POLİTİKA - 13 Ekim 2017 Cuma 14:10

Erdoğan’dan CHP’ye: “İdlib’teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil”

A
A
A
Erdoğan’dan CHP’ye: “İdlib’teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak’ta yaşanan gelişmeler karşısında CHP’nin takındığı tutumu eleştirerek, “İdlib’teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak’ta yaşanan gelişmeler karşısında CHP’nin takındığı tutumu eleştirerek, “İdlib’teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok. Biz, görevimizi ’Niyet hayr, akıbet hayr’ anlayışıyla yerine getiriyoruz, tercümesini isterse onu bilenlere sorsun” dedi.


AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu. İdlib’de şu anda Halep’ten kovulanlar ve Halep’te yaşam hakları sona erdirilenlerin bulunduğunu belirten Erdoğan, “İdlib bize sınır, dolayısıyla tedbirimizi almak durumundayız. Kimse bize ’Niye bunu böyle yapıyorsunuz’ diyemez. Suriye’ye 911 kilometre sınır olan biziz, her an taciz ve tehdit altında olan biziz, kimse bize ’Niye bunu böyle yaptınız’ diyemez. Ama şunu unutmayın, bu ülkede değil ülkenin dışında da Kılıçdaroğullarının adedi çok fazla. Bir taraftan silahlı kuvvetlerimizin sınır ötesine çıkmasına ‘Evet’ diyeceksin aynı konuşmanda 9 dakika sonra İdlib’te ölenlerin sorumlusu Erdoğan’dır’ diyeceksin. Bu ne menem iş, sen ne cahil adamsın ya, böyle bir mantık mı olur? Mantıksızlık makam kesbediyor bunda. Böyle bir durum, aynı konuşma içerisinde. Zaten bakıyorsun yanında taşıdığı adamların her biri bir alem. Çanakkale’de bütün o kabristanlıkların, şehitliklerin olduğu bölgede hepsi ‘Şarib-ül leyli vennehar’, böyle bir durumda. Siz burada bir eğitime geldiniz önce bir kendinizin eğitime ihtiyacı var. 24 saat, 48 saat sabredin, içmeyin de ondan sonra için, burası kabristanlık, burası şehadet makamlarının oluştuğu yer. Bunu bile yapamadılar, bu şehitler bunlar için mi şehadet şerbetini içtiler? Kahrediyorlar ben buna inanıyorum, niye? ‘Bizim arkamızdan böyle bir nesil gelecek’ diye” ifadelerini kullandı.


İdlib’te özellikle Türkmen, Arap, Kürt ayırt etmeden onların izzetini korumanın, mağduriyetlerini gidermenin gayreti içerisinde olduklarını anlatan Erdoğan, "Şu anda Afrin’de Kürt vatandaşlarımız, Türkmen vatandaşlar ve bunun yanında da PYD ve YPG var, bu mücadelenin altında o da var. Bu işleri gidermemiz lazım. O rejimden biz herhangi bir şey bekleyemeyiz, o rejimin böyle bir derdi yok ve şu anda bu strateji uygun bir şekilde devam ediyor, temennim odur ki kısa zamanda bu biter” açıklamasında bulundu.


Kuzey Irak’taki gelişmeler


Kuzey Irak’taki gelişmelere dikkati çeken Erdoğan, “Kuzey Irak’ın da bu hale gelmesinin failleri bellidir, amilleri de bellidir. Onları artık şu anda açıklamaya değil, zaman ola onları da inşallah gündeme getiririz, onları da gün yüzüne çıkarırız. Çok açık, net. Telafer 400 bin Türkmen’in olduğu yer. Yarı Şia, yarı Sünni ama bu insanların hepsi 10 bini hariç oradan kaçtı ve 100 bini yine bize sığındılar. Biz onların da derdiyle hemhal oluyoruz. Aynı şey Sincar için geçerli, Sincar’da da Araplar terk etti ve oraya da PKK yerleşti ama biz oranın da derdiyle dertleniyoruz. Şimdi gündemde Kerkük var. Kerkük, çok ilginç bir şekilde gelişiyor. Tuzhurmatu, orada Türkmenler var ama bu insanlar şu anda yaşam mücadelesi veriyorlar. Bütün bunlarla da biz ilgilenmek durumundayız. ’Bize ne’ diyemeyiz, biz Kılıçdaroğlu zihniyeti taşımıyoruz, bunu böyle bilin. Onların böyle bir derdi yok. Onlar varsınlar Esed’in yanına gitsinler, onunla dertleşsinler ama biz farklıyız. İdlib’teki her şehidin hesabını benim vereceğimi söyleyecek kadar gafil, cahil olan bu insanlarla konuşacak bir şeyimiz yok. Biz, görevimizi ‘Niyet hayr, akıbet hayr’ anlayışıyla yerine getiriyoruz, tercümesini isterse onu bilenlere sorsun."


