SAĞLIK
Rektör Aydın: "Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne FETÖ iltisaklı sinek bile giremez" 14 Temmuz 2025 Pazartesi - 16:50:03 Sağlık Bilimleri Üniversitesi, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü münasebetiyle milli iradeye karşı yapılan hain darbe girişiminin kahramanlarını anmak için bir araya geldi. Üniversitenin Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Külliyesinde gerçekleştirilen anma törenine, üniversite yönetimi, çok sayıda akademik-idari personel ile öğrenciler katıldı. Törende, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklâl Marşı okundu. Törenin açılışında konuşan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemalettin Aydın, "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde meydanlara inerek gözü dönmüş hainlere haddini bildiren ve bu uğurda gözünü kırpmadan canlarını veren şehitlerimize Allah’tan rahmet; bedenleriyle bu işgal girişimine dur diyen gazilerimize de Rabbim’den acil şifalar diliyorum" ifadelerini kullandı. Rektör Aydın sözlerini şöyle sürdürdü: Sağlık Bilimleri Üniversitesi benim üzerime bir emanettir. Bana emanet olduğu süre boyunca Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin herhangi bir binasına FETÖ ile iltisaklı, irtibatlı sinek bile giremeyecek". Üniversitede düzenlenen törenin ardından Nakkaştepe’de bununan 15 Temmuz Şehitleri Anıtı’na ziyaret düzenledi. Ziyarete Rektör Prof. Dr. Kemalettin Aydın başta olmak üzere senato üyeleri, fakülte dekanları, idari ve akademik kadronun yanı sıra çok sayıda öğrenci katıldı. Anıtta 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi gecesinde hayatını kaybeden ve 15 Temmuz Şehitler Anıtı’na isimleri yazılan şehitler için dua edildi.
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 16:20 2 yaşındaki bebeğin böbreğindeki taş kapalı yöntemle alındı Hayat Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Necmettin Penbegül, 2 yaşındaki bir hastanın böbreğinde tespit edilen yaklaşık 2 santimetrelik taşı, sırttan sadece 4 milimetrelik bir tünel açarak gerçekleştirdikleri kapalı yöntemle başarıyla aldı. Bu operasyon, çocuklarda çok nadir görülen böbrek taşı vakalarına yönelik gelişmiş tekniklerin uygulanabilirliğini de ortaya koydu. Karın ağrısı şikâyetiyle ailesi tarafından Hayat Hastanesine getirilen küçük A.A.’nın yapılan tetkiklerinde böbreğinde büyük boyutta bir taş tespit edildiğini söyleyen Doç. Dr. Penbegül, çocuk hastalarda taş hastalığının nadir görüldüğünü ve bu tür operasyonların özel ekipman ve ciddi deneyim gerektirdiğini vurguladı. Doç. Dr. Penbegül açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Normalde bu büyüklükteki taşlarda sırttan yaklaşık bir santimlik bir delik açılarak taşlar temizlenir. Ancak çocuk hastalarda daha küçük ve hassas müdahaleler yapılması gerekir. Bu nedenle yaklaşık 4 milimetrelik ‘ultra mini’ dediğimiz yöntemle sırttan bir tünel açtık ve taşı başarıyla temizledik. Hastamız ameliyat sonrası ilk günde tüm kateterlerinden kurtuldu. Kapalı ameliyatların en büyük avantajı, kısa sürede normal hayata dönüş imkânı sunmasıdır." Hayat Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Necmettin Penbegül, başarılı geçen operasyon sonrasında küçük A.A.’nın sağlık durumunun iyi olduğu, ameliyatın ardından hızla toparlandığı belirtti.
