GENEL - 30 Mart 2012 Cuma 10:10

TARİHİ MİLLİ MENSUCAT FABRİKASI "JAMES BOND"UN TAMİRHANESİ OLDU

A
A
A
TARİHİ MİLLİ MENSUCAT FABRİKASI "JAMES BOND"UN TAMİRHANESİ OLDU

Adana`da çekimleri devam eden "James Bond" filminin son serisi olan "Skayfall" in aksiyon sahnelerinde kullanılan ve hasar gören otomobiller tarihi Milli Mensucat Fabrikası`nda yabancı ve Türk tamirciler tarafından tamir ediliyor.
Adana`nın ilk sanayi tesislerinden olan, 2000 yılında üretim durduktan sonra çürümeye terk edilen ve daha sonra Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü tarafından "Kültür varlığı endüstri mirası" olarak tescillenen asırlık Milli Mensucat Fabrikası, bu kez Adana`da çekimleri devam eden "James Bond" filminin son serisi olan "Skayfall`in tamirhanesi oldu.
Ünlü yazar Orhan Kemal`in romanlarına konu olan Döşeme Mahallesi`ndeki 68 bin 530 metrekarelik arazide kurul ve atıl durumdaki fabrikanın bir bölümünde bisiklet üretimi yapılırken diğer tarafları zaman zaman depo olarak kiraya veriliyor. Fabrika bu kez de Bond ekibine aylığı 4 bin TL`ye kiraya verildi. 90 dakikalık Bond filminin 13 dakikasının çekimlerini yapıldığı Adana`da aksiyon sahnelerinde kullanılan ve zarar gören otomobiller burada Türk ve yabancı tamirciler tarafından tamir ediliyor. TIR`larla
filmin çekiminin yapıldığı yere götürülen otomobiller aksiyon sahnelerinden sonra tekrar fabrikaya getiriliyor. Burada ekipler gece-gündüz araçları tamir etmek için uğraşıyor.
Fabrikanın bekçiliğini yapan Cemal Beyazkaya, James Bond ekibinin filmde kullandığı otomobilleri koymak ve aksiyon sahnelerinde zarar gören otomobillerin tamir edilmesi için fabrikanın kiralandığını söyledi. Beyazkaya, filmin Adana`da çekilmesinin kentin tanıtımı için olumlu olduğunu, kendisinin de filmi daha önce beğeniyle izlediğini kaydetti.
FABRİKA 1907 YILINDA ERMENİLER TARAFINDAN YAPILDI
Milli Mensucat Fabrikası, 1907 yılında Ermeni Simyonoğlu`nun çocuklarından Aristidi Kozma tarafından "Simyonoğlu Fabrikası" adıyla kuruldu. Kozma, diğer azınlıklarla birlikte şehri terk edince Hazine`ye geçen fabrikanın adı, İttihat ve Terakki yönetimi tarafından "Milli Fabrika" olarak değiştirildi. Fransızlar şehri işgal edince fabrika eski sahiplerine geçti. Mustafa Kemal Atatürk`ten Adana`daki sahipsiz fabrikaları yeniden canlandırma buyruğunu alan Kayserili tüccar ve Adana Milletvekili Nuh Naci
Yazgan, 1924`te milletvekilliğinden istifa ederek Adana`daki sanayi hamlesinin öncülüğünü üstlendi. Yazgan, 1927`de dönemin diğer işadamları Mustafa Özgür, Nuri Has, Seyit Tekin ile birlikte fabrikayı Hazine`den satın aldı. Adı yeniden "Milli Mensucat" olan fabrikada üretilen "Aslan" marka vater ve ekstra iplikler, ülkede büyük talep gördü. Fabrika, 1978 yılında bu kez biriken borçları nedeniyle tekrar Hazine`ye geçti ve üretimine ara verildi. 1983`te Turgut Özal`ın direktifiyle Gaziantepli işadamı Mehmet
Özüzümcü`ye 49 yıllığına kiraya verilen fabrikanın adı "Milsan Mensucat" olarak değiştirildi.
