SAĞLIK - 15 Şubat 2020 Cumartesi 18:43

Uzmanlar çocuklarda altına kaçırma rahatsızlığına karşı uyardı

A
A
A
Uzmanlar çocuklarda altına kaçırma rahatsızlığına karşı uyardı

Afyonkarahisar Özel Fuar Hastanesi Üroloji Uzmanı Op.

Afyonkarahisar Özel Fuar Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Selçuk Ertaş, çocuklarda sıklıkla görülen altını ıslatma sorunu hakkında açıklamalarda bulundu.


Uzman Doktor Ertaş, enürezisin dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.


Op. Dr. Ertaş, gece alt ıslatmanın birçok çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunu olduğunu ifade ederek, “Gece altını ıslatma dünya çapında milyonlarca çocuğun yaşadığı bir sağlık sorunudur. Eğer 5 yaşını bitirmiş bir çocuk gece uykusunda idrar kaçırıyorsa buna gece altını ıslatma (enürezis nokturna) denir. Bu yaştan önce çocukların gece altını ıslatması normal dışı bir durum olarak kabul edilmez. Bunun sebebi çocuklarda sinirsel (nörolojik) olgunluğun bu yaşta tamamlanmasıdır. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık yüzde 15’inde gece altını ıslatma mevcuttur. Her yıl yaklaşık yüzde 15 azalarak 15 yaşında yaklaşık yüzde 1’e düşer. Bu bilgi bize gece altını ıslatmanın çocuğun büyümesinin bir parçası olabileceğini düşündürtmektedir” dedi.



“Tuzlu gıdalardan kaçının”


Tuzlu gıdalardan kaçınılması gerektiğine dikkat çeken Op. Dr. Ertaş, konuyla ilgili şunları söyledi:


“Erken yaşlardaki çocuklardaki şikayetler eğer çocuğun ve ailesinin hayat kalitesini bozacak düzeyde değilse bu durumun büyüdükçe geçebileceği düşünülerek tedavi bir müddet ertelenebilir. Yine bu çocuklara önerilebilecek olan ve genellikle ilk tedavi seçeneği olarak bilinen davranışsal tedavi uygulanabilir. Bunun psikolojik bir problem olmadığı ve oldukça sık rastlanan bir problem olduğu unutulmamalıdır. Daha önce bahsedildiği gibi enürezis nokturnanın çocuğun nörolojik olgunlaşmasıyla birlikte yıllar geçtikçe ortadan kaybolabileceği düşünüldüğünde bu yöntemin denenmesi mantıklı olabilir. Davranışsal tedavide ailenin bu hastalığın ne olup ne olmadığını anlaması, destekleyici ve motive edici bir yaklaşımda bulunması olmazsa olmazdır. Çocukların öncelikle gece yatmadan 2 saat öncesinden itibaren sıvı alımı (su, çay, meşrubat, meyve suyu gibi) kısıtlanmalıdır. Mutlaka uyumadan önce ve uyuduktan 2 saat sonra kaldırılıp işemesi sağlanmalıdır. Akşam yemeğinde tuzlu gıdaların tüketiminden kaçınılmalıdır. Sıvı alımı gün içine eşit olarak dağıtılmalıdır. Kabızlık problemi varsa bunun çözülmesi elzemdir. Bunun için bol lifli gıdalar ve yeterli miktarda sıvı alımı şarttır. Her sabah kaka yapmayı alışkanlık haline getirmek uygun bir yöntemdir ama eğer bu uygulanamıyorsa yemekten 15-20 dakika sonra çocuğun tuvalete gitmesi ve kaka yapmaya çalışması gereklidir. İşemenin düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Çocuğun 2-3 saatte bir tuvalete gitmesi okulda bir teneffüs gitmiyorsa diğer teneffüs gitmesi ve bunun yanında eğer klozet kullanıyorsa ayaklarının mutlaka desteklenmesi şarttır. Buna ek olarak takvim tutarak kuru günlerin çokluğuna göre ödüllendirme yöntemi de çocukların bu konuda motivasyonlarını artırmakta ve problemin aile içinde kabul edilerek çocuğun üzerindeki psikolojik baskının azaltılmasını sağlayabilir. Bu aşamada ailenin çocuğa destek olması oldukça önemlidir. Başka bir sebebe bağlı olmayan gece altını ıslatma psikolojik kökenli olmamakla birlikte bu durumun çocuk üzerinde psikolojik olarak negatif bir etki bırakması olasıdır. Tedavinin belki de en önemli gerekçesi budur.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana ’Yeşil Cami’ sarmaşıklarına kavuştu Adana’da baharın gelmesiyle birlikte duvarları, kubbesi ve minaresini saran sarmaşıklar nedeniyle ’Yeşil Cami’ olarak anılan Köprüköy Camii, bu sene de yeşil haline kavuştu. Merkez Yüreğir ilçesi Köprülü Mahallesi Seyhan Nehri kıyısında 1930 yılında ibadete açılan Köprüköy Camii’ne, yaklaşık 55 yıl önce Gülek Boğazı’ndan getirilen bir kök sarmaşık dikildi. Aradan geçen yıllar içinde o sarmaşık yeni kökler saldı. Sarmaşık, caminin duvarları, kubbesi ve minaresini sardı. Cami yeşile bürününce, adı da ’Yeşil Cami’ olarak anılmaya başlandı. Caminin avlusu da begonya ve gül türlerinin yanı sıra lavanta, nar, nergis, defne ve gelin duvağı gibi çok sayıda bitki türüyle botanik bahçesine döndü. Hava sıcaklığının yükselmeye başladığı kentte vatandaşlar namaz saatleri dışında da camide vakit geçiriyor. Vatandaşlara huzur veren cami, birçok dizi ve filmde de yer alarak ismini duyurmaya devam ediyor. "Gül ve çiçek eksik olmuyor" İhlas Haber Ajansı’na konuşan cami müezzini İbrahim Aydın, "Bu sene de sarmaşıklarımız açtı. Sarmaşıkların yanı sıra güllerimiz ve birçok çiçek türü de var. Yerli ve yabancı turistler sık sık buraya geliyorlar. Çok uzaklardan gelip fotoğraf çekiyorlar. Gelen kişiler caminin içerisini de geziyorlar. Böyle ziyaretçileri gördüğümüz zaman çok mutlu oluyoruz. Burada zaman zaman 20’ye yakın çiçek türü oluyor. Burada hiçbir zaman gül ve çiçek eksik olmuyor" ifadelerini kullandı. "İnsanımız ve camimiz çok güzel" Cami cemaatinden Mustafa Durur ise herkesi camiye davet ederek, "Sarmaşıklar kuruyor ama her sene tekrar kavuşuyoruz. Burada oturanlar mahallemizin yerlisi ve bu güzellik ondan kaynaklanıyor. Burada çok güzel bir atmosfer var. Bir dönem muhtarlık yapmıştım, internetten numarayı bulup beni arayan çok oldu. Buranın adresini soranlar oldu ve birçoğuna fotoğraflarını yolladım. Burayı gelip görsünler mahallemiz, insanımız ve camimiz çok güzel" diye konuştu.
Bursa Hıdrellez geleneği 900 yıldır sürüyor Bursa’da Kozluören Köyü’nde yapılan 900 yıllık hıdrellez adeti bu yıl da yerine getirildi. Köyün kadınları sabah saatlerinde yapılan kahvaltı sonrası kazanları ateşleyerek akşam saatlerinde yapılacak ziyafet için hazırlıklara başladı. Köyün 9 noktasında kazanların başına geçen kadınlar akşam saatlerinde de kadınlar matinesinde doyasıya eğlendi. Bursa’da kuruluşu Osmanlı dönemi öncesine dayanan Kozluören köylüleri, 900 yıllık hıdrellez geleneklerini bu yıl da yerine getirdi. Sabahın erken saatlerinde uyanan köylü kadınlar kahvaltının ardından köyün 9 noktasında kurulan kazanların başına geçti. Henüz coğrafi işaret sürecinde olan Selçuklu mutfağının vazgeçilmez yemeklerinden olan Dede Çorbası ve Çullama’yı gelecek nesillere aktarmak istediğini belirten kadınlar, yemek tariflerinin de kuşaktan kuşağa aktarıldığını kaydetti. Odun ateşiyle kaynayan kazanlarda çeşitli yemekleri pişiren kadınlar öğlen saatlerine kadar akşam yapılacak ziyafet için hazırlık yaptı. Akşam saatlerinde ise sabah yapılan yemeklerle ziyafet çeken köy halkı, daha sonra köy meydanında kurulan alanda kadınlar matinesi düzenleyerek doyasıya eğlendi. Yüzlerce yıllık gelenek nesilden nesile aktarılıyor 900 yıllık geleneğe sahip çıktıklarını ifade eden Kozluören Kadınlar Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ruhsel Demirtaş, “Mayıs ayının ilk haftasında gerçekleştiriyoruz. İmece usulü yapıyoruz köyümüzün hıdrellezi deriz. Geleneğimiz eskiye dayanıyor 900 yıllık. Köyde 9 mahalle var pilav pişirip gelen misafirlere ikram ediyoruz. Akşamüstü de kadınlara eğlencemiz var. Eskiye dayanan büyüklerimizin yaptığı bir gelenek. Bizde onu devam ettiriyoruz. Pilav ve zerde tatlımız var. Bütün köy halkı aynı şeyi yapar. Komşularımız ve arkadaşlarımız yardımcı oluyor. Piştikten sonra herkese dağıtırız” şeklinde konuştu. Kozluören hıdrellezi ziyafetle kutluyor Kozluören Köyü Muhtarı Mehmet Çalışkan, “Köyümüzün kuruluşu Osmanlı dönemi öncesine dayanıyor. Yüzyıllardır adetlerimiz köyde devam ediyor. Geleneğimiz Kozluören Mahallesi’nin 9 ayrı sokağında imece usulü herkesin katkısıyla gerçekleşiyor. Köy halkımız pilav, zerde tatlısı ve dede çorbası yaparak adeti sürdürüyor. Sabah hep beraber kahvaltı yaptıktan sonra yemeklere başlarız. Hıdrellez tarihine denk geliyor. Mayıs ayının ilk haftasında gerçekleştiriyoruz. Yemek dağıtılarak evlerde yeniyor. İş bittiğinde akşam kadınlar kendi aralarında eğlence düzenliyor. Desteği olan emeği geçen herkese teşekkür ederiz” dedi.