‘İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa’ kampanyasında katılım 7,7 milyon kişiye ulaştı
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 13:41 ‘İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa’ kampanyasında katılım 7,7 milyon kişiye ulaştı Sağlık Bakanlığı, ‘İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa’ kampanyasında katılımın 7,7 milyon kişiye ulaştığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı tarafından toplumda sağlıklı yaşam bilincinin artırılması amacıyla hayata geçirilen ‘İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa’ kampanyası kapsamında, 10 Mayıs-4 Temmuz 2025 tarihleri arasındaki 8 haftada toplam 7 milyon 673 bin 623 kişinin boy ve kilo ölçümü yapıldı. Ölçümü yapılan kişilerin, yaklaşık yüzde 6’sının ‘zayıf", 33’ünün ‘normal’, yüzde 35’inin fazla kilolu ve yüzde 26’sının ‘obezite’ aralığında olduğu belirlendi. Erkeklerde ‘fazla ‘kiloluluk’ kadınlarda ise ‘obezite’ oranı fazla çıktı. 8’inci haftada 1,4 milyondan fazla ölçüm gerçekleştirildi Kampanyanın 28 Haziran - 4 Temmuz 2025 tarihlerini kapsayan 8’inci haftasında, şimdiye kadarki en yüksek katılım gerçekleşti. Bir hafta içinde 650 bin 510’u erkek, 763 bin 222’si kadın olmak üzere toplam 1 milyon 413 bin 732 kişinin boy-kilo ölçümü yapıldı. Ölçümü yapılanlardan sadece yüzde 6’sı ‘zayıf" aralığında çıktı Ölçümler sonucunda kampanya katılan kişilerin vücut kitle indeksi (VKİ) belirlendi. Bu verilerden hareketle yapılan analizde, 28 Haziran - 4 Temmuz 2025 tarihleri arasında kampanyaya katılan 1 milyon 413 bin 732 kişinin yüzde 6’sının zayıf (VKİ
12 yaşındaki hayali gerçek oldu: "Alo Doktorum" ile dünyaya şifa dağıtıyor
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 12:30 12 yaşındaki hayali gerçek oldu: "Alo Doktorum" ile dünyaya şifa dağıtıyor Küçük yaşta annesiyle yaşadığı sağlık sistemi travmasını unutmayan Dr. Nilgün Yönten, yıllar sonra kurduğu "Alo Doktorum" sağlık danışma hattında kendi telefon numarasını paylaşarak herkese gönüllü sağlık danışmanlığı vermeye başladı. Gecenin bir yarısı bile arayan hastalara destek olan Yönten, bu hattın "ruhu olan bir hizmet" olduğunu ve telefon numarasını hiç değiştirmediğini söyledi. Henüz 12 yaşındayken annesiyle birlikte yaşadığı acı bir hastane deneyimi, Dr. Nilgün Yönten’in hayatında bir dönüm noktası oldu. "Bu ülkede doktor olacağım" diyerek yola çıkan Yönten, üniversite yıllarında 28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle okuldan atılmasına rağmen hedefine olan inancını hiç kaybetmedi. Tüm zorluklara rağmen doktor olan Yönten, kurduğu "Alo Doktorum" sağlık danışma hattı üzerinden cep telefonu numarasını paylaşarak binlerce insanın derdine derman oldu. Bugün sadece Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından hastalar bu numarayı arıyor. "Telefonum herkese açıktır ve ben ölene kadar açık olmaya devam edecek" Hikayesini anlatan Dr. Nilgün Yönten, "Alo Doktorum aslında 12 yaşındaki bir çocuğun hayalinin gerçekleşmesiydi. Biliyorsunuz ülkemizde sağlık sistemi 80’li, 90’lı yıllarda çok daha zorluydu. Annem ile beraber bir muayene gitmiştim. Küçük olduğum için annemde muayeneye yanında bizleri de götürüyordu. Çok sıra bekledik. Sabah 05.00’te sıraya giriyorsunuz, muayene sıranız 11.00’e doğru geliyor. Muayeneye girdiğimizde annem biraz çekimser davrandı. Orada sağlıkçılardan bir arkadaş ‘Hanım, muayene olacaksan gel, olmayacaksan çık git’ dedi. Annem o gün ağlayarak dışarı çıkmıştı ve ben de onunla ağlamıştım. O gün kesinlikle ’doktor olmalıyım anne, bu ülkeye hizmet etmeyelim’ demiştim. Babamın da her zaman söylediği bir şey vardı; ‘Kız çocukları mutlaka okumalı’ derdi. Bu 2 sebep benim için çok kıymetliydi. Üniversite okuduğum dönemlerde baş örtüsü sorunları yaşadık. Okuldan atıldık. Okuldan atıldığımda