Milli Mensucat Fabrikası, bünyesinde uzun yıllar memurluk yapan yazar Orhan Kemal`in de romanlarına esin kaynağı oldu. Sahipleri tarafından 1930`larda Türk Hava Kuvvetleri`ne 2 uçak hediye edilen fabrika, "Milli Mensucat" adı altında eğitime bir de ilköğretim okulu kazandırdı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Rize’de ayı 30 Anzer balı peteğini telef etti, Anzer balı üreticisi yaşadığı soruna isyan etti Rize’nin dünyaca ünlü Anzer Yaylası’nda arılığa giren ayı, kovanları telef edince arılığın sahibi "Arıyı da ayı gibi koruma altına alın da bal yiyelim biraz" diyerek tepki gösterdi. İklim değişikliği nedeniyle kış uykusuna yatmakta geciken ayılar vatandaşların yaşam alanlarına girerek zarar vermeye devam ediyor. Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı dünyaca ünlü Anzer Yaylası’nda yaşayan Muzaffer Turgut da ayıdan nasibini aldı. Turgutlar mahallesinde yaşayan Muzaffer Turgut’un arılığına giren ayı içeride bulunan arı kovanlarını telef etti. Bununla da yetinmeyen ayı arılığın hemen yanında bulunan seranın içerisinde bulunan tüm mahsule de da zarar vererek bölgeden öyle ayrıldı. Ayının 30 peteğini telef ettiğini dile getiren Turgut "Bu yıl mahallemize bir ayı dadandı. Değil demirden çelikten kafes hiç bir şey fayda etmiyor ayıya. Balkonun bir tarafında demirden korkuluk yaptık, ona da tırmandı yukarıya çıktı. 30 peteği telef etti. Bir tane ne arı kaldı, ne kovan kaldı, ne bal kaldı! Böyle bir şey olur mu, bizi evden alacak. Devlet buna bir çare bulsun. Vurması da yasak. Artık değil bal, dükkanımızı yiyecek. Gelsin jandarma bu vaziyetimizi bir görsün. Gelsin buna bir çare bulsunlar. Bu ayı arıcılığı Anzer’de mahvetti. 500 bin TL masraf ettim bir şey kalmadı. Servetimi buraya yatırdım yine fayda etmedi" dedi. Arının da ayı gibi koruma altına alınması gerektiğini savunan Turgut "Ufak bir sera etmiştim onu da yedi. İçerisinde yeter ki bir canlı olsun içerisinde hemen kırıyor. Beton döktük betonu kopardı. Tel örgü yaptık, spiralle ile kesemezsin, ayı dişiyle kesti. Arıyı da ayı gibi koruma altına alında bal yiyelim biraz" şeklinde konuştu.
Zonguldak "Ayağıma Bastın" dayağı Murat’ı yatağa mahkum etti Çanakkale’de okulda arkadaşı tarafından dövülen ve kalbi duran Murat Duha Yıldız’ın yaşam mücadelesi Zonguldak’ta sürüyor. Anne Çiğdem Yıldız, "Velilerimiz diyor ki ‘Çocuğumun dersi nasıl?’ Önce dersten önce sevgi ve saygıyı öğretsinler çocuklarına ki karşıdaki insanları ezmeyeceğini, nasıl davranacaklarını öğretsinler" dedi. Çanakkale’nin Biga ilçesinde İÇDAŞ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde yaşanan akran zorbalığı, 14 yaşındaki bir çocuğun hayatını kararttı. Geçen 25 Eylül’de meydana gelen olayda, iddiaya göre "ayağına basma" tartışması yüzünden sınıf arkadaşı Y.C. tarafından öldüresiye dövülen Murat Duha Yıldız, ağır beyin hasarı aldı. Yıldız’ın Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Hastanesi Fizik Tedavi servisinde tedavisi sürüyor. Kalbi iki kez durdu, organları hasar gördü Olay günü sınıf arkadaşının yumruklu saldırısına uğrayan Yıldız, kalbine aldığı darbe ve başını sıraya çarpması sonucu beyin kanaması geçirdi. Yere düştükten sonra da tekmelenmeye devam edilen öğrencinin akciğer, karaciğer, pankreas ve dalağında kanamalar oluştu. Ambulansta ve acil serviste kalbi iki kez duran ve yapılan müdahalelerle hayata döndürülen Murat, 35 günlük yoğun bakım sürecinin ardından servise alındı. Dehşet anlarını anlatan anne Çiğdem Yıldız, "Sınıfta okul ders zili çalınca sırasına geçerken benim oğlum arkadaşının ayağına basıyor. Bir hamlede çocuğuma vuruyor kalbine yere düşürüyor. Kafası masaya denk geliyor, beyin kanaması geçiriyor. Sonra yere düştüğü halde tekmelemeye devam ediyor. Akciğer, karaciğer, pankreas, dalak kanaması ve o halde Kalbinde duruyor yani. Ambulans çağırıyorlar. Sonra tekrardan ikinci kez acilde de kalbi duruyor. 