EKONOMİ - 17 Aralık 2017 Pazar 12:41

Türkiye enerjide dış alıma bağımlı üretim yapısından kurtulmalı

A
A
A
Türkiye enerjide dış alıma bağımlı üretim yapısından kurtulmalı

TMMOB 11.

TMMOB 11. Enerji Sempozyumu’nun ilk gününde düzenlenen panelde, enerjide kaynak ve üretim planlaması yapılabilmesi, dışa bağımlılığın azaltılabilmesi için öncelikle üretim sektörlerinde yaşanan gelişimin değerlendirilmesi, planlama yapılması ve dış alıma bağımlı üretim yapısından kurtulmak gerektiği vurgulandı.


Panelin yöneticiliğini üstlenen eski Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı ve Merkez Bankası Banka Meclisi önceki üyelerinden Prof. Dr. Bilsay Kuruç, enerjinin geleceği ana teması kapsamında şikayet yerine geleceğe dair konuşmalar yapmanın önemine dikkat çekti.


Türkiye’nin enerjisinin yüzde 75’ini dışarıdan getirmekle yükümlü olduğunu, bu oranın giderek büyüdüğünü ifade eden Prof. Dr. Kuruç, "Bankacılığın yüzde 70’i dışarıdan. Dünya sermayesi tıpkı enerjide olduğu gibi bankacılığa el koymuş durumda. Şimdi sermaye ait olduğu yere gidiyor, Türk parasından kaçıyor. İthalat ile işleyen bir rejimin içerisinde yaşıyoruz. Bu ithalat kendi rantlarını oluşturuyor. Türk sermaye sınıfı enerji alanını çok seviyor. Çünkü çok kolay rantlar var. Kömür santrallerini niye seviyorlar? Özel sektör toplum için değil, kendi için optimizasyon yapar. Maliyet olabildiğince küçük, fiyat daima yüksek olacak. Fiyatın içinde bugün rantlar var. Rantlar siyaset kanalıyla dağıtılıyor. En kolay alan enerji ihaleleri. Dolayısıyla özelleştirmenin bedelini toplum olarak ödüyoruz” dedi.



Jeopolitikte enerji güvenliği


EMO 39 ve 40. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ulusaler, enerji alanını jeopolitik açıdan değerlendiren bir sunum yaptı. Çokça sözü edilen strateji, taktik, stratejik planlama kavramlarını ele aldığı konuşmasında Ulusaler, enerji politikaları belirlenirken iç ve dış faktörlerin söz konusu olduğunu belirterek, bu faktörleri “güvenlik, coğrafi konum, emperyal algılar, teknolojik gelişmeler, iklim değişikliği, bölgesel çatışmalar, işgaller” olarak sıraladı. Güvenlik denildiğinde ilk akla enerji kaynakları açısından arz güvenliğinin geldiğini belirten Ulusaler, petrole bakıldığında yüzde 66’sının Ortadoğu’da olduğunu, hemen arkasından Güney Amerika ve diğer ülkelerin geldiğini; doğalgaza bakıldığında yine Ortadoğu, Suudi Arabistan, İran ve Rusya’nın görüldüğünü anımsattı. Ulusaler konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Küresel aktörler politikaları belirlerken süreç içerisinde dönemin şartlarına göre kendilerine planlar koyuyorlar. Sovyetler’in dağıldığı dönemde bazı haritalar çiziyorlar. Balkanlar bizim için önemlidir diyor önce. Hindistan’ın batısından, yine Ortadoğu’yu kapsıyor, Kafkasları alıp bir çerçeve çiziyor. Gözümüzü dikeceğimiz nokta burasıdır diyor. Süreç değişince bu sefer Büyük Ortadoğu Projesi çizeceğiz diyor. Cebelitarık’tan alıyor, Kuzey Afrika, Kafkasları, Ortadoğu’yu alıp geliyor. Burada kesişen bir nokta var. Ortadoğu bu kesişen kümelerin içerisinde yer alıyor. Bütün ilgi buraya yöneliyor. Çatışmalar, işgaller, savaşlar gündeme geliyor.”



