GENEL - 18 Aralık 2017 Pazartesi 19:51

Doğu Makedonya’da tarım verimliliğinin artırılmasına destek

A
A
A
Doğu Makedonya’da tarım verimliliğinin artırılmasına destek

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Doğu Makedonya’da 200 çiftçiye toprak frezesi ve ilaçlama makinesi desteğinde bulunuldu.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Doğu Makedonya’da 200 çiftçiye toprak frezesi ve ilaçlama makinesi desteğinde bulunuldu.


Çalışma amaçlarından birisi işbirliğinde bulunulan ülkelerde yoksulluğun azaltılması, refahın sağlanmasına katkı için tarım ürünlerinin çeşitliliğini ve tarımsal verimliliği artıracak, gıdaya erişimi kolaylaştıracak kalkınma işbirliği projelerini icra etmek olan TİKA, Balkanlar’da tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi için projelerine hız kesmeden devam ediyor. Gıda ve Yaşam Güvenliğini Destekleme Programları ile Arnavutluk, Karadağ ve Bosna Hersek’te birçok projeyi uygulamaya koyan TİKA, Makedonya’nın kırsal bölgelerinde tarımsal ekonominin canlanmasına vesile olacak projelere bir yenisini daha ekledi. Özellikle Doğu Makedonya’da modern tarım yöntemlerinin nüfusun büyük bölümü tarafından bilinmemesi ya da ekonomik imkânsızlıklar sebebiyle yoğun tarım yapılamadığı için tarımsal üretim kırsal kesimde, köylerde aile tipi üretim modeli şeklinde geleneksel yöntemlerle icra ediliyor. Yürütülen projeler ile çiftçilerin ve toplumun gıda üretimi, işlemesi ve tüketimi konusunda eğitilmesi, üreticinin modern araçlar ile mekanize edilerek üretim kapasitesinin ve verimliliğin artırılması hedefleniyor.



Ekstansif tarımdan entansif tarıma geçiş imkanı sağlıyor


Proje ile Doğu Makedonya’nın İştip, Radoviş, Konçe, Gradsko, Valandova, Doyran ve Demir Kapı bölgelerinde üretim alanlarının artırılması, üretim teknolojisinin geliştirilmesi için geçimlerini tarım sektöründen sağlayan 200 çiftçi ailenin kullanımına sunulmak üzere toprak frezesi ve ilaçlama makineleri TİKA tarafından temin edilerek bölgedeki çiftçilere teslim edildi. Makinelerin dağıtım töreninde konuşan TİKA Üsküp Koordinatörü Aytekin Ayden, Doğu Makedonya genelinde TİKA tarafından yürütülen proje ve faaliyetlerle hane gelirlerinin artırılarak geleneksel yöntemlere alternatif gelir getirici modern tarım faaliyetlerinin geliştirilmesinin hedeflendiğini ifade etti. Verilen desteklerin ırk, dil, din ayırt etmeksizin gerçekleştirildiğini belirten Ayden, temin edilen tarımsal makineler ile toprağı bilinçli bir şekilde işleyerek, verim ve kalite ile doğrudan ilişkili olan gelirin artırılması ve kırsal kalkınmanın desteklenmesinin hedeflendiğini dile getirdi.


Radoviş Belediye Başkanı Gerasim Konzulov, kendisinin de başarılı bir çiftçi olduğundan dolayı TİKA tarafından özelikle tarım sektöründe yürütülen projeler kapsamında temin edilen araç ve gereçlerden (seralar, damlama sulama sistemleri, sebze fideleri ve meyve fidanları) duyduğu memnuniyeti dile getirerek, tarım projelerinin devam etmesi temennisinde bulundu.


