ASAYİŞ - 19 Ocak 2025 Pazar 03:40

Adana’da feci kaza... Ters yöne girdi, karşıdan gelen araçla çarpıştı: 1 ölü, 2 yaralı

A
A
A

Adana’da ters yöne giren hafif ticari araç, karşısından gelen Citroen marka hafif ticari araçla çarpıştı. Citroen marka araç hurda yığınına dönerken, aracın 23 yaşındaki sürücüsü hayatını kaybetti, diğer araçtaki 2 kişi de yaralandı.

Kaza, Sarıçam ilçesine bağlı Elif Su Uludağ Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, İbrahim K. kullandığı 01 TK 817 plakalı hafif ticari aracıyla ters yöne girdi. Bu sırada Emre Can kullandığı 01 Y 0705 plakalı Citroen marka hafif ticari araçla yolunda ilerlerken ters yöne giren İbrahim K.’nin aracıyla çarpıştı.

Çarpışmanın etkisiyle Citroen marka araç takla atarak yaklaşık 100 metre sürüklendi. Kazayı gören vatandaşlar durumu sağlık, polis ve itfaiye ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, ters yönden ilerleyen araç sürücüsü İbrahim K. ve yanında bulunan ismi öğrenilemeyen kadını hastaneye kaldırıldı.

Adana’da feci kaza... Ters yöne girdi, karşıdan gelen araçla çarpıştı: 1 ölü, 2 yaralı

İtfaiye ekipleri Citroen marka araçta sıkışan sürücü Emre Can’ı kurtarırken, sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Emre Can’ın hayatını kaybettiği tespit edildi. Yapılan incelemelerin ardından Emre Can’ın cesedi otopsisi yapılmak üzere Adana Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Babası, annesi, kardeşi gözyaşlarına boğuldu

Acı haberi alan baba Üzeyir Can, eşi ve kızıyla kazanın yaşandığı bölgeye geldi. Aracın geldiği hali gören baba Üzeyir Can, annesi ve kızı Emre Can’ın öldüğünü anlayınca olay yerinde gözyaşlarına boğuldu.

Adana’da feci kaza... Ters yöne girdi, karşıdan gelen araçla çarpıştı: 1 ölü, 2 yaralıSüleyman Cenk İdaye

