ASAYİŞ - 15 Ocak 2018 Pazartesi 09:41

Kemerle döven kocasını affetti, devletin de affetmesini istiyor

A
A
A
Kemerle döven kocasını affetti, devletin de affetmesini istiyor

Adana’da kendisini kemerle döven kocası cezaevine girip hakkında da 10 yıla kadar hapis istenince genç kadın kocasını sevdiğini, çok mağdur olduğunu belirterek, "Ben kocamı affettim, devlet de affetsin.

Adana’da kendisini kemerle döven kocası cezaevine girip hakkında da 10 yıla kadar hapis istenince genç kadın kocasını sevdiğini, çok mağdur olduğunu belirterek, "Ben kocamı affettim, devlet de affetsin. 10 yıl hapis cezası çok ağır olacak" dedi.


Edinilen bilgiye göre, olay 8 Kasım günü Seyhan ilçesi, Namık Kemal Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, işsiz Ömer B. (25) kendisinden çalışmasını isteyen eşi Aysel B.’yi kemerle dövdü.


Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın duyulması üzerine şüpheli kocanın gözaltına alınması kararı verdi. Bir süre sonra gözaltına alınıp adliyeye sevk edilen zanlı, çıkartıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. Bir süre sonra da Ömer B. hakkında "kadına şiddet uygulayıp, eziyet etmekten ve hakaretten" 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Zanlı hala cezaevinde bulunurken, 17 Ocak 2018 tarihinde ilk duruşmasına çıkacak.


Aysel B. olaydan sonra sıcağı sıcağına sinirlendiği için şikayetçi olduğunu ve eşinden boşanmak istediğini ancak bebeğiyle çok zor günler geçirdiğini, mağdur olduğunu söyleyerek, "O gün kahvaltı yapıyorduk eşim 15 gün önce haksız yere işten çıkarıldığı için biraz psikolojisi bozulmuştu. Ben de üzerine gittim ’neden çalışmıyorsun, git iş bul’ dedim. Çünkü evimiz kira ve çalışması gerekiyordu. ’Çalışmazsan ailene söyleyeceğim’ dedim, bunu duyunca sinirlendi. Ben de karşılık verince 1 tane vurdu ve sonra gitti. Gittikten sonra kayınvalidemi aradım o da bana ’seni dövüyorsa polisi ara’ dedi. Ben de polisi aradım, eşim tekrar gelip ’polisi neden arıyorsun’ dedi. Kemerle koluma ve bacağıma vurdu sonra odadan çıktı ben de çocuğumu da alıp yatak odasına gittim kapıyı kilitledim. Tekrar geldi ’çık sakinleş konuşalım’ dedi, ben de ’hayır konuşmak istemiyorum’ dedim. Sonra kapıyı açtım ’polisler gelip seni götürecek’ dedim o da evden gitti. Sonrasında polisler gelince eltimle birlikte karakola gittik" dedi.


Eşi kendisini döverken bebeğinin kucağında olmadığını, emzirip yan tarafa koyduğu sırada kendisini dövdüğünü anlatan Aysel B. şöyle devam etti:


"Bu bizim ilk kavgamız ve 1.5 yıllık evliyiz. İlk kavgamızda 10 yıl hapis istendi bunu hak etmiyor bence çok ağır oldu çıkmasını istiyorum. Gerçekten mağdurum çocuğum da 4 aylık, çok zor durumdayım ben eşimi seviyorum biz barıştık zaten çıkmasını istiyorum. Ben onu affettim yani ilk hatası olduğu için bir daha da yapmayacağını söyledi. Bu olay fazla büyütüldü yanlış anlaşılmalardan da kaynaklandı. Ben affettim devlet de affetsin kamu davasının kaldırılmasını istiyorum eşimin erken tahliyesini istiyorum."


Ekonomik olarak çok zor durumda olduğunu, çocuğunun da hasta olduğunu belirten Aysel B., "Eşimle telefonda görüştüm çok üzgün olduğunu ve pişman olduğunu söyledi. Bir daha asla böyle bir şey yapmayacağını, düzeldiğini, orada hatasını anladığını söyledi ve ’beni affet’ dedi. Zaten içeriye girmeden önce de kendini affetmem için bana mesajlar atmıştı ama ben içeride birkaç gün yatar aklı başına gelir dedim ama bu kadar olayların büyüyeceğini bilemedim. Devlet kadını koruyor ama biraz yanlış oldu ben çıkmasını talep ediyorum inşallah sesimi duyarlar çünkü çok büyük bir mağduriyet içerisindeyim" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.