GENEL - 20 Ekim 2018 Cumartesi 13:51

TED’den öğrencilere ’Tam Destek Bursu’

A
A
A
TED’den öğrencilere ’Tam Destek Bursu’

Türk Eğitim Derneği (TED), Tam Destek Bursu çerçevesinde eğitim vereceği gençlere yönelik uyum programı düzenledi.

Türk Eğitim Derneği (TED), Tam Destek Bursu çerçevesinde eğitim vereceği gençlere yönelik uyum programı düzenledi.


TED’in, Tam Destek Bursu çerçevesinde eğitim vereceği gençlere yönelik uyum programına Ankara Valisi Ercan Topaca, Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Turan Akpınar, Çankaya İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özel, TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, TED Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Belgin Ayvaşık ile öğrenciler ve çok sayıda veli katıldı.


Açılışta konuşan Ankara Valisi Topaca, "TED’de burada elini taşın altına koyma konusunda kendi sorumluluğunda olan öğrencilerin dışında fırsat eşitliğini tam sağlayamadığımız Mamak’ın en dışındaki, Karapürçek’teki veya Nallıhan’daki, Evren’deki en uç noktalardaki öğrencilerimizin elinden tutmak istedi. Orada bize düşen de Selçuk Bey ve ekibinin işini kolaylaştırmaktır. 200 öğrencimizi TED’in imkanlarıyla, TED’in kültürüyle, TED’in eğitim sistemiyle ve TED’lilerle tanıştırdık. Bir anlamda bu 200 yavrumuz, bu yıl gelenlerle birlikte TED’li oldu" dedi.



"Bizim inancımızda ümitsizlik yok"


"Bizim inancımızda ümitsizlik yok" diyen Topaca, "Bir hedef varsa, yapılacak bir iş varsa onu başarma konusunda kararlıysanız, zihninizde onu bitirmişseniz başarırsınız. Ülkemiz bizleri okutuyor, her türlü imkanı sağlıyor, makam da veriyor, mevki de veriyor, iş de veriyor, maaş da veriyor. Güvenliğimizi de sağlıyor. Devletimizin yaptığı birçok saymakla bitmez fayda var, güzel işler var. Dolayısıyla hepimizin devletimize borcu var. o borç hizmet borcudur, çalışma borcudur, üretme borcudur. Ne iş yapıyorsak o işi en güzel şekilde yapma borcudur. Yaptığınız her işi güzel yapın, işinizi sevin ve yaptığınız işi hep karşılıksız yapın. Karşılığı mutlaka gelir, sizi bulur. Yaptığınız her hayırlı iş, mutlaka bir kısmının farkında olursunuz, bir kısmının farkında olmazsınız ama o hayırlı işlerin size sağladığı bir koruma vardır, bir yardım vardır. O yardım Cenabı Hakk’tan gelen yardımdır. Bazen hiç ummadığınız bir yerde, sıkıştığınız bir yerde o geçmişte yapmış olduğunuz iyiliklerin, güzelliklerin, ülkeye hizmetin, devlete hizmetin, millete hizmetin karşılığını kat kat alırsınız" diye konuştu.


TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, "90 yıl önce emperyalist güçlerin boğmaya çalıştığı bu güzel topraklarımız yeniden bir umutla, bir hedefle bir araya gelmişti. Toplumun her kesimi el ele vererek yeniden ayağa kalkma projesini gerçekleştirmeye çalışmıştır. 95 yıl önce kurulan cumhuriyetimizde 90 yıl önce bu amacı eğitim alanında gerçekleştirmek üzere kuruldu. O zamanki adıyla Türk Maarif Cemiyetine tüzüğünde sorumluklar yüklendi. Bunlardan bir tanesi ülkemizi kasıp kavuran, kültürümüze aykırı olan, inancımıza, düşüncemize, aykırı olan, yönlendirmeler için kurulmuş olan, ülkenin her tarafına yayılmış olan misyoner okullarıydı. 1920’lerde Türkiye Cumhuriyeti’nin toprakları üzerinde 38 lise varken, misyoner okullarının lise sayısı 500’ü aşmıştı. Onun için dendi ki bize, ’Öyle okullar kurun ki yabancı dilde de eğitim verin, dünya ile rekabet edebilecek gençler ve nesiller yetiştirin. ’Şükürler olsun ki bugün 38 okulumuzla, seneye açacağımız 10 okulumuzla ülkemizin her tarafına yayılıp oradaki eğitim rekabet koşullarını değiştirip, orada imkanı olmayan çocuklarımızı kendi okullarımıza alarak ve Milli Eğitim öğretmenlerimize eğitimler vererek eğitim seviyesini yükseltmeye çalışıyoruz" dedi.


