SAĞLIK - 10 Temmuz 2020 Cuma 09:01

Adını tıp tarihine yazdıran Türk kadını

A
A
A
Adını tıp tarihine yazdıran Türk kadını

Adana’da yıllar önce tıp fakültesini bitirip Amerika’ya giden Meryem Tuncel, bu sene Amerika Birleşik Devletleri’nin tıp alanındaki prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen ve “Dalında Mükemmelliği Yakalamış” Tıp Fakültesi profesörlerini onurlandırılmak amacıyla verilen “Endowed Chair” ödülünün sahibi oldu.

Adana’da yıllar önce tıp fakültesini bitirip Amerika’ya giden Meryem Tuncel, bu sene Amerika Birleşik Devletleri’nin tıp alanındaki prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen ve “Dalında Mükemmelliği Yakalamış” Tıp Fakültesi profesörlerini onurlandırılmak amacıyla verilen “Endowed Chair” ödülünün sahibi oldu. Tuncel, “Türkiye çok değerli beyinlerini artık yurt dışına kaçırmamalı, onları birtakım teşviklerle ülkemizde tutmalı” dedi.


Meryem Tuncel, Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde 4 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Kadirli’de tamamladı. Üstün zekası ile liseden birincilikle mezun olup, kendisini yetiştiren ailesine ilk gururu yaşattı. Çocukluk hayali olan doktorluğa Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanarak adım adan Meryem Tuncel, okulunu “yıldız öğrenci” olarak tamamladı. Yeterli olmayan İngilizcesi ve oturma izni olmamasına rağmen büyük cesaretiyle ABD’ye giden Meryem Tuncel, hedefine adım adım ulaştı. Meryem Tuncel, dahiliye ve böbrek hastalıkları dallarında ihtisas yaptı. Ardından da ABD’nin üstün başarılı insanlara sağladığı özel bir vize ile çalışma ve oturma iznine sahip oldu.


Hiç durmadan çalışan Prof. Dr. Meryem Tuncel, 6 yıl boyunca da Connecticut Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde doktor yetiştirdi ve tedavisi çok zor tipte olan yüksek tansiyon vakalarını tedavi etti. Ardından aldığı çağrı ile Teksas Tech Üniversitesi Tıp Fakültesine Nefroloi Anabilim Dalı Başkanı olarak geri döndü.


Teksas Tıp Fakültesi Nefroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meryem Tuncel, yaklaşık 30 yıldan beri bilime hizmet ettiği Teksas’ta çok nadir bilim insanlarına verilen “Endowed Chair” ödülünü kazandı. Aldığı ödül sayesinde de Tuncel, çalıştığı üniversiteye 1 milyon dolarlık bağış yapılmasını sağladı.


Ödülü aldıktan sonra Adana’ya gelen Tuncel, gazetecilere, fırsat verildiğinde kadınların neleri başarabileceklerini, pandemi süreci, beyin göçü ve Türkiye’nin sağlık turizmine kadar birçok konuyu değerlendirdi.


Türkiye’nin korona virüsle mücadelesini çok iyi bulduğunu söyleyen Tuncel, Türkiye’nin çok erken tedbirler aldığını, ekipman bulmada sıkıntı yaşanmadığını ancak kendilerinin Teksas’ta zaman zaman maske bulmakta bile zorlandıklarını söyledi.



“Türkiye’nin yarınları çok daha iyi olacak”


Türkiye’nin açtığı pandemi hastaneleri ile pandemi krizini bir nevi fırsata dönüştürdüğünü, bundan sonraki süreçte Türkiye’nin sağlık turizminde çok daha iyi noktalara gelebileceğini belirten Prof. Dr. Meryem Tuncel, “Atatürk’ün dediği gibi Türk insanı zekidir. Bu nedenle Türkiye çok değerli beyinlerini artık yurt dışına kaçırmamalı, onları birtakım teşviklerle ülkemizde tutmalı. Bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bir takım çalışmalarının olduğunu biliyor ve bunu memnuniyetle karşılıyorum. Beyin göçü önlendiğinde Türkiye’nin yarınlarının dünden ve bugünden çok daha iyi olacağına inanıyorum” diye konuştu.



