GENEL - 19 Ekim 2016 Çarşamba 12:56

Batuhan Yaşar: "Türkiye, oyunun tam da ortasında"

A
A
A
Batuhan Yaşar: "Türkiye, oyunun tam da ortasında"

İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi’ndeki köşesinde "Ortadoğu’da Rusya-İngiltere savaşları mı başladı?", "ABD’nin o 4 ülke ile ilgili planı ne?", "Türkiye niye üzerine basarak mezhep savaşları diyor?", "Yeni Ortadoğu planındaki dikkat çeken Sünni planı ne?", "DEAŞ sopası ise yapılmak istenenler neler?", "Türkiye neden bütün riskleri aldı?", "Türkiye Musul’da hangi yolu izleyecek?" sorularına cevap aradı.
Batuhan Yaşar’ın "Türkiye, oyunun tam da ortasında" başlıklı yazısının tamamı şöyle:
"Gündemimiz Musul.. Türkiye oyunun içinde mi değil mi, tartışmaları büyüdü büyüdü kocaman oldu! “Türkiye, Musul oyununda dışarıda kaldı” diyenler, zil takıp oynayanlar ortalığa döküldü..
Sosyal medyada “Türkiye devre dışı kaldı” üzerine inşa edilen sözler, yorumlar zafer naraları eşliğinde döndürülmeye başlandı.
Peki, Musul operasyonu ile aslında ne yapılmak isteniyor?
Gelin Musul’da neler yaşandığına, Türkiye’nin nerede durduğuna birlikte bakalım. Ama her şeyden önce Türk F-16’larının Musul üzerinde yeni değil 6 aydır uçtuğunu ve DAEŞ’i vurduğunu hatırlatmak isteriz..
Bataklık kandırmacası...
Türkiye, yıllarca Orta Doğu’dan, Irak’tan, Suriye’den uzak tutuldu. Hep de aynı yalanla;
Seni Suriye bataklığına çekmeye çalıyorlar..
Türkiye, Irak bataklığında boğulacak.
Yok şöyle kötü olur, yok böyle bitersin..
Ama ne oldu, Türkiye hep bataklık denilerek uzak tutulduğu bölgelerden vuruldu.
Bataklıklara da sistematik şekilde terör örgütleri yerleştirildi.
Rusya-İngiltere savaşları...
Kimilerine göre, ABD ağırlığını Orta Doğu’dan yavaş yavaş Çin ve Kuzey Kore tehdidine karşı Pasifik’e kaydırıyor. Bunu yaparken de İngiltere-Rusya rekabetini körüklüyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson son dönemde Rusya konusunda neler söylemiş Google’dan bakmanızı öneririz.
ABD gittikten sonra bölgede kim etkili olacak sorusu da masada öylece duruyor.. Irak, Suriye ve Ürdün’ü kim yönetecek? Yemen’de kim etkili olacak..
ABD’nin Orta Doğu’da birbiri ile mücadele eden güçler, ülkeler istediği çok net ortada.
Amerika, Mısır’ı son dönemde kimden geri aldı:
Cevabı hepimiz biliyoruz: “Ruslardan”
Bölge tarihine baktığımızda ta Afganistan’a kadar ABD, Rusya ve İngiltere’nin iktidar mücadelesini görebiliyoruz.
Hatırlayalım, İran’da petrol bulununca, güney ve kuzey olarak ikiye bölünmüştü. Güney İran’ı İngilizler, Kuzey İran’ı da Ruslar kontrol etmişti yıllarca.
Afganistan’da hâlâ Rus-İngiliz sınırı geçerlidir.
Rus-İngiliz rekabeti son günlerde iyice su yüzüne çıktı.
Rus istihbaratı ile ilgili sızıntıların kaynağında bu yüzden İngiliz medyası var..
Ürdün ve BAE, Rusya’ya boşuna tornistan yapmıyor. BAE’nin parasının neredeyse tamamı Londra’daydı.. Paralar artık başka sepetlere kaydırılıyor. BAE, Soçi’de boy gösteriyor.
Libya’da ona keza ciddi bir güç savaşı var. Türkiye şimdilik Libya’yı dışarıdan izliyor.
