GENEL - 06 Ekim 2017 Cuma 09:35

Yeldan’dan polis okulu öğrencilerine konferans

A
A
A
Yeldan’dan polis okulu öğrencilerine konferans

Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, polis okulu öğrencilerine yönelik konferansta, polisliğin gönül işi olduğunu belirterek, “Şer, fitne ve terör gruplarının önüne set çekerek, bilinçli ve uyanık olarak görevimize namusumuz gibi sahip çıkmalıyız.

Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, polis okulu öğrencilerine yönelik konferansta, polisliğin gönül işi olduğunu belirterek, “Şer, fitne ve terör gruplarının önüne set çekerek, bilinçli ve uyanık olarak görevimize namusumuz gibi sahip çıkmalıyız. Bu işi onur bilenler, bu işi şeref bilenler başarılı olur. Siz kanunları temsil ediyorsunuz ve vatandaş da sizde kanunları görmek istiyor” dedi.


Adana Kemal Serhadlı Polis Meslek Yüksek Okulu’nda, polis okulu öğrencilerine yönelik düzenlenen ‘Adli Kolluk-Savcılık İlişkileri’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, yargı mensupları olarak her zaman polisin yanında olduklarını söyledi. Polis okulu öğrencilerine tecrübelerini aktaran Yeldan, “Görevimizi kurallara uygun, hukuka bağlı kalarak yapacağız. Bunun yanında ülkemize zarar veren ihanet ve şer odaklarının farkına varacağız, bu şuurla hareket edeceğiz. Polislik uzun ve çetin bir iş. Bu işin maddi bir karşılığı yok. Görevinizin ülkemiz için ne anlam ifade ettiğini gördüğünüzde devletimize, milletimize, vatanımıza olan en büyük vefanızı bu şekilde ödeyeceksiniz” diye konuştu.



"Hiçbir şey yapmadan sisteme zafiyet yüklemek kimsenin hakkı değil"


Başarısız kolluk görevlisinin olmadığını, sadece koordinasyon sağlayamayan kolluk görevlisinin bulunduğunu kaydeden Yeldan, polislik görevini en iyi şekilde yapmak için fedakarca ve çok çalışmak gerektiğini bildirdi. Başsavcı Yeldan, “Bir olaydan sonuç alamadığımız zaman başka kimseyi suçlamayalım. Hiçbir şey yapmadan bir başkasını suçlamak, sisteme zafiyet yüklemek kimsenin hakkı ve haddi değil. Sizler tecrübeli, bilgili, göreve hazır, dinamik bir kolluk görevlisi ne yapması gerekiyorsa onu yapın” şeklinde konuştu.



"Binlerce şehidimiz kanlarını verdi, bizler terimizi esirgemeyelim"


Şehit polis memuru Fethi Sekin’in tek başına bir terör saldırısını def ederek yüzlerce insanın hayatını kurtardığını anımsatan Yeldan, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Binlerce şehidimiz canlarını, kanlarını verdi; bizler terimizi esirgemeyelim. O yüzden sizden fedakarlık ve çalışma bekliyoruz. Memleketimizin hepinizle iftihar ettiğini bilmenizi istiyorum. İnşallah buradan mezun olup görev yerlerinizde ekip arkadaşlarınızla, amirlerinizle bir bütün olarak başarılı olmak için gayret gösterecek, çalışacaksınız. Şer, fitne ve terör gruplarının önüne set çekerek, bilinçli ve uyanık olarak görevimize namusumuz gibi sahip çıkmalıyız. Bu işi onur bilenler, bu işi şeref bilenler başarılı olur. Siz kanunları temsil ediyorsunuz ve vatandaş da sizde kanunları ve devleti görmek istiyor. Bu yüzden ülkemiz için önemlisiniz. Bu ortamı sağladığı için, pırıl pırıl gözlerinde çalışma ve görev aşkı olan arkadaşlarımızla bir araya getirdiği için Polis Merkezi Eğitim Müdürümüze teşekkür ediyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.