ÇEVRE - 26 Eylül 2017 Salı 17:08

’Sıfır Atık Projesi’ Emine Erdoğan’ın öncülüğünde başlatıldı

A
A
A
’Sıfır Atık Projesi’ Emine Erdoğan’ın öncülüğünde başlatıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sıfır Atık Projesi’nin sadece bir çevre duyarlılığı çalışması değil, insanlığın geleceği adına bir zorunluluk hareketi olduğunu belirterek, "Kamu kurumlarımız, hastanelerimiz, okullarımız, fabrikalarımız, üniversitelerimiz bu işin öncüsü olsun.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Sıfır Atık Projesi’nin sadece bir çevre duyarlılığı çalışması değil, insanlığın geleceği adına bir zorunluluk hareketi olduğunu belirterek, "Kamu kurumlarımız, hastanelerimiz, okullarımız, fabrikalarımız, üniversitelerimiz bu işin öncüsü olsun. Ülke çapında bir seferberlik başlatalım. Alışveriş merkezlerini, restoranları bu sürece katalım. Sonra bireylere ulaşalım, toplumu teşvik edelim. Sıfır atık farkındalığı dalga dalga evlere de yayılsın" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Sıfır Atık Projesi’nin tanıtım programı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirildi. Emine Erdoğan, toplantıda yaptığı konuşmada "Öncelikle kamu kurumlarında ama nihai olarak tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını umduğumuz Sıfır Atık Projesi sadece bir çevre duyarlılığı çalışması değil, insanlığın geleceği adına bir zorunluluk hareketidir. Bize emanet edilen tabiatı gelecek nesillere layıkıyla devredebilmek boynumuzun borcudur. Ne yazık ki kimyasalların çevremizi kuşattığı doğallığın nostaljik bir mevzu haline geldiği günümüzde insanoğlunun attığı neredeyse her adım yerkürenin dengesini bozmakta" dedi.



"Sürdürülebilir kalkınma ancak atıkların kontrolü ile mümkündür"


Dünya Bankası raporlarına göre yılda 1.3 milyar ton evsel atık miktarlarının 2025 yılında 2.2 milyar tona ulaşmasının beklendiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:


"Oysa eskiden üretim fikrinin içinde çöpe yer yoktu. Her şeyin kendine has bir faydası vardı ve hemen her şey tekrar kullanılıyordu. Organik atıklar hayvan yemi veya gübre olarak yaşama geri dönüyordu. Fakat bugün üretim için harcadığımız çaba kadar tükettiklerimizin verdiği zararı bertaraf etmek için uğraşıyoruz. Çevre yönetimi tüm dünyanın en büyük sorunu haline gelmiştir. Teknoloji hayatımıza yeni imkanlar getirse de bizden çok şeyi alıp götürdü. İsraf gündelik hayatı kuşattı. Üretim ve tüketim ahlakını dönüştürdü maalesef. Bu bağlamda çevre dostu bir yaşam modeli artık tüm dünyanın arayışıdır. Bunun ilk adımı sıfır atıktır. Sürdürülebilir kalkınma ancak atıkların kontrolü ile mümkündür. Zira atıklar kılık değiştirmiş enerji kaynaklarıdır. Ülkemizde oluşan evsel atıkların yüzde 52’sini organik atıklar, yüzde 20’sini plastik atıklar oluşturmaktadır. Bu oranlara baktığımızda atıkların büyük kısmının değerlendirebilir olduğu görülür. Bu noktada atık yönetiminin en temel unsurunun atıkların kaynağında ayrışması olduğunu söylemeliyiz. Yani her şey evimizde iş yerimizde başlıyor. Bireysel bilinç son derece önemli."


"Bireysel bilinç çok önemlidir. Ama kurumsal kararlılık da en az onun kadar önemli" diyen Erdoğan, "Dünyadaki başarılı atık yönetim örnekleri de bunu gösteriyor. Sıfır atık yaklaşımını kurum kültürünün bir parçası haline getirmek bu işin özünü oluşturuyor" ifadelerini kullandı.



