POLİTİKA - 25 Kasım 2015 Çarşamba 13:31

CHP Pm Toplantısı

A
A
A
CHP Pm Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Suriye’deki şiddet ve çatışmaların durdurulmaması halinde ülkenin parçalanması, iç savaş boyutlarının genişleyerek bölgesel bir ihtilafa dönüşmesi de dışlanamayacak bir olasılık demişiz. Üzülerek söylüyorum bugün gerçekleşti” dedi.
CHP Parti Meclisi (PM) Toplantısı, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yapıldı. Kılıçdaroğlu, PM’nin açılışında yaptığı konuşmada büyük bir olasılıkla Kurultay öncesi yapılan son PM olduğunu belirtti. İç politikada yapılan hataların bedelini toplumun bir kesiminin ödeyebileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Ama dış politikayla ilgili bir hata yaparsanız bunun bedelini bütün Türkiye öder, yani ülkenin tamamı öder. Dış politikadaki hata sadece bugünkü kuşaklara değil, gelecek kuşaklara da yansır. O nedenledir ki, dış politika asla iç politikanın malzemesine dönüştürülemez. Dış politika ulusal çıkarlar üzerine inşa edilmek zorundadır. Yani Türkiye içinde farklı görüşleri olan siyasal partiler dış politikada birlik oluştururlar. Dış politikanın temel özellikleri bunlardır. Kuşkusuz dengelerin iyi korunması, çıkarların iyi korunması dış politikanın gereklerinden biridir” diye konuştu.
“EN BAŞTAN BERİ SURİYE POLİTİKASININ YANLIŞLIĞINI ISRARLA VURGULADIK”
Suriye politikasının Türkiye açısından ortaya çıkardığı tablonun iç açıcı olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“En baştan beri Suriye politikasının yanlışlığını ısrarla vurguladık. 24 Ağustos 2012, bu tarihi bütün yurttaşlarımın bilmesini istiyorum. Grup toplantılarında, Parti Meclisi’nde, miting meydanlarında bu hataları sayarken sadece söylemekle yetinmedik. Bu tarihte dönemin başbakanına bir mektup gönderdim Suriye politikaları konusunda. Bizi hep şöyle eleştirirler; ’CHP hep tenkit eder ama hiçbir zaman çözüm önermez.’ Bu mektupta çözümümüz de var. Suriye’de nasıl bir politika izlememiz gerektiği burada anlatılmış durumda. Bu mektubun birinci sayfasından bir cümleyi okuyorum size; ’Suriye’deki şiddet ve çatışmaların durdurulmaması halinde ülkenin parçalanması, iç savaş boyutlarının genişleyerek bölgesel bir ihtilafa dönüşmesi de dışlanamayacak bir olasılık’ demişiz. Üzülerek söylüyorum bugün gerçekleşti. Biz devleti yönetmiyoruz. Bizim emrimizde Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, büyükelçiler yok. Ama biz aklımızı kullanıyoruz. Biz Ortadoğu’nun ne olduğunu biliyoruz. Ama siz ülkeyi yönetiyorsunuz, bırakın Türkiye’nin gerçeğini, dünyanın gerçeğini, Suriye’nin gerçeğini dahi bilmiyorsunuz. Bu mektubun ekinde üç sayfalık CHP Suriye Çözüm Önerisi var. Hem gerekçesi, hem yol haritası tek tek sıralanmış. Türkiye’de toplanacak bir uluslararası Suriye konferansının hangi gündemle toplanması gerektiği gün gün burada açıklanmış. Biz bunu yaptık ve gönderdik. Ülkemizi sevdiğimiz için gönderdik. Dikkat edin, yanlış yapıyorsunuz dedik. Ortadoğu bataklığına saplanan Türkiye o bataklıktan bedel ödemeden kurtulamaz dedik. Hayır, biz bildiğimizi okuruz, her şeyin en iyisini biz biliriz dediler. Arkasından dönemin başbakanı, daha sonraki bir tarihte Suriye politikamızı eleştirdi, bizim gönderdiğimiz mektubu eleştirdi ve kendi önerilerini de saydı.”