ettiğim dua şuydu: ‘Allah’ım bana doktor olmayı nasip et. Bu ülkede herkese hizmet etmeyi düstur edineceğim’ diye yemin etmiştim. Bu sebepten dolayı benim bu telefonum herkese açıktır ve ben ölene kadar açık olmaya devam edecek" diye konuştu. "Yemen’den, Afrika ülkelerinden, Kanada’dan, Amerika’dan, İngiltere’den bile arıyorlar" İnsanların aramasından dolayı hiç yorulmadığını ve bundan beslendiği belirten Dr. Nilgün Yönten, "1997’de hekimlik hayatıma başladığım zaman telefon numaramı herkese vermeye başladım. Daha sonra internette telefonum yer almaya başladı. Google’da en üst sırada ‘Alo Doktorum’ hizmeti en üst sırada görülüyor ve bu şekilde yayılmaya başladı. Bu numaramı kapatmadım ve hep hizmet vermeye devam ettim. Dünyanın neresinde olursa olsun bu uygulama görülüyor. Beni sadece Türkiye’den değil, Yemen’den, Afrika ülkelerinden, Kanada’dan, Amerika’dan, İngiltere’den bile arıyorlar. Whatsap’tan yazıyorlar. Bu numara online bir hizmet olarak görülüyor ama bana ait olan bu numara kesinlikle duygusu, ruhu olan bir numaradır. Beni arayan kişi sanki benim yanımdaymış gibi, benim muayenemi almış gibidir. Bazen beni arayan kişinin tek tek tetkiklerini anlattığını bilirim. Bazen yarım saat sürüyor. Bazen gecenin 2’sinde arıyor. 7/24 fark etmeksizin arıyorlar. Unutamadığım çok fazla hikâye var. İnşallah bir gün bunun kitabını yazacağım. Heybemde o kadar çok insanlara dokunuş var ki keyif alıyorum. Diyorlar ki hiç mi yorulmuyorsun. Hayır tam tersi buradan besleniyorum" şeklinde konuştu. Yaşanılan olaylar Telefondan yaşadığı ve unutamadığı olayları anlatan Yönten, "2023 yılında Şubat depreminde insanlar sahra hastanelerine yetişmeye çalışıyorlar. Bir gün bir adam kızı için aradı. Göçük altında kalmış yürüyemiyor. Ben de ona yol gösterdim. Ne yapması gerektiğini söyledim. Hızlı bir şekilde sahra hastanesi ile iletişime geçtim. Emar (MR) çekinmesini sağladık. 4 yaşındaki kızının her gün videolarını çekiyordu bana atıyordu. Onunla beraber süreci yönetiyordum. Bu sadece deprem zamanındaki olaylarda bir tanesi. Aradan 6 ay geçtikten sonra bu baba bana mesaj attı. Ağlayarak okudum. Bana kim olduğumu sordu. Ben de Sağlık Bakanlığına bağlı bir doktorum dedim. Hattın bir özelliği de ben asla şu özel hastanenin yöneticisiyim, doktoruyum demiyorum. Bu numarayla ülkem için, memleketim için hizmet ediyorum. Kanada evli çift bana yazdı. Kilo vermek istediklerini belirttiler. Vücut kitle endekslerini bana attılar. Tetkiklerini istedim. Bana güvenerek geldiler ve vücut kitle endeksleri ameliyatı uygun değildi. Onlara daha rahat kilo vermeleri için mide balonu tedavi uyguladık. Gelmişken bir de ikimizde checkup yaptıralım dediler. Bu ülkeye dövizimizi bırakalım dediler. Bunlar güzel şeyler. Aynı zamanda ülkemi temsil ettiğimi düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
12 yaşındaki hayali gerçek oldu: "Alo Doktorum" ile dünyaya şifa dağıtıyor
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 12:27 12 yaşındaki hayali gerçek oldu: "Alo Doktorum" ile dünyaya şifa dağıtıyor Küçük yaşta annesiyle yaşadığı sağlık sistemi travmasını unutmayan Dr. Nilgün Yönten, yıllar sonra kurduğu "Alo Doktorum" sağlık danışma hattında kendi telefon numarasını paylaşarak herkese gönüllü sağlık danışmanlığı vermeye başladı. Gecenin bir yarısı bile arayan hastalara destek olan Yönten, bu hattın "ruhu olan bir hizmet" olduğunu ve telefon numarasını hiç değiştirmediğini söyledi. Henüz 12 yaşındayken annesiyle birlikte yaşadığı acı bir hastane deneyimi, Dr. Nilgün Yönten’in hayatında bir dönüm noktası oldu. "Bu ülkede doktor olacağım" diyerek yola çıkan Yönten, üniversite yıllarında 28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle okuldan atılmasına rağmen hedefine olan inancını hiç kaybetmedi. Tüm zorluklara rağmen doktor olan