YEREL HABERLER - 26 Şubat 2012 Pazar 16:51

BESNİ EĞİTİM BİR-SEN KONFERANS DÜZENLEDİ

A
A
A
BESNİ EĞİTİM BİR-SEN KONFERANS DÜZENLEDİ

Eğitim Bir-Sen Besni Temsilciliği tarafından "Arap Baharı Süreci ve Emperyalizm" konulu bir konferans düzenlendi.
Besni Halk Eğitim Merkezi toplantı salonunda düzenlenen konferansa Eğitim Bir-Sen İl Başkanı Gaffari İzci, Prof. Dr. Haci Duran, Besni İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmet Öztürk, AK Parti Besni İlçe Başkanı Mustafa Çiğdem, AK Parti İl Genel Meclisi üyeleri Sayit Ciner ve Kemal Temel, Besni İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri ve vatandaşlar katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan konferans, geçen günlerde halı sahada top oynarken vefat eden Şehit Mehmet Yağmur Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni İsmail Yıldırım için okutulan Kuran’ı Kerim ile devam etti.
EDEBİYAT SÖYLEŞİLERİ OLACAK
Programın açılış konuşmasını yapan Besni Eğitim Bir Sen Temsilcisi Mahmut Akçaay, şöyle konuştu: "Besni Eğitim Bir Sen olarak Mart ayında çalışmalar yapacağız. Bunlar, örta öğretim öğrencileri ve yüksek okul öğrencilerine yönelik ödüllü Safahat’tan şiiri güzel okuma yarışması, 13 Mart’ta final olacak. Kadın Kolları Başkanımız Beyhan Ayata ve yönetiminin düzenleyeceği Besni’de bulunan Vanlı depremzedelere yardım kampanyası düzenleyeceğiz. Tüm vatandaşlarımızın katılımlarını bekleriz. 13 Mart’ta ise
Mehmet Akif Ersoy paneli yapılacak. Ayrıca ileriki aylarda üstad Necip Fazıl Kısakürek’le alakalı edebiyat söyleşimiz olacaktır"
Akçaay’dan sonra konuşan Eğitim Bir-Sen İl Başkanı Gaffari İzci de konuşmalarında şu ifadelere yer verdi: "Besni’de Eğitim Bir Sen bundan böyle iyi noktalara sizin desteğiniz ve dualarınızla gelecektir. Sendikacılığı iki amaç için yapıyoruz. Bunlardan birincisi sendikaların ortak hedefi üyelerin, devlet memuru arkadaşlarımızın ve çalışanların sosyal ekonomik özlük haklarını düzeltmek içindir. Bu konuda tüm sendikalarımız Eğitim Bir Sen ve Memur Sen başta olmak üzere elinden gelen çabayı gösteriyor.
Sendikacılığın diğer ikinci önemli amacı ise, Türkiye’yi yöneten kadroların bu ülkeyi yönetirken neleri dikkate alarak yönettiği, neleri referans kabul ederek yönettiği, kimin değerlerini önemsediği, hangi normlara, kriterlere ve ölçütlere göre bu memleketi yönettikleridir. Biz diyoruz ki bu ülkeyi bu milletin iradesi yönetmelidir."
Bu milletin ülkenin gerçek sahibi olduğunu anlatan İzci, sözlerini şöyle sürdürdü: "O yüzden merhum kurucu genel başkanımız Mehmet Akif İnan ısrarla şunu söylüyordu; biz sadece ücret sendikacılığı yapmayacağız, biz sadece bizim dünya görüşümüzde olan insanların yaşam hakkının mücadelesini vermeyeceğiz. Biz bu ülkede gerçek anlamda demokrasinin gerçek anlamda insan haklarının temel hak ve hürriyetlerinin oturması noktasında hayata geçmesi noktasında vermemiz gereken her türlü çabayı ve gayreti vereceğiz
ve her türlü bedeli ödeyeceğiz. Çünkü bu memleket bizim bu çocuklar bizim, bu ülke bizim o halde bizim istediğimiz şekilde yönetilmelidir. Her türlü vesayet yönetimine hayır. Biz diyoruz ki türlü lobi yönetimine hayır. Bu memleketi gerçek anlamda milletin kendisi yönetmelidir. O yüzden de vesayet alanlarımız bellidir."
