Yerel Haberler
YEREL HABERLER
Samsunspor, genç oyuncu havuzunu Türkiye’ye yayıyor: 55 futbol okulu açacak 27 Nisan 2024 Cumartesi - 15:48:44 SAMSUN (İHA) – Futbol okulu faaliyetlerinde yeni bir uygulama ve dönem başlatan Samsunspor, ilk etapta açacağı 55 yeni futbol okulu ile ülke genelindeki yetenekleri Türk futboluna kazandıracak. Samsunspor Futbol Okulları, Türkiye’de futbol okulu faaliyetlerinde yeni bir uygulamaya ve yeni döneme başlıyor. Bu kapsamda akademi bünyesinde, “Spor Yapmayan Çocuk Kalmasın Projesi” ile Samsunspor ismini Türkiye’nin ve Avrupa’nın her bir noktasına taşımak, çocuklara sporu sevdirmek, sağlıklı ve spor kültürüyle büyümüş nesiller yetiştirmek amacıyla yurt genelinde futbol okulları açmak için çalışmalara başladı. "Yetenekli sporcular Samsunspor bünyesine katılacak" Futbol okulları yapılanması süreci hakkında bilgi veren Samsunspor Futbol Akademisi Koordinatörü Savaş Serdar, “Özkaynak sisteminden A takıma kadar uzanacak olan sporcu gelişim modelinde, önce Türkiye ve sonrasında da Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde faaliyetlerde bulunacak futbol okulları yapılanması için start verdik. Ülkemizin ve Avrupa’nın hemen her yerinde, bilimin ışığında 6-14 yaş grubu sporcuların gelişimlerine katkı sağlayarak çeşitli turnuva ve kamp organizasyonları ile çocuklarımızın sosyal ve kültürel olarak etkileşim içerisinde bulunacakları bir yapının oluşmasını hedefledik. Bunun yanında, doğal yetenekli sporcuların tespitinin yapılması ve takip edilmesi sonrasında Türkiye’nin sayılı akademi tesislerine sahip olan kulübümüz bünyesine katılmalarını amaçlıyoruz” dedi. Serdar ayrıca futbol okullarının Avrupa ve ülke genelinde yapılanma sürecini yürütecek olan Doğan Mermer’i "Samsunspor Futbol Okulları Yönetmeni" olarak kadrolarına kattıklarını ifade etti. "Projede ’antrenman bankası’ ve ’oyuncu değişim programı’ gibi birçok yeni uygulama yer alıyor" Yeni yapılanma hakkında bilgi veren Samsunspor Futbol Okulları Yönetmeni Doğan Mermer ise, “Projemiz ilk aşamada 5 yıllık. Proje içerisinde ‘antrenman bankası’ diye bir uygulamamız var. Buradan ülkedeki tüm antrenörler ücretsiz olarak faydalanıp, modern futbolda kullanılan antrenman metotlarını kendi sporcularına yaptırabilecekler. Ayrıca yine projemizde ‘uluslararası değişim programı’ uygulamamız da var. ‘Samsunspor Intarnational Player X Change’ ile anlaşmalı olduğumuz Genk ve Toulouse takımlarının futbol okullarına 1 haftalık oyuncu gönderip, onlardaki oyuncuları da 1 haftalığına akademimizde misafir edeceğiz. Böylece hem bizim sporcularımız yabancı ülkede o antrenmanları alacaklar hem de yabancılar bizim antrenmanlarımızda idman yapacaklar. İlk baştaki hedefimiz 55 futbol okulu açmak. Önce Samsun’daki ilçeleri tamamlayıp, sonra diğer iller de de futbol okulu açacağız. Amacımız, Türk futboluna sayısız yıldız kazandırmış Samsunspor’a Türkiye’nin her yerinden yetenekli oyuncu kazandırmak. Ayrıca Samsunspor’u tüm Türkiye’de temsil edip, geniş oyuncu havuzundan yetenekli gençleri Türk futboluna kazandırmak için böyle bir yola başvurduk” diye konuştu.
