GÜNDEM - 21 Temmuz 2024 Pazar 12:25

İri cüssesiyle nam salan Aksaray Malaklısı insan boyunu geçiyor

A
A
A
İri cüssesiyle nam salan Aksaray Malaklısı insan boyunu geçiyor

İri cüssesi ile Anadolu Aslanı olarak bilinen Aksaray’ın Malaklı köpeği bir insan boyunu geçiyor. Ülke genelinde çobanların dostu olan Malaklı köpeği yetiştiği Aksaray’dan Türkiye’nin dört bir yanına gönderiliyor.


Aksaray’ın Eskil ilçesine bağlı Böğet köyünde Malaklı köpek yetiştiriciliği yapan Naim Dağlı, yılda 130 yavru yetiştiriyor. Çiftliğinde 25 damızlık köpeği bulunan Dağlı, Türkiye’nin dört bir yanına Aksaray Malaklısını gönderiyor. Anadolu aslanı olarak nam salan Aksaray Malaklısı, iki ayak üzerinde durduğu zaman insan boyunu geçiyor. Çocukluğundan bu yana köpeklerle bir arada olan Dağlı, bu ilgisini ticarete döktü.


Her eve bir Aksaray malaklısının şart olduğunu belirten Naim Dağlı, “Aksaray Malaklı köpeği yetiştirmek ve satmak için çiftlik oluşturdum. Her eve bir malaklı şart, çünkü sadık, güçlü ve kurtçul bir hayvan. Aksaray’ın gururu Anadolu Aslanı Malakların özelliği, ırkı çok eskiye dayanıyor. Çobanların özellikle tercih ettiği bir köpek türü. Kangala göre daha büyük ve daha güçlü bir hayvan. Her işi severek yapılması gerekiyor. Bende bu işi severek yapıyorum, çünkü köpekleri seviyorum ve aynı zaman da taleplere göre satışını yapıyorum. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere ülkenin her tarafından talep geliyor. Bazen yurt dışından bile isteyenler oluyor. Bizde bu taleplere yetişmeye çalışıyoruz. Bir yılda ortalama 130 yavru yetiştiriyorum. Küçükleri 8-10 bin lira, 5-6 aylıkları 20 ile 30 bin lira, 10 aylıkları 60-70 bin lira, yetişkinleri de 100-120 bin lira arası satıyorum” dedi.



