GENEL - 15 Nisan 2019 Pazartesi 13:57

KDK ve Unıcef’ten çocuk hakları için toplantı

A
A
A
KDK ve Unıcef’ten çocuk hakları için toplantı

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, “Birleşmiş Milletlerin çocuk haklarıyla ilgili beyannameyi kabul edişinin 30.

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, “Birleşmiş Milletlerin çocuk haklarıyla ilgili beyannameyi kabul edişinin 30. Yıl döneminde Türkiye’de bu anlamda gerek mevzuat anlamında ne kadar eksikliğimiz varsa, fiilen yapmamız gereken ne varsa bunu yapmak zorundayız. Çünkü çocuklar geleceğimizin teminatı, bizim bu anlamda istikbalimizdir” dedi.


Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) ile Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) iş birliğinde hazırlanan Çocuk Hakları Stratejisi’nin tanıtım toplantısı Ankara’da gerçekleştirildi.


Kamu Denetçiliği Kurumunun, Unicef’le birlikte çalışmalarının uzun süreden beri devam etmekte ve verimli bir çalışma alanlarının olduğunu belirten Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, “Kamu denetçiliği kurumu Türkiye’de gecikmiş bir kurum. KKTC’de bile 1992 yılında bile kurulmuş olan kurum maalesef Türkiye’de 2012 yılında kurulmuş ve 2013 yılında faaliyetlere başlamış. Avrupa’ya ve özellikle İskandinav ülkelerine baktığımızda, Ombudsmanlık tarihi yüzyıllara dayanmaktadır. İşte biz bu aradaki geç kalmışlığımızı telafi etmek için oldukça yüksek tempoda çalışıyoruz” diye konuştu.


Bütün sivil toplum kuruluşlarıyla her alanda dayanışma içinde olduklarını söyleyen Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun anayasal bir kurum olduğunu vurgulayarak, “Gücünü, anayasadan, Türkiye büyük Millet Meclisi’nden alıyor bu doğru ama bu gibi kurumların fonksiyonelliği, paydaşları olan medya ve sivil toplum örgütleriyle ne kadar dayanışma içinde ve iç içe olursa etkinliği o kadar artar” ifadelerini kaydetti.


“Hangi yaşta olursa olsun çocuklar, bize müracaatlarını yapabilmektedir”


Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumunun özellikle çocuk hakları ile alakalı olarak diğer kurumlardan farklı bir özelliği olduğunu belirterek, “Medeni kanun gereği 18 yaşından küçüklerin herhangi bir işlem yapmaları, bir yere müracaat etmeleri, dilekçe vermeleri 18 yaşından küçük oldukları için velilerin iznine tabidir. Ancak Kamu Denetçiliği Kurumu bunun istisnasıdır. Hangi yaşta olursa olsun çocuklar, bize müracaatlarını yapabilmektedir. O kadar enteresan o kadar güzel müracaatlar gelmekte ki bizim de ufkumuzu açmaktadır. Unicef’in çalışma gayesi, çalışma düzeni belli. Birlikte çok güzel konulara imza attık. Çocuk hakları strateji belgesini, birlikte hazırlayıp, yayınladık Umut ediyoruz ki bu belgede yazılanları hayata geçirebileceğiz” şeklinde konuştu.



“Çocuklar geleceğimizin teminatı, bizim bu anlamda istikbalimizdir”


Kamu denetçiliği kurumunun, Türkiye millet meclisi tarafından seçildiğini hatırlatan Malkoç, denetçi kişilerin TBMM karma komisyonu ve insan haklarıyla birlikte toplanarak seçildiğini kaydetti. Yasaları gereği denetçilerden birinin çocuk hakları, kadın hakları ve insan haklarıyla ilgili alakadar olmak zorunda olduğunu kaydeden Malkoç, “Arkadaşlarımızla birlikte Kamu Denetçiliği kurumunda fedakar çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Tabi özellikle Birleşmiş Milletlerin çocuk haklarıyla ilgili beyannameyi kabul edişinin 30. Yıl döneminde Türkiye’de bu anlamda gerek mevzuat anlamında ne kadar eksikliğimiz varsa, fiilen yapmamız gereken ne varsa bunu yapmak zorundayız. Çünkü çocuklar geleceğimizin teminatı, bizim bu anlamda istikbalimizdir” ifadelerini kullandı.