59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun Çeşme - İzmir etabını Tobias Andersen kazandı
27 Nisan 2024 Cumartesi - 15:43 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun Çeşme - İzmir etabını Tobias Andersen kazandı 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 125.4 kilometrelik Çeşme-İzmir etabını DSM-Firmenich PostNL Takımı’ndan Danimarkalı Tobias Andersen, 2 saat 50 dakika 58 saniyelik dereceyle kazandı. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle Türkiye Bisiklet Federasyonu tarafından düzenlenen Tour of Türkiye’nin 7. etabına 25 takımdan, 175 bisikletçi katıldı. Etabın başlangıcı Çeşme Kalesi’nden verildi. Yarışın bu etabında bisikletçiler; Çeşme Kalesi’nden, sırasıyla Ilıca, Şifne, Germiyan, Ildır’a ulaşıp oradan Urla-Barbaros köyüne, Urla, Nardılere ve Balçovadan geçerek, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı’ndan devam etti. Daha sonra Konak, Baraklı Sahili, Anadolu Caddesi istikametinden Yalı Caddesi’ne girerek Karşıyaka İskelesi’nde yarışın bitişini gerçekleştirdi. Q36.5 takımından James Whelan ve Beykoz Belediyespor’dan Natnael Berhana, bitiş çizgisine 98 kilometre kala hızını artırdı. Yarışın son virajında yaşanan kaza nedeniyle birçok sporcu düştü. Yarışı 2 saat 50 dakika 58 saniye sürede tamamlayan DSM-Firmenich PostNL takımından Danimarkalı bisikletçi Tobias Andersen günü galibiyetle noktaladı. İkinciliği Tarteletto-Isorex takımından Timothy Dupont, üçüncülüğü ise Polti Kometa takımından Manuel Penalver aldı. Yarışmacılara ödülleri verildi Günü dereceyle bitiren yarışmacılar arasından birinci olan Andersen’e ödülü, İzmir Valisi Süleyman Elban takdim etti. İkinci Timothy Dupont ise ödülünü önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’ndan, üçüncü Manuel Penalver da İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’dan aldı. 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nda yarın 8. ve son etabı İstanbul’da yapılacak.
Kuduz hastalığı görülmesiyle karantinaya alınan bölgede sahipsiz hayvanlarla ekipler arasında yaşanan kovalamaca kamerada
27 Nisan 2024 Cumartesi - 15:40 Kuduz hastalığı görülmesiyle karantinaya alınan bölgede sahipsiz hayvanlarla ekipler arasında yaşanan kovalamaca kamerada Hatay’ın Defne ilçesinde 2 mahallenin kuduz hastalığı risk alanı olarak ilan edilmesinin ardından bölgeye tabelalar asılarak, ekipler tarafından çalışmalara başlandı. Bölgede çalışmalarını yürüten Defne Belediyesi ekipleriyle başıboş sahipsiz köpekler arasında yakalanan kovalamacaysa kameraya yansıdı. Defne ilçesi Meydancık Mahallesi’nde 22 Nisan tarihinde hayvan çiftliğindeki büyükbaş hayvanlara saldıran sahipsiz köpek, belediye ekipleri tarafından yakalanarak müşahedeye alınmıştı. Müşahede altına alınan köpeğin 23 Nisan tarihinde kuduz şüphesiyle ölmesi üzerine Defne İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri tarafından alınan numune Adana Veteriner Kontrol Enstitüsü Müdürlüğüne gönderilmişti. Köpekten alınan numuneye yapılan analiz sonucuna göre hayvanda ’kuduz hastalığı’ tespit edildi. Bu