SAĞLIK - 04 Ağustos 2022 Perşembe 11:01

Uzmanlardan ‘ailesel kolesterol yüksekliği’ uyarısı

A
A
A
Uzmanlardan ‘ailesel kolesterol yüksekliği’ uyarısı

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof.

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Emre Bozkırlı, ‘ailesel kolesterol yüksekliği’ hastalarının yüzde 90’ının sağlık durumundan habersiz yaşadığını söyledi. Prof. Dr. Bozkırlı, bu hastaların kalp krizi geçirme riskinin 20 kat daha fazla olduğuna dikkat çekti.


Adana Acıbadem Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı’nda görevli Prof. Dr. Emre Bozkırlı, kalp damar hastalıklarının tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 40’ını açıklayacak şekilde dünyada en sık ölüme neden olan hastalık olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Bozkırlı, bu hastalıklara yol açan faktörlerin ileri yaş, cinsiyet ve aileden gelen kalıtsal nedenler gibi önlenemeyen faktörler ile sigara, tansiyon veya şeker yüksekliği olduğunu söyledi.



“Sadece yüzde 5’inde genetik faktör etkili”


Kolesterolün vücudun yapı taşlarından bir tanesi olup, hücre duvarı ve bir takım hormonların yapısında doğal olarak normal insan vücudunda yer aldığını belirten Prof. Dr. Bozkırlı, “Ancak dolaşımda kolesterol düzeylerinin aşırı yükselmesi damar yapısında bozulmalara neden olarak kalp damar hastalıklarına neden olabilir. Kan yağlarındaki yüksekliklerin yüzde 95’i hareketsiz yaşam tarzı, aşırı kalori alımı, rafine besinlerin aşırı tüketimi, şeker hastalığı, obezite, tiroid bezinin tembel çalışması, karaciğer ve böbrek hastalıkları gibi nedenlere bağlıyken, hastaların yaklaşık yüzde 5’inde zeminde aileden gelen genetik bozukluklar yer alır” diye konuştu.



“Ailesel kolesterol yüksekliği tedavi edilebilir”


Prof. Dr. Bozkırlı, ‘ailesel kolesterol yüksekliğinin’ kötü kolesterol olarak adlandırılan LDL düzeylerinin çok artması ve erken yaşlarda kalp damar hastalıklarının görülmesi ile belirgin olan, kalıtımsal ama aynı zamanda tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Hastalığın kökeninde kötü kolesterol düzeylerinin aşırı düzeylerde artmasının yattığına değinen Prof. Dr. Bozkırlı, “Bu da damarların yapısını bozarak elastikiyetlerini kaybetmelerine, damarlarda yapısal bozukluk şeklinde plakların oluşmasına ve bu plakların zaman içinde yırtılması ile tıkayıcı özellikte pıhtıların oluşmasına neden olabilir” ifadelerini kullandı.



“20 yaşın altında bile görülebilir”


‘Ailesel kolesterol yüksekliğinin’ en sık rastlanan kalıtsal metabolizma hastalıklarından bir tanesi olduğunu ve damar yapısını bozarak kalp damar hastalıklarına, dolayısıyla erken yaşlarda ölüme sebebiyet verdiğini dile getiren Prof. Dr. Bozkırlı şunları söyledi:


“Hastalığın iki farklı formu olup, ebeveynlerden sadece bir tanesinden kaynaklanan genetik bozukluk var ise heterozigot, hem anne hem babadan kaynaklanan genetik bozukluk varlığında ise homozigot hastalık tablosu görülür. Normal kişilerde kalp damar hastalıkları 60 yaşından sonra artarken, heterozigot hastalarda 40, homozigot hastalarda 20 yaş civarı, hatta daha da erken yaşlarda kalp damar hastalıkları görülebilmektedir.”



“Erken yaşta kalp krizi riski 20 kat fazla”


Prof. Dr. Bozkırlı, 60 yaşın altında kalp krizi görülen kadınların yüzde 30’unda, 50 yaşın altında kalp krizi geçiren erkeklerin yüzde 50’sinde altta yatan sebebin ailesel kolesterol yüksekliği olduğunu ve ailesel kolesterol yüksekliği olan hastalarda erken yaşta kalp krizi geçirme riskinin sağlıklı bireylere göre yaklaşık 20 kat daha fazla görüldüğünün altını çizerek, “Hastalığın heterozigot tipinin toplumda görülme sıklığı her 200-500 kişide bir olup, Türkiye’de yaklaşık 150-400 bin hasta olduğu düşünülüyor. Hastalığın çok daha hızlı ve çok daha erken yaşlarda ölüme neden olabilen homozigot tipinin görülme sıklığı 300-400 binde 1 olup, Türkiye’de 200-250 civarında hasta olduğu düşünülüyor. Ne yazık ki hastaların yüzde 90 gibi çok büyük bir bölümü hastalığın varlığından habersiz olarak yaşamlarını sürdürüyor” dedi.



“Gözlerde belirti olabilir”


Prof. Dr. Emre Bozkırlı, “Hastaların dış görünüşünde hiçbir anormallik olmayabileceği gibi, gözün renkli kısmının etrafında beyaz veya gri renkli ’arkus kornea’ adı verilen halkalar olabilir. Göz çukurunda, özellikle burun kökü komşuluğunda beyaz- sarı- turuncu renkli ’ksantelezma’ denilen yağ bezeleri görülebilir. Özellikle homozigot hastalarda ayak bileği, dirsek ve parmaklarda tendonlar üzerinde ’ksantom’ adı verilen kitleler saptanabilir” diye konuştu.


Ayrıca Prof. Dr. Bozkırlı, hastalığın ilaçlar ile kontrol altına alınamadığı durumlarda kanın “aferez” denilen yöntemle belirli aralıklarla temizlenmesi ve karaciğer nakli gibi ileri tedavilerin uygulanabildiğini ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.
Adana Okan Buruk: “Büyük rekorlara imza atıyoruz” Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada “Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray deplasmanda Y. Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maç sonu basın toplantısında konuşan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Adana deplasmanının zorlu olduğunu belirterek, “Adana deplasmanı birçok takım için çok zordur. Maç öncesi muhteşem bir koreografi vardı. Maç atmosferi çok güzeldi. Oyuna bakacak olursak da bizlerin ofansif anlamda çok kolay pozisyon ürettiğimiz oyunlardan biriydi. Oyun içerisinde rakibimizin de çok net pozisyonları vardı. Kaptanımız Muslera kendisi bir rekora imza attı. Galatasaray’ın kazandığı 3 puanda önemli bir rolü vardı. Rakibimize verdiğimiz pozisyonlardan dolayı mutlu değilim. Bugün buradan ayrılırken 7 puan önde ayrılıyoruz. Bir sonraki maça da hazırlanırken rakiplerimizin maçlarını da bekleyeceğiz. Kendi rekorumuzu geçtik, benim ve oyuncularım açısından çok önemli. Herkese teşekkür ediyorum. Hep beraber bu rekorları kırıyoruz. Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanacak maç hakkında da sorulan soruya cevap veren Buruk, “Rakibimizin iki kanadı da çok geriye dönmedi. 56 kere ceza sahasına girip 25 şut atmışız. Rakibimiz iyi savunma yapamadı. Biz hep kendi maçımıza odaklanıyoruz. Biz kendi maçlarımızı kazandığımız için avantajlı olan biziz. Rakibimizin puan kaybetmesi halinde bu puan farkı 6 veya 7 olarak değişecek. Hiçbir şey bitmedi. Devam ediyoruz” diye konuştu.
Adana Hikmet Karaman: “Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, 3-0 mağlup oldukları Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamada, “Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Y. Adana Demirspor, evinde karşılaştığı Galatasaray’a 3-0 mağlup oldu. Maç sonu basın toplantısında konuşan Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “İlk 45 dakikada çok önemli pozisyonlar oluşturduk. Kaleci Muslera’yı tebrik etmek gerek. İkinci yarı 1-0 ve 2-0 oldu. Futbolcularım iyi mücadele etti. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışı hak eden bir performans ortaya koyduk. Maçın son bölümlerinde Galatasaray üstünlüğü ele aldı. Taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Maç öncesi çok güzel bir atmosfer vardı. Galatasaray’a bundan sonra başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. "İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu" Adana Demirspor’un zorluklar yaşadığını aktaran Karaman, “Bu takım 12 haftalık bir takım. Adana Demirspor takımı 12 haftadır birbirini tanımaya çalışan oyuncu gruplarıyla maça çıkıyor. Geçtiğimiz sezonların takımı ortada yok. İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu. Yediğimiz gollerden sonra moraller bozuldu. Galatasaray gibi bir takıma karşı oynuyorsun ve ilk devre yakaladığın net pozisyonlar var. Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. 2-0’dan sonra gördünüz ne kadar rahatladı. Yusuf Sarı ve Emre Akbaba çok önemli oyuncular ama yoklardı. Biz elimizdeki oyuncularla planlamayı en iyi şekilde yaptık. Müthiş bir maç izlendi. Futbol bir oyun, alkışlayacaksın. Bu oyunculara da sahip çıkacaksın. Zaman zaman kulüpler ekonomik ve sevk, idare anlamında zorluklar yaşayabilir. Biz de bunu şu anda kontrol ediyoruz. Semih Güler’in sakatlanması da bizi etkiledi. Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” diye konuştu.