POLİTİKA - 11 Ekim 2018 Perşembe 12:25

Bakan Soylu doğal afetlerdeki insan ihmallerine dikkat çekti

A
A
A
Bakan Soylu doğal afetlerdeki insan ihmallerine dikkat çekti

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, doğal afetlerde öldürenin doğa değil, insan ve insan ihmali olduğunu belirterek, "Yağmuru yüce Allah yağdırdı ama dere yataklarına evleri yapanlar insanlardı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, doğal afetlerde öldürenin doğa değil, insan ve insan ihmali olduğunu belirterek, "Yağmuru yüce Allah yağdırdı ama dere yataklarına evleri yapanlar insanlardı. Depremleri yüce Allah yarattı ama Marmara depreminde çöken binaları yapanlar yine insanlardı" dedi.


Bakan Soylu, ATO Congressium’da bugün başlayan ve iki gün sürecek olan "2. Ulusal Heyelan Sempozyumu"nun açılışında konuştu. Memleketi Trabzon’un Maçka isimli bir ilçesi, bu ilçenin de Çatak adlı bir köyü olduğunu anlatan Soylu, 23 Haziran 1988’de bu köyde yaşanan heyelan faciasını anımsattı. Soylu, heyelan nedeniyle Gümüşhane-Trabzon yolunun trafiğine kapandığını aktararak, "Ekipler, yolu açmak için çalışmaya başladı. Saat 08.00’den sonra Çatak artık maalesef meşhur bir köy olmuştu. İçinde yolcuların beklediği köy kahvesinin, Çatak Köyü İlkokulunun ve sağlık ocağının üzerine tam 575 bin metreküp toprak yığıldı. Kurtulanların ifadesine göre dağlar gümbür gümbür üzerlerine yığılmıştı. O gün 64 vatandaşımızı kaybettik. 1 vatandaşımızın cenazesine de asla ulaşılamadı. Enkaz altında kalan kahvehanenin çatısı kaldırıldığında ortaya çıkan manzara o günün gazetelerinde yer almıştı" diye konuştu.



"Deprem, heyelan, sel gibi afetler bizim ülkemizin açık bir gerçeğidir"


Türkiye’nin hemen her konuda ve her alanda dünyanın ortasında yer alan bir ülke olduğunu söyleyen Soylu, bunun siyasi, ticari ve iklimsel olarak da böyle olduğunu ifade etti. Soylu, doğal afetler konusunda da durumun böyle olduğunu belirterek, "Deprem, heyelan, sel gibi afetler bizim ülkemizin açık bir gerçeğidir. AFAD arşiv verilerine göre ülkemizde meydana gelen heyelan olaylarının en sık yaşandığı iller Trabzon, Rize, Giresun ve Kastamonu’dur. Heyelan, ülkemizdeki deprem harici doğal afetler arasında yüzde 57 ile ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizin arazisinin yüzde 80’inin heyelan oluşumuna uygun bir eğime sahip olduğunu da hiçbir zaman aklımızdan ve bundan sonra atacağımız adımlardan da çıkarmamalıyız. Son 50 yılda heyelan sebebiyle yaklaşık 300 vatandaşımız hayatını kaybetti. Sel verilerini de eklersek tablo zaten çok daha ciddi boyutlara tırmanmaktadır" şeklinde konuştu.


Milletvekilliği yaptığı dönem içinde AFAD Başkanlığınca sadece Trabzon’un ilçelerine 17 milyon TL afet yardımı gönderildiğini bildiren Soylu, heyelanların can kaybı olmasa da ciddi maddi hasara yol açtığını söyledi. Bu durumun sıklıkla yaşandığını kaydeden Soylu, "Düşünün ki ailenin tek geçim kaynağı olan bir bahçe, bir tarla veya besi hayvanlarının bulunduğu ağıllar heyelanla akıp gitmektedir. Onları o hale getirebilmesi, ona verilen emek, göz nuru, maddi birikim, umut, hesaplamalar hepsi bir anda tarumar olmaktadır" dedi.


