YEREL HABERLER - 03 Haziran 2012 Pazar 14:20

50 YABANCI, 30 YERLİ BİLİM İNSANI DEОERLENDİRDİ

A
A
A
50 YABANCI, 30 YERLİ BİLİM İNSANI DEОERLENDİRDİ

Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü`nün ``Dilleri ve Kültürleri Yok Olma Tehlikesine Maruz Türk Toplulukları`` konulu uluslararası sempozyumu ``son seslerin kaybolmadan kayıt altına alınması`` kararıyla sonuçlandı.
`Son Sesler Duyulmadan` sloganıyla yola çıkan Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, ABD`den Moğolistan`a, Afganistan`dan Kırım`a Çin`den Moldova`ya kadar uzanan ülkelerden 50`si yabancı, 30`u da yurtdışından ve yurt içinden yerli bilim insanına ev sahipliği yaptı. Rusya Federasyonu Kalmık Devlet Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Valantin Ivanovich Rassadin, ileri derecede diyabet hastası olması ve yürümekte zorlanmasına rağmen sempozyuma katılarak çalışmalarını aktardı. Sempozyumda Dünya`nın dört bir köşesinde dağınık vaziyette kalmış, nüfusları azalmış ve daha çok da içinde bulundukları baskın kültürlerin etkisine maruz kalarak asimile olmaya yüz tutmuş Türk topluluklarının dil ve kültürleri, doğrudan alanda çalışma yapmış bilim adamları tarafından ele alındı.
YOK OLMA TEHDİDİ ALTINDAKİLER
Çalkandular, Çulımlar, Dolganlar, Duhalar, Fü-Yu Kırgızları, Duhalar, Hakaslar, Hotanlar, İli Salırları, İli Uygurları, Tofalar, Karaylar, Kırımçaklar, Kumandı, Litvanya Tatarları, Lopnor Uygurları, Nogaylar, Pamir Kırgızları, Sarı Uygurlar, Sibirya Tararları, Soyotlar, Şorlar, Telengitler, Teleütler, Tubalar, Urumlar, Yurt Tatarları gibi adını dahi ilk kez duyduğumuz toplulukların maruz kaldığı yok olma tehlikesine dikkat çekildi.
Sempozyumun açılışında konuşan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Öcal Oğuz, kaybolma tehlikesi yaşayan dil ve kültürler konusunda UNESCO`nun son kırk elli yıldan beri çalışmalar yürüttüğünü, bu bağlamda Türk topluluklarının da Dünya kültür mirası çerçevesinde değerlendirilerek haklarında araştırma ve derlemelerin yapılması gerektiğini ifade etti. Açılışta konuşan Enstitü Müdürü Doç.Dr. Yunus Koç, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü`nün disiplinler arası bir yaklaşımla sadece Türk toplulukları değil tüm Dünya`daki kaybolma tehlikesi yaşayan diğer toplulukları da araştırma konuları arasına alacağını belirtti.
ÇULIM AОZI 50 KİŞİ KALDI
Sempozyuma katılmak üzere özellikle ABD, Almanya, Azerbaycan, İspanya, Ukrayna, Rusya, Çin, Polonya ve İran`dan gelen bilim adamları kaybolma tehlikesi altındaki Türk dillerinin bugünkü durumu, lengüistik ve kültür özellikleri ile bu Türk lehçelerinin eski Türkçeyle olan ilişkilerini ortaya koymuşlardır. Sempozyumda konuşan diğer bir araştırmacı Valeriya Lemskaya ise Çulım Türk ağzını konuşan sayısının 50`nin altına düştüğünü belirterek kayıt ve derleme işlemlerinin hızla gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etti. Çin`deki Özbeklerin sosyo-kültürel durumunu ortaya koyan Adalaiti Abdulla ise alanda yapılan kayıt ve derlemeler ile sosyolengüistik verileri bilim adamları ile paylaştı.
PROF. TUNCER`DEN TAM DESTEK
3 gün boyunca süren sempozyumun kapanış oturumunda konuşan Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Murat Tuncer, söz konusu topluluklarla ilgili çalışmalara yönelik her türlü desteği vermeye hazır olduğunu vurguladı. Prof. Tuncer, ``Bu sempozyum kaybolma tehlikesi altındaki Türk dillerinin çeşitli çalışmalarla kurtarılabileceğini göstermiştir. Bunun için formüller ortaya koymuştur`` dedi.
BİRLİK ARZ EDERDİ, DAОILDI
Oturumun değerlendirme bölümü, Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Dursun Yıldırım`ın başkanlığında gerçekleşti. Prof.Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof.Dr. Semih Tezcan ve Prof.Dr. Marcel Erdal sempozyum ile ilgili çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Prof. Ercilasun, Türk lehçelerinin tarihte bir birlik arz ederken bugün çeşitli etkenler nedeniyle tehlike ile karşı karşıya bulunduğunu ve bu lehçelerle ilgili olarak dokümantasyon çalışmalarına hız kazandırılması gerektiğine işaret etti. Prof. Ercilasun, ``Bu dillerde Eski ve Ana Türkçe ile ilgili çalışmalarda da önemli veriler bulunabileceğini düşünüyorum`` dedi.
TÜM DİLLER ÖNEMLİ
Prof.Dr. Semih Tezcan bu tehlikedeki Türk dillerine verilecek önem kadar diğer dünya dillerine de bir bilim adamı hassasiyetiyle yaklaşılması gerektiğini belirterek, ``Tehlikedeki tüm diller en az diğeri kadar önem taşıyor. Her dil için yapılacak dokümantasyon çalışmaları önem taşıyor`` diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.