Hiçbir terör oluşumunun Türkiye’yi kuşatmasına göz yumamayacaklarını söyleyen Erdoğan, “İşte buyurun, teröristler öldürüldü, kimler gitti onları almaya? Siyasi parti, sözde siyasi parti mensupları, sözde milletvekilleri onları gittiler, teslim aldılar. Demek ki bunlar terör örgütüyle iç içe. Farkları var mı? Yok. Bunları görmemiz lazım, eğer bunları göremiyorsak kusura bakmayın bu kadar iç içe ve siyasi parti olarak parlamentoya girmesi için terör örgütünü arkasına alanlar, onların desteğiyle parlamentoya girenler ‘Biz demokratik mücadele veriyoruz’ diyemezler. Bunu işte daha önce 80 milletvekili çıkardıkları zamanda da gördük. 80 milletvekili çıkardıktan sonra ’Haydi sokağa’ demek suretiyle bir günde 53 vatandaşımızın nasıl öldürüldüğünü de gördük. Ölenler Kürt’tü, öldürenler de Kürt’tü. Hani bunlar benim Kürt vatandaşlarımın temsilcisiydi? Ne alakası var. Bu uyarıyı önce kendi nefsimize yapacağız, ondan sonra da başkalarına yapacağız, bu gerçeği de bileceğiz” dedi.


Erdoğan, "Rabbimin bize vermiş olduğu istikamet nedir, sadece ittikadır. Ona bakacağız ve onunla yolumuza devam edeceğiz. Aksi takdirde çok şamar yeriz. Kimki kavmiyetçilik yolunda devam ediyorsa sevgili peygamberimizin veda hutbesini lütfen şöyle bir açsın, temin etsin, onu bir okuyuversin. Bu kadar açık. Kendilerini güvenli ve müreffeh hissettikleri binlerce kilometre uzaktan bizim hergün canımıza, ciğerimize dokunan, geleceğimizi ilgilendiren konularda ahkam kesenlerin hesapları artık bizi ilgilendirmiyor” şeklinde konuştu.


"Biz kendi hesabımıza bakacağız” diyen Erdoğan, “Bizim hesabımız bellidir. Hep söylüyoruz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Yolumuza böyle yürüyeceğiz. Geleceğimizi işte bu 4 temel direk üzerine kurmakta kararlıyız. Tek millet derken 80 milyonun tek millet oluşundan bahsediyorum. Tüm etnik unsurlar birbirimizi yaradandan ötürü seveceğiz ve böyle tek millet olacağız. Tek bayrak. Evet bizim bayrağımız belli, kimse paçavraları bize dayatmasın. Şehidimizin kanından rengini alan, bağımsızlık ifadesi olarak hilalle sembolleşen ve şehitlerimizin ta kendisi olarak yıldız ile yıldızlaşan bir bayrağımız var. Bunun dışında kimse bize bir dayatmada bulunmasın. Sıkışınca ‘bizim de bayrağımız bu’ diyenler bizi aldatmasın. Biz sizin cemaziyelevvelinizi biliyoruz. Kongrelerinizde bile İstiklal Marşı’nı okutmaktan imtina eden, kaçınan, bayrağımızı salonlara koymayan, sokmayan siz yalancısınız. Siz bu ülkede demokrasi için mücadele edemezsiniz. Sizin özgürlük diye bir endişeniz asla yok. Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz. Buna müsaade etmeyeceğiz, bunu böyle bilesiniz. Zira biz ‘tek vatan’ diyoruz. 780 bin kilometrekarede, evet bu vatan topraklarında herhangi bir yeni unsur oluşturmanın gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz. Eğer bugün Tendürek’te, Gabar’da, Cudi’de, Bestlerdereler’de bir mücadele sürüyorsa eğer ta Kandil’e kadar uzanıyorsak bunun bir sebebi var. Bunlar durup dururken değil, bundan sonra da devam edecek” açıklamasında bulundu.