Gerçekleştirilen sempozyum vesilesiyle AFAD’a alınmış olan 21 ağır tonajlı arama ve kurtarma aracının hizmete alımını da gerçekleştirdiklerini dile getiren Soylu, "Bu araçları ülke genelindeki 17 AFAD Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğüne dağıtacağız. 25 milyon TL maliyetli bu proje, geçmiş ismiyle Kalkınma Bakanlığı 2018 yatırım programına dahil edilmişti ve Devlet Malzeme Ofisi kanalıyla araç alımları gerçekleştirildi. Afet elbetteki acılar barındıran bir hadisedir. Ama inşallah bu araçlar, bu acıların hafifletilmesine yardımcı olacaktır" ifadelerini kullandı.



"Yağmuru yüce Allah yağdırdı ama dere yataklarına evleri yapanlar insanlardı"


"Öldüren doğa değildir, insandır ve insan ihmalidir" diyen Soylu, şunları kaydetti:


"Bizim doğal afet dediğimiz hadise aslında sıradan doğa olayları insana zarar verince ortaya çıkan bir sonuçtur. Yer küre yaratıldığından beri depremler oluyor, seller ve toprak kaymaları meydana geliyor. Tıpkı yağmurun yağması gibi. Yağmuru yüce Allah yağdırdı ama dere yataklarına evleri yapanlar insanlardı. Depremleri yüce Allah yarattı ama Marmara Depremi’nde çöken binaları yapanlar yine insanlardı. O depremde resmi rakamlara göre 17 bin 480 vatandaşımızı kaybettik. Bugün üzüntü ve dehşetle izlediğimiz Endonezya depreminde ölü sayısı tsunamiyle birlikte 2 bin 45 kişiye ulaştı. Eğer kendimizi doğru sorgulamazsak, kendimize doğru sorular sorup doğru cevaplayamazsak ne bu toplantılar bir çıktı üretebilir, ne de bu acıların bir sonu gelir. Bizim yaptığımız yanlış suyun önüne çıkmaktır."


Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı ise, iki gün sürecek olan sempozyumun başarılı geçmesini dilediğini belirterek, "Artık afetler, afet olduktan sonra değil ondan önce bir takım çalışmaların çok uzun ve geniş katılımlarla potansiyel heyelan olabilecek bölgelerin çalışıp önceden önlemlerin düşünülüp ona göre şehirleşmenin ve tarım alanlarının düzenlenmesi önem arz etmekte. 20. yüzyılın başından itibaren dünyada yaşanan teknolojik gelişmeler ve sanayileşmeyle birlikte kentleşme süreci yaşanmakta ve buna paralel olarak nüfus artışıyla birlikte yeni yerleşme alanlarına ihtiyaç duyulmuş. Yerleşim alanları hem mecburi hem de bilinçsizce gelişmesi zaman zaman söz konusu olmuş. Tabiatın bu şekilde tahrip edilmesi, yaşanan doğal afetin tahrip gücünün artmasına sebebiyet vermiştir. Sadece ülkemizde değil, dünyada yaşanan küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle birlikte ani yağışlar, bununla birlikte heyelan, sel ve erozyon günümüzün en ciddi küresel problemleri olmuştur" ifadelerini kullandı.


İklim değişikliği sebebiyle artan şiddetli yağışların ve insan aktivitelerinin heyelan vakalarının her geçen gün artmasına sebep olduğunu belirten Özkaldı, Türkiye’nin heyelanlarla sık sık karşılaştığını söyledi. Özkaldı, heyelanların ülke genelinde yol açtığı kayıplar göz önünde alındığında heyelanlarla daha iyi mücadele edebilmek için Tarım ve Orman Bakanlığı, AFAD, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile ilgili kurumlarla işbirliği yapmalarının önem arz ettiğini belirterek, söz konusu sempozyumun heyelan tehdidine çözüm oluşturmakta katkı sağlayacağını ifade etti.


AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu ise Türkiye’de depremden sonra en fazla meydana gelen, mal ve can kaybına sebep olan afet türünün heyelan olduğunu söyledi. Heyelanın önlenmediği taktirde hem can hem de mal kayıplarına sebep olacağına dikkat çeken Güllüoğlu, 80’lerde ve 90’larda başta olmak üzere yüzlerce can ve mal kaybının, yaralanmaların bu nedenle yaşandığına değindi. Güllüoğlu, risklerin azaltılması için ve bundan sonra yeni afetlerin olmaması için daha fazla çalışmalarının gerektiğini belirterek, "Diğer afet türlerinde nasıl çalışıyorsak heyelan konusunda da böyle çalışmalar yapıyoruz. Heyelana karşı hazır mıyız, neler yaptık, neler yapmalıyız bunu tartışıyoruz ve üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Artık dünyada değişen faktör risk azaltmak. Afetler olmadan, seller olmadan, heyelanlar olmadan neler yapmalıyız bu konuları bu sempozyumda konuşacağız" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Hayali araca 90 bin TL yatırdı, ruhsattaki plakaya bakınca şoke oldu Antalya’da internetten gördüğü kazalı ve trafikten men aracı 90 bin TL’ye almak isteyen araç boyacısı Cumali Orhan, adına düzenlenen ruhsata güvenip ücreti peşin yatırınca 1,5 yıllık birikiminden oldu. Satın aldığını zannettiği aracın satılık olmadığını, hatta başkasına ait olduğunu öğrenen Orhan, düzenlenen ruhsattaki plakanın tek harfinin farklı olduğunu görünce dolandırıldığını anladı. Orhan, “Hayali bir aracı satın almışım. 1,5 senelik birikimimi adam 15 dakikada aldı” dedi. Antalya’da sanayide araç boyamacılığı ile uğraşan 2 çocuk babası Cumali Orhan (40), internetten 105 bin TL’den satışa konulan kazalı bir aracı satın almak için A.S. ile iletişime geçti. Taraflar 90 bin TL’ye anlaşırken, Orhan Kırşehir’deki araca bakmaları için kuzenlerini belirtilen adrese yönlendirdi. Kuzenlerinin araçları görmesi üzerine satış işlemlerine başlanırken, A.S.’nin bulduğu şahsa vekalet veren Orhan, kendi adına düzenlenen ruhsata güvenip 90 bin TL’yi karşı tarafa gönderdi. Ruhsattaki harfi görünce şoke oldu Ardından aracı almak için oto servisi arayan Orhan, aracın satılık olmadığını ve ruhsat sahibinin başka kişiye ait olduğunu öğrenince şoke oldu. Ruhsatı kontrol eden Orhan, ilandaki aracın plakasıyla adına düzenlenen ruhsattaki plakada tek bir harfin farklı olduğunu görünce dolandırıldığının farkına vardı. Bir yandan karşı tarafa ulaşamayan Orhan, sahte ruhsattaki plakayı sorgulattı ve belirtilen plakada trafiğe kayıtlı bir araç olmadığını öğrenince soluğu polis merkezinde aldı. "Plakadaki tek farkı kaçırdım" Yaşadıklarını anlatan Cumali Orhan, "Benim adıma hazırlanan sahte bir sahte ruhsat, noter huzurunda imza atıyormuş gibi sahte bir sözleşme. Biz de adama güvendik. Aracın plakası ile bizim almak istediğimiz aracın plakası arasında tek bir fark var. Biz bunu kaçırdık. Gördüğüm aracın plakasında EH, bizimkinde EM