"Hep vatan özlemi içinde yaşadım"


Tek zorluğunun vatan ve aile özlemi olduğunu kaydeden Tuncel, kendi oğlunu da doktor olarak yetiştireceğini belirterek, “Aile ve vatan hasreti belli bir yaştan sonra insanın kendisini sorgulamasına neden oluyor. Bir söz vardır ‘bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım’ demiş. Ben ABD’de tüm hayallerimi gerçekleştirdim. Hayatımın önemli bir bölümünü geçirdiğim Teksas’ta çok mutlu, huzurlu ve güvende oldum ama hep vatan özlemi yaşadım. Bu nedenle birkaç yıl içinde Türkiye’ye dönmek ve ömrümün sonuna kadar da memleketime hizmet etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Hayali araca 90 bin TL yatırdı, ruhsattaki plakaya bakınca şoke oldu Antalya’da internetten gördüğü kazalı ve trafikten men aracı 90 bin TL’ye almak isteyen araç boyacısı Cumali Orhan, adına düzenlenen ruhsata güvenip ücreti peşin yatırınca 1,5 yıllık birikiminden oldu. Satın aldığını zannettiği aracın satılık olmadığını, hatta başkasına ait olduğunu öğrenen Orhan, düzenlenen ruhsattaki plakanın tek harfinin farklı olduğunu görünce dolandırıldığını anladı. Orhan, “Hayali bir aracı satın almışım. 1,5 senelik birikimimi adam 15 dakikada aldı” dedi. Antalya’da sanayide araç boyamacılığı ile uğraşan 2 çocuk babası Cumali Orhan (40), internetten 105 bin TL’den satışa konulan kazalı bir aracı satın almak için A.S. ile iletişime geçti. Taraflar 90 bin TL’ye anlaşırken, Orhan Kırşehir’deki araca bakmaları için kuzenlerini belirtilen adrese yönlendirdi. Kuzenlerinin araçları görmesi üzerine satış işlemlerine başlanırken, A.S.’nin bulduğu şahsa vekalet veren Orhan, kendi adına düzenlenen ruhsata güvenip 90 bin TL’yi karşı tarafa gönderdi. Ruhsattaki harfi görünce şoke oldu Ardından aracı almak için oto servisi arayan Orhan, aracın satılık olmadığını ve ruhsat sahibinin başka kişiye ait olduğunu öğrenince şoke oldu. Ruhsatı kontrol eden Orhan, ilandaki aracın plakasıyla adına düzenlenen ruhsattaki plakada tek bir harfin farklı olduğunu görünce dolandırıldığının farkına vardı. Bir yandan karşı tarafa ulaşamayan Orhan, sahte ruhsattaki plakayı sorgulattı ve belirtilen plakada trafiğe kayıtlı bir araç olmadığını öğrenince soluğu polis merkezinde aldı. "Plakadaki tek farkı kaçırdım" Yaşadıklarını anlatan Cumali Orhan, "Benim adıma hazırlanan sahte bir sahte ruhsat, noter huzurunda imza atıyormuş gibi sahte bir sözleşme. Biz de adama güvendik. Aracın plakası ile bizim almak istediğimiz aracın plakası arasında tek bir fark var. Biz bunu kaçırdık. Gördüğüm aracın plakasında EH, bizimkinde EM yazmışlar. Tek harfi değiştirmiş, bunu ben fark etmedim” dedi. "1,5 senelik birikimimi adam 15 dakikada aldı" Parayı yatırdıktan sonra servisi aradığını ancak aldığı yanıtla şok geçirdiğini ifade eden Orhan, “Aracı satın aldığımı söyledim, sahibinin aranmasını istedim. Sahibi ne vekalet vermiş ne satış vermiş. Yani sahibi başkası çıkıyor. Yani ben hayali bir aracı satın almışım. Vekalet ücretleri, doları bozdurmamdaki zararla birlikte 100 bin TL param gitti. Bizim yatırdığımız hesaptan parayı çekmiş, hemen bankadan o hesabı kapattırmış. Sonra hiç onlara ulaşamadım. Çok mağdurum. 