durum üzerine toplanan İlçe Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu bazı kararlar almıştı. Kararlar doğrultusunda; Meydancık ve Güneysöğüt mahallelerinin karantina altına alınmasına ve komşu mahalleler olan Tavla, Koçören, Hancağız ve Hüseyinli mahallerinin ise gözetim bölgesi olarak takip edileceği açıklanmıştı. Kuduz riskli alanı içerisindeki bölgeye hayvan giriş çıkışının yasaklanmasının yanı sıra başıboş sahipsiz hayvanların ekiplerin toplanarak, aşılanmasına ve hastalık sönüşü yapılıncaya kadar bakım evlerinde tutulmalarına karar verildi. İlçe Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu kararları doğrultusunda günün ilk saatlerinden itibaren çalışmaya başlayan Defne Belediyesi ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, karantina bölgesine uyarıcı tabelalar astı. Defne İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, sahipli hayvanların aşılamasını yaparken bir yandan da çiftlik sahiplerini kuduz hastalığı konusunda uyardılar. Defne Belediye Başkanı Halil İbrahim Özgün, karantina bölgesine gelerek veteriner işleri müdürlüğü ekiplerinin yürüttüğü çalışmalara eşlik etti. Açık alanları dezenfekte eden Defne Belediyesi ekipleri, sahipsiz başıboş hayvanları yakalamak için de çalışmalara başladı. Ekipler ve sokak hayvanları arasında geçen kovalamacaysa kameralara yansıdı. Defne Belediyesi zabıta ekipleri de bölgeyi gezerek vatandaşlara kuduz hastalığına karşı uyarılarda bulundular. Belediye Başkanı Özgün, kuduz hastalığının önemsenmesi gereken bir hastalık olduğuna değinerek, "İlçemizde bulunan Meydancık Mahallesi’nde kuduz vakasına rastlanıldı. Kuduz vakasının ilk olarak ihbarı geldi, laboratuvar analizlerinin ardından ölen hayvana kuduz teşhisi konuldu. Kısa sürede İlçe Hayvan Sağlık Zabıtası Komisyonu toplandı ve gerekli tedbirler alındı. Belediye ekiplerimiz dezenfeksiyon işlemlerini yapıyorlar, kaymakamlığımızla beraber uyarı levhalarını da taktık. Belirli bir karantina bölgesi oluşturduk. Kuduz vakası ciddi bir vaka önemsenmesi gerekiyor. Biz de bütün tedbirleri hiç aksatmadan, ihmal etmeden alıyoruz. Hayvan severler merak etmesinler, ben de hayvan dostu bir belediye başkanıyım. Hiç kimsenin bu konuda bir tereddüdü olmasın, hayvanlarımıza eziyet edilmemesi konusunda gerekli tedbirleri alıyoruz. Hem halk sağlığını korumak hem de hayvan haklarını korumak zorundayız. Belediye ekiplerimiz durmadan çalışıyor" dedi.
Afetlerin gönüllü kahramanları durmadan eğitimlere devam ediyorlar
27 Nisan 2024 Cumartesi - 15:37 Afetlerin gönüllü kahramanları durmadan eğitimlere devam ediyorlar Dünya’da ve Türkiye’de yaşanan doğal afetlerin ardından bir çok duyarlı vatandaş gönüllü olarak arama kurtarma eğitimleri alırken, özellikle acil durumlarda akreditasyon sahibi ekiplerin sayısı gün geçtikçe daha da artıyor. SAR (Search And Rescue) Acil arama kurtarma ekibi Muğla il ekibi, AFAD koordinasyonunda Marmaris eğitim alanında 35 gönüllüye 48 saat sürecek kentsel arama kurtarma eğitiminin ilk gününe başladı. Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Hisarönü Mahallesi Değirmenyanı mevkiinde bulunan SAR eğitim alanında Muğla il temsilciliğine bağlı SAR arama kurtarma eğitmenleri tarafından il genelinden ve Marmaris’ten katılım sağlayan 35 gönüllü kentsel arama kurtarma hafif akreditasyonu eğitimine başlandı. 48 saat sürecek olan eğitimde ilk gün, AFAD ve SAR eğitmenlerinin teorik bilgilendirmeleri ve saha tecrübelerini anlatmalarının ardından, kullanılacak ekipmanların tanıtımı ile devam etti. Büyük bir disiplin ve koordinasyon içinde başlayan eğitimde ekipman tanıtımının ardından senaryo gereği bir yıkıntının önünde iş makinası ile duvar delme eğitimi almaya başladılar. Bugün sabah başlayan eğitimde teori ve ekipman tanıtımı çalışması yapılacak. Yarın ise gerçeği aratmayacak bir senaryo gereği yıkıntıların arasında arama kurtarma faaliyeti gerçekleştirilecek. "Amacımız insanların donanımlı olması ve prosedüre uygun şekilde faaliyetlere katılım sağlaması" Toplanma düdüğü ile başlayan eğitimin eğitmenlerinden ve SAR Muğla İl Sorumlu Yardımcısı ve aynı zamanda AFAD Eğitmeni Erdal Yaşar tatbikat ile ilgili, "Bugün burada yaklaşık bir 35 kişilik bir ekiple kentsel arama kurtarma ve depremde arama kurtarma üzerine eğitim veriyoruz. Afad eğitmeniyim aynı zamanda bize başvuran bu ekip, gönüllü olarak başvuran bu ekiple beraber herhangi bir yerde oluşabilecek deprem konusunda sahada nasıl reaksiyon göstermemiz gerektiği ve enkaza giriş teknikleri üzerinde duruyoruz. Amacımız burada insanların tamamen donanımlı olması ve yapması gerektiği şeyleri böyle sırasıyla düzgün ve prosedüre uygun bir şekilde deneyimli bir şekilde saha eğitimlerini bitirdikten sonra onları arama kurtarma operasyonlarına dahil etmek. Eğitimimiz 48 saat sürüyor ve bu eğitimlerin içerisine öncelikle teorik dediğimiz eğitimler, gösteriler, slayt gösterileriyle beraber yapmaları gerektiği şeyleri öncelikle bir teorik bir şekilde gösteriyoruz. Daha sonra da saha eğitimlerine geçiyoruz. Tabi birinci gün genelde teorik ve aynı zamanda ekipman tanıtımı olarak geçiyor. Daha sonra sahaya alıyoruz onları. Saha eğitimleri de yaklaşık 8 saat boyunca hiç durmadan bir enkazın üzerinde arama ve kurtarma faaliyeti göstererek devam ediyor. Arama kurtarma profesyonel bir arama kurtarma seviyelerine getirmeye çalışıyoruz" diyerek kentsel arama kurtarma faaliyetlerine eğitimin önemini vurguladı.
Türkiye’de alanında geleneksel hale gelen ilk ve tek kongre
27 Nisan 2024 Cumartesi - 15:38 Türkiye’de alanında geleneksel hale gelen ilk ve tek kongre Bolu’da 21-28 Nisan Ebeler Haftası’nda 25-28 Nisan tarihlerinde düzenlenen 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi tüm heyecanıyla devam ediyor. Yaklaşık 450 kişinin katılım sağladığı kongrede Prof. Dr. Aydan Biri, “Ülkemizde ilk ve tek kongre, 7’ncisine ulaşmış olmaktan dolayı da çok mutluyuz. Doğum işi toplumdaki herkesi ilgilendiriyor” dedi. Bolu Dağı mevkiinde bulunan temiz havasıyla dikkat çeken Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi 25 Nisan’da başladı. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri, Prof. Dr. Deniz Sayıner ve Nesibe Üzel öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Yaklaşık 450 kişinin katılım sağladığı kongre, Türkiye’de ilk ve tek olarak geleneksel halde düzenleniyor. Modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlarda katılımcılar bilgilendirildi. 3’ncü gününde de katılımın yoğun olduğu kongrede çeşitli oturumlar yapıldı. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri, Prof. Dr. Deniz Sayıner ve Nesibe Üzel kongre hakkında İHA’ya özel açıklamalarda bulundu. “Doğum işi, toplumdaki herkesi ilgilendiriyor” Kongrenin sonuçlarından hem katılımcıların hem de kendilerinin keyif aldığını ifade eden Prof. Dr. Aydan Biri, “Enerjisi çok yüksek, çok güzel bir kongre. Temel iki özelliği var bir defa, çok disiplinli bir kongre. Doğuma dahil olan bütün sağlık profesyonellerinin bir arada olduğu ve uluslararası bir kongre. O yüzden hazırlık aşaması da biraz uzun ve emek isteyen bir kongre oluyor. Sonuçlarından hem katılımcılar hem de bizler keyif alıyoruz, memnun oluyoruz. Çünkü doğum işi en temel iş. Doğum işi, toplumdaki herkesi ilgilendiriyor. Kadınlar, ebeler, hekimler, anneler, babalar, herkes yani doğumun bir parçası. Dolayısıyla bütün boyutlarıyla doğumu ele alıyoruz. Daha çok böyle paneller şeklinde deneyimlerin, güncel bilginin uygulamaların hem bilim ışığında hem de klinik pratiklerin tartışıldığı keyifli bir kongre oluyor. O yüzden katılımcıların kendilerine mutlaka bir şey katarak gittikleri bir süreç yaşıyoruz kongre boyunca. Geri bildirimler de zaten sürdürmemizi ve heyecanımızı arttırıyor. Sürdürme isteğimizi artırıyor. Çok çeşitli başlıklarımız kongre boyunca var. Doğumun pozisyonundan mekanına kadar uygulanacak rahatlatıcı metotlardan sürecin tümüne göz atan daha çok doğum temasında bir kongre. Ülkemizde ilk ve tek kongre, 7’ncisine ulaşmış olmaktan dolayı da çok mutluyuz” dedi. “Vücudumuzdaki her süreci konuşuyoruz ve tartışıyoruz” Kongrede en ince detaylara kadar doğum süreçlerini ele aldıklarını dile getiren Prof. Dr. Biri, “Vücudumuzdaki her süreci konuşuyoruz ve tartışıyoruz. Sorunlarını anlamaya çalışıyoruz. Onları daha iyi nasıl yönetebiliriz, anlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla aslında belki de en temel ihtiyacımız olan önce fonksiyonları ve normali sonra süreçlerdeki anormallikleri ve onları iyileştirmeyi ama doğum herkesin ihtiyacı olan bir şey. Dolayısıyla çok çeşitli dokunuşlarla geniş bir yelpazede hem çalışmalarımızı hem kongremizin detaylarını sürdürüyoruz” diye konuştu. “Çok değerli nitelikli sunumların yapıldığı araştırmaların paylaşıldığı çok kıymetli bir kongre” Kongreye çok geniş katılımın olduğunu söyleyen Anadolu Ebeler Derneği Başkanı Nesibe Üzel, “Bu kongre şu an büyük bir başarıyla gerçekleşiyor. Çok geniş bir katılım var. Ulusal düzeyde zıt fikirlerde ve doğum ekseninde doğum hizmetlerinin iyileştirilmesi, gebelik doğumuyla lohusalık tüm süreçleri alan multidisipliner olması sebebiyle herkesin de kendi mesleki limitasyonları içerisinde çok değerli nitelikli sunumların yapıldığı araştırmaların