POLİTİKA - 21 Nisan 2017 Cuma 14:17

Çocuklar barış ve kardeşliği resimlere yansıttı

A
A
A
Çocuklar barış ve kardeşliği resimlere yansıttı

Göç İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen “Göçmen Arkadaşım” konulu resim yarışmasının ödül töreni yapıldı.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen “Göçmen Arkadaşım” konulu resim yarışmasının ödül töreni yapıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ödül töreninde bir resimle ilgili, “Bunu paket yapıp Merkel’e göndermek lazım. Belki çocukları anlar. Soğuk kalpleri yumuşar” dedi.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen “Göçmen Arkadaşım” konulu resim yarışmasının ödül törenine katıldı. Çocukların göç olgusunu yorumlamalarının istendiği yarışmaya ilkokul ve ortaokul kategorilerinde 4 binin üzerinde katılım olduğu öğrenildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda dereceye giren 2 öğrenci duygu ve düşüncelerini paylaştı. Programda İl Göç İdaresi tarafından hazırlanan “MUYU” adlı maskotlar da yer aldı. Maskot isminin göçmenlerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla “uyum”un tersi olan “muyu” olarak düşünüldüğü belirtildi.


Duygularını aktaran ilkokul öğrencisi Sedra Samuray, "Irak’tan geldim. 4 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Kırıkkale ilinde ikamet ediyorum. Burada okula gidiyorum. İlkokul 3. sınıf öğrencisiyim. Türkiye’de yaşadığım için çok mutluyum. Burada bir sürü arkadaşım var. Onlardan Türkçe öğreniyorum. Biz hepimiz arkadaşız, kardeşiz. Suriyeli, Iraklı, Türkiyeli, Somalili hiç fark etmez. Tek istediğimiz barış içinde yaşamak" diye konuştu.



“Eğer bu konuşmayı bir bakan olarak herhangi bir zamanda yapıyor olsaydım, 20. yüzyıldaki insanlığın Orta Doğu’da yaşanan dram karşısında nasıl sınıfta kaldığından bahsederdim”


Çocuklarla yakından ilgilenen İçişleri Bakanı Soylu, konuşmasına çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayarak başladı. “Umuyorum ki bu bayram istisnasız bütün çocuklar için alabildiğine eşit, alabildiğine temiz, alabildiğine saf, alabildiğine mutluluk ve neşe dolu bir dünyanın ilk adımının habercisi ve müjdeleyicisi olur” diyen Bakan Soylu, “Eğer bu konuşmayı bir bakan olarak herhangi bir zamanda yapıyor olsaydım, sizlere dünyadaki çatışmaların, zalimliğin, Orta Doğu’da yaşanan dramdan ve 20. yüzyıldaki insanlığın bu dram karşısında nasıl sınıfta kaldığından bahsederdim. Ama bir bayramı karşılamaya hazırlanırken ve karşımda insanlığın müstesna bir temsilcisi olan pırıl pırıl çocuklar dururken bunlardan bahsetmemin çok doğru olacağını düşünmüyorum. Onları başka zaman hep birlikte konuşuruz” ifadelerini kullandı.



“Bizler, çocuklarımızın içindeki güneşin aydınlığıyla yarınlara bakmalı ve tıpkı onlar gibi umutlu olmalıyız”


Barış Manço’ya bir televizyon programında sorulan soruyu hatırlatan Soylu, “Dünyada gezip gördüğün onca şey arasından kendine en ilginç gelen ne diye sorulduğunda, tek kelimeyle ‘çocuk’ diye cevap verir. Sonra da çocukların dünyanın her yerinde aynı şekilde davranmalarının kendisine çok ilginç geldiğini, dünyanın her yerindeki çocukların kendisiyle aynı şekilde şakalaştıklarını, yanına gelip oyun oynamak istediklerini söylerdi. Keza dünyanın neresine giderseniz gidin hemen her ülkedeki müzelerde insanlığın ilk çağlarından kalma silahlar, kılıçlar ve mızraklar görürsünüz ama yine aynı zamanda yine ilk çağlardan kalma oyuncaklar, bebekler, basit arabalar, tahtadan atlar görürsünüz. Tarih boyunca ve dünyanın her köşesinde çocukların düşüncesi, umutları, sevgileri, kahkahaları, saflığı ve temizliği aynı şekilde devam ediyorsa, bizler de arzu ettiğimiz kardeşlik dolu, huzur dolu, barış dolu dünyayı çocuklarımızın verdiği coşkuyla göreceğiz. Müzelerde silahlar da var, oyuncaklar da var. Öyleyse bizler dünya üzerinde yaşanılan dramların girdabına ve karanlığına kapılmadan, acı hadiselerin moralimizi bozmasına izi vermeden çocuklarımızın içindeki güneşin aydınlığıyla yarınlara bakmalı ve tıpkı onlar gibi umutlu olmalıyız” şeklinde konuştu.



“Bu ülkedeki kardeşlik, huzur ve demokrasi ortamı sizlerin de ortak malıdır, asla kendinizi yalnız hissetmeyin”


23 Nisan’ın ilk defa amacına bu kadar yakın ve mesajını bu kadar doğrudan veren katılımcılarla Türkiye’nin tamamında kutlanmakta olduğunu vurgulayan Bakan Soylu, Türkiye’deki göçmenlere seslenerek şunları kaydetti:


“Bu ülkenin İçişleri Bakanı olarak sizlere şunu söylemek isterim; ülkemizin kapıları sizlere daima açıktır. Sizler bizim de evlatlarımızsınız ve biz sizleri çok seviyoruz, sizlerle bir arada olmaktan, bize misafir olmanızdan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Bu ülkedeki kardeşlik, huzur ve demokrasi ortamı sizlerin de ortak malıdır. Bizler artık sizlerle birlikte büyük bir aileyiz. Asla kendinizi yalnız hissetmeyin. İnşallah sizlerle birlikte daha çok bayramı mutluluk ve neşe içinde kutlayacağız. İleride ülkenize dönseniz dahi sizlerle kurduğumuz bu gönül köprüsü asla yıkılmayacaktır.”



“Bunu paket yapıp Merkel’e göndermek lazım, belki çocukları anlar soğuk kalpleri yumuşar”


Yapılan konuşmaların ardından Bakan Soylu, yarışmada dereceye girenlere ödüllerini takdim etti. Daha sonra Soylu, törene katılan tüm çocuklarla hatıra fotoğrafı çektirdi. Tören sonrası çocuklarla sergiyi gezen Bakan Soylu, bir resim için, “Bunu paket yapıp Merkel’e göndermek lazım. Belki çocukları anlar. Soğuk kalpleri yumuşar” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.