POLİTİKA - 21 Mayıs 2018 Pazartesi 23:04

Cumhurbaşkanı Erdoğan iftarda büyükelçilerle bir araya geldi

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan iftarda büyükelçilerle bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Attığı son provokatif adım ile Amerikan yönetimi İsrail’in katliamlarına ortak olmuştur.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Attığı son provokatif adım ile Amerikan yönetimi İsrail’in katliamlarına ortak olmuştur. Açık söylüyorum, Amerika’nın eline Filistinli çocukların kanı bulaşmıştır” dedi.


AK Parti Genel Merkezi’nde büyükelçilerle iftarda bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye, İran ve İsrail’de yaşanan gelişmelere değinerek, Amerikan yönetimini attığı yanlış adımlar nedeniyle eleştirdi. Dünyanın çok zorlu ve sancılı bir süreçten geçtiğini, karşı karşıya olunan sorunların sadece bir bölge için değil küresel anlamda herkes için farklı düzeylerde de olsa tehditler arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Terör, şiddet, ırkçılık, ayrımcılık, açlık, yoksulluk, düzensiz göç, insani krizler, doğal felaketler tüm insanlığı büyük sınamalarla karşı karşıya bırakıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun kimse kendini tam anlamda güvende hissedemiyor. Geleceğe dönük umutlar bilhassa gerilim, fakirlik ve kaosun hakim olduğu ülkelerde giderek yok oluyor. Belirsizlik ve güvensizlik uluslararası sistemin adeta belirleyici niteliği haline geldi. Dünyamız adeta kendi içinde hastalıklarla kıvranan, ıstırap çeken dev bir organizmaya dönüştü. Biz ise tüm insanlık olarak sosyal, siyasal ve beşeri hayatımızı giderek daha fazla saran bu hastalıklara şifa bulmakta yeterli başarıyı gösteremiyoruz” diye konuştu.


Küresel anlamda barış ve istikrarın anahtarının diplomasi olduğunu kaydeden Erdoğan, “Dünyadaki mevcut krizleri çözmenin, yenilerinin de önüne geçmenin yolu diplomasiden geçiyor. Fakat son dönemde krizlere çözüm vasıtası olarak diplomasinin ciddi anlamda erozyona uğratıldığını görüyoruz. Diplomasinin imkanlarına daha çok başvurmamız gereken bir dönemde ne yazık ki bunlardan daha fazla istifade edemiyoruz. Diplomasinin ikili ve çok taraflı sorunları çözmeye, işbirliği ve diyaloğu geliştirmeye, dünyamızı herkes için daha yaşanabilir bir yer kılmaya dönük araçlarını etkin şekilde kullanamıyoruz. Yakın coğrafyamız başta olmak üzere bu yetersizliğin pek çok acı örneği vardır. Mesela Rum tarafının kaprisleri sebebiyle Kıbrıs sorununda bir türlü mesafe alınamıyor. Filistin meselesi giderek daha çok masum insanın hayatını kaybettiği bir trajediye dönüşüyor. 7 yıldır 13 milyon Suriyeliyi evinden eden, 1 milyondan fazla insanın hayatına mal olan Suriye krizinde çözüm yolları birileri tarafından hep tıkanıyor. Yemen’de devam eden kaos, Libya’daki sıkıntılar, Ukrayna’daki malum durum diğer örneklerdir. Bu krizlerde yeterli irade gösterilmediği, diplomatik çabalar sabote edildiği için masum insanlar bedel ödemeye devam ediyor. Diplomasiyi kullanmama özellikle bu sorundan çok daha büyüğü, çok uzun uğraşlar sonucu elde edilen diplomatik kazanımların dinamitlenmesi sorunudur. Özellikle popülist kaygılarla hareket eden kimi politikacıların bu konuda züccaciye dükkanına giren fil misali hareket ettiğini görüyoruz. Yerleşik teamüller ve uluslararası hukuk ayaklar altına alınırken, bölgesel barışın dinamosu olan çok taraflı anlaşmalar bir çırpıda rafa kaldırılabiliyor. Irkçı, göçmen karşıtı, İslam düşmanı, çatışmacı ve aşırı sağcı akımların siyaset üzerindeki baskıları ve talepleri ise bu ateşe adeta benzin döküyor. Popülizm eksenli iç ve dış politika, Batılı devletler başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesini giderek daha fazla esir alıyor” şeklinde konuştu.