paylaşıldığı çok kıymetli bir kongre olarak düşünüyorum bu kongreyi. Bu kongrenin 1’incisi 2017 yılında gerçekleşti. İlkinde de uluslararası bir konfeti ve bu yıl 7’ncisini gerçekleştiriyoruz. Türkiye özelinde yapılması gereken iyileştirmelerin global düzeyinde başarıyla yapılmış olan çok önemli akademisyenleri ağırlamış bir konu ve aynı zamanda, bu yılın ayrı bir özelliği daha var; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından, çocukların 23 Nisan’ı varsa onu da doğurtan ebelerin de bir haftası olmalı diyerek 23 Nisan’ı da içinde kapsayacak şekilde bir ulusal ebelik haftamız var. Ve bu ulusal ebelik haftası normalde globalde Dünya’da da 5 Mayıs Dünya ebeler günü olarak kutlanırken bize özel 21-28 Nisan’da o ebelik haftası kutlanmaktadır. Anadolu Ebeler Derneği olarak da bu kongrenin böyle bir paydaşı olmaktan, böyle güzel bir haftada olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyoruz” ifadelerini kullandı. “8’nci kongrenin hazırlıklarına başladık” Kongrenin oluşturulmasında büyük katkısı bulunan Anadolu Ebeler Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner, “Bu kongrenin şöyle bir önemi var; Kongre belki de Dünya’da tek doğum konusunun gebelik, doğum ve lohusalık konusunun ele alındığı ve gelenekselleşen 7’ncisi yapılan tek kongre. Kongrede, doğumun özellikle doğum ekibi diye tanımladığımız en önemli iki sağlık profesyoneli olan kadın doğum hekimleri ve ebelerin bir arada olduğu zaman bu ekibin içerisine, bebek sağlığı için yenidoğan hekimlerinin de eklendiği konunun ilgili uzmanlarının da davet edildiği uluslararası bir kongre. Uluslararası Kongre’ye yurt dışından gelen konuşmacılarımız var. 155 konuşmacısı olan panelleri, kurslarıyla son derece ilgi çeken bir kongre. Yaklaşık 450 katılımcısı olan bir kongre. Kongre boyunca ebelerin ve kadın doğum hekimlerini mesleğini ve daha fazla gelişimine katkı verecek ve ihtiyacı olan konularda da kurslar düzenlenmekte. Kongremize ilgi her geçen yıl giderek artmakta ve ülkenin her bir bölgesinden katılımcı olmakta. Özellikle bizi bu yıl En çok heyecanlanan katılımcılardan deprem bölgesinde çalışan hekim ve ebe arkadaşlarımızın burada olması. Ayrıca konteyner kentte çalışan 11 ilde mor yerleşkelerde ‘Anadolu Ebeler Derneği’ adına çalışan ebe arkadaşlarımızı burada konuk etmiş olmaktan son derece mutluyuz. Başarılı bir kongre geçiyor diye düşünüyorum. Katılımcıları dinlediğimizde bu geri bildirimler bizim için çok daha önemli, ama ben kendi adıma kongre başkanı olarak ve gerçekten kongrenin gidişatından çok mutlu olduğumu ifade etmem gerekir, 8’incisi yapmak üzere de çok büyük bir heyecan taşıdığımızı ve hazırlıklarına daha burada kongre bitmeden başladığımızda belirtmek istiyorum. Bu hafta bizim için ayrıca önemliydi. 21-28 Nisan haftası Ulusal Ebelik Haftamız Atatürk’ün herhalde bu mesleğe hafta olsun, günü olsun diye hediye ettiği tek hafta evlilik haftası olsa gerek. Onun için gururla kutladığımız bir hafta. Ulusal Ebelik Haftamızın meslektaşlarımıza annelere, bebeklere ve tüm topluma kutlu olmasını diliyorum” dedi.
