SAĞLIK
08 Aralık 2023 Cuma - 17:02 Van’da yenidoğan bebeklerin yüzde 80’inin nüfus işlemleri hastanede yapılıyor Van’da geçtiğimiz dönem başlatılan sistemle yeni doğan bebeklerin nüfus cüzdanı başvuruları hastane tarafından oluşturuluyor. Sağlık Bakanlığı tarafından geliştirilen ‘e-rapor sistemi’ sayesinde yeni doğan bebeklerin nüfus kaydı il nüfus müdürlüklerine gitmeye gerek kalmadan hastanede tarafından yapılıyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de yeni doğan bebeklerin doğum tescil işlemleri anne taburcu olmadan hastanede yapılabiliyor. Aileler uygulamadan yaralanmak için il veya ilçe nüfus müdürlüklerine gitmeden doğum raporunu hastanedeki ilgili birime iletmesi gerekiyor. Hastanede hizmet veren ilgili birim, ailelerin resmi nikah ve kayıtlı bir ikametgah adresleri olup olmadığını kontrol ettikten sonra nüfus müdürlüğünün de görebildiği sistem üzerinde işlem yapıyor. İşlemleri tamamlanan aileler, yeni doğan bebeğin ismini de belirledikten sonra başka bir işleme gerek kalmadan başvuru işlemlerini tamamlıyor. Başvuru tamamlandıktan sonra yeni doğan bebeklerin nüfus cüzdanları daha sonra ikametgah adreslerine gönderiliyor. “Yüzde 80’inin nüfus işlemlerini direkt hastanede gerçekleştirebiliyoruz” Konuya ilişkin konuşan İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, yenidoğan bebeklerin kimlik başvurularının hastanede alınmasının 2 yıldır devam ettiğini belirtti. Hasta yakınlarının son zamanlarda uygulamaya ilgisinin arttığını ifade eden İl Müdürü Tosun, “Bu işlemlerin üzerine düşerek sayıları arttırdık. İlimizde kamu hastanelerinde aylık yaklaşık olarak bin doğum gerçekleşmektedir. Biz aylık bu kimlik işlemlerini 100’lerden, 795’lere kadar çıkardık. Yani elimizde doğan bebeklerin yüzde 80’inin nüfus işlemlerini direkt hastanede gerçekleştirebiliyoruz” dedi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar ile ikiz bebeklerin nüfus işlemlerinin hastanede yapılmadığının altını çizen Tosun, "Bunun dışındaki tüm normal doğum ve sezaryen doğumlar, bebeklerin isimleri aileler tarafından belirlenmişse nüfus işlemleri hastanelerde kurduğumuz bürolarda yapılmaktadır. Aile evine ya da yaşadığı ilçenin nüfus müdürlüklerine kimliği istediği takdirde direkt adresine gönderilmektedir. Bu uygulamayla beraber aileler tekrar nüfus müdürlüklerine gitmeden ve yoğunluğa maruz kalmadan hastanede kimlik işlemlerini tamamlıyor” diye konuştu.
08 Aralık 2023 Cuma - 16:54 - Van’da yenidoğan bebeklerden yüzde 80’inin nüfus işlemleri hastanede yapılıyor Van’da geçtiğimiz dönem başlatılan sistemle yeni doğan bebeklerin nüfus cüzdanı başvuruları hastane tarafından oluşturuluyor. Sağlık Bakanlığı tarafından geliştirilen ‘e-rapor sistemi’ sayesinde yeni doğan bebeklerin nüfus kaydı il nüfus müdürlüklerine gitmeye gerek kalmadan hastanede tarafından yapılıyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de yeni doğan bebeklerin doğum tescil işlemleri anne taburcu olmadan hastanede yapılabiliyor. Aileler uygulamadan yaralanmak için il veya ilçe nüfus müdürlüklerine gitmeden doğum raporunu hastanedeki ilgili birime iletmesi gerekiyor. Hastanede hizmet veren ilgili birim, ailelerin resmi nikah ve kayıtlı bir ikametgah adresleri olup olmadığını kontrol ettikten sonra nüfus müdürlüğünün de görebildiği sistem üzerinde işlem yapıyor. İşlemleri tamamlanan aileler, yeni doğan bebeğin ismini de belirledikten sonra başka bir işleme gerek kalmadan başvuru işlemlerini tamamlıyor. Başvuru tamamlandıktan sonra yeni doğan bebeklerin nüfus cüzdanları daha sonra ikametgah adreslerine gönderiliyor. “Yüzde 80’inin nüfus işlemlerini direkt hastanede gerçekleştirebiliyoruz” Konuya ilişkin konuşan İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Muhammed Tosun, yenidoğan bebeklerin kimlik başvurularının hastanede alınmasının 2 yıldır devam ettiğini belirtti. Hasta yakınlarının son zamanlarda uygulamaya ilgisinin arttığını ifade eden İl Müdürü Tosun, “Bu işlemlerin üzerine düşerek sayıları arttırdık. İlimizde kamu hastanelerinde aylık yaklaşık olarak bin doğum gerçekleşmektedir. Biz aylık bu kimlik işlemlerini 100’lerden, 795’lere kadar çıkardık. Yani elimizde doğan bebeklerin yüzde 80’inin nüfus işlemlerini direkt hastanede gerçekleştirebiliyoruz” dedi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar ile ikiz bebeklerin nüfus işlemlerinin hastanede yapılmadığının altını çizen Tosun, "Bunun dışındaki tüm normal doğum ve sezaryen doğumlar, bebeklerin isimleri aileler tarafından belirlenmişse nüfus işlemleri hastanelerde kurduğumuz bürolarda yapılmaktadır. Aile evine ya da yaşadığı ilçenin nüfus müdürlüklerine kimliği istediği takdirde direkt adresine gönderilmektedir. Bu uygulamayla beraber aileler tekrar nüfus müdürlüklerine gitmeden ve yoğunluğa maruz kalmadan hastanede kimlik işlemlerini tamamlıyor” diye konuştu. (YLM-MSA-Y)
