EKONOMİ - 20 Temmuz 2017 Perşembe 13:45

Ağrı’da dişi düve yasağına tepkiler çığ gibi

A
A
A
Ağrı’da dişi düve yasağına tepkiler çığ gibi

Kurban Bayramı’nda düve kesiminin yasaklandığı ve kurbanlık olarak sevkine izin verilmeyeceğinin açıklanması, Türkiye’nin önemli hayvancılık merkezlerinden biri olan Ağrı Hayvan Borsası’nda vatandaşların tepkisine neden oldu.

Kurban Bayramı’nda düve kesiminin yasaklandığı ve kurbanlık olarak sevkine izin verilmeyeceğinin açıklanması, Türkiye’nin önemli hayvancılık merkezlerinden biri olan Ağrı Hayvan Borsası’nda vatandaşların tepkisine neden oldu.


Hayvan Borsası’nda ticaretle uğraşan Nihat Sönmez adlı vatandaş, Kurban Bayramı’nda dişi hayvan kesimi ve sevkinin yasaklanmasının yanlış olduğunu ve Ağrı’da özellikle dişi hayvanların çok olduğunu söyledi. Düve yasağının vatandaşları perişan edeceğine dikkat çeken Sönmez durumun düzeltilmesi için yetkililerden yardım istedi. Yasaklanmanın Kurban Bayramına 2 ay kala yapıldığını dile getiren Sönmez, “Bu yasaklanma Kurban Bayramına 2 ay kal yapıldı. Bu yasaklanma kış mevsiminde yapılsaydı bizde ona göre tedbirimizi alıp dişi hayvan alım satımında biraz daha alternatifli davranırdık. Sayın Bakan diyor ki eti ucuzlatacağız, dişi hayvanın damızlığın önünü kesmişler bırakmıyorlar satalım. Kasapta et 35 lira dişi hayvanın kilosu burada 22 lira, kasapta herhangi bir ucuzlama yok. Eti şu an 35 liradan alıyoruz. Buna da bir çözüm istiyoruz” dedi.


Tek isteklerinin yetkililerin bir an önce bu olaya el atmasını istediklerini vurgulayan Sönmez, “Bizi perişan etmesinler, mağdur etmesinler. Bu aşamadan sonra intiharlarda olur, adam öldürmelerde, vurmalarda olur. Ben bunu gerçekten söylüyorum, etin kilosunda düşme yapılıyor ama ette herhangi bir düşme olmamış şu an market reyonlarında kıymanın kilosu 45-50 liradır. Oysa Ağrı meydanında şu anda etin kilosu 22 lirayı geçmiyor. Önlem alınacaksa önce marketlerde ve kasaplarda sonra da bu milletin içindeki sorunu halletsinler. Bizim tek temennimiz budur” ifadelerini kullandı.


Zeki Ürgün adlı çiftçi ise 170 tane düve beslediğini bunları satamaması halinde nasıl besleyeceğini ve hayvanlarının çoğunun kısır kaldığını dile getirdi. Düvelerin yaza kadar beslediğinde her birinin bin lira civarında ot ve saman yediğini anlatan Ürgün, “Bakan Bey Ocak ve Şubat aylarında söyleseydi boğa katacaktım. Bu hayvanların hepsi kısır, cins hayvanlarda değil, montofon ve simenterde değil. Peki, ben bunları gelecek sene bahara kadar beslemek için 150 bin lira nerede bulacağım. Bakan Bey kendisini bizim yerimize koysun. Ben 150 bin lirayı nereden getireceğim. Çoban parasını ve yayla paralarını nasıl ödeyeceğiz. Zamanında söyleyeceklerdi. Bayrama az bir süre kaldı, birçok vatandaş hayvanları veresiye aldı peki bunlar bu parayı nasıl ödeyecek. Kes samanının kilosu 1 liraya çıkmış, biz hayvanlarımızı nasıl besleyeceğiz. Bir hayvan günde 15 liralık ot ve saman tüketiyor. Kurbanlarda satılmıyor. Elimiz ayağımız birbirine dolanmış, olmadı Ankara’ya gideceğiz hayvanlarımızı götürüp Bakan Bey’in kapısına döküp döneceğiz, başka çaremiz yok” şeklinde konuştu.