“Açık söylüyorum, Amerika’nın eline Filistinli çocukların kanı bulaşmıştır”


Küresel barışa zarar veren yıkıcı dış politika anlayışının tezahürlerinden birisinin de İran nükleer anlaşması ve Kudüs meselesinde atılan adımlar olduğunun altını çizen Erdoğan, “Sizler Türkiye’nin nükleer enerji ve silahlar konusundaki tavrını yakından izliyorsunuz. Enerji açığı olan bir ülke olarak biz nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla faydalanılmasını savunuyoruz. Her ülkenin buna hakkı olduğunu düşünüyoruz. Enerji ihtiyacını bu yoldan karşılamak isteyen ülkelerin hakkına da herkesin saygı göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Rusya Federasyonu ile geçen ay inşasına başladığımız Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Türkiye’nin artan enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayacaktır. Nasıl dünyanın 31 ülkesindeki 450 nükleer santral bizim için tehdit değilse, çok sıkı denetlendiği sürece başkalarınınki de tehdit oluşturmayacaktır. Ülkemiz ve bölgemiz için asıl tehdit nükleer silahlardır. Ortadoğu önce bu silahlardan temizlenmelidir. Daha ileriye gidiyorum, tüm dünya nükleer silahlardan temizlenmelidir. Kendi ellerinde 15 bini aşkın nükleer başlıklı silah bulunduranlar şuanda dünyayı tehdit etmektedirler. Onlar rahatlıkla bunu kullanırken, farklı ülkelerde nükleer başlıklı silah olanlar onlar için niye tehdit oluşturuyor. Adil yaklaşım göstereceksek o zaman nükleer silaha sahip olduğu bilinen ülkelerin nükleer güç santrallerini tehdit olarak göstermesinin dünya kamuoyunda inandırıcılığı yoktur. Biz Türkiye olarak İran nükleer meselesi dahil, hal yoluna konmuş krizlerin yeniden köpürtülmesini kabul etmiyoruz. Amerikan yönetiminin kararı karşısında diğer imzacı ülkelerin anlaşmaya bağlılıklarını ifade etmelerini de son derece olumlu buluyoruz. Kudüs’te yaşananlar ise popülist aymazlığın ne tür vahim sonuçları olabileceğinin en acı ispatıdır. Amerikan yönetiminin uluslararası hukuku, teamülleri, İİT ve BM Genel Kurulunun aldığı kararları çiğneyerek 14 Mayıs’ta attığı adım 62 Filistinli kardeşimizin şehit olmasına, 2 bin 700 Filistinlinin yaralanmasına neden olmuştur. İşgale karşı demokratik haklarını kullanırken İsrail’in devlet terörüne kurban verdiğimiz Filistinli şehitlere rahmet diliyorum. İsrail yönetiminin terörist diye yaftaladığı Filistinli şehitler arasında 8 aylık bebekler, kadınlar, gençler, tekerlekli sandalyedeki engelliler de bulunuyor. Attığı son provokatif adım ile Amerikan yönetimi İsrail’in katliamlarına ortak olmuştur. Açık söylüyorum, Amerika’nın eline Filistinli çocukların kanı bulaşmıştır. Analarının kucağında katledilen bebeklerin utancı, o bebeklere kurşun sıkma alçaklığı gösterenlerle beraber bu katillere suç işleme cesareti verenlerin de yüzüne yapışmıştır. Amerikan yönetiminin bundan sonra demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve barış konusunda söyleyeceği sözlerin kıymeti olmayacaktır. Bebek katillerinin sırtını sıvazlayan bir anlayışın demokrasiden bahsetmesi tam bir oksimoronluk örneğidir. Kendi kendine çelişki örneğidir. Uluslararası hukuku çiğneyen bir zihniyetin başkalarına hukuk telkin etmesi de pişkinliktir, yüzsüzlüktür” ifadelerini kullandı.



“Filistin’de yaşanan son gelişmeleri yine BM Genel Kuruluna götüreceğiz”


Kudüs’te yapılan vahşetin ardından Türkiye’nin attığı adımları anlatan Erdoğan, “Kudüs’ü Şerif üzerindeki haklarımızdan taviz vermemekte kararlıyız. İlk kıblemizi on yıllardır kan, gözyaşı ve işgalden beslenen bir devletin insafına asla terk etmeyeceğiz. Zira biz özellikle o Harem-i Şerif’i çok farklı tanımış, anlamış olan bir ümmetiz, milletiz. Orada o kapı sadece belli bir dinin mensuplarının girip çıktığı kapı değil, İbrahim milletinin mensuplarının rahatlıkla gireceği bir kapı olarak inanmış ve böyle açılmıştır. Şimdi ise ne yazık ki siyonistler bu kapıyı kendi kapıları olarak telakki ediyor, Müslümanların ibadetlerine engel olmaya kalkıyorlar. Filistin’de yaşanan son gelişmeleri yine BM Genel Kuruluna götüreceğiz. Eminim ki, tüm İslam ülkelerinin ve vicdan sahiplerinin desteğini alacağız. Kudüs üç semavi dinin mensupları için barış, huzur ve eman yurdu olana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Devletlerinin temsilcisi olarak ülkemizde bulunan siz değerli büyükelçilerin Türkiye’nin bu kutlu mücadelesine destek vereceğine inanıyorum” açıklamasında bulundu.