“SONUÇTA NE OLDU, TÜRKİYE TERÖR İTHAL EDEN ÜLKE KONUMUNA GELDİ”
5 Eylül 2012’de Erdoğan’ın konuşmasını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “CHP yarın Şam’a gidecek yüz bulamayacak. Ama inşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız’. 2012-2015. Buyurun gidin bakalım gidebildiniz mi? ’O günde yakın. İnşallah Emevi Camii’inde namazımızı kılacağız, kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz.’ Bu başka bir ülkenin toprakları için kullanılan cümleler arkadaşlar. Biz ne söylüyoruz, onlar ne söylüyorlar? Bunlar oldu da ne oldu? Biz hani diyorduk ya Suriye’ye kadar gideceğiz, Şam’a kadar gideceğiz. Gittik mi? Hayır. Ne oldu? 2,5 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Sen Şam’a gidecekken, 2,5 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Nasıl bir öngörüdür, devlet yöntemidir, akıl dışılıktır arkadaşlar. Bu tabloyu sağduyusu olan her yurttaşımın değerlendirilmesini isterim. Süleyman Şah Türbesi’ne gidecektik ya, türbeyi kaçırmak zorunda kaldık. İlkeye bakın. Musul Başkonsolosluğumuz basıldı, 49 kişi rehine alındı. Rehine alanlar IŞİD, IŞİD terör örgütü, ama IŞİD demekten korkuyorlar. Şu öngörüye bakın. Şu ilkelere bakın. Devlet yönetimlerindeki anlayışa bakın. Sonuçta ne oldu, Türkiye terör ithal eden ülke konumuna geldi. Bir devlet böyle mi yönetilir? Kişisel hırslarla ayağa kalkıp bir ülke mi yöneteceksiniz siz? TIR’larla silah gönderdiler. Silah göndermeyin dedik. Silah gönderirseniz Müslümanı Müslümana kırdırırsınız, yapmayın etmeyin dedik. ’Biz silah göndermiyoruz, insani yardım gönderiyoruz’ dediler. Sonunda belgeler çıktı. Silah gönderilmiş” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı açıklamalara da değinen Kılıçdaroğlu, ““MİT TIR’larına operasyon yapanlar bu katliamda sorumludur’ diyor. Yani ’biz silah gönderiyorduk, izin vermediler ve sorumlular’ itiraf ediyor. Devlet yönetiminde vatandaşa yalan söylemek var mıdır? Aynı kabinede bir bakan ne söylüyor; ’Burada bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum’ diyor Sayın Tuğrul Türkeş, ‘Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu. Bilerek söylüyorum’ diyor. Bayırbucak Türkmenleri’yle irtibatımız var, o silahlar oraya gitmedi diyor. O silahlar nereye gitti? Bu sorunun cevabını hep beraber vermeliyiz, nereye gitti o silahlar? Suriye’de demokrasi yok. Sen kendi ülkene demokrasiyi getirdin mi ki Suriye’deki demokrasiyle uğraşıyorsun” dedi.
“BİZİM ÖNERİMİZİ ONLAR KABUL ETMEDİ. RUSYA AYNI ÖNERİYİ YAPTI VE BİZİMKİLER CENEVRE’YE GİTTİLER”
Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şimdi Suriye’de kim var? Amerika var, Rusya var, İran var, Fransa var. En son BM karar aldı, isteyen herkes oraya gidebilecek. Türkiye nerede? Biz onlara zamanında dedik ki; gelin şu Türkiye’de uluslararası konferans toplayın. Ortadoğu’nun sorunu varsa sorunun çözümünde adres Türkiye olsun dedik. Ortadoğu’da sorun çıktığında bu sorunları ancak Türkiye çözer algısının olmasını istedik. Kendi insanımız için, bölgenin çıkarları, ülkemizin çıkarları için istedik bunu. ‘Hayır’ dediler. Bizim önerimizi onlar kabul etmedi. Rusya aynı öneriyi yaptı ve bizimkiler Cenevre’ye gittiler. Niye gittiniz o zaman? Biz öneri yapınca kabul etmiyorsunuz da, diğerleri öneri yapınca neden koşa koşa gittiniz? Çünkü iplerin elinizden çıktığını gördünüz.