08 Aralık 2023 Cuma - 16:10 Mevsimsel hastalıklara karşı doğal destek Kış ayları, soğuk havalar ile birlikte birçok hastalığı beraberinde getiriyor. Hastalıklardan korunmaya çalışan vatandaşlar ise bitkisel ürünlere yöneliyor. Kış aylarında yaşanan soğuk hava, en başta soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklara neden olurken, kimi vatandaşlar da eklem ve kemik ağrılarına neden oluyor. Kış aylarında alınan fazla kilolar da vatandaşları rahatsız ediyor. Hastalıklardan ve fazla kilolardan kurtulmak isteyenler bitkisel ürünleri tercih ediyor. Sinop’ta 13 yıldır aktarlık yapan Tamer Şahin, hastalıklara karşı doğal destek sunan şifalı bitkiler ve karışımlar hakkında bilgiler vererek vatandaşları uyardı. Soğuk algınlığı, grip ve öksürük gibi problemlerin çok sık rastlanan sorunlar olduğunu söyleyen Şahin, bitkisel çözümleri sıraladı. Şahin, “Soğuk algınlığı, grip ve öksürükte kullanılan hibiskus, zencefil, zerdeçal, tarçın ve hatmi çiçeği gibi gribal sorunlara, geniz akıntısı gibi sorunları ortadan kaldıracak bitkiler ön planda. Öksürük ve ciğer hastalıklarına kullanılan kozalak pekmezi, kendi hazırladığımız macunlar içerisinde zencefil, zerdaçal olduğu gibi ısırgan tohumu ve kozalak pekmezinin olduğu macunlar daha çok önerdiğimiz ürünler oluyor” dedi. Eklem ve kemik ağrılarına yönelik bitkisel çözümleri açıklayan Şahin, “Soğuk aylar ile daha çok artan şikayetler arasında eklem ağrıları ve kemik sorunları oluyor. Bunlar için en sıklıkta verdiğimiz iğde çekirdeği tozu, son zamanlar çok ön planda, bamya tohumu ve sığır jelatinini bunları bir araya getirerek ya da ayrı ayrı kullanarak yoğurt yardımıyla eklem ve kemik ağrılarında ciddi sonuçlar veriyor” diye konuştu. Kış aylarında alınan fazla kilolara ödem attırıcı çayların etkili olduğunu ifade eden Şahin, “Yaz aylarından sonra günlerin kısalması ve iştah açılmasıyla birlikte kilo alma problemleri daha çok artıyor. Bununla ilgili de hem ödem attıran hem de iştah kontrolünü sağlayan, tokluk hissi veren çaylar ön planda oluyor. Hazır ürünler ile birlikte bizim bir araya getirdiğimiz biberiye, yeşil çay, açlık otu gibi sindirim sistemini ve bağırsakların faaliyetlerini arttıran bitkilerin bir araya gelmesiyle kilo vermeye yardımcı ürünler hazırlıyoruz” şeklinde konuştu. Çocuklarda meydana gelen odaklanma eksikliklerine karşı bitkisel yağların faydalarını anlatan Şahin, biberiye, lavanta, nane yağlarının odaklanma problemlerine karşı etkili olduğunu sözlerine ekledi.
Kapalı akciğer kanseri ameliyatıyla normal hayatına hızlıca döndü
08 Aralık 2023 Cuma - 16:07 Kapalı akciğer kanseri ameliyatıyla normal hayatına hızlıca döndü Kocaeli Şehir Hastanesi’nde doktorlar, 65 yaşındaki kadına yaptığı kapalı akciğer kanseri operasyonu sayesinde hasta normal hayatına hızlıca geri döndü. Kocaeli Şehir Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniğinde Doç. Dr. Hasan Oğuz Kapıcıbaşı başkanlığında Uzm. Dr. Adil Avcı, Uzm. Dr. Sibel Salman Biltekin, Uzm. Dr. Alper Tabur, seçilmiş tüm akciğer operasyonlarını kapalı yöntemle (VATS) başarılı şekilde gerçekleştiriyor. Son olarak 65 yaşında kadın hasta Şaziye Kabaloğlu’nun kapalı yöntemle akciğer kanseri operasyonunu gerçekleştiren Doç. Dr. Hasan Oğuz Kapıcıbaşı ve Uzm. Dr. Adil Avcı, "Akciğer kanserinde erken tanı çok önemli. Özellikle akciğer tümör ameliyatında en başarılı yöntem tümörün köken aldığı lobun tamamen çıkarılmasıdır. Akciğer kanseri cerrahisinde kapalı yöntem olarak bilinen VATS Lobektomi olarak adlandırılan bu işlem, Kocaeli Şehir Hastanesi’nde güvenli şekilde uygulanmaktadır. İşlem, göğüs duvarında kaburgalar arasından küçük boyutlu ya da birkaç kesi ile yapılmaktadır. Kamera yardımıyla göğüs kafesinin her yerinin görüntülenip, monitöre yansıtılarak cerrah ve tüm ekip tarafından işlem gerçekleştirilmektedir. Özellikle erken evre akciğer kanserinde standart tedavi yöntemi olarak önerilmiştir" açıklamasında bulundu. "Kapalı olarak yapılan akciğer kanseri ameliyatlarının bazı avantajları vardır" Kapalı olarak gerçekleştirilemeyen ameliyatlar ise göğüs kafesi açıldığını açıklayan doktorlar, "Bu işleme ’Torakotomi’ denir. Halk arasında açık ameliyat olarak bilinen bu işlemde de lobektomi işlemi uygulanır. Kapalı olarak yapılan akciğer kanseri ameliyatlarının bazı avantajları vardır. Daha az ağrı olduğu için gereksiz ilaç kullanımını önler. Hastalar da daha çabuk iyileşme, dolayısıyla hasta 3-5 gün içinde taburcu olmaktadır. Kalp ve solunum fonksiyonlarının daha az etkilenmesi, günlük hayata çok daha çabuk dönüş mevcuttur. Ayrıca hasta ek tedavi alacaksa kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi gibi bu tedavilere başlama süresi kısalır" vurgusunda bulundu. "Zorlu operasyondan sonra bu kadar mutlu çıkmak harika bir duygu" Ameliyattan çıkan 65 yaşındaki Şaziye Kabaloğlu "Zorlu operasyondan sonra bu kadar mutlu çıkmak gerçekten harika bir duygu. Birkaç gece boyunca doktorum hakkında araştırma yaptım. Hakkında güzel şeyler gördükçe ameliyat öncesi endişelerim azaldı. Doktorum ve ekibine çok teşekkür ederim. İyi ki Kocaeli Şehir Hastanesi’nde böyle işinde uzman doktorlarımız var" ifadelerini kullandı.