Terörle mücadeleyi hem onurlu hem şahsiyetli hem de hukuk içerisinde sürdürmeye devam edeceklerine dikkati çeken Erdoğan, “Varsın gelsin sizin milletvekilleriniz o derelerden, onları dağlardan toparlayıp götürecekleri yere götürsünler. Olay bu kadar basit. Çünkü, bizim Mehmetlerimizin canına kıydınız, çünkü sivillerimizi siz şehit ettiniz. Bunların kanı yerde kalmayacak, Biz bunun sözünü verdik ve bunu da yerine getireceğiz. Onun için hep beraber bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız. Bunu böyle bilelim” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanılan dönemin hassasiyetlerinin AK Parti olarak sorumluluklarını ağırlaştırdığını belirterek, “Herkesin tembellik yapmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz tembel olamayız. Biz çok çalışacağız. Herkesin kendi iç çekişmeleriyle zaman geçirmeye hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin ağzına geleni söylemeye, istediği gibi davranmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Herkesin milleti umursamadan bildiğini okumaya hakkı olabilir. Bizim yok. Herkesin plansız, programsız, hesapsız kitapsız işlere kalkışmaya hakkı olabilir ama bizim yok. Biz ağzımızdan çıkan her sözü attığımız her adımı, yaptığımız her işi ülkemizin ve milletimizin menfaatleri bakımından dikkatlice tartmak, değerlendirmek, ölçüp biçmek mecburiyetindeyiz. İster ekonomisiyle ilgili olsun, ister iç siyasetle, ister dış politikayla isterse başka herhangi bir konuyla ilgili olsun tüm işlerimizde bu kriterlere uygun davranmazsak kendimizi ve ülkemizi ciddi sıkıntıya sokarız” ifadelerini kullandı.


Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: “Eğer Novipazar’da, Sancak’ta herkes ’Türkiye’ diyorsa, ‘Erdoğan’ diyorsa bunun bir sebebi var. Gönülden gönüle giden bir yol vardır. İşte bu yolu Rabbim inşa ediyor, tesis ediyor. Biz, bu kardeşlerimizin hiçbirini tanımayız. Ama bak tanışıyoruz ve o bağlılık, o heyecan, o aşk öyle durup dururken olmuyor. Öyleyse bizim bunları çok iyi düşünmemiz, anlamamız lazım ve bunlar için de çok çalışmamız lazım. Bir kısım arkadaşlarımız görevlerine devam ediyor. Değişim ihtiyacı olan yerlerde bugüne kadar hizmet etmiş arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyor, yeni arkadaşlarımızla yolumuza devam ediyoruz. Kongrelerde vazifelerini yeni isimlere devreden arkadaşlarımızın önümüzdeki dönemde teşkilatlardan belediyelere ve meclise kadar her kademede görev almalarının yolları açıktır. Bizim, bu kardeşlerimizle yollarımızı kaybettik, artık bir daha biraraya gelmeyeceğiz diye bir şey kesinlikle anlaşılmamalı. Buna biz sıradan diğer partiler gibi bakmayacağız. Bu hareket alışılmış bir parti değil, bu bir davadır. Dava ise davada olay zaman zaman makam mevki değişikliğini gerektirebilir. Bundan dolayı da kimse üzülmemeli.”


“Bir bayrak yarışı olarak gördüğüm bu hizmet yolunda kime, ne zaman, hangi mevkide görev düşeceği belli olmaz” diyen Erdoğan, “Bunun için tüm arkadaşlarımızdan partimizle sadece gönül bağlarını değil, fiziki bağlarını da güçlendirerek devam ettirmelerini istiyorum. Teşkilatlarımızla birlikte belediyelerde de şimdiden birtakım düzenlemeler yapmaya başladık. Özellikle kritik gördüğümüz birtakım yerlerde yeni döneme daha ciddi hazırlık yapabilmek için mevcut isimlerin çekilmesi konusundaki kararımızı adım adım hayata geçiriyoruz. Görevlerinden feragat eden arkadaşlarımız elbette partimizde çalışmayı, katkı sağlamayı sürdüreceklerdir. Bu bir tasfiye değil, ihtiyaçtan kaynaklanan görev değişimidir. Hiç kimsenin gerek teşkilatlarda gerekse belediyelerde görevini devreden arkadaşlarımızla ilgili en küçük bir olumsuz söz söylemesine, incitici tutum içerisine girmesine kusura bakmasınlar izin veremeyiz. Öyle bir şey olamaz. Bizler pazara kadar değil, mezara kadar yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı yapmaya kasem etmiş bir kadroyuz” dedi.


