EKONOMİ - 24 Mayıs 2018 Perşembe 09:01

Mutlu Doğru: “Buğday üretimini sürdürülebilir hale getirmek gerekiyor”

A
A
A
Mutlu Doğru: “Buğday üretimini sürdürülebilir hale getirmek gerekiyor”

Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, temel besin kaynaklarının başında gelen ekmeğin ham maddesi olan buğday üretiminin sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, temel besin kaynaklarının başında gelen ekmeğin ham maddesi olan buğday üretiminin sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.


Devletin yıllardır buğdaya fiyat farkı desteği olarak ton başına 50 lira verdiğini vurgulayan Doğru, “Ton başına prim yıllardır artmadı. Artık bunu artırmanın, buğday çiftçisine maddi destek sağlamanın zamanı geldi. Eğer çiftçi buğdaydan, başka ürünlere yönelirse ülke için gelecekte büyük bir tehlike var demektir” dedi. Doğru, temel besin kaynaklarının başında gelen ekmeğin ham maddesi olan buğday üretiminin sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.


Kamuoyunda her yıl buğday fiyatları gündeme geldiğinde, ekmek fiyatlarının da tartışılmaya başlandığını ifade eden Doğru, “Gıda enflasyonunda hep çiftçi hedef gösterilir. Halbuki gıda enflasyonunu meydana getiren çiftçi değildir. Fırıncılar Federasyonu’nun verilerine göre unun ekmek maliyetlerindeki oranı yüzde 19’dur. Bu rakam buğday olarak hesaplandığında oran daha da düşer. Şu anda biz buğdayı hiç para almadan bedava versek bile halkımız 100 kuruşluk ekmeği 81 kuruşa yiyecek demektir. Bunu başka bir örnekle de açıklayabiliriz: Bizim yıllardır dalında 50 kuruşa sattığımız portakal İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde 4 liradan piyasaya sunuluyor. Demek ki biz portakalı dalında bedavaya versek bile vatandaş bunu 3,5 liraya yiyecek. ’Çiftçi fiyatları nedeniyle piyasada gıda enflasyonu oluşuyor’ demek yanlıştır. Aradaki başka faktörlere bakmak lazım. Bunun sorumlusu da çiftçi değil, yüksek girdi maliyetleri ve aracılardır” diye konuştu.


"2019’da çiftçilerin canı yanacaktır"


2017 yılı destekleme kararnamesinde “2017 ve 2018 yıllarında, aynı parsel üzerinde aynı ürünü eken çiftçi, 2019 yılında da, çeltik ve örtü altı sera üretimi hariç, aynı ürünü ekerse hiçbir tarımsal destekten faydalanamayacak” denildi. Bu maddenin üreticiyi, ekim nöbetine yönlendirdiğini açıklayan Mutlu Doğru, şöyle devam etti:


“Aslında münavebe, yani ekim nöbeti, doğru bir karardır. Zirai hastalıklara karşı, bizlere emanet edilen toprakları korumak için münavebe yapılması gereklidir. Aynı ürünü ekmek mecburiyetinde kalan bir çiftçiye size ‘hiçbir destek yok derseniz’ 2019 yılında bu insanların canı yanacaktır. Bunu da 2020 yılında anlayacaktır. Çünkü üretici desteği 2020 yılında alacaktır. Bu düzenlemeden geri dönülmesi çağrısında bulunuyorum: Farklı ürün ekerek münavebe yapan çiftçilerin hak ettikleri desteklemelere fark verelim. Çiftçiyi cezalandırarak değil, teşvik vererek doğru yönlendirelim.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.