Yönten, kurduğu "Alo Doktorum" sağlık danışma hattı üzerinden cep telefonu numarasını paylaşarak binlerce insanın derdine derman oldu. Bugün sadece Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından hastalar bu numarayı arıyor. "Telefonum herkese açıktır ve ben ölene kadar açık olmaya devam edecek" Hikayesini anlatan Dr. Nilgün Yönten, "Alo Doktorum aslında 12 yaşındaki bir çocuğun hayalinin gerçekleşmesiydi. Biliyorsunuz ülkemizde sağlık sistemi 80’li, 90’lı yıllarda çok daha zorluydu. Annem ile beraber bir muayene gitmiştim. Küçük olduğum için annemde muayeneye yanında bizleri de götürüyordu. Çok sıra bekledik. Sabah 05.00’te sıraya giriyorsunuz, muayene sıranız 11.00’e doğru geliyor. Muayeneye girdiğimizde annem biraz çekimser davrandı. Orada sağlıkçılardan bir arkadaş ‘Hanım, muayene olacaksan gel, olmayacaksan çık git’ dedi. Annem o gün ağlayarak dışarı çıkmıştı ve ben de onunla ağlamıştım. O gün kesinlikle ’doktor olmalıyım anne, bu ülkeye hizmet etmeyelim’ demiştim. Babamın da her zaman söylediği bir şey vardı; ‘Kız çocukları mutlaka okumalı’ derdi. Bu 2 sebep benim için çok kıymetliydi. Üniversite okuduğum dönemlerde baş örtüsü sorunları yaşadık. Okuldan atıldık. Okuldan atıldığımda ettiğim dua şuydu: ‘Allah’ım bana doktor olmayı nasip et. Bu ülkede herkese hizmet etmeyi dustur edineceğim’ diye yemin etmiştim. Bu sebepten dolayı benim bu telefonum herkese açıktır ve ben ölene kadar açık olmaya devam edecek" diye konuştu. "Yemen’den, Afrika ülkelerinden, Kanada’dan, Amerika’dan, İngiltere’den bile arıyorlar" İnsanların aramasından dolayı hiç yorulmadığını ve bundan beslendiği belirten Dr. Nilgün Yönten, "1997’de hekimlik hayatıma başladığım zaman telefon numaramı herkese vermeye başladım. Daha sonra internette telefonum yer almaya başladı. Google’da en üst sırada ‘Alo Doktorum’ hizmeti en üst sırada görülüyor ve bu şekilde yayılmaya başladı. Bu numaramı kapatmadım ve hep hizmet vermeye devam ettim. Dünyanın neresinde olursa olsun bu uygulama görülüyor. Beni sadece Türkiye’den değil, Yemen’den, Afrika ülkelerinden, Kanada’dan, Amerika’dan, İngiltere’den bile arıyorlar. Whatsap’tan yazıyorlar. Bu numara online bir hizmet olarak görülüyor ama bana ait olan bu numara kesinlikle duygusu, ruhu olan bir numaradır. Beni arayan kişi sanki benim yanımdaymış gibi, benim muayenemi almış gibidir. Bazen beni arayan kişinin tek tek tetkiklerini anlattığını bilirim. Bazen yarım saat sürüyor. Bazen gecenin 2’sinde arıyor. 7/24 fark etmeksizin arıyorlar. Unutamadığım çok fazla hikâye var. İnşallah bir gün bunun kitabını yazacağım. Heybemde o kadar çok insanlara dokunuş var ki keyif alıyorum. Diyorlar ki hiç mi yorulmuyorsun. Hayır tam tersi buradan besleniyorum" şeklinde konuştu. Yaşanılan olaylar Telefondan yaşadığı ve unutamadığı olayları anlatan Yönten, "2023 yılında Şubat depreminde insanlar sahra hastanelerine yetişmeye çalışıyorlar. Bir gün bir adam kızı için aradı. Göçük altında kalmış yürüyemiyor. Ben de ona yol gösterdim. Ne yapması gerektiğini söyledim. Hızlı bir şekilde sahra hastanesi ile iletişime geçtim. Emar (MR) çekinmesini sağladık. 4 yaşındaki kızının her gün videolarını çekiyordu bana atıyordu. Onunla beraber süreci yönetiyordum. Bu sadece deprem zamanındaki olaylarda bir tanesi. Aradan 6 ay geçtikten sonra bu baba bana mesaj attı. Ağlayarak okudum. Bana kim olduğumu sordu. Ben de Sağlık Bakanlığına bağlı bir doktorum dedim. Hattın bir özelliği de ben asla şu özel hastanenin yöneticisiyim, doktoruyum demiyorum. Bu numarayla ülkem için, memleketim için hizmet ediyorum. Kanada evli çift bana yazdı. Kilo vermek istediklerini belirttiler. Vücut kitle endekslerini bana attılar. Tetkiklerini istedim. Bana güvenerek geldiler ve vücut kitle endeksleri ameliyatı uygun değildi. Onlara daha rahat kilo vermeleri için mide balonu tedavi uyguladık. Gelmişken bir de ikimizde checkup yaptıralım dediler. Bu ülkeye dövizimizi bırakalım dediler. Bunlar güzel şeyler. Aynı zamanda ülkemi temsil ettiğimi düşünüyorum" ifadelerini kullandı. (FAU-
