GENEL - 15 Kasım 2017 Çarşamba 16:03

Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi Adana’da başladı

A
A
A
Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi Adana’da başladı

Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, dünyanın yüz yüze olduğu göç, kıtlık, kuraklık, küresel ısınma, doğal afetler gibi sorunlarla başa çıkabilmek için küresel anlamda coğrafi bilgi sistemlerinin doğru analiz edilip, uygun biçimde kullanılması gerektiğini vurgulayarak, "İnsanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyine gelinmesi ve yaşanabilir bir çevre için coğrafi bilgi sistemleri en önemli gücümüzdür" dedi.

Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, dünyanın yüz yüze olduğu göç, kıtlık, kuraklık, küresel ısınma, doğal afetler gibi sorunlarla başa çıkabilmek için küresel anlamda coğrafi bilgi sistemlerinin doğru analiz edilip, uygun biçimde kullanılması gerektiğini vurgulayarak, "İnsanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyine gelinmesi ve yaşanabilir bir çevre için coğrafi bilgi sistemleri en önemli gücümüzdür" dedi.


TMMOB’un düzenlediği Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) Kongresi geniş katılımla Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisi’nde başladı.


Kongrenin açılış konuşmasını yapan Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Yaşar Tanrıverdi, TMMOB ve bileşeni odaların, daima aklın ve bilimin ışığında yürümeyi ilke edindiğine değinerek "Ülkemizde, coğrafi bilgi kaynaklarının ve coğrafi bilgi teknolojisinin, toplumun tüm kesimleri tarafından büyük oranda kullanımını sağlama konusunda daha etkin çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Sayısal coğrafi bilginin öneminin kavranması, ulusal düzeyde paylaşımı, sunumu ve yoğun olarak kullanımı konularında gerekli teknik ve idari düzenlemeler hem kurumsal hem de ulusal düzeyde yapılarak hayata geçirilmelidir" şeklinde konuştu.


Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ertuğrul Candaş ise bilgi üretim sürecinde CBS teknolojisinin çok önem kazandığına vurgu yaparak, “Her yıl düzenlenen panel, konferans, seminer, sempozyum ve benzeri etkinliklerimizi üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, uygulayıcılar, bilim insanları ve uzmanlarla birlikte yapmaktayız. Dahası, bu süreçte ilkokuldaki çocuklara bile odamızca CBS aşılanmaya çalışılmış ve pek çok ilkokulda etkinlikler düzenlenmiştir. Konumsal bilgileriniz yoksa, haritanız da yok, kadastronuz da yok demektir. Haritanız, kadastronuz yoksa, kayıt altına kayıt altına alınmış mülkiyet sisteminiz de yok demektir. Kayıt altına alınmış mülkiyetiniz yoksa, en basit anlatımla söylüyorum, mülkiyeti sermayeye dönüştüremezsiniz demektir. Kısacası, konumsal bilgileriniz yoksa ya da standart birliği sağlayıp onları etkin kullanamıyorsanız, ülkenizde hukuku ve adaleti tam anlamıyla tesis edemezsiniz” diye konuştu.


TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da CBS’nin çok sayıda farklı mühendislik, mimarlık ve şehircilik plancılığı disiplininin ortak çalışma alanını oluşturduğuna dikkat çektiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:


“Bilgiye ve teknolojiye belirli kesimlere ait bir ayrıcalık olmaktan çıkartılarak kamusal bir nitelik kazandırılması aynı zamanda bilimin de sınırlamalardan kurtarılarak özgürleştirilmesi anlamına gelir. Özgür bilim, yeni teknolojik gelişmelerin ve bilimsel buluşların en önemli şartıdır. Coğrafi bilgi sistemleri sosyoekonomik, politik ve kültürel kaynakların topyekun yönetimi gibi karmaşık karar-destek analizlerinde önemli derecede role sahiptir. Günümüzde uydulardan alınan yüksek hassasiyete sahip konum bilgileri yine uydulardan alınan görüntülerle artık çok hızlı bir şekilde birleştirilip paylaşılabilmektedir. CBS sadece teknik değil, sosyal ve kültürel alanda da birçok gelişmeyi yönlendirebilen çağımızın güçlü bir yönetim bakışıdır. Dünyamızın yüz yüze olduğu göç, kıtlık, kuraklık, küresel ısınma, doğal afetler gibi sorunlarla başa çıkabilmek için küresel anlamda coğrafi bilgi sistemlerini doğru analiz edip uygun biçimde kullanmamız gerekiyor. İnsanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyine gelinmesi ve yaşanabilir bir çevre için coğrafi bilgi sistemleri en önemli gücümüzdür.”