Niğde Valisi Cahit Çelik DSİ yatırımlarını yerinde inceledi
27 Nisan 2024 Cumartesi - 15:27 Niğde Valisi Cahit Çelik DSİ yatırımlarını yerinde inceledi Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından Niğde Merkeze bağlı Elmalı Köyü ile Ulukışla İlçesi’nde bağlı İmrahor ve Hacıbekirli köylerinde yapına başlanan ve devam eden göletler, Vali Cahit Çelik tarafından yerinde incelendi. DSİ tarafından yapılan açıklamaya göre; faaliyete geçtiğinde yıllık 20 milyon lira katkı sağlaması beklenen Elmalı Göleti’nin gövde dolgu imalatlarında yüzde 75 oranında gerçekleşme sağlandı. Göletler sayesinde hayata geçecek modern sulamayla üreticilerin maliyetleri düşecek, verim artacak. Modern sulamanın yaygınlaştırılması ve tarım arazilerinden yüksek verim sağlanması amacıyla yapımına başlanan Elmalı Köyü, İmrahor ve Hacıbekirli Göletleri’nde inceleme yapan DSİ 45. Şube Niğde Müdürü Ahmet Elbasan’dan bilgi aldı. Vali Çelik burada yaptığı açıklamada; "Merkeze bağlı Elmalı köyümüzde yapımı devam eden göletimiz tamamlandığı zaman toplamda 3 bin dönüm üzerinde arazi sulanacak. Kısa süre içerisinde göletimiz tamamlanacak daha sonra sulama kanalları da bitecek ve gelecek sene Elmalı köyümüze göletten su vermeye başlayacağız. Ulukışla ilçemize bağlı İmrahor köyünde ise 2022 yılında yapımına başlanan göletin su toplama kapasitesi 1 milyon 500 bin metreküp. 4 bin dönümün üzerinde arazi bu göletten sulanabilecek. Bu iki göletimiz hizmete girdiği zaman hem Elmalı hem İmrahor’da çiftçilerimiz tarlalarını daha iyi sulayabilecekler. Yeni dönem sulama kanallarına sayaç takarak herkesin kullandığı suyun miktarına göre cüzi de olsa bedelinin ödemesini istiyoruz çünkü bölgemiz Konya Kapalı Havzası’nda olan bir bölge. Bundan dolayı su bizim için çok önemli. Herkesin suyu tasarruflu şekilde kullanması gerekiyor. Yapılacak 3 göletimizin de memleketimize, üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
Hekimlerden Filistin için ’Sessiz yürüyüş’
27 Nisan 2024 Cumartesi - 15:26 Hekimlerden Filistin için ’Sessiz yürüyüş’ Kayseri’de görev yapan hekimler; İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırılara tepki göstermek için ’Sessiz yürüyüş’ düzenledi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan hekimler; İsrail’e Filistin’e düzenlediği saldırılar nedeniyle tepki gösterdi. Grup adına konuşma yapan Muhammed Taşköprü; 7 aydır devam eden saldırılara rağmen canları pahasına hastalar için çalışan Gazzeli doktorlara selam gönderdi. Taşköprü; "7 aydır devam eden soykırım ve zulme sabreden onurlu Gazze halkına ve bütün zorluklar içerisinde açlığa, ilaçsızlığa rağmen kendi canı pahasına hastaları için var gücüyle çalışan Gazze’nin şerefli doktorlarına selam olsun. Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak ’Sessiz Yürüyüş’ümüzün’ 24. haftasında yeniden Gazze’yi hatırlamak ve hatırlatmak için toplandık. Yaklaşık bir asırdır Filistin’i işgal eden Siyonist rejim, o topraklarda sistematik bir şekilde katliamlar yapmakta, insanları yurtlarından zorla sürgün ederek vatanlarına ve mal varlıklarına el koymaktadır. İşgalci İsrail’in 7 Ekim’den itibaren süren saldırıları neticesinde şehit sayısı 35 bin, yaralılar ise 100 bin kişiyi geçmiş durumda. 