Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği Taslağı`na ilişkin olarak, "Tartışmakta olduğumuz ortaöğretim kurumlarını yönetmeliği, çok sayıda yönetmeliğin gözden geçirilerek sadeleştirilmesi ve tek yönetmeliğe indirilmesi ile ilgili bir çalışmadır" dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Sincan İl Genel Meclisi İlköğretim Okulu`nda `Okul Sütü Dağıtım Projesi`ni başlattı. Bakan Dinçer, süt dağıtımı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği Taslağı bazı sivil toplum kuruluşlarına gönderildi, taslakla ilgili bazı eleştiriler var, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna Dinçer, "Milli Eğitim Bakanlığı olarak uzun zamandan beri bir deregülasyon çalışması
yapıyoruz. MEB`in dahil olduğu genelgeler tekrar gözden geçiriliyor" cevabını verdi.
Daha çok hizmet ve vatandaş odaklı bir yapı kurmayı amaçladıklarına işaret eden Dinçer, MEB`in yeniden yapılanma çalışmalarının, örgüt yapısı dışındaki süreçlerinin ve karar alma mekanizmalarının daha etkin hale getirilmesiyle ilgili düzenlemeler olduğunu söyledi. Dinçer, "Bugün şu anda tartışmakta olduğumuz ortaöğretim kurumlarını yönetmeliği de çok sayıda yönetmeliğin gözden geçirilerek sadeleştirilmesi ve yönetmeliğin gözden geçirilerek sadeleştirilmesi ve tek yönetmeliğe indirilmesi ile ilgili bir
çalışmadır. Ama bu çalışmada benim gördüğüm kadarıyla iki gündür yapılan tartışmalarda üç yanlışlık görüyorum. Onlardan bir tanesi maalesef bu sadeleştirme yapılırken benim haberim olmadan bu ön taslak metin fikir ve görüş almak üzere ilgili paydaşlara gönderildi" diye konuştu.
Taslağın bu şekle dönüştürülüp paydaşlara görüş almak üzere gönderildiğinden haberi olmadığını belirten Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Maalesef kendilerine güvenip görüş almak üzere gönderdiğimiz henüz hazırlık aşamasında olan bu çalışmanın görüş bildirmek ve kanaatlerini bizimle paylaşmak yerine doğrudan doğruya medyaya aktarılmasıyla ilgili paydaşlarımız tarafından büyük bir hata yapıldı. Eğer biz paydaşlarımıza güvenemeyecek ve onlara herhangi bir konuda hazırlık aşamasında fikirlerini alma konusunda tereddütler yaşayacaksak bu çok doğru olmaz kanaatindeyim. Bu açıdan şimdi yapılanın çok ciddi bir eksiklik ve yanlışlık olduğunu
düşünüyorum. Paydaşlarımız keşke kendilerine olan bu güvenimizi, kamuoyuna ve medyaya bilgi vermek yerine görüşlerini bize bildirseydiler böylesine bir tartışma içerisine girmemiş olsaydık. Maalesef, üçüncü yanlışlıkta henüz bir taslak çalışması olduğunun bilindiği halde hazırlık çalışması ve görüş almak üzere sivil toplum örgütlerinin, medyamız bunu verilmiş bir karar olarak kamuoyuyla paylaştı. O açıdan şimdi yönetmeliğin içeriğiyle ilgili yapılacak tartışmaların çoğunu doğru bulmuyorum çünkü bir
karar değil. Bunun neresinin düzeltileceği konusuna girmek istemiyorum."
"UYGULAMALARI BEKLEYİN VE SONUÇLARI GÖRÜN"
Bakan Dinçer, başka bir gazetecinin, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran düzenlemenin çocuk gelinleri artıracağı iddialarına ilişkin sorusunu, "Uygulamaları bekleyin ve sonuçlarını görün. Çünkü normal şartlarda, hukuken bu bahsedilen şeyin olması söz konusu bile olamaz. Çünkü eğitimi zorunlu olarak 12 yıla çıkarmışsak 12 yıl boyunca 18 yaşına kadar çocuklarımız okumak zorundalar. Türk Medeni Kanunu`nda çocuklarımızın evlenme yaşı belli, bütün bu hukuki düzenlemeler varken, ayrıca toplum kültürü itibarıyla
biz yavaş yavaş çocuk gelin, çocuk işçi meselelerini çözmeye başlamışken bu tip tartışmaları toplumun gündemine getirmeyi ben kasıtlı bir yaklaşım tarzı olarak görüyorum" diye cevapladı.
Dinçer, bir soru üzerine, "YÖK`ün kararını henüz inceleme imkanım olmadı ama şunu söyleyeyim şu anda yaklaşık 240 bin civarında atama bekleyen öğretmenimiz var. Ayrıca 658 bin civarında da öğretmen okullarında, eğitim fakültelerinde ve öğretmen olabilecek pedagojik formasyon alabilecek fakültelerde öğrencilerimiz okuyor. Biz öğretmenlik mesleğindeki sorunları böyle parça parça tedbirlerle değil, ulusal bir stratejiyle çözmek istiyoruz. Ulusal strateji çalışmalarımız bittiği zaman sizinle paylaşacağız"
diye konuştu.
Bir gazetecinin, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları konusunda bir belirsizlik olduğunu hatırlatması üzerine, Dinçer, "Milli Eğitim Bakanlığı kendi kararını uygulayacak. Hukukun gereği neyse onu yapacağız. Bizim söylediğimiz yürütmesi durdurulan genelge `yönetmeliğe uyum` diye çıkarılmış bir genelgeydi. Danıştayın verdiği kararda da genelgenin bir hukuk üst normu olan yönetmeliğe atıf yapılmaktadır. Zaten hukuk garabeti dediğim şey de bu oldu. Normal şartlarda yönetmeliğe uymaya dair biz bir
genelge çıkarmışken bizim genelgemizin yürütmesini durdurmak yine yönetmeliği uygulamaktan başka sonuç doğurmuyor. Bu açıdan bakıldığında biz yönetmeliği uygulayacağız. Mevcut yönetmeliğimiz neyse onu uygulayacağız. Zaten mevcut yönetmelik statlarda her yıl gösteri yapmayı, 19 Mayıs`ı resmi geçit törenleri yaparak kutlamayı öngörmüyordu. Ama daha da önemlisi, biz 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos`la ilgili olarak, bütün kutlamaları gözden geçiren bir yönetmelik taslağını hazırladık ve çok yakında
yayınlayacağız ve o yönetmeliğin gereğini uygulamaya başlayacağız" şeklinde konuştu. e`fdrlık aşamasında fikirlerin
Dinçer, okula başlama yaşına ilişkin bir soru üzerine, hazırlıkların bitmek üzere olduğunu belirterek, bu hafta içerisinde sivil toplum kuruluşları ve paydaşlarıyla konu hakkında görüş alışverişinde bulunacaklarını söyledi.
Diyarbakır`da 50 öğrencinin dağıtılan sütlerden zehirlendiği iddialarına ilişkin olarak Dinçer, sütün henüz bugün dağıtılmaya başladığını belirterek, iddiaları yalanladı.