18 Kasım tarihine kadar sürecek olan CBS Kongresi’nin ilk oturumuna Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, TMMOB’ye bağlı çok sayıda oda başkanı, sivil toplum örgütleri, sendikalar ve öğrenciler katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Otizm ile ilgili doğru bilinen yanlışlar: “Bugün, Van Gogh ve Mozart’ın otizmli olduğu konuşuluyor” Altınbaş Üniversitesi Çarşamba Buluşmalarına katılan Tohum Otizm Vakfı Eğitim AR_GE Müdürü Dr. Nursinem Şirin, otizm ile ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı; “Bugün, Van Gogh ve Mozart’ın otizmli oldukları konuşuluyor” dedi. Altınbaş Üniversitesi Çarşamba Buluşmaları sohbetinde, Tohum Otizm Vakfı’ndan Dr. Nursinem Şirin’i ağırlandı. Moderatörlüğünü Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berna Ekal’ın yaptığı söyleşide, otizmin, “sosyal iletişim kurmakta zorluk” olarak tanımlandığını belirtildi. Dr. Nursinem Şirin, otizmlilerin duygusal algılarında farklılıklar olduğunu, buna rağmen öne çıkan bazı yetenekleri olabildiğini anlattı. Bugün bakıldığında Van Gogh ya da Mozart’ın otizmli bireyler olduklarının söylenebileceğini ifade eden Dr. Nursinem Şirin, otizmin Down sendromu gibi hamilelikte tespit edilemediğini, tanının ancak çocuk ve ergen psikiyatrisi tarafından konulabildiğini söyledi. Şirin, “2013 yılında otizmin tanılama ölçütleri değişti. Otizmli bireyler ihtiyaç duydukları destek seviyelerine göre, ‘desteğe ihtiyaç duyan, yoğun desteğe ihtiyaç duyan ve çok yoğun desteğe ihtiyaç duyan bireyler’ olarak 3 sınıfa ayrılıyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, her 36 çocuktan birine otizm tanısı konuyor. Bu rakamlara dayanarak, Türkiye’de de ortalama iki milyonun üzerinde otizmli birey olduğunu tahmin ediyoruz. Araştırma sayısı artıkça, tanı da daha hızlı ve erken dönemde konulabiliyor.” değerlendirmelerini yaptı. Şirin, erken, yoğun, sürekli ve bilimsel tekniklere dayalı bir eğitim ile otizmli bireylerin topluma kazandırılabileceklerini söyledi. Haftada en az 20, en fazla 30 saat bireysel eğitim ve öğretim verilmesi önerisinde bulundu. Şirin, otizmin temel belirtilerini 8 madde de sıraladı: - Göz temasının olmaması ya da sınırlı düzeyde olması, - İsmi söylendiğinde bakmama, - Parmak ile istediğini işaret edememe, - Yaşıtlarının oyunlarına ilgi duymama, - Sallanmak ve parmak ucunda yürüme gibi farklı davranışlar sergileme, - Dönen nesnelere karşı aşırı ilgi gösterme, - Takıntılı ve tekrarlayan davranışlar sergileme ve - Konuşmada akranlarına kıyasla gerilik yaşama. Konuşma geriliği ile gecikmiş konuşma arasındaki farka da değinen Şirin, tek başına konuşma geriliğinin otizm belirtisi olmadığını belirtti. “Otizm ile ilgili yanlış bilinenler” Otizm ile ilgili yanlış bilinenler hakkında bilgi veren Şirin, aralarında dâhi seviyesinde olanların da bulunduğunu ancak bütün otizmlilerin de üstün yetenekli olmadığını dile getirdi. Şirin, “En sık karşılaştığımız soru ekranın otizm yapıp yapmadığı. Doğrudan bir neden olduğunu söyleyemeyiz; fakat eğer birey otizmliyse ekrana yoğun maruz kalmanın otizm şiddetini artırdığı kesin. O nedenle ekran süresinin sınırlandırılmasını öneriyoruz” dedi. Kimler eğitim verebilir Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre, 41.472 otizmli öğrencinin okula gittiğini söyleyen Şirin, “Okullarda kaynaştırma programlarına dahil ediliyor bu çocuklar. Bazen diğer aileler, çocuklarıyla aynı sınıfta olmalarını istemeyebiliyor. Toplum ve okullarda da farkındalık oluşturulması önemli” diye konuştu. Dr. Nursinem Şirin, uluslararası