yazmışlar. Tek harfi değiştirmiş, bunu ben fark etmedim” dedi. "1,5 senelik birikimimi adam 15 dakikada aldı" Parayı yatırdıktan sonra servisi aradığını ancak aldığı yanıtla şok geçirdiğini ifade eden Orhan, “Aracı satın aldığımı söyledim, sahibinin aranmasını istedim. Sahibi ne vekalet vermiş ne satış vermiş. Yani sahibi başkası çıkıyor. Yani ben hayali bir aracı satın almışım. Vekalet ücretleri, doları bozdurmamdaki zararla birlikte 100 bin TL param gitti. Bizim yatırdığımız hesaptan parayı çekmiş, hemen bankadan o hesabı kapattırmış. Sonra hiç onlara ulaşamadım. Çok mağdurum. 1,5 senelik birikimimi adam 15 dakikada aldı” diye konuştu. "İnsan değildir, hayvandan da sayılmaz" Orhan, kendisini dolandıran kişiye de seslenip, "Bu işi yaptığına göre onun çoluğu çocuğu yok, vicdanı da yoktur. Benim iyi niyetimi kullanıp bana zarar veriyorsa insan değildir, hayvandan da sayılmaz. Vidanı varsa benim paramı ödesin. Hakkımı helal etmiyorum. Bu dünyada olmazsa bile öbür dünyada illaki karşılaşacağız" ifadelerini kullandı.
Antalya Antalyasporlu milli yüzücülerden Bulgaristan’da 4 madalya Bulgaristan’ın Karadeniz kıyı şeridinde yer alan Burgaz kentinde gerçekleştirilen 11. Swimming Talent Cup’a katılan Antalyasporlu sporculardan Mevlüt Efe Güler ve Muhammed Eyüp Oya, Bulgaristan’dan 4 madalya ile ayrıldı. Bulgaristan Yüzme Federasyonu öncülüğünde çeşitli ülkelerin katılımı ile düzenlenen 11. Swimming Talent Cup, 26-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Bulgaristan’ın Karadeniz kıyı şeridinde yer alan Burgaz kentinde gerçekleşti. Kupaya katılan milli takımda yer alan Antalyasporlu sporculardan Mevlüt Efe Güler ve Muhammed Eyüp Oya, Bulgaristan’dan 4 madalya ile ayrıldı. Ev sahibi Bulgaristan’ın yanı sıra Romanya, Litvanya, Sırbistan gibi çeşitli ülkelerin sporcularının da süre mücadelesi ettiği organizasyona katılan milli takımda Antalyaspor’un takım antrenörü Özkan Cantürk ile birlikte akreplerin milli yüzücüleri Boran Atasoy, Mevlüt Efe Güler, Abdülaziz Oruç, Muhammed Eyüp Oya, Deniz Keskin ve Bengisu Gürbüz yer aldı. Doğum yılı 2008 olan ve 15-16 yaş grubunda yarışan kırmızı beyazlıların başarılı milli yüzücüsü Mevlüt Efe Güler, 800 metre serbest yarışını 8:26:55 ile tamamlayarak birinci oldu. Aynı yarışı 8:33:27’lik derece ile Mevlüt Efe’nin hemen ardından tamamlayan bir diğer Antalyaspor’lu yüzücü Muhammed Eyüp Oya ise ikinci olarak gümüş madalyayı kazandı ve böylelikle ilk iki sırayı rakiplerine kapattı. Öte yandan 800 metrenin birincisi olan Mevlüt Efe, 400 metre serbest yarışını da 4:05:29 ile tamamlayarak ikinci oldu ve bir de gümüş madalya kazandı. Yine 400 metre mesafeye sahip olan ancak karışık stilde yüzülen yarışı 4:43:30 ile tamamlayan Muhammed Eyüp ise üçüncü sırayı elde ederek takım arkadaşı Mevlüt Efe gibi madalya sayısını 2’ye yükseltti.
