GENEL - 25 Mayıs 2018 Cuma 13:56

ATO’dan 800 kişiye istihdam

A
A
A
ATO’dan 800 kişiye istihdam

ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Yılmaz, ’’Bu proje sayesinde işçi eğitim alıp iş tecrübesi kazanacak, işveren de iş gücü açısından karlı çıkacak’’ dedi.

ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Yılmaz, ’’Bu proje sayesinde işçi eğitim alıp iş tecrübesi kazanacak, işveren de iş gücü açısından karlı çıkacak’’ dedi.


Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), Bahçeşehir Üniversitesi ve Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu ile birlikte yürüttüğü ’’Sosyal Uyum İçin Eğitim ve İstihdam Desteği Projesi’’ kapsamında 800 kişiye istihdam sağlanacak. Alman Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığınca sağlanan hibe desteği kapsamında yürütülen projenin bilgilendirme toplantısı ATO Meclis Salonunda yapıldı. ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Yılmaz, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, proje kapsamında 400’ü Türk, 400’ü de Suriyeli olmak üzere 800 kişiye istihdam sağlanacağını söyleyerek ’’Bu proje sayesinde işçi eğitim alıp iş tecrübesi kazanacak, işveren de iş gücü açısından karlı çıkacak. Umuyoruz ki, işverenlerimiz yanlarında çalıştırdıkları işçilerden memnun kalır ve proje süresi sonunda da işçileri istihdam etmeyi sürdürürler’’ dedi.


Projenin ilk ayının eğitim, kalan 5 ayının da istihdam olmak üzere toplam 6 ay olarak planlandığını kaydeden Yılmaz, ’’Bu kardeşlerimizin 550’si özel sektörde, 250’si ise toplum yararına kamu kuruluşlarında iş başı yapacak. Bunun için istihdam edilecek kişileri, Ankara Ticaret Odası olarak çalıştıracak kuruluşlarla eşleştiriyoruz. Bugün itibariyle özel sektör eşleştirmeleri 278’e, toplum yararına olan eşleştirmeler ise 87’ye ulaştı. Proje, ilk ayı eğitim, kalan 5 ayı istihdam olmak üzere, toplam 6 ay olarak planlandı. İşverenlerimiz, 5 ay süreyle istihdam edecekleri kişiler için 4 ay boyunca ellerini ceplerine sokmayacaklar. Bu sürede ücretler proje bütçesinden karşılanacak. İşveren en son ayda, sadece işçinin asgari ücretini ve sigorta maliyetini ödeyecek’’ ifadelerini kullandı.


ATO’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan milli istihdam seferberliği kapsamında yaptığı çalışmaları anlatan Yılmaz, ATO olarak, bu projede bir yandan üyelere iş gücü oluşturmaya çalışırken bir yandan da sosyal bir soruna katkı sağlamış olduklarını belirtti. İşsizliğin tüm dünya ekonomilerinin ortak sorunu olduğuna dikkat çeken Yılmaz, sorunun çözümü için devlet ve özel sektörün el ele vermek zorunda olduğunu kaydetti.


Suriyeli göçmenler konusuna da değinen Yılmaz, Türkiye’de yaklaşık 3 milyon Suriyeli sığınmacı bulunduğunu hatırlatarak, geçici koruma kapsamına alınan Suriyelilerin Türkiye’deki yaşama uyum sağlamaya çalıştıklarını vurguladı. Yılmaz, ATO’da kanuni görevlerin yanı sıra toplumsal huzuru ve barışı sağlamayı, ekonomik ve sosyal gelişmeyi hedef alan çalışmalar da yürütüldüğünün altını çizdi.