Pehlivanoğlu, ikinci sorumluluğu ise şöyle açıkladı:


"‘Unutmayın’ dediler, ‘bir toplum sadece anası-babasının parası olanların evlatlarıyla yükselmez. Bir toplum sokakta simit satan çocuğun, satmak mecburiyetinde kalan çocuğun gözündeki pırıltının, senin çocuğuna adaletli bir yakınlıkta olduğu zaman yükselir. O zaman o toplum atasına, inancına, bayrağına, toprağına daha sağlam bir hale gelebilir’ dediler. Onun için biz TED, uzunca bir süre kolej algısındaydı ama ben ve arkadaşlarım bunu değiştirmek için dört elle çalışmaya başladık. Ben TED’nin Genel Başkanı olarak gururla ve onurla söylüyorum. Eğer benim babam Rize’nin fındıklı ilçesinden kalkıp ilkokulda Kızılay Şefkat Yurdu’nda kalmasa ben burada değildim. Onun içindir ki biz annesi-babasının parası olmamasının bir engel olmasını önlerinden kaldırmak için bir mücadele veriyoruz."


Birkaç tip burs oluşturduklarını belirten Pehlivanoğlu, "Önce bu çocuklarımızı ilkokul 5, 6, 7’den TED Okullarına kadar alıp üniversite sonuna kadar okutmaya başladık. Şimdi bir aşama ileri gidip aslında birkaç senedir küçük küçük denemelerini yaptığımız, geçen sene Sayın Valimin büyük destekleri ve talimatlarıyla Ankara’da 200 öğrencimizle başladığımız, bu sene de inşallah 200 öğrenciyle üstüne devam edeceğiz, ’Tam Destek Bursu’ programımızı başlattık" dedi.


Pehlivanoğlu, kendilerine verilen üçüncü sorumluluğu ise şu sözlerle dile getirdi:


"Bir ülkeye sosyal adaleti, eğitimde sağlayamazsanız hiçbir şeyde sağlayamazsanız hiçbir şeyde sağlayamazsınız. Bir ülkede parası olanların imkanları, parası olmayanların eğitim imkanlarından yoksun olmasına sebebiyet veriyorsa o ülkeyi ayağa kaldıramazsınız. İşte, 90 yıl önce tüzüğümüze yazılmış üçüncü sorumluluk buydu. Dediler ki ‘Eğitme yön verin.’"



"Ezber zihinsel bir soykırımdır"


"Bir ülke yıllarca ezberle boğuldu" diyen Pehlivanoğlu, "Ezber nedir biliyor musunuz? Zihinsel bir soykırımdır. Sadece ezberleyerek bir yere gitmeye çalıştık. Test ile tost arasına sıkıştırılmış bir nesil ile sadece sınavlarla ölçülen bir ülke haline dönüştürüldük. Artık ayağa kalkma zamanı, artık eğitimde sosyal adaleti daha fazla sağlamak zamanı" ifadesini kullandı.


