POLİTİKA - 21 Şubat 2017 Salı 16:01

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

A
A
A
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ki Türkiye’de dikta yönetimi yok. Ya 12 Eylül’ü bile aratıyorsunuz bırakın dikta yönetimini" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, 20 Temmuz’u hiç kimsenin unutmaması gerektiğini vurgulayarak, “20 Temmuz Türk siyasal tarihinde bir sivil darbe tarihidir. Son 1 haftada yaşananları aktaracağım. Müjdat Gezen Sanat Merkezine yapılan saldırı. Müjdat Gezen dik duran bir sanatçı. Onurlu duran bir sanatçı. Kimseye eyvallahı olmayan bir sanatçı. Kimsenin önünde boyun eğmeyen bir sanatçı onun kültür merkezini gece gelip yakıyorlar. Verdiği cevap çok güzel, ‘Binamızı yakabilirler ateşe verebilirler ama yüreğimizdeki cumhuriyet ateşini hiç kimse söndüremez’ diyor. Bir sanatçıya yakışan bir cevap. Gençlik kollarımızın bir üyesi Samet Burak Sarı o da dün tutuklandı. Niye tutuklandı? Tweetler atmış. Kendisi söylüyor bu tweetleri ben atmadım eşleştirme yapın diyor. Savcı mahkemeye veriyor. Mahkeme serbest bırakıyor. Savcı itiraz ediyor başka bir mahkemeye gidiyor. Aynı talebi yineliyor ben atmadım diyor. En son Deniz Yücel’i çağırıyorlar. Hem Türk vatandaşı hem Alman vatandaşı. Kendisi ifade vermeye gidiyor. Uzun süredir tutuklu. Kısa süre içinde özgürlüğe kavuşmasını istiyoruz. Bir gazeteci üzerine bu kadar baskı kurmak doğru değildir. Gazetecileri hapse atmak doğru değildir. Gazetecileri susturmak doğru değildir. Demokrasiye, Türkiye’nin imajına zarar veriyor” diye konuştu.

“12 Eylül’ü bile aratıyorsunuz bırakın dikta yönetimini”
Grup toplantısına katılan Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerine ‘hoşgeldiniz’ diyen Kılıçdaroğlu, “Mülkiye bizim akademik dünyamızın en önemli kurumlarından birisidir. Türkiye’yi yönetenler oradan çıkarlar. Demokrasiyi onlar getirirler, özgürlükleri onlar savunurlar. Şimdi 20 Temmuz sivil darbesinden sonra pek çok hocanın görevine son verildi. 12 Eylül askeri darbesinde görevine son verilen hoca sayısı 120 idi. 20 Temmuz darbesinden sonra görevine son verilen akademisyenlerin sayısı 4 bin 811. 4 bin 811 hocayı kapının önüne koydular. O hocalar ki çocuklarımızı emanet ettiğimizi, çocuklarımıza aydınlık geleceği öğreten, her türlü fedakarlığı yapan ve bu hocalar yetişsin diye yurt dışına gönderdiğimiz emek verdiğimiz harcamalar yaptığımız gelsin üniversitelerimizde ders versin diye üzerine titrediğimiz 4 bin 811 hocayı kapının önüne koydular. Diyorlar ki Türkiye’de dikta yönetimi yok. Ya 12 Eylül’ü bile aratıyorsunuz bırakın dikta yönetimini” değerlendirmesinde bulundu.