Türkiye’yi diğer ülkelerden farklı kılan özelliklerden birisinin de tarih boyunca bütün göçmen ve göçlere kucak açması olduğunu söyleyen Malkoç, bugün Türkiye’nin okullarında 800 bin Suriyeli öğrenci bulunduğunu belirterek, “Gelişmiş ve refah seviyesi yüksek olan Norveç’in bütün okullarında okuyan öğrencilerin 375 bin olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’de 800 bin Suriyeli öğrencinin okumasının ne anlamda geldiğini daha iyi anlamış oluruz. Özellikle çocukların üstün yararının korunması, çocukların geleceği ile ilgili bir birey olarak hak ve sorumluluklarını bilmesi çok önemli. Biz elimizden geleni bu anlamda yapmaya çalışıyoruz. Türkiye’deki çocuk meclisleriyle, çocukla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarıyla bu anlamda ulaşabildiklerimizle iç içeyiz. Ama ulaşmadıklarımız olursa onlar da bize mutlaka ulaşsın onlarla çalışmaktan zevk duyacağız. Bir topluluk ya da insanlar ne istediklerini bilirlerse ve istediklerine nasıl ulaşacakları konusunda alın teri ve göz nuru sarf ederlerse mutlaka o istediklerine ulaşırlar. Bu yüzden Türkiye Millet Meclisi’nde bir çocuk komisyonu kurulması konusunda çok umutluyum” şeklinde konuştu.


Kamu Denetçiliği Kurumu’nun çok alanda faaliyeti bulunduğunu, bunların birinin de liseler arasında hakkaniyet, adalet ve insanoğluna yakışır iyi yönetim algılarını yaygınlaştırmak olduğunu kaydeden Malkoç, “Şu anda İstanbul’da 1,5 milyon lise öğrencisi arasında 4 alanda yarışma düzenledik. Niyetimiz şu, insan haklarını, demokrasiyi, hakkı, adaleti daha küçük yaşta çocuklarımızın görme zihnine ilgi uyandırabilmek, onlarla ilgili çalışma yapabilmek” ifadelerini kullandı.


UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle de Kamu Denetçiliği Kurumu ile çok yakın diyaloglarının her zaman devam ettiğini belirterek, düzenlenen bu toplantının da işbirliğinin bir göstergesi olduğunu ifade etti. Duamelle, Kamu ;Denetçiliği Kurumu’nun insan hakları ve çocuk haklarının korunup, gözetlenmesinde önemli rol oynadığını belirterek, “Yürütülen strateji içerisinde Kamu Denetçiliği Kurumunun çocuklarla ilgili bilinçlendirme ve çocuk haklarının daha iyi anlaşılması hedefleri var. Birlikte çalışarak çocuk haklarını daha koruyup, geliştirme hedefimiz var. Daimi komite bu yıl kurulursa, Birleşmiş Milletlerin çocuk haklarıyla ilgili beyannameyi kabul edişinin 30. Yıl dönemi olması dolayısıyla sembolik olarak da bir anlamı olacaktır. Dünyayı çocuklar için daha iyi bir yer haline getirelim” diye konuştu.


Toplantıya çocuk haklarından sorumlu Kamu Denetçisi Celile Özlem Tunçak, milletvekilleri, akademisyenler, uzmanlar ve çocuk meclislerinde yer alan çocuklar katıldı. Milletvekilleri ve çeşitli kurumlardan katılımcılar, toplantıda, çocuk hakları kapsamında öneri ve eksiklikleri iletti. Toplantının sonunda protokol imzalandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.