SAĞLIK
26 Temmuz 2024 Cuma - 16:56 Başkan Alemdar: “Önceliğimiz vatandaşlarımıza en iyi hizmeti sunmaktır” Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, her gün yüzlerce hastanın tedavi gördüğü Büyükşehir Tıp Merkezi’nde hastaların ve sağlık personelinin taleplerini dinleyerek, “Önceliğimiz hasta sağlığı ve memnuniyetidir. Tıp Merkezi’mizin şartlarını iyileştirerek daha güçlü bir hizmet sunmasını sağlayacağız” dedi. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, belediyenin hizmet noktalarını ziyaret ederek devam eden çalışmaların yanı sıra ihtiyaç ve talepleri de yerinde inceliyor. Alemdar, son olarak her gün yüzlerce vatandaşa birçok alanda sağlık hizmeti sunan Büyükşehir Tıp Merkezi’ni ziyaret ederek hasta vatandaşların ve sağlık çalışanlarının taleplerini dinledi. Alemdar, bu merkezin daha iyi şartlarda hizmet sunması için ihtiyaçları hızla karşılayacaklarını ifade ederek, “Tıp Merkezi çatısı altında birinci önceliğimiz en iyi hizmeti ile hasta sağlığını ve memnuniyetini sağlamaktır. Rabbim tüm hastalarımıza tez vakitte şifa ve sıhhat versin. Bu çatı altında her gün çok sayıda hastamız, gayretle çalışan sağlık kadromuz vesilesiyle şifaya kavuşuyor. Tıp Merkezimizin daha iyi şartlarda hizmet vermesi için ihtiyaçlarını hızla karşılayacağız. Bu vesileyle Tıp Merkezimizde hizmet veren doktor, hemşire ve diğer çalışma arkadaşlarıma kolaylıklar diliyorum” dedi.
26 Temmuz 2024 Cuma - 16:34 Muş’ta yaklaşık 2 milyar TL’lik dev yatırım hızla yükseliyor Muş Valisi Avni Çakır, yapımına devam edilen 500 yataklı hastane inşaatında incelemelerde bulunarak, “2025 yılı itibariyle Muş’umuz 500 yataklı yeni hastanesine kavuşmuş olacak” dedi. Muş-Bitlis kara yolu üzerinde Toprak Baba Parkı yakınında yapımı devam eden yeni hastane inşaatı hızla ilerliyor. 500 yatak kapasiteli hastanenin 2025 yılında tamamlanması hedeflenirken, projenin toplam maliyetinin ise 1 milyar 630 milyon lira olarak belirlendi. Toplam 142 bin 500 metrekare açık alan üzerine kurulan 5 katlı hastane inşaatında incelemelerde bulunan ve ilgililerden bilgi alan Muş Valisi Avni Çakır, “Muş için çok önemli bir yatırım. 2022 yılında ihalesi yapılan inşaat bugün itibariyle fiziki gerçekleşmenin yüzde 40 civarında oluşmuş durumda. İş teslimi 2025 yılının 11. ayı gözüküyor. İnşallah ciddi bir aksilik olmazsa süresinde iş teslim edilecek gibi gözüküyor. Muş halkımızın merakla beklediği inşaat. Muş’taki sağlık sistemimizin yıllarca ihtiyacını da giderecek şekilde bir inşaat olarak planlandı. Bulunduğu konum da son derece müsait. Bu hastanemiz sadece Muş’a hitap etmeyecek. Aynı zamanda bölge hastanesi vasfını da elde etmiş olacak. Ulaşım anlamında şu anki sahamızdan Bitlis yaklaşık 40 dakika, Bingöl bir saat civarında bir mesafede. Dolayısıyla öncelik hem Muş’umuza, hem de bölgemize hizmet edecek” dedi Vali Çakır, yeni yapılan hastanenin bölgeye hizmet vereceğini ifade ederek, “Hastane en son yaşamış olduğumuz Maraş depremindeki tecrübeleri de dikkate alınarak izolatör sistemiyle son derece depreme de dayanıklı bir şekilde inşa edildi. Bu anlamda inşaatın zorluk sürecini de geride bırakmış bulunuyoruz. Çünkü zeminde yaklaşık 1,5 yıllık bir süreyi bulan ciddi çalışmalar gerçekleştirildi. Artık