alanda da meslek sahibi olmuş bireyleri çeşitli etkinliklerde görmenin ya da bir dönem yayınlanan otizmli bir doktoru konu eden “Mucize Doktor” gibi dizilerin toplumu olumlu etkilediğini belirtti. Şirin, otizmli bireylerin eğitiminin zor bir konu olduğunu vurgulayarak, “Bu alanda özel eğitim öğretmenleri ağırlıklı olarak görev yapıyor. Okul öncesi ve çocuk gelişimi eğitmenleri de görev alabiliyor. Ancak zihin, işitme gibi yetersizlikleri öğrenerek, mesleki donanımlarını geliştirmeleri gerekiyor. Uluslararası kaynaklardan da bolca beslenmeliler” önerilerinde bulundu. Tanı sürecinde aileler neler yaşıyor Tanı süreçlerinde ailelerin yaşadıklarına da değinen Şirin, otizmli çocukları olan ebeveynlerin, anne babalık rolüne ek olarak eğitmen ve savunucu rollerinin de olduğunu belirtti; “Bu çocuklar için örneğin taşınma, boşanma gibi değişikliklere karşı önceden hazırlamak gerekiyor. Anne babalar da bunlara bazen daha hızlı ya da yavaş adapte olabiliyor. Bu nedenle ailelerin güçlendirilmesi ve eğitilmesi için kitaplar yayınlıyor, platformlar hazırlıyoruz.” değerlendirmelerini yaptı. İş Koçu Destekli İstihdam Modeli nedir Otizm denince genellikle çocukların akla geldiğini belirten Şirin, “Oysa bu bireyler de büyüyor ve iş hayatına atılıyor. Çalışabiliyor ve âşık oluyorlar. Belirli alanlarda çok verimliler. Amacımız her otizmlinin bağımsız yaşaması ve çalışması. Maalesef büyük bir ön yargı var. İŞKUR’a kayıtlı sadece 100 otizmli var. Bu sayı çok az. Bunun için İş Koçu Destekli İstihdam Modeli üzerinde çalışıyoruz. İşyerlerinde bir iş koçu yetiştirmek istiyoruz. Vakıf’ta 3 ay boyunca eğitim veriyoruz adaylara. İş koçu işe başlıyor ve otizmli bireyler onların gözetiminde işe başlayabiliyor. İş yerlerinin bu bireylerin çalışabilmesi için de hazır olması gerekiyor. Çok sistemli ve iş odaklı olabiliyorlar. Otizmli bireyin işe başladığı ilaç kutulama firmasında hata payı oranın çok düşmesi çarpıcı.” diyerek sözlerini tamamladı.
İzmir Obezite bağırsak kanseri riskini artırıyor Tıbbi Onkolog Doç. Dr. Ahmet Özveren, obezite ve alkolün genç yetişkinler arasında bağırsak kanseri oranlarının artmasına neden olduğunu söyledi. Bu tespitin, önemli bir kanser dergisinde yer alan araştırma sonuçlarıyla ortaya koyulduğunu belirten Doç. Dr. Özveren, “Bu tespit Avrupa’da yapılmış olsa da sonuçları itibariyle toplumun uyarılması, aşırı kilo ve alkol tüketimine dikkat çekilmesi açısından önemli” dedi. Acıbadem Kent Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özveren, tüm dünya onkologlarının önemli yayınlar arasında kabul ettiği, Annals of Oncology’de yayınlanan bir araştırma sonucunun bilgisini verdi. Çalışmanın 2024 yılı için Avrupa Birliği ülkelerinde ve Birleşik Krallık’ta kanserden ölüm oranlarını öngördüğünü ifade eden Doç. Dr. Ahmet Özveren, şunları söyledi: "Kanserden ölüm oranları Avrupa genelinde azalırken, özellikle genç yetişkinlerde kolorektal kanser sıklığında artış görülüyor. Aşırı kilo ve obezite, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşik Krallık’ta 25- 49 yaş arası kişiler arasında görülen bağırsak kanserinden ölüm oranlarını artırıyor. Dergide yayınlanan çalışma, gençler arasında bağırsak kanseri ölüm oranlarındaki en büyük artışın İngiltere’de görüleceğini ve bu oranın 2018’e kıyasla 2024’te erkeklerde yüzde 26, kadınlarda ise yaklaşık yüzde 39 artacağını hesaplanıyor." Doç. Dr. Özveren, çalışmayı yapan Prof. La Vecchia’nın, gençler arasında bağırsak kanseri oranlarının artmasına katkıda bulunan temel faktörleri; aşırı kilo, obezite ve