İri cüssesiyle nam salan Aksaray Malaklısı insan boyunu geçiyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Otizmli çocukları kendilerine yetebilecek düzeye hazırlıyor Türkiye ’de bütüncül yaklaşım görüşünün benimsendiği ilk özel eğitim merkezini, 2010 yılında İzmir’de açarak toplumsal ihtiyaca cevap vermeyi amaçlayan Özel Eğitim Uzmanı ve Danışmanı Emre Özdemir; bu başarılı çalışmalarını İstanbul’daki ikinci merkezi açarak daha fazla otizmli birey ve ailesine yardımcı olmayı hedefliyor. Şimdiye değin 3 binin üzerinde otizmli öğrenciye dokunan Özdemir, bu alanda bilgi ve tecrübeleriyle dört kitap yayınladı. Otizme karşı bütüncül bir eğitim programıyla yaklaşmanın birey ve ailelere sağladığı kolaylık ve yaşam motivasyonunu perçinlediğini savunduğu kitapları ailelerden büyük ilgi görüyor. Sporsal aktivitelerle düzenlenen eğitimlerle, otizmli çocukların kendi başlarına yetebilecek düzeye erişebilmesi hedefleniyor. Eğitim planlarına sanat ve sporun farklı dallarını harmanlayarak bu aktivitelerle eğitim alan çocukların, beynin kontrol edemediği davranışsal problemleri kontrol etme becerisinin geliştirilmesi ve her çocuğun kendi başına yetebilecek düzeye erişebilmesi hedefleniyor. Farklı özelliklere sahip her çocuğa yine farklı eğitim programları hazırlayarak onlara uygun görev ve sorumlulukların üzerine işlenen derslerde çocuklar okulda el yüz yıkama, kıyafet katlama, diş fırçalama, kahvaltı gibi eğitimleri alırken, aynı zamanda branşlaşma adına da yüzme, bisiklet, tenis gibi spor aktivitelerine katılıyor. Yaşam ve öz bakım dışında ergoterapi, dil konuşma terapisi, eğitsel oyunlar, aile eğitimi, algısal ve bilinçsel gelişim, odaklanma, temel eğitimler de otizmli çocuklara veriliyor. "Otizm bir öğrenme problem değil bir etkileşim problemi" Otizmin öğrenme değil etkileşim problemi olduğunu söyleyen Emre Özdemir, " Otizm bir öğrenme problemi değil bir etkileşim problemi ve burada bağırsağın da önemli bir yeri var o yüzden yaptığımız programlarda hem çocukların beyninin yeniden düzenlenmesinde etkileşimli harekete yer veriyoruz hem de verdiğimiz uygun beslenme programları ve probiyotik tarzı takviyelerle birlikte beslenmelerini beyin bağırsak bağlantısını sağlamaya çalışıyoruz. Tabii ki burada anne babanın katkısı çok önemli programları uygulamaları çok önemli" dedi. "Beslenmelerini düzenleyip uygun şekilde programlayıp beyin bağırsak bağlantısını sağlıyoruz" Otizmde beyin ve bağırsak bağlantısının öneminin altını çizen Özdemir, " Otizm bir etkileşim ve bağırsak problemi bir beslenme problemi o yüzden bu otizmli çocukların niyet aktarmada, niyetlerini karşı tarafa aktarmada sıkıntıları var ama bir zihinsel yetersizlik değil. İlk başlarda nasıl anlıyoruz işaret edememe, konuşamama, oyuncak oynamama gibi problemler oluyor ama bizim otizmdeki temel vermeye çalıştığımız nokta bu çocukların etkileşimini artırmaya çalışıyoruz. Hareket, oyun ve oyuncakla ayrıca da beslenmelerini düzenleyip uygun şekilde programlayıp beyin bağırsak bağlantısını sağlıyoruz" şeklinde konuştu. "Bu çocuklara her şeyi tek tek öğretemezsiniz ama beyni şekillendirirseniz uygun hale gelirseniz çocuk her şeyi öğrenebilir." Bütüncül otizm yaklaşımında çocukları problemden ibaret görmediklerini söyleyen Emre Özdemir, " Bütüncül otizm yaklaşımı çocuğu problemlerden ibaret görmüyoruz. Metabolizma bir bütün, beyin bağırsak bunların hepsi birlikte. Eğer çocuğa öğretmek yerine bunu bir bütün olarak ele alırsanız çocuğun kendi başına öğrenmeleri geliyor, nasıl geliyor beslenmeyi düzenliyorsunuz, etkileşimi artırıyorsunuz çocuk kendi başına öğrenir hale geliyor. Bu çocuklara her şeyi tek tek öğretemezsiniz ama beyni şekillendirirseniz uygun hale gelirseniz çocuk her şeyi öğrenebilir." ifadelerini kullandı. Otizm tedavisi devam eden ve güzel sonuçlar elde edilen Uluhan Özalp’ın (7) annesi Duygu Özalp, " Uluhan’ın bir konuşma problemi vardı, özellikle de davranış problemi. Konuşma problemi, sürekli dönen cisimlerle ilgilenmesi, sadece yerde yatarak belirli bir alanda araba sürmesi gibi durumlar gözlemliyorduk. Ancak aile olarak önce durumu kabullenemedik. Ne yapsak, ne etsek derken bir rehabilitasyon merkezine gittik. Fakat orası durumumuzu biraz daha kötüleştirdi. Normalde çok sakin olan çocuğumuz daha sinirli olmaya başladı. Derken hocamızla tanıştık ve o bize çok yardımcı oldu. Öncelikle Uluhan’ın bağırsaklarını temizledik ve beslenmesine önem verdik. Beslenmesi düzeldikçe, küçük destekleyici yağlar kullanmaya başladık. Yağlardan kastım; portakal yağı ve Hindistan cevizi yağı gibi bağırsakları rahatlatıcı doğal ürünlerdi. Tüm bu süreç sayesinde Uluhan’ı bugüne getirdik.