"Ülke çapında bir seferberlik başlatalım"


Programa katılan Türkiye’nin seçkin kurumlarının başkanlarına, yöneticilerine, belediye başkanlarına, yazarlara, akademisyenlere seslenen Erdoğan, "Sizlerden özellikle rica ediyorum; sıfır atık kültürünü yaygınlaştıralım. Sizlerin kararlılığı binlerce insanda bilinç uyandıracak, sizlerin gayreti tonlarca atığı ekonomiye kazandıracaktır. Kamu kurumlarımız, hastanelerimiz, okullarımız, fabrikalarımız, üniversitelerimiz bu işin öncüsü olsun. Ülke çapında bir seferberlik başlatalım. Alışveriş merkezlerini, restoranları bu sürece katalım. Sonra bireylere ulaşalım, toplumu teşvik edelim. Sıfır atık farkındalığı dalga dalga evlere de yayılsın. ’Ayrıştırmak bilinçtir’ diyerek evde, okulda, iş yerinde, fabrikada kağıdı gıdadan, camı metalden ayrıştıralım. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde biz bu çalışmayı etkin bir şekilde başlattık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın rehberliğinde bir sistem kurduk personelimizi eğittik. Tabiatı bekçiyle değil, bilinçle koruyacağız inşallah. Her türlü ürünü tasarım aşamasından paketleme aşamasına kadar tekrar kullanılabilirlik ilkesine göre üretelim. Organik atıkları kompost gübreye dönüştürerek tabiata düzen katalım. Öncelikle kurumlarımızda sonra tüm hastanelere tüm hanelere ayrıştırma bilincine ulaşmayı temenni ediyorum" açıklamasında bulundu.



"Yapılan bu çalışmayla 766 ağaç kurtulmuş oldu"


Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ise "Eskiler derlerdi ki hayat 4 şey üzerine kaim. Toprak, su, hava ve enerji. Aman ha bunu kirletmeyin, bozmayın, tahrip etmeyin. Eğer bunları tahrip ederseniz tabiat sizden intikamını alır. Nasıl alır afetlerle, kimi yerde kuraklıkla, kimi yerde sellerle. Bu felaketlerden kurtulabilmek için bizim dışarıya attığımız atıkları böyle projelerle değerlendirip tabiatı tahrip etmemek gibi büyük bir sorumluluğumuz var" değerlendirmesinde bulundu.


Hava kalitesini izleme ağı bakımından eskiden neredeyse birkaç yerde istasyon varken, şimdi 81 ilde 253 yerde 24 saat tüm ülkenin hava kalitesinin izlendiğini anlatan Özhaseki, gürültü haritalarının da çıkarıldığını 2019’a kadar Türkiye’nin her köşesindeki gürültü haritalarının çıkarılmış olacağını bildirdi.


Bakan Özhaseki, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"2023 yılında da evlerimizden dışarıya attığımız ne kadar sıvı atık varsa hepsini temizlemiş olarak tabiata dönecek. Bugün bir seferberlik başlatıyoruz. Önce kendimizden başlayarak sonra tüm kamu kurumlarını dalga dalga yayılarak topluca insanların bulundukları yerlerde okullar, yurtlar, hastaneler, askeri birlikler ve kamu kurumlarında belli sayıdan yüksek miktarda insan çalıştıran tüm iş yerlerinde bu projemizi tamamıyla yaygınlaştırıp 2018 yılı itibariyle Ankara’ya tamamıyla bu konuda hakim olmak istiyoruz. Belediyelerimize vereceğimiz teşviklerle yerinde ayrıştırma projesini hızlandırmak istiyoruz. böylelikle hem çevreyi kirletmemiş olacağız hem de o atıklarımız ekonomik bir değer olarak karşımıza çıkacak. Sadece Bakanlığımızda yapılan 4 aylık çalışmanın neticesini vermek istiyorum. 4 aylık yaptığımız çalışmalarda tam 45 ton kağıt ayrıştırmış olduk. Aynı zamanda 11 ton plastik, 2,5 ton cam, 1 ton metal ayrıştırmış olduk. Sadece kağıttan elde ettiğimiz karımız şu, 766 tane ulu ağacı kesilmekten kurtarmış olduk. Yapılan bu çalışmayla 766 ağaç kurtulmuş oldu. 8 ton sera gazı salınımını azalttık. 165 varil petrol kullanımını engelledik."


Programda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Mühendisi Hülya Çakır da ‘Sıfır Atık Projesi’yle ilgili sunum yaptı.