“Kim bu ülkenin vatandaşı olarak kendi ülkesinde rahat yaşamak istiyorsa ele ele gönül gönüle ’hayır’ oyu verelim”
Fatma Bostan Ünsal’ın da görevine son verilen akademisyenlerden birisi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bunun özelliği AK Parti’nin 64 kurucusundan birisi bu aynı zamanda. 64 kurucusundan birisi kapının önüne koyuldu. Bakın ne söylüyor Fatma Bostan Ünsal, ’20 Şubat’ta doktora sınavına başörtülü olduğum için alınmadım. Akademi bize kapalıydı ama onun dışında görüşlerimizi rahat bir şekilde ifade ediyorduk. Yani 28 Şubat döneminde dahi görüşlerimizi rahat bir şekilde ifade ediyorduk. Meşru bir pozisyonumuz vardı. Bugün o meşruiyette konuşamıyor, mağduriyetleri dile getirdiğimizde kendi arkadaşlarımız ki bunlar daha ziyade AK Parti seçmeni bunu ihanet olarak görüyorlar’ diyor. Biz hep söyledik yine söylüyoruz. İnsanın siyasi düşüncesine, kimliğine, yaşam tarzına, kılık kıyafetine bakmıyoruz. İnsansa bu ülkede yaşıyorsa başımızın üstünde yeri var diyoruz. Bu kadar açık. Daha dramatik bir şey söylüyor Fatma Bostan Ünsal, ’Gözaltındayken ve evindeyken intihar edenler çok daha trajik durumlar olduğu için kamu görevinden ihraç edilenlerle ilgili konuşmaktan utanıyorum. Beni attılar üniversiteden ama evindeyken gözaltındayken intihar edenler var. Benim sorunum onların sorunu yanında çok daha düşük’ diyor. ‘Ben kendi sorunumu anlatmaktan utanıyorum’ diyor. Sayın Ünsal gerçekleri kimse örtemez, kapatamaz. Gerçek bütün çıplaklığıyla Türkiye’nin önünde duruyor. Gelin anayasa referandumunda sağı solu, ileriyi geriyi bırakalım, kim demokrasi istiyorsa, kim özgürlük istiyorsa, kim bu ülkenin vatandaşı olarak kendi ülkesinde rahat yaşamak istiyorsa el ele gönül gönüle ’hayır’ oyu verelim. Biz hep beraber kim mağdursa onların yanında duracağız. Mağdur aileleri var aramızda sevgili anneler kapıdan girerken gözyaşları içinde bir grup anne önümü kesti. Çocuklarımız aylardır hapiste diyorlar. Ben harp okulu öğrencilerini de, pilotları da, askerleri de biliyorum. Size sözüm söz adalet gerçekleşinceye kadar her zaman mağdurların yanında olacağım” ifadelerini kullandı.

“Önce kendi çocuklarını al, hep beraber gidin Rakka’ya bizde alkışlayalım”
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Gündemimizde anayasa değişikliği var. Referanduma gidilecek. Ama halkın gündeminde ne var. Halkın gündeminde birinci soru işsizlik. Ne diyorlar ‘18 yaşına bastın mı milletvekili olacaksın’ diyorlar. Bir gencin babası geldi, ‘Oğlum 18 yaşında değil, 28 yaşında kaç yıldır işsiz biz milletvekilliği falan istemiyoruz, biz önce çocuklarımıza iş istiyoruz’ diyor. İş iş iş istiyoruz diyor. 