ABD: “4 ülke birbirini yesin”
Planlar, bölgenin 4 önemli aktörü, Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Mısır üzerinden yürütülüyor.
Darbe ile Mısır’ın sesi soluğu kesildi. Türkiye ile güçlerini birleştirmesi önlendi. Mursi tasfiye edilerek aslında Türkiye güçsüzleştirilmek istendi.
Suudi Arabistan, “11 Eylül’ün sorumlusu Suud” algısı ile boğulmaya çalışılıyor.
Clinton’un “Suud, DAEŞ’i destekliyor” mailleri özellikle sızdırıldı. Geçen ay maaşları zor ödedi. Ekonomik olarak sıkıştırılıyor.
Türkiye’yi 15 Temmuz’la yıkmaya çalıştılar.
Yapılmak istenen açık:
“Bu ülkeler kafalarını kaldırmasınlar.. Güçleri dışarı gitmesin. İçeride birbirlerini yesinler.”
Türkiye niye "mezhep savaşları" dedi...
Yeni Orta Doğu planının başarısı için 3 önemli adım daha var:
1- Sünnileri bölmek..
2- Sünnilerle Şiileri karşı karşıya getirip savaştırmak.
3- Sünniliği küçültüp radikalleştirmek. (DAEŞ bunun için var)
Orta Doğu’da 2012 yılından beri, “zayıf tarafı destekle, önünü aç, güçlü ile karşı karşıya getir ve savaştır” politikası izleniyor.
DAEŞ’i sahada tutarak yapılmak istenenlere bakılınca fotoğraf karesinde pek eksik bir şey kalmıyor:
1- Amaç DAEŞ’i yok etmek değil, DAEŞ’i yönetilebilir durumda hazır kıta olarak bekletmek.
2- DAEŞ’i sahada tutmak. Bu şekilde Şiileri mobilize etmek. DAEŞ sopası ile Şiileri korkutup, yönetmek. (Örnek: İbadi bu kadar gücü arkasına alıp nasıl Musul operasyonuna kalkışacaktı.)
3- Yine DAEŞ’le İran’ın uluslararası sisteme yerleştirilme işlemi.
Şiiler güçlendirilerek güya DAEŞ’le savaştırılıyor.
İşte bu yüzden, Sünniler, Felluce ve Ramadi’den parçalara ayrılarak teşhir edildi. Bağdat’ta çoğunluk iken bütün bölgelerden âdeta çıkartılıp atıldı, şimdilerde küçük bir mahalleye sıkıştırıldı.
Yeni retorik ise, Irak’taki Sünnileri DAEŞ’le birleştirip Suriye’deki Deyruz-Zor bölgesine sürmek.. Marjinal, medeniyetini kaybetmiş, uluslararası sistemden kopmuş bir Sünni devleti kurdurmak.. Şii milisler Irak’ta kafa keserken, Sünni katliamı yaparken dünya sesini niye çıkartmıyor dersiniz?
Şii Irak’a son şekli verilip İran’la birleştirilecek. Böylece İran daha güçlü hâle getirilecek.
Nihai hedef ise İslamiyet’i ortadan ikiye bölmek.
Türkiye bütün riskleri aldı...
Savaşmayalım, hatta para da harcamayalım ama bizim hassasiyetlerimiz, kırmızı çizgilerimiz korunsun. Risk almayalım ama masada olalım.. Yok böyle bir şey!!
İran’ın Suriye’de kaç tane generali öldü dersiniz?
Sahada ve masada güçlü olmak istiyorsanız oyunun tam da göbeğinde olmalısınız.
Türkiye artık bütün riskleri aldı.
Çünkü, sadece bölgenin değil kendi geleceği de belirlenmeye çalışılıyor.
Haritaya bakın Musul, Türkiye’ye Bağdat’tan daha yakın. Nasıl Suriye’de kendi göbeğini kestiyse, Irak’ta da aynı yolu izliyor/izleyecek.
Türkiye, Musul operasyonunda yok diyenlere:
Gözünüzü iyice ovuşturun, olmuyorsa gözlük takın Türkiye orada.. Türkiye Başika’da.. Türk F-16’ları dün değil, tam 6 aydır Musul semalarında boy gösteriyor..
