EKONOMİ - 22 Şubat 2021 Pazartesi 09:01

AOSB’de "yenilikçi" hizmetler

A
A
A
AOSB’de "yenilikçi" hizmetler

Türkiye genelinde, 80 kentte yer alan 325 sanayi bölgesinin en büyüklerinden olan Adana Organize Sanayi Bölgesi (AOSB), coğrafi konumu ve lojistik avantajlarının yanı sıra bölgede faaliyet gösteren firmalara kesintisiz ve sürdürülebilir üretim imkanlarına ek olarak sunulan yenilikçi hizmetlerle cazibe merkezi olmayı sürdürüyor.

Türkiye genelinde, 80 kentte yer alan 325 sanayi bölgesinin en büyüklerinden olan Adana Organize Sanayi Bölgesi (AOSB), coğrafi konumu ve lojistik avantajlarının yanı sıra bölgede faaliyet gösteren firmalara kesintisiz ve sürdürülebilir üretim imkanlarına ek olarak sunulan yenilikçi hizmetlerle cazibe merkezi olmayı sürdürüyor.


AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar, Türkiye’nin sanayileşen ilk kentleri arasında bulunan Adana’nın bu alandaki tecrübesi, üniversitelerin gücü, kurumların iletişim becerileri, iletişim çağının imkanları ve gelişen teknolojiyi yakından takip ederek, firmalara sundukları yenilikçi hizmetlerin bölgenin tercih sebebinde önemli faktörler olduğunu bildirdi.


Akpınar, Adana’nın toplam ihracatının 2 milyar doların üzerinde olduğu ve bunun yüzde 60’ının AOSB’de yer alan firmaların gerçekleştirdiğini, bölgede, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasına giren 16, İkinci 500’de ise 14 firmanın yer aldığını kaydetti.


Coğrafi konumu, lojistik avantajları, uygun arsa fiyatları, en uygun fiyatla doğalgaz, su ve elektrik temini, arıtma tesisleri, altyapı ve üst yapı imkanları ile bir şehirde ne varsa her ihtiyacın karşılandığı birimleri ile yatırımcının ilgisini çeken bölgenin, Türk sanayisinin devler ligindeki firmalarıyla gücüne güç kattığını bildirdi.


Şu anda 562 parselin yer aldığı, 450 işletmenin faaliyette bulunduğunu bölgede 7 milyon metrekarelik genişleme alanı bulunduğunu belirten Akpınar, “Bu yıl sonuna kadar genişleme alanının 1 milyon metrekarelik bölümünü yatırımcıya açma çabasındayız” dedi.



Proje ofisi


Akpınar, bölgedeki tüm kamu birimlerinin tek çatı altında hizmet verdikleri Kamu Kampüsü’nde açtıkları Proje Ofisi’nin, bölgedeki firmalara Ar-Ge ve inovasyon projeleri, AR-GE / Tasarım Merkezi Kurulum ve sürdürme, KOSGEB ve Bakanlık kapsamında hibe proje ve destekleri konusunda hizmet prensibi ile faaliyet gösterdiğini bildirdi. Bu ofis aracılığıyla, sanayicilere bugüne kadar 20 milyon TL’nin üzerinde kamusal destek sağlandığını, bunun katlanarak artacağına inandıklarını ifade etti.


Ersin Akpınar, yenilikçi bakış açısının ürünü olan ve üniversite- sanayi işbirliği kapsamında, üniversiteden akademisyenler koordinatörlüğünde hizmetleri yürütülen Proje Ofisi uzmanlarının, sanayicileri tek tek ziyaret edip önce ihtiyaçlarını belirlediğini, ardından ihtiyaç duydukları desteklere erişimi sağladıklarını bildirdi.


Yine bu ofisin hizmetleri kapsamında en az 100 akademisyeni sanayicilerin fabrikalarına çektiklerini belirterek, “Bu da raflardaki bilginin sanayi tesislerine aktarılmasına aracılık etti. Yani biz OSB olarak üniversite ile sanayici arasında köprü görevi üstleniyoruz” dedi.


Akpınar, sadece bölgedeki firmalara değil bölge dışındaki firmaları da sektörel bazda oluşturdukları kümelenme faaliyetlerine dahil ettiklerini, böylece bölge dışındaki alanların da bir nevi kuluçka merkezi gibi sanayicilerle temasını artırdıklarını kaydetti. Akpınar, “Tüm bu çalışmalarımızın gayesi paydaşlar arasındaki ilişkileri güçlendirmek. Buna bağlı olarak AR-GE ve inovasyon çalışmalarında farkındalık oluşturmak” diye konuştu.