zemindeki bu çalışmaların nihayetlenmesiyle beraber de maşallah her gün böyle yükselir. Bir aksilik olmazsa 2025 yılı itibariyle Muş’umuz 500 yataklı yeni hastanesine kavuşmuş olacak. Hastaneyi sadece sağlık hizmeti noktasında düşünmemek lazım, tam anlamıyla devreye girdikten sonra Muş’un ekonomisine de çok ciddi anlamda katkı sunacak. Ön tahminlerimize göre 4 bin dolayında burada personel çalışacak. Dolayısıyla buradaki hizmet sektörüyle, yeme-içme sektörüyle, diğer ticaret sektörüyle yani Muş’a çok ciddi yeni ilave istihdam kaynakları da gelmiş olacak” şeklinde konuştu. İnşaatı devam eden hastane ile ilgili teknik bilgi veren Sağlık Müdürü Doç. Dr. Mehmet Kabak ise “Bu hastanemiz 500 yatak olarak planlanmaktadır. 387 odamız olacaktır. Burada 129 poliklinik odası, 2 anjiyo odası, 21 ameliyathanemiz, 2 lokal ameliyathane, 90 yoğun bakım yatağı olarak planlanmaktadır. Yatak sayımız da 600’ün üzerine çıkmakla birlikte eğitim araştırma statüsünü kazanabilmesiyle birlikte Muş’ta ilk defa üçüncü basamak hastane hizmetinin açılmasını planlamaktayız. Tabii bu süreçler hastane açıldıktan sonra ilerler. Üçüncü basamak hastane kazandıktan sonra daha özellikli yan dallarının olduğu, cerrahi branşların olduğu, daha detaylı ameliyathane işlemlerinin yapıldığı bir kompleks hastane haline getirilmesi planlanmaktadır. Bu sebepten ötürü vatandaşlarımızın il dışına sevklerini azaltarak Muş ilinde tedavilerinin tamamlanmasını amaçlamaktayız. Bakanlığımızın temel planı bu. Bakanlığımızın Muş ilindeki yatırımları tüm hızıyla devam etmekte olup, 500 yataklı hastane de bu yatırımların en büyüğü olma özelliğine sahiptir” diye konuştu. Vali Çakır’a; Vali Yardımcısı Cihat Abukan, İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Mehmet Kabak, Muş Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Ömer Başer, İl Sağlık Müdürlüğü Destek Hizmet Başkan Yardımcısı Selami Güzel, Muş Şeker Fabrikası Müdürü Turgut Kızılkaya ve firma yetkilileri eşlik etti.
Prof. Dr. Selahattin Kumru: "Obezite cerrahisi sonrası gebelik daha avantajlı"
26 Temmuz 2024 Cuma - 16:15 Prof. Dr. Selahattin Kumru: "Obezite cerrahisi sonrası gebelik daha avantajlı" Kadın Hastalıkları ve Doğum Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Selahattin Kumru, obezite cerrahisi geçirmiş kadınların sağlıklı gebelik şansının arttığını, gebelikle ilgili istenmeyen bazı sorunların da azaldığını söyledi. Kumru, “Tam tersine kilo verdikten sonra gebe kalmak, kilolu gebe kalmaya göre çok daha iyi sonuçlara neden oluyor. Obez kadınlarda özellikle hipertansif ve diyabetik rahatsızlıklara bağlı olarak sorunlu gebelik, erken doğum, bebek ölümü gibi riskler daha fazla. Bu nedenle kilo istemediğimiz bir durum. Ancak bu operasyonu geçirdikten sonra da sağlıklı bir gebelik için bazı protokollere uymak gerekiyor” dedi. Obezite cerrahisi operasyonu geçirmiş kadınların, obez kadınlara oranla sağlıklı hamile kalma ve sağlıklı bebek doğurma şansı daha yüksek. Uzmanlara göre, obeziteye bağlı hipertansif ve diyabetik hastalıklar hamile kalmada ve sonrasında büyük bir risk oluştururken, obezite cerrahisi sonrası hamile kalan kadınlarda, özellikle gebeliğe bağlı şeker hastalığı daha az görülüyor. Ancak cerrahi