Siz görmek istemeseniz de, Türkiye tam da operasyonun göbeğinde"
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da Teknoloji Festivali Dumlupınar Üniversitesinde (DPÜ) heyecanla beklenen BBT Hackathon ve Teknoloji Festivali başladı. Yazılım yarışmasının merakla beklenen temasını Valimiz Sayın Musa Işın açıkladı. 48 saat sürecek yazılım yarışmasının teması, Sayın Valimiz tarafından "Akıllı Kampüs" olarak açıklandı. Vali Musa Işın, DPÜ Teknoloji Yarışmaları Koordinatörlüğü ve Bilgisayar Bilişim Topluluğu tarafından Kütahya Valiliği, DPÜ ve DPÜ Mühendislik Fakültesi desteğiyle düzenlenen festivale katıldı. Teknolojinin günümüzde ne kadar önemli olduğunu ve Türkiye’nin geleceğinin de teknolojiye bağlı olduğunu belirten Vali Musa Işın, "Bütün dünyanın geleceği olduğu gibi Türkiye’nin de geleceği, teknoloji üzerinedir. Bu inkar edilemeyecek bir gerçektir. Biz teknolojide ne kadar ilerlersek kendimizi o kadar müreffeh, kalkınmış ve güçlenmiş bir ülke olarak kabul ederiz. Bugün artık savaşlar bile teknoloji üzerinden yapılmaktadır" diye konuştu. İdare olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarının da altını çizen Işın, "Yeter ki gençler üretsin ve bu konuda gayret göstersin. Onların önünde maddi olarak hiçbir engel tanımayacağız. Devletimiz ve Valiliğimiz de güçlüdür ve hepsi gençlerin emrine amadedir. Yeter ki memleketimiz için güzel şeyler olsun" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Rektör Süleyman Kızıkıltoprak ile birlikte stantları ziyaret eden Vali Musa Işın, öğrencilerle sohbet edip çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Muğla MSKÜ’de Eğitim-Öğretim Çalıştayı düzenledi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ), eğitim-öğretim süreçlerini geliştirmek amacıyla ’Eğitim-Öğretim Çalıştayı’ düzenlenirken, çalıştayda eğitim-öğretim süreçlerindeki sorunlar ve çözüm önerileri ele alındı. MSKÜ’de geçen yıl Aralık ayında ve bu yılın Ocak ayında gerçekleştirilen AR-GE başlıklı kurumsal gelişim çalıştaylarının ardından düzenlenen etkinliğe, üniversitenin akademik birimlerinden 32 akademisyen ve yöneticiler katıldı. MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Deniz Ülgen’in yanı sıra, eğitim-öğretimden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Sülün’ün yönetiminde gerçekleşen çalıştayda, üniversitenin eğitim-öğretim alanındaki güçlü ve zayıf yönleri değerlendirildi. Öğrencilerin de katılımıyla gerçekleşen etkinlik, katılımcıların ortak aklıyla çözüm önerileri geliştirmesine imkan sağladı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Sülün, Genç Kalite Topluluğu adına yapılan çalıştayın önemine vurgu yaparak, bu tür etkinliklerin üniversitenin sürdürülebilirliği ve gelişimi için kritik olduğunu belirtti. Ayrıca, gelecekte farklı konu başlıkları altında daha geniş katılımlı çalıştayların düzenleneceğini duyurdu. Bu tür inisiyatiflerin, MSKÜ’nün eğitim kalitesini artırmak ve öğrenci memnuniyetini yükseltmek adına önemli bir adım olduğu belirtilirken, benzer çalışmaların devamının beklendiği ifade edildi.
