bu rakamın 17 milyonun üzerine çıktığını belirtti. Her yeni kullanıcının kaynaklara ortak olduğunu dile getiren Hacısüleyman, turizmde bunun geçici, göçte ise kalıcı bir etki oluşturduğunu vurguladı. Beş katlık artışa rağmen kaynaklarda benzer bir artış yaşanmadığını vurgulayan Hacısüleyman, "Bu yükü kaldıracak hangi kaynağımız beş kat arttı? İşte bu nedenle taşıma kapasitesini konuşmak zorundayız" diye konuştu. Antalya’nın daha ne kadar nüfusu, turisti ve yapılaşmayı kaldırabileceğinin bilimsel verilerle analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Hacısüleyman, "Kaynaklar artmayacak. Bu yüzden planlamayı kapasite üzerinden yapmak zorundayız" dedi. "Teknoloji büyük bir dönüşüm getiriyor" Son 25 yılda dijital platformların kısa sürede küresel ölçekte büyük değerlere ulaştığını hatırlatan Hacısüleyman, önümüzdeki 25 yılda çok daha köklü bir dönüşüm yaşanacağını belirtti. Otonom araçlar, dikey tarım, suyun depolanması ve gri su kullanımı gibi başlıkların konferansta ele alındığını söyleyen Hacısüleyman, "25 yıl sonra yine aynı sorunları mı konuşacağız, yoksa bir kısmını çözmüş mü olacağız? Bu sorunun cevabını bugünden vermek zorundayız" diye kouştu. "İklim değişikliği artık teorik değil" İklim değişikliğinin artık günlük hayatın bir gerçeği haline geldiğini vurgulayan Hacısüleyman, "Eskiden 40 günde yağan yağmur bugün 2 saatte yağıyor. Sonrasında altyapıyı ya da yönetimleri suçluyoruz ama bireysel sorumluluğumuzu da sorgulamamız gerekiyor" dedi. Deprem, sel ve su krizinin insan yaşamını doğrudan etkileyen başlıklar olduğunu belirten Hacısüleyman, Antalya’nın geleceğinin ancak bütüncül, bilimsel ve sürdürülebilir bir planlamayla güvence altına alınabileceğini sözlerine ekledi. Antalya 2050 vizyonu belirlendi Konferans sonucunda Antalya’nın 2050 yılına uzanan yol haritasını şekillendirecek ortak vizyon, sürdürülebilirlik, çeşitlendirilmiş ekonomi, akıllı şehircilik ve yüksek yaşam kalitesi ekseninde tanımlandı. Vizyon çerçevesinde Antalya’nın; kültür, sanat, turizm ve eğitimin başkenti, marka değerleriyle Akdeniz’in çekim merkezi, sürdürülebilir, akıllı, güvenli ve çevreye duyarlı dönüşümünü tamamlamış bir şehir olması hedefleniyor. Tek bir sektöre bağımlı olmayan dengeli ekonomik yapısıyla, kalite odaklı ve destinasyon çeşitliliği yüksek turizmini güçlendiren Antalya’nın; iklim göçü baskısına rağmen kentsel dokusunu koruyan marka şehir kimliğini pekiştirmesi öngörülüyor. "Dünyanın en yaşanabilir şehirleri arasına girme hedefi" Vizyon kapsamında Antalya’nın, veriye dayalı yönetilen, çalışma, yaşam ve sosyal alanları birbiriyle uyumlu, doğayla barışık ve kendi kendine yeten bir kalkınma modelini hayata geçirmesi amaçlanıyor. Sanayi ve ticarette teknoloji odaklı, rekabetçi bir güç haline gelmesi; demiryolu öncelikli lojistik altyapısı, gelişmiş liman kapasitesi ve yatçılık ekosistemiyle yüksek katma değerli ihracat yapan küresel bir merkez olması hedefleniyor. İklim değişikliğine uyumlu bir şehir vizyonu doğrultusunda ise; su ve enerjiyi akıllı yöneten, yerel üretimi güçlendiren, yenilenebilir enerji ve etkin atık yönetimiyle çevresel etkileri en aza indiren, sürdürülebilir tarım ve Ar-Ge ekosistemi oluşturulmuş, dirençli ve yaşam kalitesi yüksek bir şehir modeli öne çıkıyor. Bu dönüşümle Antalya’nın, dünyanın en yaşanabilir ilk 10 şehri arasına girmesi amaçlanıyor. "Somut projelere dönüşecek" Oturumlar sonunda elde edilen çıktılar doğrultusunda, her bir alan için hazırlanan "Antalya 2050 Vizyonu Stratejik Yol Haritası Raporları" ilgili kurumlarla paylaşılacak. Belirlenen stratejiler, ATSO iş birliğinde somut projelere dönüştürülerek hayata geçirilecek. Konferans çıktılarında ayrıca; iş birliği, koordinasyon ve yönetişim anlayışıyla tüm paydaşlarıyla birlikte çalışan, ekosistem odaklı büyüyen bir şehir modelinin hayata geçirilmesinin önemi vurgulandı.