Türkiye İş Kurumu Ankara İl Müdürü Üzeyir Yıldırım da konuşmasında nitelikli iş gücü ve istihdamın küresel bir sorun olduğunu söyledi. İŞKUR’un hizmetleri kapsamında 2017 yılında 1 milyon 57 bin kişinin işe yerleştirdiğini anlatan Yıldırım, 2018 yılı Ocak-Nisan döneminde 35 bin 160 İşbaşı Eğitim Programı, Girişimcilik Eğitim Programı ve Mesleki Eğitim Kursu düzenlediklerini, 174 bin 655 kişinin bu programlardan yararlandığını bildirdi. Göçmen sorununa da değinen Yıldırım, dünya nüfusunun yüzde 3’ünün doğduğu ülkenin dışında yaşadığını belirterek, bugün Türkiye’de kendi rengi ve kimliğiyle 191 farklı ülkeden 4,3 milyon göçmenin yaşadığını açıkladı.


Projeyi Türkiye’deki çalışmalarının dönüm noktası olarak tanımlayan Alman İş Birliği Kurumu Proje Koordinatörü Gabriele Muhlig ise 2016 yılından bu yana İş Karşılığı Ücret Programı ile 10 binden fazla kişiye kısa süreli eğitimler verildiğini, 5 binden fazla çalışana kısa süreli iş fırsatları sağlandığını söyledi.


Bahçeşehir Üniversitesi Genel Sekreteri Necdet Kenar da Suriyeli sığınmacılara Türkçe öğrenmeleri tavsiyesinde bulundu. Çocukların eğitimine özen gösterilmesi gerektiğini söyleyen Kenar, projenin en önemli çıktısının istihdam olduğunu kaydetti.