18 yaşındaki milletvekilini kimin için getiriyorlar. Bu Ankara’da oturan beyler var ya kendi çocukları ve torunları için getiriyorlar. Onlar milletvekili olacak neden? Bide üstelik hiç askere gitmeyecek. Bereket versin Sayın Cumhurbaşkanı bu gerçekleri meydanlarda anlatıyor. Söylüyor beyefendi, ’18 yaşında milletvekili yapacağım, askerden de muaf yapacağım’ kimin çocuğunu? Kahramanmaraşlı Ökkeş’in çocuğunu mu yapacak, berber İrfan’ın çocuğunu mu yapacak? Kendi çocuklarını ve torunlarını yapacak. Onlara gelecek hazırlıyorlar. Vatandaşlarımdan isteğim, Nisan ayında sandığa gideceksiniz. Demokrasi sadece benim değil hepimizin sorunu. Gideceksiniz şu soruyu kendinize sorun, benim çocuğum var 18, 19, 25 yaşında kaç yıldır işsiz. Sen buna iş mi buldun? Şimdi milletvekilliğiyle beni kandırmaya çalışıyorsun, gençlerin oyunu almaya çalışıyor. Sevgili gençler bu oyuna gelecek misiniz? Kimse bu oyuna gelmez. Ayrıca askerlikten muaf yapacaklar. Bu Ankara’daki beylerin çocukları hiç askere gitmez, hiç gitmedi, gitmiyor da zaten. Ama garibanın çocuğu El Bab’a gider, eksi 35 derecede dağların tepelerinde terörle mücadele eder, şehit olur gelir. Onlar ne yaparlar, ‘çok iyi oldu’ derler. Allah şehitlik nasip etti diye. Senin çocuğuna niye nasip olmuyor bu şehitlik niye sen kendi çocuğunu göndermiyorsun? El Bab’a niye göndermiyorsun? Şimdi ‘Rakka’ya gideceğiz’ diyorlar. Kimin çocuğuna güveniyorsun da Rakka’ya gidiyorsun. Garibanın çocuğuna mı güveniyorsun. Önce kendi çocuklarını al, hep beraber gidin Rakka’ya bizde alkışlayalım. Alın çocuklarınızı Rakka’ya gidin. Ne diye, hangi gerekçeyle gidiyoruz Rakka’ya? Kim teşvik ediyor sizi? Hangi devletin kara kuvvetleri konumuna geliyorsunuz siz? Türkiye’nin güvenliği El Bab’tı bitti. Bunlar bir ara Şam’a da gideceklerdi. Emevi Camii’nde namaz kılacaklardı. Allah’ın takdiri Süleyman Şah Türbesini kaçırmak zorunda kaldılar.”

“Bizim işsiz ordumuz Danimarka nüfusundan daha fazla”
“Yeni anayasa değişikliğiyle biz Türkiye’yi uçuracağız diyorlar” diyen Kılıçdaroğlu, “15 yıldır Türkiye’yi siz yönetiyorsunuz. Siz Türkiye’yi uçurdunuz da birisi size kalktı engel mi oldu? Kaldı ki 2 yıl fiilen başkanlık sistemi uygulanıyor. Sayın Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Başbakanlık koltuğu zaten boş, o da Cumhurbaşkanı yardımcısı gibi zaten görev yapıyor. Siz vatandaşlarım Sayın cumhurbaşkanı bir şey söyleyecek de, Binali Yıldırım buna itiraz edecek aklınıza gelir mi böyle bir şey? Tam tersine esas duruşta, 500 metreden görse Sayın Erdoğan’ı 100 düğmesi varsa 10 saniyede ilikler. Hangi çift başlılık? Ne oldu iki yıl. İşsiz sayımız 771 bin arttı. 771 bin kişi işsizler ordusuna katıldı. Hani siz Türkiye’yi uçuracaksınız. Tam tersi Türkiye felaket eşiğine ağır ağır gidiyor. İşsizlik oranları resmi rakamlar açıklandı yüzde 12.1. Kriz dönemlerinde işsiz sayısı kaçtı. 1982’de yüzde 7,6, 1990’da Körfez Krizinde yüzde 8, 2001 yüzde 9, 2017 yüzde 19,4. 6 milyon işsizimiz var. Danimarka’nın nüfusu 5 milyon 600 bin. Bizim işsiz ordumuz Danimarka nüfusundan daha fazla. Türkmenistan’ın nüfusu 5 milyon 400 bin. Bizim işsiz ordumuz Türkmenistan nüfusundan daha fazla. Norveç 5 milyon 200 bin. Bizim işsiz ordumuz Norveç nüfusundan daha fazla. Çünkü işsizlik umutsuzluk demektir. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır” açıklamasında bulundu.

