ASAYİŞ - 15 Aralık 2017 Cuma 11:52

Emniyet müdürü talimat verdi, vahşi cinayetin zanlıları 2 saatte yakalandı

A
A
A
Emniyet müdürü talimat verdi, vahşi cinayetin zanlıları 2 saatte yakalandı

Adana’da işkence yapıldıktan sonra kafasına ateş edilerek öldürülüp, otomobilin bagajına konularak getirildiği yol kenarında benzin dökülerek yakılmış halde bulunan şahsın katilleri, Adana Emniyet Müdürü Selami Yıldız’ın talimatı sonrası olaydan 2 saat sonra yakalandı.

Adana’da işkence yapıldıktan sonra kafasına ateş edilerek öldürülüp, otomobilin bagajına konularak getirildiği yol kenarında benzin dökülerek yakılmış halde bulunan şahsın katilleri, Adana Emniyet Müdürü Selami Yıldız’ın talimatı sonrası olaydan 2 saat sonra yakalandı.


Edinilen bilgiye göre, olay Yüreğir ilçesi, Levent Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Bahar Caddesi’nden geçen bir kişi saat 12.00 sularında yol kenarında yanmış halde bir ceset olduğunu görünce 155’i aradı. Olay yerine gelen ekipler, şahsın bir otomobille olay yerine getirildiğini belirledi. Bunun üzerine olay yerine Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğüne bağlı Cinayet Büro Amirliği ekipleri ve olay yeri inceleme polisleri sevk edildi. Olay yerine gelen polisler ceset üzerinde inceleme yapmaya başladı. Polis yaptığı ilk incelemede şahsa işkence yapıldığını, kafa ve vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri olduğunu, dişlerinin bile kırıldığını belirledi. Şahsa işkence yapıldıktan sonra otomobile alınarak burada önce başından olmak üzere vücuduna 9 el ateş edilerek öldürüldüğü belirlendi. Cesedin daha sonra otomobilin bagajına konulup Levent Mahallesi’nde Bahar Caddesi’ne getirilip yol kenarına atıldığı ve üzerine benzin dökerek yakıldığı belirlendi. Şahsın üzerinden Özkan, Uğur ve Cabbar Çelik ismiyle 3 kimlik çıktı ancak zanlının Özkan Çelik olduğu belirlendi.



100 bin lira için vahşet


Cinayetin ortaya çıkmasından sonra Adana Emniyet Müdürü Selami Yıldız, olayın çözülmesi için talimat verdi. Bu talimat üzerine harekete geçen cinayet büro amirliği ekipleri olay yerinde bulunan otomobilin plakasından aracın sahibine ulaştı. Polis otomobili, öldürülen Özkan Çelik’in kiraladığını tespit etti. Daha sonra Adana genelinde güvenlik kamerası incelemesi yapıldı. Kısa sürede onlarca güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen polis, otomobilin yakıt aldığı akaryakıt istasyonlarını belirledi. Burada Özkan Çelik’in yanında iki kişinin daha olduğunu tespit etti. Polis güvenlik kamerasındaki şahısların kuyumcu Sercan D. (28) ve lise öğrencisi Doğuş D. (18) olduğunu belirledi. Polis yaptığı çalışmada Özkan Çelik’in Sercan D.’ye ve bir arkadaşına 100 bin lira verdiğini ancak bunu bir türlü alamadığını tespit etti.



İşkence yapıp kafasına sıktılar, 5 liralık benzinle yaktılar


Polis, Çelik’in verdiği bu 100 bin lirayı bir türlü alamadığını, olay günü de gece Sercan D.’nin "senin paranı vereceğim gel buluşalım" diyerek bir araya geldiklerini, yanında da Doğuş D.’yi getirdiğini belirledi. Özkan Çelik’in bu iki kişiyi aldığı biraz Adana’da gezdikten sonra Sercan D.’nin "sen otomobili yavaş sürüyorsun" diye direksiyona geçtiği ve Menekşe Mahallesine doğru sürdüğü burada da Özkan Çelik’in kafasına bir el ateş edip öldürdüklerini, daha sonra Doğuş D.’nin direksiyona geçtiği, Sercan D.’nin Özkan Ç.’nin ölü olduğunu kimse görmesin diye kafasını tutup sanki ölmemiş gibi izlenim yaptığı öğrenildi.



Korkudan otomobili kilitlediler


İki zanlının cesedi ıssız bir yerde bagaja koyup, bir akaryakıt istasyonundan 5 liraya pet şişe içine benzin koydurup Levent Mahallesi’ne gittiği, burada cesedi bagajdan birlikte çıkartıp yol kenarına bırakıp yaktıkları, ardından da geldikleri otomobil ile gitmeye çalıştıkları ancak korkudan çok telaşlandıkları için otomobili kilitleyip çalıştıramadıkları belirlendi. Daha sonra iki zanlı koşarak yola doğru gidip bir taksi çağırıp uzaklaştıkları, taksici zanlılar çok telaşlı olduğu için "ne oldu hayırdır burada ne işiniz var" diye sorunca düğünden geldiklerini söylediği belirlendi.



Vahşetten sonra sevgilisiyle eğlenmeye gitti


Bu arada polis Doğuş D.’nin cinayetin ardından eve gittiğini, Sercan D.’nin ise eve gidip burada banyo yapıp daha sonra da sevgilisiyle buluşup yemeğe gittiğini, ardından da bir bara giderek eğlendiğini tespit etti. Polis, bu tespitlerin ardından zanlıları evlerine yapılan baskında yakaladı. Emniyete getirilen zanlılar ifadelerinde tabanca ile vurma ve yakma işini birbirinin üzerine attı.



"Özkan Çelik canlı yayın yaparken öldürüldü"


Kuyumcu Sercan D., Özkan Çelik’i kendisinin vurmadığını ve yakmadığını söylerken, "Ben otomobili kullanıyordum. Özkan Çelik ise instagramdan canlı yayın yapıyor paraya ihtiyacı olduğunu söylüyordu. Bu sırada Doğuş D. arka koltukta oturuyordu. Özkan Çelik canlı yayın yaparken Doğuş birden onun kafasına ateş etti. Daha sonra da benzin aldık ıssız bir yere götürdük. Burada ben Özkan’ın bagaja konulmasına ve ıssız yere indirilmesine yardım ettim. Doğuş hem vurdu hem de Özkan Çelik’i yaktı" dediği öğrenildi. Doğuş D. ise bu suçlamaları kabul etmeyip Sercan D.’nin vurup yaktığını söyledi. Zanlıların emniyetteki sorgusu devam ediyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.