GENEL - 16 Ocak 2018 Salı 20:48

Türk Eğitim Sen Kozan Temsilciliği üyeleri ile bir araya geldi

A
A
A
Türk Eğitim Sen Kozan Temsilciliği üyeleri ile bir araya geldi

Adana’nın Kozan ilçesinde Türk Eğitim Sen İlçe Temsilciliği, üyeleriyle birlik ve beraberlik yemeğinde bir araya geldi.

Adana’nın Kozan ilçesinde Türk Eğitim Sen İlçe Temsilciliği, üyeleriyle birlik ve beraberlik yemeğinde bir araya geldi.


Türk Eğitim Sen Kozan İlçe Başkanı Mustafa Kara ve yönetimi düzenlemiş olduğu akşam yemeğinde sendika üyeleri ve davetliler ile bir araya geldi. Program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.


Programın açılış konuşmasını yapan Türk Eğitim Sen Kozan İlçe Başkanı Mustafa Kara, “Türk Eğitim Sen Kozan Temsilcilği olarak, davamız insan kazanma davasıdır. Bizim davamız üye kaydetmek değil, insan kazanma, insana sahip çıkma davasıdır. Bizler Türk Eğitim Sen’in yeni yönetimi olarak tüm enerjimizle sendikamızın misyonu eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarını geliştirmek, mesleki gelişimlerinin ve yükselmelerinin önündeki engelleri kaldırmak, çağdaş bilimsel ve milli bir eğitim ortamı oluşturmak, çalışma barışını sağlamak, haksızlıkla mücadele etmek için, hukuk zemininden çıkmadan haklarını arayan örgütlü bir çalışan kitlesi oluşturmak için, ilçemizde bugüne kadar 35 okul, 7 kurum ve kuruluşu bu kısa süre zarfında ziyaret etmiş bulunmaktayız. Ziyaretlerimiz esnasında bizi yalnız bırakmayan sıcak ilgi ve alakalarını bizlerden esirgemeyen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ederiz” dedi.


Kara, konuşmasına şöyle devam etti: “Türk Eğitim Sen Kozan Yönetimi olarak birleştirici ve bütünleştirici, kimseyi dışlamayan ve dışarıda bırakmayan ‘küçük olsun, benim olsun’ değil büyük olsun hepimizin olsun görüşündedir.“


Türk Eğitim Sen Adana 2 Nolu Şube Başkanı Ferhat Utlu da programda bir selamlama konuşması yaptı. Yapılan konuşmaların ardından Türk Eğitim Sen Kozan İlçe Başkanı Mustafa Kara ve Adana 2 Nolu Şube Başkanı Ferhat Utlu tarafından Türk Eğitim Sen Kozan İlçe Eski Başkanlığı yönetimine sendikalarına geçmişteki hizmetlerinden dolayı plaket takdiminde bulunuldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.