operasyon geçirdikten sonra hamile kalmak her ne kadar daha az riskli olsa da hızlı kilo kaybına bağlı olarak olabilecek besin ögesi eksikliklerine karşı gebe kalmadan önce mutlaka kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyla hamileliği planlamak gerekiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Selahattin Kumru, obezite cerrahisi geçirmiş kadınların sağlıklı gebelik şansının arttığını, gebelikle ilgili istenmeyen bazı sorunların da azaldığını söyleyerek, “Tam tersine kilo verdikten sonra gebe kalmak, kilolu gebe kalmaya göre çok daha iyi sonuçlara neden oluyor. Obez kadınlarda özellikle hipertansif ve diyabetik rahatsızlıklara bağlı olarak sorunlu gebelik, erken doğum, bebek ölümü gibi riskler daha fazla. Bu nedenle kilo istemediğimiz bir durum. Ancak bu operasyonu geçirdikten sonra da sağlıklı bir gebelik için bazı protokollere uymak gerekiyor” dedi. “Obezite ameliyatından sonra gebelikler daha az riskli” Halk arasında Obezite ameliyatı olarak bilinen Bariatrik Cerrahi operasyondan sonra kilo veren kadınların üreme sağlığının hızla iyileştiğini, adet döngüsünün düzene gerdiğini, Polikistik Over Sendromu gibi rahatsızlıkların iyileştiğini ve dolayısıyla doğurganlığın arttığını belirten Kumru, obez olarak hamile kalanlarda görülme riski yüksek olan düşük, doğumsal anomaliler gibi durumların görülme imkanının çok daha düşük olduğunu belirtti. Kumru, “Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, obezite aynı zamanda annede süt üretiminin gecikmesine ve emzirme süresinin de azalmasına neden oluyor. Süt salınımı ile prolaktin hormon salınımı obez kadınlarda, normal kilosundaki kadınlara kıyasla daha düşük saptanmış. Bu da bize gösteriyor ki, obezite ameliyatından sonra gebe kalmak her durumda çok daha avantajlı” dedi. “Gebelik eşgüdümlü olarak takip edilmeli” Her ne kadar obezite ameliyatı sonrası hamile kalmanın riskleri daha az olsa da, Prof. Dr. Selahattin Kumru, hamilelik öncesi uzmanların görüşleri ile birlikte gebeliğin daha doğru olacağını belirtiyor. Hamile kalan kadınlarda beslenme ve vitamin takviyesinin diğer hamileliklere oranla daha özen gösterilmesi gerektiğini belirten Kumru, mutlaka ihtiyaca göre vitamin takviyelerinin alınmasının uygun olacağını ve hem bebeğin genel durumu hem de anne adayının yakın takip edilmesinin önemli olduğunu söyleyerek, “Obezite ameliyatından sonra gebelik daha az riskli elbette. Ancak bu süreci bir kadın hastalıkları ve doğum perinatoloji uzmanı, beslenme uzmanı, endokrinoloji ve gastroenteroloji ile birlikte eşgüdümlü takip etmek daha uygun olacaktır” şeklinde konuştu. “İlk 18 ay gebe kalmayı önermiyoruz” Yapılan araştırmaların, Bariatrik (Obezite) operasyondan sonra 18 ay süresince hamile kalınmasının uygun bulunmadığını belirten Kumru, “Çünkü ilk aylarda hızlı kilo kaybı, bazı besin ve protein kaybına bağlı vücutta bazı eksikliklere neden olabilir. Bu durum da fetal gelişimi etkileyebilir. Ayrıca vitamin ve mineral takviyesi de bizim için önemlidir. Gebelik öncesi ve gebelikte bu olabilecek besin ögesi eksiklikleri acısından dikkatli olmak ve gerekirse takviye planlamak yerinde olacaktır. Bunun için de gebe kalmadan önce mutlaka ilgili uzmanlara danışmak önerilmektedir” dedi.
Türkiye ile Brezilya arasında sağlık turizmi alanında işbirliği
26 Temmuz 2024 Cuma - 15:53 Türkiye ile Brezilya arasında sağlık turizmi alanında işbirliği Sanayi ve Ticaret Konfederasyonu (SANKON) kuruluşunun üyesi olan ve merkezi Ankara’da bulunan, Ankara Sağlık Turizmi Federasyonu Genel Başkanı Prof. Dr. Aysun Bay, Brezilya ile Türkiye arasında sağlık turizminde işbirliği yapacaklarını söyledi. Ankara Sağlık Turizmi Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Aysun Bay ve beraberindeki heyet, Brezilya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Carlos Martıns Ceglıa’yı makamında ziyaret etti. Prof. Dr. Aysun Bay, Brezilya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Carlos Martıns Ceglıa’ya heyetlerini kabullerinden dolayı teşekkür ederek, sağlık turizmi alanında Türkiye ile Güney Amerika ülkeleri arasında iş birliği yapmak istediklerini dile getirdi. Brezilya Federal Cumhuriyeti’nin önemli bir ülke olduğunu ve Türkiye’nin Güney Amerika’ya açılan kapısı olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Bay, “Sağlık turizmi alanında Brezilya iş birliği yapabileceğimiz ülkelerin başında gelmektedir. Türkiye, sağlık turizmi alanında son yıllarda sağlık turizmindeki marka değerini en üst seviyeye yükseltmiştir. Ülkemizde anlaşma yapmış olduğumuz termal otellerle ve hastanelerle Brezilya ile sağlık turizmi alanında iş birliği yapmak istiyoruz. Alternatif tıp alanında özellikle yapmış olduğumuz çalışmalarla ilgili olarak şifalı bitkilerin de tanıtımını yapmak istiyoruz. Alternatif tıp alanında yapmış olduğum çalışmalar sonucunda şahsıma bitkilerin profesörü lakabı verilmiştir. Ayrıca, yaşlı turistlerin bakımı ve rehabilitasyonu amacıyla klinik konukevleri, geriatrik tedavi merkezleri ile ülkemize gelecek yaşlı turistlere hizmet vermeyi düşünüyoruz. Bu amaç Ankara Sağlık Turizmi Federasyonu, 2024 yılında sağlık turizmine katkı sağlamak amacıyla, Türkiye Cumhuriyetinin de destek ve katkılarıyla, Brezilya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği işbirliği ile sağlık turizmi alanında on-line ve fiziki olarak iş forumu ve konferansları yapmak istiyoruz. Sağlık sektöründeki Türk şirketleriyle birlikte Brezilya Federal Cumhuriyeti’ne kalabalık bir heyetle ziyaret gerçekleştirecek ve ikili anlaşmalar yapacağız. Türkiye Cumhuriyeti ile Brezilya Federal Cumhuriyeti arasındaki İş birliğinin daha da güçlenmesi gerekir. Sizleri ve değerleri diplomatlarınızı en kısa zamanda ASATUF Genel Merkezi’nde görmekten mutluluk duyacağız.” dedi. Brezilya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Carlos Martıns Ceglıa ise Türkiye ile Brezilya arasında pek çok alanda işbirliğinin mevcut olduğunu ifade ederek, “Tarım, gıda, İthalat, ihracat ve sağlık alanı gibi pek çok alanda Türkiye ile iş birliğini geliştirmek ve güçlendirmek isteriz. Bu amaçla Brezilya Federal Cumhuriyeti ile ASATUF arasında sağlık turizmi alanında iş birliği yapmak isteriz. Bu amaçla heyetler arasında ikili görüşmelerin başlamasını isteriz. Alternatif Tıp konusunda da aynı şekilde iş birliğimizi geliştirmek isteriz. Bu amaçla Brezilya Federal Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği olarak en kısa zamanda sizleri ülkemizde misafir etmek isteriz.” ifadelerine yer verdi.
