GENEL - 11 Ocak 2019 Cuma 14:53

Yeni kimlik başvurusu yapamayan aileye devlet eli

A
A
A
Yeni kimlik başvurusu yapamayan aileye devlet eli

Afyonkarahisar’da yaşayan 88 yaşındaki KOAH ve obezite hastası Eyüp Demir ile görme engelli oğlu Halil Demir’in yardımına Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü personelleri koştu.

Afyonkarahisar’da yaşayan 88 yaşındaki KOAH ve obezite hastası Eyüp Demir ile görme engelli oğlu Halil Demir’in yardımına Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü personelleri koştu.


KOAH ve obezite hastalıkları sebebiyle ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken 88 yaşındaki Eyüp Demir, uzun süredir sağlık problemleri ile mücadele ediyor. Demir’in görme engelli oğlu Halil Demir de babası ile birlikte yaşam mücadelesi veriyor. Konuşma engeli de bulunan baba Eyüp Demir yeni kimlik kartı çıkartmak için Nüfus ve Vatandaşlık İl Müdürlüğüne başvuruda bulunmak istedi ancak kendi imkanları ile kuruma gidemedi. Kışlacık Mahallesi’nde ikamet eden 150 kilo ağırlığındaki Eyüp Demir ile görme engelli oğlu, Nüfus ve Vatandaşlık İl Müdürlüğüyle iletişime geçerek yardım istedi. Demir ailesine İl Müdürü İlhan Eser el uzatırken kurum aracını görevli personelle birlikte adrese gönderdi. Evden yardımlarla çıkarılan baba oğulun kuruma getirilmesi sağlandı. Kurum personelinin yardımlarıyla yeni kimlik başvurusunu gerçekleştiren Demir ailesi, Afyonkarahisar Valiliğine teşekkür etti.



"Bizi arayıp yardım istedi"


Devletin her zaman vatandaşların yanında olduğunu belirten İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürü İlhan Eser, aile kendisiyle iletişime geçtiğinde hemen yardımcı olma kararı aldıklarını söyledi. Müdür Eser, "Vatandaşımızın oğlu görme özürlü kendisi de yürüyemiyor. Oğlu Eyüp ağabey, bize telefon açtı, kendisinin görme özürlü olduğunu babasının da KOAH ve obezite olduğunu evden dışarıya çıkamadığını söyledi. Valimizin bize geldiği gün verdiği talimat şöyledir. Genel olarak bu Cumhurbaşkanımızın da talimatıdır. ’Vatandaşa hizmet odaklı anlayış içerisinde çalışın.’ Biz düşünceyle vatandaşımızı evinden aldık. Kurumumuzun girişine engelli vatandaşlar için açtığımız büroda tüm işlemlerini yaptık” dedi.



“Devlet her zaman garibin yanında”


Vali Mustafa Tutulmaz’ın bu tip durumlara karşı çok hassas davrandığını kaydeden Eser konuşmasına şöyle devam etti;


“Özellikle gazi ve şehitlerimiz için özel bir servis kurduk. Gazi ve şehit yakınları kimliklerini gösterdiği zaman vatandaş beklemeden işlemlerini daha hızlı yürütebiliyor. Engelli olup kurumumuza gelemeyenler biz kendi aracımızla getiriyoruz, vatandaşlarımızın işlerini engelliler bürosunda iş ve işlemlerini yaptırıyoruz. İnşallah bundan sonra da devam eder. İnşallah gönül ister ki engelli kimse kalmasın. Herkes sağlık sıhhat için gelsin iş ve işlemlerini yapsın. Vatandaşlarımız şunu bilsin devlet her zaman garibin yanındadır.”


Görme engelli Eyüp Demir’in Oğlu Halil Demir, kendilerine yardımcı olan devlet yetkilerine teşekkür etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.