“Yeni nesil hibrit bir terör örgütü olan FETÖ ile kararlılıkla bir mücadele yürütüyoruz”


“PKK ve onun Suriye kolu PYD-YPG, DEAŞ, El Kaide, en önemlisi yeni nesil hibrit bir terör örgütü olan FETÖ ile kararlılıkla bir mücadele yürütüyoruz” diyen Erdoğan, uluslararası alanda terör konusunda çifte standardın devam ettiğini kaydetti. Erdoğan, “DEAŞ’a gelince yükselen sesler, PKK ve türevleri ile FETÖ söz konusu olduğunda birden suspus kesiliyor. Hatta PYD-YPG konusunda tavırlar örgütün adeta daha fazla zulüm ve baskı yapması için destek beyanına dönüşüyor. PKK paçavraları yıllardır batı ülkelerinde serbestçe kullanılabiliyor. Örgüt baskı ve tehditle para topluyor. Mensupları başkentlerin en merkezi meydanlarında terör propagandalarını rahatça yapabiliyor. Benzeri bir durum FETÖ için de geçerlidir. Bir gecede 251 insanımızı şehit eden, anayasal düzenimizi tehdit eden bu FETÖ ihanet şebekesinin başı Amerika’daki malikanesinde güvenle terör imparatorluğunu yönetebiliyor. Meclisimizi bombalayan, demokrasimizi yok etmek için kan döken caniler bugün dünyanın pek çok ülkesinde ellerini kollarını sallayarak gezebiliyor. Avrupa’da daha önce PKK’lı, DHKP-C’li teröristlere tanınan siyasi sığınma hakkı maalesef bugün FETÖ’cü alçaklar için seferber edilmiş durumda. Avrupa’nın birçok ülkesi eli masum kanına bulaşmış katiller için adaletten kaçabilecekleri güvenli limanlara dönüştü. Terör örgütleri karşısında böyle ikircikli bir tutum sergiledikçe kimse terörle mücadelede bir arpa boyu yol alınması mümkün değildir. Öncelikle teröriste terörist demeyi bilmek, sonra da onlara karşı elbirliği ile mücadele etmek şarttır. Bu vahim tablo karşısında Türkiye bekasına yönelik tehditleri kaynağında bertaraf etmek için kendi önlemlerini almaktadır” dedi.



“Zulmün fotoğrafı gayet açık ve nettir”


Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce büyükelçilere hitap eden Başbakan Yıldırım ise, dünyanın nefret, terör, güç çatışmaları ile çok yorulduğunu, yıllardır yapılan yanlışlıkların devam ettiğini, insanlığın geleceğinin tehdit altında olduğunu söyledi. Başbakan Yıldırım, “Teröre karşı bütün ülkelerin aynı cephede, aynı düşüncede olması ne yazık ki bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü çoğu kez terör örgütleri arasında farklı muamele, çifte standart yapılıyor. Bütün bu akıl almaz kötülükler basit hesapların bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Gelişmiş dünya bu vahşi tablonun yaşanmasına çoğu kez seyirci kalıyor. Hatta bazen sorumsuz yönetimler bu kabul edilemez yanlışların sebebi oluyor. Bu gidişatın dünyada iyi bir yere götürmeyeceği aşikardır. Bu gerçeği bütün ülkeler, bütün yönetimler bir an önce görmeliyiz, buna göre hareket etmeliyiz. Terör gibi, nefret gibi, adaletsizlik, ayrımcılık gibi, göç, açlık, yoksulluk gibi küresel sorunlara karşı ortak hareket etme zamanıdır. Türkiye uzun süredir bu ortak aklın, bu zeminin oluşması fikrini savunuyor” dedi.