20 dakika geriye çevirmeye uğraşıyorlar çocuğumu. Sonra oradan ÇÖMÜ’ye geçtik. Orada yoğun bakımda yattı 35 gün. 35 günün ardından servise çıktı ama hala oğlum konuşamıyor" diye konuştu. "Hareket edemiyor, bitkisel hayatta gibi" Oğlunun başından bir an olsun ayrılmayan anne Çiğdem Yıldız, Murat’ın karnına takılan PEG (beslenme tüpü) ile beslendiğini belirtti. Oğlunun eski hareketli günlerini özlediğini belirten acılı anne, "Bitkisel hayatta gibi. Karşı taraf tutuklandı ve ıslah evinde. Şu an tedavi fizikte yatıyoruz burada. İyi yani iyi gidiyor. Konuşma yok. Hareket edemiyor. Tek uyup uyandığını görüyoruz. Allah’ım kimseyi evladıyla sınamasın gerçekten çok zor. Ki ben hala zor günler yaşıyorum. Ama çocuğumu öyle yatarken görmek içimi parçalıyor yani. Çünkü hiperaktif bir çocuktu. Yatmayı sevmeyen, uyumayı sevmeyen bir çocuktu. Bilmiyorum. Ama iyi olacak. İnanıyorum" ifadelerine yer verdi. "Çocuğunuza notu değil, saygıyı sorun" Anne Yıldız, yaşanan vahşetin ardından velilere seslenerek şöyle dedi: "Veliler sürekli ’Çocuğumun dersi nasıl?’ diye soruyor. Ben diyorum ki; dersten önce çocuklarınıza sevgiyi, saygıyı, karşısındaki insanı ezmemeyi öğretin. Benim okula gittiğimde ilk sorduğum soru ’Hocam Murat’ın saygısı, sevgisi yerinde mi?’ olurdu. Allah kimseyi evladıyla sınamasın." Olayın ardından saldırgan öğrenci Y.C. "öldürmeye teşebbüs" suçundan tutuklanırken, okul müdürü ve iki müdür yardımcısının açığa alındığı öğrenildi.
Yozgat Yozgat’ta Emirci Sultan Sempozyumu düzenlendi Yozgat’ta düzenlenen Emirci Sultan Sempozyumu’nda kentin tarihi birikimine dikkat çekildi. Sempozyum, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Kültürü Açısından Hacı Bektaş-ı Veli Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının katkılarıyla sürdürülen ‘Türk Dünyası ve Pir-i Türkistan Yesevi Yolu ve Mirası’ panelleri kapsamında gerçekleştirildi. Yozgat Büyük Sinema Salonu’ndaki sempozyuma Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, il protokolü, akademisyenler ve vatandaşlar katıldı. Prof. Dr. Sadullah Gülten, "Türk dünyasında en önemli, ön plana çıkmış kişilerin başında bildiğiniz gibi Hoca Ahmet Yesevi gelmekte. Hoca Ahmet Yesevi, doğduğu topraklardan bütün Türk dünyasını etkileyebilecek halifeler yetiştirmiş ve onları dünyanın dört bir tarafına göndermiştir. Türkistan’da, Kazakistan’da, Kırgısiztan’da, Azerbaycan’da ve diğer Türk dünyasında olduğu gibi aynı şekilde Anadolu’nun bağrında da kendisine bağlı halifeler bulunmaktadır. Çok az bilinse bile bugün Yozgat’ta Osmanpaşa köyünde ‘Emirci, Emirçe, Emir-i Çin’ olarak bilinen Emirci Sultan, menkıbeler ve geleneksel rivayetler üzerinden Hoca Ahmet Yesevi’ye bağlanmakta ve onun dergahında yetiştikten sonra Anadolu’ya gelip hem Anadolu’nun Türkleşmesini hem de İslamlaşmasını sağlayan bir gönül eri olarak ortaya çıkmaktadır" dedi. Programda alanında uzman akademisyenler tarafından Emirci Sultan’ın hayatı, ilmi yönü ve kültürel mirası ele alındı.