"Santraller kapasitelerinin altında çalışıyor"


MMO Enerji Çalışma Grubu Üyesi Orhan Aytaç, 2016 yıl sonu itibarıyla 78 bin megavatlık kurulu güçte fosil yakıtların yüzde 56, üretimde yüzde 67 payı olduğunu, üretimde ithal yakıtın payının da yüzde 51 olduğunu kaydetti. Bu yıl yatırımdan vazgeçenleri düşerek, sadece lisans almış yatırımlara bakıldığında 2020’de 92 bin 88 megavat, 2023’te 111 bin 33 megavat kurulu güce ulaşılacağını belirten Aytaç, fosil yakıtların da kurulu güçteki payının yüzde 55, üretimdeki payının da yüzde 65-70 arasında olacağını bildirdi. Aytaç, dünyada ise fosil yakıtın payının 2025’te yüzde 58’e, 2040’da yüzde 40’a düşürülmesinin hedeflendiğini ifade etti.


“Kurulu güçle en yüksek anlık tüketim arasındaki makas yıllardır açılıyor, 2009’dan beri de daha geniş açılıyor” diyen Aytaç, TEİAŞ’ın güvenilir üretim kapasiteleri esas alındığında santrallerin üretimlerinin bu güvenilir üretim kapasitesinin hep altında kaldığına dikkat çekti. Yeterli verimde, iyi işletilmeyen santraller bulunduğu ve arz fazlalığına gidildiği tespitini paylaşan Aytaç, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Haziran 2016’da kurulu gücümüz 76 bin megavat civarında. En yüksek ihtiyaç 44 bin 700 megavat. Yani yüzde 58’i kadar anlık kullanımı var. Tüketime baktığımız zaman sadece güvenilir kapasitelerini düşünsek bile 70 bin megavet az ürettiklerini, güvenilir kapasitelerinin ancak yüzde 80’ini kullandıklarını, yüzde 20 fazla kapasiteleri olduğunu saptırıyoruz. 2023’te baz değerlerle anlık enerji kullanımının kurulu kapasiteye oranı yüzde 50 civarında olacak, tüketimde ise kapasitenin ancak yüzde 68’i kullanılacak diye öngörüyoruz. Yeni yatırımlarda fosil ve uranyum yakıtlı santral projelerinden kaçınan, yenilenebilire öncelik veren yatırımlar yapılması arz güvenliği açısından mümkün. Yenilenebilirde doğal ve sosyal çevrenin korunması şartı ile öncelik verilmelidir. Kaynak, üretim ve yatırım planlaması yapılmalıdır.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Koçarlı Belediyesi Ödüllü Logo Yarışması düzenliyor Koçarlı Belediyesi, kurumsal logosunu değiştirmek için ödüllü “Logo Tasarım Yarışması” düzenliyor. Koçarlı Belediyesi, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından gelen talepler üzerine resmi amblem değişikliği için yeni bir adım atıyor. Belediye, logo değişikliği için Türkiye çapında bir yarışma düzenleyerek yeni logosuna kavuşacak. Yarışmada seçici kurul ilk üç logoyu belirleyecek ve belirlenen üç logo halk oylamasına sunularak en çok oyu alan tasarım Koçarlı Belediyesi’nin yeni resmi logosu olacak. Yarışmada birinci seçilen tasarıma tam altın, ikinci tasarıma yarım altın ve üçüncü tasarım sahibi ise çeyrek altın ile ödüllendirilecek. Koçarlı Belediyesi Kurumsal Kimliğinde kullanılmak üzere düzenlenen logo tasarım yarışması son başvuru tarihi 24 Mayıs 2024 olarak açıklanırken, 24.05.2024 Cuma günü saat 17:00’ye kadar Koçarlı Belediyesi adresine posta veya kargo yoluyla ulaştırmış olacak. Başvurular Koçarlı Belediyesi resmi web sitesi olan www.kocarli.bel.tr ’de yayınlanan şartname ve başvuru formu doldurularak gerçekleşecek. 27-28 Mayıs tarihleri arasında Seçici Kurul Değerlendirmesi yapılacak. Seçici kurulun ardından halk Oylaması 29-30 Mayıs 2024 tarihlerinde www.kocarli.bel.tr adresinde ve Koçarlı Belediyesi Sosyal Medya Hesaplarından yapılacak. Yarışmanın sonuçları ise 31 Mayıs 2024 Cuma günü sosyal medya hesaplarından ve kurumsal web sitesinden açıklanacak. Koçarlı’nın tarım ve kültürel zenginlikleri başta olmak üzere her yönüyle, güzel bir ilçe olduğunu belirten Başkan Arıcı, "Biz ilçemizi seviyoruz ve ilçemizin her şeyin en iyisine layık olduğunu biliyoruz. Marka ve kurumsal kimlik çalışmamızı da olabilecek en güzel şekilde yapmak için belediye meclisimizde logo tasarım yarışma düzenleme kararı aldık. Bu yarışma sonucunda karar kılacağımız logonun Koçarlımızı temsil eder nitelikte, tarihle ilgili, kültürel ve geleneksel simgelerinin modern yorumunu içermesini istiyoruz. Yarışma ile oluşacak tasarımların İlçemize artı değer katacağına inanıyoruz” dedi.