“Bugün İsrail’de, Gazze’de akıl almaz bir zulüm var. Artık bu zulüm bir devlet politikası haline gelmiştir” açıklamasında bulunan Yıldırım, Kudüs’te yaşanan vahşet manzaralarının uygar dünyanın gözü önünde olduğunu belirtti. Yıldırım, “İsrail yönetiminin yıllardır devam eden insanlık dışı zulmü maalesef Ramazan’ın arifesinde bütün insanlığın gözü önünde cereyan etti. İnsanların çocuk, kadın, yaşlı demeden katledilmesi tam bir zulümdür, vahşettir, şiddetle kınıyoruz. Amerikan yönetiminin kararı da büyük bir yanlıştır, bu olayların tırmanmasında çok büyük payı olmuştur. Büyükelçilik taşıma kararı hem BM hem uluslararası hukuk hem de bölge barışı için büyük bir felaketin başlamasına sebep olmuştur. Bütün ülkelerin, bütün yönetimlerin cesaretle kısa vadeli menfaat hesaplarını bir kenara bırakarak bu gidişata karşı güçlü bir tavır ortaya koyma zamanı gelmiştir. Zulmün fotoğrafı gayet açık ve nettir. Türkiye olarak bütün ülkelerden zulme karşı barışın, adaletin, hukukun yanında yer almaya davet ediyoruz. Bizim millet olarak safımız zulme, zalimliğe karşı mazlum ve mağdur olanın yanında yer almaktır” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Başkan Dönmez: “15 gün içerisinde İskenderun’da 13 kilometre uzunluğunda kanalizasyon şebekesinin temizliği yapıldı” Hatay’ın İskenderun ilçesinde alt yapı sorununu çözmek için çalışmalarını yürüten İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, 15 gün içerisinde kentte 13 kilometre uzunluğunda kanalizasyon şebekesinin temizlendiğini söyledi. Depremin yaralarının sarıldığı Hatay’ın İskenderun ilçesinde 31 Mart Yerel Seçimleri’nden sandıktan Cumhur İttifakı adayı Mehmet Dönmez zaferle çıkmıştı. Yerel seçimlerin ardından göreve başlayan Başkan Dönmez, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nden destek alarak alt yapı sorununu çözmek için çalışma başlatmıştı. Başkan Dönmez, yürütülen çalışmalar hakkında basın mensuplarına bilgi verdi. 10 yıllık süreçte Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin İskenderun’da alt yapıya yönelik yeteri kadar çalışma yapmadığını ifade eden Dönmez, “Yerel seçimler sonrası Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Öntürk ile toplantı yaptık. İskenderun’un alt yapı sorununa çözebilmek için hızlı bir başlangıç yaptık. Yaptığımız saha çalışmalarında Hatay Büyükşehir Belediyesini geçtiğimiz 10 yıl boyunca yönetenlerin İskenderun’un alt yapısının bakımına dair hiçbir çalışma yapmadığını ve atık su kanallarının tamamen tıkalı olduğunu gördük. Bu bir iddia değil, Gaziantep, Kayseri ve Konya Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin ve İskenderun Belediyesi ekiplerinin tespitidir. Şehir merkezindeki pek çok noktada 10 yıl boyunca bakım yapılmadığı için tıkanan kanalizasyon şebekesi nedeniyle lağım suları evlerin bodrumlarını doldurup, yollara sızmaya başlamıştı. Üç büyükşehir belediyesi ekipleri, günde 17-18 saat çalışarak tıkalı olan kanalları açıp, gerekli onarımları yaptılar. İskenderun Belediyesinden işi bilen arkadaşlarımız da aynı gayretle bu çalışmalara katıldılar ve bu kahramanlara huzurlarınızda teşekkür ediyorum. 15 gün içerisinde 13 kilometre uzunluğunda kanalizasyon şebekesinin temizliği yapıldı. Eğer her yıl periyodik olarak bu kanalların temizliği yapılmış olsaydı, bu sorunları hiç yaşamazdık” dedi. HATSU’ya ait depolarda atıl vaziyette duran 75 adet pompanın kullanılmadığını ve vatandaşların mağduriyete mahkum edildiğini ifade eden Başkan Dönmez, “HATSU deprem sonrası elimizde pompa yok açıklaması yapmıştı, 75 tane pompa olduğunu tespit ettik. Bunların bazılarının kablosu kopmuş, bazılarının bilyesinde arıza var. Biz 15 bin TL masrafla 6 tane pompayı tamir ettik, 6 pompanın değeri yaklaşık 10 milyon TL ve biz 15 bin TL masrafla bunları çalışır hale getirdik. Bugün canla başla