Bir başka çiftçi Mehmet Salih Kösedağ ise yem torbasının un fiyatı ile aynı olduğunu ve 6 aydır hayvanları besiye koyduğunu söyledi. Kösedağ, “6 aydır vatandaşlar yaylada hayvan besliyor, tosun katmamışlar damızlık kurbanlık olsun diye. Sayın Bakanım düveyi hayvan pazarına almıyorsan, ithal edeceğiniz malı ithal edene kadar, gelin biz size düve ve damızlık verelim halka dağıtın. İthal malı getirip dağıtıyorsunuz. Beslemesini ve bakmasını bilmiyoruz, ithal hayvanları bağlayana kadar işler çığırından çıkıyor. Her hafta bana bir kamyon yem boşaltılıyor. 10 kamyon yemden sadece bir kez gelip tahlil alıyorlar. Hayvanı 24 liraya kesiyorsunuz. Allah aşkına Türkiye’de var mı böyle bir kanun. Dünya ülkelerinden hayvanları getiriyorsunuz. Etin kilosunu 22 liradan kasaplara satacağız diye, kendi tanzim mağazalarınızda satıyorsunuz, halk kasaplarına vermiyorsunuz. Etin fiyatını düşüreceğiz diyorsunuz ama hiçbir şey değişmiyor. Rantçıların eline girmiş, bu rantçıların elinden çıkması için çiftçiye, tarıma, yeme ve damızlık hayvanlara destek verin. Halk da rahat etsin. Kurban fiyatları uygundur. Piyasa da şu an durgundur. Dişi düve yasaklanınca piyasa durgunlaştı. Bu dişi düvelerin önünün açılması lazım. Açmazlarsa millet perişan olmuş. Vatandaşlar şimdiden tosun katarsa 9 ay beklemek zorundadır. Bu malı harcamanın hiç bir anlamı yoktur. Kurbancılara yol açılsın herkes kendi hayvanlarını atsın. Kurban bayramından sonra dişiyi yasaklayabilirler, yılbaşından sonra dişiyi yasaklasınlar, biz yasaklamayın demiyoruz. Fakat şimdi yasaklamışlar, yaylada hayvanları otlayan vatandaşlar vardır. Beside olan hayvanlar var bunları tüketmek zorundalar. Tüketmeseler ne yapabilirler? Borçları var, banka kredileri var, borç almışlar hayvanları senetle almışlar. Satamasalar ne yapabilirler, intihar mı etsinler” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak 8 işçinin öldüğü davada 3 sanığa hapis, 6 sanığa beraat talep edildi Zonguldak’ta 8 işçinin öldüğü 8’inin de yaralandığı maden faciası davasında yargılanan 3 sanık ile aralarında eski TTK yöneticilerinin de bulunduğu 6 sanığın birleştirildiği dosyada Cumhuriyet Savcısı mütalaasını sundu. Kozlu ilçesinde 7 Ocak 2013 günü meydana gelen metan gazı püskürmesi olayında 8 işçi hayatını kaybetti. 8 işçi ise yaralandı. Olaya ilişkin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Yargıtay 12. Ceza Dairesince haklarında verilen mahkumiyet kararı bozulan 3 tutuksuz sanıktan proje sorumlusu E.K. ile emekli TTK Genel Müdürü Rıfat D. ve kurum yöneticisi M.A. yer aldı. Ölen işçilerin yakınları ile taraf avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada sanık E.K. suçlamaları kabul etmedi. İhalenin iki aşamalı olduğunu ve ihale sürecinin 2003 yılında başladığını kendisinin ise 2011 yılında görev aldığını söyleyen E.K., “Bu yıllar arasındaki gerek kurumun gerek işverenin yapmadığı veya eksik veya hatalı yaptığı işler ben o tarihte çalışıyormuşum