GENEL - 10 Ağustos 2018 Cuma 17:09

Dinar’da 150 Kişinin Tapu Sorunu Çözülüyor

A
A
A
Dinar’da 150 Kişinin Tapu Sorunu Çözülüyor

Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinde bağlı Gazi Mehmet Çavuş Mahallesinde bulunan 150 kişinin tapu sorunu çözülüyor.

Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinde bağlı Gazi Mehmet Çavuş Mahallesinde bulunan 150 kişinin tapu sorunu çözülüyor.


Dinar ilçesinde 10 yıldan beri çözülemeyen tapu sorunu, 18 uygulaması ile çözülüyor. Mahalle muhtarı Niyazi Yılmaz mahalleyi temsilen 30 kişi ile birlikte tapu ve diğer sorunların çözümü için Belediye Başkanlığında düzenlenen bir toplantıya katıldı. Dinar Belediye Başkanı Saffet Acar’ın da katıldığı geniş çaplı toplantıda Gazi Mehmet Çavuş Mahallesinin bütün sorunları görüşüldü. 150 kişinin anlaşmazlığı yüzünden bir türlü uygulanamayan 18. madde uygulaması nihayet projelendirilerek çözüme kavuşacak. Mahalle Muhtarı Niyazi Yılmaz mahallede bulunan tapu, yol ve diğer bütün sorunları toplantı da Belediye Başkanına ve yetkililere aktardı. Yapılması gereken işlerin olduğunu da belirten Yılmaz, “Gazi Mehmet Çavuş Mahallemize daha da ayrı bir özen gösterilmesi gerekiyor. Gerekli hizmetleri belediye ile birlikte mahallemize yapalım” dedi.


Dinar Belediye Başkanı Saffet Acar ise toplantıda yaptığı konuşmasında, vatandaşların kendi aralarındaki anlaşmazlıkları yüzünden 18. madde uygulamasının yapılarak tapuların bir türlü verilemediğini, ancak belediyenin mahallede yaptığı çalışmalar ve vatandaşlarla yapılan görüşmeler sayesinde anlaşmazlıkların giderilerek tapuların kısa sürede verileceğini söyledi.


Gazi Mehmet Çavuş Mahalle sakinleri Muhtar Niyazi Yılmaz’a ve Belediye Başkanı Saffet Acar’a tapularına kavuşacakları için teşekkür etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.