GENEL - 26 Ekim 2020 Pazartesi 09:56

Geleneksel Türk peynirleri finale kaldı

A
A
A
Geleneksel Türk peynirleri finale kaldı

Geleneksel Türk peynirlerinin İngilizce olarak üretimden, kimyasal özelliklerine varana kadar bütün aşamalarının anlatıldığı kitap, Dünya Yemek Kitapları Yarışması’nda 983 kitap arasında Dairy, Milk and Cheese kategorisinde finale kalan 11 kitaptan biri oldu.

Geleneksel Türk peynirlerinin İngilizce olarak üretimden, kimyasal özelliklerine varana kadar bütün aşamalarının anlatıldığı kitap, Dünya Yemek Kitapları Yarışması’nda 983 kitap arasında Dairy, Milk and Cheese kategorisinde finale kalan 11 kitaptan biri oldu. Prof. Dr. Oya Berkay Karaca, değerlendirme sürecinin devam ettiğini, kitabın geleneksel Türk peynirlerinin coğrafi işaretlerinin daha çabuk alınacağını ve ülkenin tanıtımında önemli bir katkı sağlayacağını söyledi.


Türkiye içinde 8 üniversiteden 18 akademisyenin, yurt dışından da 10 üniversiteden 19 akademisyenin katkısının olduğu editörlüğünü de Adana’daki Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Karataş Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oya Berkay Karaca ve Doğu Akdeniz Tarım Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Celile Aylin Oluk’un yaptığı “Traditional Cheeses from Selected Regions in Asia, Europe and South America” adlı kitap Dünya Yemek Kitapları Yarışması’nda finale kaldı.


Türkiye’den 98, Brezilya, Makedonya, Karadağ, Hırvatistan ve İran’a ait de 22 peynirin kayıt altına alındığı kitap, uluslararası tanınırlığı yüksek Dünya Yemek Kitapları Yarışması’nda (Gourmand World Cookbook Awards 2021) 150 ülkeden 983 katılım içinden Dairy, Milk and Cheese (mandıra, süt ve peynir) kategorisine seçilen 11 finalistten biri ve Türkiye’yi bu kategoriden temsil eden tek kitap oldu. Yarışma sonucunun önümüzdeki Haziran ayında açıklanması bekleniyor.


Hazırlık aşaması 1 buçuk yıl süren kitapta peynirlerin fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik yöntemleri, üretim aşamaları ve resimleri yer alıyor.



“Önemli bir kaynak kitap elde ettik”


Yarışmayla ilgili İHA muhabirine bilgi veren Prof. Dr. Oya Berkay Karaca, “Dairy, Milk and Cheese kategorisinde finale kalan 11 finalistten birisi şu anda kitabımız. Aynı zamanda Türkiye’yi bu kategoride temsil eden tek kitap olma özelliğine de sahip. Gıda üretimlerinin sürdürülebilirliği ve yerele dönüş eğilimleri içerisinde baktığınız zaman bizim için bu önemli bir kitap oldu. Aynı zamanda gastronominin de yaşatılması, ülkemizin tanıtımı açısından oldukça değerli bir kaynak kitap elde etmiş olduk. 7 bölgenin peynirlerinin bir arada oluyor olması, gelecek nesillere aktarılacak olması yurt dışından da diğer insanlar tarafından okunabilir hale getirilebilmesi açısından oldukça kıymetli” diye konuştu.



“Coğrafi işaretlemelerin çoğaltılabilmesi oldukça önemli”


Kitapta peynirlerin bütün aşamalarına yer verildiğini anlatan Prof. Dr. Karaca, “Bu kitapta fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik, duyusal olarak ürünlere yer verilmiş durumda. Aynı zamanda baktığınızda üretim aşamalarınına yer verilip kayıt altına alınmış durumda. Özellikle geleneksel ürünlerin ön plana çıktığı, gastronominin bölgelerin tanıtımı açısından önemli olduğu bir süreçte yer alıyoruz. Bölgelerin tanıtımının sağlanabilmesi, coğrafi işaretlemelerin çoğaltılabilmesi bizim için oldukça kıymetli” ifadelerini kullandı.



“Türk peynirleri yurt dışında tanıtılacak”


Doğu Akdeniz Tarım Araştırma Enstitüsü’nde görevli Dr. Celile Aylin Oluk ise Türkiye’nin peynirlerinin yurt dışında tanıtılmasının önemli olduğuna vurgu yaparak, şunları söyledi:


“Geleneksel olan bir ürün var ve dünyanın her yerinden başlangıç noktası aynı. Ancak tüketim şekli ve tüketim alışkanlıkları, yapım yöntemleri farklı. Aslında geleneği en iyi anlatabilen ürünlerden bir tanesi bu. Türkiye’deki peynirlerin çoğu dünyada tanınmıyor ama çok peynir çeşidimiz var. Biz bu kitapta 120 peynirden bahsettik ama Türkiye’de 400-500 peynir çeşidi var. Biz geleneksele ve sürdürülebilirliğe vurgu yapmak istedik. Coğrafi işaret bizim için önemli. Coğrafi işareti alan peynirlerimiz var ama bu kitapla coğrafi işareti alabilecek, dünyada tanınabilecek diğer peynirlerinde olduğunu anlatmak istedik. Kendi peynirlerimizi yurt dışında tanıtabilmek bizim için önemli.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Emre Belözoğlu: “Oyununun karşılığı olan finale kalamadık” MKE Ankaragücü Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, Beşiktaş karşısında ortaya koydukları oyunun karşılığının final olduğunu ancak bunu başaramadıklarını söyledi. MKE Ankaragücü, Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş maçında deplasmanda Beşiktaş’a 1-0 mağlup ederek turnuvaya veda etti. Mücadelenin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan MKE Ankaragücü Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, “İki ayaklı yarı final maçları sonunda Ankaragücü oyununun karşılığı olan finale kalamadı. Bundan dolayı çok üzgünüm. Oyuncu arkadaşlarımın gösterdiklerimi yaptıklarında 2-0, 3-0’a gelecek maçı kaybetti. Takımım ve kulübüm adına üzgünüm. Ligde kalarak yakışır bir şekilde sezonu bitirmek istiyoruz. Beşiktaş’ı tebrik ederim. Oyuncu arkadaşlarımı tebrik ederim. Bazen istediğiniz kadar mücadele edin nasipte olmayınca hayat gibi bazen adaleti yok. Yapacak bir şey yok” ifadelerini kullandı. “Finali hak eden taraftık” Belözoğlu, Beşiktaş karşısında ortaya koydukları oyunla finali hak ettiklerini dile getirerek, “Kolay değil dibi yaşayıp oyunun hakkını almayıp, oyunculara bunu anlatmak. Yorucu bir sezon oldu. Sezonun mutlu bitmesini diliyorum. Benim için yorucu bir sezon oldu. Oyuncuları sürekli ayağa kaldırmaya çalışmak kolay değil. Oyunun karşılığını skor olarak alamıyorlar. İçeride mutlu bir oyuncu grubunun olduğunu düşünüyorum. Futbol böyle bir oyun. Geldiğinde skor almak gerekiyor. Bir hata yaparsın, onu değerlendirirler. Oyuncularım gayret ettiler. Finali hak eden taraftık. Bizim bu cümlelerimizden camiamız yorulmuş olabilir. İçimden geldiği şekilde konuşmaya çalışıyorum. 4 puan rahat bir durum değil. Hatay maçına konsantre olacağız. Kolay maçlar beklemiyor” şeklinde konuştu. “Bir mağlubiyeti oyuncunun üzerine yüklemem” Tolga Ciğerci’nin hatası sonrası gol yemelerine rağmen mağlubiyeti futbolcusuna bağlamadığını vurgulayan 43 yaşındaki teknik adam, “Ben detaylı analizleri size çok yapmadım. Beşiktaş’a 4 maçta da bekler üzerinden oyun kurduk. Hiçbir zaman merkezden denemedik. Beşiktaş’ın merkezi çok güçlü. Üç tane dinamik oyuncusu var. 4-2-4 baskısını bekler üzerinden savunma arkasına bakarak kenar oyuncusunun savunma arkasına koşularıyla kırmak istiyoruz. Merkeze oynama doğaçlama olabiliyor. Bu sorumluluk da benim sorumluluğum. Merkeze oynamamayı gösteriyorsam, oyuncum yine oynuyorsa bu yine benim hatam. Hiçbir zaman bir mağlubiyeti oyuncunun üzerine yüklemem. Hata yapıyorsa bu benim hatam, ekibimin hatası” cümlelerine yer verdi. “Canları sağ olsun demeyeceğim” Bir basın mensubunun, siyah-beyazlı tribünlerden kendisi ve Atakan Çankaya aleyhinde tezahüratlar yapılmasıyla alakalı sorulan bir soruyu Emre Belözoğlu, “Benim sözlerimin değeri var yok bilmiyorum. Beşiktaş taraftarı evlerine gidince inşallah anneleri sağdır, ellerini öpebilirler. Daha önce de yaptılar. Canları sağ olsun dememi bekliyor, bunu söyleyemem. Bunu söyleyecek kadar derviş değilim. Ben bu ülke için 100’den fazla A Mili Takım forması giydim. ‘Canları sağ olsun demeyeceğim’ ama benim yerime annelerinin ellerini öpebilirler. Önümüzdeki hafta tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun. Futbolun içinde doğal şeyler olarak algılamaya gerek yok. Böyle bir şeyle karşılaşmak alıştığım bir durum ancak canları sağ olsun demeyeceğim” diye cevaplandırdı. Teknik Direktör Belözoğlu, Süper Lig’de minimum 42 puanın kendilerini kümede tutabileceğini ancak kalan 9 puanın tamamına talip olduklarını söyledi.