Denizli’de lösemi hastaları ve ailelerine et dağıtımı yapıldı
26 Temmuz 2024 Cuma - 14:58 Denizli’de lösemi hastaları ve ailelerine et dağıtımı yapıldı LÖSEV Kurban Bayramında yapılan vekâleten kurban bağışları sayesinde 81 ilde, yıl boyunca hastalara ve onların ihtiyaç sahibi ailelerine et ve et ürünleri desteğini ara vermeden sürdürmeye devam ediyor. LÖSEV’in Mutlu Et Projesinin Denizli ayağına yüzlerce aile katılım gösterdi. LÖSEV Kurban Bayramında yapılan vekâleten kurban bağışları sayesinde 81 ilde, yıl boyunca hastalara ve onların ihtiyaç sahibi ailelerine et ve et ürünleri desteğini sürdürüyor. Sağlıklı beslenme zincirinin en önemli halkalarından biri olan protein, lösemi-kanser tedavilerinde hayati önem taşıyor. Yetersiz protein alımı hastalığın iyileşmesini yavaşlatıyor ve enfeksiyonlara karşı vücut direncini azaltıyor. Bu yüzden kanser tedavisi gören hastaların sağlıklı insanlardan yüzde 50 daha fazla protein ihtiyacı gerekmektedir. LÖSEV et desteğine Denizli ile devam ediyor LÖSEV et desteğinden her yıl on binlerce hasta ve ailesi faydalanıyor. Hastalar vakumlu ambalajlarda taze et olarak ya da LÖSEV Et Kart ile büyük marketlerden, hijyenik şartlarda, et ve et ürünlerine ulaşıyor. LÖSEV 81 ilde yaptığı dağıtımları aralıksız sürdürüyor. Denizli’de yapılan yardımda LÖSEV‘e kayıtlı hasta ve ailelerine et ve et ürünleri sunuldu. LÖSEV ’e kayıtlı hasta ailelerin yüzde 87’si asgari ücret ve altında gelire sahip olduğu belirtildi. Kırmızı et almakta zorlanan aileler ve kanser hastası yetişkinlerde de ekonomik yoksunluğun çok kritik seviyede olduğunu tespit eden LÖSEV, Kurban Bayramı döneminde aldığı vekâleten kurban bağışları ve yıl içinde yapılan adak bağışlarını hem çocuk hem yetişkin tüm kayıtlı hastalarına ulaştırıyor. Yakalandığı yutak kanseri sürecini ve LÖSEV’in desteklerini belirten Burak Ahmet Duyar, “Tanım geçen sene aralığın son dönemlerine doğru konuldu. Kulak ağrısı ve burun tıkanıklığı dolayı gittim. Hastanede ilk etapta damlalar verdiler, kullandım ama etki etmedi. Sonra bir kez daha gittiğimde kanser olduğumu öğrendim. Önce Lenfomadan şüphelendiler. Sonrasın 2-3 defa biyopsiye girdim. Biyopsiden sonra yutak kanseri olduğumu öğrendim. 120 gün neredeyse hastanede aralıksız yattım. Ağız yaraları ve yaşadığım durum beni engelledi. Bir süre boyunca yemek yemedim. Beni bu süreçte LÖSEV’in görevlileri diyorum ben, çok desteklediler. Böyle bir kampanya olması çok güzel bir şey. Böyle bir şeyin içinde olmak çok güzel bir şey” dedi. Genç yaşında kanseri yakalanan ve LÖSEV’in yapmış olduğu destekleri anlatan Ahumiray Çulhaoğlu, “Hastanede iki yıl sürecim vardı. Bunu bitirdikten sonra eve geçtim. Şuanda sadece kontrollere gidiyorum. LÖSEV benim için çok şey yaptı. Beni Bodrum’a tatile gönderiyorlar, özel günlerde bana hediye yolluyorlar, Anıtkabir’e ben Atamın huzuruna ilk defa LÖSEV sayesinde gittim. Bana sevgi, yardımlaşma, düşünce gibi şeyleri aşılıyorlar. LÖSEV’i ben ayrı seviyorum. Arkadaşlarım sen LÖSEV’de misin diyorlar bende evet diyorum. LÖSEV gerçekten çok güzel bir kurum” diye konuştu. Kızının genç yaşında kanseri yakalandığını ve LÖSEV’in desteklerini hiç bırakmadığını belirten Emine Culhaoğlu, “Ben Ahumiray’ın annesiyim. Benim kızım 8 yaşındayken başladı. Çok zorlu bir süreçti. Bu süreçte neyin ne olduğunu ve nasıl bir yola girdiğimizi inanın bilmiyorduk ama LÖSEV bizi çok güzel şekilde destekledi. Her konuda arkamızdaydı. Maddi, manevi kızımın her zaman arkasındaydı. LÖSEV hala üzerimizden ellerini çekmiş değiller. Her zaman arayıp soruyorlar. İyi ki LÖSEV var diyorum. Bu kampanya gerçekten önemli. Bu süreçte