‘Yaz sıcaklarında klima kullanımına dikkat’
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 10:12 ‘Yaz sıcaklarında klima kullanımına dikkat’ İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özkan Akyol, klima hastalığının (lejyoner hastalığı) yaygın kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, halsizlik, huzursuzluk ve ateşle belirti verebileceğini vurgulayarak, özellikle sıcak günlerde klima kullanıma daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Sıcak havalarda konforlu yaşamak ve verimli çalışabilmek için kullanılan klimalar, sağlık açısından ciddi sorunlara neden olabiliyor. Klima yoluyla bulaşan en tehlikeli hastalıkların başında ise klima hastalığı olarak da adlandırılan ‘lejyoner hastalığı’ geliyor. Liv Hospital Samsun Dahiliye Kliniği’nden Uzm. Dr. Özkan Akyol, ilk olarak 1976 yılında ABD’nin Pensilvanya eyaletinde lejyonerlerin yaptığı bir toplantıda bulunan kişilerde görülen klima hastalığının, toplantı salonundaki havalandırma sisteminden kaynaklandığının tespit edildiğini aktardı. "Komaya bile neden olabiliyor" Lejyoner hastalığının, ‘legionelle pneumophilia’ adlı bakterinin sebep olduğu bir tür zatürre olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Özkan Akyol, "Legionelle pneumophilia adlı bakteri klimaların filtre sistemlerinde uygun nem ve ısıda çoğalıp ortam havasına dağılmaktadır. Salgınlar sıklıkla otel ve hastanelerde olmakla birlikte, tek tek vakalar da bildirilmiştir. Klima hastalığının insandan insana bulaştığı görülmemiştir. Akciğerlere girişi için saptanan en önemli yollar solunum cihazları, havalandırma sistemleri ve hastanelerde solunum yollarına uygulanan birtakım işlemlerdir. Dolayısıyla, klimaların bulunduğu büyük otel ve işyerlerinde çalışan kişiler ve sağlık personeli riskli gruplardır" dedi. "Sigara içenler daha kolay yakalanıyor" Bakteriyi alan kişinin vücut direncinin de hastalığın oluşmasında önem taşıdığını belirten Uzm. Dr. Özkan Akyol, "Şeker hastaları, alkol bağımlıları, kemoterapi hastaları, kronik böbrek ve akciğer hastalığı olan kişiler hastalığa daha kolay yakalanır. En yaygın kolaylaştırıcı faktör ise sigara içilmesidir. Bu hastalarda tipik zatürreden farklı olarak akciğere ait şikayetler ön planda değildir. Yaygın kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, halsizlik, huzursuzluk ve ateş ön plandadır. Bunun yanı sıra, başlangıçta kuru öksürük hastaların önemli kısmında görülür. Bulantı, kusma, ishal gibi sindirim sistemi bulguları da yaygındır. Bunlara ek olarak ajitasyon, konsantrasyon bozukluğu ve hatta koma bile görülebilir" ifadelerine yer verdi. "Gribal enfeksiyona benzeyebilir" Hastalığın teşhisinde birtakım serolojik laboratuvar bulgularının yardımcı olabileceğini kaydeden Uzm. Dr. Özkan Akyol, tedavi konusunda ise şu bilgileri paylaştı: "Hastalığın tedavisi uygun doz ve sürede uygulanacak antibiyotiklerle yapılır. Klimaları yoğun kullandığımız şu günlerde, bahsettiğimiz bulguları basit bir gribal enfeksiyon olarak değerlendirmemeli, bunun klimaya bağlı bir zatürre olabileceğini akılda bulundurup tetkikler için uzman bir doktora başvurmakta fayda vardır. Bu hastalık dışında, özellikle iyi temizlenmeyen klimalarda üreyebilecek küf mantarlarının alerjik rinit ve alerjik astıma sebep olabileceğini de unutulmamalıyız. Araçlardaki klimaların doğru kullanılmaması da sinüzit, kulak iltihapları ve yüz felci gibi sorunlara neden olabilmektedir. Bu yüzden araçlarda klima kullanırken havanın direkt yüze ve göğse değil, ön cama doğru yönlendirilmesi bu sorunların oluşmasını engelleyecektir."
