SAĞLIK - 26 Nisan 2017 Çarşamba 12:36

Baş ağrısı, bulantı ve uyuşma varsa dikkat

A
A
A
Baş ağrısı, bulantı ve uyuşma varsa dikkat

Uzmanlar, sabahları şiddetli olan ve gün içinde artan baş ağrısı, bulantı veya kusma, kol ve bacaklarda uyuşma, karıncalanma hissi, kuvvet kaybı, kaslarda seğirme, kasılma, spazm ya da nöbetler, konuşma, görme veya duymada bozulma, denge problemleri, kişilik ve ruh halinde aşırı değişiklik ya da hafızada problemlerin beyin tümörü ile ilişkili olabileceğini söyledi.

Uzmanlar, sabahları şiddetli olan ve gün içinde artan baş ağrısı, bulantı veya kusma, kol ve bacaklarda uyuşma, karıncalanma hissi, kuvvet kaybı, kaslarda seğirme, kasılma, spazm ya da nöbetler, konuşma, görme veya duymada bozulma, denge problemleri, kişilik ve ruh halinde aşırı değişiklik ya da hafızada problemlerin beyin tümörü ile ilişkili olabileceğini söyledi.


Beyindeki hücrelerin kontrolsüz şekilde büyümesi olarak tanımlanan beyin tümörü rahatsızlığının primer ve sekonder olarak ikiye ayrıldığını söyleyen Koru Ankara Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ali Erdem Yıldırım, "Primer beyin tümörleri beynin kendi hücrelerinden gelişen tümörlerdir. Sekonder beyin tümörleri ise beyne diğer organlardan gelen (metastaz yapan) tümörlerdir. Primer beyin tümörlerinin hepsi kanser değildir. Primer beyin tümörlerini benign (iyi huylu) veya malign (kötü huylu) olarak ikiye ayırabiliriz” dedi.


İyi huylu beyin tümörlerinin sınırları net olarak görüldüğü için sağlıklı beyin dokusundan kolaylıkla ayrılabildiğini ifade eden Yıldırım, “Genellikle vücudun ve beynin diğer bölgelerine yayılmazlar. Beyindeki benign tümörler tamamen zararsız değildirler. Bazen, beynin önemli bölgelerine baskı yaparak hayati tehlikeye sebep olabilirler. Benign beyin tümörleri, nadir olarak zamanla malign tümöre dönüşebilirler. Her zaman ameliyata ihtiyaç duyulmayabilir. Ameliyat ile benign tümörün hepsi alınır ise çok nadiren tekrarlarlar” diye konuştu.



“Kötü huylu beyin tümörleri daha tehlikeli”


Kötü huylu beyin tümörlerinin daha tehlikeli olup, hayati tehlike oluşturabildiğinin altını çizen Yıldırım, “Kontrolsüz çoğalan hücreleri içerirler. Hızla büyüyerek çevrelerindeki sağlıklı dokulara yayılırlar. Nadiren kanser hücreleri beynin diğer bölgelerine, omuriliğe veya vücudun diğer yerlerine yayılabilirler (metastaz)” dedi.


Beyin tümörlerinin Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) sınıflamalarına göre derecelendirildiğini ifade eden Yıldırım, “DSÖ tarafından birinci dereceden dördüncü dereceye kadar sınıflandırılır. Tümörün derecesi ne kadar düşük ise tedaviye yanıt verme şansı o kadar yüksektir. Ne kadar yüksek dereceli ise tümör genellikle o kadar hızlı büyür ve ameliyat sonrasında tekrarlama ihtimali artar” dedi.


Beyin tümörlerinde genel risk faktörleri olduğunun da altını çizen Yıldırım, bu faktörlerin “erkek olmak, beyaz ırka mensup olmak, yaş, genetik, kimyasal ya da radyasyona maruz kalmak” olduğunu söyledi. Belirtilerin tümörün çap, tip ve beyindeki yerine göre değiştiğini söyleyen Yıldırım, kendinde bu belirtileri gören hastaların hemen doktora başvurmaları gerektiğini ifade etti.


Beyin tümörlerinde tanının fizik muayene ve nörolojik muayene, bilgisayarlı tomografi, MR, MR veya BT Anjiografi, beyin omurilik sıvısı incelemesi ve biyopsi ile yapıldığını belirten Yıldırım, tedavininse beyin tümörünün tipi, derecesi ve sınıfına göre cerrahi, radyoterapi ya da kemoterapi ile yapıldığını söyledi. Özellikle kötü huylu beyin tümörü olan hastalarda bu tedavi yöntemlerinin birkaçının birlikte uygulanabildiğini vurgulayan Yıldırım, “Ayrıca cerrahi öncesi ve sonrasında hastanın beyin fonksiyonlarının, fiziki ve psikolojik durumunun iyilik halinin sağlanması için destekleyici ve rehabilitasyon tedavileri uygulanabilir. Bunlar, ödem giderici ilaçlar, nöbet önleyici ilaçlar, şant ve fizik tedavidir” diye konuştu.



Beyin tümöründe tedavi yöntemleri


Cerrahi tedavinin beyin tümörlerinin çoğunluğunda kullanılan bir yöntem olduğunu anlatan Yıldırım, “Kraniotomi (kafatası kemiğinin açılıp yerine koyulması) veya kraniektomi (kafatası kemiğinin açılıp koyulmaması) yöntemleri kullanılarak yapılır. Özellikle yerleşim yeri nedeniyle komplikasyon riski yüksek olan tümörlerde cerrahi yapılmadan takip veya radyoterapi, radyocerrahi, kemoterapiye yönlendirilebilir” dedi.


Yıldırım diğer yöntemleri ise şöyle sıraladı:


“Radyoterapi: Radyoterapi yüksek enerjili ışınların kullanılması ile kanser hücrelerinin tahrip edilerek çoğalmalarının önlenmesi ve ortadan kaldırılması işlemidir.


Radyocerrahi; Radyocerrahi iyi huylu ve kötü huylu tümörlerin invazif olmayan bir şekilde tedavi edilmesini sağlayan medikal bir prosedürdür. Radyocerrahi beyindeki lezyonların tedavisinde kullanıldığında stereotaktik radyoterapi (SRT) olarak da isimlendirilebilir.


Kemoterapi: Kanser hücrelerinin ilaçla öldürülmesidir. Ağız yolu ya da damar yolu ile verilebilir.”


Cerrahi müdahale sonrasında hastalarda bazı komplikasyonların olabileceğine dikkati çeken Yıldırım, “Bu komplikasyonlar hastada geçici veya kalıcı olabilir. Bu komplikasyonların bir veya daha fazlası gelişebilir. Bunlar nöbet, şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma, kanama, nörolojik durumun daha da kötüleşmesi, görme, konuşma, algılamada bozulma, hidrosefali, ekstremitelerde şişlik, yara yerinin geç iyileşmesi, enfeksiyon ve tromboemboli” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.