Ünlü Sudanlı Ressam, Medical Point’te sağlığına kavuştu
08 Aralık 2023 Cuma - 14:49 Ünlü Sudanlı Ressam, Medical Point’te sağlığına kavuştu Sudan’da ünlü bir ressam olan Hussein Merghani Hussein, karın ağrısı ve şişkinlik nedeniyle Türkiye’deki tanıdıkları vasıtasıyla geldiği Medical Point Gaziantep hastanesinde kavuştu. Etiyopya’da karın ağrısı, şişkinlik nedeniyle oradaki bir hastaneye başvuran 58 yaşındaki Hussein Merghani Hussein‘in yapılan tetkikler sonucunda sol bağırsağında tümör olduğu belirlendi. Sudan’da ünlü bir ressam olan Hussein Merghani Hussein, Türkiye’deki tanıdıkları vasıtasıyla Sudan’dan Medical Point Gaziantep Hastanesi Genel Cerrahi Polikliniği’ne gelerek muayene oldu. Genel Cerrahi ekibinin gerçekleştirdiği çalışma ile hastanın Etiyopya’daki ön tetkikleri incelendi. Uzman genel cerrahi ekibi, tomografi ve biyopsi raporlarıyla hastanın kalın bağırsağının sol kısmında yer alan tümoral kitlenin bağırsağını tıkamış olduğunu tespit etti. Medical Point Gaziantep Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanları Prof. Dr. Ahmet Balık, Doç. Dr. Ersin Borazan, Doç. Dr. Mesut Gül ve Op. Dr. Mehmet Ali Melik tarafından hastanın ileri tetkik ve ameliyat öncesi değerlendirmeleri yapıldı. Bu değerlendirmenin ardından, hastaya ameliyat olması gerektiği bilgisi verilerek, Genel Cerrahi hekimleri Prof. Dr. Balık, Doç. Dr. Borazan, Doç. Dr. Gül ve Op. Dr. Melik tarafından hasta ameliyata alındı. Onkolojik cerrahi ile kolon tümörü olan hastanın kalın bağırsak segmenti ve çevresel lenf bezleri üç saatlik başarılı bir ameliyat ile tamamen çıkarıldı. Kalan sağlam kısımdaki bağırsaklar birbirine dikildi. Ameliyatın ardından, Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ersin Borazan yaptığı açıklamada, 58 Yaşındaki erkek hastanın ameliyat sonrası bağırsaklarının sağlıklı bir şekilde çalıştığını ve ameliyatın üçüncü gününde hastanın ağızdan normal beslenmeye başladığını kaydetti. Sudanlı hastanın ameliyatın beşinci gününde ise şifa ile taburcu edildiği bildirildi. Medical Point Gaziantep Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ersin Borazan, ‘’Kolon kanserlerinin çoğu bağırsağın iç duvarından kaynaklanan poliplerden gelişmektedir. Bu poliplerin bazı tipleri genellikle 10 yıl içerisinde kansere dönüşmektedir. Poliplerin erken tespit edilmesi ve kolonoskopi ile çıkarılması kolorektal kanser riskini düşürebilmektedir. Aşırı kırmızı et ve işlenmiş et tüketimi, sigara ve alkol tüketimi, karbonhidrattan zengin beslenme, obezite, yetersiz fiziksel aktivite bu hastalıkta en önemli ve değiştirilebilir risk faktörleridir. Kolorektal kanserler, Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri baz alındığında; ülkemizde görülme sıklığı, Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen taramalarda yer alan her üç kanser türünden biridir. Bu hastalığın tanısında, 50-70 yaş aralığındaki kişilerin her on yılda bir kolonoskopi ve iki yılda bir gaita da gizli kan taraması yaptırması önerilmektedir’’ diye konuştu.