1,5 senelik birikimimi adam 15 dakikada aldı” diye konuştu. "İnsan değildir, hayvandan da sayılmaz" Orhan, kendisini dolandıran kişiye de seslenip, "Bu işi yaptığına göre onun çoluğu çocuğu yok, vicdanı da yoktur. Benim iyi niyetimi kullanıp bana zarar veriyorsa insan değildir, hayvandan da sayılmaz. Vidanı varsa benim paramı ödesin. Hakkımı helal etmiyorum. Bu dünyada olmazsa bile öbür dünyada illaki karşılaşacağız" ifadelerini kullandı.
Antalya Antalyasporlu milli yüzücülerden Bulgaristan’da 4 madalya Bulgaristan’ın Karadeniz kıyı şeridinde yer alan Burgaz kentinde gerçekleştirilen 11. Swimming Talent Cup’a katılan Antalyasporlu sporculardan Mevlüt Efe Güler ve Muhammed Eyüp Oya, Bulgaristan’dan 4 madalya ile ayrıldı. Bulgaristan Yüzme Federasyonu öncülüğünde çeşitli ülkelerin katılımı ile düzenlenen 11. Swimming Talent Cup, 26-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Bulgaristan’ın Karadeniz kıyı şeridinde yer alan Burgaz kentinde gerçekleşti. Kupaya katılan milli takımda yer alan Antalyasporlu sporculardan Mevlüt Efe Güler ve Muhammed Eyüp Oya, Bulgaristan’dan 4 madalya ile ayrıldı. Ev sahibi Bulgaristan’ın yanı sıra Romanya, Litvanya, Sırbistan gibi çeşitli ülkelerin sporcularının da süre mücadelesi ettiği organizasyona katılan milli takımda Antalyaspor’un takım antrenörü Özkan Cantürk ile birlikte akreplerin milli yüzücüleri Boran Atasoy, Mevlüt Efe Güler, Abdülaziz Oruç, Muhammed Eyüp Oya, Deniz Keskin ve Bengisu Gürbüz yer aldı. Doğum yılı 2008 olan ve 15-16 yaş grubunda yarışan kırmızı beyazlıların başarılı milli yüzücüsü Mevlüt Efe Güler, 800 metre serbest yarışını 8:26:55 ile tamamlayarak birinci oldu. Aynı yarışı 8:33:27’lik derece ile Mevlüt Efe’nin hemen ardından tamamlayan bir diğer Antalyaspor’lu yüzücü Muhammed Eyüp Oya ise ikinci olarak gümüş madalyayı kazandı ve böylelikle ilk iki sırayı rakiplerine kapattı. Öte yandan 800 metrenin birincisi olan Mevlüt Efe, 400 metre serbest yarışını da 4:05:29 ile tamamlayarak ikinci oldu ve bir de gümüş madalya kazandı. Yine 400 metre mesafeye sahip olan ancak karışık stilde yüzülen yarışı 4:43:30 ile tamamlayan Muhammed Eyüp ise üçüncü sırayı elde ederek takım arkadaşı Mevlüt Efe gibi madalya sayısını 2’ye yükseltti.