OSEO Projesi


Ersin Akpınar, ihracatı attırma ve global pazarda bölgedeki firmaların varlığını hissettirmek amacıyla Bölge Müdürlüğü bünyesinde filizlenip geliştirilen OSEO Projesi’nden de söz etti.


Pandeminin de etkisiyle dünyanın daha fazla dijitalleştiğini, dünyanın bir ucundaki alıcının, dünyanın diğer ucundaki tedarikçiye elindeki cep telefonu aracılığıyla bile ulaşabildiğini ifade eden Ersin Akpınar, bu çağa ayak uydurup, bölgedeki firmaların dünyaya açılmasına katkı sunan bu projenin pilot çalışmasının ardından uygulamaya konulduğunu bildirdi.


Ersin Akpınar, OSEO (Organized Saerch Engine Optimization)" projesi ile Bölgede faaliyet gösteren firmaların dijital dünyada bulunabilirliğini arttırarak ihracatlarına yeni pazarlar dahil etmelerine katkı sunmak istediklerini vurguladı.


“Kaynaklarımızı doğru kullanmak zorundayız. Dolabımızı açtığımızda hangi kıyafetlerin olduğunu bilmeden alışverişe gitmemiz bizim için israfın kendisi olacaktır” diyen AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar, sözlerini şöyle tamamladı:


“Bizim için nasıl bir eşya kaynak ise insan en büyük kaynağımız. Bizim hazinemiz yerin altındaki bulduğumuz değil, yerin üzerindeki insanlarımızdır. İnsanımıza doğru yatırım yapmak, nitelikli insan kapasitemizi arttırmak suretiyle gelecekte dizayn edeceğimiz Adana’nın ülkemizin çok daha iyi yerlere gelebileceği kanaatindeyiz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Motosikletine dağ keçisi boynuzu taktı, trafikte ilgi odağı oldu Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun motosikletine taktığı dağ keçisi boynuzu ile ilgi odağı oldu. Adana’da motosiklet tutkunu Özay Altun, Chopper tipi alçak binişli motosiklet aldı. Daha sonrasında motosikletini çeşitli eklemelerle modifiye etmeye başlayan Altun, bir avcı kulübünde duvarda gördüğü dağ keçisine ait olan boynuzu motosikletine taktırdı. Trafikte ’boynuzlu motosikletli’ olarak anılmaya başlayan Altun, vatandaşların kendisini motosiklet üzerinde gördüğünde video ve fotoğraf çekerek ilgi gösterdiğini, kendisinin de bu ilgiden mutlu olduğunu söyledi. "Bu tarz Alman askerlerinin savaş dönüşü dizayn ettikleri bir tarz" Amerikan motosiklet kulüplerine tutkulu olduğunu belirten Altun, "Amerikan motosiklet kulübü hastasıyım. Kulüpteki motosikletlere yıllar öncesinden hevesim vardı. Sonra ben de bu Chopper’ı aldım. Motorum 350 cc ve çeşitli aksesuar modifiyeleri ile kendime göre bir tarz oluşturdum. Bu tarz aslında yıllar önce Alman askerlerinin motorlarını savaştan döndükten sonra motorlarına dizayn ettikleri bir tarz. Artı olarak ben sadece dağ keçisi boynuzunu ekledim" dedi. "Boynuz dağ keçisine ait" Motosikletine monte ettiği dağ keçisine ait olan boynuzu bir avcı kulübünün duvarında gördüğünü anlatan motosiklet tutkunu Altun, "Bu boynuzu bir avcı kulübünde duvarda gördüm, Boynuzu görür görmez motosikletimin önüne güzel olacağını düşünerek aldım, gerçekten de güzel oldu. Trafikte giderken ışıklarda durduğum zaman vatandaşlar video ve resim çekiyorlar. Ayrı bir havası, kendine has bir ilgisi oldu motosikletimin. Boynuzu takalı 1 yıl oldu, motosiklet de 3-4 yıldır bende. Sinyalimi, farımı, sürüşümü engelleyen herhangi bir sorun yok, sadece motosikletime bir makyaj, bir süs yaptım. Trafiğe ve kurallara uymayan bir engelim yok, eğer olsa boynuzu kendim takmam" şeklinde konuştu. Chopper sahibi motosiklet tutkunlarının, farklı tarzlarına karşın trafikte gayet dikkatli motosiklet kullandıklarının da altını çizen Altun, "Chopper sahibi insanlar trafikte en düzgün motosiklet kullanan, kurallara harfiyen uyan motosiklet sürücüleridir. Motosiklet özgürlüktür, motosikletin üzerinde kendimi uçuyor gibi hissediyorum" sözlerine yer verdi. "Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz" Motosikleti sıkça gördüklerini belirten esnaf Şehmus Tular ise, "Bu arkadaş motosiklet hastası. Değişik bir tarz yapmış, hoşumuza da gidiyor. Her gördüğümüzde tekrar ne zaman geçecek diye bekliyoruz. Değişik bir motor, arkadaş da biraz böyle şeyleri seviyor sanırım. Bu da bizim hoşumuza gidiyor. Söylenene göre yabani dağ keçisinden alınan boynuzmuş, orijinal bir şey olduğunu bana söyledi kendisi. Böyle şeyleri seviyor demek ki, Allah kaza bela vermesin" ifadelerini kullandı. (MUB-FKE-
İstanbul “Dönerin anavatanı Türkiye’dir” Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın Türkiye ziyaretine döneriyle birlikte gelmesi dünyada geniş yankı bulmuştu. Son günlerde devam eden döner diplomasisine Türk dönerciden yorum ‘Türkiye’ye döner getirilmesine gerek yok biz zaten dünyanın her yerine döner gönderiyoruz.’ Türkiye’ye yanında 60 kilo döner ile birlikte gelen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ülkesinde de eleştirilerin odağı oldu. Dönerin ana vatanına yanında dönerle gelen Steinmeier, İstanbul’da Alman Büyükelçiliği’ne ait yazlık Tarabya rezidansında döner keserek davetlilere ikram etmişti. Görüntüler üzerine ülkesinde de çeşitli eleştirilere maruz kalan Steinmeier’a dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da akşam yemeği için döner ikramında bulundu. “Dünyanın her yerine döner gönderiyoruz” Döner diplomasisi ardından Türk döner ustası Harun Davut ‘Türkiye dönerin ana vatanıdır. Kimsenin Türkiye’ye gelirken yanında döner getirmesine gerek yok. Biz dünyanın her yerine döner gönderiyoruz. Dönerin buttan olması ve yaprak olarak kesilmesi önemlidir. Kuyruğuna, döşüne ve pişmesine dikkat edilmesi gerekir. Bu işin ustaları Türkiye’de yetişir. Döner Türkiye’de başladı Türkiye’de devam edecektir. “Dönerde etin kalitesi ve pişirilmesi çok önemli” Döner ustası Davut, “Bir döner ustası en alt tabakadan çırak olarak başlar. Bir ustanın yetiştirilmesi hiç kolay değil. Usta yetiştirmek yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında olur. Döneri her usta yaprak gibi kesemez. Bunu özenle yetiştirdiğimiz ustalar kesebilir. Döner yaklaşık 180 derece sıcaklıkta pişirilir. Dönerin kalitesinden çok pişimi çok önemlidir. Lezzetli bir döner için kaliteli et, etin soslaması ve bunları yapacak kaliteli bir usta gerekir. Bu saydığım şartlar birbirine zincirlidir. Bizim için önemli olan lezzet ve kesim tekniğidir” dedi. “Dönerin en güzeli ve en lezzetlisi Türkiye’de” Dönerin ana vatanının Türkiye olduğunu belirten Döner Ustası Davut, “Yurtdışından gelenler yanlarına yemek almalarına gerek yok burada en güzel en lezzetli Türk dönerini yiyebilirler. Gelen misafirlerimize yurt dışına götürebilmeleri için paketleme yapıp gönderebiliyoruz. En iyi döner Türkiye’de yenir” şeklinde konuştu. Türk döneri tescilleniyor Öte yandan Türkiye tarafından Avrupa Birliği’ne (AB) dönerin geleneksel ürün adı olarak tescili için yapılan başvurunun ilanı, AB Resmi Gazetesi’nde yayımlandı. Dönerin 1800’lerin başından itibaren İstanbul’dan Osmanlı coğrafyasına yayıldığı kaydedilen ilanda, 1962’den 1979’a kadar devam eden Türklerin başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya göçüyle yayıldığı anlatıldı. Dönerin 3 aylık itiraz süresinin dolmasının ardından tescil edileceği ve Türkiye’den AB’de tescillenen ilk geleneksel ürün adı olacağı kaydedildi.