Uzmanı açıkladı, kış hastalıklarına dikkat: “Bu hastalıklarda antibiyotiğin yeri yoktur”
08 Aralık 2023 Cuma - 13:16 Uzmanı açıkladı, kış hastalıklarına dikkat: “Bu hastalıklarda antibiyotiğin yeri yoktur” Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mansur Doğan, artan kış hastalıkları konusunda açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Mansur Doğan, “Kış hastalıkları, özellikle sonbahar ve kış aylarının gelmesiyle oldukça sık görülmeye başlandı. Özellikle gördüğümüz üst solunum yolu enfeksiyonları gibi kulak burun boğazı ilgilendiren hastalıklar. Bunlardan başta gribal enfeksiyonlar, özellikle de virüslerin neden olduğu soğuk algınlıkları şeklinde karşımıza geliyorlar” dedi. “Antibiyotiği her hastaya kullanmamak gerekiyor” Sözlerini antibiyotik kullanımı üzerine sürdüren Doç. Dr. Doğan, “Bu hastalarda dikkat edilmesi gereken şey, destek tedavisinin düzgün alınmasıdır. Bu hastalarda antibiyotiğin yeri yoktur. Tabi hastalığın beraberinde, eğer bakteriyel bir enfeksiyon eklendiyse tonsilit, faranjit, sinüzit, otit gibi enfeksiyonlara dönüştüğünü ve bunun da sebebinin bakteriyel olduğunu düşünüyorsak antibiyotik uygulaması yapılmaması gerekir. Elbette hastalığın tanısının bir hekim tarafından konulması gerekir. Tanısı konulduktan sonra tedavide antibiyotiğin etkisi ve yeri vardır. Antibiyotiği her hastaya kullanmamak gerekiyor. Antibiyotik kullanırken dikkatli olmak gerekir. Dozunda almak gerekiyor. Bu konu, uzman hekimlerin değerlendirmesi sonrası karar verilmesi gereken bir durumdur” şeklinde konuştu. “Hastalığı artırıcı sigara ve alkol tüketimini azaltmak çok önemli” Konuşmasının devamında koruyucu hekimlik hizmetlerine değinen Doç. Dr. Doğan, “Gerek kış hastalıklarında, gerekse de mevsimsel hastalıklarda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, koruyucu hekimlik hizmetleridir. Koruyucu hekimliğin iyi bir biçimde anlatılması gerekmektedir. Koruyucu hekimlikle anlatmak istediğimiz kış aylarında daha yoğun bir arada bulunulan, dış mekânlardan ziyade iç mekânların tercih edildiği durumlarda yakın temasın daha fazla olduğu ve bu hastalıklarda damlacık yoluyla bulaştığı için, hasta kişilerin enfeksiyonu birbirine bulaştırmaması önemli. Hasta kişilerin önce kendisini sonra da diğer insanları koruması gerektiğini, unutmaması lazım. Hastaların maske ve hijyen konusunda çok dikkatli olması gerekiyor. Maske ve mesafe bu konuda çok önemli. Yine sağlıklı beslenme, düzgün uyuma ile hastalığı artırıcı sigara ve alkol tüketimini azaltmak da çok önemli” ifadelerini kullandı. “Hastaların yeme içmelerine dikkat etmeleri gerekiyor” Açıklamasının sonunda kış hastalıklarının tedavisine dair bilgi veren Doç. Dr. Doğan, “Tedavi olarak, ilk önce istirahati öneriyoruz. İstirahatle ilk olarak yatak istirahati olarak anlaşılmaması lazım. Ayakta da olsanız bu daha çok dinlenme modunda olmalı. Hastaların yeme içmelerine dikkat etmeleri gerekiyor. Hekimlerinin uygun gördüğü tedavi şekline uyarak tedavi olmaları, bu hastalıkları atlatmalarında etkili olacaktır” dedi.
Kilo vermek isteyenlere aralıklı oruç uyarısı
08 Aralık 2023 Cuma - 13:00 Kilo vermek isteyenlere aralıklı oruç uyarısı Uzman Diyetisyen Ayşen Kızıldağ, popüler kültürün oldukça dikkatini çeken aralıklı orucun, kilo vermede geleneksel kalori kısıtlı diyetlerden üstün olmadığını belirtti. Son zamanlarda popüler kültüründe oldukça dikkatine çeken aralıklı oruç hakkında bilgiler veren Uzman Diyetisyen Ayşen Kızıldağ, yapılan çalışmalarda aralıklı orucun kilo vermede geleneksel kalori kısıtlı diyetlerden üstün olmadığını söyledi. Sözlerine aralıklı orucunun tanımını anlatarak başlayan Diyetisyen Kızıldağ, “Son zamanlarda kilo verme diyet kavramları popülerin kültürün oldukça dikkatini çekiyor. Bu nedenle birden fazla popüler diyetler ortaya çıkıyor. Aralıklı oruç aslında zayıflama konusunda son yıllarda popüler olmuş bir diyet yaklaşımı. Aslında aralıklı orucun kökenine baktığımızda 1900 yılların başlarından beri var olduğunu biliyoruz. Aralıklı aslında bizim geleneksel diyetlerimizden ziyade, kalori alımına bakılmaksızın günün belli periyotlarda yeme ve açlık döngüsüne odaklanan bir beslenme yaklaşımı. Burada farklı birden fazla aralıklı oruç yöntemleri var. Örneğin günün 14 saati, 16 saati ve 24 saati aç kalma gibi birden fazla araklı oruç diyeti vardır” dedi. "Aralıklı orucun zayıflama konusunda bizim geleneksel kalori kısıt diyetimizden çok da üstün olmadığı görüşü var" Aralıklı orucun kilo vermede ne kadar etkili olduğunu açıklayan Diyetisyen Kızıldağ, “Yapmış olduğum bilimsel çalışmalar, okuduğum yayınlar aslında birtakım sorulara halen net bir şekilde cevap veremediğini gösteriyor. Yapılan çalışmalar aralıklı orucun zayıflama, insülin duyarlılığında artış, kan şekerini düzenleme, oksidatif stres belirteçlerini olumlu etkileme, yaşlanma, hücresel onarım ve kan basıncı gibi birçok alanda olumlu etkileri gösteriyor. Fakat yine yapılan çalışmalar aslında aralıklı orucun özellikle zayıflama konusunda bizim geleneksel kalori kısıtlı diyetlerimizden çok da üstün olmadığını gösteriyor. Bunun yanında yapılan çalışmalar, bazı kişilerde aralıklı orucun birtakım yan etkilere sebep olduğunu gösteriyor. Yan etkileri arasında baş dönmesi, bağ ağrısı, sinirlilik, halsizlik, yorgunluk, kabızlık ve sindirim problemleri yer alırken, özellikle kadınlarda ise uzun süre açlığa maruz kalınmasına bağlı olarak adet düzensizlikleri ve yağlanma gibi problemler neden olabileceği görüşü var. Tekrar hatırlatmak gerekirse zayıflama konusunda bizim geleneksel kalori kısıt diyetimizden çok da üstün olmadığı görüşü var" diyerek, olumlu yanları olsa da kişiler üzerinde olağanüstü etkileri olmadığını ifade etti. Uzman Diyetisyen Ayşen Kızıldağ aralıklı orucun herkes için uygun olmadığını dile getirerek, “Aralıklı orucun olumlu etkileri kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Söylemiş olduğum gibi literatür verileri hala birtakım konularda net bir açıklamada bulunamıyor. Dolayısıyla toplum üzerinde bir genelleme yapmak aralıklı oruç herkes için uygundur veya herkes aralıklı oruç yapabilir demek bizim için doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bazı yan etkilerden bahsettik yine bu yan etkilerden bir beslenme uzmanı olarak en çok dikkat ettiğim ve şüpheci olduğum görüş, mevcut yeme süresinin kısıtlanmasıyla acaba aralıklı oruç birtakım beslenme yetersizliğine yol açabilir mi şüphemiz de var. Dolayısıyla aralıklı oruç konusunda toplum için genelleme yapmak şu an için mümkün değil. Eğer bir aralıklı oruç programı uygulanacaksa mutlaka bir diyetisyen tarafından uygulanmalı. Hep aynı noktaya geliyoruz kişiler için en doğru diyetin, kişiye en uygun, sürdürebilir, yeterli ve dengeli bir beslenme programı olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
Kilo vermek isteyenlere aralıklı oruç uyarısı
08 Aralık 2023 Cuma - 12:42 Kilo vermek isteyenlere aralıklı oruç uyarısı Uzman Diyetisyen Ayşen Kızıldağ popüler kültürün oldukça dikkatini çeken aralıklı orucun, kilo vermede geleneksel kalori kısıtlı diyetlerden üstün olmadığını belirtti. Son zamanlarda popüler kültüründe oldukça dikkatine çeken aralıklı oruç hakkında bilgiler veren Uzman Diyetisyen Ayşen Kızıldağ, yapılan çalışmalarda aralıklı orucun kilo vermede geleneksel kalori kısıtlı diyetlerden üstün olmadığını söyledi. Sözlerine aralıklı orucunun tanımını anlatarak başlayan Diyetisyen Kızıldağ “Son zamanlarda kilo verme diyet kavramları popülerin kültürün oldukça dikkatini çekiyor. Bu nedenle birden fazla popüler diyetler ortaya çıkıyor. Aralıklı oruç aslında zayıflama konusunda son yıllarda popüler olmuş bir diyet yaklaşımı. Aslında aralıklı orucun kökenine baktığımızda 1900 yılların başlarından beri var olduğunu biliyoruz. Aralıklı aslında bizim geleneksel diyetlerimizden ziyade, kalori alımına bakılmaksızın günün belli periyotlarda yeme ve açlık döngüsüne odaklanan bir beslenme yaklaşımı. Burada farklı birden fazla aralıklı oruç yöntemleri var. Örneğin günün 14 saati, 16 saati ve 24 saati aç kalma gibi birden fazla araklı oruç diyeti vardır.” dedi. Aralıklı orucun kilo vermede sanıldığı kadar etkili mi olduğunu açıklayan Diyetisyen Kızıldağ “Yapmış olduğum bilimsel çalışmalar, okuduğum yayınlar aslında bir takım sorulara halen net bir şekilde cevap veremediğini gösteriyor. Yapılan çalışmalar aralıklı orucun zayıflama, insülin duyarlılığında artış, kan şekerini düzenleme, oksidatif stres belirteçlerini olumlu etkileme, yaşlanma, hücresel onarım ve kan basıncı gibi birçok alanda olumlu etkileri gösteriyor. Fakat yine yapılan çalışmalar aslında aralıklı orucun özellikle zayıflama konusunda bizim geleneksel kalori kısıtlı diyetlerimizden çokta üstün olmadığını gösteriyor. Bunun yanında yapılan çalışmalar, bazı kişilerde aralıklı orucun bir takım yan etkilere sebep olduğunu gösteriyor. Yan etkileri arasında baş dönmesi, bağ ağrısı, sinirlilik, halsizlik, yorgunluk, kabızlık ve sindirim problemleri yer alırken, özellikle kadınlarda ise uzun süre açlığa maruz kalınmasına bağlı olarak adet düzensizlikleri ve yağlanma gibi problemler neden olabileceği görüşü var. Tekrar hatırlatmak gerekirse zayıflama konusunda bizim geleneksel kalori kısıt diyetimizden çokta üstün olmadığı görüşü var. Bu nedenle aslında aralıklı oruç bir takım evet bir takım olumlulukları var, ama çokta bir mucizevi bir diyet değil.” dedi. Uzman Diyetisyen Ayşen Kızıldağ sözlerine aralıklı orucun herkes için uygun olmadığını dile getirerek “Aralıklı orucun olumlu etkileri kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Söylemiş olduğum gibi literatür verileri hala bir takım konularda net bir açıklamada bulunamıyor. Dolayısıyla toplum üzerinde bir genelleme yapmak aralıklı oruç herkes için uygundur veya herkes aralıklı oruç yapabilir demek bizim için doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bazı yan etkilerden bahsettik yine bu yan etkilerden bir beslenme uzmanı olarak en çok dikkat ettiğim ve şüpheci olduğum görüş, mevcut yeme süresinin kısıtlanmasıyla acaba aralıklı oruç bir takım beslenme yetersizliğine yol açabilir mi şüphemizde var. Dolayısıyla aralıklı oruç konusunda toplum için genelleme yapmak şu an için mümkün değil. Eğer bir aralıklı oruç programı uygulanacaksa mutlaka bir diyetisyen tarafından uygulanmalı. Hep aynı noktaya geliyoruz kişiler için en doğru diyetin, kişiye en uygun, sürdürebilir, yeterli ve dengeli bir beslenme programı olduğu unutulmamalıdır.” ifadelerini kullandı.