TİKA, Makedonya’da modern tarımı teşvik için çeşitli projeler uygulamıştı. TİKA tarafından Makedonya’da daha önce 2 yıl süreyle uygulanan “Pirinç Kalitesi ve Üretimini Geliştirme Projesi” ile ülkenin pirinç üretimiyle ünlü Koçana bölgesinde pirinç üretimi, ıslahı ve verimliliğinin artırılması, pirinç üretimi ve araştırmaları ile uğraşan uzman ve üreticilerin bilinçlendirilmesi sağlandı. Makedonya’da bu çerçevede müteşebbislerce kurulan pirinç paketleme tesisleri ile istihdam ve ülkenin milli ekonomisine önemli katkı sağlandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bağlaraltı Pazar Alanı gün sayıyor Yıldırım Belediyesi’nin ilçeye kazandırdığı 7 pazar alanı projesinden birisi olan Bağlaraltı Pazar Alanı, yüzde 90 oranında tamamlandı. Yıldırım Belediyesi, ilçe sakinlerinin güvenli ve hijyenik ortamlarda alışveriş yapabilmesi adına bir taraftan ilçeye modern, konforlu pazar alanları kazandırırken diğer taraftan da mevcut pazar alanlarını daha kullanışlı hale getiriyor. Bu hedef doğrultusunda yürütülen 7 proje kapsamında Yıldırım’a 40 bin metrekare pazar alanı kazandırdı. Bağlaraltı Mahallesi’nde 6 bin 305 metrekarelik inşaat alanına sahip, 2 katlı yapılan Bağlaraltı Pazar Yeri’nde 180 pazar tezgâhı, 60 araçlık otopark, mescit, abdesthane, lavabolar ve teknik alanlar bulunuyor. Sona yaklaşan çalışmaları inceleyen Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, mevcut pazar yerinin ihtiyaçlara cevap verme noktasında yetersiz kaldığını belirterek, “Alt katı otopark, üst kat ise pazar alanı olacak şekilde planladığımız pazar alanı, insanlarımızın alışverişlerini daha sağlıklı ve güvenli ortamlarda yapabilmelerinin yanı sıra bölgemize değer katacak” dedi. Sokak aralarında kurulan, zaman zaman vatandaşın güvenli ve hijyenik alışveriş yapmasını zorlaştıran pazar yerlerinin yerine modern kapalı pazar yerleri inşa ettiklerini belirten Başkan Yılmaz, “Mevcut pazar yerlerimizi de ilçemize yakışır hale getiriyoruz. Bunu yaparken, sadece bir gün kullanılıp haftanın diğer günleri âtıl kalacak yapılar yerine, otoparkları, sosyal tesisleri ve ortak kullanım alanları ile haftanın 7 günü yaşayan tesisler yaparak, inşalarımızın istifadesine sunuyoruz” diye konuştu.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Batılı yöneticilerin ikiyüzlü politikalarını ibretle takip ediyoruz” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yıllardır bize demokrasi ve özgürlük dersi veren Batılı yöneticilerin Gazze katliamlarında takındığı ikiyüzlü politikaları ibretle takip ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı’nda konuştu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 25 ülkenin 47 farklı bölgesinden gelen Avrupalı Türkleri misafir ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliği’nin istişare toplantısı vesilesiyle sizleri ana vatanınızda, baba ocağınızda ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı’nızın başarılı geçmesini, hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. İçerik itibarıyla oldukça zengin ve kapsamlı bir programın hazırlanmasına öncülük eden, fikirleriyle programa katkı veren herkese teşekkür ediyorum. 4 gün boyunca siyaset, bürokrasi, sivil toplum ve akademi dünyasından kıymetli isimlerle bir araya geleceksiniz. Böylece ülkemizin farklı alanlarda ulaştığı seviyeyi en yetkili isimlerden bizzat dinleme fırsatı bulacaksınız” dedi. Katılımcılara hitap eden Erdoğan, çalıştayın geleceğe dair yol haritalarının şekillendirilmesi noktasında da önemli roller üstleneceğini söyledi. Erdoğan, ”Kendi bünyenizde yapacağınız istişarelerin de sizlere yeni bir vizyon, ufuk ve bakış açısı kazandıracağına inanıyorum. Bizler çalışmalarının merkezine istişareyi yerleştirmiş bir hareketiz. Peygamber Efendimizin ’İstişare eden pişman olmaz’ tavsiyesini bugüne kadar hep kendimize rehber edindik. Uluslararası Demokratlar Birliği’mizin bu güzel programını ortak akla verilen önemin bir sembolü olarak görüyoruz. Bu anlamlı çalıştayın bir diğer özelliği, birliğin 20’nci kuruluş