İstanbul İBB Başkanı İmamoğlu’dan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Bahçetepe’ye tebrik ziyareti İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’ye tebrik ziyaretinde bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yerel seçimlerinden başarıyla çıkan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’yi tebrik etmek ve ortak değerlendirmelerde bulunmak için Gaziosmanpaşa Belediyesi’ni ziyaret etti. Beraberindeki heyetle birlikte başkanlık binasına gelen İmamoğlu’nu bina girişinde Başkan Bahçetepe, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri ve belediye çalışanları karşıladı. Bahçetepe ile başkanlık makamında görüşen Başkan İmamoğlu, “Başkanımız inşallah çok başarılı olacak. Hem Hakan başkanımıza hem ekibine, ilçe başkanımıza ve burada emeği geçen bütün vatandaşlarımıza seçimde yaşanan bu başarı için teşekkür ederiz. Ama tabii esas başarı şimdi oluşacak. O da hizmetle insanlarımızın mutlu olmasını sağlamak” dedi. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Bahçetepe ise, “Biz, uzun bir süredir burada muhalefette olan bir partideydik. Ama kıymetli Büyükşehir Belediye Başkanımız ve İBB’nin ilçemize yaptığı kreşler, statlar, KİPTAŞ konutları dolayısıyla bizim vatandaşla barışık bir politika izlememiz, kent politikası oluşturmamız, bu belediyenin imkanlarından bütün memleketin, bütün mezheplerin, bu ülkede yaşayan bütün yörelerin yararlanabileceği bir politikayı hayata geçirmek istiyoruz. Bu belediyenin imkanlarından dün akşam Hıdırellez Bayramı’nı kutladık. İlk defa belediyenin önünde coşkulu, kalabalık, bütün kesimlerin kendini ifade edebildiği, saatlerce eğlenebildiği bir alanı oluşturduk. Dolayısıyla burada vatandaşıyla barışık, kentsel dönüşüm mağdurlarının sesi olabilecek, kent politikalarını vatandaşla barışık yapacak, onları sürecin içine katacak, muhtarların, STK’ların, spor kulüplerinin bir arada olabileceği bir politik anlayışı aslında burada hayata geçirmemiz lazım. İnşallah sizlerin katkısıyla, tecrübesiyle ilçemizi daha yaşanabilir, daha modern, daha yeşil bir ilçe haline getirmek için mücadele edeceğiz” diye konuştu. Tebrik ziyaretinin ardından İmamoğlu ve Bahçetepe, kurum kurmaylarının katılımıyla Gaziosmanpaşa’nın sorunlarına ve çözüm yollarına dönük ortak masa toplantısı gerçekleştirdi.
Çorum Hitit Üniversitesi’nden “Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi” kongresi Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongre başladı. Kongrede “PKK terör örgütünün eleman temin yöntemleri, medya stratejisi, terör eylemi yöntemleri, diğer ülkelerin PKK politikası, PKK’da kadın olmak” gibi farklı konuların yanı sıra PKK ile mücadele çerçevesinde “Geleneksel ve modern yaklaşımlar, istihbaratın rolü, radikalleşmeden dönüş, terör örgütünün ideolojisiyle mücadele, dijital dünyada mücadele, mücadelede kamu diplomasisi” gibi farklı konular akademik olarak tartışılacak. Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sami Kiraz, güvenlik ve terörizm çalışmaları alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmek suretiyle geleneksel ve güncel meselelerin tartışıldığı, alana yön verecek yeni bakış açılarının irdelendiği bir platform olma amacı taşıyan kongrenin bu yılki temasının “Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi 1984-2024” olduğunu belirtti. Doç. Dr. Kiraz, “Kongremizin temel amacı PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemektir. Kongre çerçevesinde akademisyenler, araştırmacılar, düşünce kuruluşu çalışanları, sivil toplum örgütü üyeleri ve kamu kuruluşu mensuplarını bir araya getirmek; Türkiye’de terörizm ve terörizmle mücadele konularında farkındalık oluşturmak ve konuyla ilgilenenlerin görüşlerini paylaşabilmelerini sağlamak ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesi konusunda ortak akılla çözüm üretilebilmesine katkıda bulunmak hedeflenmektedir” dedi. “PKK, başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründü” Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Derneği Başkanı Erol Başaran Bural ise, PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984 tarihinde Siirt’in Eruh, Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde ilk planlı, eş zamanlı ve kapsamlı terör eylemini düzenlediğini ifade etti. İlk saldırıdan itibaren geçen 40 yıllık süre içerisinde PKK terör örgütünün her açıdan kendisini dönüştürdüğüne dikkat çeken Bural, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ın yanı sıra Avrupa ve Orta Doğu’da yapılandığını, bir yandan uyuşturucu ticaretinin önde gelen parçası haline gelirken, diğer yandan başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründüğünün altını çizdi. Terör örgütü PKK’nın defalarca yöntem, taktik ve strateji değiştirdiğine işaret eden Bural, “Hatta ilk ortaya çıktığı dönemdeki ideolojik eğilimlerini bir kenara bırakarak günümüzde çok daha farklı söylemlere yöneldi. Bununla birlikte Türkiye de PKK ile mücadelede büyük bir değişim ve dönüşüm geçirdi. Terörizmle mücadelenin dinamik doğası sürekli öğrenmeyi ve uyum sağlamayı gerektirdiğinden, devletin bu mücadeleye katkı sağlayan kurumları da değişen şartlara uyum sağladı. Ancak mücadelenin en önemli parçalarından birisi olan bilimsel alanda, yani akademik açıdan mücadele diğer mücadele boyutlarına göre biraz geride kaldı. Doğrudan PKK terör örgütünü odak noktasına alan oldukça az sayıda doktora tezinin bulunması bu durumu ispatlar nitelikte. Tam da bu nedenle PKK ile mücadelenin 40’ıncı yılında bu kongreyi düzenlemeyi ve akademik alana katkı sağlamayı düşündük. Kongremizin temel amacını da PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemek şeklinde belirledik” dedi. Çorum’un barış kenti olduğunu ifade eden Çorum Valisi Zülkif Dağlı ise dünyanın ilk uluslararası barış anlaşmasının bu toraklarda imzalandığını hatırlattı. Gazze ve dünyanın birçok bölgesinde barışa nasıl ulaşılır diye çaba gösterilen bir dönemde olduğumuzu ifade eden Vali Dağlı, Gazze’de 40 bine yakın insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Artık terörün kavram değiştirdiğini anlatan Vali Dağlı, “Öğrencilik yıllarımızda bizim için en önemli konulardan birisi Türk dış politikası endeksi içerisinde Kıbrıs konusuydu. 1950’den 1990’lı yıllara kadar Kıbrıs’ı konuştuk. Dünya da Soğuk Savaş ve etrafında şekillenen iki kutuplu dünyaydı. 1990’lı yıllardan itibaren bunun da kaybolduğunu, çok kutuplu, çok bölgesel anlayışa doğru konunun evrildiğini görüyoruz. Terörizm 1984’lü yıllardan itibaren ülkemizin gündeminde. Biz o günleri göz önüne getiriyoruz. Nerden nereye geldiğimizi de karşılaştırma imkanı buluyoruz. Bu anlamda ne kadar ileri adım attığımızı görmüş oluyoruz. Terörizm vekalet savaşları yoluyla arttı. Ülkemizin etrafında da arttı. Bu manada PKK’yı ve terörizmi konuşmak son derece önemli” şeklinde konuştu. Açılış programına İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Naim Çetinkaya, İl Emniyet Müdürü Arif Pehlivan, Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Eşref Savaş Başcı da katıldı.