canları pahasına bu çalışmaları yapan, ailelerinden uzak çalışan 18-24-36 saat çalışan Gaziantep, Kayseri, Konya Büyükşehir ekiplerine teşekkür ediyorum. Bu ekipler buraya gelmek için bizi mi beklediler? Hayır, depremde bu ekipler buradaydılar ama HATSU tarafından muhatap bulamadılar. ’Yapılacak bir şey yok, alt yapı çöktü’ cevabını aldılar. Mehmet Öntürk başkanımız HATSU’da yeniden kadro kuruyor. Kısa sürede Hatay’ın her köşesinde güçlü adımlar atılacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Esenyurt’ta escort ile pazarlık kavgasında kaza ile kardeşini öldürdü Esenyurt’ta iddiaya göre eve eskort çağıran ve fiyat konusunda anlaşamayan ağabey kardeş, kadının arkadaşları ile kavga etti. Ağabey, kavga ettiği kişilere karşı bıçağını kullanmak isterken yanlışlıkla kardeşini şah damarından yaralayarak ölümüne neden oldu. Olay, bugün sabah saatlerinde Esenyurt Sultaniye Mahallesi’ndeki lüks bir rezidansta meydana geldi. İddiaya göre, Uğur Ş. ile kardeşi Engin Ş., eve internet üzerinden para karşılığı eskort çağırdı. Ağabey kardeş ile eve gelen kadın arasında ilerleyen dakikalarda para nedeniyle tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine eskort kadın, kendisini eve getiren korsan taksi şoförüne haber verdi. Aşağıda bekleyen korsan taksi şoförü, bunun üzerine yukarı çıkarak iki kardeş ile tartışmaya başladı. Kadın, ardından yaşanan tartışmayı arkadaşlarına da haber verdi. Lüks rezidansa gelen bir grup, ağabey kardeşin bulunduğu evi bastı. Bu esnada Uğur Ş., eline aldığı bıçakla gelen şahısları rezidansın koridorunda kovaladı. Uğur Ş.’nin arkasından kardeşi Engin Ş. koşarak kavgayı ayırmaya çalıştı. Uğur Ş., arbede esnasında yanlışlıkla kardeşi Engin Ş’yi şah damarından bıçaklayarak ölümüne neden oldu. Uğur Ş.’nin de aralarında bulunduğu 5 kişi gözaltına alınırken, olaya ilişkin soruşturma sürüyor.
Bolu Bolu Belediye Başkanı Özcan: "Konuyu TBMM’ye de taşıyacağım" BOLU (İHA) – Bolu’da çam ormanlarıyla dikkat çeken Pirahmetler köyü ve At Yaylası’nda maden aranması için ruhsat verildiği iddiasına ilişkin açıklamalarda bulunan Belediye Başkanı Tanju Özcan, "Pirahmetler bölgesinde altın var mı bilmiyorum ama At Yaylası’nda Türkiye’nin en değerli torfu olduğu noktasında bilgim var. Pirahmetler bölgesinde siyanürle asla altın aratmam" dedi. Uydu fotoğrafları üzerinden ruhsat verildiği öne sürülen alanları göstererek süreci anlatan Özcan, "Pirahmetler köyü bölgesinde 2021 yılında bir firmaya altın arama ruhsatı verilmiş. Daha sonra da ’Altın aranacağı henüz belli değil’ gibi söylemler oldu. ’Bu işin peşini bırakmayacağım’ demiştim. Bizi çok şaşırtan ve üzen bazı gelişmeler oldu" dedi. "Pirahmetler bölgesinde siyanürle asla altın aratmam" Başkan Tanju Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda At Yaylası bölgesinde çok kıymetli bir torf madeni var. Türkiye’nin en kıymetli torfu olduğu söyleniyor. Hatta bununla ilgili Bolu’ya daha önce gelenler olmuştu. Köylüler sadece bu konu hakkındaki duyumları üzerine ayaklanmışlardı. Birbirine çok yakın iki alana maden arama ruhsatı verilmiş. Pirahmetler bölgesinde altın var mı bilmiyorum ama At Yaylası’nda Türkiye’nin en değerli torfu olduğu noktasında bilgim var. Değeri belki de 100 milyonlarca doları bulan torf madeni var. Pirahmetler bölgesinde siyanürle asla altın aratmam. Buraya her gün zabıta ekibi gönderiyordum. Orada yaşayan vatandaşlar lütfen dikkat etsinler. At Yaylası ve Pirahmetler bölgesinde herhangi bir sondaj çalışması olursa bizim haberimiz olsun." "Bu konuyu TBMM’ye de taşıyacağım" Konunun takipçisi olacağını dile getiren Başkan Özcan, "At Yaylası’nda torf madeni var diye bu alanı talan etmelerine izin vermememiz lazım. Bu konuyu TBMM’ye de taşıyacağım. Cevap gelmezse çevreci örgütleri Bolu’ya davet edeceğim" şeklinde konuştu.