Erdoğan, “Ülkemiz, milletimiz, davamız ve partimiz için taş üstüne taş koymuş herkesin, teröre bulaşmamış ve ihanet etmemiş olması şartıyla gönlümüzün baş köşesinde yeri vardır. AK Parti olarak biz genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm kadroları ile sorumluluklarının farkında olan parti olarak ülkemize ve milletimize hizmete devam ediyoruz. Peki, anamuhalefet partisinin ve onunla aynı dili kullanan kesimlerin böyle bir sorumluluk ruhuyla hareket ettiğini söylemek mümkün mü? Maalesef. Gerçekten samimi bir üzüntüyle ifade ediyorum ki durum tam tersinedir. Dünyadaki en sorumsuz, en tutarsız, en ana kronik anamuhalefet partisine sahibiz. Genel Başkanından milletvekillerine, belediye başkanlarına kadar anamuhalefetin tüm kadroları yabancı devletlerinden terör örgütlerine kadar herkesin yanındadır. Bir tek kendi ülkesinin ve milletinin yanında değildir. Böyle bir anamuhalefet partisine sahibiz. Türkiye, filanca ülkeyle sorun yaşar, karşı tarafla bir olup kendi ülkelerine saldırırlar.Hemen hesap yapmışlar, 50 milyar zarara girdik, bu aradaki krizde. Naslı da yaptılar bu hesabı? Bugün gazetelere bakıyorum, sıfırlandı diyor, tekrar iş başına dönmüş. Türkiye, terörle mücadeleye girişip onların elemanlarıyla da kol kola girip kendi devletlerinin üzerine yürüdüler, sözde adalet yürüyüşü yapıyorlar. Kimlerle beraber? Terör örgütleri mensupları ve onlarla yan yana olanlarla beraber. Bunlar dürüst değil. Hasta. Ayakta duracak mecali yok. Cezaevinden bu gerekçeyle çıkanlar, bunlarla yürüyüş yapabiliyor. Nasıl da hastaymış” açıklamasında bulundu.


Erdoğan, “Başımıza adeta FETÖ’nün şakirti, PKK’nın yoldaşı, Avrupa Birliği’nin 5. kolu kesildiler. Bu gece Pensilvanya’dan tehditleri aldık, uçaklar buraya saldırabilir, helikopterle bize saldırabilirler, dua yapıyor, nasıl dua ise. Beddua ile karışık filan. Ey Amerika şunlara bir bak da kimi beslediğinin farkında değilsin. Senin ülkende, Pensilvanya’da 400 dönüm arazide böyle bir kişiyi besliyorsun, ondan sonra belge istiyorsun, al sana belge. Acaba benzer bir şeyi Türkiye’den birileri Amerika’ya yapsa sessiz kalır mısın? Hemen buraya bildirirsin. Zaten gönderdiğin bir büyükelçi var ki adeta Amerika’yı yönetiyor, hükümetimin adına buradayım’ diyor. Bir de kendine göre, bize bunların belgeleri verilmedi vesaire. Bunun belgesini sana Dışişleri Bakanlığı vermez, yargı verir. Dördünde tutuklandı, evvelsi güne kadar kimse savcılığa müracaat edip de bu tutukluyla görüşme talebinde bulunmadı. Dünyaya da yalan söylüyorlar, çünkü bunların meşrebinde, mizacında bu var. Elbette biz ülkemizde kendini sosyal demokrat hisseden herkese saygı duyduk, duyuyoruz. Başkanına değil ha. Kimsenin kökenine, inancına, meşrebine bakmadığımız gibi katılmasak dahi siyasi görüşüne bakmayız. Cevap veriyor bana, cevabını cevapsız bırakamam. İşte diyor ki ‘Ecevit’e sataşma’. Ben Ecevit’in anlayışına sataşıyorum, çünkü bu milletin temsilcilerinin Amerikanın başkanlarının trabzana oturup kendisinin de el pençe durmasını kabul edemiyorum, mesele budur” diye konuştu.


