YEREL HABERLER - 21 Ocak 2017 Cumartesi 16:01

Kahta’da ‘Kazan Havzası’ paneli düzenlendi

A
A
A
Kahta’da ‘Kazan Havzası’ paneli düzenlendi

Adıyaman’ın Kahta İlçesinde Eğitimle Diriliş Derneği tarafından, ‘İslam Medeniyeti Havzalarından Kazan Havzası’ paneli düzenlendi.
METEM Konferans Salonu’nda düzenlenen “İslam Medeniyet Havzalarından Kazan Havzası” paneline, AK Parti Kahta İlçe Başkanı Engin Akel, Kahta İlçe Milli Eğitim Müdürü İbrahim Halil Tünçmen, akademisyenler, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Panelde selamlama konuşması yapan Türkiye Petrolleri Kız İmam Hatip Lisesi Müdürü Halit Akel, bir önceki yıl düzenlenen panellere de atıfta bulunarak, yapılan bu çalışmaların Kahta’nın yeniden dirilişi için çok önemli olduğunu belirtti ve buna vesile olanlara teşekkür etti.
Eğitimci-Yazar Ziya Tepe ve Eğitimci Osman Dağ’ın konuşmacı olarak katıldığı paneli Eğitimci Hekim Alan yönetti. Hekim Alan, konuşmacıların konu başlıkları ile ilgili genel bilgiler verdi. Daha sonra ilk sözü Eğitimci-Yazar Ziya Tepe’ye bıraktı.
Rusya toplarının merkezinde yer alan İdil-Bulgar ve Kazan Medeniyet havzası ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulunan Eğitimci Yazar Ziya Tepe, medeniyetlerde, din, tarih ve liderlerin temel etkenler olduğunu belirterek, İdil-Bulgar ve Kazan Medeniyetlerini bu boyutları ile de işleyeceğini söyledi.
Kazan Medeniyet Havzasında çok sayıda büyük İslam alimi ve bilim adamlarının yetiştiğini ifade eden Eğitimci-Yazar Eğitimci Yazar Tepe, “Kazan Medeniyet Havzasında yetişmiş çok sayıda büyük İslam alimi ve bilim adamları beni hayretler içinde bırakmıştır. Nasıl olurda dünya çapında bu büyük Müslüman alim ve bilim adamlarımızı bu güne kadar tanıyamadık ve tanımıyoruz diye kendi kendime hayıflandım” dedi.
Altın Ordu tarihinin liderler halklar ve devletler için ibretler alınacak bir laboratuar görevi gördüğünü vurgulayan Eğitimci Yazar Tepe, “Altın Ordu devleti 265 yıllık ömründe Ruslarla yaptıkları tüm savaşları kazanır ve 250 yıl boyunca Ruslar Moğolların egemenliği altında yaşarlar. Sadece Altın Ordu devletinin üzerinde yaşadığı toprak paçası, Rusların üzerinde yaşadığı toprak parçasından çok daha büyüktür. Ve Rusların, Cengiz Han ve Batu Han zamanında Moğollardan almış oldukları sistemler ve Altın Ordu faktörü Kınezlerin daha sonra ortaya çıkacak olan güçlü Rusya’ya dönüşmesinde önemli rol oynamıştır. 1555-1576 yıllarında büyük bir Hıristiyanlaştırma faaliyeti başlatıldı. Bu bölgeye Rus halkı yerleştirildi. Hıristiyanlığı benimsemeyen Müslümanlar bölgenin dışına çıkarılmıştır” diye konuştu.