DİSİDER Başkanı Akbaş, 2025’i değerlendirip 2026 beklentilerini açıkladı
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:55 DİSİDER Başkanı Akbaş, 2025’i değerlendirip 2026 beklentilerini açıkladı Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Şeyhmus Akbaş, 2026 hedefleriyle ilgili "Bugün Diyarbakır iş dünyası, geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak ölçüde güçlü, umutlu ve dinamiktir. DİSİDER olarak bu gelişimin öncü aktörlerinden biri olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Diyarbakır’ın geleceğine, yatırıma, üretime, istihdama ve birlikte büyümeye inanıyoruz" dedi. DİSİDER Yönetim Kurulu Başkanı Akbaş, düzenlediği basın toplantısında 2025 yılını değerlendirirken, 2026 yılı için hükümetten ve yerel yönetimlerden beklentilerini sıraladı. 2025 yılının, ülke açısından zorlukların yanı sıra önemli fırsatları da içinde barındıran bir dönem olduğunu aktaran Akbaş, "Özellikle ülkemizin yakıcı sorunu olan, terörün tamamen sona ermesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin tamamlanması ve örgütün kendini feshetmesi, bölgemiz için tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu gelişme, iş dünyamızın motivasyonunu artırmış, yatırım iştahını güçlendirmiş ve toplumsal huzur ikliminin önünü açmıştır. Ekonomik açıdan bakıldığında; daralan ticaret hacmi ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara rağmen, dövizin, yüksek enflasyonun kontrol altına alınmaya başlanması ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen olumlu sinyaller, iş dünyamız adına umut verici gelişmeler olmuştur" dedi. 2026 yılı için hükümetten beklentilerini sıralayan Akbaş, şu ifadeleri kullandı: "Terörsüz Türkiye sürecinin kalıcı şekilde tamamlanması ve toplumsal barışın güçlendirilmesi, girişimci, üretici ve sanayicilerimizin düşük faizli finansmana daha kolay erişebilmesi, ihracat yapan firmalara yönelik desteklerin artırılması, üretim ve turizm alanlarında yeni ve avantajlı teşvik paketlerinin hayata geçirilmesi, vergi, SGK ve elektrik borç faizlerinin silinmesi veya çok düşük faizlerle yeniden yapılandırılması, yatırım ortamının güçlendirilmesi, hukuk güvenliğinin artırılması ve sürdürülebilir büyüme için yeni bir anayasanın hayata geçirilmesi, kentsel dönüşüm ve konut projeleri için uzun vadeli, düşük faizli finansman imkânlarının sağlanması, Mersin-Diyarbakır demiryolu hattının yapılması, ilimizin çevre yollarının tamamlanması ve altyapı yatırımlarının artırılması, ülkemiz, bölgemiz ve ilimiz açısından kritik öneme sahiptir." Yerel yönetimlerle ilgili değerlendirme ve beklentilerini sıralayan Akbaş, şunları söyledi: "2025 yılı itibarıyla, kamuoyunun yerel yönetimlerden beklentileri, henüz istenilen seviyeye ulaşmamış olsa da Diyarbakır Büyükşehir ve ilçe belediyeleri, önceki dönemlerin gerilimli atmosferine kıyasla daha sakin, çatışmadan uzak ve hizmet odaklı bir yönetim çizgisi sergilemektedir. Bu yaklaşım, toplumsal huzur ve kent yönetimi açısından, iş dünyası olarak kıymetli ve önemli görüyoruz. Kimlik üzerinden ayrıştırmayan, insanı merkeze alan, şeffaf ve kapsayıcı bir yönetim anlayışının güçlendirilmesi, merkezi yönetimle daha etkin ve yapıcı bir diyalog kurulması, hizmet kalitesinin artırılması, dijital dönüşüm ve akıllı hizmetler standartlarda sunulması, yerel ekonomiyi canlandıran, üretim ve istihdam odaklı belediyecilik modellerinin hayata geçirilmesi, sürdürülebilir, planlı, yerinde ve adil kentleşme politikalarının uygulanması, gastronomi, kültür ve inanç turizmini daha fazla ön plana çıkartılarak, güçlü bir şehir markası stratejisinin oluşturulması, şehir içi ulaşımda yaşanan sıkışıklığa kalıcı ve bütüncül çözümler üretilmesi. Bu başlıklar, Diyarbakır’ın sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır." Son olarak DİSİDER’in 2026 hedeflerini dile getiren Akbaş, "Daha güçlü üretim, daha yaygın istihdam, daha yenilikçi girişimcilik, kadınlar ve gençlere yönelik daha kapsayıcı projeler, Dicle Üniversitesi, ilgili kamu ve özel kurumlarla daha etkin iş birliklerinin geliştirilmesi. Bugün Diyarbakır iş dünyası, geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak ölçüde güçlü, umutlu ve dinamiktir. DİSİDER olarak bu gelişimin öncü aktörlerinden biri olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. Diyarbakır’ın geleceğine, yatırıma, üretime, istihdama ve birlikte büyümeye inanıyoruz" diye konuştu.