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Üniversite öğrencilerinden Filistin ve Doğu Türkistan’a sessiz destek Bartın Üniversitesi (BARÜ) öğrencileri, düzenledikleri sessiz yürüyüşle Filistin ve Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine tepki gösterdi. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Öğrenci Konseyi ile öğrenci toplulukları tarafından ’’Sessiz Yürüyüş’’ organize edildi. Yürüyüşe üniversitenin akademik ve idari insan kaynağı da destek verdi. BARÜ Kutlubey Yerleşkesi Eğitim Fakültesi önünde toplanan kalabalık, ellerinde Türk, Filistin ve Doğu Türkistan bayraklarıyla yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki Gölet alanına kadar yürüdü. Grup, ellerinde Türkçe ve İngilizce, “Bu Zulme Sessiz Kalma”, “Filistin ve Doğu Türkistan’da Yaşanan Katliamları Kınıyoruz”, “Soykırıma Hayır”, “İnsanlık Ölmesin” ve “Nehirden Denize Özgür Filistin” yazılı dövizler taşıdı. Öğrenciler ayrıca İsrail’in Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırılarına tepki göstermek için ABD’de Filistin dayanışma gösterisi düzenleyen öğrenciler ve akademisyenlere de destek verdi. Filistinli öğrencilerin de yer aldığı yürüyüşte açıklama yapan BARÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Ömer Faruk Çalap, “Bartın Üniversitesi öğrencileri olarak Doğu Türkistan ve Filistin’de yaşanan zulme karşı birlik oluyoruz. Bu coğrafyalarda yaşanan insanlık dışı zulmü kınıyor ve bu zulme karşı sesimizi yükseltiyoruz” dedi. İnsan haklarına saygı gösterilmesi için uluslararası toplumun acil adımlar atması gerektiğini de dile getiren Çalap, "Doğu Türkistan ve Filistin’deki insan hakları savunucularına yönelik baskılar sona erdirilmelidir. İfade özgürlüğünün garanti altına alınması için uluslararası toplum sözde değil, özde harekete geçmelidir” ifadelerini kullandı. Yoğun bir kalabalık eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüş İsrail sorununun bir sonucu olarak Filistin’de yaşanan savaşa ait 2 dakikalık ses kaydının dinlenmesinin ardından son buldu.
Malatya Bakan Özhaseki: "Öyle sağlam evler yapacağız ki huzurla evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bundan sonra artık sağlam yapıları yapmak zorunda olduklarını ifade ederek, "Öyle sağlam iş yerleri yapacağız ki, öyle sağlam evler yapacağız ki hepimiz huzurlu evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım. Bunun için de kılı kırk yarıyoruz” dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki başkanlığında Malatya’da İl Koordinasyon Kurulu toplantı. Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’nda gerçekleşen koordinasyon kurulunda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 14 ay önce ülkenin büyük bir felaketle karşı karşıya kaldığını hatırlatarak, “Bin yıllık Anadolu’daki serüvenimiz de, belki de başımıza gelebilecek en büyük felaket buydu. Bundan önce nice harpler, darbeler, sıkıntılar, zorluklar depremler yaşandı ama bunun kadar hasar bırakan büyük bir afeti görmedik. 9 saat arayla 2 tane şiddetli deprem, çok uzun süreli deprem hem de kadim şehirlerimizin birkaç kilometre altından geçen bir deprem. Bundan 18 tane ilimizde etkilendi aslında. Birkaç bin konut yıkılan illerimiz de var. Toplamda depremden etkilenen 18 ilimiz var. 14 milyon insanımız zarar gördü, 680 bin konutumuz yıkıldı, 170 binde iş yerimiz, depolarımız ağıllarımız yıkıldı. Dile kolay söylemesi çok kolay 850 bin bağımsız birim haliyle maddi hasar çok fazla, 100 milyar doların üzerinde. Manevi hasarı ölçecek bir alet daha icat olmadı. Her evde acı tütüyor, her