Kazan Havzasında etkili olmuş alim ve bilim adamlarının Kazan Havzası’na ne tür katkılar sağladığına dikkat çeken Eğitimci Osman Dağ, “Abdurreşid İbrahim’in Kazan Tatarlarından, alim, seyyah teşkilatçı, lider, İslam ümmeti için yüreği yanan aşık bir kişiliğe sahiptir. Abdurreşid İbrahim, Müslümanların durumunu öğrenmek için seyahatler gerçekleştirir. Trablusgarp’a savaşmaya gider, zaman zaman öğrencileriyle cephede beraber savaşırdı. 1879 da İstanbul ’a gelerek Hacca gider. 1890 da İstanbul’a tekrar gelir. Daruşşafaka, Darutedris medreselerine öğrencilerini yerleştirir. Mehmet Akif ‘Süleymaniye Kürsüsünde’ adlı şiirinde Abdurreşid İbrahim’in dilinden yazar. Acınacak durumdaki Müslümanların durumunu yakından görür. Abdurreşid İbrahim Petersburg’da ‘Mirat’ adlı bir de dergi yayınlar. 1902 de Japonya’ya gider davet çalışmalarını burada da yürütür. 2 yıl burada kaldıktan sonra Kazan’a döner. Müslümanlar arasında birlik sağlamak için Ülfet dergisini çıkarır, ardından Arapça olarak Tilmiz dergisini çıkarır. Derginin amacı Müslümanlar içinde Arapçanın ortak bir dil olmasıdır” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Efes Antik Kenti’ndeki ‘gece müzeciliği’ lansmanına yoğun katılım UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Efes Antik Kenti’nin turistler tarafından gece de ziyaret edilebilmesi için ışıklandırılmasının ardından "gece müzeciliği" lansmanı gerçekleştirildi. Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden taşıdığı izlerle Anadolu’nun eşsiz zenginliğini gözler önüne seren İzmir’in Selçuk ilçesindeki Efes Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘gece müzeciliği’ uygulaması kapsamında ışıklandırılmıştı. Türkiye’de ilk kez Efes’te uygulanan ışıklandırma çalışmalarının ardından ‘gece müzeciliği’ tanıtım toplantısı düzenlendi. Yenilenen ışıklandırma çalışmalarıyla yerli ve yabancı binlerce ziyaretçi, 2 bin 300 yıllık Efes Antik Kenti’ni gün batımından sonra da ziyaret edebiliyor. Uygulama ilk kez ‘Efes Antik Kenti’nde hayata geçirildi Tanıtım toplantısında konuşan İzmir Valisi Süleyman Elban, ‘gece müzeciliği’nin ören yerlerinde ve tarihi kentlerde bu yıl ilk kez uygulamaya konulduğunu belirterek, “Bugün ülkemiz turizmciliğiyle ilgili çok farklı ama çok özel bir programı başlatmak üzere buradayız. İlk başlanan lokasyon da Efes’imiz oldu. Efes gibi bazı tarihi alanlarımızda çok fazla talep var. Hem ülkemizden hem de yurt dışından birçok insan bu alanları görmek istiyor. Fakat bu alanların da maalesef kapasitesi sınırlı. Dolayısıyla buradaki ziyaret saatlerini daha da ileri saatlere almak gerekiyor ancak gün ışığı yetersizdi. Kültür Turizm Bakanlığımız burada ciddi bir aydınlatma projesi hazırladı. Artık 00.00’a kadar da Efes’imizde gece müzeciliği şeklinde tabir ettiğimiz ziyaret saatlerini uzatmış olduk” dedi. “Gece deneyimi yaşamak farklı duygu oluşturacak” Tarihi kentlerin bulunduğu alanların Ege ve Akdeniz’de özellikle yılın 6 ayında çok sıcak dönemlere denk geldiğini belirten Vali Elban, sıcak dönemlerde insanların gündüz bu alanları gezmekte ciddi anlamda zorlandığını aktardı. İnsanların sıcaktan etkilenmemesi ve tarihi alanları daha kolay gezebilmeleri adına gece serin saatlerde ziyarete açılmasının konfor sağladığını vurgulayan Elban, şunları kaydetti: “Ayrıca bir diğer faydası da gündüz görünüyor ama gece deneyimini de yaşamanın farklı bir duygu oluşturacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla inşallah gece deneyimi de tarihi alanlarda insanlara ayrı bir haz, ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Ülkemiz turizmine, kültür hayatına, dünya kültür hayatına ve bakanlığımızın bundan sonra yapacağı projelere de katkı sağlamasını diliyorum. Bu projenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. İnşallah hem ülkemiz hem dünya turizminin hizmetine de yeni yeni projelerin gireceğini düşünüyorum.” “Gece ilk kez geldim, çok etkileyici” Antik kenti görmeye 80 kişilik kafileyle birlikte geldiğini belirten ziyaretçi Elif Toy, atmosferi çok beğendiğini söyledi. Toy, “Tiyatro gibi etkinliklerle Bergama’da ve daha farklı yerlerde bu şekilde etkinlikler oluyordu. Fakat bu düzenli bir şekilde halka açılan bir şey değildi. Daha önce gündüz de birkaç kere gelmiştik Efes’e. Bu şekilde daha güzel olmuş. Gece ilk kez geldim, bizim için çok etkileyici" dedi. Antik kenti görmek isteyenlere gelmeleri tavsiyesinde bulunan Toy, buradaki atmosferi daha fazla kişiye ulaştırabilmek amacıyla daha büyük etkinliklerin yapılması gerektiğini söyledi. “Ülkemizde antik kentlere değer vermemiz gerekiyor” Selçuk’ta yaşayan, antik kenti görmeye eşi ve arkadaşlarıyla birlikte gelen Gürbüz Gök ise, “Gündüz gelmiştik ama gece açılması aslında iyi olmuş. Dışarıdan çok fazla kişinin geldiğini gördük. Talep ve yoğunluk var. Güzel bir uygulama olmuş. Işık, ambiyans Efes’e çok fark katmış. Bayağı bir sevindik. Ülkemizde tarihi eserlere değer vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu. “En çok kütüphane ilgimi çekti” İzmir’de hemşirelik bölümünde okuyan Merve Nur Tekin de daha önce hiç Efes’e gelmediğini belirterek, “Akşam ışıklandırmasını duyunca arkadaşlarımızla gelmek istedik. Gerçekten geldiğim için çok mutluyum. En çok ilgimi çeken kütüphanesi ve tiyatro alanı oldu. Gayet hoş bir ortam var. Işıklandırması çok güzel olmuş. Kesinlikle herkes gelmeli” dedi. Tanıtım toplantısına İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yeni, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, protokol üyeleri, turizm sektöründeki paydaşlar ve birçok vatandaş katıldı.