Anamuhalefetin durumuna bakınca sosyal demokratlar için de üzüldüğünü anlatan Erdoğan, “Siz ülkenin çıkarlarını siyaset uğruna çiğnerseniz, görmezden gelirseniz, yok sayarsanız, millet de sizi çiğner geçer yok sayar. Biz geçmişin hesabını yapmayacak mıyız? Ölmüş gitmiş olabilirler, ne günlerden ne günlere geldik, bunun hesabını yapmayacak mıyız? Bunun hesabını yaptığımız zaman beyefendiler rahatsız oldu diye geri adım mı atacağız? O hesabı da yapacağız, bugünün hesabını da yapacağız, yarına nasıl odaklanacağımızın da hesabını yapacağız. Kendisine şayet iktidara gelirse, ülkenin meselelerini nasıl çözeceğini soranlara plan, program anlatmak yerine ne diyor ‘Benim adım Kemal” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir Teknik Üniversitesi’nde Emeklilik Töreni gerçekleştirildi Eskişehir Teknik Üniversitesi (ESTÜ) emekli akademik ve idari personeli için 30 Nisan 2024 Salı günü Yabancı Diller Yüksekokulu Konferans Salonu’nda emeklilik töreni düzenlendi. Tören, İstiklal Marşı ve saygı duruşu ile başladı. Ardından, ESTÜ Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden Hatice Nur Güçlü ile Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nden Merve Maide Yiğit’in solo piyano konseri gerçekleştirildi. Tören, Doçent Bengi Baraz Çınar ile ESTÜ Kariyer Gelişimi ve Öğrenci Destek Birimi’nden Öğr. Gör. İlayda Karaköse’nin flüt ve piyano konseri ile devam etti. “Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin bir mensubu olmanın gurur ve mutluluğunu taşıyorum” Konserin ardından söz alan emekli ESTÜ personeli Celal Çelebi, ESTÜ’deki profesyonel yaşamında Hasan Polatkan Havalimanı Uçak Bakım Hangarı Sorumlusu olarak görev yaptığını belirtti. ESTÜ’nün bir mensubu olmanın gurur ve mutluluğunu taşıdığını da sözlerine ekleyen Çelebi, “Böyle güzel bir tören vasıtasıyla hatırlanmış olmak mutluluk verici. Başta ESTÜ Rektörü Prof. Dr. Sayın Adnan Özcan olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi. “Böyle bir törenle hatırlanmış olmak mutluluk verici” Törende konuşan ESTÜ Eski Genel Sekreteri Menderes Ünal, meslek yaşamı boyunca memurluk, şeflik, şube müdürlüğü, daire başkanlığı gibi görevler yürüterek 40 yıllık bir hizmet hayatını tamamlamasının ardından ESTÜ’de Genel Sekreter olarak çalışma şansını elde ettiğini belirtti. 2022 yılında ESTÜ’deki göreviyle birlikte emekliliğe adım attığını da vurgulayan Ünal, “Başta ESTÜ Rektörü Prof. Dr. Sayın Adnan Özcan olmak üzere bu töreni düzenleyen herkese tüm emekli arkadaşlarım adına ayrı ayrı teşekkür ederim. Böyle bir törenle hatırlanmış olmak mutluluk verici” ifadelerini kullandı. “Göreviniz, bu güzel ülkeye katkıda bulunmak” Zorlu ve emek yoğun bir profesyonel yaşamın ardından emeklilik yaşamına girmiş olmak hakkında duygu ve düşüncelerini paylaşan ESTÜ Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Hoşçan ise şunları söyledi: “Kırk dört yıl boyunca zorlu süreçlerden geçerek kurumuma en iyi katkıyı sağlamaya çalıştım. ‘Ben’ yerine ‘biz’ diyerek ekip arkadaşı olduğum meslektaşlarımla büyük başarılara imza attık. Şimdi o dönemleri gurur ve mutlulukla anıyorum. Göstermiş olduğum tüm mücadeleler benim hazinem. Değerli akademisyen dostlarım, mesleğinizi çok sevin. Göreviniz, bu güzel ülkeye katkıda bulunmak. Başta ESTÜ Rektörü Prof. Dr. Sayın Adnan Özcan olmak üzere bu töreni düzenleyen tüm ESTÜ mensuplarına teşekkür ediyorum." “Sürdürülebilir bir başarı için güçlü bir kurumsal hafızaya da sahip olunması gerekmektedir” Rektör Prof. Dr. Adnan Özcan, Emeklilik Töreni’ni emekli olan ESTÜ akademik ve idari personeline çalışma hayatları süresince sundukları özverili ve değerli katkıları için teşekkür etmek amacıyla düzenlediklerini belirterek, “Dünyadaki ve ülkemizdeki her kurumsal yapıda olduğu gibi sürdürülebilir bir başarı için güçlü bir kurumsal hafızaya da sahip olunması gerekmektedir. Bu güçlü kurumsal hafıza ise güçlü, her anlamda donanımlı ve özverili çalışan bir insan gücüyle inşa edilebilir. Bugün emeklilik törenimizle kendilerine teşekkür ederek uğurladığımız tüm mensuplarımıza Eskişehir Teknik Üniversitesi’nin bugünlere ulaşmasında ve kurumsal hafızanın aktarılmasında vermiş oldukları çok değerli katkılar için teşekkürlerimi sunuyorum. 2024 yılının Cumhurbaşkanlığımız tarafından Emekliler Yılı olarak ilan edilmesi vesilesiyle başta siz değerli emeklilerimiz olmak üzere ülkemizin kalkınmasına emekleri ile katkıda bulunmuş olan tüm emeklilerimize saygılarımı sunuyor, emeklilerimizin bilgi ve tecrübelerini kullanabilecekleri ve kendilerini geliştirebilecekleri sosyal ve sağlıklı bir yaşam diliyorum” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Adnan Özcan tarafından ESTÜ emekli akademik ve idari personeline emeklilik plaketi ve teşekkür belgesi takdim edildi. ESTÜ Emeklilik Töreni, fuaye alanında ikram servisinin ardından çekilen toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Törene, Rektör Prof. Dr. Adnan Özcan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yunus Özdemir, Prof. Dr. Onur Kaya, Genel Sekreter Cengiz Kaçal, ESTÜ Senatosu Üyeleri, ESTÜ öğretim elemanları, emekli akademik ve idari personeli ile aileleri katıldı.
Manisa Bahar ayları kene vakalarını artırıyor Manisa’da yaşanabilecek kene vakalarına karşı uyarılarda bulunan Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzm. Dr. Çağdaş Can, "Kimseye keneyi çıkarmasını önermiyoruz. Üzerine kesinlikle sigara bastırma, çakmakla yakma, iple çekme, kazıma kesinlikle önermiyoruz" derken, Halk Sağlığı Uzmanı Cevriye Ceyda Karabulut ise, "Geçtiğimiz yıl 2023 yılında 1 vakamız olmuş. Bu yıl henüz vakamız mevcut değil. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, pikniğe gidenler, bağ bahçe işleriyle uğraşanlar, ormanlık alanlara gidenler muhakkak dikkatli olmalı" dedi. Bahar aylarının gelmesiyle birlikte tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yoğun yaşandığı Manisa’da uzmanlar kene vakalarına karşı uyarılarda bulundu. Bahar aylarında kene ısırma vakalarında artış yaşandığını belirten Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzm. Dr. Çağdaş Can, "Kırım Kongo kanamalı ateşinde mevsimsel bir süreç var burada. Hayvanlardan insanlara geçen bir süreç bu. Aslında buradaki birincil sorumlu kene. Kenelerin taşıdığı virüsler sebebiyle meydana geliyor bu hastalık. Direkt kene bulaşıyla gelen hastalarımız da var. Yani vücuda kene girmiş hastalarımız da gelebiliyor. Ya da keneye maruz kalmış hayvanların sıvılarına, dokularına temas etmek ya da başka insanlarda aktif olarak enfeksiyon olduğunda bu insanlara temas eden diğer insanlarda da olabiliyor. Kene varlığının arttığı ilkbahar ve son bahar dönemlerinde daha çok rastlanıyor. İnsanlar daha çok dışarı çıkmaya başlıyor. Kene teması daha çok dışarda zirai alanlarda oluyor. Bu dönemler tetikte, farkındalık içerisinde ve bilinçli olmamız gerekiyor" dedi. "Klinisyenin, doktorun farkında olması gerekecek bazı klinik belirteçler var" Kene ısırmalarında klinik şüpheyle yaklaşıldığını belirten Uzm. Dr. Can, "Şanslı dediğimiz grup kenenin yapıştığını fark eden gruplar oluyor. Kenenin yapıştığını görüyor ve bilinçli bir şekilde bize geliyor. Diğer bir grup ise keneyi fark ediyor ancak kendi yöntemleriyle çıkarmaya çalışıyor. Bu aslında hiç önermediğimiz bir durum. Diğeri de kenenin onu ısırdığını bilmeyen bir grup var. Ne olduğunu anlamadan bize gelebiliyor. Kaşıntı, şişme ve morarma şikayetiyle bize başvuruyor. Burada klinisyenin, doktorun farkında olması gerekecek bazı klinik belirteçler var. Hastanın yaygın eklem ağrısı, karın ağrısı, çabuk morarma, vücutta siyah nokta gibi durumlar olabiliyor. Burada klinik bir şüpheyle yaklaşmamız gerekiyor. Birtakım kan tahlilleri gönderiyoruz. Burada klinik şüphemiz olursa, hastamızda da eğer keneyi tespit edebilirsek uygun bir şekilde hastayı bir üçüncü basamak sağlık birimine sevk etmemiz gerekiyor" diye konuştu. "Kimseye keneyi çıkarmasını önermiyoruz" Kene yapışan kişilerin keneyi çıkarmaması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Can, "Kimseye keneyi çıkarmasını önermiyoruz. Bu genelde yanlış bir yöntem olabiliyor. Eğer sağlık kuruluşuna uzun bir mesafe varsa doğru yöntemlerle çıkarabilir diyeceğiz. Çünkü kenenin vücutta uzun bir süre kalması viral enfeksiyon riskini de artırıyor. İlk önce şunu diyeceğiz hastamıza; üzerine kesinlikle sigara bastırma, çakmakla yakma, iple çekme, kazıma kesinlikle önermiyoruz. Mümkünse bir cımbız alıp kenenin baş kısmından; kuyruk kısmından değil. Çünkü kuyruk kısmından sıkınca kenenin içindeki bütün viral ajan kene tarafından kusularak vücuda giriyor. Baş kısmından ufak hareketlerle çeke çeke kenenin kendisini bırakmasını sağlayacak şekilde çıkartmaya çalışıyoruz. Mümkünse kenenin canlı olarak çıkmasını istiyoruz. Bu ajan çıktıktan sonra süreç burada bitmiyor. Yine acil servislere, sağlık kuruluşlarına müracaat edilmesi gerekiyor. Çünkü biz burada evreleme yapıyoruz. Kontrol süreci öneriyoruz. Gerekli tahlillerin 48 saat takibi için enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine gitmelerini istiyoruz eğer klinik olarak hasta rahatsa. Eğer hasta rahat değilse, döküntüler, ağrılar, karın ağrısı, karaciğer ve dalakta büyüme, kanamalar varsa keneyi de gördüğümüz zaman muhakkak hastanın takibi için hastaneye yatışını yapmamız gerekiyor. Çünkü erken tanı hastanın çoklu organ yetmezliğine gitmesini engellediğinden çok önemli. Bir klinik şüphe bile hastaneye yatması için yeterli diyebiliriz" ifadelerini kullandı. Keneden bulaşan virüse karşı bir aşının olmadığını belirten Can, "Hastanede yapılan tedaviler daha çok destek tedavi oluyor. Maalesef bunun aşısı yok. Bulunmadı. Çok geniş bir aile. Neye aşı yapılacağı bilinmiyor. Ama ne kadar hızlı erken tedavi verirsek o kadar hızlı hastalarda yanıt alabiliyoruz" dedi. Kenenin vücuda yapıştığı noktaları anlatan Uzm. Dr. Can, "Genelde kene vücutta açık noktalara yerleşiyor. Biz de hastalarımıza zirai alanlara çıktıklarında bu bölgeleri eldivenle, uzun elbiseler giyerek kapatmaları gerektiğini söylüyoruz. Mantık olarak kişi çorap giydiği zaman bu çorabı pantolonla yukarı doğru katlamasını istiyoruz. Orada açık olmaması için. En sık görüldüğü yerler ise, saçlı deri, kol ve bacaklarda, bacakların alt kısmı ve vücudun kasık bölgelerinde görülebiliyor. Kene burada gizlenebiliyor. Vücudun her noktasında bunlar bulunabiliyor" diye konuştu. "2005 yılından bu zamana kadar 15 vaka görülmüş biri de ölümle sonuçlanmıştır" Manisa İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Birim Sorumlusu Halk Sağlığı Uzmanı Cevriye Ceyda Karabulut, kene vakalarının yıllara oranla azalışta olduğunu belirterek yine de tarla ve hayvancılıkla uğraşan kişilerin dikkatli olması gerektiğini söyledi. Karabulut, "Ülkemizde bu hastalık bahar ve yaz aylarında görülüyor. Daha çok İç Anadolu’nun kuzeyi, orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde daha çok görülmektedir. Ülkemizde 2002 yılında dikkatleri çekti. En yüksek vaka sayısı 2009 yılında bin 318 vaka olarak görülmüştür. Bu yıllar içerisinde görülme sıklığı azalmıştır. İlimizde ise ilk vaka 2005 yılında görülmüştür. 2005 yılından bu zamana kadar 15 vaka görülmüş biri de ölümle sonuçlanmıştır. Geçtiğimiz yıl 2023 yılında 1 vakamız olmuş. Bu yıl henüz vakamız mevcut değil. Vakalarımızın ikamet dağılımına baktığımızda Yunusemre ilçemizde en çok vaka görülmekte. Bunun dışında Saruhanlı, Soma, Akhisar, Gördes ve Demirci ilçelerimizde de vakalarımız mevcuttur. Bu anlamda buralarda yaşayan vatandaşlarımızın daha dikkatli olmalarını istiyoruz. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, pikniğe gidenler, bağ bahçe işleriyle uğraşanlar, ormanlık alanlara gidenler muhakkak dikkatli olmalı. Yine veteriner hekimlerimizin ve hastalarla temas eden sağlık personellerimizin dikkatli olması gerekmektedir” dedi.
İstanbul Küçükçekmece’de kafe yarım saat içinde küle döndü Küçükçekmece Gölü kenarındaki bir kafede yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen alevler kafeyi küle döndürürken, yaklaşık 5 milyon TL’lik zarar meydana geldi. Yangın, 1 Mayıs gecesi saat 03.00 sıralarında Küçükçekmece Fatih Mahallesi’nde göl kenarındaki bir kafede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, patates kızartmak için kullanılan makine açık unutuldu. Bir süre sonra makine, içindeki yağlarla birlikte yanmaya başladı. Yangın kısa sürede tüm kafeyi sararken, yangını fark eden çalışan durumu itfaiyeye bildirdi. Olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sahil tarafına yol olmaması nedeniyle itfaiyenin geç geldiği iddiası Sahil tarafına doğrudan yolun bulunmaması nedeniyle itfaiye ekiplerinin olay yerine geç gittiği ileri sürülürken, bu sırada alevler tüm kafeyi sardı. Kafeden yükselen alevler ise geceyi aydınlattı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale ederken, can kaybı ve yaralının olmadığı öğrenildi. Bir süre sonra kontrol altına alınan yangında kafe kullanılamaz hale gelerek küle döndü. Soğutma çalışmasının ardından yangınla ilgili inceleme başlatıldı. Hiçbir şeylerinin kalmadığını ve belediyelerden destek beklediğini söyleyen iş yeri sahibi Abdurrahim Arı, “İki gece önce fritözün açık bırakılması nedeniyle yağdan kaynaklı bir yangın çıktı. Fritöz birden kıvılcım alınca yarım saat içinde bu hale geldi. Nerden baksan 5 milyon TL’ye yaptıramazsın. Çöp bile kalmadı, hiçbir şey kalmadı. Sahil tarafına çıkan doğrudan yol olmayınca itfaiye geç geldi. Gelinceye kadar her şey bitti. 15-20 tane çalışan vardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Küçükçekmece Belediyesi’nden destek bekliyoruz” diye konuştu.
Ankara İstanbul’da “Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi” ilk iki etabı için kuralar çekiliyor İstanbul’da evi olmayanları ev sahibi yapmak amacıyla Emlak Konut GYO ve Türk Hava Yolları iş birliği ile hayata geçirilen “Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi” ilk iki etabının kuraları 4 Mayıs Cumartesi günü çekilecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı öncülüğünde, İstanbul’da evi olmayanları ev sahibi yapmak amacıyla Emlak Konut GYO ve Türk Hava Yolları iş birliği ile Arnavutköy’de özel bir proje hayata geçiriliyor. İstanbul Havalimanı’na 10 dakika ulaşım mesafesinde bulunan, ilk evini alacaklara özel inşa edilen, az katlı ve yatay mimari anlayışıyla tasarlanan “Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi”nde, her yaştan insanın faydalanabileceği bölgesel parklar, meydanlar, etkinlik, spor, sosyal, kültürel yaşam alanları ile dini, eğitim ve sağlık tesislerinin yanı sıra yaya ve bisiklet yolları gibi tüm detaylar düşünüldü. “Sıfır atık altyapısına sahip modern yaşam alanı olarak geliştirdik” İstanbul Arnavutköy’de hayata geçirilen Yenişehir Evleri Projesi’ne, İstanbul’da ikamet eden ve ilk evini alacak vatandaşların müracaat ettiğini belirten Emlak Konut Genel Müdürü Cengiz Erdem, şunları kaydetti: “Büyük bir kent vizyonuyla, mahalle kültürünü yansıtan, yatay mimari anlayışıyla tasarladığımız, 10 etaptan oluşan Yenişehir Evleri Arnavutköy Projemizin 2 bin 894 bağımsız bölümden oluşan ilk iki etabını hak sahipleriyle buluşturuyoruz. Çalışmalarını Türk Hava Yolları ile iş birliği içinde yürüttüğümüz bu projemizi, güvenli yapıların yanı sıra, estetik ve yenilikçi dokunuşlarla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi’nin öncülüğünde başlatılan Sıfır Atık altyapısına sahip modern bir yaşam alanı olarak geliştirdik.” Çekiliş 4 Mayıs’ta Emlak Konut sosyal medya hesaplarından canlı yayınlanacak Projeye 461 bin 361 başvuru yapıldığını ifade eden Erdem, “Vatandaşımızın büyük teveccüh gösterdiği projemizde beklenen kura çekilişini gerçekleştirecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’nin de özellikle gençlerin, engelli, şehit ve gazi yakınlarının da ev sahibi olmasını istediği bu projede; toplam konut sayısı üzerinden engelli vatandaşlarımıza yüzde 5, şehit ve gazi yakınlarına yüzde 5, gençlere ise yüzde 20 kontenjan hakkı tanıdık. Çekilişi, 4 Mayıs Cumartesi günü saat 10.00 da Emlak Konut sosyal medya hesaplarından canlı olarak gerçekleştireceğiz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın öncülüğünde Emlak Konut olarak, erişilebilir konut alanında yeni projeler geliştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Peşin alımlarda yüzde 25 indirim yapılacak “Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesi” ilk iki etabı kapsamında, 43 adet 1+1, bin 851 adet 2+1 ve bin adet 3+1 daire tipi bulunuyor. Emlak Konut, erişilebilir satış şartları politikasını Yenişehir Evleri Arnavutköy Projesinde de uygulamaya devam ediyor. Peşin alımlarda yüzde 25 indirim yapılacak olan proje kapsamında, 24-36-48-60 ay vade seçenekleri de bulunuyor. Ayrıntılı bilgilere "emlakkonut.com.tr" adresinden ve 444 36 55 telefon numarasından ulaşabilecek.