Konuşmaların ardından Bakan Özhaseki eşi Neşe Özhaseki ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a atıkların geri dönüşümüyle yapılan bir hediye takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Doç. Dr. Gülçin Taşkıran: “Kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı istihdam ediliyor” Her yıl olduğu gibi, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın gelmesiyle birlikte, Türkiye’deki işçi sınıfının hakları ve emek mücadelesi gündemin en önemli konularından biri haline geliyor. Ancak bu yıl, özellikle de "Emeğin Kadın Suretleri" adlı derleme kitabının yayınlanmasıyla, sadece işçilerin değil, özellikle kadın işçilerin yaşadığı eşitsizliği ve hak ihlallerini gözler önüne serdi. Altınbaş Üniversitesi Yayınları tarafından 2024 yılında basılan ve İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doçent Doktor Gülçin Taşkıran editörlüğünde hazırlanan "Emeğin Kadın Suretleri", Türkiye’de kadın emeğinin durumunu çok yönlü bir şekilde ele alıyor. Kitap, 9 kadın akademisyenin kaleme aldığı 8 makaleden oluşuyor ve kadın emeğinin toplumsal cinsiyet rolleri, işgücü piyasasındaki ayrımcılık, yoksulluk, güvencesizlik ve daha pek çok konuyu içeriyor. Kitaptan elde edilen verilere göre, Türkiye’de işgücüne katılım oranı her ne kadar artsa da, kadınların işgücündeki payı AB ve OECD ülkelerinin ortalamasının çok altında. Kadınlar, genellikle düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Üstelik ev içi bakım hizmetlerinin kadının asli görevi olarak görülmesi, kadınların işe girişlerini engelliyor ve ekonomik bağımsızlıklarını sınırlıyor. Kitapta ele alınan diğer önemli konular arasında eğitimde ve sağlık alanında cinsiyet eşitsizliği ve kadın yoksulluğu konusu. Özellikle, kadınların eğitim seviyesinin yüksek olmasına rağmen, işgücüne katılımdaki eşitsizlik ve ücret farklılıkları dikkat çekiyor. Ancak "Emeğin Kadın Suretleri" sadece sorunları dile getirmekle kalmıyor, aynı zamanda çözüm önerileri de sunuyor. Kadınların işgücüne katılımını artırmak için evde bakım hizmetlerinin kamusal hizmet olarak sunulması, kadınlar için güvencesiz ve yarı zamanlı işler değil, tam zamanlı ve güvenceli işler sağlanması ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için politika değişikliklerinin gerekliliği vurgulanıyor. Kadın emeğinde yaşanan eşitsizlikler kitaptan alınan veriler ışığında şu şekilde ele alınıyor: -Türkiye’de işgücüne katılım oranı yüzde 54,3 iken, bu oranın sadece yüzde 34,5’ini kadınlar oluşturuyor -Türkiye’de dar tanımlı kadın işsizliği yüzde 11,3 olarak açıklansa da, işe ihtiyacı olduğu halde iş aramaktan vazgeçmiş, iş bulma ümidini yitirmiş ve zamana bağlı eksik istihdam edilmiş kadınların da dahil edildiği geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 32,9 -Kadınlar, erkeklere göre yüzde 15 daha düşük ücretlerde çalışıyor -Kadınlar yoğun işgücü gerektiren ve vasıfsız işlerde daha fazla yer alıyorlar -Ev işleri ve evde bakım hizmetleri, kadınların işgücüne katılımlarını ve iş yaşamındaki ilerleyişlerini olumsuz etkiliyor -Eğitim seviyeleri erkeklere göre daha yüksek olmasına rağmen, bu durum her zaman iş bulmalarını ve daha yüksek ücret almalarını garantilemiyor Kadın emeği görünmez ve değersiz kılınıyor Kitapta ayrıca kadınların emeğinin genellikle görünmez ve değersiz kılındığı, kadınların hem ücretli hem de ücretsiz emek sömürüsüne maruz kaldığı, işgücüne katılımlarının önündeki engellerin kaldırılması için politikalar geliştirilmesi gerektiği ve toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikle mücadele edilmesi gibi önemli konuların da altı çiziliyor. Kayıt dışı kadın istihdam oranı yüzde 30,8 Kayıt dışı istihdamın hala daha kanayan bir yara olduğu Türkiye’de kadınların daha fazla kayıt dışı istihdamda yer aldığı gerçeği de kitapla birlikte okuyucuya sunuluyor. Paylaşılan kayıt dışı istihdam verileri şu şekilde: “Türkiye’de 2023 verilerine göre kadınların yüzde 30,8’i kayıt dışı istihdam ediliyor. Kayıt dışı istihdam edilme emeğin çok önemli