GENEL - 24 Ekim 2020 Cumartesi 11:37

AİÇÜ’de ’Bilgi ve Hikmet Işığında İyi İnsan Yetiştirme İdealimiz’ konferansı

A
A
A
AİÇÜ’de ’Bilgi ve Hikmet Işığında İyi İnsan Yetiştirme İdealimiz’ konferansı

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde “Bilgi ve Hikmet Işığında İyi İnsan Yetiştirme İdealizmi” konulu bir konferans gerçekleştirildi.

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde “Bilgi ve Hikmet Işığında İyi İnsan Yetiştirme İdealizmi” konulu bir konferans gerçekleştirildi.


AİÇÜ Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki Osmanlı Salonunda sosyal mesafe ve maske kurullarına uygun bir şekilde gerçekleştirilen, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali ERBAŞ’ın konuşmacı olduğu “Bilgi ve Hikmet Işığında İyi İnsan Yetiştirme İdealimiz” konferansına Ağrı Valisi Dr. Osman Varol, AK Parti Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Turgut, AİÇÜ Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, akademisyenler ve davetliler katıldı.


“Bilgi ve Hikmet Işığında İyi İnsan Yetiştirme İdealimiz” konulu konferansta Kur’an-ı Kerim tilaveti sonrası konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İslam’ın ana amacının iyi insan yetiştirmek olduğunu söyledi. Tin Suresi’nde insanın en güzel bir şekilde yaratıldığının anlatıldığını ifade eden Başkan Prof. Dr. Erbaş, “Peygamberlerle, peygamberlere verilen kitaplarla, ahlaki ilkelerle ve Allah Teala’nın insana verdiği akılla oluşturulan ilimle insanın bu özelliğini muhafaza etmesine yardımcı olmamız lazım. Kâinatın yaratıldığı andan itibaren Allah’ın rızasına uygun üretilen ilmin hedefinin de bu olduğunu düşünüyorum. Allah’ın insanlara verdiği en büyük nimet İslam’dır. Peygamber Efendimiz İslam üzerinden Müslümanı tanımlıyor, ‘Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir’ diyor. Demek ki İslam, elinden ve dilinden emin olunan bir insan, yani iyi insan oluşturma sistemidir. Kur’an’ın, peygamberlerin, kitapların amacı, iyi insanı yetiştirmek, onu özündeki en güzel olma, ahsen-i takvim özelliğini son nefesine kadar korunması için gayret etmek, çalışmaktır. İnsana düşen bu değerini muhafaza etmek, onun için gayret etmektir” diye konuştu.


Başkan Prof. Dr, Erbaş, Allah’ın insana bilme ve anlama kabiliyeti verdiğini belirterek, şöyle konuştu: “Biz buna akıl, idrak diyoruz ve korunması gerekiyor. Zarurat-ı hamse denilen beş korunması gereken husus vardır. Bunlar Allah Teala’nın verdiği herkesin temel hak ve özgürlükleridir. Zarurat-ı hamse denilen dinin, aklın, malın, canın ve neslin korunması farzdır, bunlara zarar veren her şey de haramdır. Peygamber Efendimiz, ‘Allah’ım senden faydalı ilim isterim’ ve ‘Allah’ım faydasız ilimden sana sığınırım’ dualarını çokça yapmıştır. Onun için bizim edindiğimiz bilgi aklımızı, neslimizi, dinimizi, canımızı, malımızı korumalıdır. Bilgi ve hikmet ışığında iyi insan yetiştirmekte akıl kadar ahlak da önemlidir. Çocuklarımızı yetiştirirken güzel ahlaklı olmalarına da dikkat etmeliyiz. Bilgisi de ahlakı da olsun. Bizim medeniyetimiz ahlak medeniyetidir. Bunun için ahlaklı insan yetiştirme noktasındaki çabalarımızı artırmalıyız. Küçük yaşlarda çocuklarımıza ahlak ilkelerini öğretmeliyiz. Onlara rol model olmalıyız.”


Konferansta konuşan AİÇÜ Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, “Din-bilim ilişkisi hep sorunlu olmuştur. Bunun bazı temel nedenleri bulunmaktadır. Birinci sorun ilmi; dini ve gayri dine diye ikiye ayırmamız olmuştur. Burada en büyük pay ilahiyatçılarındır. İkinci sorun da pozitivizmin de etkisiyle sadece pozitif bilimlerin bilim kabul edilmesidir ki burada da büyük pay biz Fizikçiler başta olmak üzere pozitif bilimcilerdir. Buna karşın Texas Üniversitesi’nden Frederik Turner, ‘Kâinat dev bir piramit gibi, piramidin en altında matematik var, onun üstünde fizik yer alıyor. Böylece en üste çıktıkça sanat ve felsefe geliyor ve onların üstünde de ilahiyat yer alır’ diyerek Doğa bilimleri ve özellikle Fizik ile Din arasında ayrım yapmayan yeni bir bilim anlayışı teklif eder ve ‘Bu başarıldığında ilim rönesanstan sonraki en büyük devrimini yaşayacaktır. Din-doğa ayrımı sona erecektir’ diyerek nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine işaret etmiştir” diye konuştu.