Pehlivanoğlu, Türkiye’nin dünyanın en geç nüfuslarından birine sahip olduğunu kaydederek, "Her şeyi devletten bekleyemeyiz. Herkes üstüne düşen sorumluluğu yapmak mecburiyetinde, Türk Eğitim Derneği’nin yapmaya çalıştığı gibi. Biz Türk Eğitim Derneği olarak yıllarca dershane meselesiyle mücadele ettik. ‘Eğitim okulda verilir’ dedik. Birilerinin Türkiye’nin en pahalı okullarında okuyanların 20 bin liraya gittiği kurslara, annesi-babası kolundaki bileziği satmak mecburiyetinde kalıp bin liralık kursa gönderip umut peşinde, elindeki imkanları yok edilme noktasına gitmesine engel olmaya çalıştık. Çünkü dedik ki ‘Eğitim okulda verilmek mecburiyetindedir ve bir adaletli eğitime sahip olmak mecburiyetindeyiz.’ Çünkü çocuklarımız, hepimizin çocukları. Şükürler olsun en azından isim olarak dershaneyi kaldırdık. Umuyorum ki devletimizin öncülüğünde bundan sonra eğitimi tamamen okula yönlendireceğiz ve okulda daha sıkı bir şekilde başarılı olmalarını sağlayacağız" diye konuştu.



"Tam Destek Bursu"


Tam Destek Bursu, devlet okullarında okuyan ve Milli Eğitim Bakanlığının Liselere Geçiş Sınavlarında başarı elde etmiş maddi durumu yetersiz öğrencilere dönük Türk Eğitim Derneği’nin bir projesidir. Bu proje kapsamında öğrencilere öncelikle maddi olanakların yanı sıra, akademik anlamda eğitimler verilirken, sanatsal ve sportif faaliyetlerle de öğrencinin gelişimi destekleniyor.


Program kapsamında Ankara başta olmak üzere, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da yaklaşık 500 öğrenci Tam Destek Bursundan yararlanıyor.