çocuklarımız için gerçekten önemli. Çünkü taze et yemeleri gerekiyor. Doğal olarak değerleri çok düştü. Herkesin artık maddi anlamda karşılayamadığı zamanlar oluyor ama LÖSEV sayesinde bu zorlu süreci gerçekten çocuklarımızı çok iyi bakarak atlatmaya çalışıyoruz. Sadece et konusunda da değil, bayramlarda özel günlerde olsun kısacası her zaman bizim yanımızda. O yüzden LÖSEV’i çok teşekkür ederiz” şeklinde konuştu. “Yaklaşık 100 ailemizin katılımıyla dağıtımımız gerçekleşti” Yardımların 1 yıl boyunca 81 ilinde yapılacak olan desteği dile getiren LÖSEV Sosyal Hizmetler Yöneticisi Canan Çolak, “Bugün Denizli’deyiz. Buradaki en temel amacımız Kurban Bayramında LÖSEV’i yapılan vekaleten kurban bayramı bağışlarıyla olan bir yıllık toplam desteklerimizden bir parçası olan “Mutlu Et” burada bugün yapıyoruz. Yaklaşık 100 ailemizin katılımıyla dağıtımımız gerçekleşti. Hala daha devam ediyor. Hastalarımız kemoterapi süreci boyunca ilaçların etkisiyle yan etkilere maruz kalıyorlar. Bizlerde protein destekli et yardımında bulunuyoruz. Bu yardımlarımızı 1 yıl boyunca 81 ilimizde yapıyoruz. Bugünde Denizli ayağındayız. Bu şekilde yıl boyunca yine yardımlarımızı devam ediyor olacak. Ailelerimizi desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Çocuklarda yaz ishaline dikkat
26 Temmuz 2024 Cuma - 12:00 Çocuklarda yaz ishaline dikkat Yaz aylarında artan sıcaklık nedeni ile çocuklarda bazı hastalıkların görülme sıklığının arttığını belirten Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Gözübüyük, ishalin özellikle çocuklar için büyük tehlike oluşturduğuna dikkat çekti. Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Gözübüyük, yaz aylarında çocuklarda artış gösteren ishale dikkat çekti. İshalin önlem alınmadığı takdirde ciddi problemlere yol açacağını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Gözübüyük, aileleri bu konuda uyardı. Dr. Gözübüyük, “Çocuklarda sıcaklıkların artması ile ishal yoğun olarak görülmeye başlandı. Özellikle ishal 0-5 yaş grubundaki çocukları daha fazla etkiliyor. Çünkü bu yaştaki çocuklarda bağışıklık sistemi tam olarak gelişmiş değil. İshal, dışkı miktarının artması, dışkı kıvamının yumuşamasıyla meydana geliyor. Normalde 5-7 gün içinde ishal kendiliğinden geçiyor. Eğer ishal bu süre içinde kendiliğinden geçmiyorsa sıvı kaybı artıyor. İshali tehlikeli yapan ishalin şiddeti ve sıvı ihtiyacının karşılanamaması. Özellikle bazı ishal vakalarında sıvı kaybı oldukça hızlı gelişebiliyor. Bu süreçte su eksikliği giderilmezse, halsizlik, dalgınlık, uykuya meyilli olma, el ve ayaklarda soğukluk, ağız içi kuruluğu gibi belirtileri beraberinde getiriyor. Önlenemeyen ishal, su ve tuz kaybına yol açarak çocuklarda ölümlere neden olabiliyor “ dedi. İshalden korunmak için hijyen ve dengeli beslenmenin önemli olduğunu dile getiren Dr. Mehmet Gözübüyük, “Uzun süre dışarıda bekletilen veya uygun şartta saklanmadığı için bozulan gıdaların tüketilmesi, az pişmiş yiyecekler veya iyice yıkamadan ya da kirli suyla yıkanarak çocuğa verilen meyveler, sinek, böcekle temas eden gıdalar, kaynağı belli olmayan içme sularının tüketilmesi, kirli havuz veya deniz suyunun yutulması çocukların ishal olmasında önemli rol oynuyor. Çiğ meyve ve sebzeler iyice yıkanmadan çocuklara verilmemeli, gıdalar özellikle sıcakta uzun süre bekletilmemeli, buzdolabında muhafaza edilmelidir” diye konuştu. İshal vakalarında sıvı kaybı giderilmezse, hayati tehlike oluşturabileceğini ifade eden Dr. Gözübüyük, ishali olan çocukların vakit kaybetmeden doktora götürülmesi ve çocuğa doktor önerisi dışında hiçbir ilaç verilmemesi gerektiği konusunda uyardı.