Şaşılıkta erken müdahale görme kaybını ve psikolojik etkileri önleyebilir
14 Temmuz 2025 Pazartesi - 10:07 Şaşılıkta erken müdahale görme kaybını ve psikolojik etkileri önleyebilir Medical Point Gaziantep Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İrfan Ergen, şaşılıkla ilgili en çok merak edilenleri ve güncel tedavi yöntemlerini anlattı. Op. Dr. İrfan Ergen, "Gözlerin paralel hizalanamaması durumu olarak bilinen şaşılık, genellikle çocukluk çağında ortaya çıksa da her yaşta görülebiliyor. Gözlerden birinin düz bakarken diğerinin içe, dışa, yukarı ya da aşağıya kayması hem görme kalitesini hem de kişinin sosyal yaşamını etkileyebiliyor. Ancak birçok aile, şaşılığı yalnızca kozmetik bir sorun olarak görüp tedavide geç kalabiliyor. Erken yaşta yapılan göz muayeneleriyle şaşılık fark edildiğinde, uygun tedavi yöntemleriyle hem göz tembelliği engellenebilir hem de çocuklar sağlıklı bir görmeye kavuşabilir" dedi. "Yeni doğan bebeklerde ilk üç aya kadar görülen geçici kaymalar normal kabul edilebilir" Op. Dr. Ergen, "Tıbbi adıyla strabismus, halk arasında şaşılık olarak bilinen bu durum, göz kaslarının koordineli çalışamaması sonucu gözlerin farklı yönlere bakması şeklinde tanımlanır. Bir göz düz bakarken diğer göz içe, dışa, yukarı veya aşağıya kayabilir. Yeni doğan bebeklerde ilk üç aya kadar görülen geçici kaymalar normal kabul edilebilir. Ancak altıncı aydan sonra devam eden ya da sonradan gelişen kaymalar mutlaka ciddiye alınmalı. Genetik faktörler, sinir felçleri, göz travmaları, kırma kusurları ve bazı sistemik hastalıklar şaşılığa yol açabilir" ifadelerini kullandı. "Estetik değil, fonksiyonel bir sorun" Dr. Ergen, "Şaşılık, iki gözün birlikte çalışmasını bozduğu için derinlik algısı kaybolabilir. Beyin, kayma olan gözden gelen görüntüyü zamanla bastırır. Bu da ’ambliyopi’ yani göz tembelliği gelişmesine neden olur. Özellikle 0-7 yaş arası dönemde müdahale edilmezse, bu görme kaybı kalıcı olabilir. Bazı çocuklarda sadece gözlük yeterli olurken, bazı durumlarda göz tembelliği için kapama tedavisi gerekir. Daha ileri vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Yetişkinlerde ise çift görme varsa prizmatik camlar ve cerrahi kombinasyonları tercih edilebiliyor" şeklinde konuştu. "İlk göz muayenesi 1 yaşından önce yapılmalı" Dr. Ergen, şaşılığın erken teşhisinde ailelerin dikkatli olması gerektiğini belirterek, "Çocuklarda gözlerde simetri bozukluğu, sık göz kırpma, başı yana eğerek bakma, ışığa hassasiyet gibi belirtiler varsa vakit kaybetmeden göz doktoruna başvurulmalı. Aileler, çocuklarını 1 yaşına gelmeden en az bir kez göz muayenesine götürmeli. Şaşılık, zamanında müdahale ile tamamen tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Son yıllarda geliştirilen mikrocerrahi tekniklerle, ameliyat sonrası iyileşme süresi kısalıyor ve estetik sonuçlar daha başarılı hale geliyor. Sonuç olarak, şaşılık hem görsel hem de psikolojik açıdan yaşam kalitesini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Erken teşhis, düzenli takip ve doğru tedavi ile çocuklar sağlıklı bir görme ve özgüvene sahip olabilir. Göz sağlığı ihmal edilmemeli, çünkü çocukların dünyaya nasıl baktığı, gelecekte nasıl bir birey olacaklarını da etkiler" diye konuştu.