Prof. Dr. Haci Duran da, "Arap Baharı Süreci ve Emperyalizm" adlı konferansını başlattı. Duran, konferansta, Suriye ve Irak’taki iç çatışmaların Türkiye ile İran’ı savaştırmak için devam ettiğini söyledi.
Bu kirli savaşın tek kazananının Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının İtilaf Kuvvetleri olacağını anlatan Duran, sözlerine şöyle devam etti: "Arap ülkelerinde son bir yıldır meydana gelen halk hareketleri bölgeyi ciddi bir kaos ve düzensizlikle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu hareketlere Arap baharı ve yasemin devrimi gibi cazip isimlerin verilmesi, kitlelerin bu eylemlere katılmasını teşvik etmiştir. Kullanılan isimler, hareketlerin ABD ve müttefikleri tarafından yönetildiğine işaret etmektedir. Çünkü,
1968’de adına Prag Baharı denen ve sonuçsuz kalan Doğu Avrupa’daki sosyal hareketler de NATO ve ABD kuvvetleri tarafından desteklenmişti. Filipinlerde F. Marko’yu deviren halk devrimine bahar ismi konmadı. Çünkü, Filipinlerde halk ABD güdümlü Marko’yu devirmişti. Orta Doğu’daki sosyal hareketlerin ortak yönleri yoktur. Her ülkedeki hareketin dinamiği kendine özgü bir durum arz etmektedir. Libya’daki durum farklıdır, Tunus’taki durum farklı olmaktadır. Mısır çok daha farklı dinamiklere göre süreci acı bir
şekilde yaşamaktadır. Yemen, Körfez ve Kızıldeniz komşusu Arap ülkelerinde kabile ve mezhep fanatizmi çatışma süreçlerini yönetmektedir."
Türkiye sınırındaki Suriye, Irak ve Lübnan’da ciddi etnik çatışmaların meydana gelmesi için sürecin tehlikeli bir mecraya doğru işlediğini anlatan Duran, şunları söyledi. "Halk isyanları devrim olma vasıflarını yitirmektedir. İsyanlar bölgesel bir iç savaşın alt yapısını inşa etmektedir. Bütün ülkelerin orduları dağıtılmakta, halk nezdinde yıpratılmakta. Gizli örgütlerin çeteleri, resmi polis ve güvenlik kuvvetlerinin yerini almaktadır. Süreç bütün Arap ülkelerini ve Ortadoğu’yu Afganistanlaştırma ve
Iraklılaştırmaya doğru işlemektedir.
Özellikle Suriye’de süreç mümkün mertebe uzatılacaktır. Çünkü Suriye’deki çatışmalar, aynı zamanda Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmeye ve savaştırmaya hazırlamaktadır. Bölgesel bir iç savaşı meydana getirme potansiyeli taşımaktadır. Bu savaş ise muhtemelen Türkiye ve Ortadoğu toprakları üzerinde tamamen istikrarsız ve güçsüz devletlerin meydana getirilmesiyle sonuçlanacaktır"
Duran’ın konuşmasının ardından konferans soru cevap şeklinde sona erdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Zehirlenme haberlerinin daha sık gündeme gelmesi kolektif travma oluşturuyor " Biruni Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi ve Klinik Psikolog İlayda Erdoğan, son dönemde peş peşe yaşanan zehirlenme vakalarının toplumda kolektif travma etkisi oluşturduğunu belirterek, artan kaygı nedeniyle vatandaşların hastanelerin acil servislerine daha sık başvurmaya başladığını söyledi. Klinik Psikolog İlayda Erdoğan, kolektif travmanın yalnızca geniş kitleleri etkileyen büyük afetlerle sınırlı olmadığını, küçük gibi görünen olayların bile arka arkaya geldiğinde toplumsal bellekte güçlü bir stres tepkisine yol açabileceğini ifade etti. Erdoğan, "İstanbul Fatih’te Böcek ailesinin zehirlenmesi olayı ilk etapta tüm toplumu etkileyen bir kriz gibi görünmese de sonrasında