Filistin’de malzeme listesi artık doktor listesine dönüştü
26 Temmuz 2024 Cuma - 11:56 Filistin’de malzeme listesi artık doktor listesine dönüştü HEKİMSEN Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban, İsrail’in Filistin’e yönelik katliamına ilişkin açıklamalarda bulundu. Tüm hastanelerin bombalandığını, doktorların işkence ile öldürüldüğünü belirten Kurban, artık kendilerine malzeme listesi yerine doktor listesi gönderildiğini söyledi. Uzm. Dr. Adil Kurban, İsrail’in Filistin’e karşı uyguladığı katliam hakkında ürpertici detaylar verdi. Filistin’deki hastanelerin sağlam kalmadığını ve doktorların görev başındayken alınıp işkence ile öldürüldüğünü belirten Kurban, yaşanan dehşeti anlattı. "Filistin’de doktor kalmamış" Filistin’deki tarif edilmesi güç bir katliam yaşandığını söyleyen HEKİMSEN Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban, "İnsanlık açısından kabul edilemez olay. Onlar artık neredeyse sona geldiler. İsrail hala Gazze’yi işgal edemedi fakat daha çok nokta operasyonları yapıyor. İnsan; doktor, hemşire, sağlık çalışanını öldürmez çünkü onlar herkese bakar, ayırt etmezler, düşmana da bakmak durumundalar. Onları bile öldüren yok eden bir zihniyet var. En son Filistin’de bulunan sağlık bakanı yardımcısı doktor arkadaşımız bizimle ihtiyaç listesini paylaşmıştı, liste doktordu. Filistin’de doktor kalmamış, şehit olmuşlar, öldürülmüşler" dedi. "Yıkık hastaneye baskın yapıp, buldukları doktorları işkenceyle öldürdüler" Filistin’in büyük bir yoksunluk ve sağlık sorunu ile karşı karşıya olduğunu belirten Kurban, "Hijyen hiçbir şekilde kalmamış, temiz su bulmak onlar için imkansız. Maalesef çoğu devlet üç maymunu oynuyor. Ülkemiz yardım etmeye çalışsa da engel olunuyor. Biz oraya yardım götüremiyoruz, sınırdan geçmiyor. Birleşmiş Milletlerin bütün bu coğrafya ülkelerinin ortak yanıt üretmeleri gerekiyor. Zorla yardım götürülmeli. Doktorlar işkenceyle öldürüldüler. Yıkık hastaneye baskın yapıp, buldukları doktorları işkenceyle öldürdüler. Ellerinde silah yok, sadece neşter var, o da hasta ameliyatı için. Bunların yaşanması tarif edilemez bir durum. Vurulmamış hiçbir hastane yok. Bahçede, bodrumda hasta muayene ediliyor. Acil bir ameliyat için yer yok, imkan da kalmadı, çok zor şartlarda doktorlar görevlerini yürütüyor. Ülkemiz elinden geldiğince yardım ediyor ama yetersiz kalıyor. Bizden en son istenen doktordu. Güneş enerji panellerini elektrik için kullanıyorlar ama onu da vuruyorlar. Ambulansı vuruyorlar. Ciddi çaresizlik var" ifadelerini kullandı.
Güneş ışınlarına fazla maruz kalmak kanser gibi pek çok sonucu beraberinde getiriyor
26 Temmuz 2024 Cuma - 11:55 Güneş ışınlarına fazla maruz kalmak kanser gibi pek çok sonucu beraberinde getiriyor Son günlerde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları ve güneşin etkisini fazla hissettirmesi nedeniyle Denizli Devlet Hastanesi Cildiye Uzmanı Dr. Selim Gümüş, uyarılarda bulundu. Dr. Gümüş, güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmanın cilt kanseri, erken yaşlanma ve lekelere yol açabildiğini belirterek sağlıklı bir cilt için düzenli güneş koruyucu kullanımının önemine dikkati çekti. Yaz aylarında güneşin keyfini çıkarırken cilt sağlığını korumak için güneş koruyucu kullanmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Cildiye Uzmanı Dr. Selim Gümüş, güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmanın cilt kanseri, erken yaşlanma ve lekelere yol açabildiğini söyledi. Güneş koruyucuların önemini vurgulayan Dr. Gümüş, “Güneş ışınları, ciltte yanıklara ve uzun vadede cilt kanserine neden olabilen UVA (ultraviyole A) ve UVB (ultraviyole B) ışınları içerir. Güneş koruyucular bu ışınlara karşı koruma sağlamaktadır. Güneş koruyucular, içerdikleri aktif bileşenler sayesinde UV ışınlarını emer, dağıtır veya geri yansıtarak cildimize zarar vermelerini engeller. Fiziksel filtreler cildin yüzeyinde koruyucu bir tabaka oluştururken, kimyasal filtreler cilde nüfuz ederek UV ışınlarını emip zararsız hale getirir. SPF, güneş koruyucunun özellikle UVB ışınlarına karşı sağladığı koruma seviyesini gösterir. Örneğin, SPF 30 bir ürün, cildimizi SPF 15’ten daha fazla korur. Ancak, SPF düzeyinin yüksek olması, ürünü daha az sıklıkla uygulamamız gerektiği anlamına gelmemektedir. İdeal bir güneş koruyucunun en az SPF 30 düzeyinde olması önerilir. Güneş koruyucular, cildimizi zararlı UV ışınlarından koruduğundan günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmalıdır” diye konuştu. “Sağlıklı bir cilt için güneş kremini her gün kullanın” Güneş kremlerinin işe yaraması için doğru şekilde uygulanması gerektiğini belirten Uz. Dr. Selim Gümüş, “Öncelikle doğru miktarda güneş kremi sürmemiz şarttır. Bunu basitçe çay kaşığı üzerinden hesaplayabiliriz. Bu miktar yüz ve boyun için bir çay kaşığı, gövde ön ve arka yüzüne toplam iki çay kaşığı, her bir kola bir çay kaşığı, her bir bacağımıza iki çay kaşığı olarak hesaplanır. Güneş kremleri, ciltte koruyucu bir tabaka oluşması için güneşe çıkmadan 20 dakika önce uygulanmalıdır. En az iki saatte bir uygulanmalı ve yüzme, terleme veya havluyla kurulanma sonrası da yeniden kullanılmalıdır. Güneş kremlerini sadece plajda değil, günlük hayatta da kullanmak şarttır. Çünkü bulutlu havalarda bile UV ışınları cildimize zarar vermektedir. Ürün alırken de hem UVA hem de UVB ışınlarına karşı koruma sağlayan geniş spektrumlu ve su-tere dayanıklı ürünleri tercih etmeliyiz. Sahte ürün riski nedeni ile güneş kremlerini internetten almak yerine bir dermatolog tavsiyesi ile eczanelerden almalıyız. Sonuç olarak güneş kremlerini doğru ve düzenli kullandığımızda cildimizi zararlı UV ışınlarından koruyarak cilt kanseri riskini azaltabilir, cilt yaşlanmasını geciktirebilir ve güneş yanıklarından kaçınabiliriz. Sağlıklı bir cilt için güneş kremlerini her gün kullanmayı ihmal etmeyelim” dedi.