Açılış konuşmalarının ardından Bahçeşehir Üniversitesi proje koordinatörlerinden Leyla Şen, Alman İşbirliği Kurumu temsilcilerinden Candost Aydın, ATO proje sorumlularından Özge Şahin proje hakkında sunum yaptılar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan Esra Dalkalı da çalışma izni süreçleri hakkında katılımcıları bilgilendirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ecmel Faik Sarıalioğlu: “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu, mevcut TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirterek, mevcut yönetimin bir an önce görevden alınması gerektiğini söyledi. İstanbul ekibinin başkan yardımcısı Bayram Saral ise olağanüstü kongre çağrısıyla verilen imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Trendyol Süper Lig ekiplerinden İstanbulspor’da kulüp başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ile başkan yardımcısı Bayram Saral, Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) olağanüstü kongre çağrısıyla başlatılan imza süreci ve TFF’nin konuyla ilgili açıklamaları hakkında basın toplantısı düzenledi. İstanbul’da bir otelde yapılan basın toplantısında ilk olarak söz alan İstanbulspor Başkan Yardımcısı Bayram Saral, şu ana kadar toplanan noter onaylı imza sayısının 136 olduğunu duyurdu. Yakın zamanda imza sayısının 150-200’e ulaşacağını aktaran Saral, “Bugün itibarıyla imza sayımız 136’yı bulmuş durumda. Bu imzaların hepsi noter tarafından gönderilmiştir. Dolayısıyla statünün 29. maddesinde düzenlenen olağanüstü genel kurul için yeterli sayı şu an aşılmış durumdadır. Mehmet Büyükekşi’nin kamuoyunu yanıltmak için yaptığı açıklamalar mesnetsizdir. Bu sayılar devamlı da artmaktadır ve yakın zamanda 150-200’ü bulacaktır. Olağanüstü genel kurulun 60 günde önce olamayacağı iddiası da doğru değil. 29. maddede yönetim kurulu tarafından en geç 30 gün içinde toplantı yapılır ibaresinde, 30 günü en geç süre olarak belirlemiştir. Bu konu emredici bir hukuk kuralı değildir. 15 günlük süre bir genel kurul yapılması için yeterlidir. Haziran ayının ilk haftası bu seçim yapılır. İyi niyetli bir federasyon ve yönetim kurulu, bu seçimi yetiştirebilir” diye konuştu. “TFF’nin görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde” Çoğu kulübün TFF yönetiminin görevi bırakması konusunda ortak düşüncede oluğunun altını çizen Bayram Saral, “Biz azınlık değiliz. Kulüplerin bu imza süreci içerisinde aldığı tavra gelirsek, Süper Lig Kulüpler Birliği çatısındaki hemen hemen bütün kulüplerin ittifakıyla biz bu yola girdik. Burada federasyonun, olağanüstü genel kurulla görevi bırakması noktasında tüm kulüpler ittifak halinde. Sadece mesele, bazı kulüp başkanlarımız haklı gerekçelerle imza veremeyeceklerini söylediler. Biz kendilerine teşekkür ettik. Bazı kulüpler de 18 Temmuz tarihini yeterli görerek imza vermekten imtina etmişlerdir. Çok büyük çoğunluk ise alınan tarihin samimi olmadığı düşüncesiyle imza sürecine devam etti” diye konuştu. Saral, ayrıca mevcut yönetimle alakalalı olarak, “Siz Türk futbol tarihinin hiçbir döneminde bu kadar başarısız bir federasyon gördünüz mü? Cevabı ben vereyim, hayır. Siz, futbol tarihinin hiçbir döneminde 4 büyük kulüp dahil futbolun bütün bileşenlerinin aynı fikir altında toplandığı başka bir dönem gördünüz mü? Hayır” dedi. “Galatasaray da federasyonun gitmesini istiyor” Açıklamasında Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’un imza sürecine dair yaklaşımlarına da yer veren Bayram Saral, “İmza sürecinde Fenerbahçe ve Beşiktaş, imzalarını 7 delege bazında verdiler. Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan, ilk günden beri federasyonun gitmesi gerektiğini bildirmişti. O da 18 Temmuz tarihini uygun bir tarih görerek imza vermekten imtina etmiştir. Kendisine saygı duyuyorum. Galatasaray da bu süreci başlatanlardan. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Son dönemeçte bize gerekli desteği vermedi. Bundan sonraki süreçte bize destek olacaklarını düşünüyorum. Diğer kulüpler de bize bu süreçte destek verdi. İmza vermeyenlere de en ufak bir sitemimiz yok. Onlar da federasyonun gitmesini istiyor. Federasyonun gitmesini istemeyen tek bir kulüp bile yok” ifadelerini kullandı. TFF bünyesindeki bazı yönetim kurulu üyelerinin alt liglerdeki kulüplere baskı yaptığı yönünde çıkan haberlerle ilgili olarak ise Saral, “Bu iddialar bizim kulağımıza geliyor. Sadece federasyonun aşağı liglerdeki takımların mevcut durumunu kullanarak kulüplere baskı yaptığı yönünde gelen duyumlar var. Teyide muhtaç bilgiler tabii ki. Doğru olup olmadığını biliyoruz. Bunun yolu, baskı yapılan kulüplerin cesurca bunu açıklamasıdır” şeklinde konuştu. Sarıalioğlu: “Bu durumun tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir” Mevcut TFF yönetiminin görevden ayrılması için elinden geleni yapacağını söyleyen İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaşanan bu süreci konuşmadığını belirtti. Mehmet Büyükekşi ve yönetimini eleştiren Sarıalioğlu, “Cumhurbaşkanımızın işi bitmiş de bunlarla mı uğraşacak. Yeteri kadar yoğunluğu var zaten. Futbolun bu kadar kötü olmasının en çok kendisine kaybı var. 5-6 takımın ilk 11’ini bize çok iyi saydığını bildiğimiz bir Cumhurbaşkanımız var. Daha ne kadar futbol dibe vurabilir ki? Onun ismini kullanarak çok yanlış şeyler ifade eden insanlar var. Bu işin bu duruma düşmesini kendisi asla istemez. Bu duruma düşmesinin tek sebebi Mehmet Büyükekşi’dir. 14-15 yönetim kurulu üyesi var, her biri yöneticilik yapmış insanlar. Bir tanesinde bile bir şeyin sorumluluğu yok. Tek kişiyle bu iş olmaz. 15-20 tane danışman almış, bir tanesinin bile futbolla alakası yok. Federasyonun en iyi hukukçularını işten çıkarmış. 80 kişiyi işten çıkarıp 120 kişiyi işe almış. Bir saltanat kurmuşlar ve bunun peşine takılmış gidiyorlar” açıklamasını yaptı. “TFF yönetiminin bir an önce görevden alınması lazım” TFF yönetiminin bazı 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para ödediklerini belirten Sarıalioğlu, “9 tane 2. ve 3. Lig kulüplerine imza vermemeleri için para vermişler. 2. Lig kulüplerine 500 bin, 3. Lig kulüplerine 400 bin TL para vermişler. Baskı yaptıkları çok kulüp var, ben biliyorum ama kulüplerin izni olmadan bunları paylaşamam. Bunların görevden bir an önce alınması lazım. Bunlar 18 Temmuz’daki seçimi de yapmayacaklar. Asla pişman olacağım bir şey söylemiyorum. Sonuna kadar da ne gerekiyorsa yapacağım, neye mal olursa olsun. Bunlar buradan gidecekler. Yatacaklar, kalkacaklar beni rüyalarında görecekler” ifadelerini kullandı. “İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir” Başkan Sarıalioğlu, TFF’nin şu ana kadar toplanan geçerli 94 imza olduğunu açıklaması üzerine ise, “136 delege bizzat imza verdi. İmzalar sahte ise noterlerimiz de sahte demektir. Bu kadar basit. O çıkıyor bunun altından. Öyle bir şey olabilir mi? Adam kimliğiyle gidiyor, imza atıyor. Biz sadece geri çeken 1-2 kulübün adını duyduk. Aradım kendilerini, ‘İmzanızı geri mi çektiniz?’ dedim. ‘Benim haberim yok, genel sekreterime sorayım, ben herhangi bir evraka imza atmadım’ dedi. Diyelim ki 136 imzanın hepsi imzasını geri çekti. Ne fark eder, bunları ben mi yolladım? İnsanlara zorla bir şey mi yaptırdık, kafalarına silah mı dayadık?” diye konuştu.
Ankara TBMM’de Fransa’nın Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararına yönelik tezkere kabul edildi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen tezkereyle Fransa Ulusal Meclisi’nin Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararı kınandı. TBMM Genel Kurulu’nda, Fransa Ulusal Meclisi’nin 29 Nisan 2024 tarihinde kabul ettiği Asuriler ve Keldanilerle ilgili kararına karşı Meclis Başkanlığı tezkeresi kabul edildi. TBMM Başkanı Kurtulmuş’un imzasıyla verilen tezkerede şu ifadelere yer verildi: “Fransa Ulusal Meclisi tarafından 29 Nisan 2024 tarihinde kabul edilen, hukuki ve tarihi temelden yoksun, önyargılara dayanan Asuri ve Keldanilerle ilgili kararı esefle ve şiddetle kınıyoruz. Kendi sömürgeci ve kanlı geçmişleriyle gerçek anlamda yüzleşemeyenlerin ülkemize karşı hasmane bir tutumla gündeme getirdikleri mesnetsiz iddialarının bir karşılığı yoktur. Tarihin siyasi saiklerle tahrif edilmesini en güçlü şekilde reddediyoruz." Parlamentoların, tarihten düşmanlık çıkarmak yerine, ülkeler ve halklar arasında dostluk ve işbirliğini geliştirmesi, mevcut ve gelecek nesiller için daha barışçıl bir dünya oluşturmaya gayret etmesi gerektiği vurgulanan tezkerede, "Başka ülkelerin tarihi konusunda karar almak, başka ulusları yargılamaya kalkmak parlamentoların görevi değildir. Parlamentolar kendilerini tarihçilerin ve yargıçların yerine koyamaz. Bu gerçekleri bir kez daha hatırlatarak, art niyetli, haksız ve hukuksuz bu kararı en güçlü şekilde kınıyor, Fransa Ulusal Meclisi ve diğer mercileri, dostluk ve müttefiklik ruhu ile uluslararası hukuka uygun şekilde hareket etmeye davet ediyoruz” denildi.