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Ömer Erdoğan: "Çok üzgünüz" Sivasspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan, Beşiktaş maçının ardından yaptığı açıklamada, "Çok üzgünüz. Bugün böyle bir skor beklemiyorduk. Mağlubiyeti hak ettiğimiz futbolu oynadığımızı düşünüyorum" dedi. Trendyol Süper Lig’in 23. haftasında Sivasspor, sahasında karşılaştığı Beşiktaş’a 2-0 mağlup oldu. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında Sivasspor Teknik Direktörü Ömer Erdoğan, açıklamalarda bulundu. Karşılaşmayı değerlendirerek sözlerine başlayan Erdoğan, "Çok üzgünüz. Bugün böyle bir skor beklemiyorduk. Mağlubiyeti hak ettiğimiz futbolu oynadığımızı düşünüyorum. Bazı talihsizlikler yaşadık. Talihsiz bir gol yedik. Tolga ve Ziya gibi futbolcuların sakatlanıp çıkması bizim işimizi daha zorlaştırdı. Hamleler yaptık, ikinci yarı çok üretken olmadık. İstemediğimiz bir sonuç. Tehlikeli bölgesel uzaklaşmak istiyorduk ama başaramadık. Yarından itibaren Gaziantep maçının hazırlıklarına başlayacağız" diye konuştu. "Oyuncularımız sahada gereken mücadeleyi verdiler" Bir gazetecinin "Kupada hükmen mağlubiyet sayılmanız takımın moralini etkiledi mi?" sorusuna Erdoğan, "Talihsiz bir kupa haftası yaşadık. Bu tür maçlar oyuncuların ekstra motive olduğu maçlar. Biz 1 puan değil 3 puan için çıkmıştık. Kupadaki talihsiz olayla ilgili kulübümüz gerekli açıklamayı yaptı. Onla ilgili de bir başvurumuz oldu ve ilerleyen günlerde sonucu çıkacak. Son zamanlarda çok sakat futbolcumuz vardı. Sayısız anlamda zaten sıkıntı yaşadığımız bir dönemdeyiz. Sahada oyuncular elinden gelen mücadeleyi verdiler" yanıtını verdi. "Talihsizlik yaşıyoruz" Sakat futbolcuların durumu hakkında yöneltilen soruya ise Erdoğan, "Talihsizlik yaşıyoruz. Rodrigues’in sakatlığı uzun bir sakatlık 3-4 haftası daha var. Emrah idmanda sakatlandı. Samba Antalya kampında sakatlandı. Uğur’un alt adalesinde bir problem vardı. Fode’nin dizinde bir sorun vardı" diye konuştu. "Futbolcular gitmek istemiyor" Transfer çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Erdoğan, "Kontenjanımız dolu, bazı oyuncularla devam etmeyeceğimizi söyledik ancak futbolcular gitmek istemiyor. Yine arayışlarımız devam ediyor. Aslında ihtiyacımız da var. Rekabete girecek oyuncuya ihtiyacımız var ama sonuç alamadık" ifadelerini kullandı. "Bu tür şeyler her yerde olan şeyler" Bir basın mensubunun, "Taraftarlar maçta yönetimi istifaya çağırdı. Neler söylersiniz?" sorusuna ise Erdoğan şu yanıtını verdi: "Taraftarlar farklı bir skor bekliyorlar. Burada yönetim kurulumuz iyi niyetli çalışıyor. Bu ekonomik sıkıntıda kulüp yönetmek zor. Kendi cebinden para veriyorlar. Eminin şuan onlarda çok memnun değiller. Futbolda bu olabiliyor. Bu sıkıntılı süreçten hep birlikte çıkmamız gerekiyor. Taraftar bizim en büyük gücümüz. Birlik olmamız gerekiyor. Zor günlerde kenetlenmemiz gerekiyor. Şuan öyle bir dönem yaşıyoruz. Bu tür şeyler her yerde olan şeyler. Takıma herkesin sahip çıkması lazım. Taraftarı mutlu etmek için mücadelemizi vermeye çalıştık. Taraftarımızdan özür dileriz, onlar daha iyi skoru hak ediyorlar. Biz bunlardan ders çıkaracağız. İnşallah bir an önce yukarıya çıkacağız." "Onların seviyesine düşmeyeceğim" Son olarak, maçta Beşiktaş tribünlerinden kendisine yönelik yapılan tezahüratlara ise Ömer Erdoğan, "O konuda çok yorum yapmak istemiyorum. Başka bir şey derdim de o seviyeye düşmek istemiyorum. Beşiktaş taraftarı maç saati ile ilgili tepki gösterdi bana. Bu maç saati 14 gün önce belirlendi. Ben buna tek başıma karar verecek yetkide değilim. Oyuncular da maçın aynı saatte oynanmasını istediler. Eski Sivas soğukları yok. Biz bu konuda bir değişikliğe gitmedik. Sosyal medyada farklı yansıtılıyor. Onların seviyesine düşmeyeceğim" diye konuştu.
Konya Konyaspor’dan hakem hataları hakkında açıklama Konyaspor Kulübü, Kayserispor’a mağlup oldukları maçın ardından yaptığı açıklamada, "Birilerinin talimatıyla maçlarımıza çıkan hakemler, operasyonlarını ‘sağlıklı’ şekilde yerine getiriyor. Konyaspor ne yazık ki doğranmaya devam ediyor" denildi. Konyaspor, Trendyol Süper Lig’in 23. haftasında deplasmanda karşılaştığı Kayserispor’a 3-2 mağlup oldu. Maçın ardından kulüpten yayımlanan açıklamada, "Birilerinin talimatıyla maçlarımıza çıkan hakemler, operasyonlarını ‘sağlıklı’ şekilde yerine getiriyor. Konyaspor ne yazık ki doğranmaya devam ediyor. Bugünkü karşılaşmada bulduğumuz 3. golün iptali, futbolumuzdaki karanlık yüzü ortaya