Tam Destek Bursu Programı kapsamında, 9. sınıflar 24 haftalık, 10. sınıflar ise 25 haftalık bir programla eğitim görecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek var Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, Dünya Sağlık Örgütü hesaplamalarına göre Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek olduğunu belirterek, "Sokakta köpek olduğu sürece ısırma vakaları olacaktır. Çünkü köpek saldırgan bir hayvandır. Gerek kendini koruma iç dürtüsü gerekse tehlike olduğunu düşünerek saldırıp insanları ısırabilir. Bu nedenle sokaklardaki hayvan sayısını azaltmamız gerekiyor" dedi. Köse, son dönemlerde sokak hayvanlarının saldırısı sonucu birçok kişinin hayatını kaybetmesi ve yaralanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Köse, yaptığı açıklamada sokak hayvanlarının sayısının azaltılması gerektiğini belirterek, "Dünya Sağlık Örgütü’nün hesaplama yöntemine göre Adana’da 200 bin sokak hayvanı bulunuyor. Bu kadar çok sokak köpeğinin bulunduğu bir kentte kısırlaştırma en önemli çözüm yöntemidir. Sokak hayvanlarının sayısındaki artış ilerleyen zamanlarda hayvanlar arasında yaygınlaşabilecek çeşitli hastalıkların önüne geçilmesini zorlaştıracaktır. Aynı zamanda bu durum insanlar için de potansiyel sağlık sorunları oluşturabilecektir. Veteriner Hekimler Odası olarak belediyelere de kısırlaştırma çalışmaları gerçekleştirmeye yönelik iş birliği çağrısında bulunuyoruz" diye konuştu. "Belediyeler kısırlaştırma seferberliği başlatmalı" Hayvanları Koruma Kanunu’na yönelik bilgilendirmelerde bulunan Köse, sokak hayvanlarına yönelik kanuni gerekliliklerinin bir an önce yerine getirilmesi gerektiğini savundu. Köse, "5199 sayılı yasaya göre nüfusu 75 bini aşan belediyeler bu güne kadar kısırlaştırma merkezlerini ve geçici hayvan barınaklarını yapmış olmalılardı. 25 bin nüfusa kadar olan ilçeler de hayvanların nakledilmesini için araçlarını ve kısırlaştırma merkezlerini hazırlamalılardı. Ama maalesef ilimizde de, Türkiye’nin birçok yerinde de belediyeler bu işi bu güne kadar yapmadılar. Çünkü sorun artık giderek büyüyünce işin içinden çıkılmaz hale geldi. Bu bir kısır döngü, sokak hayvanlarını sadece ’besleyelim’ ile bu işin çözülemeyeceğini artık herkes gördü. Bu bir sağlık sorunudur. Hem hayvanlar için bir sağlık sorunudur, beraberinde ise insanlar için bir sağlık sorunudur. Dünyada artık sağlık tek sağlık konseptinde değerlendiriliyor. Sokakta bu kadar hayvan varsa, hayvanlar arasındaki salgın hastalıkların da önüne geçemezsiniz, zaman zaman insanlara saldırının da önüne geçemezsiniz. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların da önüne geçemezsiniz. Tek yolu bunun kısırlaştırmak, başka bir çaresi yok. Bütün belediyeler bu gereklilikleri dün yapmış olmaları gerekirdi ancak yapmadılar. Bugünden itibaren kısırlaştırma seferberliği başlatmalılar. Biz bütün kliniklerimiz ile belediyelerle hizmet alımına yönelik kısırlaştırma seferberliği içerisinde olmaya hazırız" dedi. "Adana’da 200 bin sokak hayvanı olduğu düşünülüyor" Dünya Sağlık Örgütü’nün sokak hayvanlarına yönelik öneri ve kurallarını da hatırlatan Köse, "Dünya Sağlık Örgütü, ’bir kentin sokaklarında insan nüfusunun yüzde 10’u kadar hayvan yaşar’ der. Bu açıdan bakarsak Adana’da 200 bin kadar sokak hayvanı olduğu düşünülüyor. Yine Dünya Sağlık Örgütü diyor ki ’bu popülasyonun yüzde 70’ini kısırlaştıramazsanız sayıyı sabit tutamazsınız.’ İnsanlar hayvanları sevmeliler ancak korkmak da insani bir duygu. Zaman zaman korkabilirler. Olumsuz vakalar yaşanınca insanlar korkmaya başladılar. Buradan ’hayvanlara zarar verilebilir’ anlamını çıkarmıyorum, kimse zarar veremez ama kısırlaştırarak popülasyonu azaltmak zorundayız, başka bir çaresi yok bu işin" şeklinde konuştu. "Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, önüne geçmek mümkün değil" Özellikle köpeklerin grup haline geldikleri zaman daha tehlikeli hale geldiklerini belirten Köse, "Bir grup haline geldikleri zaman, ya da hayvan insanın onun için tehdit olduğunu algılarsa saldırabilir. Köpeğin insana saldırması çok sürpriz değil. Zaman zaman köpekler insanları ısıracaklar. Sokaklarda bu kadar çok köpek varsa ısırma vakasıyla karşılaşmamak mümkün değil. Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, maalesef önüne geçmek mümkün değil. Kimse köpek ısırmaz şeklinde bir iddiada bulunamaz, köpek ısırır. Tehdit algılarsa, korkarsa, yiyeceğini kıskanır, sahibini kıskanır başka hayvandan yine ısırır. Böyle şeyler mümkün" dedi. "Evcil hayvan karne hediyesi değil, evin büyümeyen çocuğudur" Sahipsiz sokak hayvanı sayısındaki artışın önemli nedenlerinden birinin bir zamanlar sahipli durumda olan hayvanların sokağa bırakılmasından kaynaklandığına dikkat çeken Köse, vatandaşlara, "Sokak hayvanlarının en büyük nedeni, sahipli hayvanların vatandaşlar tarafından sokağa bırakılması. Kedi, köpek ve evcil hayvan karne hediyesi değildir, bisiklet değildir, evin büyümeyen çocuğudur. O hayvanı evinize alıyorsanız, bunun sorumluluğunu üstleneceksiniz" çağrısında bulundu. "Kısırlaştırma mümkünken uyutulma konuşulmamalı" Aktif kısırlaştırma seferberliği ile sokak hayvanı popülasyonu sayısındaki artışın önlenebileceğini kaydeden Köse, "Ben bir veteriner hekim olarak uyutulmanın karşısındayım. Ben uyutulsun demem, diyemem, dememeliyim. Çünkü onlar da canlılar. Bir başka canlıyı yok etme hakkı başkasında olmamalı. Kısırlaştırma mümkünken, kısırlaştırma ile popülasyonu sabit tutabilecekken başka şeyler konuşulmasını doğru bulmam" ifadelerini kullandı.
Malatya Kadın servis şoförü erkeklere taş çıkartıyor Malatya’da, Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) servis taşımacılığı yapan 44 yaşındaki ’Şoför Nebahat’ lakaplı servis şoförü Naime Tekbaş erkeklere taş çıkartıyor. Malatya’da, Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) servis taşımacılığı yapan 44 yaşındaki Naime Tekbaş geçimini şoförlük yaparak sağlıyor. Yaklaşık 12 yıldır değişik sektörlerde servis şoförlüğü yapan Naime Tekbaş işini severek yaptığını belirterek, şoför olarak doğduğuna inandığını söyledi. “Mesleğimi çok seviyorum” Çevresinde ve iş verenlerinden destek gördüğünü belirten Tekbaş, “Meslek aşkı olarak bu yola gönül verdim. Mesleğimi çok seviyor şoför olarak doğduğuma inanıyorum. İnandığım yolda da yürümeye gayret ettim ve başardığımı düşünüyorum. Yaklaşık 4 yıl eğitim sektöründe çalıştım bu süreçte tebrik edilerek yönlendirildim ve yoluma ilerleyerek devam ettim“ dedi. “Bütün bayanlara şoförlük mesleğini tavsiye ederim” Günün ilk ışıklarıyla direksiyon başına geçtiğini kaydeden Naime Tekbaş, “Mesleğimi bütün bayanlara tavsiye ederim. Bir yıldır Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) servis taşımacılığı yapıyorum. Arkadaşlarım tarafından da destekleniyorum. Cinsiyet ayrımına hiç maruz kalmadım. Sabah 06.00’dan evden çıkıyorum işyerine varış saatimiz 07.20 sıraları. Akşam ise 17.30 civarında işyerine gelerek çalışanları evlerine ulaştırıyorum” diye konuştu.
Balıkesir Minik Dahiler, Kazdağıları Bilim Köyünü ziyaret etti Balıkesir’in Havran ilçesinde, Kazdağları Bilim Köyünü, kendilerine Minik Dahiler diyen 5 yaşındaki ana sınıfı öğrencileri ziyaret etti. Minik Dahiler bilim köyünde yapılan çalışmalar hakkında bilgiler aldılar. Kazdağları Bilim Kampını ziyaret eden Minik Dahiler burada yapılan çalışmalar hakkında bilgiler aldılar ve Kazdağları’nın endemik bitki türlerini yakından tanıma fırsatı buldular. Kazdağları Bilim Köyü ve AR-GE Firması sahibi Faruk Durukan Kazdağları Bilim Köyü’nün onlarca bilimsel çalışmaya ev sahipliği yaptığını ifade ederek “Şu anda Kazdağları’nda 700 rakım yükseklikteyiz. Burası Kazdağları Bilim Köyü. Burada bilimsel çalışmalar yapılıyordu; bugüne kadar yine yapılıyor. Üniversitelerimiz bilimsel çalışma için geliyor fakat bugün ilk defa minik dahileri aldık, 5 yaş grubu” dedi. Kazdağları’nın farklı ve özel yapısı ile bilimsel çalışmalara ev sahipliği yaptığını ifade eden Durukan “Şu anda yapılan Kazdağı’ndaki bilimsel çalışmalar hakkında miniklere bilgi verdik. Onlar da çok heyecanlandı, biz de çok heyecanlandık. Buradaki amacımız çok küçük yaşta minik çocuklara bilimsel çalışmaları aşılamak, öğretmek, o heyecanı vermek. Bunu yaptığımız için de çok da mutluyuz. Çocuklarımız da çok mutlu. Bu projelerimiz bu şekilde 5 yaş grubuna kadar inmeyi başardık. O da bize büyük mutluluk veriyor” dedi.