evde gözyaşı var” dedi. Bundan sonra artık sağlam yapıları yapmak zorunda olduklarını da ifade eden Özhaseki, “Öyle sağlam iş yerleri yapacağız ki, öyle sağlam evler yapacağız ki inşallah deprem olmaz ama olursa hepimiz huzurlu evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım. Bunun için de kılı kırk yarıyoruz” ifadelerine yer verdi. Malatya’da çarşı merkezinde zemin ile ilgili yaşanan sıkıntıya da değinen Özhaseki, “Depremden 2-3 ay sonra valilik karşısındaki çarşıda işe başlayalım dedik. Dikkat ediyor musunuz hala orada fore kazık çakmaya devam ediyoruz, hala zemini temizlemeye devam ediyoruz. Mesela Kahramanmaraş’ta şehrin ortasında giden bir cadde var, fay hattı geçiyor. Azerbaycanlı kardeşlerimiz bin tane konut yaptıralım dediler, işe başlayacağız tam 40 milyon dolarlık fore kazık ihalesi yaptık. Aylarca fore kazık çaktık” dedi. Hükümetin birinci gündeminin halen deprem bölgesi olduğuna da değinen Bakan Özhaseki, “Sayın Cumhurbaşkanımızın bize ilk sorduğu soru ‘Depremde hasar gören illerimizde durum nedir? Hayat normale dönüyor mu? İnşaatlar yolunda gidiyor mu? Başka taraftan bakıldığı zaman da maliyedeki sıkı para politikasını size de takip ediyorsunuz. Bakanımız Mehmet Şimşek Beyin itiraz etmediği tek harcama kalemi var o da depremde ki yapılan harcamalar. Onun dışında bilin her bir iş takip ediliyor, burada da işlerimiz çok şükür yolunda gidiyor” ifadelerine yer verdi. Deprem bölgesinde yaklaşık 390 bin deprem konutunun inşaatının başladığını ifade eden Bakan Özhaseki, Türkiye genelinde 400 bin civarında hak sahibinin olduğunu söyledi. 4 bin 333 köyde köy evi yaptıklarını ifade eden Özhaseki, “Bin 240 tane şantiyemiz var, oralarda bin 110 bin kişi çalışıyor. İlk etapta 76 bin kadar konutu teslim ettik. Haziran, Temmuz’la birlikte her ay 10-15 e 20 bin konutu da teslim etmeye de devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Malatya’da da hak sahipliği kadar inşaata başladıklarını ifade eden Özhaseki, “Bugün arkadaşlarımız yine Büyükşehir Belediyesinde toplandılar. Yeşilyurt, Battalgazi Belediye Başkanlarımız, yardımcıları, teknik ekipleri oradalardı. 8-10 bin eksiğimiz var tespit edilen yerleri gösteriyorlar. Daha çok da şehirlerimizin içinde yapalım istiyoruz, merkezde yapalım istiyoruz. Onları da bir an önce projelendireceğiz. Zaten ihaleyi yaptıktan sonra da en fazla bir sene gibi süre de bitiyor. O konutlarımız da hak sahiplerine teslim ederiz. Bütün hesabımız gelecek senenin ortalarında, güze kadar konutunu alamamış bir vatandaşımız kalmasın istiyoruz, iş yerlerini alamamış bir tek vatandaşımız kalmasın istiyoruz. Bugün de Malatya’mızda şu ana kadar yaptığımız konutlar ne alemde, bundan sonra ne kadar eksiğimiz var, neler yapabiliriz, sizlerin bize söyleyecekleri var mı veyahut şunu yaparsanız daha iyi olur diyeceğiniz şeyler var mı? Bütün bunları konuşmak için önce kendi içimizde belediyede teknik bir toplantı yaptık. Şimdi de sizlerle bir araya geliyoruz” diye konuştu. Önlerinde seçimsiz bir süre olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Bu süre içerisinde biz çalışarak gayret edip Malatya’mızı eski haline döndürmek için uğraşıyoruz. İnşallah bunu başarırız, buna gücümüz yeter arkadaşlar” şeklinde konuştu. Bakan Özhaseki’nin konuşmasının ardından Malatya’da deprem sonrası güncel durum ve inşaat çalışmaları ile ilgili sunuma geçildi. Basına kapalı olarak devam eden toplantı soru-cevap kısmı ile son buldu.