“Ankara’daki beyler bir tek işçi bile almadılar"
Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
"İşsizlerin sorununa çözüm üretiyorlar mı? Şimdi hakkını yemeyelim. Çıktı Sayın Cumhurbaşkanı TOBB’da bir konuşma yaptı ve bir çağrıda bulundu. ‘Türkiye’de kaç tane işveren var 1 milyon herkes bir işsiz alırsa işsizlik sorununu çözeriz’ dedi. Zekaya bakın pırıl pırıl bir zeka. Bu öneriyi önce 2004’te yapmış Trakya’da. Kimse takmamış. 2010’da yapmış TOBB’da kimse takmamış, 2016’da yapmış kimse takmamış, 2017’de yine TOBB’da yaptı. Takarlar mı takmazlar mı bilmiyorum. Ama şimdi şu noktaya geldi. Diyor ki, ‘ben yeni başlayacak olanları çalıştırmayanları o işverenleri teşhir edeceğim’ diyor. Yani şantaja başvurdu, yani baskıya başvurdu. Şimdi baskı kuruyorlar bir işçi alacaksın. Parasını ver. Bir çağrı daha yapalım. Bu Ankara’daki beylerin fabrikaları var. Gemileri var. Allah aşkına bunlar işçi aldılar mı? Bir tek işçi bile almamışlardır. Sen al kardeşim. Her fabrikana 10 bin tane işçi al ne olacak. Sen demiyor musun işçi alın diye, alın. Elin oğluna gelince fabrikana zorla işçi alacaksın. Kendine gelince görmeyeceksin ve duymayacaksın. Bu milletin ferasetine, ahlakına, gelecek umuduna güveniyorum. Bu milletin bu tür palavralara kulak asmayacağını da biliyorum.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.
İstanbul Bayraktar TB3 SİHA yerli motor ile rekor irtifaya çıktı Baykar’ın milli ve özgün olarak geliştirdiği Bayraktar TB3 SİHA, Yüksek İrtifa Sistem Performans Testini başarıyla tamamladı. Bayraktar TB3, yerli motor ile 33 bin feet irtifaya çıkarak rekor kırdı. Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen silahlı insansız hava aracı Bayraktar TB3’ün test süreci başarıyla devam ediyor. İlk uçuşunu Cumhuriyet’in 100. yılına armağan olarak 27 Ekim 2023 tarihinde yaptıktan sonra orta ve yüksek irtifa performans testlerini başarıyla sürdüren SİHA, bir testi daha başarıyla tamamlayarak rekor kırdı. Yerli motorla rekor irtifa Bayraktar TB3 SİHA, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’nde gerçekleştirilen uçuşta 33 bin feet irtifaya çıkarak Yüksek İrtifa Sistem Performans Testini başarıyla tamamladı. TEI tarafından yerli olarak geliştirilen PD-170 motoruyla havalanan milli SİHA, gerçekleştirilen yüksek irtifa uçuş testi sırasında yerli bir motorla şimdiye kadar çıkılan en yüksek irtifaya ulaştı. Bayraktar TB3 SİHA yerli motorla kırdığı irtifa rekoru ile Türk havacılık tarihine önemli bir imza attı. Milli havacılık tarihinin irtifa rekoru ise 45 bin 118 feet ile Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen Bayraktar AKINCI TİHA’ya ait bulunuyor. Toplam uçuş 327 saate ulaştı Bayraktar TB3 SİHA bugüne kadar gerçekleştirilen test uçuşlarında toplam 327 saat 35 dakika havada kaldı. Milli SİHA, 20 Aralık 2023’te gerçekleştirilen uzun uçuş testinde yere inmeden 32 saat havada kalmış ve gökyüzünde 5 bin 700 km yol kat etmişti. Milli SİHA, milli kamera Bayraktar TB3 SİHA, 26 Mart 2024 tarihinde ilk kez Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 ile uçtu. İcra edilen test kapsamında dünyadaki muadillerine göre en yüksek performansa sahip olan ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi entegrasyonu başarıyla gerçekleştirildi. TCG Anadolu’dan ilk uçuş 2024’te Öte yandan Bayraktar TB3 SİHA’nın katlanabilen kanat yapısıyla TCG Anadolu gibi kısa pistli gemilerden kalkış ve iniş kabiliyetine sahip dünyadaki ilk silahlı insansız hava aracı olacağı öğrenildi. Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Bayraktar TB3 için 2024 yılı içinde TCG Anadolu gemisinde testlere başlanmasını planladıklarını açıklamıştı. Görüş hattı ötesi haberleşme kabiliyetine de sahip olacak milli SİHA, bu sayede çok uzun mesafelerden kumanda edilebilecek. Böylece keşif, gözetleme, istihbarat ve taşıdığı akıllı mühimmatlar ile taarruz görevlerini deniz aşırı hedeflere karşı icra ederek Türkiye’nin caydırıcı gücünde çarpan etkisi yapacak. İhracat şampiyonu Başlangıçtan bugüne tüm projelerini öz kaynakları ile yürüten Baykar, 2003 yılındaki İHA Ar-Ge sürecinin başlangıcından itibaren tüm gelirlerinin yüzde 83’ünü ihracattan elde etti. 2021 ve 2022 yıllarında Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre savunma ve havacılık sektörünün ihracat lideri oldu. Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından 2023’te de sektörün ihracat şampiyonu olduğu açıklanan Baykar, geçen yıl 1.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Son yıllarda gelirlerinin yüzde 90’ından fazlasını ihracattan elde eden Baykar, 2023’te savunma ve havacılık sektöründeki ihracatın 3’te 1’ini tek başına yaptı. Dünyanın en büyük SİHA ihracatçısı olan Baykar’ın halihazırda imzalanan sözleşmelerinin yüzde 97.5’i ihracat kaynaklı gerçekleşti. Bayraktar TB2 SİHA için 33 ülkeyle, Bayraktar AKINCI TİHA için ise şimdiye kadar 9 ülke ile olmak üzere toplam 34 ülkeyle ihracat anlaşması imzalandı.
Nevşehir Nevşehir’deki dolandırıcılık operasyonunda 5 tutuklama Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Müdürlüğü ekiplerince sahte ilanlarla yaklaşık 350 kişiyi 3 milyon lira dolandıran çeteye yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 27 şahıstan 5’i tutuklandı. Nevşehir’de ikamet eden Emrah A. isimli vatandaş internet sitesinde yayınlanan satış ilanında gördüğü elektrikli bisikleti almak istedi. Piyasa değeri yaklaşık 20 bin lira olan elektrikli bisikleti ikinci el olarak 5 bin 250 liraya pazarlık yaptı. Dolandırıcılar bir İnternet satış platformunun benzerini yaparak bu site üzerinden ödeme yapılmasını sağladı. Emrah A. almış olduğu 2. el elektrikli bisikletin ödemesini yaptı. Ödemenin gelmediğini söyleyen dolandırıcılar Emrah A. ile tekrar iletişime geçti. Bunun üzerine dolandırıldığını anlayan Emrah A. şikayette bulundu. Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı ile koordineli olarak çalışma başlatan Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 3 ay fiziki ve teknik takip yaptı. Ekipler Sosyal medyada yer alan ikinci el ürün satış ilanları aracılığıyla, sahibinden.com isimli alışveriş sitesinin benzerini/sahtesini yapmak suretiyle, sahte "güvenli ödeme" siteleri aracılığıyla; dolandırıcılık işlemi yapıldığını belirledi. Nevşehir Merkezli Iğdır, Van, Mardin, Gaziantep, Adana, Mersin, Kocaeli, Sakarya, Samsun, Tekirdağ ve İzmir illerinde yapılan operasyonlarda 27 şüpheli şahıs gözaltına alınmıştı. Yapılan operasyonda 27 şüpheli şahıs yakalanarak gözaltına alınırken, yapılan aramalarda; dolandırıcılık faaliyetlerinde kullanılan 34 cep telefonu, 38 sim kart, 5 SD kart, 3 laptop ile çok sayıda dijital materyal ve 1 adet kurusıkı silah ele geçirildi. Nevşehir Emniyet Müdürlüğüne getirilen şüphelilerin Emniyetteki işlemleri sonrasında Adli makamlara sevk edilen 27 şüpheliden 7’si tutuklandı. 5 şüpheli adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken 15 şahısta savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı.