GENEL - 23 Kasım 2017 Perşembe 22:20

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Buğday” filminin galasına katıldı

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Buğday” filminin galasına katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Buğday” filminin galasına katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Buğday” filminin galasına katıldı. Erdoğan, "İzlediğimiz bu film ile atılan bu adımla, sinema dünyasında Semih beyin bu kararlılığı ve azmi Türk sinemasının da nerelere geldiğini, gelmekte olduğunu göstermesi bakımından çok önemli" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “Buğday” filminin galasına katıldı. "Bal", "Süt" ve "Yumurta" üçlemesiyle bilinen yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun son filmi "Buğday", parlak bir kariyeri ve bildiği her şeyi terk eden bilim insanı Cemil Akman ile tohum genetiği uzmanı Prof. Dr. Suat Erin’in yolculuğunu konu ediniyor. Filmi izledikten sonra bir konuşma gerçekleştiren ve Semih Kaplanoğlu’nu yeni filminden dolayı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, senaryonun ortağı olması sebebiyle Kaplanoğlu’nun eşini de kutladı. "Ehli hünerin kadrini bilmek de büyük bir hünerdir" diyen Erdoğan, filmin yurt içinde ve yurt dışında hak ettiği ilgiyi göreceğine inandığını kaydetti. Zaman zaman haddini bilmeyen, kaliteyi hazmedemeyen nezaket fukarası şahısların çıkabildiğini ifade eden Erdoğan, "Bunlara verilecek en güzel cevap, işini en güzel, en kaliteli şekilde yapmaya devam etmektir. Biraz önce izlediğimiz Buğday filmi bizi gerek teknoloji ve bilim, gerekse tabiatla kurduğumuz ilişkileri çok ciddi olarak sorgulamaya yöneltiyor. Tüketim hırsının körüklendiği, hedonizmin teşvik edildiği bir sürecin bizi götüreceği yer hiçte parlak bir yer olmayacaktır. Aynı şekilde kapitalizmin sınır, ilke ve değer tanımadan yaygınlaştığı bir düzende, insanla beraber doğanın da tahribata uğraması mukadderdir. Bunun biz her fırsatta merhametli büyüme diyoruz, her platformda adaleti, dayanışmayı, kardeşliği savunuyoruz. Sadece teknolojik ve ekonomik büyümenin, bir ülkenin geleceği için yeterli olmadığını, beşeri kalkınmanın da elzem olduğunu ifade ediyoruz. Çevreye zarar veren her teknoloji, ne kadar hayatı kolaylaştırıcı olursa olsun, aslında namlusu insana dönmüş bir silahtır. İçinde bulunduğumuz ekosistemi tahrip eden her adımın sonu felakettir. Bu noktada acilen bir öz eleştiriye ihtiyacımız olduğunu düşüyorum, Buğday filmini bu açıdan da son derece anlamlı buluyorum. Filme katkı veren tüm kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum. Buğday filminde görev alan tüm sanatçılarımızı, kameramanından teknisyenine kadar tüm sinema emekçilerimizi tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.



"Faaliyetlerimize kararlılıkla devam edeceğiz"


Başta salonda yer alan öğretmenler olmak üzere tüm eğitimcilerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tebrik eden Erdoğan, "Tüm öğretmenlerimize şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Görev başında şehit olanlar ile afetlerde kazalarda kaybettiklerimiz başta olmak üzere, ebediyete irtihal etmiş öğretmenlerimiz rahmetle yad ediyorum. Görevlerini hakkıyla yerine getirmiş, ülkesine ve milletine hayırlı nesiller yetiştirmiş bugün emekliliğini yaşayan öğretmenlerimize de hayırlı sağlıklı uzun ömürler niyaz ediyorum. Türkiye’nin bugünlere gelmesinde en büyük pay öğretmenlerimizindir. Ne yaparsak yapalım öğretmenlerimizin hakkını ödeyemeyeceğimiz çok iyi biliyoruz. Bu anlayışla 15 yıldır her alanda eğitim öğretim sistemimizi geliştirmeye, öğretmenlerimizin çalışma şartlarını iyileştirmeye çalışıyoruz, bundan sonra da faaliyetlerimize kararlılıkla devam edeceğiz. Yeni Türkiye’yi ülkemizin dört bir yanında fedakarca görev yapan öğretmenlerimizin gayretleriyle inşa edeceğiz. Özellikle izlediğimiz bu film ile atılan bu adımla sinema dünyasında Semih beyin bu kararlılığı ve azmi Türk sinemasının da nerelere geldiğini, gelmekte olduğunu göstermesi bakımından çok önemli. Aynı anda bir tarafta Amerika’dayız, bir tarafta Almanya’dayız, Türkiye’deyiz, Türkiye’nin içinde bir tarafta Konya’dayız, bir tarafta Nevşehir’deyiz, Aksaray’dayız bütün dünyayı bize Buğday filminde, o karıncanın azmiyle, batıyla doğuyu gezdirerek, buğday ambarlarına nasıl ulaşacağımızı da göstermesi bakımından çok anlamlıydı. Şahsım ve milletim adına Semih beyi, kardeşimi tebrik ediyorum ve başarılarının artarak devamını diliyorum. Temenni ederim ki, marifet iltifata tabidir ifadesi inşallah Buğday filmiyle karşılığını bulacak" diye konuştu.


Galaya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra eşi Emine Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım da katıldı. Erdoğan’ın konuşmasının ardından, Semih Kaplanoğlu ve eşi sahneye davet edilerek hediye takdim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ecmel Faik Sarıalioğlu: “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, mevcut TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirterek, mevcut yönetimin bir an önce görevden alınması gerektiğini söyledi. İstanbul ekibinin başkan yardımcısı Bayram Saral ise olağanüstü kongre çağrısıyla verilen imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Trendyol Süper Lig ekiplerinden İstanbulspor’da kulüp başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ile başkan yardımcısı Bayram Saral, Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) olağanüstü kongre çağrısıyla başlatılan imza süreci ve TFF’nin konuyla ilgili açıklamaları hakkında basın toplantısı düzenledi. İstanbul’da bir otelde yapılan basın toplantısında ilk olarak söz alan İstanbulspor Başkan Yardımcısı Bayram Saral, şu ana kadar toplanan noter onaylı imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Yakın zamanda imza sayısının 150-200’e ulaşacağını aktaran Saral, “Bugün itibarıyla imza sayımız 136’yı bulmuş durumda. Bu imzaların hepsi noter tarafından gönderilmiştir. Dolayısıyla statünün 29. maddesinde düzenlenen olağanüstü genel kurul için yeterli sayı şu an aşılmış durumdadır. Mehmet Büyükekşi’nin kamuoyunu yanıltmak için yaptığı açıklamalar mesnetsizdir. Bu sayılar devamlı da artmaktadır ve yakın zamanda 150-200’ü bulacaktır. Olağanüstü genel kurulun 60 günde önce olamayacağı iddiası da doğru değil. 29. maddede yönetim kurulu tarafından en geç 30 gün içinde toplantı yapılır ibaresinde, 30 günü en geç süre olarak belirlemiştir. Bu konu emredici bir hukuk kuralı değildir. 15 günlük süre bir genel kurul yapılması için yeterlidir. Haziran ayının ilk haftası bu seçim yapılır. İyi niyetli bir federasyon ve yönetim kurulu, bu seçimi yetiştirebilir” diye konuştu. “TFF’nin görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde” Çoğu kulübün TFF yönetiminin görevi bırakması konusunda ortak düşüncede oluğunun altını çizen Bayram Saral, “Biz azınlık değiliz. Kulüplerin bu imza süreci içerisinde aldığı tavra gelirsek, Süper Lig Kulüpler Birliği çatısındaki hemen hemen bütün kulüplerin ittifakıyla biz bu yola girdik. Burada federasyonun, olağanüstü genel kurulla görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde. Sadece mesele, bazı kulüp başkanlarımız haklı gerekçelerle imza veremeyeceklerini söylediler. Biz kendilerine teşekkür ettik. Bazı kulüpler de 18 Temmuz tarihini yeterli görerek imza vermekten imtina etmişlerdir. Çok büyük çoğunluk ise alınan tarihin samimi olmadığı düşüncesiyle imza sürecine devam etti” diye konuştu. Saral, ayrıca mevcut yönetimle alakalalı olarak, “Siz Türk futbol tarihinin hiçbir döneminde bu kadar başarısız bir federasyon gördünüz mü? Cevabı ben vereyim, hayır. Siz, futbol tarihinin hiçbir döneminde 4 büyük kulüp dahil futbolun bütün bileşenlerinin aynı fikir altında toplandığı başka bir dönem gördünüz mü? Hayır” dedi. “Galatasaray da federasyonun gitmesini istiyor” Açıklamasında Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un imza sürecine dair yaklaşımlarına da yer veren Bayram Saral, “İmza sürecinde Fenerbahçe ve Beşiktaş, imzalarını 7 delege bazında verdiler. Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, ilk günden beri federasyonun gitmesi gerektiğini bildirmişti. O da 18 Temmuz tarihini uygun bir tarih görerek imza vermekten imtina etmiştir. Kendisine saygı duyuyorum. Galatasaray da bu süreci başlatanlardan. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Son dönemeçte bize gerekli desteği vermedi. Bundan sonraki süreçte bize destek olacaklarını düşünüyorum. Diğer kulüpler de bize bu süreçte destek verdi. İmza vermeyenlere de en ufak bir sitemimiz yok. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Federasyonun gitmesini istemeyen tek bir kulüp bile yok” ifadelerini kullandı. TFF bünyesindeki bazı yönetim kurulu üyelerinin alt liglerdeki kulüplere baskı yaptığı yönünde çıkan haberlerle ilgili olarak ise Saral, “Bu iddialar bizim kulağımıza geliyor. Sadece federasyonun aşağı liglerdeki takımların mevcut durumunu kullanarak kulüplere baskı yaptığı yönünde gelen duyumlar var. Teyide muhtaç bilgiler tabii ki. Doğru olup olmadığını biliyoruz. Bunun yolu, baskı yapılan kulüplerin cesurca bunu açıklamasıdır” şeklinde konuştu. Sarıalioğlu: “Bu durumun tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir” Mevcut TFF yönetiminin görevden ayrılması için elinden geleni yapacağını söyleyen İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaşanan bu süreci konuşmadığını belirtti. Mehmet Büyükekşi ve yönetimini eleştiren Sarıalioğlu, “Cumhurbaşkanımızın işi bitmiş de bunlarla mı uğraşacak. Yeteri kadar yoğunluğu var zaten. Futbolun bu kadar kötü olmasının en çok kendisine kaybı var. 5-6 takımın ilk 11’ini bize çok iyi saydığını bildiğimiz bir Cumhurbaşkanımız var. Daha ne kadar futbol dibe vurabilir ki? Onun ismini kullanarak çok yanlış şeyler ifade eden insanlar var. Bu işin bu duruma düşmesini kendisi asla istemez. Bu duruma düşmesinin tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir. 14-15 yönetim kurulu üyesi var, her biri yöneticilik yapmış insanlar. Bir tanesinde bile bir şeyin sorumluluğu yok. Tek kişiyle bu iş olmaz. 15-20 tane danışman almış, bir tanesinin bile futbolla alakası yok. Federasyonun en iyi hukukçularını işten çıkarmış. 80 kişiyi işten çıkarıp 120 kişiyi işe almış. Bir saltanat kurmuşlar ve bunun peşine takılmış gidiyorlar” açıklamasını yaptı. “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirten Sarıalioğlu, “9 tane 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para vermişler. 2. Lig kulüplerine 500 bin, 3. Lig kulüplerine 400 bin TL para vermişler. Baskı yaptıkları çok kulüp var, ben biliyorum ama kulüplerin izni olmadan bunları paylaşamam. Bunların görevden bir an önce alınması lazım. Bunlar 18 Temmuz’daki seçimi de yapmayacaklar. Asla pişman olacağım bir şey söylemiyorum. Sonuna kadar da ne gerekiyorsa yapacağım, neye mal olursa olsun. Bunlar buradan gidecekler. Yatacaklar, kalkacaklar beni rüyalarında görecekler” ifadelerini kullandı. “İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir” Başkan Sarıalioğlu, TFF’nin şu ana kadar toplanan geçerli 94 imza olduğunu açıklaması üzerine ise, “136 delege bizzat imza verdi. İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir. Bu kadar basit. O çıkıyor bunun altından. Öyle bir şey olabilir mi? Adam kimliğiyle gidiyor, imza atıyor. Biz sadece geri çeken 1-2 kulübün adını duyduk. Aradım kendilerini, ‘İmzanızı geri mi çektiniz?’ dedim. ‘Benim haberim yok, genel sekreterime sorayım, ben herhangi bir evraka imza atmadım’ dedi. Diyelim ki 136 imzanın hepsi imzasını geri çekti. Ne fark eder, bunları ben mi yolladım? İnsanlara zorla bir şey mi yaptırdık, kafalarına silah mı dayadık?” diye konuştu.
Ankara TBMM’de Fransa’nın Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararına yönelik tezkere kabul edildi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen tezkereyle Fransa Ulusal Meclisi’nin Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararı kınandı. TBMM Genel Kurulu’nda, Fransa Ulusal Meclisi’nin 29 Nisan 2024 tarihinde kabul ettiği Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararına karşı Meclis Başkanlığı tezkeresi kabul edildi. TBMM Başkanı Kurtulmuş’un imzasıyla verilen tezkerede şu ifadelere yer verildi: “Fransa Ulusal Meclisi tarafından 29 Nisan 2024 tarihinde kabul edilen, hukuki ve tarihi temelden yoksun, önyargılara dayanan Asuri ve Keldanilerle ilgili kararı esefle ve şiddetle kınıyoruz. Kendi sömürgeci ve kanlı geçmişleriyle gerçek anlamda yüzleşemeyenlerin ülkemize karşı hasmane bir tutumla gündeme getirdikleri mesnetsiz iddialarının bir karşılığı yoktur. Tarihin siyasi saiklerle tahrif edilmesini en güçlü şekilde reddediyoruz." Parlamentoların, tarihten düşmanlık çıkarmak yerine, ülkeler ve halklar arasında dostluk ve işbirliğini geliştirmesi, mevcut ve gelecek nesiller için daha barışçıl bir dünya oluşturmaya gayret etmesi gerektiği vurgulanan tezkerede, "Başka ülkelerin tarihi konusunda karar almak, başka ulusları yargılamaya kalkmak parlamentoların görevi değildir. Parlamentolar kendilerini tarihçilerin ve yargıçların yerine koyamaz. Bu gerçekleri bir kez daha hatırlatarak, art niyetli, haksız ve hukuksuz bu kararı en güçlü şekilde kınıyor, Fransa Ulusal Meclisi ve diğer mercileri, dostluk ve müttefiklik ruhu ile uluslararası hukuka uygun şekilde hareket etmeye davet ediyoruz” denildi.