Çoruh EDAŞ, yetkisiz müdahaleler nedeniyle 10 ayda bin 469 kesinti yaşandığını açıkladı
15 Aralık 2025 Pazartesi - 12:00 Çoruh EDAŞ, yetkisiz müdahaleler nedeniyle 10 ayda bin 469 kesinti yaşandığını açıkladı Doğu Karadeniz Bölgesi’nde elektrik dağıtım hizmeti sunan Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş. (Çoruh EDAŞ), 2025 yılının ilk 10 ayında dağıtım şebekesine yönelik yetkisiz müdahaleler, izinsiz kazı, ağaç kesimi gibi faaliyetlerden kaynaklanan bin 469 adet elektrik kesintisi yaşandığını açıkladı. Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş. (Çoruh EDAŞ), dış müdahalelerin enerji arz güvenliği üzerindeki etkisine dikkat çekti. Yılın ilk 10 ayında dağıtım şebekesine yönelik yetkisiz müdahaleler, izinsiz kazı ve ağaç kesme çalışmaları ile kazalardan kaynaklanan bin 469 adet elektrik kesintisi yaşandığını açıklayan şirket, söz konusu kesintilerden toplam 2,7 milyon abonenin etkilendiğini belirtti. Aboneler ortalama 2,5 saat elektriksiz kaldı. En fazla hasar Ortahisar’da yaşandı Yılın ilk 10 ayında en fazla şebeke hasarının görüldüğü ilçe 241 kesinti ile Trabzon Ortahisar oldu. Ortahisar’ı 106 kesinti ile Trabzon Akçaabat, 49 kesinti ile Giresun Tirebolu izledi. Aynı dönemde Rize Derepazarı, İyidere, Kalkandere ve Giresun Güce ise yalnızca birer kesintiyle en az etkilenen bölgeler oldu. Yetkisiz müdahale hayati risk taşıyor Şirket, saha ekiplerinin hızlı ve koordineli müdahaleleri sayesinde günlük yaşamı etkileyen bu kesintileri büyük ölçüde kontrol altına almayı başardı. Üçüncü şahısların dağıtım şebekesine müdahaleleri ve izinsiz kazı faaliyetlerinin ciddi riskleri beraberinde getirdiğini hatırlatan Çoruh EDAŞ, şu uyarılarda bulundu: "Dağıtım yeraltı şebekesi bulunan tüm lokasyonlarda izinsiz kazı yapılmamalı. Başta can ve mal güvenliğini sağlanması ve herhangi bir hasar oluşmaması için tüm alt yapı kazılarında, bahçe düzenlemeleri, ağaç dikimi, çocuk parkı yapımı gibi kazı çalışmalarının Altyapı Koordinasyon Merkezi (AYKOME) ve/veya ilgili belediyenin koordinasyonunda elektrik dağıtım şirketinin bilgisi dahilinde olması gerekiyor. Ayrıca izinsiz kazıların yanı sıra, şahıslar tarafından gerçekleştirilen kontrolsüz müdahaleler de şebeke bütünlüğünü tehdit etmekte birlikte ciddi düzeyde can güvenliği riski oluşturuyor. Bunun için de 186 numaralı Arıza İhbar ve Çözüm Merkezimiz ile iletişime geçilebilir. Herhangi bir kazı çalışmasına dair şüpheli bir durumla karşılaşan vatandaşlarımız ise 7 gün 24 saat hizmet veren 186 Arıza İhbar ve Çözüm Merkezimizi arayabilir."
L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor
15 Aralık 2025 Pazartesi - 11:48 L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.