çıkarmıştır. Türkiye Futbol Federasyonu’nun ülke futboluna kazandırdığı yabancı VAR atamalarının adaletsizliği ortadan kaldırmadığı gün yüzüne çıkmıştır. Yediğimiz ikinci gol öncesi yapılan faule tepkisiz kalan MHK’ya bağlı tüm birimler, pozisyonu görmezden gelerek görevlerini eksiksiz yerine getirmişlerdir. Merkez Hakem Kurulu’nda görev alan herkes ne hikmetse futbola yabancılaşmaktadır" ifadeleri kullandı. "MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu’nun acilen cevaplaması gereken sorular vardır" Açıklamada altını çizerek ifade edilmesi gereken konular olduğu belirtilerek, "MHK’daki basiretsizlik ve beceriksizlik tüm hakemlere sirayet etmiştir. Başkan Ferhat Gündoğdu’nun, Konyaspor’a karşı takındığı olumsuz tutumunun nedenini biz çok iyi biliyoruz. Kendisinin de şunu çok iyi bilmesini istiyoruz. Konyalı bir yöneticiye yönelik yıllar öncesinden bir hesabı varsa; nefretini Konyaspor üzerinden çıkarmaya çalışmasın. O kişi, oyundan çok önce çıkmıştır ama Konya şehri her daim oyunun içindedir. Bunu özellikle unutmasın. MHK Başkanı açıklamalarında hakem temizliğine gittiklerini söylemişti. Önceki dönem Kulüpler Birliği Başkanının da dediği gibi, o temizliğe kendinizden başlamayı ne zaman düşünüyorsunuz. İstediği zaman canlı yayınlara bağlanan ve pozisyonları yorumlayan MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu’nun acilen cevaplaması gereken sorular vardır. Eski bir hakem olan Cem Satman, MHK’daki hangi görevi yapıyor? Maçın oynandığı esnada neredeydi? Örneğin VAR kontrol merkezinde miydi? Pozisyonlara ve özellikle 5 dakika süren golümüzün iptaline müdahil oldu mu? Hakem triosu ve VAR arasında tercümanlık yaptığı bilgisi doğru mu? Ofsayt gerekçesiyle iptal edilen golümüz sonrası hakemler arasındaki konuşmaların tamamını kamuoyu ile paylaşmayı düşünüyorlar mı? Ayrıca yarı otomatik ofsayt sistemi, neden devre dışı kalmıştır? Yarı otomatik ofsayt sistemi, maçın başından itibaren devrede değilse bu sorun neden iki takımın teknik heyetine ve kaptanlarına bildirilmemiştir? Bazı yayıncılardan aldığımız bilgilere göre ofsayt çizgisinin yayıncı kuruluştan çizilmesinin talep edildiği doğru mu?" denildi. "Yaşanan bu operasyonun sonuna kadara takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz" Açıklamada son olarak şu ifadeler kullanıldı: "Konyaspor Kulübü olarak TFF’nin daha fazla zarar görmemek adına MHK ile ilgili ivedilikle kararlar almasını bekliyoruz. Kulüp başkanları, teknik direktörler, futbolcular hatta taraftarlar böyle maçlar sonrasında eleştirileri sonrası cezalandırılırken; her zaman en büyük suçlu olan MHK ve hakemler neden ceza almazlar? Neden istifa etmezler? Bu soruların cevabını merakla bekliyoruz. Bugün yaşanan bu operasyonun sonuna kadara takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
Bursa Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Bozbey: "Konut hakkı temel bir insan hakkıdır" Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi, Bursa Planlama Ajansı ve Yerel Reform Girişimi Derneği iş birliğiyle düzenlenen "Yerel Reform Buluşmaları" panelinde konut meselesi tüm boyutlarıyla ele alındı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "Konut hakkı, tıpkı eğitim ve sağlık gibi temel bir insan hakkıdır" dedi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen "Yerel Reform Buluşmaları" paneline Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve bakanlık görevlerinde bulunan Yerel Reform Girişimi Derneği Başkanı Murat Karayalçın, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Kent Konseyi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gül Sayan Atanur, kamu kurum ve kuruluşları ile STK’lar, akademisyenler ve vatandaşlar katıldı. "Konut, insan onuruna yakışır bir yaşamın temelidir" Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, panelin açılış konuşmasında konut hakkının temel bir insan hakkı olduğunu vurgulayarak, sağlıklı, güvenli ve erişilebilir bir konutta yaşamanın insan onuruna yakışır bir hayatın temeli olduğunu belirtti. "Konut, yalnızca dört duvar ve bir çatıdan ibaret değildir" diyen Başkan Bozbey, "Konut, bir insanın yaşamını sürdürebileceği, güven içinde yaşayabileceği, çocuklarını büyütebileceği, mahallesinde kök salabileceği bir yuva demektir" ifadelerini kullandı. "Konut, ticari bir meta haline getirilemez" Konutun ticari bir meta haline getirilmesini eleştiren Başkan Bozbey, "Anayasa’mızın 57. Maddesi, devletin konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alması