Demirci’nin içme suyu terfi hattı çalışmaları tamamlandı
08 Aralık 2023 Cuma - 12:39 Demirci’nin içme suyu terfi hattı çalışmaları tamamlandı MASKİ Genel Müdürlüğü, Demirci ilçe merkezinde yürüttüğü bin 800 metrelik içme suyu terfi hattı çalışmalarını başarılı bir şekilde tamamladı. Merkez mahallelere daha sağlıklı ve kesintisiz içme suyu ulaşmasını sağlayacak olan çalışmaları Yatırım ve İnşaat Dairesi Başkanı Hilmi Serkan Emir yerinde inceledi. Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü, yatırımlarıyla mahallelerin refah seviyesini yükseltmeye devam ediyor. Bu kapsamda, Yatırım ve İnşaat Dairesi Başkanlığı tarafından Demirci ilçe merkezinde yürütülen bin 800 metrelik içme suyu terfi hattı çalışmaları tamamlandı. Yeni açılan sondaj kuyusuna bağlantıları tamamlanan terfi hattını Yatırım ve İnşaat Dairesi Başkanı Hilmi Serkan Emir, Şube Müdürü Kadir Bahadır Zeybek ve teknik personel eşliğinde incelemelerde bulundu. Demirci, modern ve daha sağlıklı altyapıya kavuşuyor Yatırım ve İnşaat Daire Başkanı Hilmi Serkan Emir, “Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Cengiz Ergün’ün talimatları noktasında 17 ilçemize eşit hizmet anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda Demirci ilçe merkezimizde yürüttüğümüz bin 800 metrelik terfi hattı çalışmalarını tamamladık. Yeni açılan sondaj kuyumuza da bağlantılarını yaptık. Hayırlısıyla vatandaşlarımız daha sağlıklı ve kesintisiz içme suyuna kavuşmanın yanında modern ve daha sağlıklı bir altyapıya kavuşacak” dedi.
Spor, regl döneminde bayanları rahatlatıyor
08 Aralık 2023 Cuma - 11:44 Spor, regl döneminde bayanları rahatlatıyor Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Nadir Cömert, kadınların regl döneminde hafif sporlar yapmasının yaşanan krampları hafifleteceğini söyledi. Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Nadir Cömert, regl döneminde birçok kadının enerjisini ve spor yapma hevesini kaybettiğini belirtip, aslında hafif sporların krampları hafifletip kadınları rahatlatacağını söyledi. Cömert, “Bir hafta boyunca sporu aksatmaktansa, düzenli sporunuzu daha ortalama bir yoğunlukta yapmayı tercih etmelisiniz. Çok fazla egzersiz de adet döneminin aksamasına veya düzeninin bozulmasına sebep olabilir. Orta yoğunlukta egzersiz krampları rahatlatabilir ve şişme hissini azaltabilir. Fiziksel aktivite ayrıca kan dolaşımını hızlandırarak adet dönemiyle ilişkili baş ağrılarını azaltır. Fiziksel aktivitenin bir diğer faydası iyi hissetmeyi sağlayan endorfin gibi hormonların salgılanmasını sağlamasıdır. Günde düzenli 30 dakika egzersiz krampların, şişmenin, ruh hali değişimlerinin ve diğer premenstrüel sendrom belirtilerinin azaltılmasına yardımcı olmaktadır” dedi. “Regl dönemi yoga yapın” Cömert, regl dönemi yoga yapılabileceğini ifade edip, “Yoga plates gibi egzersizler, stresi ve gerilimi azaltabilecek, vücutta kan ve oksijen dolaşımını artıracak, sinir sistemini sakinleştirecek nefes alma ve rahatlama tekniklerine odaklanır. Ayrıca duygulara odaklanmayı sağlayarak ihtiyaçlarınızı ve hislerinizi daha iyi ifade edebilmenize yardımcıdır. Karnı hedefleyen esneme hareketleri rahim kaslarını rahatlatır. Regl döneminde daha az tekrarla daha hafif ağırlıklar kaldırabilirsiniz. Kollar, bacaklar, sırt, karın, kalça gibi tüm büyük kas gruplarını çalıştırmayı hedefleyin. Yorgun veya güçsüz hissederseniz sık sık mola verin” şeklinde konuştu.
Turgut Özal Tıp Merkezi’nde yapay zekalı robotlar iş başında
08 Aralık 2023 Cuma - 11:21 Turgut Özal Tıp Merkezi’nde yapay zekalı robotlar iş başında İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde özel bir firma tarafından üretilen yapay zeka robotları ’Ada 7’, ’Mini Ada’ ve ’Servis Robotu’ tanıtımı yapıldı. Robotlar yakın zamanda hastanede ziyaretçilere hizmet vermeye başlayacak. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde gerçekleşen robot tanıtım toplantısına, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Abdulkadir Baharçiçek, Prof. Dr. İbrahim Türkmen, Prof. Dr. Nusret Akpolat, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Beytur, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serdar Ethem Hamamcı, Turgut Özal Tıp Merkezi (TÖTM) Başhekimi Prof. Dr. Adil Başkıran, Teknokent Genel Müdürü Doç. Dr. Hasan Yılmaz, hastane yöneticileri ve personelleri katıldı. Toplantıda ilk olarak konuşan TÖTM Ar-ge Biyomedikal Birim Sorumlusu Ömer Çam, hastanede robotların kullanım alanlarına ilişkin katılımcılara bilgi verdi. Ömer Çam, hastanede robotların vatandaşların hizmetine kullanılmasının pozitif etki oluşturacağına dikkat çekti. Firmanın Ürün ve Proje Sorumlusu Hüseyin Işık ise ’Ada 7’, ’Mini Ada’ ve ’Servis Robotu’ adı verilen yapay zeka robotlarının genel özellikleri hakkında kısa bir sunum yaptı. Robotların otonom özelliğiyle ön plana çıktıklarını söyleyen Işık, yapay zeka robotların hastanede çeşitli alanlarda kullanılabileceğini ifade etti. Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay ise robot firmasının Ürün ve Proje Sorumlusu Hüseyin Işık’a çeşitli sorular yönelterek robotlar hakkında bilgi aldı. Toplantının ardından Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay ve beraberindeki heyet “Ada 7”, “Mini Ada” ve “Servis Robot”na sorular yöneltti. Robotlar Rektör Prof. Dr. Kızılay’ın sorularına yanıt verdi. Sağlık hizmetlerinde teknolojik yenilikleri çok hızlı bir şekilde benimseyen TÖTM, yapay zekâlı robotlarla vatandaşlara sunulan sağlık hizmetini arttırmayı amaçlıyor.