Program, Rektör Prof. Dr. Karabulut’un Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş’a Ay-Yıldız tablosu hediye etmesi ile sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da Saat Kulesi’ne dikilen bayrağa yapılan itiraza Vali Şahin son noktayı koydu Antalya’nın simgelerinden Saat Kulesi’ne dikilen gönder ve Türk bayrağı, tartışmaları da beraberinde getirdi. Yapıya zarar verebileceğine dair yazı hazırlayan Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü konuyu Koruma Bölge Kurulu’na iletirken, Antalya Valisi Hulusi Şahin, “Bilimin çözemeyeceği şey yoktur, bayrak direğimiz orada konumlanacak ve hep kalacak” ifadelerine yer verdi. Tarihi Kaleiçi’nin girişi Kalekapısı bölgesinde yer alan, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin izlerini taşıyan Saat Kulesi’ne dikilen Türk bayrağı, tartışmalara neden oldu. 2021’den bu yana süren restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından, geçtiğimiz Şubat ayında orijinal olmayan saat mekanizmasının yerine aslına uygun olarak hazırlanan saatin yerleştirildiği sırada, kulenin 1990’lı yıllarda çekilen fotoğrafında gönderde dalgalanan Türk bayrağını gören Antalya Valisi Hulusi Şahin, Saat Kulesi’ne Türk bayrağı asılması talimatını verdi. Bayrak talimatını Antalya Valisi verdi Antalya Valiliği Kültür Varlıkları Birim Müdürü Cemil Karabayram, bir sabah çok erken saatlerde Vali Hulusi Şahin’den gelen talimatla, kuleye bayrak yerleştirilmesi için çalışmalara başladıklarını açıkladı. Karabayram, “Saat kulemizi tamamladık ve hizmete açtık. Kulemizle ilgili 1990’lı yıllardan bugüne dair dalgalanan bir Türk bayrağımız vardı zaten, kurula restorasyon projesi gittiği zaman bayrak bırakılmıyor. Sayın Valimiz, bu konuyu inceletmiş ve durumu tespit ettirmiş. Sabahın erken bir vaktinde kendisinden talimat geldi, Türk bayrağının eski yerine konumlandırılması şeklinde. Emri almamızla birlikte hummalı bir çalışmaya başladık. Bayrağımızın 1990’lı yıllarda kulemizde dalgalandığı yere konumlandırma işlemi yapıldı” ifadelerine yer verdi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü yazısı Gönder ve Türk bayrağının konumlandırılmasından sonra Koruma Bölge Kurulu ile yazışmaya başladıklarını açıklayan Cemil Karabayram, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün yazışma sırasında yapının zarar göreceğine dair bir yazı hazırladığını kaydetti. Karabayram, “Bayrağı yerleştirmemizle birlikte Koruma Bölge Kurulu ile yazışmalarımızı yaptık, o sırada Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden bir yazı geldi. Yapının zarar göreceği, taş düşme tehlikesinin doğabileceği, derzlerde sıkıntı olabileceği, rüzgarın etkisinin vb. oluşturacağı sorunları gündeme alan bir yazı düzenlendi ve o yazı Koruma Bölge Kurulu’na iletiliyor. Konuyu hemen bölge kuruluna incelettik ve konuyu irdelemeye başladık. Koruma Bölge Kurulu toplantısında Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün temsilcisi karara itiraz etti. Derzlerin sıkıntı görebileceği, taşların aşağıya düşebileceği, bayrak direğinin yapıya zarar vereceği, başka bir yere konumlanması gerektiğinden ve rüzgar eğilimini anlattı. Bu söz konusu tereddütleri bildiğimizden, borunun içerisinden çelik halat sistemi gererek, o çelik halat sisteminden de ileride olabilecek rüzgara karşı gerekli önlemleri aldığımızı aktardık. Valimize bu konu iletildiği zaman, ‘O bayrağı oraya dikeceksiniz ve orada dalgalanacak” diye konuştu. “Sayın Valimiz, bayrak konusunda gerekeni yaptı” Cemil Karabayram, Antalya Valisi Hulusi Şahin’in bayrağın yerinde kalması gerektiği konusunda kararlı olduğuna dikkat çekerek, bayrak direğinin yapıya zarar vermediğine dair rapor hazırlandığını dile getirdi. Karabayram, “Sayın Valimiz bayrak konusunda gereğini yapmıştır. Biz de bayrak direğinin yapıya zarar vermediğini ispatladık, rapor haline getirdik. Valimizin de bize ilk talimatı; ‘Bilimin çözemeyeceği şey yoktur, bayrak direğimiz orada konumlanacak ve hep kalacak’ şeklinde oldu” dedi.