Kütahya Türk iş insanı Ferhat Süleyman Çınar’ın başarı öyküsü Dünyada birçok ülke ile güçlü bağlantıları bulunan, NATO ve Birleşmiş Milletler Diplomatlığı gibi görevler yapan 46 yaşındaki iş insanı Ferhat Süleyman Çınar, başarı öyküsünü anlattı. Birleşmiş Milletler ve NATO’da önemli görevler üstlenen, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasındaki ilişkide önemli bir konuma sahip Ferhat Süleyman Çınar, 1978 yılında Ankara’da, üç çocuklu memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğu, dönemin zorlu şartları altında geçti ve Ankara’da memur bir ailenin ferdi olarak yaşamak ona mücadeleci bir ruh kazandırdı. Çınar, henüz ortaokul çağlarındayken, ailesinin beklentileri ve kendi davranışları arasında bir denge kurmaya çalıştı. Ailesi, onun abisi ve ablası gibi iyi bir eğitim alıp üniversiteye gitmesini ve kendileri gibi memur olmasını istiyordu. Ancak, Çınar, kendi geleceğini belirleme konusunda oldukça kararlıydı ve daha farklı bir yol izlemeye karar verdi. 80’ler ve 90’lar, Türkiye’nin ve dünyanın önemli dönüşümler yaşadığı yıllardı. Bu dönemde, Çınar, çevresindeki değişimleri yakından gözlemledi ve bu değişimlerin etkilerini bizzat deneyimledi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve küresel sistemin dönüşümü gibi büyük olaylar, onun dünya görüşünü şekillendiren önemli faktörler oldu. “13 yaşında geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı” Çınar, sadece 13 yaşında olmasına rağmen, geleceğini şekillendirecek önemli kararlar almaya başladı. Geleneksel eğitim sistemi yerine gerçek okul olarak iş hayatını gördüğü için daha genç yaşlarda iş dünyasının içine adım attı. İş dünyasında içindeki erken deneyimleri, ona farklı bir bakış açısı kazandırdı. Matbaa sektöründe çalışmaları, ona sadece bir iş kolunun ötesinde, büyük bir resim olduğuna inanıyor ve küresel pazarın önemli bir parçası olarak görüyordu. Matbaacılığı, sadece basılı malzemelerin üretimi olarak görmek yerine, toplumun derinliklerine etki eden bir araç olarak değerlendiriyordu. Bu süreçte Ankara da Türk Siyasetinin kalbinde tanıştığı ve ortaklık kurduğu önemli kişiler başta Süleyman Demirel olmak üzere Ali Çetin Şener, Şahbettin Çimen, Cavit Çağlar gibi isimlerde onun Türk ve Dünya siyasi yapısını okumasında büyük önem taşıdı. “Sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıdı” Zamanla sahip olduğu işleri bölgesel çaptan küresel bir boyuta taşıyan Ferhat Süleyman Çınar, bu süreçte, uluslararası alanda geniş bir ağ oluşturdu ve işlerini küresel bir perspektifle genişletti. Ferhat Süleyman Çınar, insanlığı bir bütün olarak ele aldı ve küresel işbirliğinin, içinde bulunduğumuz sorunların tek çözümü olduğuna inandı. Ona göre insanlar kalıplarını devletler ise sınırlarını aşmalıydı, bu kaçınılmaz bir sondu ve elbet ki olacaktı. Bu gün bu amaca ulaşmak için Birleşmiş Milletler ve çeşitli STK’larda önemli misyonlar üstlenen Ferhat Süleyman Çınar bunun yanı sıra Orta Doğu’daki küresel işbirliğini geliştirmeye ve bölgede barış ve istikrarı sağlamak amacıyla Bölgedeki önemli Kraliyet Ailelerine danışmanlık yapmakta. ’’Ülkemiz ve dünya adına çok çalışıyoruz” Türkiye ve Dünya adına çok çalıştıklarını söyleyen Ferhat Süleyman Çınar ’’Ülkemiz Ekonomik, sosyal, kültürel ve insani nitelikteki uluslararası sorunları çözme düsturuyla, ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygının geliştirilip güçlendirilmesinde uluslararası işbirlikleri ile gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi ilkeler ile yola çıktık. Türk İş İnsanlarının Dünya’da temsili için güçlü lobilerde aktif rol alıyoruz. Birleşmiş Milletler misyonun gerçekleşmesi ve Türkiye’nin Misyon içerisindeki rolünün daha aktif olması için buradayız. Her zaman dediğimiz gibi bizler Türkiye ile Dünya arasında bir köprü görevi görüyoruz’’ ifadelerine yer verdi.