gerektiğini ifade ederken, Birleşmiş Milletler ise konutu, ’Yaşamaya elverişli, insana yakışır ve erişilebilir bir hak’ olarak tanımlıyor. Ancak ne yazık ki bugün ülkemizde, barınma hakkının temel bir insan hakkı olmaktan çıkıp yalnızca belirli bir kesimin erişebildiği bir lüks haline geldiğini görüyoruz. Sosyal konut yetersizliği, plansız yapılaşma ve yaşam şartlarının ağırlaşması, özellikle dar gelirli vatandaşlarımız için konut edinmeyi zorlaştırmaktadır. Oysa konut hakkı, tıpkı eğitim ve sağlık gibi temel bir insan hakkıdır ve yalnızca alım gücü yüksek olanların erişebildiği bir ayrıcalığa dönüşmesini kabul etmiyoruz" diye konuştu. "Konut meselesi, sosyal bir hak olarak ele alınmalıdır" "Ekonomik kriz, enflasyon ve kentsel dönüşüm süreçlerindeki adaletsizlikler nedeniyle konuta erişimin her geçen gün daha da kısıtlandığını" belirten Başkan Bozbey, "Ev sahibi olmak bir ayrıcalığa, kiracı olmak ise bir belirsizliğe dönüştü. Günümüzde kira fiyatlarının hızla yükseldiği, insanların yaşadığı mahallelerden uzaklaşmak zorunda kaldığı, güvencesizliğin hakim olduğu bir tablo ile karşı karşıyayız. İşte tam da bu yüzden konut meselesi piyasa dinamiği olmaktan çıkarılıp, sosyal bir hak olarak ele alınmalıdır. Kentler çıkar amaçlı değil, insan için, yaşam için, gelecek için planlanmalıdır" dedi. Yerel yönetimlerin konut politikalarında önemli rol oynadığını da belirten Bozbey, "Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak konut politikalarını adil, erişilebilir ve sürdürülebilir bir zemine oturtmak için çalışıyoruz. Bursa’mız, Türkiye’nin en hızlı büyüyen kentlerinden biridir. Bu büyümenin planlı bir şekilde gerçekleştiğini söylemek mümkün değil. Maalesef ki bizim kentimizde de kaçak yapılaşma oranı oldukça yüksek. Bugüne kadar bütüncüllükten uzak ele alınan kentsel dönüşüm politikaları, yeşil alanların ve sosyal donatı alanlarının yetersizliği, sağlıklı konutlara erişimi zorlaştırmıştır" dedi. "Kentsel dönüşüm süreçleri şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütülmeli" Kentsel dönüşüm süreçlerinin şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Bozbey, "Kentimizin geleceğini planlarken, dönüşüm süreçlerini şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütmek zorundayız. İnsanları mağdur eden, onları yaşadıkları yerlerden koparan yaklaşımlar yerine, herkesin hakkını koruyan, sosyal adaleti gözeten bir dönüşüm anlayışını hayata geçirmeliyiz. Bursa’mızda da Doğanbey TOKİ konutları gibi kötü örnekler var. Biz, kent dokusunu ve yaşam kalitesini göz ardı eden projelere geçit vermemeye kararlıyız" şeklinde konuştu. Konut üretirken göz ardı edilemeyecek en önemli gerçeğin deprem olduğunu hatırlatan Başkan Bozbey, "Bursa, birinci derece deprem kuşağında yer alıyor ve bu bilinçle hareket etmek zorundayız. Yeni konut üretiminde depreme dayanıklılığı esas alıyor, mevcut yapı stokunu güçlendirmek için çalışmalar yürütüyoruz. Mahallelerin yok edilmediği, doğanın ve kültürel mirasın korunarak büyüdüğü bir Bursa hayal ediyoruz. Ve bu hayali gerçekleştirmek için kentimizin tüm dinamikleriyle birlikte çalışıyoruz" dedi. "Yeni Batıkent’lere ihtiyaç var" Yerel Reform Girişimi Derneği Kurucu Başkanı Murat Karayalçın, Türkiye’nin konut sorununa dikkat çekerek, "Yeni Batıkent’lere, yeni Dikmen Vadilerine ihtiyaç var" dedi. Karayalçın, "Türkiye bir konut krizi yaşıyor. Bu kriz, enflasyonun temel taşıyıcısı haline geldi" derken, konut sorununa çözüm olarak kentsel toprak reformunun yapılması ve yeni bir kentleşme siyasetinin izlenmesi gerektiğini vurguladı. "Dar gelirli aileler için yeterli konut üretimi yok" TOKİ’nin dar gelirli aileler için yeterli konut üretimi yapmadığını belirten Karayalçın, "TOKİ’nin toplam imalatının sadece yüzde 3’ü dar gelirli ailelere veriliyor. Türkiye’de konut piyasasında sadece toplumun yüzde 35’i için üretim yapılıyor" diye konuştu. "Konut hakkı, toplumsal adaleti güçlendirir" Bursa Kent Konseyi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gül Sayan Atanur da konut hakkının sadece fiziksel bir barınma ihtiyacını karşılamakla sınırlı olmadığını belirterek, "Konut hakkı aynı zamanda bireylerin yaşam kalitesini artıran, toplumsal adaleti güçlendiren ve sürdürülebilir kentleşmenin temelini oluşturan bir haktır" dedi. Atanur, konut hakkının kolektif bir sorumluluk olduğunu ve çözüm için işbirliği gerektiğini vurguladı. Konuşmaların ardından program panelistlerin sunum ve konuşmalarıyla devam etti.