20 bine yakın çocuk ise yetim kaldı. İsrail’in Gazze’de bulunan hastanelere yönelik saldırıları katliamlara dönüşmüş, ancak söz konusu saldırılar uluslararası alanda henüz bir yaptırıma maruz bırakılmamıştır. Saldırılardan önce Gazze’de yaklaşık 35 hastane bulunmakta iken bugünlerde ayakta kalan ve hala çalışmaya devam eden yalnızca 3-4 hastane mevcut. Bunların da sadece 2’sinde aktif olarak ameliyat yapılabiliyor. Hastanelerin bazıları bombalanarak tahrip edilmiş, bazılarının içindeki cihaz ve malzemeler parçalanarak kullanılamaz hale getirilmiş durumda. Büyük bir fedakarlıkla 7 aydır maaş almadan mesleklerinde çalışmaya devam eden hekim ve sağlık çalışanlarının şehit edilmesi, tutuklanması ve göçe zorlanması nedeniyle meslektaşlarımız sağlık hizmeti veremez hale gelmiştir. Gazze’nin kuzeyindeki en büyük hastane olan Şifa Hastanesi bombalandı ve hizmet dışı kaldı. Gazze’nin güneyindeki en büyük hastanesi olan El-Nasır Hastanesi bombalandı ve hizmet dışı kaldı. Ülkemiz tarafından 2011-2017 yılları arasında Gazze Şeridi’nde inşa edilen Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesinin İşgalci İsrail’in 7 Ekim saldırıları sonrasında askeri amaçlarla kullanıldığı öğrenilmiş oldu. Ayrıca son günlerde Nasır ve Şifa Hastaneleri’ndeki yıkım ve bölgede bulunan toplu mezarlar ve işkence edilerek şehit edilen insanların cesetleri İşgalci İsrail’in vahşetini gözler önüne serdi. Gazze halkı abluka altında açlığa mahkum ediliyor. Bombaların, kitle imha silahlarının dehşetinden kurtulabilen insanlar, yetersiz beslenmenin, susuzluğun, salgın hastalıkların pençesinde ölüme mahkum ediliyor. Çok sayıda artan menenjit ve Hepatit C vakası var olan durumu daha da zorlaştırıyor. Gazze’deki durum kelimenin tam anlamıyla bir soykırım. İsrail, Gazze’nin tamamını bir toplama kampına çevirmiş durumda ve hiçbir hukuk ve ahlak kuralı tanımadan, hiçbir insani değerle açıklanmayacak şekilde adeta bir soykırım yapıyor. İnsanların gidebilecekleri hiçbir yer yok ve en son sığındıkları hastaneler dahi bombalanıyor. Gittikçe zalimliği ve zulmü artan işgalci İsrail’e diyoruz ki; zalimin sonu yaklaştıkça zulmü artar ve daha da azgınlaşır, senin de sonun yaklaştı, geçmişteki tüm zalimler gibi senin de tarihin kara sayfalarında adın geçecek ve lanetle anılacaksın, bugün senin zulmüne susanlar, senin yanında olup yardımcın olanlar da ilerde utancından kaçacak delik arayacak ve yargılanmaktan kurtulamayacak. 2 milyon mazlumun göğü inleten çığlıklarına sessiz kalan sağırlarla hesaplaşacağız. Çocuk ve kadınlar öldürülünce susan dilsizlerle hesaplaşacağız. 35 bin kişinin katledilmesini görmeyen, kör taklidi yapanlarla hesaplaşacağız. Öyle bir hesap ki; bugün silahlarıyla güçlü gözükenler o gün zalimlerin yaşayacağı korkunç akıbeti yaşamaktan kurtulamayacak. Elbet bugünler de tarih olacak, bugünler de gelecekte anılacak. Bugünlere dönüp baktığında elinden geleni yapanların gönlü ferah olacak. Diğerlerinin ise ömrü vicdan hapishanelerinde geçecek. Biz Gazze’yi unutmadığımız, unutturmadığımızda, imkan olursa; gemilerle kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda, imkan ve şartlar müsait olmadığında, zulmedenlerin hangi akıbete uğrayacaklarını haykırdığımızda, dua ile Allah’tan yardım, sabır ve metanet dilediğimizde, boykotu gevşetmediğimizde, alışkanlık haline getirdiğimizde sevinenler mazlumlar olacak" dedi. Gazze’nin yanında olduklarını da sözlerine ekleyen Muhammed Taşköprü; "Bebeklerin çığlıklarının dünya devletleri tarafından duyulmadığı, 7-8 yaşlarında çocukların yetim kaldığı, annelerin bebeklerine süt bulamadığı, yardım gönüllüleri, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin birincil hedef olduğu Gazze kazandı, kazanıyor, kazanacak. Biz vicdanımızla, şuurumuzla, duamızla, eylemimizle Gazze’deki kardeşlerimizin yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.