Aydın CHP’li Başkana gelen tebrik çiçekleri Abdurrahmanlar imamına ev oluyor Mart ayında gerçekleştirilen yerel seçimlerinde Germencik Belediye Başkanı Seçilen CHP’li Burak Zencirci’ye gelen tebrik çiçekleri ilçeye bağlı Abdurrahmanlar Köyü imamına ev oluyor. Mazbatayı aldıktan sonra Belediye Binası’na gelen yüzlerce tebrik çiçeği özel bir firmaya satılarak geliri Abdurrahmanlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne bağışlandı. Cuma günü akşamı mesai bitiminden sonra Belediyeye gelen çiçekçiler, belediyenin girişinden başkanlık makamının bulunduğu 3. kata kadar sıralanan yüzlerce çiçeği topladı. Amaçlarının hem farkındalık oluşturmak hem de çiçeklerin kamuya yararlı bir işte kullanılmasını sağlamak olduğunu belirten Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, çiçeklerin atışından elde edilen geliri makbuz karşılığı dernek yönetimine bağışladı. Belediye Başkanı Zencirci’ye anlamlı davranışından dolayı teşekkür eden Abdurrahmanlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Hüseyin Kara ve Köy Muhtarı Akif Şahan, “Başkan köye geldiğinde söz vermişti. Sağ olsun sözünü yerine getirdi. Bu bağış, köyümüzde görev yapacak imama lojman yapımında kullanılacak” diye konuştular. Germencik Belediye Başkanı Burak Zencirci, "Seçimlerden önce muhtar beye bu sözü vermiştik. Köyümüzün bazı sıkıntıları var. O sıkıntıları gidermek adına seçimden 25 gün önce muhtarımıza, ’Seçimi kazandıktan sonra Mayıs ayının ilk haftası geleceksin. Değerli dostlarımızdan ve vatandaşlarımızdan gelen tebrik çiçeklerimizi çiçekçiye satıyoruz. Buradan elde ettiğimiz geliri de derneğe bağışlıyoruz. Dernek de o sıkıntılı buradan elde edilecek gelirle karşılayacak’ demiştik. Bugün de bu sözümüzü tutuyoruz. 30 bin TL civarında bir gelir elde ettik. Bu rakam derneğimiz için fena bir rakam değil. Bu son olmayacak. Köy derneklerimize elimizden geldiğince bu yardımlarımız devam edecek" diye konuştu.
Gaziantep 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Günü SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Romatoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Kısacık, iltihaplı bel ve kalça romatizmasının (Ankilozan Spondilit) en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu bildirdi. 4 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yapan Prof. Dr. Kısacık, “Mayıs ayının ilk cumartesi günü, Dünya Ankilozan Spondilit Günü olarak kutlanır. Tüm dünyada kutlanan Ankilozan Spondilit Günü’nde bu yıkıcı hastalığa dikkat çekerek, hastalığın etkilerini anlamak ve toplumu bilgilendirmek amaçlanmaktadır” dedi. Kronik iltihaplı bir romatizmadır Ankilozan spondilitin öncelikle omurgayı etkileyen kronik iltihaplı romatizma olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, toplumlar arasında sıklığı değişmekle birlikte her bin kişiden 1-10’unda bu hastalığın görülebildiğine vurgu yaptı. Ankilozan spondilitin en belirgin özelliğinin sabahları ortaya çıkan bel ve kalça ağrısı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kısacık, geceleri hastayı uykudan uyandıran bel ağrılarının da belirtiler arasında bulunduğuna dikkat çekti. Genellikle 20-30 yaşlarında ortaya çıkan bu hastalıkta diz ekleminde ağrı şişlik, topuklarda ağrı, gözde üveit olarak adlandırılan iltihabi durumların da ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Kısacık, şu bilgileri paylaştı: “Hastalık tanı konmadığı zaman maalesef şekil bozukluğu, erken emeklilik ve iş gücü kaybına neden olabilmektedir. Tanı için hastalarının şikayetlerinin yanı sıra ilgili eklemlerin manyetik rezonans (MR) ya da röntgen gibi yöntemlerle görüntülenmesi gerekmektedir.” Tedavi “Ailesel geçişi oldukça yüksek olan bu hastalık, erken tanı sonrası çok başarılı şekilde tedavi edilmektedir” diyen Prof. Dr. Kısacık sözlerini şöyle tamamladı: “İlaç tedavisinin yanı sıra egzersiz, kilo kontrolü gibi genel yaşam önerileri de büyük önem taşımaktadır. Ankilozan spondilit hastalarının doğru bilgi edinebilmeleri için bu konuyla yakından ilgilenen Romatoloji Uzmanları, ilgili hasta dernekleri ve Romatoloji Derneklerine ulaşmaları en sağlıklı yol olacaktır.”