gibi bana atıfta bulunarak kusurlu olduğumu belirten raporları kabul etmiyorum. Bozma ilamında proje hazırlayan benmişim gibi bahsedilmiş ancak projeyi hazırlayan ben değilim, TTK’dir. Bilirkişi raporlarında bu süreçlerde tek yetkili benmişim gibi rapor düzenlenmiş ancak ben talimatlarla çalışırım” dedi. Olayın dünya tarihinde ikinci kez yaşanan büyük bir olay olduğunu öne süren E.K., “Olaydan önce böyle bir olay yaşanabileceği öngörülememiştir. Öyle ki bu olaydan sonra yönergeler değişmiştir. Kanunlarımız dahil bu olayı daha önce öngörememiştir. Daha önce alınan bilirkişi raporlarında çelişkili ifadeler mevcuttur. Bunun haricinde asıl işveren ile Star A.Ş. arasındaki iş ilişkisinin muvazaalı olduğuna dair Yargıtay kararı mevcuttur. Dolayısıyla muvazaanın olduğu iş ilişkisinde iş güvenliğine ilişkin sorumluluk asıl işverene aittir. Bu nedenlerle tekrar bilirkişi raporu alınmasını talep ederim. Bu olay yönetmelikleri değiştiren bir olaydır. Bu nedenle hakkımda bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmamasını talep ederim” diye konuştu. Ölen işçilerin yakınlarının avukatı Murat Kemal Gündüz de Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasını talep etti. Gündüz, mahkumiyet verilen sanıkların eylemlerini bilinçli taksirle gerçekleştirdikleri yönündeki hususun netleştiğini söyleyerek şöyle devam etti: "Dolayısıyla esas dosya yönünden kusur durumu yönünden dosya netleşmiş olup bu yönden yeniden rapor aldırılmasına gerek bulunmamaktır. Ancak esas dosyadaki Yargıtay bozma ilamında kaçınılmazlık ilkesinin somut olayda bulunmadığı, Star A.Ş’nin yetkin bir firma olmadığı hususlarının belirtildiği, birleşen dosya açısından ise alınan her iki raporun Yargıtay ilamıyla çelişir şekilde sanki kaçınılmazlık ilkesi varmış ve Star A.Ş. yetkin bir firmaymış gibi değerlendirilerek birleşen dosya sanıklarının kusursuz olduğuna dair rapor düzenlenmiştir. Bu nedenlerle Yargıtay ilamıyla çelişen birleşen dosyadaki raporlara itirazlarımızı tekrar ediyoruz ve birleşen dosya yönünden rapor alınmasını talep ediyoruz." Emekli Sayıştay üyelerinin yer aldığı bilirkişi raporu hazırlanmasını talep etti Sanıklardan eski TTK çalışanı M.A. ise kurumda ihale sürecinin her yıl düzenli olarak Sayıştay tarafından denetlendiğini hatırlatarak şöyle dedi: “Eksiklikler tespit edilseydi raporda yer alırdı. Dolayısıyla bu tür düzenlenen raporlarda 5 yıl süre içerisinde firmanın yetersiz olduğuna dair herhangi bir tespit yoktur. Kaza olmasaydı böyle bir konu gündeme gelmeyecekti. Bu konulardan dosyanın emekli Sayıştay üyelerinden oluşan bilirkişi kurulundan rapor aldırılmasını talep ederim.” Eski TTK Genel Müdürü Rıfat D. ise suçlamaları kabul etmeyerek beraatini talep etti. Cumhuriyet Savcısı ise dosyadaki bilirkişi raporlarının yeterli olduğunu belirterek “Yeniden rapor aldırılması yönündeki tüm taleplerin reddine ve ayrıca dosya tekamül ettiğinden ve araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı açıkça anlaşıldığından tevsi tahkikat talepleri açısından da yine tüm taleplerin reddine karar verilmesi talep olunur” görüşüne yer verdi. Cumhuriyet Savcısının görüşü üzerine söz alan Avukat Gündüz, “İddia makamı celse arasında birleşen dosyada rapor alınmasına dair yazılı beyanda bulunmuştu. Bu celse ise dosyadaki mevcut raporların yeterli olduğunu beyan ederek bilirkişi raporları alınması yönündeki taleplerin reddine karar verilmesini talep etti. Biz birleşen dosya yönünden yeniden alınması talebimizi yineliyoruz. Zira aksi halde esas dosyadaki Yargıtay ilamıyla birleşen dosyadaki bilirkişi raporları çelişecektir” dedi. Mahkeme heyeti ise yeniden bilirkişi raporu alınması taleplerini oy birliği ile reddetti. Cumhuriyet Savcısı mütalaasında sanıklar E.K., Ş.S.D. ve A.A. hakkında bilinçli taksir suçlamalarıyla ayrı ayrı cezalandırılmalarına; aralarında eski TTK Genel Müdürlerinin de bulunduğu ve 6 sanığın yer aldığı Zonguldak 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nden birleştirilen dosyadaki sanıkların ise beraatlerini istedi. Avukat Gündüz ise mütalaanın birleşen dosyaya yönelik bölümüne katılmadıklarını, bilirkişi raporlarının Yargıtay ilamıyla çeliştiğini söyleyerek savunma için süre istedi. Mahkeme heyeti mütalaaya savunma yapılması için süre vererek duruşmayı 12 Haziran 2024 tarihine erteledi.
Erzurum ER-VAK’tan Nafiz Bey apartmanının müzeye çevrilmesine teşekkür Er-Vak Başkanı Erdal Güzel, Milli Mücadelenin fedakâr şahsiyetlerinden Erzurumlu Nafiz Kotan’ın Ankara’da yapmış olduğu apartmanın müzeye çevrilmesinin geç kalınmış bir vefa göstergesi olduğunu ifade ederek yine de gösterilen bu hassasiyetin Erzurumluları ziyadesiyle memnun ettiğini belirtti. Güzel, Erzurum Kalkınma Vakfı olarak 2005 yılından beri Nafiz Kotan isminin yaşatılması ve hatırlanması konusunda önemli çalışmalar yaptıklarını, ülke genelinde ciddi bir farkındalık oluşturmalarına rağmen arzu edilen bir noktaya ulaşamadıklarının üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. İstiklâl Savaşı sırasında Mustafa Kemal’e “Tüm servetim milli mücadelenin emrindedir paşam. Vatan kurtulursa hepimiz kurtulacağız. Fakat Allah göstermesin, bu mukaddes toprakları kaybedersek benim servetimin ne kıymeti kalır” diyerek orduya dört tayyare alıp, iki tayyare parası bağış yapan Nafiz Bey’in vefat ettiği Erzurum’da mezarının dahi olmamasının büyük bir vefasızlık olduğunun altını çizen Güzel, Erzurum Hava Limanı isminin “Erzurum Nafiz Bey Hava Limanı” olarak değiştirilmesi isteklerini bu vesile ile tekrarlayarak, Nafiz Bey’in Ankara’da yaptığı ilk asansörlü ve kaloriferli apartmanın müzeye çevrilmesini ilk adım olarak değerlendirdikleri belirtti. Güzel, Er-Vak‘ın, Nafiz Bey konusundaki taleplerinin takipçisi olacaklarını, Nafiz Bey Apartmanı’nın müzeye çevrilmesini düşünen ve gerçekleştiren ilgili birimlere Erzurumlular olarak şükranlarını sunduklarını kaydetti.