İstanbul Evde bel ve boyun ağrılarını hafifletmek için etkili egzersizler Günümüzde uzun süre oturmanın, bilgisayar başında çalışma ve hareketsiz kalma bel ve boyun ağrılarına neden oluyor. Uzman Doktor Aslıhan Sever, bu tür ağrıları önlemek ve hafifletmek için evde uygulanabilecek bazı basit ama etkili hareketlerin büyük önem taşıdığını belirtti. BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doktor Aslıhan Sever, "Başın sağa ve sola doğru yavaşça eğilerek birkaç saniye bekletilmesi, ayrıca boynun sağa ve sola çevrilerek hareket ettirilmesi kasları rahatlatıyor. Çenenin göğse yaklaştırılmasıyla yapılan esneme hareketleri de boyun bölgesindeki gerginliği azaltıyor. Bu basit egzersizler düzenli yapıldığında boyun ağrılarında belirgin bir azalma sağlıyor" dedi. Bel ağrılarını hafifletmek için egzersizler "Bel ağrılarını hafifletmek için sırt üstü yatarken bir dizin göğse çekilmesi ve birkaç saniye bekletilmesi etkili bir yöntem olarak öne çıkıyor" diyen Sever, "Köprü hareketiyle kalçanın yukarı kaldırılması sırt kaslarını güçlendirerek bel ağrılarını azaltıyor. Kedi-deve hareketi ise omurga esnekliğini artırarak bel bölgesindeki gerginliği gideriyor" tavsiyelerinde bulundu. Dr. Sever, bu egzersizlerin bel sağlığını korumada önemli rol oynadığını söyledi. Uzun süre oturmaktan kaynaklanan ağrıları önlemek için ipuçları Uzun süre oturmaktan kaynaklanan ağrıların önüne geçmek için düzenli aralıklarla ayağa kalkıp hareket etmek gerektiğini belirten Dr. Sever, otururken dik durmanın, bilgisayar ekranını göz hizasında tutmanın ve bel destekli bir sandalye kullanmanın duruş bozukluklarını önlediğini belirtti. Sever, bu küçük ama etkili önlemlerle bel ve boyun sağlığının korunabileceğini ifade etti. Şiddetli ve uzun ağrılar ihmal edilmemeli "Düzenli yapılan egzersizler, bel ve boyun ağrılarını hafifletmek için etkili çözümler sunuyor. Ancak ağrılar şiddetli veya uzun süreli ise mutlaka bir uzmana başvurulması gerekiyor" diyen Dr. Sever, profesyonel bir değerlendirme ve tedavi sürecinin ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Van Turizmcilerden asılsız haberlere tepki Elite World Van Otel Genel Müdürü Oktay Aksoy, ‘İranlı turistler nedeniyle otellerde yer yok’ şeklinde gerçeği yansıtmayan haberlerin dolaştığını ifade ederek, "Bu asılsız haberler turizm ve konaklama sektörüne ciddi zararlar veriyor" dedi. Van’daki otel ve konaklama tesislerin İranlı misafirler başta olmak üzere tüm yerli ve yabancı turistlere hizmet verdiğini belirten Elite World Van Otel Genel Müdürü Oktay Aksoy, ancak son dönemde konaklama sektörüne yönelik yapılan yanlış haberlerin kendilerini üzdüğünü söyledi. Bazı sitelerde ‘İranlı turistler nedeniyle otellerde yer yok’ şeklinde gerçeği yansıtmayan haberlerin dolaştığına vurgu yapan Aksoy, "Öncelikle belirtmek isterim ki, Van’daki oteller ve diğer konaklama tesisleri, İranlı misafirlerimiz başta olmak üzere tüm yerli ve yabancı turistlere hizmet vermeye devam etmektedir. Ancak, İran’dan gelen turist sayısında önceki yıllara kıyasla düşüş yaşandığı bir gerçektir. Bu tür yanlış ifadeler konaklama sektörüne şu şekillerde zarar vermektedir. Birincisi bu yanlış algı ve rezervasyon kaybına neden olabilir. Çünkü otellerde yer olmadığına dair yanlış bir algı oluştuğunda, potansiyel misafirler rezervasyon yapmaktan kaçınabilir. Bu durum doluluk oranlarını daha da aşağı çekecektir" dedi. Açıklamalarında konaklama sektörünü güçlendirmek için atılacak adımlara da değinen Aksoy, "Yanıltıcı haberlerin önüne geçmek ve konaklama sektörünü canlandırmak adına bazı stratejiler hayata geçirilebilir. Yerel ve ulusal basın kuruluşlarıyla iş birliği yapılarak güncel doluluk oranları ve turizm hareketliliği hakkında düzenli bilgilendirmeler yapılmalıdır. Yine sosyal medya ve dijital platformlar aktif şekilde kullanılarak, Van’ın turizm potansiyeli doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Kısa vadede İranlı turistlerin Van’a ilgisini artırmak için özel konaklama ve alışveriş kampanyaları düzenlenmelidir. İran’da faaliyet gösteren turizm acenteleri ile iş birlikleri artırılmalı, ulaşım süreçlerini kolaylaştıracak girişimler desteklenmelidir. Bunun yanında tatil sezonları ve özel etkinlikler gibi dönemlerde İranlı turistlere yönelik avantajlı paketler sunulmalıdır. Sadece İran değil, Türkiye’nin farklı bölgelerinden ve diğer ülkelerden turist çekmek için tanıtım faaliyetleri güçlendirilmelidir. Van Gölü, Akdamar Adası, tarihi yapılar ve doğal güzellikler ön plana çıkarılarak kültür turizmi teşvik edilmelidir. Gastronomi turizmi, doğa turizmi ve kültürel festivaller gibi etkinlikler artırılarak Van’ın cazibesi yükseltilmelidir. Ayrıca oteller, restoranlar, turizm acenteleri ve yerel yönetimler ortak hareket ederek turistlere daha cazip fırsatlar sunmalıdır. Misafir deneyimini iyileştirmek için hizmet kalitesi artırılmalı, çalışanlara yönelik eğitim programları düzenlenmelidir" ifadelerini kullandı. Tüm olumsuzluklara rağmen Van turizminin güçlenmeye devam ettiğini ifade eden Aksoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şu anda Van’da konaklama sektöründe yeterli kapasite mevcut olup, hem yerli hem de yabancı turistlere hizmet vermeye hazırdır. Gerçek dışı haberlerin yayılmasının önüne geçmek için sektör temsilcileri, basın ve turizm profesyonelleri birlikte hareket etmelidir. Van; doğası, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle her zaman cazip bir destinasyon olmaya devam edecektir. Şehrimizi ziyaret etmek isteyen herkesi, kaliteli konaklama ve unutulmaz bir deneyim için Van’a davet ediyoruz."