GENEL - 13 Kasım 2017 Pazartesi 15:19

Küçükcan: "Avrupa’da ırkçılık ve ayrımcılık, Türkiye’de vicdan hakim"

A
A
A
Küçükcan: "Avrupa’da ırkçılık ve ayrımcılık, Türkiye’de vicdan hakim"

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Heyeti Başkanı ve AK Parti Adana Milletvekili Talip Küçükcan, Türkiye’nin Suriyeliler’e kucak açarken insani ve vicdani kaygılarla hareket ettiğini, Avrupa’da yayılan popülist söylemin etkisinde kalmadığını söyledi.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Heyeti Başkanı ve AK Parti Adana Milletvekili Talip Küçükcan, Türkiye’nin Suriyeliler’e kucak açarken insani ve vicdani kaygılarla hareket ettiğini, Avrupa’da yayılan popülist söylemin etkisinde kalmadığını söyledi.


Milletvekili Küçükcan, Katar Dışişleri Bakanlığı ve Kalifornia Üniversitesi Ortadoğu Kalkınma Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği ‘Ortadoğu’nun Ekonomik Geleceğini Zenginleştirmek’ konulu konferansta yaptığı konuşmada dünyada 65 milyon kişinin mülteci konumuna düştüğünü, uluslararası toplumun ilgisizliği ve uluslararası kurumların yetersizliği yüzünden Myanmar’da hala devam eden etnik temizlik örneğinde de görüldüğü gibi bu sayının artmakta olduğunu belirtti.



"Türkiye en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkedir"


Göç ve mülteci hareketlerinin siyasi, sosyal ve ekonomik etkilerine değinen Milletvekili Küçükcan, bugün itibariyle dünyada en çok mültecinin Türkiye’de barındığını ve bunun önemli sonuçları olduğunu ifade etti.


Milletvekili Küçükcan, Doha’da düzenlenen konferanstaki konuşmasında Türkiye’nin izlediği insani ve vicdani politikanın bir göstergesi olarak Türk halkının başta Suriye olmak üzere, ülkelerindeki çatışmalardan kaçan insanlara kucak açtığını, mültecilere onurlu bir hayat imkanı verdiğini söyleyerek, Avrupa’nın mültecileri kabul etme konusunda isteksiz davrandığını belirtti.


Talip Küçükcan, Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısının Kasım 2017 tarihi itibariyle 3 bin 280 milyona ulaştığını, Türkiye’de doğan Suriyeli çocuk sayısının ise 225 bin olduğunu, Suriyeli mültecilerin 270 bininin 10 ilde kurulan 21 kampta, üç milyondan fazlasının ise İstanbul, Şanlıurfa, Adıyaman, Kilis ve Gaziantep başta olmak üzere çeşitli şehirlerde yaşadığını kaydetti.


Milletvekili Küçükcan, rakamların diliyle bile konuşulduğunda Türkiye’nin ne kadar büyük bir meydan okumayla başa çıkmaya çalıştığını, büyük bir insani krizi başarıyla yönettiğini belirtti. Bu konuda hala yapılması gereken işler olduğunu ancak Türkiye’nin bu konuda yalnız bırakıldığını, örneğin Avrupa Birliği ve BM katkılarının yetersiz olduğunu vurgulayan Küçükcan, Türkiye ve Avrupa Birliği’nin 2016 yılında yaptığı antlaşmanın gereklerini Türkiye yerine getirirken AB’nin kendi yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve bütün bunların siyaset, ekonomi ve toplum üzerinde baskı oluşturduğumu söyledi.



"Avrupa’da popülizm, Türkiye’de vicdan hakim"


Milletvekili Küçükcan, AB’nin 2016 yılında yapılan anlaşma gereği Suriyeli mülteciler için 6 milyar Avro yardım sözü verdiğini ifade ederek şunları kaydetti:


“Bunun ancak 820 milyon Avrosu gönderildi. BM ise sadece 520 milyon dolarlık bir yardım yapabildi. Türkiye ise 30 milyar dolarlık bir harcama yaptı. Hem devlet hem de sivil toplum kuruluşları sağlık, barınma, gıda ve eğitim gibi temel ihtiyaçların karşılanması için seferber oldu. Türkiye büyük maliyetler ödemesine karşın Avrupa’da yükselen mülteci karşıtlığı ve popülist söylemin etkisinde kalmadı. Avrupa Birliği ülkeleri İtalya ve Yunanistan’a sığınan 150 bin mülteciyi bile 28 ülkeye dağıtamadı çünkü çoğu ülke mülteci almayı reddetti. Fransa, Almanya, Avusturya, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti göçmen ve yabancı karşıtlığı ile İslamofobik söylemleri ön plana çıkaran popülist partilerin yükselişine sahne oldu. Peki Türkiye’de niçin ciddi bir Suriyeli mülteci karşıtlığı ortaya çıkmadı? Elbette bunun nedenleri üzerinde düşünmek lazım. Türk halkı Suriyeli mültecileri kimlik ve kültür açısından tehdit görmedi. Savaş, çatışma ve zulümden kaçarak sığınanlara kucak açtı zira bunu insani, vicdani, ahlaki ve dini bir görev saydı. Suriyeli mültecilere yönelik bir karşıtlık doğmamasındaki en büyük pay ise bu konuda hiç bir zaman popülist davranmayan Sayın Erdoğan’ındır. Sayın Erdoğan mazlumlara kucak açılması ve yardım edilmesi konusunda toplumu ikna etmiştir. Zaten insani yardımlarda da Türkiye kişi başına düşen milli gelir bazında dünyada ilk sırada yer almaktadır. Mülteciler ve göçmenlere yönelik önyargıların yıkılması konusunda Avrupa’nın da cesur çıkışlar yapabilecek liderlere ihtiyacı var."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.