Hipertansiyon hastalarının hayatını kolaylaştıracak tedavi
08 Aralık 2023 Cuma - 11:16 Hipertansiyon hastalarının hayatını kolaylaştıracak tedavi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Davran Çiçek, dirençli hipertansiyon hastalarının tedavisinde renal denervasyon (böbrek sinirlerinin yakılması) yönteminin kısa süre öne onay gördüğünü belirterek, "Bu tedaviyle hasta 5 ilaçtan 1’e, 2 ilacı varsa bazen tansiyonu ortadan kalkıyor, ilaçsız döneme geçebiliyor. 4-5 ilaç kullanmaktansa 1 ilaç kullanmak kıymetli" dedi. Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Davran Çiçek, hipertansiyonun son derece önemli bir hastalık olduğunun altını çizerek, kan basıncının 14, 9’un üzerinde olmasına hipertansiyon olarak adlandırıldığını kaydetti. Hipertansiyon tedavisinde yeni bir tedavi yönteminin Amerika Birleşik Devletleri’nin FDA kurumu tarafından onaylanmış olması. Bu tedavi yöntemi renal denervasyon (böbrek sinirlerinin yakılması) olarak adlandırılıyor. Hipertansiyon çok yaygın görülen bir hastalık toplumda. Her dört erkekten bir tanesinde, her kadının birinde hipertansiyon mevcut. Bu hipertansiyonu dünya genelinde tedavi etmeye çalışıyoruz. Ancak çok başarılı olduğumuz söylenemez. Hipertansiyon tedavisi verilmiş hasta gruplarının yüzde 40 ile 50’sinde normal değerler elde edemediğimiz saptanmış. Bu durumda yeni tedavi yöntemleri üzerinde uzun yıllardır birtakım çalışmalar sürdürülüyor” diye konuştu. Hangi hastalara uygulanıyor Bundan önce hipertansiyon tedavisinin iki aşamalı uygulandığını dile getiren Çiçek, “Önce hayat tarzı değişikliği hastalarda uygulanıyor. Bunun ardından ilaç tedavisi veriyoruz. 3’lü, 5‘li tedavi vermemize rağmen bazı hastalarda tansiyon değerlerini istediğimiz seviyelere çekemiyoruz. Bu durumda dirençli hipertansiyon veya kontrol altına alamadığımız hastaların ki bu toplumun çok büyük bir oranından bahsediyorum. Bu durumda renal denervasyon dediğimiz yöntemle hastalarımızın tansiyonunu mümkün olan normal değerlere çekildiği gösterilmiş” ifadelerine yer verdi. "İlaç sayısını düşürüyor, bazen hipertansiyonu tamamen ortadan kaldırıyor" Renal denervasyon tedavisiyle hipertansiyonun bazı hastalarda ortadan kalkmadığını aktaran Çiçek, “Eğer hastamız beş ya da altılı bir hipertansiyon tedavisi kullanıyorsa bunu ikiye, üçe, bazen bire indirebiliriz. Bir ya da iki tane tansiyon ilacı kullanıyorsa, bazen tamamen tansiyon kalkıyor. İlaçsız döneme geçebiliriz. Ya da bir ilaçla devam edebiliriz. Ama dört ya da beş ilaç kullanmaktansa bir ilaç kullanmak tabi ki çok daha kıymetli. Bu ilaçların bir sürü yan etkileri var. Onlardan kurtulmuş oluyoruz. Bazı hastalarda tamamen ortadan kalktığı da gösterilmiş. Artık gönül rahatlığıyla bu tedaviyi hastalarımıza uygulayabiliyoruz” dedi. "Basit ağrısız bir işlem" Renal Denervasyon hakkında bilgiler veren Çiçek, “Böbrek arterlerine giren sinirlerin ortadan kaldırılmasıdır. Oldukça basit bir işlem daha 30 ile 45 dakika arasında sürüyor. Yaklaşık 20 gün önce onay almış bir tedavi şekli ve bunu hastanemizde uygulamaya başladık. Bu uygulamayı hangi hastalara yapıyoruz. Öncelikle tansiyonunu kontrol altına alamadığımız iki ya da üçlü hipertansiyon ilacı vermemize rağmen hala on dört dokuz seviyesinin altına inemeyen hastalarımızda bunu önce kanıtladıktan sonra hastalarımıza bu yöntemi anlatıyoruz. Normal koroner anjiyografi uyum işlemi uygulanır gibi hastamızın kasıktaki damarından damar yolu açıyoruz önce. Kataterle oraya giriyoruz. Girdikten sonra hastamızı uyutmuyoruz. Lokal anestezi eşliğinde böbrek damarlarına ulaşıyoruz. Ulaştıktan sonra yaptığımız çok ince Renel Denervasyon yaptığımız kataterler var. Bunlarla beraber böbrek arterinin içerisine hafifçe girerek, girdikten sonra o bölgedeki beyinden gelen sempatik sinirleri ısı vererek onları çalışamaz hale getiriyoruz. Bu durumda böbreğin hipertansiyon yapıcı, tansiyonumuzu artırıcı etkisi ortadan yavaş yavaş kalkıyor. Bunun etkisini bazen hemen görmüyoruz. Üçüncü ay, altıncı ay ve en gerçek etkisini de birinci yılda görmeye başlıyoruz. İşlem son derece basit çok ağrılı bir işlem değil. Bir gün sonra hastalarımızı taburcu ediyoruz” diye konuştu. "Dirençli hipertansiyon hastalarında uygulanacak" Çiçek, her tansiyon hastasına bu uygulamayı kullanmayacaklarının altını çizerek, 3-4 ilaç kullanan ve dirençli hipertansiyon hastalarında bu yönteme başvuracaklarını kaydetti. Çiçek ayrıca, ilaç kullanamayan mide sorunu, ilaç kaplamalarına alerjisi olan hastalarda da bu uygulamayı kullanabileceklerini sözlerine ekledi.