yıl dönümünde gerçekleştirilmesidir” diye konuştu. Bundan 20 sene önce Köln’de kurulan birliğin aradan geçen süre zarfında sürekli büyüdüğünü, güçlendiğini, kökleştiğini ifade eden Erdoğan, ”O gün samimi gönüllerin toprağa diktiği fidan, bugün dalları 25 ülkeye uzanan koca bir çınara dönüştü. Özellikle kültürel ırkçılık, İslam düşmanlığı, ayrımcılık, hatta antisemitizmle mücadelede birlik Avrupa’da daima en ön saflarda yer aldı. Uluslararası Demokratlar Birliği, Avrupa’daki kardeşlerimizin haklarının korunması, Avrupalı Türklerin entegrasyon süreçlerinin kolaylaştırılması, genç kuşakların asimile olmadan içinde yaşadıkları topluma katılımı, siyaset, ekonomi, sivil toplum ve akademide insanlarımızın desteklenmesi gibi çok geniş bir yelpazede gerçekten kıymetli faaliyetler yürüttü, yürütüyor” şeklinde konuştu. Avrupa’daki Türk diasporasının karşılaştığı sınamalar ve tehditler değiştikçe birliğin faaliyet sahasının da genişlediğinin altını çizen Erdoğan, ”Uluslararası Demokratlar Birliği’nin son dönemde kendi insanımızla birlikte kardeş topluluklara da el uzatmasını çok kıymetli buluyorum. Hak ve adalet eksenli yürüttüğü çalışmalarla 20 yılda bir marka haline dönüşen birliğimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Sizlerin şahsında birliğe maddi manevi destek olan, emek veren, daha iyi yerlere gelmesi için ter döken her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. “Geride bıraktığımız 20 yılda birlik çatısı altında görev almış, ama şimdi aramızda bulunmayan kardeşlerimizi de burada rahmetle yad ediyorum” diyen Erdoğan, “Uluslararası Demokratlar Birliği, sene başında yaptığı kongreyle birlikte daha da güçlenmiş, gençleşmiş, dayanışmasını ve motivasyonunu arttırmıştır. İç tartışmaları geride bırakan birliğimiz, demokrasi ve hukuktan sapmadan kuruluş misyonunu çok daha başarılı bir şekilde yerine getirecektir. İşte sizler de görüyorsunuz. Sadece bizim değil, Avrupalı Türklerin yanı sıra kimliğini ve kültürünü koruma mücadelesi veren on milyonlarca kardeşimizin de Uluslararası Demokratlar Birliği’nden büyük beklentileri var. İslam düşmanlığından ırkçılığa pek çok tehdidin Avrupa’da tırmandığı bir dönemde sizlerin omuzlarınızda gerçekten ağır bir yük bulunuyor. Çalışmak, daha çok çalışmak, daha fazla gayret etmek zorundayız. ’Hak verilmez, alınır’ şiarıyla mücadele tempomuzu biraz daha artırmalıyız” dedi. Avrupa Türk toplumunun saflarını sıklaştırması, her zamankinden daha dinamik, daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla hareket etmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: “Her zaman söylüyorum, biz nerede yaşarsak yaşayalım milletçe güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Asırlar boyu İslam’ın sancaktarlığını yapmış, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin evlatlarına zayıflık yakışmaz, geride olmak asla ve asla yakışmaz. Şu an burada bizimle olan her bir kardeşimin de bu yüksek özgüvenle ve sorumluluk bilinciyle hareket ettiğine ve edeceğine inanıyorum. Sizlerden yaşadığınız ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel hayatına daha fazla iştirak etmenizi, daha fazla katkı sunmanızı bekliyorum.” Bugün yaklaşık 7 milyon vatandaşın Avrupa’da yaşadığını, Avrupalı Türklerin neredeyse yarısının Almanya’da ikamet ettiğini belirten Erdoğan, ”Vatandaşlarımız uzun yıllar haklarını kullanma noktasında sıkıntı çektiler. Opsiyon modeli sebebiyle hakkaniyetli olmayan bir tercihe zorlandılar. Alman makamlarıyla olan görüşmelerimizde sizden gelen taleplere göre biz de bu konuda yaşanan sıkıntıları pek çok kez gündeme taşıdık. Almanya’nın uzun yıllar direndikten sonra çifte vatandaşlığı kolaylaştıran düzenlemeleri kabul etmesini şu anda olumlu karşılıyoruz. Bu imkandan yararlanmanız, hak ve eşitlik mücadelenizde sizlere kuşkusuz fayda sağlayacaktır” değerlendirmesini yaptı. Bu konudaki müspet yaklaşımlarını geçen hafta külliyede misafir ettiği Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’e de ifade ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sollingen faciasından 31 yıl sonra 25 Mart’ta yine aynı yerde ikisi çocuk 4 kardeşimize yönelik düzenlenen ırkçı saldırıyı gündeme getirdim. Bu saldırının hiçbir karanlık nokta bırakılmadan tamamen aydınlatılması ve sorumluların da mutlaka cezalandırılması gerektiğini kendisine söyledim. Yurt dışında yaşayan onlarca vatandaşını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak, bu menfur hadiseler karşısında sessiz kalamayız. Vatandaşlarımızla birlikte soydaşlarımızın haklarını da korumak devletimizin asli görevlerinden biridir. Büyükelçiliklerimizin ve konsolosluklarımızın kapıları sizlere daima açıktır. İnşallah ilgili kurumlarımız vasıtasıyla bu davanın takipçisi olacağız. Tabii burada şu hususu da açık ve net söylemek durumundayım” dedi. "Bugün Türk ve Müslüman nefretinden beslenen Neo Nazi terörü, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır" Nefret suçlarıyla mücadele noktasında Avrupa’da bir ayrımın söz konusu olduğunu, bu tür olaylarda suçun kendisinden ziyade mağdurun kimliğinin daha fazla ön plana çıktığını, daha çok belirleyici olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Antisemitizme karşı gösterilen hassasiyet ne yazık ki İslam düşmanlığı ve ırkçılık kaynaklı saldırılardan esirgenmektedir. Hatta bu suçlar, güvenlik birimlerinin karıştığı NSU cinayetlerinde olduğu gibi ’dönerci cinayeti’ denilerek önemsiz hale getirilmeye çalışılıyor. Müslümanlara ve göçmenlere yönelik düzenlenen ırkçı saldırıların çoğunun daha soruşturma aşamasında örtbas edildiğini hepimiz biliyoruz. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’i hedef alan terör eylemleri, fikir özgürlüğü parantezine alınarak görmezden geliniyor. Bu tarz çifte standart örneklerinin sayısını çoğaltmak mümkündür. Avrupa’daki gelişmeleri takip eden herkesin kabul edeceği gerçek şudur; bugün Türk ve Müslüman nefretinden beslenen Neo Nazi terörü, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Aşırı sağcı akımların kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet tarafından himaye edilmesi, Batı demokrasileri adına tam bir faciadır, utançtır, skandaldır” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, meselenin daha vahim tarafının Türk ve Türkiye karşıtlığının son yıllarda bazı siyasetçiler ve medya eliyle körüklenmesi, teşvik edilmesi, Türk vatandaşların hedef tahtasına konulması olduğunu belirterek, ”İçeride köşeye sıkışan hangi siyasetçi varsa aklına önce bize ve Türkiye’ye saldırmak geliyor. Seçimde başarısız olan, kabahati kendinde aramak yerine bize ve ülkemize saldırarak temize çıkmaya çalışıyor. Bunu da açıktan değil, demokrasi, hak ve özgürlük kavramlarının arkasına saklanarak yapıyorlar. Kardeşlerim şahsımızı ve bizim üzerimizden ülkemizi hedef alan kampanyaların son dönemde artması tesadüf değildir. Bu kampanyaların tek bir hedefi vardır. O da bizi ve Türkiye’yi susturmaktır. Çünkü Türkiye, sadece İslam ve yabancı karşıtlığı meselesinde değil, 7 aydır devam eden Gazze krizinde de dirayetli ve cesur bir duruş sergilemiştir. Yaklaşık 50 bin tonla Gazze’ye en fazla insani yardım yapan ülkeyiz. İsrail’in Gazzeli kardeşlerimize uyguladığı soykırımı daima gündemde tuttuk. Filistin davasına verdiğimiz güçlü desteği her zeminde açıkça ifade ettik” dedi. Küresel siyonist lobinin tüm baskılarına rağmen bu tavırlarını koruduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Kimliğine ve inancına bakmadan zalime zalim, mazluma mazlum demeye devam ediyoruz. Yıllardır bize demokrasi ve özgürlük dersi veren Batılı yöneticilerin Gazze katliamlarında takındığı ikiyüzlü politikaları ise ibretle takip ediyoruz. Gösteri hakkı kutsaldır diyenlerin 7 Ekim’den sonraki ilk icraatları kendi sokaklarında Filistin’e destek gösterilerini yasaklamak oldu. Sağa sola insan hakları karnesi düzenleyenler, 15 bini çocuk toplam 35 bin Filistinlinin ölümünü sadece seyrettiler. Lafa her başladıklarında özgür basından dem vuranlar, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden 140’tan fazla gazeteci hakkında tek bir cümle kurmadılar. Bugüne kadar İsrail güçleri hastaneleri bombaladı. Camileri, kiliseleri enkaz yığınına çevirdi. İnsanların sığındığı kampları vurdu. Okulları, üniversiteleri, gıda sırası bekleyen sivilleri hedef aldı. Toplu mezarların şahidi olduğu toplu katliamlar işledi. Ama tüm bu vahşet sahneleri yaşanırken bir avuç vicdan sahibi devlet adamı dışında hiçbir Batılı lider tepki göstermedi, sesini yükseltmedi. İsrail’e ‘artık yeter’ diyecek bir cesur yürek maalesef çıkmadı. Aylarca ateşkes çağrısı yapacak cesareti dahi gösteremediler” ifadelerini kullandı. "Ne yaparsanız yapın antisemitik lekesi bize yapışmaz" “Bu insanlar Gazze’de katliam dursun dedikleri için şiddete, zulme, eziyete, hatta işkenceye maruz kalıyor” diyen Erdoğan, ”Sırf Filistin’e destek verdikleri için rektörler, profesörler işten atılıyor, linç ediliyor. Ancak söz konusu Türkiye olunca başımıza demokrasi havarisi kesilenlerin hiçbirinin bu hadiseler karşısında gıkı dahi çıkmıyor. Ne kadar meşhur demokrasi savunucusu akademisyen, aydın, gazeteci ve siyasetçi varsa hepsi başını kuma gömmüş, olayların yatışmasını bekliyor. Niçin biliyor musunuz? Çünkü Batı demokrasisinin sınırlarını İsrail’in menfaatleri çizmektedir. İsrail’in çıkarına dokunan her şey bunların gözünde anti demokratiktir, antisemitiktir. Oysa Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Musevi’si ve diğer topluluklarıyla bölgemizdeki halkların güvenliğine en büyük zararı saldırgan ve şımarık tutumuyla mevcut İsrail yönetimi vermektedir. Tüm bu gerçeklere rağmen halen bizi ve ülkemizi hedef alanlara şunu tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Türkiye’yi düşmanlaştırarak hiçbir yere varamazsınız. Ne yaparsanız yapın antisemitik lekesi bize yapışmaz. İslam düşmanlığına, yabancı karşıtlığına ve kültürel ırkçılığın her çeşidine nasıl karşıysak antisemitizmi de aynı şekilde reddediyoruz. Coğrafyamızda kargaşa, savaş ve istikrarsızlık görmek istemiyoruz. Müslümanı’yla, Hristiyan’ıyla, Yahudi’siyle tüm inançların ecdat döneminde olduğu gibi barış ve huzur içinde yaşadığı bir bölge istiyoruz” dedi. Amaçlarının Gazze’de süratle kalıcı ateşkesin tesisi, akan kanın durması, ardından da 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüme giden yolun açılması olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ne söylüyorsak bunun için söylüyor, ne yapıyorsak böyle bir barış ikliminin bölgemizde hakim olması için yapıyoruz. Bundan sonra da tüm insanlığın selameti için doğru bildiklerimizi cesaretle dile getireceğiz” şeklinde konuştu. “Avrupalı Türkleri Türkiye’ye bağlayan en sağlam köprü Türkçe’dir" Türk diasporasının Türkiye ekonomisine katkısının 5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Erdoğan, “Avrupalı Türkler kendilerine dayatılan kalıpların çok ötesine geçmişlerdir. Avrupa’ya ilk gittiklerinde emek yoğun işlerde çalışarak hayata tutunma mücadelesi veren kardeşlerimiz, önlerine çıkan tüm engellere rağmen bugün 40-50 yıl önce hayal dahi edilemeyecek konumlara geldiler. İş hayatından eğitime, akademiden sivil topluma, siyasetten sanata farklı alanlarda elde ettiğiniz başarılarla gurur duyuyoruz. Yurt dışındaki insanlarımızın kimliklerini koruyarak sağlıklı entegrasyonu hedefleyen tüm çabaları destekledik, destekliyoruz. Türk diasporası 25 yaşın altında 2 milyonluk genç nüfusa sahip. Hatta kimi ülkelerde beşinci kuşak evlatlarımızı görmeye başladık. Her yeni nesille birlikte maalesef ana vatanla olan bağ da zayıflamaktadır. Türkçe anlama, konuşma konusunda genlerimiz giderek daha fazla zorluk çekiyor. Dil ve kültür unutulunca da asimilasyon kaçınılmaz hale geliyor. Asimilasyona karşı en büyük silahımız çocuklarımıza ana dillerini, kültürlerini ve medeniyet değerlerini öğretmektir. Avrupalı Türkleri Türkiye’ye bağlayan en sağlam köprü Türkçe’dir” şeklinde konuştu. Türkçenin önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimizin resmi kurumlarının yeni kuşakların Türkçemize hakim olmaları ve çift dilli eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla yürüttüğü çalışmayı sizler zaten biliyorsunuz. Anaokulundan başlayarak üniversite eğitimine kadar her seviyeye uygun programlarla Türkçe öğretimini teşvik ediyoruz. Ayrıca gençlik kampları, gezi programları, diaspora gençlik buluşmaları, staj ve burs programlarıyla kültürel hareketliliği canlı tutuyoruz. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’deki hayatını kolaylaştırmak adına da pek çok adım attık. Bizden önceki iktidarlar yurt dışındaki kardeşlerimizi sadece ülkenin döviz ihtiyacı olduğunda hatırladı. Biz ise güçlü Türkiye, güçlü diaspora şiarıyla göreve geldiğimiz ilk günden beri sorunlarınıza çözüm üretmeye, dertlerinize derman olmaya çalışıyoruz. Bugün kabinemizde, partimizde, Meclis’te ve Cumhurbaşkanlığında sizlerin içinden gelen pek çok başarılı arkadaşımız görev alıyor” dedi. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde verdikleri sözlerin hepsinin arkasında olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bu sözleri de daha öncekiler gibi aşama aşama hayata geçireceğiz. Bu vesileyle sizlerin şahsında Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde bize, partimize ve Cumhur İttifakı’na destek veren tüm kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum. 14 Mayıs’ta yüzde 53,72, 28 Mayıs’ta yüzde 56,34’lük rekor katılım oranlarıyla Türk diasporası dünya çağında bir başarıya imza attı. Bu oy oranlarıyla sadece bizim gurur kaynağı olmakla kalmadınız, Batılı ülkelere de çok anlamlı bir demokrasi dersi verdiniz. Türk diasporasının önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin geleceğinde daha güçlü ve belirleyici bir aktör olacağına inanıyorum. Bunun için sizden birdiğinize, beraberliğinize ve kardeşliğinize çok sıkı sahip çıkmanızı istiyorum. Yakında Avrupa Parlamentosu seçmleri olacak. Sizin sesinizin o salonlarda yankılanması çok ama çok önemlidir. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmayı ihmal etmeyin” açıklamasını yaptı.
Aydın Aydın’da jandarmanın çalışmaları lise öğrencilerine tanıtıldı Aydın İl Jandarma Komutanlığı tarafından, Jandarma Genel Komutanlığı’nın 185. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında jandarmanın tanıtımı yapıldı. Lise öğrencilerine Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi hakkında bilgilendirmelerde bulunularak kurulan stantlarda jandarmanın faaliyetleri anlatıldı. Emel Mustafa Uşaklı Anadolu Lisesi konferans salonunda saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program J. Asb. Kd. Üçvş. İlkay Ilısu tarafından Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’nın tanıtım sunumu gerçekleştirildi. Jandarma Genel Komutanlığı tanıtım video gösterimlerinin ardından son olarak terörle mücadele operasyonlarında üç kez yaralanan, tedavi sürecinde akciğerinin bir kısmını kaybeden ve sol kolundaki işlev kaybını atlatan gazi Astsubay Başçavuş Ferhat Akgül’ün hikayesinin anlatıldığı haber videosu izletildi. Astsubay Başçavuş Ferhat Akgül kendisinin de Aydın Lisesi’nden mezun olduğunu ifade ederek, "Sevgili öğrenciler ben de sizler gibi bu sıralardan çıkıp jandarma astsubay oldum. Vatan savunmasında üzerime düşen tüm görevleri gözümü kırpmadan yerine getirdim. Bundan sonra da verilecek her türlü göreve hazırım. Gururla taşıdığım gazi ünvanı, atamızdan bize intikal en büyük mirastır. Jandarma 185 yıldır olduğu gibi bundan sonra da vatanımızın her köşesinde milletimizin huzur ve güvenliği için canını seve seve feda edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Bu güzel vatanımızı bölgeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Sizlere baktığımda, bu uğurda gözünü kırpmadan ölmeye hazır binlerde Ferhat olduğunu tekrardan haykırmak istiyorum" ifadelerini kullandı. Program okul bahçesinde jandarmanın stantlarının gezilmesi ve öğrencilere jandarma faaliyetlerinin anlatılması ile son bulurken, öğrenciler de jandarma ekiplerinin yaptıkları çalışmaları ilgiyle dinleyerek çalışmalarında kolaylıklar diledi.