Batman Öğrencisini "Heimlich" manevrasıyla hayata döndüren öğretmen o anları anlattı Batman’da nefes borusuna simit kaçan öğrencisini "Heimlich" manevrasıyla kurtaran öğretmen, o anları anlattı. Batman Borsa İstanbul Ortaokulunda teneffüste yediği simit soluk borusuna kaçan bir öğrenci nefessiz kaldı. Bu sırada koridorda nöbetçi Matematik Öğretmeni Levent Döndü, öğrencisinin boğazını sıktığını ve nefessiz kalarak kıvrandığını fark etti. Döndü, "Heimlich" manevrası ile öğrencisine müdahale etti. O anları İhlas Haber Ajansı muhabirine anlatan Matematik öğretmeni Levent Döndü, nöbet esnasında koridorda gezdiği esnada öğrencisinin nefes alamadığını gördüğünü, fark ettiğini söyledi. Hemen koşarak müdahale ettiğini belirten Döndü, "Öğrenci tam tıkanmıştı nefes alamıyordu okulumuzun böyle bir sorunla karşılaşması bizi tabii ki üzdü. Her öğretmen arkadaşımın yapacağı gibi ben de müdahale ettim. Batman Milli Eğitim il Müdürlüğü ilk yardım eğitim merkezinden almış olduğumuz eğitimler sayesinde çocuğumuza Heimlich manevrasını uyguladık. Çocuğumuzu hayata geri döndürdük bir şeye vesile olduk. İlk yardımında ne kadar önemli olduğunu, ilk yardım merkezinin de ne kadar önemli olduğunu gördük. Sağlık eğitim ile alakalı tüm eğitimleri öğretmen arkadaşlarımız ile birlikte alıyoruz. Aldığımız eğitimlerde Heimlich manevrası sayesinde çocuğumuza biraz faydamız dokundu” dedi. Burada çocuklara sadece eğitim öğretimin dışında her alanda, her anlamda sahip çıktıklarının bir işareti göstergesi olduğunu aktaran Döndü, "Çocuklarımızın gerek psikolojik gerekte sosyolojik gerekte bu şekilde hayati durumlarında her zaman öğretim başta olmak üzere canla başla hepimiz çocuklarımızın yanındayız. Aydınlıyım 5 yıldır Batman merkez Borsa İstanbul ortaokulunda görev yapıyorum matematik öğretmeniyim. Çocuğun durumunu görünce onu ilk başta kurtarmam gerektiğini aklıma geldi hızlı bir şekilde hemen manavlarımızı yaparak çocuğu kurtardık. Çocuğu kurtardıktan sonra odaya götürdük çok güzel bir his bir duygu yaşadım. Özelikle sonrasında elim ayağım titredi çok üzüldüm. Görüntüyü izledikten sonra daha da etkilendim. Olayın üzerindeyken soğukkanlılıkla kalabildim. İlk yardımın hayati yönlerinden birisi de bu zaten soğukkanlı kalabilmektir. Tüm bireylerin tüm vatandaşların herkesin bu eğitimi almalarını düşünüyorum. Hayatın her alanında her zaman karşımıza çıkıyor. Umarım hiçbir zaman hiçbir çocuğumuza vatandaşımıza böyle bir durum yaşanmazdır. Ertesi gün aile geldi okula kalabalık bir şekilde teşekkür ettiler, ben de duygulandım onlar da duygulandı. Çocuğumuz teneffüslerde yanıma geliyor sarılıyor, bana diyor öğretmenin size hayatımı borçluyum ama aslında biz onlara gelecek borcumuz var. Elimizden geldiğince çocuklarımıza en güzel geleceği sunacağız en güzel imkanları sağlayacağız. Çocuklarımızı yeni bir hayata en güzel şekilde hazırlamaya çalışacağız” şeklinde konuştu. Yaşadığı korku dolu anları anlatan 5. sınıf öğrencisi E.K, "Teneffüs çalmıştı o an arkadaşımla konuşurken simit parçası boğazımda kaldı. O an öğretmenler odasında doğru koşarken Levent hocam bizim katta nöbetçiydi ve beni kurtardı. Hocamı çok seviyorum ve ona çok teşekkür ediyorum. Öğretmenler odasına yakın bir arada tam tıkandım ve o sıra hocam yardımıma koştu ve kurtardı. O an çok korkmuştum Levent hoca sağ olsun beni kurtardığı için sonrasında korkmadım" diye konuştu.