Hipertansiyon hastalarının hayatını kolaylaştıracak tedavi
08 Aralık 2023 Cuma - 11:13 Hipertansiyon hastalarının hayatını kolaylaştıracak tedavi Kardiyoloji Uzmanı Prof.Dr. Davran Çiçek, dirençli hipertansiyon hastalarının tedavisinde Renal Denervasyon(böbrek sinirlerinin yakılması)yönteminin kısa süre öne onay gördüğünü belirterek, "Bu tedaviyle hasta 5 ilaçtan 1’e, 2 ilacı varsa bazen tansiyonu ortadan kalkıyor, ilaçsız döneme geçebiliyor.4-5 ilaç kullanmaktansa 1 ilaç kullanmak kıymetli"dedi. Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof.Dr. Davran Çiçek, hipertansiyonun son derece önemli bir hastalık olduğunun altını çizerek, kan basıncının 14, 9’un üzerinde olmasına hipertansiyon olarak adlandırıldığını kaydetti. Hipertansiyon tedavisinde yeni bir tedavi yönteminin Amerika Birleşik Devletleri’nin FDA kurumu tarafından onaylanmış olması. Bu tedavi yöntemi Renal Denervasyon(böbrek sinirlerinin yakılması)olarak adlandırılıyor. Hipertansiyon çok yaygın görülen bir hastalık toplumda. Her dört erkekten bir tanesinde, her kadının birinde hipertansiyon mevcut. Bu hipertansiyonu dünya genelinde tedavi etmeye çalışıyoruz. Ancak çok başarılı olduğumuz söylenemez. Hipertansiyon tedavisi verilmiş hasta gruplarının yüzde 40 ile 50’sinde normal değerler elde edemediğimiz saptanmış. Bu durumda yeni tedavi yöntemleri üzerinde uzun yıllardır birtakım çalışmalar sürdürülüyor” diye konuştu. "Hangi hastalar" Bundan önce hipertansiyon tedavisinin iki aşamalı uygulandığını dile getiren Çiçek, “ Önce hayat tarzı değişikliği hastalarda uygulanıyor. Bunun ardından ilca tedavisi veriyoruz. 3’lü, 5‘li tedavi vermemize rağmen bazı hastalarda tansiyon değerlerini istediğimiz seviyelere çekemiyoruz. Bu durumda dirençli hipertansiyon veya kontrol altına alamadığımız hastalarında ki bu toplumun çok büyük bir oranından bahsediyorum. Bu durumda Renel Denervasyon dediğimiz yöntemle hastalarımızın tansiyonunu mümkün olan normal değerlere çekildiği gösterilmiş” ifadelerine yer verdi. "İlaç sayısını düşürüyor, bazen hipertansiyonu tamamen ortadan kaldırıyor" Renal Denervasyon tedavisiyle hipertansiyonun bazı hastalarda ortadan kalkmadığını aktaran Çiçek, “ Eğer hastamız beş ya da altılı bir hipertansiyon tedavisi kullanıyorsa bunu ikiye, üçe, bazen bire indirebiliriz. Bir ya da iki tane tansiyon ilacı kullanıyorsa, bazen tamamen tansiyon kalkıyor. İlaçsız döneme geçebiliriz. Ya da bir ilaçla devam edebiliriz. Ama dört ya da beş ilaç kullanmaktansa bir ilaç kullanmak tabi ki çok daha kıymetli. Bu ilaçların bir sürü yan etkileri var. Onlardan kurtulmuş oluyoruz. Bazı hastalarda tamamen ortadan kalktığı da gösterilmiş. Artık gönül rahatlığıyla bu tedaviyi hastalarımıza uygulayabiliyoruz” dedi. "Basit ağrısız bir işlem" Renal Denervasyon hakkında bilgiler veren Çiçek, “Böbrek arterlerine giren sinirlerin ortadan kaldırılmasıdır. Oldukça basit bir işlem daha 30 ile 45 dakika arasında sürüyor. Yaklaşık 20 gün önce onay almış bir tedavi şekli ve bunu hastanemizde uygulamaya başladık. Bu uygulamayı hangi hastalara yapıyoruz. Öncelikle tansiyonunu kontrol altına alamadığımız iki ya da üçlü hipertansiyon ilacı vermemize rağmen hala on dört dokuz seviyesinin altına inemeyen hastalarımızda bunu önce kanıtladıktan sonra hastalarımıza bu yöntemi anlatıyoruz. Normal koroner anjiyografi uyum işlemi uygulanır gibi hastamızın kasıktaki damarından damar yolu açıyoruz önce. Kataterle oraya giriyoruz. Girdikten sonra hastamızı uyutmuyoruz. Lokal anestezi eşliğinde böbrek damarlarına ulaşıyoruz. Ulaştıktan sonra yaptığımız çok ince Renel Denervasyon yaptığımız kataterler var. Bunlarla beraber böbrek arterinin içerisine hafifçe girerek, girdikten sonra o bölgedeki beyinden gelen sempatik sinirleri ısı vererek onları çalışamaz hale getiriyoruz. Bu durumda böbreğin hipertansiyon yapıcı, tansiyonumuzu arttırıcı etkisi ortadan yavaş yavaş kalkıyor. Bunun etkisini bazen hemen görmüyoruz. Üçüncü ay, altıncı ay ve en gerçek etkisini de birinci yılda görmeye başlıyoruz. İşlem son derece basit çok ağrılı bir işlem değil. Bir gün sonra hastalarımızı taburcu ediyoruz” diye konuştu. "Dirençli hipertansiyon hastalarında uygulanacak" Çiçek, her tansiyon hastasına bu uygulamayı kullanmayacaklarının altını çizerek, 3-4 ilaç kullanan ve dirençli hipertansiyon hastalarında bu yönteme başvuracaklarını kaydetti. Çiçek ayrıca, ilaç kullanamayan mide sorunu, ilaç kaplamalarına alerjisi olan hastalarda da bu uygulamayı kullanabileceklerini sözlerine ekledi.