yaşanan benzer vakalar toplumda bir tehdit algısını besleyerek kolektif travmayı tetiklemiş olabilir" değerlendirmesinde bulundu. "Artan kaygı acil servis başvurularını yükseltiyor" Zehirlenme vakalarına dair haberlerin sık ve tekrar eden şekilde gündeme gelmesinin bireylerde yoğun kaygı oluşturduğunu vurgulayan Erdoğan, "Toplumdaki kaygı artışı nedeniyle, kişiler en ufak mide bulantısı, baş dönmesi gibi belirtileri bile zehirlenme ile ilişkilendirerek acil servislere başvuruyor. Bu da sağlık sisteminde yoğunluk ve yük oluşturuyor" dedi. "Medyanın tutumu travmayı hafifletmede kritik" Kolektif travmanın etkilerinin azaltılmasında medya kuruluşlarının önemli rol üstlendiğini belirten Erdoğan, şeffaf, "Medya doğru, teyit edilmiş bilgiyi aktarmalı; abartılı, tekrar eden ve tetikleyici içeriklerden kaçınmalıdır. Bu tür içerikler toplumda kaygıyı tırmandırarak travmanın kalıcılığını artırıyor" ifadelerini kullandı. "Kaygı düzeyi günlük yaşamı bozuyorsa destek alınmalı" Erdoğan, depremlerin oluşturduğu kaygının da benzer şekilde bireysel ve toplumsal düzeyde ele alınması gerektiğini belirterek, "Bireyler olumsuz içeriklere maruziyetini azaltmalı, yalnızca güvenilir kaynaklardan bilgi almalı. Deprem çantası hazırlamak, muhtemel bir depremde yapılacakları öğrenmek kaygıyı düzenler. Günlük yaşamı bozan bir kaygı düzeyi varsa mutlaka uzman desteği alınmalıdır" diye konuştu. Toplumda dayanışmayı güçlendirecek psikoeğitim faaliyetlerinin ve güven artırıcı kamu bilgilendirmelerinin önemine de dikkat çeken Erdoğan, doğru bilgi akışı ve alınacak yapısal önlemlerin kolektif travmanın oluşmasını önlemede belirleyici olduğunu kaydetti.
Hatay Firari anguslar uyuşturucu iğneyle tek tek avlandı Hatay’da 2 kişinin can verdiği kazada tırdan kaçarak şehir turuna çıkan anguslar, ekipleri tarafından uyuşturucu iğneyle sakinleştirerek tek tek yakalandılar. Hatay-Adana otobanı Dörtyol ilçesi Hurmalık mevkiinde orta refüje çarparak devrilen 63 ADM 974 plakalı tır alevlere teslim olmuş ve kazada 2 kişi ölmüştü. Kazanın ardından tırda taşınan anguslar firar etti. İskenderun, Dörtyol ve Payas ilçelerinde zaman zaman vatandaşların yaşam alanlarında grup halinde gezen anguslar tedirginliğe neden oldu. Ekiplerin zamanla yarışında vatandaşlara zarar vermeden yakalanmak istenen anguslar, uyuşturucu iğneyle vurularak yakalandılar. Yakalanan anguslar, sevk edildikleri liman merkezine götürüldüler. İki kişinin hayatını kaybettiği kazayı anlatan Semih Yalçın, "Sabah saat 05.30 sıralarında Dörtyol Hurmalık mevkiinde, otoban üzerinde Almus yüklü bir tır devrildi. Devrilmenin ardından tırda aniden yangın çıktı ve araç tamamen yandı. Hatay Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri olay yerine çok hızlı bir şekilde müdahale etti ancak maalesef iki gencimiz çıkan yangında hayatını kaybetti. Tırda yüklü olan anguslar yola saçıldı. Karayolları ve jandarma ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemleri alarak, yola saçılan angus toplayıp bayıltma işleminin ardından tekrar limana götürdü. Kaza nedeniyle yol yaklaşık 3–4 saat trafiğe kapalı kaldı. Bu süre zarfında ulaşım E5 olarak bilinen D-400 karayolu üzerinden sağlandı. Otoban ise geçici olarak trafiğe kapatıldı. Yaşanan kazada iki gencimizi kaybettik" dedi.