hak kayıplarına uğramasına neden olmaktadır. Kayıt dışılık sebebiyle sigortasız, doğal olarak da iş güvencesiz, düşük ücretli, örgütlenme şansı çok düşük, iş güvenliği önlemleri alınmayan işlerde çalıştırılan kadınlar, kadın olarak yaşadıkları dezavantajı ve yoksulluk riskini, emekli gelirinden mahrum kalarak yaşlılıkta da dezavantaj olarak derinden hissetmek durumunda kalmaktadır.” İstihdamda cinsiyete dayalı ücret açığı Kadınların erkeklerden daha düşük ücretle çalıştırılması eğilimi kapitalizmin ilk dönemlerinde kendini göstermesine rağmen günümüzde hala devam etmektedir. Kitapta da OECD verilerine göre 2021 yılında OECD ülkelerinde ücrete dayalı cinsiyet açığı yüzde 12, Türkiye’de ise yüzde 15,6 düzeyinde olduğu bilgisine yer verilerek şöyle devam edildi: “İstihdamda cinsiyete dayalı ücret açığı, erkek ve kadın çalışanlar arasındaki ücret farkını ve genellikle kadınların erkeklere göre daha düşük ücret almalarını ifade etmek için kullanılır. Bu ücret açığının birçok sebebi vardır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadın emeğinin ikincil görülmesi en temel sebeplerdir. Kadını özel alana/evine uygun gören bakış açısıyla kadının evlenme, işten ayrılma, analık ve çocuk bakımı gibi sebeplerle yasal izin kullanma ihtimalinin yüksek görülmesi de işverenlerin düşük ücret politikasını açıklamak için öne sürdükleri gerekçeler arasında yer almaktadır. Bunlara ek olarak kadınların ev ve hane üzerinden cinsiyet rollerinin tanımlanması sebebiyle eğitimden uzak tutulması ya da erken koparılması, kadınların genel itibariyle vasıfsız ya da düşük vasıflı işlere yönelmesine neden olmaktadır. Ancak kadının eğitim düzeyi erkek emeğinin eğitim düzeyiyle eşit hatta daha yüksek olduğu durumlarda da kadının işgücü piyasasında erkeğin ücret gücünü elinde bulundurduğu görülmektedir.” “Birlikte hareket edilmeli” Doç. Dr. Gülçin Taşkıran kitapla ilgili yaptığı değerlendirmede ise sorunların üstesinden gelmek için birlikte hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi: “Bu sorunların üstesinden gelmek ve kadınların işgücüne katılımını artırmak için politika yapıcıların ve toplumun birlikte hareket etmesi gerekiyor. Kadınların işgücüne katılımını artırmak için evde bakım hizmetleri kamusal hizmet olarak sunulmalıdır. Ayrıca kadınlara güvenceli, kayıtlı ve tam zamanlı iş imkanları sağlanmalı, ücret adaletsizliği ve kayıt dışı istihdam gibi sorunlar çözüme kavuşturulmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için cinsiyet ayrımcılığının her seviyede reddedilmesi gerekmektedir. Bu adımların atılması, kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesine ve toplumun genel refahına katkı sağlayacaktır.”
Ankara FETÖ’nün TSK yapılanmasına operasyon: 16 şüpheli gözaltına alındı FETÖ/PDY silahlı örgütünün Kara Kuvvetleri Komutanlığını hedef alarak içerisinde yuvalanan ve ‘mahrem hizmetler’ olarak adlandırılan yapılanmasına ilişkin iltisakı ve irtibatı olduğu anlaşılan 16 şüpheli gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde, ’sivil imamlarla’ haberleştikleri tespit edilen 2’si mahrem imam, daha önce ilişikleri kesilmiş 4’ü subay, 4’ü astsubay, 6’sı askeri öğrenci olmak üzere toplam 16 şüpheli gözaltına alındı. Başsavcılıktan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Kara Kuvvetleri Komutanlığını hedef alarak içerisinde yuvalanan ve ‘mahrem hizmetler’ olarak adlandırılan yapılanmasına ilişkin iltisakı ve irtibatı olduğu anlaşılan, örgüt mensubu olduklarına dair ifade ve teşhis tutanağı olan, Ankara ili genelinde çeşitli semtlerde bulunan büfe, bakkal, market gibi umuma açık işyerlerindeki kontörlü sabit hatları kullanmak suretiyle sivil imamlar ile iletişim sağladıkları ve haberleştikleri tespit edilen, 2’si mahrem imam, daha önce ilişikleri kesilmiş 4’ü subay, 4’ü astsubay, 6’sı askeri öğrenci olmak üzere toplam 16 şüphelinin, eş zamanlı olarak gözaltına alınmalarına karar verilmiştir." İşlemlerin Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince devam edildiğini bildirildi.