Sakarya Sakatlığın getirdiği Avrupa şampiyonluğu Sakarya’da futbol oynarken 14 yaşında sakatlanan ve babasının ısrarı üzerine bilardoya başlayan 19 yaşındaki Seymen Özbaş, Türkiye birinciliğinden sonra Avrupa şampiyonu oldu. Sakarya’nın Akyazı ilçesinde ikamet eden ve futbol oynarken 14 yaşında geçirdiği sakatlık sebebiyle sahalardan uzak kalan Seymen Özbaş, babasının ısrarı üzerine başladığı bilardoda Türkiye birinciliğinden sonra Avrupa şampiyonu oldu. Babasının işlettiği bilardo salonunda antrenmanlarını yapan 19 yaşındaki Özbaş, İspanya’da düzenlenen ve yaklaşık 10 ülkeden 32 sporcunun katıldığı Avrupa Gençler 3 Bant Bilardo Şampiyonası’nda 21 yaş altı kategorisinde rakibi Amir Ibraimov’u yenerek Avrupa şampiyonluğu elde etti. Seymen Özbaş: “Herkes benim kadar sevindi” Avrupa Şampiyonluğu serüvenini anlatan Seymen Özbaş, “Yaklaşık 4 yıldan beri profesyonel olarak bilardo oynamaya çalışıyorum. Bu spora babam vesilesiyle başladım. 10 yaşımdan bu yana hep babam ilgilendi. Bu yol çok zorluydu, bilardo idman olmadan olmayan bir oyundur ve psikolojimizi de sağlam tutmamız gerekiyor. Çok zorlandık ama şükürler olsun kazanmasını bildik. Avrupa şampiyonası çok zorluydu, oyuncular iyiydi ama biz Türkler olarak hep aralardan sıyrıldık. Yaklaşık 10 ülkeden 32 sporcu vardı ve 3 bant kategorisinde yarıştık. Ben de bu kategoride Avrupa şampiyonu oldum. Herkesin benimle gurur duyduğunu düşünüyorum, herkes benim kadar sevindi” dedi. “Hayalim beden eğitimi öğretmeni olmak” Futbol oynarken geçirdiği sakatlık sürecinde bilardoya yeniden başladığını belirten Özbaş, “14 yaşlarında Boluspor’da profesyonel şekilde top oynuyordum, tesis hayatım vardı. Diz kapağım kırıldıktan sonra 5-6 ay kadar yürüyemedim. Türkiye Gençler Şampiyonası vardı ve ben uzun süredir bilardo oynamıyordum. Babam, ’Oğlum bir şansını dene istiyorsan’ dedi. Ben de girdim ve Türkiye şampiyonu oldum. Sonrasında bu spora tekrardan yöneldim. Bu sporda devam etmek istiyorum ama hayalim beden eğitimi öğretmeni olmak” diye konuştu. Ferhat Özbaş: “Türkiye şampiyonu oldu ve sanırım hayatımıza yeni bir sayfa açtı” Baba Ferhat Özbaş da oğlunun kendisini kırmayarak bilardoya başladığını aktararak, “Oğlum sakatlık sonrasında yürüyemedi. Yılın son etabında ben de onun bu sporda çok başarılı olacağını bildiğim için hazırlanmamız ve beraber idman yapmamız gerektiğini söyledim. Beni kırmadı, hırslı bir şekilde çalıştı. İdmanlarını yapıp o sene Türkiye şampiyonu oldu ve sanırım hayatımıza yeni bir sayfa açtı, bizim hikayemiz orada başladı. Oğlumun şampiyonluğunu gurur veya sevinç gibi basit kelimelerle tarif edemem, bunun kelime karşılığı yok. Oğlumun Avrupa şampiyonu olması benim için çok farklı bir duyguydu, İstiklal Marşı’nı okurken dehşet derecede bir heyecan, inanılmaz bir mutluluk ve huzur vardı” şeklinde konuştu. Ayrıca Seymen Özbaş, dün Yunanistan’da düzenlenen Avrupa 25 Yaş Altı 3 Bant Bilardo Şampiyonası’nda da bronz madalya kazandı.