yüksek kan şekeri düzeyleri ve diyabet olarak sıraladığını kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Ek nedenler arasında Orta ve Kuzey Avrupa ile Birleşik Krallık’ta zaman içinde aşırı alkol tüketimindeki artışlar ve fiziksel aktivitedeki azalmalar yer alıyor. Alkol tüketimine erken başlanması, bağırsak kanseriyle ilişkilendirilmiştir. Fransa ve İtalya gibi alkol tüketiminin azaldığı ülkelerde bu kanserden ölüm oranlarında bu kadar belirgin bir artış yaşanmamıştır. Erken başlangıçlı bağırsak kanseri, yaşlılarda teşhis edilen bağırsak kanserine kıyasla daha agresif olma eğilimindedir ve hayatta kalma oranları daha düşüktür. Çalışma yorumunda hükümetlere, bağırsak kanseri taramasının 45 yaşından başlayarak daha genç yaşlara kadar genişletilmesi önerilmiştir. Bu çalışma ve tespit AB ve Birleşik Krallık için yapılmış olsa da sonuçları itibariyle toplumun uyarılması, aşırı kilo ve alkol tüketimine dikkat çekilmesi açısından önemli."
Eskişehir Bininci açık kalp operasyonu başarıyla tamamlandı Eskişehir Şehir Hastanesi’nde başarıyla gerçekleştirilen bininci açık kalp ameliyatı hakkında konuşan Kalp ve Damar Cerrahisi Operatör Doktor Etem Yücekaya, “2019’dan bu yana yaptığımız bininci açık kalp ameliyatını başarıyla tamamladık” dedi. İç Anadolu Bölgesi’nde hasta yükünü sırtlayan Eskişehir Şehir Hastanesi, başarılı açık kalp ameliyatlarıyla dikkatleri çekiyor. 2019 yılında başlayan açık kalp ameliyatlarının geçtiğimiz gün binincisi gerçekleştirildi. Yaklaşık 15 yıldır kalp, şeker ve astım hastalıkları ile mücadele eden 61 yaşındaki Emine Yıldız, Eskişehir Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü doktorları tarafından ameliyata alındı. Başarılı şekilde açık kalp ameliyatı gerçekleştirilen Emine Yıldız, kısa sürede sağlığına kavuştu. “Dünya ortalamasında açık kalp ameliyatı yapıyoruz” Emine Yıldız’ın operasyonunu geçiren Operatör Doktor Etem Yücekaya, Eskişehir Şehir Hastanesi’nde dünya ortalamasıyla eşdeğer ameliyatlar yaptıklarını belirterek, “Burada toplanmamızın sebebi Emine Yıldız isimli hastamızı geçen hafta açık kalp ameliyatı yaptık. 2019 yılından beri açık kalp ameliyatları başarılı olarak sürdürülmekte olup, kendisi bininci hastamız olmaktadır. Özelliği oradan dolayı geliyor. Bizim hastanemizdeki açık kalp ameliyatları dünya ortalamalarıyla hemen hemen aynı oranda devam etmekte olup, başarı şansımız da aynı oranlardadır. Toplam 9 doktor olaraktan bu hizmeti vermekteyiz. Kalp cerrahisi gerçekten zor bir branş. İnsanlar çok büyük umutlarla geliyorlar ve hayatlarını size teslim ediyorlar ve bizim onu daha iyi bir şekilde geri iade etmemiz lazım. O yüzden büyük bir stres altındayız ama hastalar iyileştiği zaman çok aşırı derecede manevi doygunluk oluyor. Dolayısıyla yapılmaya değer bir meslek bence. Önümüzdeki aylarda branş olaraktan uzman doktor yetiştirmeye başlayacağız” dedi. “Ameliyatım güzel geçti, iyiyim” Geçirdiği operasyonun ardından Kalp ve Damar Cerrahisi servisinde kontrol altına alınan 61 yaşındaki Emine Yıldız, kendisini iyi hissettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Allah’a çok şükür iyiyim. Ameliyat güzel geçti. Etem bey ve tüm doktorlarımızdan Allah razı olsun. İyi yani, çok memnunuz. Ben çok mutlu oldum. Onlara çok teşekkür ediyorum. Herkesle çok ilgileniyorlar. Arka tarafım çok ağrıyordu. Şekerim ve astımım var. 15 yıldır şeker hastasıyım. Ama şu an Allah’ıma binlerce şükürler olsun ki iyiyim. Allah doktorlarımızdan ve hemşirelerimizden razı olsun, onları çok seviyorum. Başarılar diliyorum hepsine.”