Sakarya Sakatlığın getirdiği Avrupa şampiyonluğu Sakarya’da futbol oynarken 14 yaşında sakatlanan ve babasının ısrarı üzerine bilardoya başlayan 19 yaşındaki Seymen Özbaş, Türkiye birinciliğinden sonra Avrupa şampiyonu oldu. Sakarya’nın Akyazı ilçesinde ikamet eden ve futbol oynarken 14 yaşında geçirdiği sakatlık sebebiyle sahalardan uzak kalan Seymen Özbaş, babasının ısrarı üzerine başladığı bilardoda Türkiye birinciliğinden sonra Avrupa şampiyonu oldu. Babasının işlettiği bilardo salonunda antrenmanlarını yapan 19 yaşındaki Özbaş, İspanya’da düzenlenen ve yaklaşık 10 ülkeden 32 sporcunun katıldığı Avrupa Gençler 3 Bant Bilardo Şampiyonası’nda 21 yaş altı kategorisinde rakibi Amir Ibraimov’u yenerek Avrupa şampiyonluğu elde etti. Seymen Özbaş: “Herkes benim kadar sevindi” Avrupa Şampiyonluğu serüvenini anlatan Seymen Özbaş, “Yaklaşık 4 yıldan beri profesyonel olarak bilardo oynamaya çalışıyorum. Bu spora babam vesilesiyle başladım. 10 yaşımdan bu yana hep babam ilgilendi. Bu yol çok zorluydu, bilardo idman olmadan olmayan bir oyundur ve psikolojimizi de sağlam tutmamız gerekiyor. Çok zorlandık ama şükürler olsun kazanmasını bildik. Avrupa şampiyonası çok zorluydu, oyuncular iyiydi ama biz Türkler olarak hep aralardan sıyrıldık. Yaklaşık 10 ülkeden 32 sporcu vardı ve 3 bant kategorisinde yarıştık. Ben de bu kategoride Avrupa şampiyonu oldum. Herkesin benimle gurur duyduğunu düşünüyorum, herkes benim kadar sevindi” dedi. “Hayalim beden eğitimi öğretmeni olmak” Futbol oynarken geçirdiği sakatlık sürecinde bilardoya yeniden başladığını belirten Özbaş, “14 yaşlarında Boluspor’da profesyonel şekilde top oynuyordum, tesis hayatım vardı. Diz kapağım kırıldıktan sonra 5-6 ay kadar yürüyemedim. Türkiye Gençler Şampiyonası vardı ve ben uzun süredir bilardo oynamıyordum. Babam, ’Oğlum bir şansını dene istiyorsan’ dedi. Ben de girdim ve Türkiye şampiyonu oldum. Sonrasında bu spora tekrardan yöneldim. Bu sporda devam etmek istiyorum ama hayalim beden eğitimi öğretmeni olmak” diye konuştu. Ferhat Özbaş: “Türkiye şampiyonu oldu ve sanırım hayatımıza yeni bir sayfa açtı” Baba Ferhat Özbaş da oğlunun kendisini kırmayarak bilardoya başladığını aktararak, “Oğlum sakatlık sonrasında yürüyemedi. Yılın son etabında ben de onun bu sporda çok başarılı olacağını bildiğim için hazırlanmamız ve beraber idman yapmamız gerektiğini söyledim. Beni kırmadı, hırslı bir şekilde çalıştı. İdmanlarını yapıp o sene Türkiye şampiyonu oldu ve sanırım hayatımıza yeni bir sayfa açtı, bizim hikayemiz orada başladı. Oğlumun şampiyonluğunu gurur veya sevinç gibi basit kelimelerle tarif edemem, bunun kelime karşılığı yok. Oğlumun Avrupa şampiyonu olması benim için çok farklı bir duyguydu, İstiklal Marşı’nı okurken dehşet derecede bir heyecan, inanılmaz bir mutluluk ve huzur vardı” şeklinde konuştu. Ayrıca Seymen Özbaş, dün Yunanistan’da düzenlenen Avrupa 25 Yaş Altı 3 Bant Bilardo Şampiyonası’nda da bronz madalya kazandı.